Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
K İ M Y A B İ L İ M T A R İ H İ Tarihin 5 dakikasının uzunluğu İnsanlığın ilk aydınlanma çağına, milattan önceki dönemde Anadolu beşlklik etti... Bilim otarihten beri sürüyor; hem de bilim adamlarının kesilen başları pahasına... ömer Kuleli 2 sa'nın doğumundan önceki altı yüz yıl I galiba ınsanların ilk önemli aydınlanma I çağı idi. İlk olduğu için de insanlık tarihinin en önemli eşiklerinden birisiydi. Bu eşiğin. daha doğrusu uygarlığın beşlğlnin Anadolu olması bir rastlantt mı bllemem, ama ben bugün o topraklarda oturmaktan çok mutluyum. Mesleğimin köklerini öğrenmek için ne zaman elime bir kitap alsam beni o günlerin bilim dünyasına götürüyor; onun düzeyi, düşün yaşamının varsıllığı da buyünün Anadolusu'nun giderek yoksullaşan dünyasında yaşayan beni şasırtıyor, düşündürüyor ve bu karşılaşttrma beni üzüyor, daha da üzecege benziyor. Miletii Thales (İÜ 625545) felsefenin olduğu kadar atom kuramının da babalarındandır Maddenin sınırsız olarak bölünebileceği ana maddeyi (prima materia) ararken onun ancak BU olabileceğini düşünmüştü. Thales'in öğrencisi Anaxlmandros (iö 620547) sınırsız, sonsuz, ölmeyen, yok olmayan bu ilksel maddenin ancak hava olabıleceğine inanmıştı. Efesll Herakletios (10 540480) ise varlığın özünün ateş olduğunu öne sürüyordu. Herakletios a göre her şey ateş haline gelebilir ve ateş de her şeye dönüştürülebilirdi. Doğada her şeyin sürekli olarak akış halinde olduğunu ve karşıtına dönüştüğünü öne süren, 'bir Insanın aynı ırmağa Ikl kez giremeyeceglnl" öne süren de odur. izmir yakınlarındaki Kolophon'dan Ksenophanes (İÖ 569477) ise o tek ana maddenin toprakolduğundan emındi. iyonya bilgelerinin maddeci felsefelerı yaşadıkları çağda büyük yankı yaptı, kabul gördü, çağdaşları tarafından temel alınıp geliştirildi. Sicilyalı EmpedoMes (İö 492432) iyonların öğretilerini birieştirerek dört element kuramı'nı ortaya attı. Empedokles'in BU ateş hava toprak dörtlüsü dunyadaki tüm canlı ve cansız maddeleri oluştururlar, öncesiz ve sonrasızdırlar, yok olmazlar, ancak birbirlerine dönüşürler. Doğum, sonsuz küçük parçalardan oluşan bu öğelerin bir araya gelmesi, ölüm İse bir cismin kendisini oluşturan öğelere ayrışmasıydı. Bu temel kavramların zamanlarına göre ne denli ileri oldukları tartışılmaz bile. Hepsi de doğruları ve yanlışları ile birlikte yaklaşık 1600 yıl değişmeden kaldılar. Simyanın özünü oluşturdular, insanların günlük yaşamlan için ilaç, içki, metaller, boyalar üretmekte kullanıldılar. 27370 Içlerinde doğruluklarını % 100 oranında koruyarak hâlâ yaşayanlar var, belki "dlyalekMk matoryaHzm" vb. farklı adlarla onları daha bu sabah gazetenizin bir başka köşesinde okudunuz bile. örneğin TV'den naklen savaş izlerken hiç Herakletios'un "Sıcak soguk olur, soğuk da sıcak" sözunu anımsamadınız mı? Kimin söylediğini bılmeseniz bile hepiniz kuşkusuz bu sözü duymuşsunuzdur ve şu sıcak savaşın bir an önce soğumasını kim bilir ne denli çok istiyorsunuzdur. Empedokles'in elementlennden ateş daha sonraları havanın içerisinde bulunan ates maddesl olarak algılanmaya başlandı. Havanın içinde öyle bir şey vardı ki ateş yapıyordu, o olmaksızın ateş olmuyordu. Bu kavram daha sonra kimyacıların yanma sürecini daha iyi anlamalanna çok yardımcı oldu. Ama 1617. yüzyıl gibi çok uzun bir süre gerekti bu eşiği atlamaya... tonu glderllmlş hava adını verdi. Priestley bu buluşunu yaymakta elini çabuk tuttuğu için bilim tarihçilerinin çoğu oksijeni onun bulduğunu kabul ederler. Yanma ve oksijen arasındaki bağlanbyı tam doğru olarak ortaya koymanın onuru ise bir başka biHm adamına aittir. Filojiston'dan günümüze Lavolsier'in başı kesiliyor Antolne Laurent de Lavoisier (17431784) varlıklı bir Parisli ailenin, babası gibi avukat olması gerekirken bu nimeti tepmiş, yaramaz çocuğu idi önceleri suyun niteliklerini değiştirmeye uğraştı. Bu deneyleri sırasında maddelerin kimyasal değişimler sonucunda ağırlıksal değişimlere uğradığını belirledi. Kükürt ve fosfor gibi maddelerin yanmalarını izlerken yanma sonunda bu maddelerin ağırlıklarının Filo|istonculann dedıği gibi azalmayıp tersine arttığını gördü, yanan maddeden bir şeyler uçup gitmerniş tam tersine maddeye bir şeyler katılmıştı. Lavoisier katılan bu maddenin havadan geldiğine emindi. Çağdaşları Priestley ve Scheele ile görüştü yazıştı, onların ateş maddesi hakkında bildiklerini öğrendi 24 Nisan 1775'te Fransız Akademisi'nde verdiği konferansta metallerden kalk (oksit) oluşumunda ağırlık artışını anlattı, bu olayın özde metallerin oksijenle birleşmesi olduğunu, cevherlerden metal üretmenin ise bu olayın tersi olduğunu belirtti. Oksi|en'ın ad babası da odur. Tam bir laboratuvara dönüştürdüğü evinde Lavoisier günümüz kimyasının temellerini sistemli bir biçimde kurmaya başladı. Genç ve tutkulu Lavoisier bu sırada toplumda iyi bir statüye sahip olmayı da ihmal etmedi Gümrük, tuz ve tütün tekeli olan Fermiers'in yönetim kurulunda görev aldı. Güherçile ve barut üretiminde uzun süre söz sahibi oldu, ama o yılların devrlm ateşi ile yanan Fransası'nda pek çok kimse tarafından "halkın sırtından zengln olanlar" sınıfına sokulmaktan da kendisini koruyamadı. Sonunda Robesplerre efendınin 'Devrlmln blllm adamlanna geregl yok! Bırakın adalet işlnl yapsınl" buyruğu ile başlattığı deneyin bitirilmesine bile izin verilmeksizin giyotine yollandı. 8 Mayıs 1794'te onu öldürürlerken akademi üyesi arkadaşı matematikçi Langrange şöyle diyordu: "Kafaaını koparmaları bir sanlye sürdü, benzer bir kafanın tekrar yetişmesl İçin her halde blrkaç yüzyıl gerekecekl" Lavoisier kafası kesilen bilim adamlarından yalnızca birisidir, yüzlerce, binlercesinin de dıllerı kopartıldı, dünyanın her ülkesinde. tarihin her zaman diliminde... Bilimın savaşı her gün sürüyor, her yerde sürüyor. Him de sürekli bilim adamlarını kurban vererek... Kopartılan kafaları, susturulan dilleri onlarca, yüzlerce yılda yerine konamayan bilim adamlarını acaba toplumlar, hele hele bizim toplumumuz yeterince anlayabiliyor mu? Anlamaya uğraşıyor mu? I ) Anaximandros jistonlu durumuna geri döndürüyordunuz. Böylece Iyonların her şeyin birbirine dönüştüğü kuralına da ters düşmüyordunuz. Burada bir küçük parantez açıp Stahl1 ın saptamalarına bugün neler dediğimizi de anımsatahm mı? Lise kimyası bılenlere açıklama gereksiz, yalnızca redoks tepkimelerinin doğumunu yukarıdaki satırlarda öğrendımz desek yeter. Scheele'nin buldukları Bir başka eczacı, Carl Vtfllhelm ScheI* (17421786), laboratuvarında şarap asldl, üre, gllserin, küküıtlü hldrojen gibi maddeleri birbiri ardına keşfederken en çok merak ettiği konu havanın blleşlml oluyordu. Scheele hava va ateş arasındakl lllşklyl deneylerlnde oldukça lyl gözleyebllmtştl. laıtılan maddelerln havanın IçindeM bir şeyle birtestlğlnl, bunun sonucunda da havanın kendlsinln deglştlglnl 1777'de keşfettJ. Böylaca havanın tüm özelllklerl ile aynı olmayan maddeleıin bir karışımı olduğu İlk kaz ortaya atılmış oldu. Havanın bir bölümü Fllojlstondu, büyük olasılıkla su yapan madde İdi (bugün ona hldrojcn dlyoruz), kalanı da ateş maddaal idi. Scheele yanma sonunda geri kalan bozulmuş havanın canlıları yaşatmadığını da farketti, ona bogucu madda (Stickstoff) adını verdi. Bugün Almanlar azota hâlâ aynı adı veriyorlar. Kimya deneylerinin büyük ustasının bu buluşundan sonra artık oksijenin keşfine beş dakıka kaldı diye düşünebilirsiniz. Ama tarihin beş dakikası öylesine uzun, öylesine hüzünlü ki... Usta Scheele ateş maddesini bulacagım diye öylesine yoğun çalışıyordu ki Şili güherçilesini (Sodyum nitrat) ısıtıp çıkan gazları soluyor, gazın insanı yaşatıp yaşatmadığını denıyordu. Bu yaptığı deneylerın belki de en tehlikesizi idi... Arsenlk ile çalışmaları onu ciddi biçimde zehirlemişti, 43 yaşında öldü. İngiliz Joseph Prlestley (1773 1804) de aynı zamanda havanın bileşimini çözmeye uğraşıyordu. 1770'te cıva kalkını (oksitini) ısıtınca çıkan gazın odun közünü alevlendirdiğini gözledi. Bu gaza fllojls Ernst Stahl sahnede Bilimsel kimyanın öncülerinden olan Ernst Stahl (16601734) Prusya krallarından I. VVilhelm'in hekimi idi. Sürekli yenı ılaçlar yapma peşinde olması onun kralın dikkatini çekmesine yetmişti. Stahl'ı en çok uğraştıran da ateşin gizi idi, neydi bu her şey yanan ve yanmayan iki bıleşenden oluşuyordu. Yanmayanlar sonunda kül oluyordu da yananlara ne oluyordu? Lavoisier Stahl bu bileşene Yunancadaki "yanmış" sözünden esinlenerek Fllojlston adını verdi, O günün sınai kimyasının süreçlerini açıklamak için Filojiston oldukça yeterli bir araç olmuştu. Örneğin odun yandığında geriye kül kalıyordu, odundaki diğer maddeler de Filojiston oluyordu. Kükürtü yakıp sülfürik asit yaparken de Stahlın açıklaması hazırdı: Kükürt + Filojiston « Filojistonlu kükürt! Parlak bir metali havada ısıtınca da onu tekrar Filo