24 Aralık 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

E NERJİ O DA K ık enerji rapılır? 1973 petrol ambargosundan önce ucuz enerji kaynakları işyerlerindeki gereksiz tüketimi büyütmüştü. Yerden tavana kadar uzanan büyük pencereli binalar kışları daha fazla ısıtmayı, yazları ise havalandırma harcamalarında artışı gerektiriyordu. Bütün bunlara bir de aydınlatma ve aydınlatmanın neden olduğu fazla ısıdan arınma harcamaları ekleniyordu. Bu tür mimariler toplam kullanım alanının % 510'unun havalandırma cihazlarıyla donatılmasmı gerektiriyordu. Yapay zekâ sınırları zorluyor Reşit Canbeyli New York Uzun bir süre yapay zekâ çaltsrnalarının temelinde, el yazısını 'okuyabilen', üç boyutlu 'görebilen', 'fosarım' yapabilen sistemlerin geliştirilmesi yatmaktaydı. Bunların işlevşel düzeyde insan becen/erine yakın bir yetkinlik kazanmaları, temelde nasıl işleaikleri ve ne gibi yapısal ve işlevşel birimlerden oluştuklarından daha da önemliydi. Bugün de atiık elekirik mühendisliğinin bir alt uzmanlık alanı durumuna gelmiş olan geniş bir alanda bu yaklaşım egemendir. Ne var ki daha 1940'larda, yapay zekâ çalışmalarını nörobiyolojinın sinır sistemine ilişkin temel bulguları çerçevesinde gerçekleştirme çabaları da başlamıştı. Ancak beynin tüm karmaşıklığının bu tür benzeştirim çalışmalarma yansımaşı elbette olanaklı değildir. İnsan beyninin yaklasık yüz milyar nörondan (şinır hücres't) olustuuu ve her nöronun aiğerleriyle binlerce bağlaniısı olabileceğı düsünülürse, böyle bir girişimin gelecekte bile pratik olmayacağı açıktır. Ayrıca çok daha basit organizmalann sinır sistemleriyle davranış arasındaki iliskiler konus>unda bile yeterli bilgi sahibi olmadığımız bir gerçek. Bu bakımdan, yapay zeköda nörobiyolojik yaklaşım daha çok gerek yapısal, gerek işlevşel açıdan olaukça basitleştinlmiş az sayıda formel' nörona dayanmakta. Beyindeki herhangi bir nöron, Kİmyasal söreçleri ve elektrik sinyaii üretimi ile karmaşık bir fizikokimyasal yaptya sahip olmastna karşın, yapay zekâ modellerine konu olan formel nöron daha çok bilgisayar teknolojisine uygun, basitleştirilmii bir 'girdi çıkiı' birimı niteliğindeair. Bu tür bir nörona başka nöronlardan gelen uyarıcı (artı) ve ketleyici (eksi) uyaranlar bir zaman birimı ıçınde değerlendirilmekte, sonuçta bu girdilerin net toplamı bir 'atesleme' esiğini asmıssa, bu nöron da kendi uyaranını (baŞlantılannın niteliğine bağlı olarak) kimı nöronlara uyarıcı, kimilerine ketleyici bir mesaj olarak iletmekte. 'Sinirsel ağ' diye adlandınlan bu tür benzeştirim çalışmalarında, genellikle her nöronun baslangıçta diğer bütün nöronlarla esdeğer ağırlıkta bağlantısı vardır. Ancak gerek kuramcının öngördüğü, gerek bu tür sinirsel atjla amaçTanrn işlevin gerektirdiği deöışikliklerle birlikte, nöronlar arasındaki bağlantıların gücü, zamanla dinamik birDİçimde değışir. Bu de0işimlerle birlikte belirli konularda kendı kendine öğrenme esnekliğine sahip sinirsel ağ gerçekleştirmek o/onaklı. Belirli işlevlere yönelik bu çabaların sonucunda ulaşılmak istenen asıl nokta ise, çok geniş bir alanda öğrenme ve kendinı geuşiirme becerisine sahip bilgisayarlar aerçekleştirmek. İnsan gibi öğrenebilen bir bilgisayara felsefi ve insani açılardan karşı çıkanlann yanı sıra yapay zekâ araştırmacıları arasında bile bu tür girişimlerin kuramsal açıdan da yetersiz kalacağını öne sürenler var. öte yandan, bu konuda psikoloji ve nörobıvofo/ı'den gelen yeni katkılarla gerçekleştirilen önemli gelişmeler de bir gerçek. Bu alanın öncülerinden A. Turing, insanın hangi bakımdan bilgisayardan (zihiniel becerilerde) daha üstün olduğu gösterilirse, kendi önerdiği Turing makınesinin bu konuda insandan daha üstün performans gösterecek duruma getirilebileceğini öne sürmüstü. Artık bu alanda çalışanlann çoğu bu tür savları ileri sürmekten çekiniyorlar. Depolanan ısı Inşaatların mimarisinin ısıtma harcamalarının üstünde önemli etkileri vardır, çünkü büyük binalarda sıcaklık temel olarak insanların ısısı, elektriklı aletlerle aydınlatmanın yaydığı ısı kaynaklarından gelir. Bu nedenle binadakı ısıdan yararlanmak, örneğin gündüz depolanan ısıyla gece binayı ısıtmak olasıdır. 1970'li yılların en kö2> tü binalarında 30 cm lik bir alanın ısıtılması için 170.000 Btu gerekirken, 1979'ların sıradan binalarında bu miktar 72.000 Btu'ya düştü. Daha etkin mimari düzenlemelerle bu gereksinim 10.000 Btu'ya, yani 30 cm 2 başına sadece altı sentlik bir harcamaya düşebilir. IJİ^UJLVI 7 Ekonomik çift cam Havalandırma sistemlerinin elektrik harcamaları da ısı stoklanması yöntemiyle % 4050 düşürülebilir. Bu tür, enerji harcamaları az binaları inşa etmenin maliyeti eski tip yapılannkinden fazla da değil. Havalandırma sistemlerinin boyutları küçültülerek, tek camlı büyük pencerelerden ve gereksiz aydınlatmadan vazgeçilerek, bunların harcamalarıyla ısı geçırmez, çift camlı, daha küçük pencereler, otomatik termostat ve ışıklandırma sistemleri yapılabilir. Petrol ambargosundan sonra, konut Albany County Havaalanı'mn (ABD) yeni yolcu terminallnde aydınlatmanın % 40'ını, ısıtmamn % 20'sinl "Güneş Koridoru'' sağlıyor. Bir mıkrobılglsayar sürekll olarak ıç ve dış ısıyı ölçuyor ve ustte görülen kepenk sıstemı için en etkilı pozisyonu seçıyor Günışığı olduğu zaman fotoelektrlk kontrol slstemi yapay aydınlatmayı azaltıyor. lar kapalı Işıklar % 50 açık olarak kullanılan binalarda ısı geçirmez duvarlar, tavanlar, kirli havadan ısı elde eden havalandırma sistemleri ile yakıt gereksinimleri % 75 azaltıldı. Duvar ve tavanların ısı geçirmezlik değerlerine R değeri deniyor. (Ressistance value) 10 santimlik standart bir duvarın insulasyon değeri Rll, çatı tavanının ise R19. Bu değerler artık R60'a kadar çıkartılabiliyor. Süperinsülasyon denilen bu yöntem pencerelerde de kullanılabiliyor. Normal pencerelerden içerideki ısının üçte biri kaybedilmekte. R değeri 1 olan tek camlı sistem çift cama dönüştürülerek R2'ye çıkartılabilir. Çift camın iç kısmındaki ca mın kalay oksit gibi ısıyı tekrar içeriye yansıtacak bir filmle kaplanmasıyla R3, iki camın arasına ksenon, argon gıbı gazlar koyarak R6 değeri elde etmek de olası. Evdeki insanların, aydınlatmanın ve pencereden giren güneş ışınlarının etkisiyle içerisi normal olarak dışarıdan 3°C daha sıcak olur (serbest ısı). Yukarıda tanımlanan süperinsülasyonla bu serbest ısı 16 (C) dereceye kadar çıkartılabiliyor. Aydınlatmada da yeni kompakt florasanların kullanılmasıyla elektrik tüketimi döıtte birine kadar indirilebilmekte. 8CIENTIFIC AMERICAN Ntoan 1988 KIŞ GECE Iınlatma masraflarını % 75 azaltabllir. Işıkrafları yazın doğrudan güneş ışığından koruyor ve gun otıyorlar. Fotogözelerde gerçekleştiriten ve mikdilen sistem, gün ışığtna ek gerekli yapay ışığı m tamamının doğal ve yapay ışığını düzenliyortar. Albany Havaalanı'ndakl bilgisayarla denetlenen kepenk slstemi, binanın aydınlığından giren güneş ışığını düzenllyor. Güneşli kış günunde, güneş ışınlan arka duvan ısıtıyor. Isınan hava duvann arkasındakı boşluğa geçıyor ve bına ıçınde dolaşıyor. Gece, köpukle doldurulmuş olan kepenkler sıcağı tutmak için kapanıyorlar. Yazın, kepenkler doğrudan güneş ışığını yansıtırken, yayılan ışığı içeri alıyorlar. Sıcak hava aydınlığın altında tutuluyor ve vantilatörlerle dışarı atılıyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle