Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SORUN YANITLAYALIM Boy kaç yaşına kadar uzâr? Istanbul'dan yazan bir okurumuzun s o rusu şu "25 yaşlarındaki bir kadın arkadaşımın boyu 1.50 ve bu boya ilkolokulu bitirince ulaşmış. Daha sonraki yıllarda boyu hiç uzamamış. Ablası 1.63, erkek kardeşleri 1.70 boyunda, annebabasının boyları da 1.60'ın üzerinde. Bu arkadaşımın boyu niye uzamamış olabilir, bu yaştan sonra uzaması mümkün mü?" Okurumuzun sorusunu Istanbul Üniversitesi Istanbul Tıp Fakültesi iç Hastalıkları Anabilim Dalı Endokrinoloji ve Metabolizma Bilim Dalı ndan Prol. Dr. Faruk Alagöl yanıtlıyor: "Adet görmüş, sekonder seks karakterleri gelişmiş, yani cinsel olgunluğa ulaşmış 25 yaşındaki bir kadının boy gelişimi de tamamlanır. Boy özellikle buluğ döneminde uzar, kemık gelışimi tamamlanıca boy uzaması da durur Eğer sözu edilen kişinin kronik bir hastalığı (böbrek, akciğer, kemik) yoksa, yani boy uzamasını etkileyebilecek müzmin bir hastalığı yoksa genetik faktörlerin belirlediğini söyleyebiliriz. Tabii çocukluk döneminde geçirilmiş bir hastalık ya da beslenme bozukluğu da boy uzamasının durması sonucuna yol açabılir. Eğer boyle bir hastalık varsa ve tedavı edilse bıle bu yaştan sonra boyun uzaması mümkün değildir Yine de bir endokrinoloji merkezine başvurmanızı, böylece boy uzamasını zamanında etkilemiş olan bir hastalığın bulunup bulunmadığını öğrenmenizi öneririm." Bebek diyetleri nelerdin? Okurumuz Ahmet Bilgen'in sorusu şu. "Bebeklerin sindirim sistemleri ve çeşitlı diyetleri hakkında bllgl verebilir mlslnlz, bu konuları içeren bir kitap önereblllr mislniz?" Okurumuzun sorusunu Şişli Etfal Hastanesı Çocuk Kliniğı Şef Yrd Çocuk Hastalıkları Uzmanı Dr. Sami Hatipoglu yanıtlıyor: "Bebeklerin sağlıklı buyume ve gelişmesı onların ancak iyi beslenmesiyle mumkundür. Bebek beslenmesi ile ilgili bir çok yayın tıp kitapları bulunan yerlerden sağlanabilir, sindirim sistemleri konusunda yine tıp kitaplarına başvurabilirsiniz.Diyet konusuna gelince, çok nadir bazı metabolik hastalıklar (örneğin fenilketonün) ve ishaller sırasında diyetler önerilmektedir. Ishallı çocuğun her zamankinden fazla beslenmeye ihtiyacı olup çocuğa sindirimi kolay, besin değeri yüksek gıdalar verilmelidır Çocuk anne sütü ile besleniyorsa anne sütü kesılmemelidir. Anne sütü bebeğin besin ihtiyacını önemli ölçüde karşılar Inek sütü alan çocuklarda süt bir kaç gün yarı yarıya sulandırılır. Ishal süresince çocuklara sulu, posasız, yoğunluğu düşük gıdalar verilir. Metabolik hastalıklardan fenolketonüri kalıtım yoluyla geçen ve bir enzim aktivitesinin yokluğu sonucu gelişen, tedavi edilmedığı taktirde ağır zekâ geriliklerine yol açan bir hastalıktır. Ülkemizde sık görülen bu hastalıkta fenilaleninden kısıtlı diyet tedavinin temelini teşkil etmektedir. Göruldüğü gibı. once bebeğın diyet gerektırecek hastalığıyla ilgili detaylı araştırmalar yapılmalı sonra ona uygun diyet seçilmelidir. • . :• Aşılama yolu ile renkli gül elde edilebilir mi? Uçuk duşüge neden olur mu? Okurumuz Makbule Kadlçin sorusu şöyle: " 1 38 yaşında bir aylık hamlleyim. 13 yaşında bir çocuğum var. Bir yıl önce ikl aylık hamllellğlm bir düşükle sona erdi. Sık tık dudaklanmda uçuk çıkıyor. Uçuk vlrüsü düşüğe neden olabilir mi? Düşük olmasa bile uçuğun hamile bir kadında tetusa zarar verme olasılığı var mı?, Hamile kadındaki uçuklar tedavi edilebilir ml? 2 ABD'nde 35 yaşından sonra hamile kalan kadınlara, letusun amniyo sıvısından alınan örnekle doğacak çocukta bir anormallik olup olmayacağı söyleneblllyormuş. Türkiye'de bu yönteml uygulayan hastaneler var mı, bu testi yaptırmak benlm için mutlaka gerekli mi? 3 6 yıldır guatr tedavisi görüyorum. Hamlleliğimi ögrendlğlmde, doktoruma danışarak kullandığım ilacı kestlm. Hamileliglm süresince 1/2 Levotiron kullanacağım. llacın bu miktarı plesentadan geçmlyormuş, dogru mu?" Okurumuzun sorularını Istanbul Üniversitesi Istanbul Tıp Fakültesi Kadın Doğum Kliniği'nden Doç. Dr. Tarık Attınok yanıtlıyor: "Önce guatr için kullandığınız 1/2 Levotiron'a devam edebileceğinizi söyleyelim, fetusa bir zararı yoktur. Herpes, yani uçuk'lara gelince, iki tıptirler. Biri dudaklarda ve ağız çevresinde çıkan herpes virus tıp I: Biri de genital bölgede çıkan hermes vırus tip H'dir Her iki tipin de düşüklere yol açabileceği bilinmektedir. Özellikle genital herpes i olan gebeler doğuma yakın, muayene edilirler, çünkü servikste (rahim ağzı) herpes enfeksiyonu görulme olasılığı vardır. Doğuma yakın, haftada bir örnek alınır, böylece gebenin o anda herpes infeksiyonu geçirip geçirmediği kontrol edilir Doğuma yakın herpes enfeksiyonu geçirdiği saptanan kadına sezeryan yapılır Eğer suları gelmiş, 46 saat geçmişse, artık geç kalınmış olacağından doğum normal sonuçlandırılır. Gebelerde uçuğun tedavisi yoktur. Normal kişilerde acyclovel (hem krem hem tablet olarak) uçuk tedavisinde kullanılır. 35 yaşından sonra gebe kalan kadınlarda amniyosentez'e gelince, 2.53 aylık dönemde vajinal yolla plesenta biopsisi (chorion villus biopsisi) yapılır 4. ay ve daha sonraki dönemlerde karından, ultrason yardımıyla amniyo sentez yapılır. Bu uygulamalar çeşitli üniversitelerimizin tıp fakültelerinde bulunmaktadır." Istanbul'dan yazan okurumuz Ismail Tunah'nın sorusu şöyle: "Bahçemde beyaz gül yetiştiriyorum. Aşılama yolu İle kırmızı, sarı güller elde etmem de mümkün mü?" Okurumuzun sorusunu Ünal Seracılık Işletmeleri Sahibi Ünal Vural yanıtlıyor: "Tabii, bahçe koşullarında da aşılama yoluyla farklı renklerde güller elde etmek mümkündür. Ancak yabani bir anacı bulunması gerekir. Kültür çiçeklerenin renkleri güzeldir fakat kökleri zayıftır, kalitesizdirler, ömürleri kısadır, hastalıklara karşı dayanıksız olurlar. Yaban gülleri ise hastalıklara karşı dayanıklıdır, kökleri güçlüdür, toprağın zayıf oluşundan başka bir şeyden zarar görmezler. Renkli gül yetiştirmek üzere aşılama yapmak için yabani güller bulmak gerekir. Güllerin aşılanması iki türlüdür. Bir, bodur gül aşısı; toprağa yakın bir yerden, alttan yapılan aşıdır. İkl, baştan gül aşıları; insan boyu gibi yüksekten yapılır, gül yüksekten yapılan aşı ile dallandırılır. Aşılama oldukça özen isteyen bir iştir Okurun aşı yapmak için öncelikle aşı yapmayı bilmesi sonra yabani gül elde etmesi gerekir, bunun yerine seralarda, fidanlıklarda hazır aşılanmış güller bulunmaktadır, bunları satın alıp dikmesi hem daha pratıktir, hem de daha ucuza gelir Aşı tecrübe işidir. Oysa herhangi bir seredan aşılı gül alıp dikilebilir. Şeker hastalığı tedavisinde yenilikler var mı? Ankara, Dikmen'den yazan okurumuz M. Uğur Kocaoğlu'nun sorusu şöyle: "Ben ondokuz yaşında bir şeker haatasıyım, teşhls sekiz ay önce kondu. Ama bu süre içinde hastalığım hakkında yeterli bilglye sahip olamadım. Hastalık, tedavisi ve tedavideki son yenilikler hakkında bilgi verebilir misinlz?" Okurumuzun sorusunu Istanbul Üniversitesi Istanbul Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Endokrinoloji ve Metabolizma Bilim Dalı'ndan Prof. Dr. Faruk Alagöl yanıtlıyor: "Hastamız ondokuz yaşında olduğuna göre sözü edilen genç tipi şeker hastalığıdır. Öncelikle hastalığın kronik bir hastalık olduğunu kabullenmek gerekir. Hekimin, hastanın ve hastanın ailesinin konu hakkında iyice bilgilenmesi gerekir. Hatta öyle bir aşamaya gelinir ki, hasta ne kadar insülin alacağını kendisi ayarlayabilir. Hasta hastalığıyla ilgili tüm bilgllerf alır, diyet, ekzersiz ve insülin ayarına dikkat ederse ömür boyu herhangi ciddi bir sorun ortaya çıkmadan hastalıkla birlikte yaşayabilir. Ama şeker hastalığında hastanın pek çok şeye dikkat etmesi gerekir, bu da ezbere verilecek bir reçete değildir. Dıyabet merkezlerinin hasta eğitimi ile ilgili bölümleri vardır, hasta bu merkezlerde gerekli bütün bilgileri edınebilir, aynı şekilde hastanelerde diyet bölümleri de bulunmaktadır, burada diyet uzmanları, doktorlarla birlikte hasta için en uygun diyeti belirlerler. Tabii tüm bunların yanı sıra kişinin ayak bakımına önem vermesi gerekir, düzenli goz kontrollerinden geçmesi gerekir, ki tüm bunlar diyabet merkezlerlnce hastanın durumuna uygun olarak belirlenir. Tıp fakultelerimizin diyabet bilim dallarına başvurmanızı öneririm." Ancak aşıyı kendisi yapmak istiyorsa. öncelikle bu işi uzmanından öğrenmesi gerekir. Bu işle özel olarak uğraşan pro(esyonel aşıcılar vardır, bilgi edınmek üzere aşıcılara danışabilir Aşı da iki türlüdür. 1: Durgun göz aşısı, 2.Sürgün Göz aşısı. Durgun göz aşısı sonbaharda, eylül nihayetinde yapılan aşıdır Aşılamanın hemen sonrası kış mevsimine denk geleceğinden bitki sürgün vermez. Fakat göz. kabarıp hazır hale gelir. llkbahara çıkılınca güzel bir gül elde edilmiş olur. Sürgün göz aşısı ilkbaharda mayıs sonunda yapılır. Bitki o sene çiçek açabilir. 29214