Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
12 2 MAYIS 2021 PAZAR YORUM/HABER Karadeniz’in Amazonlarına bin selam! Bugün ben sizleri Rize’nin İkizdere ilçesindeki İşkencedere’ye götürmek istiyorum. O muhteşem fotoğrafın çekildiği yere. Fotoğrafı çekeni tüm aramalarıma rağmen bulamıyorum ama buradan bir selam gönderip gözlerinden öpmek istiyorum. Bize bu muhteşem fotoğrafı armağan ettiği için... İkizdere’ye nasıl mı gideceğiz? Bana bırakın, ben orada direnen Karadenizli Amazonları çok yakından tanırım. Çünkü onlarla, (2015 yılında Anadolu Grubu’nun Sinop’un ilçesi Gerze’de Muhteşem bir Türkiye fotoğrafı. yapmak istediği termik santrala karşı direnenlerle) sık sık birlikte oldum. Ne günlerdi, termik santralın yapılacağı Yaykıl köyü kadınları, erkekleri aylarca süren direniş sırasında ilk kez biber gazıyla tanıştılar, jandarma dayağı yediler, özellikle kadınlar köyün açığında kurdukları direniş çadırında aylarca nöbet tuttular. Yolu gözetlediler, şirket arabalarından biri geldiğinde anında köye haber uçtu. Onların direniş hikâyelerini yazınca şirket beni toplantıya çağırdı. Mühendislerle, baca uzmanlarıyla ve satın aldıkları üç dört köylüyle bana termik santralın nimetlerinden söz ettiler ama Karadeniz Amazonları beni çok iyi çalıştırmışlardı, hepsine verecek yanıtım vardı. Bir tek yanıt bile termik santralın yapılmasını engeller: Gerze kıyısı balıkların yumurtlama yeriydi ve santraldan bırakılan sıcak su onları yok edecekti. Sonunda Gerze halkı kazandı, şirket karardan vazgeçti. Bu vazgeçişte şirketin kral markası Efes Pilsen’in tüm Karadeniz’de boykot edilmesinin etkisi büyüktür. Bütün bu zamanlar içinde Karadeniz kadınlarının neşelerini, inatçılıklarını ve engelleri anında çözme yeteneklerini hayranlıkla izledim. Şimdi İkizdere’nin İşkencedere Vadisi’ne gidiyoruz. Çünkü Cengiz Holding’in yapmak istediği taşocağına direnen kadınlar da Gerze’de direnen kadınların arkadaşları: İkizdere’deki Amazonlar! Ha Gerze ha İşkencedere, fark etmez. Amazonlar başlıyorlar anlatmaya: İki çocuk anası Şükran söze giriyor: “Bir gün vali, kaymakam bizi toplamış, ‘termik iyidir, şöyle şöyledir’ diyor. Anacığım orada bana bir güç geldi, karşımda koskoca devletin valisi, ayağa kalkıp ‘Vali bey, siz bizi hiç adamdan saymıyorsunuz’ dedim. ‘Bizi kör, sağır sanıyorsunuz. Cahil sayıyorsunuz. Oysa biz yerinde gidip gördük. Termiğin ne olduğunu anlamak için kömürden kararan Zonguldak’ın Çatalağzı’nı bir ziyaret ediverin. Görün yağan kömür tozunu.’” Çadırda bir dalgalanma oluyor, en gençlerden biri söze giriyor: “Oraya 400 kişi araba tutup gittik. Gittiğimizde sanki bir ölü kentte gezindik. Herkes suskundu. Sanki bir kül yığınının içinde hareket eder gibiydiler. Genç bir kız boynuma sarıldı, ağlamaya başladı: ‘Bizi görün de aynı kaderi paylaşmayın, biz burada beyaz giyemeyiz. Gelinler bile beyaz giyemez.! Biz kömüre alışkındık, yanı başımızda kömür madeni vardı, erkeklerimize iş olur hadi yapılsın, dedik. Madenin karası neymiş ki gerçek karanlığı gördük. İş mi, erkeklerimiz gene gurbette.’” Birden bir ses yükseliyor, “Uyy..daldık, kedileri beslemeyi unuttuk.” Direniş çadırı olur da köpeği, kedisi olmaz mı? Çadır ilk kurulduğunda bir kedicik, daha ilk gün gelip sedire konuvermiş. “Vay anam bu bizim kısmetimizdir” denilmiş ve kediye ilk sütüyle birlikte “Direniş” adı verilmiş. Direniş şimdi kocaman olmuş, dört tane de nur topu gibi yavru doğurmuş. Direniş Bir, Direniş İki, Direniş Üç, Direniş Dört... Rivayet odur ki Direniş’in çok kuvvetli bir koku alma yeteneği varmış, kim yabancı, kim art niyetli hemen anlayıp yallah yüzünü tırmalıyormuş. Benimkini tırmalamadı. Görmüş geçirmişlerden Hasibe Hanım: “Az açılın biraz da ben konuşayım. Hocayı anlatacağım vallahi.” Çadırdakiler Hasibe Hanım’ı teşvik ediyor, “anlat gayri.” Hasibe Hanım başlıyor: “Bizim yirmi bir yıllık bir hocamız vardı. Severdik ama bu termik işi başımıza geldi, hoca bize soğuk. ‘Allah Allah ne oluyor’ dedik. ‘Bir kusur mu işledik?’ Bilmiyoruz gayrı, bir gün çadırda iftar yemeği veriyoruz, hocanın da ezan okumasını istedik. Çadırın önünde. Hoca geldi ama bir gönülsüz bir gönülsüz. Hani böyle de ezan okunmaz ki hani zorla bu işi yapıyor. Çok canımız sıkıldı. Köycek toplandık, ‘Hoca’ dedik, ‘Seninle işimiz buraya kadarmış, gel gönüllüce buradan git.’ O da gitti. Bir de benim canımı en çok ne sıktı biliyor musun ? O buldozerler köyde topluca sünnet eğlencesi olduğu gece geldiler. Sünnet çocuklarımızı bırakıp koştuk, bir de arabaların plakalarını öyle bir kapatmışlardı ki üç dört kişi plakanın üstündeki kapatma maddesini bir türlü çekip çıkaramadık. Yahu biz gavur muyuz?” “Hele şu köpek meselesini de anlatın.” Gülüşmeler başlıyor, efendim, Zonguldak Çatalağzı bölgesinde köpek kalmamış. Bu nedenden civar köyler köpeklerine özellikle dikkat eder olmuşlar. Çünkü Çatalağzı’nda termikte çalışması için getirilmiş Çinli işçiler varmış, bu işçiler de köpek etini pek severmiş. Ben acayip şaşırıyorum, Çatalağzı nire Çin nire... “Hayır olamaz” diyorum. Amazonlar yüzüme garip bakıyorlar. “Ne oldu, inanmadın mı” diye soruyorlar, “O zaman aha üşenme kalk Çatalağzı’na git, çekik gözlüleri kendi gözünle gör!” Bu arada bir şey daha öğreniyorum. Şöyle, köydeki kızlar, okumuşu yazmışı, meslek sahibi olanı olmayanı hepsi gerdeğe girmeden önce çadırı ziyaret ediyorlarmış. Yok arkadaş önce çadır ziyaret edilecek. Amazon kızının isteği yapılacak! Nasıl hâlâ “Onlar silme AKP’ye oy verdiler, vermeselerdi” diyeniniz var mı? NOT: 10 yıl sonra ocak ayında Gerze direnişiyle ilgili 37 kişiye toplam 42 yıl 10 ay hapis cezası verildi. 2 MAYIS 2021 SAYI: 34903 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına ALEV COŞKUN Genel Yayın Yönetmeni AYKUT KÜÇÜKKAYA Yayın Koordinatörü Serkan Ozan Yazıişleri Müdürleri İpek Özbey Olcay Büyüktaş Akça (Sorumlu) Hakan Akarsu (Ekler) Görsel Yönetmen Münevver Oskay Reklam Genel Koordinatörü Esra Bozok l Haber Merkezi: Murat Hantaş l Gece: Ayça Bilgin Demir l Dış Haberler: Mine Esen l Ekonomi: Jale Özgentürk l İç Politika: Ali Açar l Kültür Sanat: Yazgülü Aldoğan l Fotoğraf: Uğur Demir l Spor: Sami Gürel l Ankara Temsilcisi: Sertaç Eş Güvenevler Mah. Güneş Cad. No: 8/1 Çankaya 06690 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 l Ege Bölge Temsilcisi: Tuncay Mollaveisoğlu Halit Ziya Bulvarı 1352 sok. 2/3 Pasaport İzmir. Tel: (0232) 441 12 20 Yayın Kurulu: Alev Coşkun (Başkan), Ali Sirmen (Bşk. Yrd.), Aykut Küçükkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Kemal Işık Kansu, Orhan Bursalı, Mine Kırıkkanat, Miyase İlknur, Ataol Behramoğlu. l Mali ve İdari İşler Müdürü: Osman Selçuk Özer Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: posta@cumhuriyet.com.tr Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: reklam@cumhuriyet.com.tr Yaygın süreli yayın Baskı: l İstanbul: İleri Basım mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. A.Ş Yenibosna mh. 29 Ekim Cd. no: 11A/41 Bahçelievler/İstanbul Tel : 0212 454 35 10. l Ankara : İleri Basım mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. A.Ş Saracalar mh. 57. cd. no: 21/A Akyurt/Ankara Tel : 0312 353 29 61. l İzmir: İleri Basım mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. A.Ş Fatih mh. 1199 sok. no:1/7 SarnıçGaziemir/İzmir Tel : 0232 483 96 60. l Adana: İleri Basım mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. A.Ş Levent mh. 1791 sok. no: 33/A Yüreğir/Adana Tel : 0322 346 36 25. l Trabzon: İleri Basım mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. A.Ş Organize sanayi Bölgesi no: 2 Arsin/Trabzon Tel : 0462 711 40 20. Dağıtım: Turkuvaz Dağıtım Pazarlama A.Ş. Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. NAMAZ VAKİTLERİ İmsak Güneş Öğle İkindi Akşam Yatsı İstanbul 04:15 05:54 13:06 16:57 20:08 21:41 Ankara 04:04 05:41 12:51 16:40 19:51 21:21 İzmir 04:33 06:07 13:13 17:01 20:10 21:37 İki hafta önce Manastır Muharebesi’ne değgin anılarını yayımladığım Düyunu Umumiye Müdürü ve Fransız casusu Ernest Grenier; Makedonya’dan sonra 1890’larda gittiği Doğu ve Güneydoğu Anadolu’daki misyoner etkinliklerini, özellikle de Amerikan Misyonu’nu gözlemlemiştir. Salt ABD’nin değil, İngiltere’nin de beslediği bu örgüt, 1897 yılında bölgede görev yapan her misyonere bedava lojman, üç öğün yemek, bir at ve 25 İngiliz Sterlini maaş vermektedir. Misyonerler, Sultan Abdülhamit’ten aldıkları özel izinle çalışır. Fransız casus, Bitlis’te tam teşekküllü bir hastane kurup Amerikalı doktorlar, hemşireler atayan; Siirt halkına yün eğirecek, pamuklu bez ve halı dokuyacak tezgâhlar açan, çil çil altın dolar dağıtan hayırsever Amerikan Misyonu’na ilişkin kuşkularını şöyle kaleme alır: “Türk Ermenistan’ı ve Kürdistan’ın en ücra köşelerine kadar yayılan kadınlı erkekli misyonerler bölgeyi karış karış geziyorlar, köylere gidiyorlar ve halkla bire bir ilişki içindeler. Osmanlı Sultanı, herhalde Amerika’nın Asya’dan toprak koparmak peşinde olmadığını bildiği, öte yandan halkın İslam dinine bağlılığına güvendiği için onlara izin veriyor. Ancak böylesine cömertçe altın dağıtan bir hizmetin arkasında gerçekten soylu ve insancıl amaçlar mı var, yoksa başka bir hesap mı?” * Kullanışlı cahiller Ernest Grenier’nin anılarında, bölgeyi 1915 tehcirine taşıyan olaylara ilişkin elbette taraflı ama ilginç bilgiler de vardır. Örneğin Doğu’da 1890’lardan itibaren başlayan Ermeni katliamlarını ve bu katliamlarda Osmanlı Devleti’nin payı kadar, yabancı misyonların da parmağı olduğunu şöyle anlatır: “Cahil Kürtler, din bayrağını çekip Hıristiyanların servetini ganimet olarak işaret eden hükümetin kışkırtmasıyla Ermenileri hedef aldı. Yoğun katliamlar ErGüden de güdülen de sorumlu Değerli okurlarım, gazeteciliğe adım attığım 1986 yılından beri gerek Türk basını gerekse Avrupa medyalarına yazdığım her yazı ve yaptığım her konuş1915: Ganimetin adresi, suç mahallidir! mada 1915’teki bölgesel tehcirin bir soykırım iradesi taşımadığını, Osmanlı Devleti’nin bu kararı almak zorunda kaldığını savunuyorum. Ancak tehcir sırasında zurum, Bitlis, Van, Samsun gibi aslında Kürt aşiretlerine uzak büyük merkezlerde yapıldı. Bölgedeki tam yetkili Şakir Paşa’nın kan banyosuna davet ettiği Kürtler, yine onun emriyle köylerine döndü. 18951896’daki Ermeni katliamından hemen sonraydı. (Osmanlı döneminde) Bir kaymakamlık olan Muş’a, çok sayıda Hıristiyanın Siirt yakınlarındaki Melefan köyünde, Kürtler tarafından öldürüldüğü ihbarı geldi. Bölgedeki konsoloslukların (yabancı ülke temsilcilikleri) ısrarlı baskısı üzerine Muş kaymakamı tarafından gösalt sivil Ermenilerin değil, Süryanilerin ve Ezidilerin de topraklarından koparıldıklarını, yola düşen binlerce sürgünün yağmacılar tarafından barbarca öldürüldüğünü de inkâr edemeyiz. Dolayısıyla büyük bir felaket yaşandığını kabul etmek gerekir diye düşünüyorum. 1890’lardan 1915 tehcirine uzanan süreç, Ermeni Komitacıların başta Ruslar, bölgede aktif tüm Batılı devletlerin dolduruşuna gelmesi ve Osmanlı Devleti’nin Kürt aşiretleri üzerlerine salmasıyla çığrından çıkan bir katliam orjisidir. Güden de güdülen de sorumludur ve elbette Türkler de sorumludur. revlendirilen bir müfettiş, Melefan’a gitti. Köye girişte, kendisini tepeden tırnağa Olay yeri, ganimetin adresi silahlı otuz kadar Kürt karşıladı. Her birinin elinde tüfek, belinde hem piştov hem hançer; göğsünde çifte fişeklik, yok yoktu seyyar silahhanelerinde. Her gün bu türden savaşçılara rastlamaya alışık müfettiş için manzara, ürkütücü olmaktan çok maskaralık sayılırdı. Ancak asıl maskaralık, müfettişi karşılamaya gelen Kürt beyleri kendilerini Amerik Bey, Ahmed Cheko, Boston Bey vb. diye tanıtınca başladı. Özetle tüm Kürt beyleri, asıl adlarını tıpkı bir küfe üzüme karşılık değiş tokuş yapılan Kürt kadınları gibi Amerikalılardan öğrendikleri, hatta Kim kimi daha çok öldürdü sorusunun yanıtı ise açıktır: Bugün kimlerde Ermeni, Süryani, Ezidi vb. malı var ve gayrimenkul tapuları kimlerin üzerine geçirilmiş ise onların ataları daha çok öldürmüştür! Örneğin İsveç’teki Süryaniler, Nusaybin’e bağlı Marin/Eskihisar köyündeki Mor Avgin Manastırı’na ait olup tapuları bazı BDP’li yöneticiler üzerine kayıtlı arazilerin iadesi için 2013 yılında eşbaşkan Selahattin Demirtaş ve Mardin milletvekili Ahmet Türk’e başvurdular. Selahattin Demirtaş’ı bilmem ama bölinsan ismi bile olmayan sözcüklerle de gede 60 bin dönüm arazi, devasa bir serğiştirmişlerdi. Ve bu durum, Amerika’dan vet ve Kasrı Kanco kalesinin sahibi, Kanco gelen masalcı misyonerlerin bölgede ne aşiretinin reisi Ahmet Türk, doğru adresti. kadar etkin olduğunu gösteriyordu...” * Zaten Ahmet Türk de 2014’te İsveç’te yaptığı bir konuşmada, “191415 yıllarında devletin kararları yerine getirilirken, maalesef Kürt halkı da İslamiyet adına açık bir şekilde kullanıldı. Süryani, Ermeni halklarından ve Ezidi kardeşlerimizden bizleri bağışlamalarını diliyoruz” dedi. Sizin atalarınız, buyurun yüzleşin! Hal böyleyken HDP’nin ABD Başkanı Biden’ın Türkiye’ye salladığı soykırım sopasını kapıp bizlere “Ermeni soykırımı utancıyla yüzleşin” buyurması, ben yapmadım, o yaptırdı ezikliğinde bir suçluluk transferinden ibarettir. Sayın HDP yetkilileri! Amerik Beyler, Boston Beyler sizin atalarınızdı, kâh Türk kâh yabancı, hep birilerinin maşası oldular, kullanıldılar. 1915 tehciri eğer soykırım ise buyurun, atalarınızın utancıyla yüzleşin! Ağalarınızın üstüne oturduğu toprak ve ganimetleri de geri verin. *Ernest Grenier, Kürdistan’da/ La Nouvelle Revue, 1936. YAKLAŞ GÜN IŞIĞI Yaklaş gün ışığı kara kıştan kalan karanlığın adamları bunlar koynumuzdaki yılanlar bir ellerinde yalan bir ellerinde dolan nefesleri kan ölümü devşiriyorlar yaklaş gün ışığı Deniz’lerin 6 Mayıs’ı geldi tenezzülsüz bırakıp canlarını darağaçlarına sonsuzluğa gülenler duyduğun dedem Pir Sultan’ın sesi öyle mi Elverdi Paşa öyle mi bir ellerinde umut bir ellerinde sevgi hayatı devşiriyorlar... A.KADRİ ERGİN Cuma sabahı hayata veda etti. O akşam vefat 394 diye açıklandı. tırken, avuç içi kadar bir kumaşın da ön tarafı kapattığı varsayılıyor. Covid19 teşhisi konulBu tarif 17 Mayıs’a dek muştu. Ama böbrek sorusürecek “kapanma” modenu da yaşıyordu. 394’e dalimizi andırmakta. Başarısı hil edilmesi için otopsi gereiçin dua etmemiz şart. kiyordu. Aslında dua dinin direği, Nadir Devlet ve Üç eksik, beş fazla olması ne devletin bakış açısımüminlerin silahıdır. İslam kaynakları kayıp bir nı değiştirecekti ne de millekayıp duası tin davranışını! Eşi ve oğulları otopsi istemedi. eşyanın (eşya şeyin çoğuludur) bulunması için de şu duayı öneriyor: “Allahümme Elli küsur yıllık arkadaşlırabbe’ddâlleti ve hâdiye’dğımızdan geriye solmuş resimler ve anıları kaldı. Nadir Devlet’i kaybettik. Dün toprağa verildi. 1 Mayıs Emeğin Bayramı’nda toprağa verilmek bir şanstı. Etiyle, kemiğiyle ve ruhuyla hak edilmiş damardan bir hayat yaşamıştı. Her an mütebessim, her an kahkaha atmaya hazır derya deniz bir karakterdi. Belgesel kıvamında bir hayat yaşamıştı. Çin’in kuzeydoğusu ile Rusya’nın Primorski bölgesini kapsayan Mançurya’da doğmuştu. Sürgünler, savaşlar, işgallar nedeniyle 2 yaşında öz anne babasından koparıldı. İki ayrı anne, iki ayrı baba tarafından büyütüldü. 3.5 yaşında Şanghay’dan üç buçuk ay süren bir şilep yolculuğundan sonra İstanbul’a göçmüştü büyütecek ailesi. Türkçeyi ilkokulda ögrendi. Eczacıbaşı fabrikası dahil birçok işte gündüzleri işçi olarak çalıştı. Gekaleler yazıyordu. “Bir Ömre Altı Hayat Sığdıran Nadir Devlet” diye eşi Beril Hanım yaşamöyküsünü kitaplaştırdı “kalender meşrep” diye özetliyordu, kocasının karakterini. Yirmili yaşlarımızda biz de “Yunus Emre!” diye takılırdık. “Kapanmanın” ilk günü “kalanlara selam olsun!” diyerek dünya ile hesabını kapatarak göçtü gitti: Lisedeyken Yunus’un mısraları çoğumuzun ezberindeydi. Sonsuz uykusuna dalarken aklından o mısralar geçmiş midir? Bu dünyadan gider olduk/ Kalanlara selam olsun/ Bizim için hayır dua/ Kılanlara selam olsun/ Ecel büke belimizi/ Söyletmeye dilimizi/ Hasta iken halimizi/ Soranlara selam olsun/ Dünyaya gelenler gider/ Hergiz gelmez yola gider/ Bizim halimizden haber/ Soranlara selam olsun/ Miskin Yunus söyler sözün/ Yaş doldurmuş iki gözün/ Bizi bilmeyen ne bilsin/ Bilenlere selam olsun! dâlleti, rudde aleyye dâlleti bi kudretike ve sultânike...” Ey kaybolanlara yolunu gösteren Allahım. Bana doğru bir kılavuz göster. Kudretin ile bana kaybettiğim şeyi geri ver.” Bu duayı kaybedilen şeyleri kaybeden kişinin okuması şarttır. Ama öncesinde iki rekat şükür naması kılınmalıdır. Duayı bir bardak suya okuyup o suyu içmek de uygundur. (Milliyet 22.01.2021) H Kayıp duası, yağmur duası gibi bir tür Tanrı’ya yakarıştır. Bu durumda 128 milyar dolar için hâlâ umut vardır. Duayı bizzat Reyiz yapmak zorundadır. Damat da hâlâ kayıptır. Peki, onun duasını kim yapacak? AKP’li belediyelerin gri pasaport vererek Avrupa’ya gönderdiği vatandaşlar da kayıptır. Onların duasını İçişleri Bakanı mı okuyacaktır, yoksa belediye başkanları mı? Ada faytonlarının 100 küsur atı da kayıptır. celeri okudu. İstanbul Üniversitesi Tarih Tanga tarzı kapanma Ama en hayati kayıp, martta müjdesi verilen aşılardır. NisanBölümü’nü bitirdi. Türkiyat AraşReyiz, reyizliğini tesettür için da da kavuşamadık. Aşıların kayıp tırmaları Enstitüsü Başkanlığı yap verdiği mücadeleye borçlu. Virüs duasını kim yapacak? tı. ABD, Almanya üniversitelerinde de virüslüğünü “kapanma mode“En kötü ihtimalle Türkiye’de dersler, konferanslar verdi. limiz” sayesinde sürdürecek gö kalacak” olan Reyiz’in yapması Rusya, Çin ve Türk dünyası uz rünüyor. gerekiyor. manıydı. Yabancı dergilere, gazeBu model bir tür bikini altı. İnAllah saklasın, tövbe tövbe en iyi telere Rusya ve Çin hakkında ma ce ip gibi bir kumaş arkayı kapa ihtimal gerçekleşmezse inşallah. ‘KAÇ GÜNDÜR SIFTAH EDEMEDIM’ 2 ESNAF DAHA CANINA KIYDI Mersin Mut’ta 10 yıldır kokoreç dükkânı işleten Murat Gümüş (48) dün ekonomik sebeplerden dolayı yaşamına son verdi. Sözcü’nün haberine göre, 1 çocuk sahibi Gümüş, 10 Gümüş Nisan’da sosyal medyadan, “Ben ölünce mezara mı geleceksiniz, kaç gündür siftah edemeden dükkân kapatıyorum” demişti. İzmir Buca’da kahve dükkânı işleten Erdal Şenözpak’ın (50) ekonomik sebeplerden dolayı intihar Şenözpak ettiği öğrenildi. İzmir Kahvehaneciler Esnaf Odası Başkanı İsmail Hakkı Kırdı, BirGün’e, “Bu, İzmir’de son günlerde ikinci kahveci esnafının intiharı oldu. Devlet esnafına yardım etsin” açıklamasını yaptı. l Haber Merkezi CEZAEVİNDEN 3 GÜN ÖNCE ÇIKTI 8 aylık hamile eşini öldürdü Konya Karatay’da cezaevinden 3 gün önce çıktığı öğrenilen Ramazan (22) ile eşi Tuğba Menek (23) arasında tartışma çıktı. Ramazan Menek, bıçakla eşini boğa Zanlı, 2 yaşındaki zından, karnından bıçak kızını da kaçırdı. ladıktan sonra 2 yaşındaki kızı G.M’yi de alarak kaçtı. 8 aylık hamile olduğu öğrenilen Tuba M. yaşamını yitirdi. Zanlının 4 ay önce de eşini bacağından bıçakladığı ve 2 duruşmada da genç kadın şikâyetçi olmayınca, 3 gün önce tahliye edildiği belirtildi. l DHA 1 MAYIS CUMARTESI KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak@yahoo.com.tr 242 BIN 194 28 BIN 817 47 MILYON 504 BIN 193 40 BIN 504 2 BIN 615 373 81 BIN 302 4 MILYON 849 BIN 408 3 BIN 525 % 2,4 4 MILYON 405 BIN 199 ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI MUTANT VİRÜSLE BİRLİKTE ‘Hamile ölümleri arttı’ Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mehmet Ceyhan, mutant virüste görülen artış ile koronavirüse bağlı hamile kadın ölümlerinin de arttığını söyledi. Ceyhan, “Gebelik zaten çocuğu anne karnında taşıyabilsin diye bağışıklığın baskılandığı bir dönemdir.” dedi. l DHA kamilmasaraci@gmail.com ‘AKP’li üyeden sağlıkçıya şiddet’ 21 Nisan’da Malatya Turgut Özal Üniversitesi Hastanesi’ne kaldırılan Hori Dinçer (74), sekiz gün sonra yaşamını yitirdi. Dinçer’in yakınları iddiaya göre, Göğüs Cerrahı Doç. Dr. Özgür Kantarcıoğlu’nu ve diğer çalışanları darp etti. CHP Malatya İl Başkanı Enver Kiraz, darp edenler arasında Yeşilyurt Belediyesi’nin AKP’li Meclis Üyesi Mehmet Mirza Dinçer’in de bulunduğunu öne sürerek “Hakkında işlem yapılmalı. Daha önce insan kaçakçılığı ile gündeme geldiler, şimdi de sağlıkçıya şiddetle” dedi. l Haber Merkezi Bir doktor daha virüse yenildi Türk Tabipleri Birliği’nin dün Twitter’dan açıklamada, “Hatay’da özel bir hastanede çalışan Psikiyatri Uzmanı Dr. Feyruz Karaali’yi Covid19 nedeniyle kaybettik” denildi. l Haber Merkezi