02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

SU ALTI ARKEOLOJİSİ Sualtı arkeoloğu Cemal Pulak'la bu yeni bilim dalının konumu ve arkeoloji ile benzerlik ve farklılıkları üzerine... Cem Hamuloğlu ygarlık ülkesl Anadolu", kıyılarındaki batıklarla da dunya tarihine ışık tutuyor. "Sualtı Arkeoloji Enstltüsü"nün Anadolu kıyı sularında yaptığı arkeolojik çalışmalar nedeniyle Türkiye, bu alanda dünyanın sayılı ülkeleri arasında bulunuyor. 1960ta, "Sualtı Arkeoloji Enstltüsü"nün de kurucusu olan ABD'Iİ sualtı arkeoloğu George F. Bass'ın Finike'de Gelidonya burnu açıklarındaki Tunç Çağı'na ait bir batık üzerinde yaptığı çalışma, dünyada sualtı arkeoloji tarihinin başlangıcı sayılıyor. Kaş'ın Uluburun açıklarında bulunan ve bu yıl 7. mevsimıne giren Geç Tunç Çağı'na ait batık üzerindeki çalışma ise dünyanın sayılı sualtı kazılarından birisi olmayı şimdiden haketmiş durumda. George F.Bass'ın başladığı, daha sonra yardımcısı Cemal Pulak'a devrettiği Uluburun Batığı, Akdeniz deniz ticaretinden gemi yapım tekniklerıne dek pek çok konuya ışık tutuyor. Uluburun Batığı üzerinde çalışmak için ABD'den Türkiye'ye gelen Cemal Pulak ile sualtı arkeolojisi ve Türkiye kıyılarındaki batıklar üzerine konuştuk: Sualtı arkeolojlsl İle kara arkeolojisi arasındaki fark nedlr? PULAK: Aslında birbirinden fazla farklı değil. Çünkü yapılan iş bakımından, amaçlar bakımından ve sonuçlan bakımından ikisi de aynı. Amaç kazı yapmak ve kazıda bulunan bilgilerle bir sonuç çıkararak bilgi birikimi oluşturmak. Aradakl tek fark, karada kazı yaparken üzerinizde güneş oluyor, sualtında ise deniz oluyor. Böyle bir genellemeden sonra bazı ufak farklar olduğunu da belirtmek gerekir. Mesela bizim ihtisas sahamız gemicılikle ilgili. Bizler gemilerin yapımı ile ilgileniyoruz. Kara arkeolojısinde nasıl mimari elemanlar değerlendirilerek bir bütünlüğe gidiliyorsa, sualtı arkeolojisinde de geminin ahşap kalıntılarıyla bir restorasyona gidi İlk Türkiye'de başlayan bilim dalı u kartılarak müzelere konuluyor ve sanat tarihçilerinin incelemesine sunuluyorsa da biz bunların bilimsel bir kazı yöntemıyle çıkartılmadığını bılıyoruz Dalgıçlar aşağı ıniyor ve ne bulurlarsa yukarı çıkartıyorlar. Arkeologlar da yukarıda inceliyorlar. İlk kez arkeologların dalgıçlığı öğrenerek sualtına ınmesı ve batığı ınceleyerek başından sonuna kadar kazmaları 1960 yılındaki Gelidonya batığı kazısı ile başlıyor. Bu çalışma sualtı arkeoloji tarıhının başlangıcı sayılıyor. Arkeoloji çevrelerlnde sualtı arkeologları nasıl değerlendlrillyor? PULAK: Sualtı arkeolojisinin dünyaya kendini kabul ettirme uğraşı var. Kara kazılarının geçmişi çok daha eski olduğu için bazı gelenekleri de var Sualtı arkeolojisi yapan insanlar bu çevrelerde daha maceraperest görülüyorlardı. Hatta dışlanmaktaydılar. Ama özellikle Bass'ın bu konuda verdığı uğraş sonunda sualtı arkeolojisi artık kabul edilen bir branş oldu. Üniversitelerde de ders olarak okutuluyor. Dalmasını bllen her arkeolog, "sualtı arkeoloğu" sayılabillr ml? ' PULAK: Arkeoloji bilen bir insanın dalmasını öğrendikten sonra sualtı arkeoloğu sayılması mümkün değil. Gemiler üzerine, denizcilik üzerine ihtisas yapmış olması gerekiyor. Peki buluntuların sualtında olması bir şans ya da şanssızlık mı? PULAK: Sualtı kazılarında bulunan elemanlar kara kazılarına göre daha çok çürümüş olabiliyor. Fakat bununla birlikte ahşap kısımlarla, taşınan bitki kalıntıları gibi organik maddeler sualtında gerekli ortamı bulduğu takdirde karadakinden çok daha iyı korunabiliyor. Ama sualtında organik maddeler, seramik eserler, metalik eseıier çıkartıldıktan sonra korunması için yapılması gereken konservasyon ve temizleme işlemleri çok daha fazla teknik bilgi gerektiriyor. Peki bu çabaya değlyor mu? PULAK: Bu amacınıza, ne yapmak istediğinize göre değişir. Sualtı arkeolojisinin kara kazılarından daha değışik buluntular ve zengin sonuçlar vermesi bakımından kanımca değmektedir. Sualtı arkeolojisinin diğer önemli bir yanı, gemilerin Sualtı arkeoloğunun dalmayı bılmesı, gemiler ve denizcilik üzerine ihtisas yapmış olmaları gerekiyor. Sualtı arkeoloğu Cemal Pulak deniz diblnde bulduğu cısmi arkadaşlan ile inceliyor. yoruz. ikisi arasında benzerlik yalnızca bu kadar. Yaklaşım bakımından, bilgi bakımından ve yapılması gereken jşlem bakımından bu ikisi birbirinden çok farklı. Onun dışında rieniz ticareti, gemilerin katettiği mesafeler, yapım teknikleri, deniz ticaretinde tercih edilen mallar, gemi yaşamı, gemide kullanılan malzemeler gibi kara kazılarından ayrılan ihtisaslaşma alanları var. Sualtı arkeolojlslnln geçmişlnden sözedeblllr mlslnlz? PULAK: Sualtı arkeolojisi yeni bir ihtisaslaşma alanı olarak kabul ediliyor Bunun nedenı ise 1960 yılına kadar arkeologların böyle bir çalışma yapmamış olması. İlk kez bızim enstitünün kurucularından George F.Bass'ın bugünkü Finike'de Gelidonya burnu açıklarında M.Ü. 1200'lere tarihlenen Tunç Devri batığı kazısı ile bu ihtisaslaşma başladı. Daha önceki yıllarda Cousteau'nun yaptığı çalışmalar gibi dünyada çeşitli örnekler var. Ama biz bunlara arkeoloji diyemiyoruz. Çünkü arkeoloji olabilmesi için bizzat arkeologların kazı yapması gerekiyor. Bu örneklerde böyle bir çalışma söz konusu değil. Her ne kadar bazı eseUer çı Jfl^^^ Gemi enkazlannda bulunan cam ürünlehn işlenişi: Erimiş cam önce kıle sanlırvefmnaverilir. daha sonra farklı renkteki bir cam, llklnin üzerine sarılır. Cam, tavına geldiğlnde üzeri işlenlr. Kulplann, tabanının ve ağız çembehnln takılmasmdan sonra kll, vazonun ağzından cıkmnlır. bütün mallarıyla bulunuyor olmaları. Bu duruma karada rastlamak oldukça güç. Çünkü üzerine gelen yeni yerleşmelerin malzeme alımı oluyor. Bu yüzden fazla bilgi vermiyor. Oysa gemi kazılarında böyle değil. Anadolu kryılarında çok batık var mr? PULAK: Biz her yıl kazımızın ardından bir de sualtı araştırması yapıyoruz. Bu araştırmalarda yeni batıklar bulmaya çalışıyoruz. Bu batıkların büyük bölümünü süngercilerle yaptığımız konuşmalardan elde ettiğimiz bilgilerle buluyoruz. Bir de eski gemilerin batmış olabileceği yerlerde araşfırma yapıyoruz. Biz her yıl 510 batık buluyoruz. 1970'li yıllarda başladığımız, 1980den beri her yıl düzenli olarak yaptığımız sualtı araştırmaları sonucunda, 100 dolayında batık bulduk. Ama sanırım Anadolu kıyılarında binlerce batık var. Kaçak dalışlarla bu batıklann tahrlp edllmesi olası mı? Bir de Türklyede bazı noktalarda dalma yasağı bulunuyor. Bunu nasıl değertendlrivorsunuz? PULAK: Blldiğim kadarıyla Türkiye'de dalma yasağı diye bir sey yoktur. Dalma 10
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle