Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
BİYOTEKNOLOJİ KISA KISA ıkluklan ve kalp pili Öldürücü ses iyologlar, uzun zamandır dev balinaların, 4 cm. kadar küçük ve mürekkep balığı kadar hızlı balıkları nasıl yakaladıklarını anlamayaçalışıyorlardı. Büyüklük, odontocetes (balinalar ve yunuslar) olarak bilinen bu yaratıkların avlanmalarındaki tek gariplik değildi. Fosiller, odontoceteslerin dişlerinin ve ağızlarının zamanla daha fazla değil, daha az işlevsel olduklarını gösterıyordu. B Zar halinde yiyecekler Santa Cruz'daki (ABD) Long Marine Laboratuvan'ndan K. Norris ve K. Marten, deniz memelilerinin gizli silahlarının ses olabileceğıni düşündüler. Beş yıl önce, ilk olarak Norris, odontoceteslerin avlarını yüksek sesle sabıtleştırdiklerinı ileri sürmüştü. Bundan sonra, bırçok araştırmacı bu hayvanların bağırmalarını kaydettiler ve bunun ekolasyonda (balınaların ve yunusların hemcinsleri arasındaki sesli iletişim biçimı) kullanılandan farklı bir frekr nsı olduğunu buldular. Marten, bu kuramı sınamak ıçin birçok deney yaptı. Sonuçta, odontoceteslerin avlarından en az birinin, sardalya balığının, bu hayvanların bağırışlarına benzer yapay seslerle aptallaştığını saptadı. Marten'in bundan sonraki çalışması, alçak frekanslı bağırmaların yer değiştirmedekı etkısi üstüne olacak. (M.A. Omni) J Yağsız f rîtöz Röntgen fotoğrafı üzerinde yapılan çizlmde kalp pllinin (kırmızı) yerl gurülüyor. aponlar teknolojide sınır tanımıyor. Şimdi de zar halinde besin üretimi sistemigeliştirdiler; birsanayicinin, bir yolcunun ya da bir aşçının tüm besinleri (peynir, kahve, çay, soya, karabiber, makarna...)saklayabilmesııçinıyıbıryöntem.Bu teknik, Osaka Kagaku Gokınfirması tarafından Pullulan adlı nötr polisakaritten gelıştirildi.HayashibaraCompanylaboratuvarlarının ürettiği Pollulan, bir maya mantarı ürünüdür. Kurutulmuşhalde, kokusuztatsızbir pudra halindedir. Soğuk ya da ılık suda, renksiz, yapışkan bir solüsyon verir. Bu solüsyon.saydam.yenebılirvegazlarıçokaz geçirgen(dolayısıylatadıkorumayayetkın) 0.02 mm'lik bir zar haline dönüştürülebılır. ilaçların kullanımı sırasında yan etkiler yönünden hastanın hekimi tarafından yakından izlenmesi gerekir. Cerrahi tedavi, ilaç ve kalp pilinin yetersız kaldığı durumlarda kalpteki bazı uyarı ileten yolların kesilerek izole edilmesine dayanır. Böyle bir cerrahi girişimden sonra hastalar çoğunlukla kalp pili kullanmak zorundadır. • Ritm bozukluklarının tedavisinde son yıllarda en büyük gelişmenin olduğu alan kuşkusuz kalp pilleridir. (pacemaker) Günümüzde 60 gr hafifliğindeki mlnicik pillere göre ilk kuşak kalp pilleri gerçekten kaba saba şeylerdir. Genel anestezi altında bu koca pillerln yerleştirildiği devir artık geride kalmıştır. Artık küçük bir girişimle hastaları fazla rahatsız etmeden göğüs kasının alt tarafına, deri altına bu minik piller kolayca yerleştirilir. Kalp pili, gerekli elektrik uyarısını üretip zamanlayan nabız üretici ve elektrik akımını kalbe ileten elektrotlardan oluşur Elektrotlar toplardamarlar yoluyla kalbe gönderililir. Kullanımdaki kalp pillerinin büyük bir bölümü lityum pilleri olup yaklaşık 15 yıllık ömre sahiptirler. Belirli bir nabız sayısına göre ayarlanarak takılan ve bu nedenle değişen dolaşım gereksinimlerl karşısında yetersiz kalabllen eski pillere karşın yenl piller, sensörler sayesinde vuru/impuls sıklıklarını vücudun o andaki gereksinmesine göre ayarlar. Yeni kalp pilleri impulsları gönderirken solunum sıklığı, kas aktivitesi, hormonların kalp üzerindeki etkileri gibi değişkenleri değerlendirir. Kalp hastalarında görülen önemlı bir sorun da ventriküler fibrilasyondur. Ventriküler fibrilasyonda kalp atışları birdenbıre aşırı artış gösterir, kalp kası doğru dürüst kasılamaz, adeta titrer. Kısa süre içinde dolaşımın durması sonucunda hasta ölebilir. Fibrilasyonun durdurulması ve normal ritmin geri dönmesi için hastaya deflbrilatör adı verilen aygıtla elektroşok uygulanması gerekir. Bu durumda, hastanın de fibrilatör bulunan en yakın acil hastalık birimine yetiştirilmesi gerekir, ancak hasta genellıkle yolda kaybedılır. İlerlemiş kalp hc.stalıklarında sık karşılaşılan fibrıiasyonrn hemen önlenmesi amacıyla, iki yıldan beri taşınabilır büyüklükte (6x10 cm) 300 gr'lık minik defıbrilatörler pıyasada mevcuttur. Hastanın kalçasına yerleştırılen bu minik aygıt, sensörleri yardımıyla fibrilasyon olayını hemen haber almakta ve otomatik olarak devreye girerek hastanın yaşamını kurtarmaktadır. Kaşık biçimindeki iki elektrodundan 10 saniye içinde verilen 30 Joule'lük bir elektroşok ile, gerekirse bu yinelenerek fabrilasyon durdurulmaktadır. Halen 800 hastanın kullandığı aygıtın fiyatının yüksekliği (30.000 DM) bu sayının artışını kısıtlamaktadır. Kalp pili takan bir hastanın, günlük yaşantısında bazı konulara dikkat göstermesi gerekecektir. Çünkü bütün elektronik aletler gibi kalp pilleri de bazı dış etkilere karşı duyartıdır Titreşim, sarsıntı gibi nedenlerle sensörlerde (duyarga) bir bozukluk meydana gelebilir. Güçlü elektrik motorları, radyoTV istasyonu gibi elektromanyetik dalgaların bulunduğu yerlerde çalışmak hastanın pilini etkıleyebilır. Ayrıca mikrodalgalı fırınlar bu hastalar ıçin sakıncalıdır. Hava limanları gibi sılah dedektörlerinin bulunduğu yerlerde alarma neden olacağı için hastalar "PM" (pacemaker) kartını göstererek görevlileri uyarmalıdır. Hastanın fizik tedavi görmesi ya da elektrikli alet kullanması gerektiğinde doktoruna danışması, ayrıca pile rağmen baş dönmesi gibi yakınmaları olursa doktora başvurması gerekir. Röntgen filmi çekilmesinın bir zararı yoktur. Ancak mikrodevreli yenı aletlerin radyoterapıden etkilendiği bilinmektedir. Bu durumda pilin yerı değiştirilir. Kalp pilinin hastaya sağladığı yararlar göz önüne alındığında bu kısıtlamalar fazla önemli değildir. (Blld d«r Wls•enschaft) Kısaca, yaprak halinde üretilmek istenen besin, Pullulan ile karıştırılıyor, daha sonra eziliyor ve kurutuluyor. Sonunda, zarın kalınlığı 23 mm. oluyor. Bu da aslında besinin tadını sınırlıyor. Bu yaprak halindeki besin, pahalıya mal olmasına karşın, Japonlarıngeleneksel kurutulmuş alg yaprakları için bir alternatif oluşturarak bir pazar bulabilir. öteki uygulamaalanları şunlarolabilir: ilaç sanayii, besinlerin ve tohumların tabakalanması, küçültülmüş çay paketleri... (M.A. Sclence et VI») K Hastalar, dikkat! ızartmaları yağsız pişirmek mümkün mü? Acmafirması, aşırı sıcak hava akımı kullanan(330°C) bir hava itici fırınla bunu gerçekleştırdı. Fırının içinde dönenkızartmasepeti.patateslerin tüm yüzeyleri aynı oranda kızarıncaya kadar dönüyor. Her kızartma bir miktar yağ istediği gibi, bufritözdedebirkaçdakıkayağın içinde tutularak beyazlatılmış, jölelenmış ya da ambalajlanmış patates kullanılıyor. Bu patateslerde kalan az miktardaki yağ, bunların kızarması ve renk alması için yeterli oluyor. Klasik frıtözlerde patatesin agırlığına göre %20'yı bulan yağ oranı, bu fritözde %5'e düşüyor. Deniz kokusu sakinleştiriyor erkes, deniz kıyısı manzaralarının ve seslerinin (çarpan dalgalar, rüzgârlar, süzülen martılar) sakinleştirici, dinlendirici olduğunu bilir. Şimdi ise, ingiltere'nin Warwıck Universitesı'nden iki psikolog, deniz kıyılarının kokusunun, kronik sıkıntıdan yakınanları sakinleştirebileceğini belirtiyorlar. John King ve Steve van Toller, 8 hastadan oluşan bir grubu, deniz kıyısı hissi verecek biçimde seslendirilmiş bir laboratuvar odasına koydular. Bir poligraf kullanarak, hastaların alın kaslarındaki (en zor gevşeyen kaslar) gevşeme derecesini ölçtüler. Her hastada, bu kasların ölçülebilir biçimde gevşediği gözlendi. Daha sonra araştırmacılar, sazlar ve çürümüş deniz kabukları gibi, bilinen sahil kokularından ve ozondan oluşan kimyasal bir "sahil parfümü"nü laboratuvarda kullandılar. Hastalarda gevşeme derecesinin %17 arttığını gördüler. Bilim adamları, artan gevşemenin, koku stimulisinin limbik sistemde bulunması olgusuyla bir ilgisi olabileceğini düşünüyorlar. Şimdi, kronik sıkıntılı hastalarını tedavi etmek için "koku terapisi" uyguluyorlar. Van Toller, "bazı hastalarımız o kadar sıkıntılı ki evlerini aylar, hatta yıllar boyunca terk etmemişler. Şimdi dışarı çıkıyorlar ve toplum içinde daha aktif oluyorlar" diyor. (M.A. Omnl) H Yağsız fritözde kızartılan patates biraz fazla kıtırdak oluyor: Kuruolduğundan, tadı benzer bir kızarma biçimi olan endüstriyel cipse benziyor. Acma firması, yağsız patateslerin çok daha hafif olduklarını belirterek fritözü savunuyor: Yağda kızartılmış patateslerden üç kere daha az kalori içeriyorlar. Ve yağ düzenli değiştirilmediğı zaman sağlık için tehlikeli olan mikroskobik karbonlaşmış artıklardan endlşe duymaya gerek kalmıyor. Yağsız fritöz 1.5 kg. patatesi 5 dakikada hazırlıyor. Pişmiş patatesleri yeniden ısıtmak için ise 1 dakika yetiyor. Ayrıca, kızartma sepeti çıkarıldığında, fritöz klasik bir fırıngibikullanılabiliyor. (M.A.Sclencs«tVI«)