01 Haziran 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

ZOO LOJ I Y A P A Y O R G A N L A R Zoologların yeni keşfi: Sadece bambu yiyerek yaşayan altın renkli, farklı bir Lemur keşfedildi. Altın Bambu Lemuru Onbinlerce biyonîk dizli Yedi ay kadar sonra Alman ekibin başında bulunan Meier adanın doğusuna, Kianjavato ormanına giderek oradaki büyük lemurlarla, Ranofamana'dakileri karşılaştırma kararı aldı. Ancak Kianjavato'ya geldiğinde Meier'i büyük bir sürpriz bekliyordu: Bunlar Ranomafana'daki lemurlardan çok daha büyüktüler. "Ayrıca" diyordu Meier, "Bunların alarm çığlıkları tanıdığım hiçbir lemur turününkine benzemiyordu. Çeneleri öylesine büyük, burunları da öylesine düzdü ki buldoglara benziyorlardı. Gerçek büyük lemurların bunlar olduğuna karar verdim. Ranomafana'dakiler ise kesinlikle büyük lemur değil, bambaşka şimdiye kadar hiç bilinmeyen bir türdüler." Sonraki araştırmalar Meier'ın bu gözlemlerini doğruladı. iki grubun kromozomları üzerinde yapılan çalışmalar da bunların birbirinden farklı iki lemur türüne ait olduğunu ortaya koydu. Yapay Organlar (5) M ve parmaklı insan var Çeviri: Murat Arın adagaskar Adası'nda bugune kadar hiç bilinmeyen yeni bir primat türü keşfedildi. Batı Alman kaşif Bernhard Meier keşfine, altın bambu lemuru (Hapalemur aureus) ismini verdi. Yakın zamana kadar bambu lemurlarından dt'ınyada sadece iki tür kaldığı sanılıyordu. Biri gri yumuşak doğalı lemur, öbürü büyük lemur. Gri yumuşak doğalı lemurların Madagaskar Adası'nda çok bol olduğu biliniyordu. Büyük lemurların ise 20. yüzyılın başında tamamen yok olduğu sanılıyordu. Ancak 1972 yılında Fransız zoolog Andre Peyrias ve ekibi Madagaskar Adası'ndaki Kianjavato ormanında birkaç tane büyük lemur bulduklarını söylediler. Renk farkı ve büyüklük Daha sonra, 1985 yılında bir Fransız kadın zoolog, Corrine Dague, Ranomafana ormanında gri lemurlarla büyük lemurların bir arada yaşadığını gördü. Yeni bilgilerin heyecanıyla zoologlar 1986 yılında Madagaskar Adası'na bir araştırma turu düzenlediler. iki ekip.halinde çalışan zoologlardan biri ABD'de North Carolina Üniversitesi'nden (Patricia VVright), öbürü Almanya'dan (Meier) geliyordu. Alman ekibin Madagaskarlı yardımcıları vardı. Her iki grup da Ranomafana ormanında büyük lemurları buldular. ABD'Iİ ekip bundan sonra yurduna döndü. Alman grup ise ormanda bir kulübe kurarak Madagaskar'daki araştırmalarını sürdürdü. Kulübeye gelmeye çalışan lemurlar, araştırmacılara çok yakından gözlem yapma fırsatı verdiler. Tek gıda bambu Her iki grup da bambu yiyerek yaşıyorlar, ama altın bambu lemurları bambu dışında hiçbir şey yiyemiyorlar. Buna karşılık büyük lemurlar başka bitki ve meyvelerle de besleniyorlar. Meier keşfi Madagaskar Adası'nın biyoloji açısından önemini bir kez daha vurgulamış oluyor: Bundan 100 milyon yıl kadar önce Afrika'dan ayrılan Madagaskar Adası'nda, hayvan ve bitki türleri dünyanın öteki yerlerinden tamamen bağımsız olarak gelişerek, bugüne kadar bilinmeyen pek çok yeni hayvan türünün varoluşuna sahne oldu. Bu memelilere dünyanın başka hiçbir yerinde rastlamak mümkün değil." Alman Zoolog Bernhard Meier, Madagaskar ormanlarında keşfettiği bambu lemuruna, altın renkli "maske"si nedenıyle altın sıf&tını taktı Kuçuk iotoğrafta ise bugune dek bilinen gri bambu lemurları görülüyor. ankreas, kandaki şeker oranını kontrol eden insülini üreten bir iç salgı bezidir. Şeker hastalığının temelınde bu organın iyi çalışmaması yalar. Yarıgeçirgen liflerin bulunmasından sonra birçok araştırmacı yarı plastik, yarı canlı bir melez organ üstünde durmuştur. Massachusetts Ünıversıtesınden (ABD) Pl•rre Calettl ve Hugo Jauregul, geçen bölümümüzde tanıttığımız oksıjenatöre benzer bir sistem geliştırmeyi düşündüler. Fakat burada, yarıgeçirgen tüpler kan değil, kültür halinde sağlıklı pankreas gözeleri içeriyordu ve bu gözeler hastanın kanının içinde duruyordu. Kanın devri sürekli olarak aygıtın kapalı devresine bağlıydı. Böylece, fazla şekerle yüklü kan, oyuk liflere girince sağlıklı pankreas gözeleriyle karşılaşacaktır ve bu gözeler, glikoz konsatrasyonunun çok yüksek olduğunu anlayıp insülin üretmeye başlayacaklardır. Böylece, bu çok değerli hormonun hastanın kanına dağılması sağlanmış olacaktır. Düşünce çok güzel, fakat gerçekleştirilmesi çok zor. Aygıta hapsedilmiş ve bakteri enfeksiyonlarına maruz kalan pankreas gözelerinin uzun süre yaşamaları nasıl sağlanabılir? Bu yabancı gözelerin hastanın kanındaki antikorlar tarafından dışlanmaları nasıl önlenebılır? Sistemin, kandaki lifler tarafından artan bir biçimde kirletilmesi nasıl engellenebilir? Bu soruların yanıtları bulunduğunda yapay pankreasın gerçekleştirilmesi yolunda önemli adımlar atılmış olacak. Hareket eden organlarımız için, yapay organ denemelerinın daha şanslı olduğu gözükmektedır Bugün.ortopedist operatörler için biyonik, sıradan bir iş haline geldi: ABD'de her yıl 65.000 diz, 110.000 kalça, 50.000 omuz ve parmak yap;<y organ teknolojisinden yararlanmaktadır. Bir yapay kalçanın ortalama ömrü on yılı, omuzunkiyse yirmi yılı bulur. Yapay diz ise diğerlerine göre daha çabuk yıpranır, çünkü kasın yer çekiminin etkisini hafifletmesi, yürürken, merdiven inerken ya da çıkarken en basit hareketlerde blle açılıp kapanmaya dayanması gerekir. Nörologlar ve elektronikçiler, parapleji (belden aşağı kısmın felç olması) olanlar için bir sistem üstünde çalışıyorlar. Paraplejide, omuriliğın zedelenmesi motris komutların bu bölgeye aktarımını durdurur, fakat kaslar işlevlerıni yitirmezler. Birçok araştırmacı grubu bu hastaların yenıden yürüyebilmeleri için çabalamaktadır. On beş yıl önce Amerikalı Jerrold Petrofsky, bir paraplejığın birkaç adım atmasını sağlayarak bu alandaki llk başarılı deneyi gerçekleştirdi. Petrofsky, uyarılması gereken kaslar üstündeki derıye elektrotları yapıştırmış ve bunları mikrobilgisayara bağlı bir elektriksel uyarıcıyla uyarmıştır. Daha sonraki çalışmalarda, küçültülmüş bir alıcı anteni olan elektrotların doğrudan derinin altına kaslara yerleştirilmesi üstünde duruldu. Bu sistemde, vücudun dışındaki bir vericiyle uyarı yapılıyor ve elektrik tellerine gerek kalmıyor. Amerikalı Dr. Groupe, omuz kaslannı elektrik sinyallerini yönlendirmek için kullandı. Geçen yıl, bir kaza sonrası ayaklanna felç inen bir hastası, ağır ve düzensiz adımlarla da olsa yürümeyı başardı. Genç hasta, omuzlarını öne iterek bacaklarına elektriksel sinyalleri gönderdi ve bir sıçrayışta koltuktan kalklı. Omuzlarını hareket ettirerek kaslarının kasılmasını, gevşemesini sağladı ve odanın içinde dolaştı. Ancak, yıne çok kısa bir süre önce, Avusturyalı Barbara VVolf'un bacaklarına elektrot yerleştirilmesi deneylnin başarısızlıkla sonuçlandığı izlendi. 1985 yılında, elektrotların takılmasından sonra Barbara yeniden P (V Deneme aşamasında olan Rablschong elı. (2) Yapay omuz. (3) Yapay diz ligamentl. (4) Manyetik diş protezleri. (5) Plastikten ayak. •İt Miyoelektrik eller. yürümeyi başarmıştı. Aradan iki yıl geçtlkten sonra, elektrotların enfeksiyonlandığı gözlendi ve elektrotlar vücuttan çıkarıldı. Fransız Bertin firması, Euroka çerçevesi içinde Calies adlı (biigisayar yardımlı eloktro uyarı) bir»proje üstünde çalışıyor. Fizyoloiik bir sistem oluşturmak için uğraşılıyor. Sistemde, bölgedeki alıcılardan gelen bılgiler komuta merkezine dönecek ve hareketin daha yumuşak olması sağlanacak. Hastayı yürütecek sistem hangisi olursa olsun, paraplejiklerin sorunlarının tümünü çözümlemesı olanaksız (iradesizlik, agrılar, moral bozukluğu, vb.). Yapay cinsel organ Tıp, biyonik duyarlı bir alana el atarak erkek Iktidarsızlığı durumunda yapay ereksıyonun gerçekleşmesini sağladı. Bu sistemde, organın içine ürojenital kanaldaki damar sisteminin üstüne, bir ucu testise yerleştirilmiş bir küçük pompaya bağlı bir plastik tüp yerleştiriliyor. Hasta, devreyi elIe harekete geçiriyor ve pompa plastik devreyi şışiriyor. Böylece, normal şişkinliğe yakın bir penis sertliği elde ediliyor. Daha gelişmiş ve aynı zamanda daha tehlikeli bir sistemde ise erkek uzaktan kumandayla ereksiyonu sağlayabiliyor. Biyomedikal endüstrı, titandan dizler, poliüretandan mesaneler, teflondan aortlar, plastikten fallop boruları, bir organı kesilmiş olanlar için miyoelektrik yapay organlar vaat ediyor. Hatta, kolun derisinin altına yerleştirilecok yongalar (mokrochip) halindeki bellekler bizi tatsız, usandırıcı çalışmalardan kurtararak yürüyen bilgı depoları olmamızı sağlayabilecek. Biyonik teknolojisinde güzel bir gelecek beklerıiyor. ü
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle