29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
4 17 MAYIS 2021 PAZARTESİ HABER Peker, bu kez Ağar’a off shore hesaplarını sordu, Soylu’ya ‘Sen benim jokerimdin’ dedi ‘Savcılar delillendirir’ Organize suç örgütü lideri Sedat Peker, kendisine yönelik operasyonlar sonrası çektiği videoların beşincisinde eski İçişleri Bakanı Mehmet Ağar’la ilgili yeni iddialar ortaya attı. Ağar’la ilgili offshore hesapları ve gizli ortaklıkları soran Peker, aynı ekip tarafından Altınbaşlar’a da kumpas kurularak mallarına çökülmek istendiğini söyledi. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya “Sen benim jokerimdin, dönüş biletimdin” diye seslenen Peker, “Savcılar harekete geçerse, tüm anlattıklarım bir hafta içinde delillenir” dedi. Video serisinin beşincisini “Her günahın bir intikam meleği olur” başlığıyla yayımlayan Peker’in masasında bu kez “Hayırsız Peygamber Bob Dylan” kitabı vardı. Daha önce gündeme getirdiği iddiaları sorular şeklinde sıralayan Peker, savcılara çağrıda bulundu. Peker, “devletin bilgisi dahilinde Fethullah Gülen ile görüşmeye gittiğini” söyleyen Mehmet Ağar’a yönelik olarak “Devletin bilgisi dahilinde Mübariz Mansimov ile birlikte, Fethullah Gülen’le görüşmeye gittiğini söyleyen Mehmet Ağar’ın elinde yazılı emir var mıdır; yoksa devlet geleneğinde terör örgütü liderine sözlü talimatla insan yollanır mı?” diye konuştu. ‘Gizli ortaklık var mı?’ “Mehmet Ağar’ı FETÖ’den ceza alıp tahliye edilen Palmali Holding’in sahibi Mübariz Mansimov Gurbanoğlu’na kumpas kurmakla ve Yalıkavak Marina’ya çökmekle suçlayan” Peker, iddialarıyla ilgili şu soruları yöneltti: “Mehmet Ağarlar tarafından gasp edildiği söylenen 1 milyar dolar değerindeki yat limanı gerçekten 29 milyon dolara alınmış mı? Yine bahsi geçen yat limanını alan kişiler, off shore hesaplarında bir şirket kurmuş mudur, CHP LIDERI KILIÇDAROĞLU: Pislikleri ortalığa saçıldı CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, iktidarın kendisi hakkında yürüttüğü iftira kampanyalarına suç örgütü lideri Sedat Peker’in videolarına gönderme yaparak sosyal medyadan yanıt verdi. Türkiye’de hakkında en fazla kirli kampanya yapılan kişi olduğuna dikkat çeken Kılıçdaroğlu, “İktidar eliyle yaptılar bunları, trolleri, çeteleri vardı. İftira attılar, nasıl olsa dilin kemiği yok. Belki benim de biraz suçum var. Çıkıp bunlara zamanında cevap vermedim. ‘Sen doğru dur, eğri belasını bulur’ demişti rahmetli babam. Ve şimdi belalarını buluyorlar. Bütün pislikleri ortalığa saçıldı” diye konuştu. Kılıçdaroğlu, “CHP çalışmıyor, Kılıçdaroğlu’nun projeleri yok” iftirasına karşılık da CHP’li belediyelerin projelerini sıralarken, “Bir algıyı yıkıyoruz. İktidar olduğumuzda Türkiye’nin kaderini değiştireceğiz. Sözüm söz, altı ayda hayatınız değişecek” ifadelerini kullandı. l ANKARA/Cumhuriyet bu şirketin içinde gizli bir ortaklık mevcut mudur? Mansimov’un konuyla ilgili ifadesi alınacak mıdır?” Elazığ’da bir yerel televizyonda çalışan Kazakistan uyruklu Yeldana Kaharman’ın (21) Tolga Ağar ile röportaj yapmak için evine gittikten bir gün sonra ölü bulunmasıyla ilgili iddiaları yineleyen Peker, savcıların adli tıp raporuna bakarak çelişkileri görebileceğini ve olayın geçtiği zamanlarda Tunceli’de olduğunu söyleyen Tolga Ağar’ın telefon sinyallerine bakarak şüpheleri ortadan kaldırabileceğini söyledi. ‘Parayla operasyon’ Kendisine yönelik operasyonun arkasında Mehmet Ağar’ın olduğunu iddia eden ve eski Başbakan Tansu Çiller’in eşi Özer Çiller ile aralarındaki sohbeti de anlatan Peker, Mehmet Ağar’ın operasyondan önce Antalya’da 12 civarında kişiyle yemek yerken kendisiyle ilgili konuşulduğunu belirtti. Peker, “Göreceksiniz 34 güne neler olacak. Emniyet’te talimatla operasyon olur, sen hiç para dağıtılarak Emniyet’te suç örgütü operasyonu yaptırıldığını duydun mu? Onlara da değineceğim” dedi. Peker, geçen yıl eylül ayında Altınbaş Holding’e yapılan operasyonun arkasında da Ağar’ların olduğunu iddia etti. Operasyonun Altınbaşlar’a da kumpas kurularak mallarına çökmek için yapıldığını savundu. Kolombiya’da yakalanan 4 ton 900 kilo kokainin İzmir’de bir kimya şirketine gideceğinin belirlendiğini ve bu şirketin arkasında Mehmet Ağar’ın olduğunu iddia eden Peker, “Bu konuyla ilgili gözaltı kararı olmuş mu? Eğer olmamışsa bu konuyla ilgili iki tane müfettişin İzmir Emniyet Müdürlüğü’ne gönderilerek orada bu konuyla ilgili rapor hazırlanmasının istenmesine...” ifadelerini kullandı. Peker ayrıca “Lotu Quli” lakaplı Azeri suç örgütü lideri Nadir Salifov’un polis cinayetine karıştığı için gözaltına alındıktan sonra Mehmet Ağar’ın devreye girmesiyle serbest bırakıldığını öne sürdü. Peker, “Mehmet Ağar kendi telefonundan ya Özdağ’dan Soylu’ya: İSTIFA ET, YARGILAN Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Selçuk Özdağ, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya “İstifa et, yargılanmayı talep et” çağrısı yaptı. Özdağ, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, “Sedat Peker’in açıklamalarına karşı İçişleri Bakanı istifa etmeli ve kendisi yargılanma talebinde bulunmalıdır. Ayrıca Adalet Bakanı, Hâkimler ve Savcılar Kurulu ve de tüm savcılar bu vahim iddialarla ilgili gereğini derhal, behemehal yapmalıdır. Ya devlet başa ya kuzgun leşe” ifadelerini kullandı. da koruma polislerinin telefonundan dönemin İstanbul İl Emniyet Müdürü Mustafa Çalışkan’ı arayıp bu arkadaşı bırakın dedi mi? Sinyal ve baz kayıtlarının alınması gerekir” diye konuştu. ‘Canını yakacağım’ İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ve Mehmet Ağar’ın FETÖ’cüler atılınca boşalan kontenjanlara savcı atadıklarını savunan Peker, “Her hafta canını bir kere yakacağım. Sen, benim dönüş biletimdin. Bütün bahislerimi oynadığım jokerdin. Bizi yaktın Sülü. Görüşeceğiz” ifadeleriyle Soylu’ya seslendi. Soylu’ya “yavaş yavaş yakacağım canını” diye seslenen Peker, Soylu’nun danışmanının 1 milyon 600 bin liralık arabaya bindiğini, Trabzon’da 5 milyon liralık ev yaptırdığını öne sürdü. Peker, “Bir de akrabası var Sadık Soylu, telefonundan Çevre Bakanlığı’ndaki bürokratlar günde kaç kere aranıyor, bir bakın. Orada bir görevi yok, nasıl olur da imar geliştirmelerin hepsi onun elinden geçiyor” dedi. l Haber Merkezi İçişleri Bakanlığı, yeniden hafta sonları alkol satışını yasakladı, Tekelciler yasağa tepki gösterdi: İDEOLOJIK EMELLERI IÇIN SARP SAĞKAL İçişleri Bakanlığı dün “tam kapanma” döneminin ardından salgınla ilgili “kontrollü normalleşme” tedbirlerini açıkladı. Açıklanan yeni tedbirler kapsamında, “tam kapanma” sürecinde uygulanan alkollü içecek satışı yasaklarının hafta sonları devam edeceği görüldü. Cumhuriyet’e açıklamalarda bulunan Tekel Bayileri Yardımlaşma Derneği Başkanı Erol Dündar, uygulamaya sert tepki gösterdi. Dündar, “Bu genelge beklentilerimizi karşılamadı. Sadece küçük esnafa yönelik bir kısıtlama olduğunu görüyoruz. Maç kutlamaları ya da Gazze’de olanlar bahane edilerek on binler sokaklara dökülebiliyor ama küçük esnafı ikiüç kişiyi bahane gösterip kendi ideolojik emellerine alet ediyorlar” dedi. “Salgın süresince alkolle uğraştıkları kadar hastalıkla uğraşmadılar” tepkisini gösteren Dündar, şunları söyledi: “Alkolün pandemiyle kanıtlanan bilimsel bir bağlantısı yok. İnsanların evinde ne tüketeceğine devlet karışamamalı. Şu an yasal olarak da bir yasak getiremiyorlar. Genelgenin altında imzalar olması gerekiyor ama bunlar yok. Sadece sözlü bir sindirme var, biz de buna karşı direniyoruz.” Yasaklara karşın açık olacaklarının altını çizen Dündar, “Biz, sözlü yasakları tanımıyoruz. Açık kalacağız, kalmaya da devam edeceğiz. Meslektaşlarımıza, ‘Satışlarınızı yapmaya devam edin’ diyoruz” ifadelerini kullandı. Kendi beklentilerini de anlatan Dündar, “Devlet kapatmaya gidiyor ama insanlara bir yol göstermiyor. İki yıldır vergilerle ilgili bir katkı sunmuyor. Tamam kapanalım ama ne yiyeceğiz” diye sordu. Ortalama 5 bine yakın esnafın kepenk kapattığına da dikkat çeken Dündar, sözlerini şöyle sürdürdü: “Böyle devam ederse 56 bin esnaf daha kepenk kapatacak. Küçük esnafın günlük ödemeleri var. Bunların hiçbirine karşı tedbir almıyorsunuz. Dükkânlar, işyerleri kapanıyor ama insanlar gece yarılarına kadar sokaklarda. İnsanları evde tutamıyorsunuz ama esnafa dükkânını kapattırıyorsunuz. AVM’leri, cuma namazlarını açık tutuyorsunuz ama çareyi küçük esnafı kapatmakta buluyorsunuz.” l ANKARA YURTTAŞIN SIRTINDAKİ AĞIR YÜK: ÖTV VE KDV Vergiler salgın dinlemiyor MUSTAFA ÇAKIR İktidar, “tam kapanma” ve hafta sonu yasakları döneminde itirazlara karşın alkollü içecek satışını da yasakladı. Ancak alkollü içecekler bütçe gelirleri içerisinde önemli bir yer tutuyor. Alkollü içkilerden Özel Tüketim Vergisi (ÖTV) alınıyor. Bütçe verilerine göre, alkollü içkilerden yılın ilk üç ayında 3.7 milyar lira ÖTV geliri elde edildi. Yıllık bütçe hedefi ise 17.9 milyar lira olarak belirlenmişti. Üç ayda gerçekleşme yüzde ise 21.2 oldu. Tütün mamüllerinden alınan ÖTV tutarı da 13.6 milyar lira olarak gerçekleşti. Bu yıl tütün mamullerinden toplam 65.5 milyar lira ÖTV geliri bekleniyor. Üç ayda yüzde 20.8’i alınmış oldu. Üç ayda petrol ve doğalgaz ürünlerinden 11.7 milyar lira, motorlu taşıt araçlarından 15.1 milyar lira, dayanıklı tüketim ve diğer mallardan 3.2 milyar lira ÖTV geliri elde edildi. Yurttaşın sırtındaki ÖTV’den üç ayda yapılan toplam tahsilat ise 47.9 milyar lira oldu. İktidar bu yıl ÖTV’den toplam 213.7 milyar lira gelir bekliyor. Bütçenin diğer önemli gelir kalemlerinden birisi de KDV. Dahilde alınan KDV’den üç ayda 23.8 milyar lira, ithalatta alınan KDV’den de 51.7 milyar lira gelir elde edildi. l ANKARA CHP’LI ADIGÜZEL, TURIZM BAKANLIĞI’NIN VIDEOSUNA VIDEOYLA KARŞILIK VERDI: Aşı olmadık, kapımıza gelmeyin CHP Ordu Milletvekili Dr. Mustafa Adıgüzel, Turizm Bakanlığı’nın “Aşılıyım” ifadeli maske uygulamasına ve yayımladığı videoya tepki gösteren bir video hazırladı. Avukat, öğretmen, kuaför, berber, servis çalışanları gibi toplumun en çok kişi ile temas eden ancak aşılanmayan meslek mensupları ile hazırladığı videoyu “Seçim zamanı kapımıza gelmeyin” sözleriyle bitiren Adıgüzel, hükümetin bu uygulaması ile insanımızı aşılamak yerine aşağılamayı tercih ettiğini söyledi. Adıgüzel, video ile ilgili şunları söyledi: “Millete aşı yapamayan, ancak bol keseden boş sözleşme yapabilen hükümet, daha insanların beşte birini bile aşılayamamış, sadece yalan vaatlerle milleti oyalıyor. Şimdi de milleti aşılama yerine aşağılamayı tercih etti. Keyfinize bakın dediğimiz turistin ülkesinden bile tepki alırken kendi vatandaşını ikinci sınıf yurttaş yerine koydu. Yavrularımızın ve eğitim çalışanlarının güvenliği için öğretmenler bekliyor aşı yok. Okula gelmeyin. Avukatlar, adliye çalışanları bekliyor, aşı yok. Mahkemelik olmayın, mahkemeye gelmeyin. Kuaförler, berberler müşteri ile burun buruna, maske takamazsın, her ikisi de risk altında aşı yok. Kuaföre gelmeyin. Servis çalışanları ve yolcular, öğrenciler risk altında aşı yok. Dolmuşa gelmeyin. Biz halkız. Şimdilik keyfinize bakın. Seçim zamanı tez gelir, sandıklar kurulur. Kapımıza gelmeyin.” l Haber Merkezi CHP’DEN AKKUYU NGS TEPKİSİ Finans bilimiyle açıklanamaz ERDEM SEVGİ CHP Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Akın’ın Akkuyu Nükleer Güç Santralı (NGS) ile ilgili soru önergesine yanıt veren Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, santraldan 2040 yılına kadar yüksek tarifeyle alınacak anlaşmanın “çok yüksek olmadığını” iddia etti. Akın, soru önergesinde, “15 yıl boyunca kilovatsaat başına 12.3515.83 dolar arasında değişen alım garantisi verilmiştir. Türkiye’de bugün piyasa fiyatı kilovatsaat başına 4 dolar sent tutarındadır. Bu durum, ticari anlamda elektriğin daha pahalıya mal olması anlamına gelmemekte midir” sorusunu yöneltti. Bakan Dönmez verdiği yanıtta, Akkuyu NGS’de işlemlerin Türkiye ile Rusya arasındaki uluslararası anlaşma kapsamında yapıldığını kaydederek “İlk iki ünitede elektriğin yüzde 70’i, diğer iki ünitede elektriğin yüzde 30’u Elektrik Satın Alma Anlaşması (ESA) kapsamında 15 yıl boyunca ortalama kilovatsaat başına 12.35 dolar sent üzerinden satın alınacak. ESA dışında kalan elektrik ise serbest piyasa koşullarına göre satılacak” ifadelerini kullandı. Dönmez, bugünkü piyasa koşullarına göre üç kattan daha fazla olan satın alma garantisi bedelinin “düşük bir değere tekabül ettiğini” savunarak “Bu bağlamda, 12.35 dolar sent 2040 yılında da geçerli olacak tarifedir. Bu tarife günümüze indirgenir ise çok daha düşük bir değere tekabül etmektedir” dedi. Dönmez’in kilovatsaat başına 12.35 dolar olarak 15 yıl boyunca verilecek garantinin düşük olduğunu savunmasının hiçbir temel dayanağı olmadığını dile getiren Akın, “İndirgenmiş değer yaklaşımı; Türk Lirası’nda olduğu gibi enflasyon karşısında sürekli değer kaybeden para birimleri için kullanılır. Akkuyu’da verilen garanti döviz kuru üzerinden olduğu için garanti bedelinin daha düşük olduğunu savunma mantığı finans bilimiyle açıklanamaz. Bakan aklımızla alay mı ediyor yoksa bugünkü piyasa fiyatının üç katından daha fazla olan tarifeyi savunmak için arayış içerisinde mi, bilemiyoruz. Bizim bildiğimiz, 15 yıl boyunca verilecek garanti alım bedelini vatandaşın ödeyeceğidir” ifadelerini kullandı. l ANKARA Parsellenmiş iktidar... Artık olaylar gösteriyor ki iktidar parsellenmiştir. Çeşitli güç odaklarına kendilerine ayrılan yerler bırakılmıştır. Ülke yönetilemez durumdadır. Tarikatlarcemaatler alanı En önemli güç odakları olarak tarikatlar ve cemaatler işbaşındadır. Cüppeli amiral işinin başındadır. 104 emekli amiralin duyurusuna “darbe iması” diyerek açılan soruşturmalara karşın üniformasının üstüne cüppe geçirerek şeyhine giden amirale sessiz kalınmaktadır. Okullara girip dini konuşmalar yapan yetkisiz kişiler sorulduğu zaman Milli Eğitim Bakanı, “Benim yetki alanım içinde değil” demektedir ki gerçek de budur. Sağlık Bakanlığı da tarikat kaynaklı kadroların elindedir. Tarikatlar, cemaatler kamu hizmetinde önemli alanları kontrol etmektedir. Organize suç örgütlerimafya Alaattin Çakıcı, MHP Başkanı Devlet Bahçeli tarafından “tanıdığım bir ülkücüdür” diyerek özel afla hapisten çıkarılmıştır. Sedat Peker uzun bir süre iktidar tarafından korunup kollanmış, bilemediğimiz hesaplarla gözden düşmüştür. Şimdi yaptığı açıklamalarla gene iktidar içinde güç kazanmaya çalışmaktadır. Mehmet Ağar da bu açıklamalar içinde adı geçen bir siyasetçidir. Anlaşılan odur ki organize suç örgütleri, siyaset ticaret ağında önemli bir yere sahiptir. Ticaret de şirketlerle iç içe Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan’ın kendi firmasından bakanlığına deterjan sattığı anlaşılınca açıklanması zor bir durum ortaya çıkmıştır. Yaptığı nedeniyle değil de açığa çıktığı için görevinden alınmış, üstüne kendisine teşekkür edilmiştir. İktidarın kendi yandaşlarının yaptığı ticarete bütün kapıları açtığı bilinmektedir. Verilen ihaleler, sağlanan garantiler, affedilen vergi borçları ile zengin edilen şirketlerin yanında dükkânını kapatan, borcu nedeniyle yaşamına kıyan esnaf, emekçi çalışanların durumu ülkenin nereye geldiğinin göstergeleridir. Ormanların, toprakların yağmalanması Maden arama, ocak açma amacıyla ormanları yok eden, binlerce ağacı kesen, dereleri kurutan, toprakları yağmalayan şirketler iktidar tarafından desteklenmektedir. Toprakların, ormanların sahibi olan halk, ellerinde sopalarla şirket araçlarının önüne dikilmekte, ancak iktidarın polisiyle, jandarmasıyla itilip kakılmaktadır. İktidar yanlısı şirketlere parsellenen vatanın ormanları, ağaçları, dereleri, toprakları yağmalanmaktadır. İkizdere’de elinde sopasıyla miğferli kalkanlı polislerin karşısına dikilen, elindeki sopasıyla yağmaya direnen kadın, yılın fotoğrafını vermektedir. Bu ülkenin taşı toprağı, ağacı, ormanı, suyu, deresi iktidar yanlısı şirketlere parsellenmiştir. Kanal İstanbul da nesi? İstanbul’un su kaynaklarını yok edecek olan, ülkenin en önemli yerini açılacak bir kanal ile konutlara, ticaret alanlarına çevirecek olan proje, ülkenin kimlere parsellendiğini açıkça ortaya koymaktadır. Daha ortada bir şey yokken, Katarlılara satılan arsalar, bu projeden haberi olan Saray çevrelerinin satın aldığı yerler nasıl bir oyunun oynandığını göstermektedir. Olay, bir kişinin inadı değil, planlı bir satış projesinin uygulanmasıdır. Sadece bu örnek bile, ülkenin nasıl yağmalandığını, kimlerin bu satışın ortakları olduğunu göstermeye yeter. İşsizlikpahalılıkumutsuzluk Bu ülkenin üniversite bitirmiş gençleri iş bulamadığı için garsonluk yapıp da, çalıştıkları yer de kapanıp eve dönerken iktidarın yüksek ücretli, ikili üçlü maaşlı görevlileri durumu ortaya koyuyor. Artık liyakatin sözü bile edilmezken Saray’a sadakatin ödüllendirildiği bir dönem yaşanmaktadır. Ekonomi parsellenmiş, “Saray cemaati” ödüllendirilirken halkın büyük kesimi cezalandırılmaktadır. Sarayın lüks yaşamı, alınan uçaklar, Mercedes filoları halkın gözü önünde yaşanırken “İtibardan tasarruf olmaz” diyerek bir de kılıf uydurulmaktadır. Daha 128 milyar doların nerede olduğunu açıklayamayan bir iktidar, ekonomi yönetiminden sınıfta kalmıştır. Halktan istenen helallik Partili Cumhurbaşkanı son konuşmasında, sıkıntı çeken, işini yapamayan insanlardan “helallik” istedi. Kararnamelerle işlerinden atılan insanlar, suçsuz yere hapiste yatanlar, hakaret edilenler, terörist diye, vatan haini diye suçlananlar, işsiz gezen her yaştan insanlar, pahalılıktan evine et, çocuğuna süt alamayanlar haklarını “helal” ederler mi bilemem. Ben; bunca haksızlığın yaşandığı, yaşanmaya devam edildiği ülkemde bunlara sebep olanlara; Hakkımı helal etmiyorum ve etmeyeceğim.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle