24 Aralık 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

ÇE V R E Petrol, deniz canlılarını nasıl mahvediyor? Basra Körfezi'ne döküleh petrol bugüne kadarki deniz kirlenmelerini gölgede bıraktı. Prof.Dr. Yüksel Sarıkâhya/Yük.K'm. Günbey Şerijoğlu Ege Üniversitesİ Klmya Böl. etrolün kimyasal bıleşimi, rengi, vişkozitesi, özgül ağırlığı ve diğer fiziksel özellikleri kaynağına bağlı olarak değişmektedir. Rengi açık sarıkahverengiden siyaha değışım gösterir. Ham petrolün içerisinde en büyük çoğunluğu teşkil eden hidrokarbonların yanı sıra çeşıtli eser elementler (Ni, V, Fe esas olarak), kükürt, azot, oksijen gibi hetero atom içeren organik maddeler bulunur. Denizlerdeki petrol kirliliğinin başlıca nedenlerini şu şekilde sıralayabiliriz. 1. Denizlerdeki ve limanlardaki gemilerden bırakılan veya tanker kazalarından oluşan atıklar. 2. Denızlerde doğal petrol sızıntılarından veya denizlerdeki petrolün işletilmesinden oluşan atıklar. 3. Akarsular tarafından denizlere getirilen karasal atıklar ve atmosferden gelen kirlilikler. 4. Basra Körfezi'nde olduğu gibi denize bilerek bırakılan petrol kirliliği. Petrdl denize döküldükten sonra bazı değişimler geçirir. Fiziksel değişimler: Petrol, denize döküldüğü anda dağılmaya başlar. Dağılma hızı; rüzgâr, dalga, tuzluluk, sıcaklık suyun derinliği, deniz akıntıları gibi çevre faktörleri ile petrolün özgül ağırlığı, tabiatı ve miktarı gibi çeşitli etmenlere bağlıdır. Teorik olarak petrol monomoleküler tabaka teşkil edinceye kadar yayılır. Ancak bu eğilim vizkozite ve diğer faktörlere bağlıdır. Petrol yayılmaya başladığında polar bileşenleri çözülmeye başlar. Petrol ile denge halındekı su 1030 ppm (mg/lt) hidrokarbon çözebilir. Bunun yaklaşık yarısı aromatik, diğer yarısı da küçük molekül ağırlıklı ve polar bileşenlerdir. Aynı zamanda uçucu bileşenler karbon sayısına, sıcaklıga, zamana ve rüzgâr hızına bağlı olarak buharlaşmaya başlar. Petrolün uçucu bileşenlerini kaybetmesi ile birlikte özgül ağırlığı da artar. Çözünme ve buharlaşma işlemleri petrolün emülsifikasyonu ile engellenir. Suda petrol veya petrolde su emülsiyonlarımn her ikisi de oluşur. Su da petrol emülsiyonu küçük damlacıklardan ibarettir. Bu petrol damlacıkları kolaylıkla organik ve inorganik parçalara yapışabilir. Ayrıca ağır olanlar dibe cöker. Kimyasal bozunma: ilk haftalarda hidrokarbonlar oksidasyona ve foto oksidasyona uğrarlar. Güneş ışığı serbest radikallerin oluşumuna yardım eder ve hidroperoksitler oluşur. Bu hıdroperoksıtler daha sonra alkol, aldehit ve asit gibi maktaydı. Basra Körfezi'nde petrolün de • nize bırakılması sonucunda meydana gelen kirlenme, televizyon ve basından izledığımız kadarıyla çok büyük boyutlara ulaşrmştır. Ağır siyah dalgalar, kanatlarına petrol yapışmış uçmaya çalışan fakat uçamayan deniz kuşları, ölerek kıyıya vurmuş balıklar uzun yıllar gözlerlmızin önünden gitmeyecektir. Denizlere yayılan hem petrol ve petrol ürünleri önce deniz yüzey'ini kapatmak süretiyle havadakı oksıjenın suyla temasını kesmektedır. Ayrıca hidrokarbonların yük P maddelere donüşür. çözünmeden geriye kalan petrol ve petrol ürünleri mikrobiyolojik bozunmaya uğrar. Bugün hidrokarbonlırı metabolize edebilen birçok bakteri türü bilinmektedir. Ancak bunların aktiviteleri birkaç hafta sonra önem kazanır. Hemen hemen tüm hidrokarbonlar mikrobiyolojik olarak oksitlenebilirse de genelde oksidasyonun azalması nalkanlar, ialkanlar, sıkloalkanlar ve aromatikler şeklindedir. Karbon sayısı 20'nin üzerinde olanların mikrobiyolojik bozulması oldukça yavaştır. Bu olaylardan geriye değişik çap ve yoğunluklarına göre su içinde dağılmış katran yumakları kalır. Bu katran yumakları deniz ortamında en fazla kalıcı olanlardır Bunların bazıları dibe çökerken, bazıları sahile kadar sürüklenerek kumlara ve kayalara yapışacaklardır. Özetlenirse biyolojik işlemler petrolün kaderi açısından yalnızca pek az zaman için önemlidir. Fiziksel faktörler yayılma, buharlaşma, çözünme, aeresol oluşturma, emülsiyon teşkil etme, adsorpsiyon ve çökme daha önemlı etkilere sahiptir. Son yıllarda denizlerde petrol ve petrol ürünlerinin miktarı ve deniz canlılarına toksik etkileri hakkında pek çok çahşmalar yapılmış olmasına ragmen yine de biyolojik etkileri üzerine bilgılerimiz yetersizdir. Fakat şu ana kadar eldekı verilere göre bazı önemli sonuçlara varmak mümkün olmuştur. a) Deniz yumuşakçaları (midye, istridye gibi) ve deniz kabukluları (karides, ıstakoz, yengeç gibi) ile balıkların larva ve jüvenil safhaları, gelişmiş safhalara nazaran petrol kirliliğine daha duyarlı olmaktadırlar b) Hidrokarbonların etkileri gelişmenin engellenmesi ve davranışlardaki çeşitli değişiklikler (saldırganlık vs.) gibi hayatı fonksiyonlarladoğrudan ilgilidir. Ayrıca bu etkiler uzun sürede ekolojik dengeyi bozarak türlerin yaşanıılarını tehlikeye sokmaktadır. C) Düşük kaynama noktasına salııp hidrokarbonların ani toksisiteleri daha fazladır. Molekül ağırlıkları büyük olanlar ise kararlılıkları nedeniyle uzun süreçlerde daha tehlikeli olabılmektedırler d) Hidrokarbonların emülsiyon (homojen dağılma) haline gelmeleri etki derecesini arttırmaktadır. Şimdıye kadar meydana gelen kirlenmeler kazalar sonucu istenmeden oluş Mikroblyolojlk bozunma: Buharlaşma ve zerreciklerine sindirim sıstemlerinde rastlamak mümkündür. Gerçekt» zooplankton, aldığı petrolün bir kısmını bünyesınde biriktirmekte ve tehlikeli hidrokarbonlajrin besin zincirine sunulmasında en önemli rolü oynamaktadır. , Sedimentlerin de (deniz dibi çamuru) önemli derınliklere kadar petrol ve petrol ürünleri tarafından kirletildiği ve bu ortamda yaşayan canhlara önemli oranda zarar verdiği görüknüştür Bilindıği gibi midyeler, istridyeler ve çeşitli kabuklu deniz canhları büyük bir ticari zenginlik oluşturmaktadırlar. Bu hayvanlar çoğunlukla sudaki süspansiyon haldeki partikülleri filtre ederek beslenirler. 0.01 ppm. konsantrasyonundaki petrol miktarının bile bu canlıların tadını değiştirmeye yeterli olduğu belirtilmektedir. Aynı şekilde tadfdeğişen deniz yumuşakçalarının sağlıklı bir ortamda yaklaşık Iki ay sonra tekrar normal tadlarını bulabildikleri kaydedilmektedir. Ayrıca deniz kabuklularının petrol kırliliğinden büyük oranda etkılendiklerı, yengeç ve karıdeslerin tekrar gelmek üzere kirli bölgelerden uzaklaştıkları da saptandı. Körfez savaşında Irak'ın petrolu de/ıuı, L~ şaltması birçok deniz hayvanının ölümüne sebep oldu. seltgenmesi neticesinde sudaki çözünmüş oksijen miktarı da azalmaktadır. Oksijen azalması deniz canlılarını doğrudan etkileyerek bazen toplu ölümlere bile neden olmaktadır. Planktonik topluluklar üzerindekı etkileri çeşitli kazalardan sonra ve laboratuvar şartlarında çeşitli araştırıcılar tarafından incelenmiştir. Lethal dozların (öldürücü doz) fitoplanktonlar için 0.1 ile 1000 ppm gibi geniş blr aralıkta olduğu, fakat 0.001 ppm gibi çok düşük konsantrasyonlarda bile buyüme hızlarında düşüşler gözlenmiştır. 100 ppm cıvarındakı konsantrasyonun çok etkili olduğu, bazen 24 saatte kıtlesel ölümlere yol açtığı çeşitli araştırıcılar tarafından belırtilmektedir. Birçok zooplankton türü ise süspansiyon haldeki partikülleri filtre ettiklerinden, petrol Önemli bir besin kaynağı olan balıkların çeşitli türlerinin kirleliciler karşısında son derece değişen toleranslara sahip oldukları gözlenmiştir. Pratikte balıklar petrol kirliliğinden az etkilenmiş gibi görünseler de genellikle doğrudan veya besin zinciri yoluyla bu tip artıkların hazmedılmeleri onlara çok kötü bir tat vererek tuketime yatkın olmayan bir hale getirmektedir. Buna en çok maruz kalanlar arasında limanlann kirli bölgelerine gitmesiyle tanınan kefal türleri ve beslenmek için kıyılara yanaşan ton balıkları olduğu gözlenmiştir. Toksit etkiler ergin balıklar için biraz olsun sınırlanclırılmış ise de bu, onların larvaları ve yumurtaları için geçerli değildir. Kirliliğe maruz kalmış yumurtaların çoğunun öldüğü yumurtadan çıkan larvaların da deforme olduğu gözlenmiştir. İnsanlar da doğrudan olmasa bile dolaylı olarak gıda zinciri yoluyla etkilenmektedirler. Kimi deniz canhları petrol ve petrol ürünlerini vücutlarında depolayabılmektedirler. Petrolün denizden temizlenmesi esnasında suda dağılmasını kolaylaştırmak için kullanılan dispersantlar deterjan türevleri olduklarından deniz canhları için daha da zararlı olabilmekte ve yan etki olarak petrolün, organizmaların yağ hücrelerine girmesini kolaylaştırmaktadır. Bundan başka balıklarda lipit ihtiva eden dokuların ve serbest lipit miktarının petrol kokusunu arttırdığı üzerinde bulgular vardır. Böylece petrol ve petrol ürünleri yağlarda çözüldükleri için yağlı balıklar bir süre sonra korkulu hale gelmektedirler KAVNAKLAR: Çevre '83. II Ulusal Çevre Muh Sempozyumu 15 Haz.83 Lmıt Ulusal Çevre Sempozyumu. 1215 Kasım 1984 Adana Blumer, M el all.Deepsea Research 20.239259, 1983 VI Journees d'etudes sur les Pollutıon Marınes Medıterrannee Cannes. 24 Decemre, 1982
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle