Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
PSİ K O L O J İ Eşinizi nasıl seçersiniz? İnsanın eş seçerken kafasındaki ideal görüntü nasıl oluşur? Tercihleri etkileyen olgular nelerdir? Derleyen: Yankı Yazgan Böbrek taşları parçalanması Lazer ışınları ile yaratılan şok dalgaları sayesinde böbrek taşları ufalanıyor. Gülhan Aachen Teknlk Üniversitesi (Federal Almanya) kısa bir zaman aralığında değiştiren basınç dalgalarının özel bir şeklidir. Bu dalgaları oluşturmak amacıyla geliştirilen bir yöntem, oldukça yüksek kapasiteli bir kondansatörün sondanın başındaki iki sivri uç arasında çok kısa bir zaman aralığında oluşan bir kıvılcımın enerji kaynağı olarak kullanılmasını öngörüyor. Kıvılcımın oluşturduğu yersel buharlaşma çevredeki sıvının ivmelendirilmesini sağlamaktadır. Bu olay esnasında oluşan şok dalgası taş ile temasa getırilerek taşın parçalanması gerçekleştiriliyor. Burada kullanılan çok yüksek gerilim nedeniyle çok dikkatli çalışması ve bu nedenle sondanın kablolarının çok iyi bir şekilde izole edilmesi gerekmektedir. Son yıllarda lazer ışınlarının tıp biliminde yoğun bir şekilde kullanılması kendisini bu alanda da gösterdi. Oldukça yüksek bir güce sahip olan lazerden çok kısa bir zaman aralığında (10 8 saniye dolaylarında) bir puls şeklinde çıkan ışın demeti şok dalgası oluşturmak için kullanılıyor. Bu ışınlartam yansıma prensibine göre çalışan ve enerjiyi çok az miktarda absorbe eden ışık ileticileri (optical fiber) aracılığı ile taşın bulunduğu bölgeye iletiliyor. iletıcinin çıkışındaki özeî birtakım konstrüksiyonlarla ışın demeti girişime uğratılarak yersel çok yüKsek bir enerji yoğunluğuna erişlliyor. Bu noktada sıcaklık o derece arA/i ildiğimiz gibi böbrek taşlarının oluşumu, insanlara oldukça acı veren ve ameliyatsız bir çözüm bulabilmek amacıyla araştırmacıları oldukça yoğun incelemelere sürüklemiş bir konu. Problemi birtakım kimyasal maddeler ile çözmeye uğraşan bilim adamları, bugüne kadar yeterince başarılı olmuş sayılamazlar. Bir başka yöntem ise çok yüksek bir frenkans ile titreşen bir sondayı (ultrasonic) taş ile temas ettirmek ve oluşan basınç ve çekme gerilmeleri aracılığı ile taşın parçaianmasını sağlamaktır. Ozellikle sidik torbasında oluşan taşları yok etmek amacıyla kullanılan bu yöntem üzerinde edinilen deneyimler göstermektedir ki, sonda ile kese cıdarı arasında en azından 3 mm uzaklık olması gerekmektedir. Aksi taktirde cidarda kanama oluşmaktadır. Ayrıca yöntemin başanlı bir şekilde uygulanabilmesi, sondanın pozisyonunu görüntüleyebılecek oldukça hassas bir optik sistem gerektirmektedir. Bu yöntemlere paralel olarak bilim adamlarının aklına şok dalgalarını kullanma fikri geldi. Bu dalgalar ses üstü hızlar ile hareket eden veya çok kuvvetli olarak ivmelendirilen cisimler etrafında oluşmaktadırlar. Şok dalgaları aslında geçtiği ortamdaki fiziksel büyüklükleri (basınç, sıcaklık, özgül kütle, vb...) çok S evgılılenmizi ya da eşlerimizi seçerken nesine bakarız? Burada "bakmak" fiili ile kastedilen görme ile sınırlı bir şey değil. Yine de adeta "mobilya bakmak". "ev bakmak" gıbi anlamlar da çağrıştırabileceği için soruyu tekrar sormak daha 1yi olabilir. Sevgllllerlmlzl ya da eşlerimizi seçerken nesine / nelerine dikkat ederiz? ABD'de yapılmış çalışmada eşler arasında hangı özelliklerın uyum gösterdiğini araştırmışlar. +1, tam uyumluluk; 1, tam uyumsuzluk anlamını taşıyor. Sonuçlar; +0.9 / Dinsel ve politik görüşler + 0.4 / Kişısel özellikleri + 0.2 / Fiziksel özellikler Evli olmayan "eş"ler için, fiziksel özellikleroe uyumluluk ve benzerlik daha yüksek. Ama açık olan bir şe/ var ki, insanlar özellıkle evleneceklen zaman dinsel ve politik görüşleri kendüerininkinı andıran insanları tercih ediyorlar." Hepimizin peşinde koştuğu bir (bir mi?) • imaj" olduğu varsayılabilir Bu "imaj"ın (iziksel özellikleri belki en görünen kısmı, en önemlı sayılmayabilir; ama en etkileyicifi. "imaj", kafamızda canlandırdığımız ideal bir görüntü olarak tanımlanabilir, bu "imaj" kendi türüyle ilgili her biçimi ona bakarak değerlendirdiğimız bir görüntü. Sevgililerimiz ya da eşlerimizı seçerkenkı imajlarımız nasıl şekilleniyor? Bu "imaj"ların ulusal özellikler gösterdiğini söylemek mümkün. Örneğin, bir Çinli delikanlının sevgili/eş imajı, Müjde Ar olmayacaktır. Çoğumuzun nepsinin birbirine benzediğinl sandığı sarı benizli, çekik gözlü, ufak tefek, siyah saçlı kızlardan bir imajı olacaktır. Ama bu "imaj"ın oluşumu nasıl gerçekleşiyor? Eşler arasında fiziksel özellıklerde kulaK memesinden tutun, akciğer hacmine dek pek çok ayrıntıda belirgin olmayan ama hep mevcut olan bir benzerlik var. Eş seçtiğimiz kişiyi fiziksel olarak da andırıyoruz. Fiziksel olarak en çok andırdığımız kişiler kimlerdir? Bir kadını en çok andıran erkek, babası veya erkek kardeşidir. Bir erkeği en çok andıran kadın ise annesi veya kız kardeşidir Bu olguyu değerlediren bir ABD'Iİ fizyolog, "yani herkes ana veya babası, erkek veya kızkardeşi ile mi evlenmeye eğilimli? Tabiı ki değil; toplumun çogunlugu insest tabusuna kesınkes uyar Buradan çıkarıfacak sonuç şu: insanlar ana veya babalarını, erkek veya kızkardeşlerini andıran insanlarla evlenmeye eğilim gösteriyorlar" diyor. Akla aykırı gözükmeyen bir muhakeme tarzı. "Eş"lerimizin bizi andırmasını da açıklıyor. Bizleri çok andıran anababa veya kardeşimizi hatırlatan birilerıni anyoruz. Çocukluğumuzdan başlayarak kafamızda bir "eş imajı" oluşuyor. Bu imajı etkileyen önemli bir faktör ise en sık gördüğümüz karşı cinsten kişiler. Genellikle ana veya baba, kızkardeş (erkek kardeş), çocukluk arkadaşları. Şımdı eşi tıpkı annesi ya da babası gibi olanlarm telaşlanıp kendilerine bir psikiyatrist aramalarına neden yok, "ben sapık mıyım" diye. Çalışmalar "eş" seçimimizin fiziksel özelliklerden çok daha güçiü bir biçimde din, politik görüş, kişilik özellikleri tarafından belırlendiğini gösteriyor. "lmaj"larımızın oluşumu ile ilgili araştırmalarüa kalıtsallık/öğrenilmişlik ıkilemı çözülmeye çalışılıyor. Kişinin "eş imajı" niye annesini ya da babasmı andırıyor? Toplumsal kuralların ve ahlakın geçerli olduğu bir toplumda, kızkardeşiyle mi, biryabancı kadınla mı "eş" olmak isteği sorulan bir erkek elbette ki "ya bancı kadınla" diyecek. Birinci derecedeki kuzeni için de aynı yanıtı verebilir, (Türk toplumunun bu konudaki farkını paranteze alalım) yine "yabancı kadın" der. Ama kendisini andıran bir ikinci dereceden kuzen de yabancı kadın arasında kalırsa? İnsanlar üstünde bunu araştıran bir deney yapmak mümkün değil. Ancak hayvanlar bu deneylere "izin veriyorlar." • Kumrular bir kafese konuyor Bir erkek, iki dişi. Erkek kumrunun hangi kumruya daha çok cinsel ilgi gösterdiği, daha çok birlikte zaman geçirdiği izleniyor. Kumru, kızkardeşi dışındaki kumrularla tanışmıyor. Yapılan gözlemlerde, en çok birinci derece kuzeni ile birlikte olduğu, diğer kuzenler ve akraba olmayan yabancılardan uzak durduğu saptanıyor. Birinci derece kuzen, kızkardeşten çok daha fazla ilgi görüyor. Kumru küçüklüğünden beri tanıdığı anne ya da kızkardeş tipinin kendisini, aynısını ya da çok çok benzerini değil de oldukça benzerini seçiyor. • Fareler de "eş" ararken nelere dikkat edeceklerini bebeklikten itibaren öğrenmeye başlarlar. Onlarda öncelik görünüşe değil de kokuya yönelik. Bebek dişi fareler büyütülürken anababaları sürekli aynı parfümle kokutuldu. Büyüdüklerinde, dişi fareler annebabalarının koktuğu parfümden kokan erkek fareleri aradılar. • Bir grup erkek fareyi büyüten annelerin meme uçlarına ve vajenlerine sürekli olarak limonlu parfüm sürüldü. Bu fareler büyüdüklerinde, kafes içersinde, limonlu parfüm kokan ve kokmayan dişi farelerle karşılaştırdılar. Erkek farelerin limonlu parfüm kokan dişiler tarafından daha çok uyarıldıkları saptandı. Anne kokusu ile uyarılmayı bebekliğinde öğrenmls olduğu apaçıktı. B İnsest tabusu kalıtsal mı? insest tabusunun öğrenilmiş mi, kalıtsal mı olduğu bilimadamlarını çok ilgilendiren sorulardan biri. Biz, bu tabunun şöyle ya da böyle edinilmiş olduğunu varsayarsak; bunu kime uygulayacağımızı da öğreniyor muyuz. yoksa bu bilgı genlerimizde mi yazılı? Annebabamız ya da kardeşlerimizle sürekli birlikte büyümüş olduğumuzdan onlara uyguladığımız insest tabusunun genetik mi, öğrenilmiş mi olduğunu belirlemek güç. Evlat edinilmiş kardeşler de bu tabuya uyarlar. Israil Kibbutz'larında yapılmış çalışmalarda, aynı Kibbutz'da doğup büyümüş 2769 kişi arasında hlçblr cinsel ilişki yakınlık gerçekleşmediği saptanmış. Her ne kadar, Kibbutz üyelerinden 13 akran çift evlendiyse de bunların tümünün de altı yaşından önce topluluktan aynlmış oldukları dikkate değer. Denebilir ki, insest tabusunun kimlere uygulanacağı öğrenlliyor, birlikte büyütüldüğümüz kişı ister kan bağımız olsun, ister olmasın insest tabusu kapsamına giriyor * * • Türk erkaktorinln "eş/sevgili imajı"na baktığımızda, örneğin sinema yıldızları, genellikle tombulca, akçapakça hammlar görüyoruz. En tutulan yıldızlann bir parça anneleri andırdığını söylemek çok mu spekülatif olur? "Erkekler sarışınları sever", ."gözlüklü kızlar çirkin kategorisinin kendilığinden üyesidirler" gibi önyargılar bir yerrie geçersizleşiyor. Toplumda sarışınolmayan, gözlüklü pek çok anne var iken, bunların yetiştirdiği oğulların ılla sarışın ve gözlüksüzlerin peşinde koşmasını hele bu yazıya ilham olan araştırmaları okuduktan sonra, hiç beklemiyorum. G Şekil 1: Reflektör ve şok dalgasının gelişiminin şematik resmi (Dornier flrmasının kataloğundan)