02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

TOPLUM TV'ye teslim olanlarda Kişilik erozyonu Amerikalı TV seyircileri üzerinde yapılan araştırmalarda TVkoliklerde, kişilik, özgürlük, sağduyu ve düşünme yeteneklerinde önemli kayıplar saptandı. Televizyon akıntısına kapılan klşllerln hepsi blrbirine benzer düşünce kalıpları içinde bulunuyor. Çeviri: Belgin öz hıladelphıa Unıversıtesi'nden George Gerbner TV'de şıddet ıle bunun suçlutuk uzerındekı etkilerıni dızilerde, fılımlerde, komedı ve çızgı fılmlerde araştırdı Gerçek yaşamdan çok farklı olan bu dünya, zaman akışı ıçınde, değışmeden kalıyordu 1600 programın, 14 bın kışılığın ıncelenmesı ve ozellıkle reklam spotlarını kapsayan bır dızı yan araştırmanın katkısıyla ortaya, TV'nın yansıttığı dunyanın ayrıntılı bır tablosu çıkartıldı Eğer toplum, en fakırden en zengıne 5 sosyal sınıf halınde ıncelenırse, televizyon kahramanlarının onundan yedısının orta sınıftan (kı, Amerıkalılar buna mıddle mıddle ortanın ortası dıyorlar) olduğu görulur Gerçek nufusun uçte ıkısını oluşturan ışçıler ve memurlara televizyon dunyasının sadece i/10'ı kadar yer verılmış Bu dunyada yaşayan ınsanların buyuk bır çoğunluğu avukat ve doktor gıbı serbest meslek sahıplerı, p o lısler ve yuksek devlet gorevlılerınden oluşmuştur Televizyon kahramanları arasında erkekler kadınlardan uç kat fazladır Kadınların buyuk bır çoğunluğu ıse ya erkeklere hızmet eder ya da yuvalarıyla uğraşırlar Tanıştıkları erkeklerden yaşça çok ufak olmakla bırlıkte çok daha çabuk yaşlanırlar En çok ızleyıcı çeken saatlerde televizyon, rahat bır yaşam suren hoş' erkeklerın nâkımıyetı altındadır Bu yapay dunyadakı başlıca kaygı, düzenı bozanlarla mucadele etmektır Gerçek yaşamdan on kat daha fazla suç ve cınayet ışlenır Izleyıcı sayısının en fazla olduğu gece ve hafta sonu programlarında, her saat başına ortalama 56 şıddet hareketı duşmektedır Bunun yanı sıra acılara, uzuntulere ve tıbbı mudahalelere cok yer verılmez 'Beyaz erkekler her turlu kotulukten sıyrılabılmeyı başarırken, kadınlar (ve bazen genç erkekler) çoğu zaman kurban rolune gırerler Beyaz aydıngerde çizim, gözler için tehlikeli Projecileri çalışamaz hale getirebilecek bu tehlikeye karşı nasıl önlem almalı? Yılmaz tdil en emeklı teknık ressamım Bu yazıyı, ozellıkle, çalışmakta olan ressam ve muhendısler ıçın yazıyorum Emeklı olmaya karar vermemın temel nedeni, "gozlerımı kurtarmak" Yıllarca parlak beyaz renklı aydıngere guçlu ve tıtrek fluoresan ışığı altında baka baka, mılımetrenın onda bırı kadar hata yapmamaya ozenerek çızım yapmak gözlerı aşırı yoruyor En tehlikeli olanı da "beyaza bakmak" Kar korluğu olaylarını duymuşsunuzdur Ona benzer En bılgılı ve verımlı olabıleceğı bır çağda projecılert çalışamaz hale getirebilecek bu tehlikeye karşı şu önerılerı kamuoyuna ve ılgılılere ıletmeyı yararlı buluyorum 1) Mavı enkandesan ampul ıle çalışma konusunun aydınlatılrnası ve hatta olabılırse, batarya beslemelı doğru akım ışık devresı kullanılması Tıtreşımlı ışık da böylece onlenmış olur (Evımde, resım masası ve çalışma ışıkları mavı Bunu kullandıktan berı ne kadar rahatladığımı anlatamam ) 2) Resım masaları mavı ya da "göz dınlendırıcı denılen fılızı renklı mat kâğıt ya da muşamba kaplı olmalı 3) Aydınger Batıda kullanılmıyor artık Çızım kumaşı denılen, goz dınlendırıcı yeşıl ya da mavı renklı \\x sentetık kumaş kullanılıyor Bu kumaş bızde yapılabılır Çunku polıester elyaftan yapılıyor ve bu elyaf ulkemızde uretılıyor (dakron, terılen, vb tıcarı adlar altında) Bu elyaf a, uygun ıplık kalınlığı ve çözguatkı sayısı ıle uretılen kumaş, bır parafın banyosundan ve sıyırma merdanelerınden geçınce, çızıme (hem kurşunkalem hem de çını) ve sılınebılmeye çok elverışlı, ustelık hıç çekmeyen ve kırılmayan, yanı arşıvlenmeye çok uygun bır çızım kumaşı ortaya çıkıyor (Kumaş ıplerı, evvelce boyanmalı doğallıkla) Bu kumaşlara çızgı çızmek gerçekten zevk Çızdığım ıçın bılıyorum Başına gelmeyen, goz yorgunluğunun ne denlı azap verıcı bır şey olduğunu bılemez Dokto run uyarısı (kor olabılırsın dedı) uzerıne emeklı olmak hoş değıl Genellıkle mavı yazı kâğıdına yazarım Bır deney olarak, beyaz kâğıda yazdığım şu yazı bıle, ıkısı arasındakı ayrımı açıkça belırleyecek kadar yordu Sağlam gözlu olanlar bunu anlayamaz Hıç anlayamamanızı temennı ederım ve bunun yolu, yukarıdakı önerılerı uygulamaktır B P dığı bir dunya Hayal ıse, ızleyıcının her gun beyaz erkeğın hükum surduğu, çok rahat yaşam koşullarında maddecı bır dunyaya gırıp gerçek yaşamın acılarından, sapkınlıklardan, guvensızlık ve yoksulluktan sıyrılmasına ızın vermektır Buraya kadar buyuk bır sorun yoktur Televızyonu ızleyen herkes bunun bır goruntu olduğunu ve gerçek yaşamın kendısını bekledığını bılır Bu telegorsel dunyanın davranışlarımızı nasıl etkıledığı soz konusu olduğunda, Gerbner ve ekıbınm çalışmaları daha da ılgı çekıcı bır görunum kazanmaktadır levizyon da kendinı akıntıya bırakanları goz aldatıcı ve kalıplaşmış dunyasına çekmektedır Yemi yutanlar Yıne de, fazla ızleyıcı çekmek ve dolayısıyla çok kâr etmek ısteyen bır yapımcının ıstekler doğrultusunda hareket etmesı gerektığını ve bunu yaparken çoğunluğun ınanışlarına karşı çıkmamaya çalıştığını herkes kabul etmektedır Boylelıkle, araştırmaya tersınden bakarak televizyon programlarının zaten var olan kalıpları yansıttığını ve ınsan yapısındakı hayallerı besledığını soyleyebılırız Yemı yutan eğer 'buyuk' televizyon ızleyıcılerı oluyorsa, bu belkı de yemın onlara uygun olarak hazırlandığındandır Nasıl etkiliyor? TV dunyasının özelllkleri Bu dunyanın etkıleyıcı ve 'zehırleyıcı' gucunu bır yana bırakarak ozellıklerını özetleyelım Öncelıkle yapay ve gerçeklerden uzak bır dunyadır Tbplumun gerçek yapısı ıse sosyoekonomık koşullarla ılgısı yoktur Fakat yalnızca düşunce ve hayallerle oluşturulan bu dunya, gerçek yaşamımızın bır parçası halıne gırmıştır Göruntu, kalıplaşmış duşuncelerle şekıllenmıştır Kadın evınde ve erkeğın h'zmetınde, beyaz ınsan sıyah ırka hâkım, zengın fakırın, olgun yaş gençlığın ve yaşlılığın uzerınde, duzenın duzensızlığe, kuralların sapmalara ustun gel Dort kez (1975 1977,1978 ve 1980'de) her se«erınde değışık ve 18 yaşın uzerınde 1500 kışı ya da toplam olarak 6000 kışıyle anketler yapıldı Bu ınsanlar televizyon önunde geçırdıklerı zamana gore uç grupta toplandı Az seyredenler (gunde ıkı saatten az), orta seyırcıler (gunde 2 3 saat) ve çok seyredenler (gunde en az dört saat) Bu araştırma, televızyonun ızleyıcının ruhsal yapısı uzerındekı etkısının, az ve çok televizyon seyredenlerın davranışları kıyaslanarak ortaya çıkarılabıleceğı prensıbıne dayanıyordu Gunde dört saatını televizyon önunde geçıren bır ınsan, elbette bunun ızlerını taşıyacaktı Uygulanan testler sonunda, 'buyuk televizyon izleyicısi'nın bır portresı çı zılebıldı Bu kışı ıster çok zengın, ışterse fakır olsun, kendını buyuk bır rahatlıkla, orta sınıfa dahıl edebılmektedır Ister sağ, ısterse lıberal eğıhmlı olsun, 'or ta'nın yonetımını yeğler Sıyah ırkın başka bır 'gezegende' yaşamasını ıster, eşcınsellığın adını bıle ettırmez Kurtaja karşı çıkar, kışının fıkrını soyleme ozgurluğune bır kısıtlama getırılmesını kabul edebılır, devlel harcamalarındakı en ufak bır kısıntıya bıle karşıdır ve bunun aksıne, polıs ve ordu ıçın yapılan kamu harcamalarının arttırılmasına taraftardır Vergılerın azaltılmasını ıse, buyuk bır zevkle karşılayacaktır Kalıplara uymak Oysa araştırmalar sürdurulurken yöneltılen sorular, ızleyıcılerın hep orta sınıf ınsanlarının yaşadığı bır çevreyı gore göre, kendılerını de bu çevreyle özdeşleştırdıklerını ortaya koymuştu Boylece çok televizyon seyreden zenginler, kendılerını olduklarından daha az zengın fakırler ıse daha az fakır goruyorlardı Demek oluyor kı, var olan kalıplara uymak burada soz konusu olamaz Polı.ık duşunceler de, aynı doğrultuda şekıllenıyordu Sonuç olarak, çok televizyon seyretmenın düşunme yetısı uzerınde etkılı olacağı ortaya çıkmaktadır Televizyon eğer bır ınsanın kendı hakkındakı duşuncelerını etkıleyebılıyorsa, genel konulardakı goruşlerını de etkıleyecektır Var olan kalıpları ıse daha da guçlendırdığı gozlenmıştır Programların yansıttığı kalıplaşmış ve tutucu fıkırler gıderek yaygınlaşır insanlar sahıp oldukları duşunce ve kanıların doğrulanmasından buyuk zevk alırlar Genelde ana babaların duşunce tarzlarmı kabul etmeye zorlanan 18 yaşına gelmemış ızleyıcıler ıse, televizyon ıle bunlann dışında bırdunyayı tanıma olanağı bulurlar Bu genç beyınler uzerınde televizyon olanca etkısını gösterebılmektedır Korkusuzca, televızyonun belırlı kalıp ların çoğalmasına ve bır hayal dunyasının gellştırilmesine katkısı olduğunu soyleyebılırız 1967'den berı televizyon dunyasındakı başlıca karakterlerın sureklılığı göz onune alınırsa, yarının toplumunun da aynı şekılde etkıleneceğı duşunulebılır U Sağduyu kayboluyor Televızyonu az ve çok ızleyenler arasındakı en belırgın fark, bırıncılerın çok daha çelışkıh fıkırlere sahıp olmalarıdır Televızyonu az seyredenler arasında buyuk fıkır ayrılıkları gorulurken, çok seyredenler bırbırıne benzer duşuncelere sahıptır TVkolık ınsanın kışılığının, ozgurluğunun, sağduyusunun ve duşunme yetısının önemli blr kısmını yıtırdiğı söylenebılır George Gerbner ve ekıbı, olayı şoyle özetlemektedır Tıpkı etrafında akan derelerı kendıne çekon bır ırmak gıbı, te
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle