13 Haziran 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

ZOOLOJ İ PORTRE Ülkemizde astronomlyi kurumlaştıranlardan Prof. Gleissberg, güneş lekeleri üzerlndeki çalışmaları ile ulu8lararası bir üne kavuşmuştu. Prof. Fatma Esin Ağustos 1986'da Almanya'nın Frankfurt şehri yöresınde Oberursel kasabasında Ord Prof Dr W Gleissberg hayata gözlerını kapadı ve daha öncekı ısteklerı doğrultusunda çok sade bir törenle toprağa verildi Bu acı haber yakınları tarafından istanbul'dakl dostlarına, meslektaşlarına ve eskı öğrencılerınden bazılarına matbu bırer yazıyla bıldırıldı Kendısının öğrencısı ve bırkaç ay da asıstanı olma mutluluğunu yaşamış bır kışıyım Gleissberg hakkında yazı yazmamın ıkı nedenı var Bırıncısı, Turkıye'de modern astronomının yerleşmesıne, gelışmesıno buyuk katkılan olmuş, bugun bazıları emekli, bazıları çalışmakta olan çok sayıda bılım adamı ve öğretmenın yetışmesını sağlamış, uluslararası une sahıp bır astronomun ardından söz etmenın bır şukran borcu olduğu kanısındayım Ölumunden hemen sonra bır bılımsel dergıde (x) hakkında yazılan bıryazıda "Modern Türklye'de astronominln babası kabul edllebilir" denılmektedır Ikıncısı, geçen sayıda Guneştekı parlamalar" başlıklı yazıda söz edılen Guneş lekeleri ve leke çevrımı Ile ılgılı pek çok çalışmaları ıle kendı adını ve Türkıye'yı bılım lıteraturunde ölumsüzleştırmış olmasıdır Bılındiği gıbı 1933 yılında, Atatürk reformları çerçevesınde Istanbul Darulfununu kaldırılıp, Istanbul Unıversıtesı kurulmuştu Yenı kurulan unıversıtenın çağdaş ve Batı ılım anlayışına dayalı olması öngörulmuştu Dığer taraftan o tarıhlerde, Almanya'dakl Nazi Idaresi, sonunda Yahudı olan profesörlerı ve bılım adamlarını ışlennden çıkarmakta Idı Yenı unıversıte reformu ıçın bır rapor hazırlamış olan Cenevre Unıversıtesı Eğitım Profesöru Dr. Malche bu şekılde ışlerınden ayrılmış olan profesörlerın bazılarını Turkıye Cumhurıyetı hukumetıne önermıştı Berlın Eınsteın Enstıtusu Dırektöru ve Astronomı Profesöru Dr. Freundtich de bunlardan bırı ıdı Ancak Freundlıch istanbul Unıversıtesı'ndekı gorevı kabul eder ken, genç aslstanı Dr. Glelssberg'ın de kendısı ıle beraber gelmesını tstemış ve bu ısteğı kabul edılmıştı Boylece 1934 yılında Dr Gleissberg istanbul'a geldı ve çalışmaya başladı Bu ıkı astronomun gayretı ıle kısa zamanda unıversıteye bağlı rasathana blnası, kubbesi yaptırıldı, kubbeye Zeıss fırmasınca yaptırılan astrograf yerleştırıldı ve 193637 ders yılından ıtıbaren Astronomı Enstıtusu bu bınada (Unıversıte merkez bınası bahçesınde) çalışmaya başladı Dr Gleissberg İstanbul'a gelışınden 10 ay sonra derslerını verebılecek kadar Turkçe öğrendı, bunun yanı sıra Turk meslektaşları ve ögrencılerı ıle çok lyı ılışkıler kurdu, astronomıyı sevdırdı Çok sade bır dılle anlattığı derslerın unu unıversıtede duyulduğundan, dığer dallardan öğrencıler sık sık derslerını dınlemeye gelırlerdı Bu arada Prof Freundlıch ıle bırlıkte ılk astronomı ders kıtabını yazdı ve Asteroid Ankara'nın işim babası Türkçeyı öylesıne guzelftğrendlki, o za'mana değın Türkçede karşılığı olmayan pek çok astronomı terımıne karşılık bularak kullanıma sundu Öğretım gorevı ve teorık çalışmalarının yanı sıra, yenı kurulan unıversıte rasathanesınde "kuçuk gezegenler" (asteroıdler) konusunda gözlemlere başladı ve pek çok kuçuk gezegenın yörungesının saptanmasında kullanılacak verı elde ettı Bu konuya olan katkısı nedenı ıle, bu konu ıle ılgılı uluslararası kuruluş tarafından, o sırada yenı keşfedılen bır kuçuk gezegene ısım koyma hakkı kendısıne verıldı Dr Gleissberg bu gezegene Ankara adının konmasını ıstedı ve ısteğı kabul edıldı 1948 yılında istanbul Unıversitesi'nde profesörluğe yukselen Dr Gleissberg, bu tarıhten sonra bılımsel çalışmalarını Güneş lekeleri uzerınde yogunlaşttrdı i İstanbul'a ılk geldığl yıl burada evlenen Gleissberg'in 1938 yılında bır kız çocuğu doğdu Alman hukumetının, bu şekılde ayrılmak zorunda kalan profesörler ıçın çıkardığı kanun doğrultusunda, Frankfurt Unıversıtesı'ne davet edılen ve 1958 yılında Istanbul'dan aynlmak zorunda kalan Prof Gleissberg çalışmalarını, emekli olana kadar Frankfurt Unıversitesi'nde surdurdu Astronomının dığer bılım dallarından önemlı bır farklılığı vardır Incelenmesı ve araştırılması konu edılen cısımlerın yanına varılamaz, bu cısımler ele alınıp ya da laboratuvara götLrulup ıncelenemez Dığer taraftan, genellıkle, bır olayın gözlenmesı "neden" sorusunu beraberınde getırır örneğın, Güneş yuzeyınde neden lekeler oluşuyor? Neden sorusuna cevap verebılmek ıçın, uzaktan yapılabılecek butun ölçumlerın yanı sıra, olayı ya da olayları uzun sure gözlemek, meydana gelebılecek butun değışıklıklerı, bu değışıklıklenn sıstemlı ya da sıstemsız butun özellıklerını ortaya koymak gerekır Çunku, neden sorusuna cevap veren kuramsal yapı, bu özellıkleri ıçermelıdır Bugun, bırçok özellık yanı sıra, her çevrım bır maksimuma ulaşmakla beraber, maksımumların daıma aynı aktıvıtede olmadığı, çevrımden çevrıme aktıvıte derecesının farklı olduğu bılınmektedir örneğın, 1957 yılındakı maksımumda aktıvıte çok buyuktu Fakat önumuzdekı maksımumda (yaklaşık olarak 199091 yılı cıvarında) aktıf bır maksımum evresı beklenmemektedır İşte, bırbırını ızleyen çevrımlerın aktıvıte derecelerının de bır perıyotluluğu olduğunu ve bunun 80 yıl olduğunu Gleissberg bulmuştu Kendısı buna 80 yıllık çevrım adını vermesıne karşın, astronomıde "Gleissberg Çevrlmi" olarak geçmektedir Bu ısımlendırmenın, aynı zamanda, tum çalışmalarının karşılığı ıçın bır şukran ıfadesı olduğu kanısındayım Olağanustu bır öğretım yeteneğıne sahıp bu unlu bılım adamının ayrıca, son derece ınsancıl ve duygulu bır kışılığe sahıp olduğunu ve Türkıye'ye buyuk bır sevgı ıle bağlı olduğunu vurgulamak ısterım Saygı ıle anıyorum l(x) Stame und VVeltraum 1986, 12 Ord. Prof. Dr. W. Gleissberg'in anısına Deniz kedileri ok büyuk bir balık duşünün Başının üzerinde yumuşak bır et parçasıyla son bulan mahmuz ve kıkırdaksı bır hortumburun olsun Karnın ıkı yanına da dev W birer kulağı andıran ıkı yüzgeç yerleştırın işte sıze callorhynchıdae aılesınden, denızkedısı Callorhynchus mılıı Bu, yaşamı ılk olarak Kaptan Cousteau tarafından Yenı Zelanda açıklarında fılme çekılen ılgınç bır "denız canavarı"dır Okyanusların bu ilginç yaratığı da leziz etinin kurbanı oldu. Derleyen: Belgin öz C Bu balıklar, bazı anatomık ozellıklerı yuzunden, dığer kıkırdaklı ıskeletlı balıklardan ayrılırlar Derılerı duzdur ve solungaç yarıklarının ustünde köpekbalıklarında olduğu gibi altı değıl, bır tek kapakçık vardır Ve sırtında, sırt yuzgeçlerının ılk sırasında yer alan zehırlı dıkenı, kendılerını korumak ıçin kullanırlar Callorhynchus mılıı, Yenı Zelanda'nın güney kıyı sulannda, Avustralya ve Tasmanya sulannda yaşar Genelde yaşamını 180 ve 1000 metreler arasındakı derın sularda geçırır (2500 metreye bıle ındıği olur) ve daha az derın ><ıyı sularına sadece ureme amacıyla gelır Çamur ve balçıkla kaplı bu sularda 3 metreye ınen göruş mesafesi ve çok zor denız şartları bu hayvanların yaşamlarını buyuk bır gızlılık ıçınde surdurebılmelerıne olanak verır Yenı Zelandalı denızkedısı avcılanndan Malcom Francıs'ın yardımı olmasaydı, Cantebury Kf ı'nın bulanık sulannda bu hayvanla, yaşamını fılme çekebılmek yıne mumkun olmayacaktı Balığımız denız dıbıne yakın bır mesafede, karnının ıkı yanındakı yuzgeçlennı yayaş yavaş vurarak dolaşır Kuyruk yuzgecı hızlı hareketler yapabılmesını sağlar Düşmanından kaçmak ıçın kuyruğu yeterli olmazsa, bu defa yerden kaldırdığı çamur bulutlarının arasına gızlenır Saban demırı şeklındekı hortumuna ge•ınce Bu çok duyarlı organı sayesınde callorhynchus mıliı, çamurlu dıpte saklanan avını kolaylıkla bulur Sureklı olarak derın ve karanlık, bulanık sularda yaşamak zorunda olan bır hayvanın, görme duyusunu takvıye amacıyla etkılı bır sıstem gelış tirmlş olması akla yakın değıl mı? Kafasını susleyen çızgı kanalları da maksatsız değıldır Bunlar her bırınde bır titrek tuy bulunan çok duyarlı hucrelerle kaplı mıkroskobık gozeneklerden meydana gelmıştır Hucreler bu tuylerın yardımıyla en ufak basınç değışıklıklerını ve en alçak frekanstakı seslerı bıle algılayabılırler Çıftleşme çok derın sularda gerçekleşır Erkek dışıden her zaman daha kuçuktur (140 santıme karşı 110 santım) Dışıler ekım ayının sonlarına doğru, guney yarıkurenın baharından yararlanarak, yumurtalarını bırakmak uzere kıyı sularına doğru yolaçıkarlar Bu yumurtaları, onları koruyan 25 santım buyukluğunde bır kapsul içinde ve ıkışer ıkışer, 20 ıle 40 metre derınlikte, çamur ve kum kaplı dıbe bırakırlar Beş aydan sekız aya kadar uzayabılen bır kuluçka dönemının sonunda 15 santım boyunda genç bır denızkedısı balık ortaya çıkar Bu mınyatur yetışkın 4 yıl boyunca az derın sularda yaşar ve ancak yeterınce olgunlaştıktan sonra buyuk derınlıklere ıner Yenı Zelanda kıyılarında çok etkılı olan şıddeth guneydoğu fırtınalan bu sahıllere bınlerce kapsul taşırlar Yumurta kaybının çok buyuk ve doğurganlığın da az olması, denızkedısı neslının zayıflamasına yol açmıştır Buyuk bır şans eserı olarak, genç balıklar yaşadıkları sularda fazla duşmanla karşılaşmazlar Bu sularda sayıları çok fazla olan köpekbalıkları, martılar ve fırtına kuşları bıle bu "acaıp" yaratıklarla ılgılenmez Tek ve gerçek duşmanlan ınsandır ve Yenı Zelanda'daki denlzkedısı balığı avcılığı, bır balık turunun sorumsuzca yok edılişının bır öykusudur Bugun denızkedısı balığı lezzetlı bır etten başka, canlı bır yaratık olarak da duşünulmeye başlıyor Bu çok ilginç yaratıkla bırlıkte gerçekleştirilen dokuz dalış hiç kuşkusuz onun davranış ve yaşam tarzını yeterınce anlamaya yetmeyecektır Fakat bu dalışlar, üzgun palyaço profılı ve şaşkın gözlerıyle denizkedlsı balığının, Calypso'dakı bılımadamları ıle dalgıçlarını etkısı altına alması için yeterli olmuştur (Sclence at Vle)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle