28 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
12 17 MAYIS 2021 PAZARTESİ HABER/YORUM Dionysos’un düşmanları Antik Yunan mitolojisinde, en üstün tanrı olan Zeus’un oğlu Dionysos, üzüm ve şarap tanrısıdır. Antik Yunan döneminde Dionysos için festivaller düzenlenir, bu festivallerde şarap içilir, ziyafet verilir, oyunlar sahnelenir, dans edilirdi. İnsanlar bu sayede hem acılarıyla hem de hazlarıyla yüzleşir, derinlerde bastırılmış olan şeyleri, yüzeye çıkarırlardı. Mimarlık, heykelcilik, edebiyat, tiyatro, felsefe ve bilim alanlarında oldukça ileri bir seviyede olan antik Yunan kültürü, “logos”u da “pathos”u da, aklı da duyguyu ve tutkuyu da ihmal etmemiştir. Sonuçta insan, ruh ve bedenden oluşan bir varlıktır. İnsanı ruha indirgeyen anlayış da bedene indirgeyen anlayış da insanın gerçekliğine ve doğasına aykırıdır. Ruh ve beden bir bütünün iki parçasıdır. Bu bütünün bir parçasını yok saymak, şizofreniye, uyumsuzluğa, yabancılaşmaya ve çelişkiye yol açar. Filozoflar tarih boyunca bu konuyu tartışmışlardır. Platon, Augustinus, Descartes, Leibniz, Spinoza insanı tanımlarken ruha öncelik verirken, Aristoteles, Epikuros, Locke, Hume ve Nietzsche gibi filozoflar, ruhu da bedeni de dikkate alarak bir insan anlayışı ortaya koymuşlardır. HHH Akıl, duygu, tutku, içgüdü insanın temel öznitelikleri arasında yer alır. Bu öznitelikler de insan adını verdiğimiz bütünün parçalarıdır. İnsanı tek başına ruha veya bedene indirgemek nasıl insanın gerçekliğinden kopmak anlamına geliyorsa, insanı tek başına akla veya duyguya veya tutkuya veya içgüdüye indirgemek de insandan uzaklaşmak anlamına gelir. Bunu en iyi anlayan filozoflardan birisi Friedrich Nietzsche’dir. Akla indirgemeci insan anlayışına karşı çıkan Nietzsche, bu nedenle de Dionysos’u önemli bir sembol ve metafor olarak kullanmıştır. Nietzsche’ye göre Dionysos, insanın duygu, tutku, içgüdü ve çılgınlık boyutunu temsil eder. Bu aynı zamanda insanın yaratıcılığını olanaklı kılan en önemli unsurlardan birisidir. Nietzsche bu nedenle, felsefedeki rasyonalist kuramları eleştirdiği gibi, Musevilik, Hıristiyanlık ve İslam gibi tektanrıcı dinleri de eleştirmiştir. İnsanın hem aklını hem de tutkularını ve içgüdülerini ortadan kaldırıp onun yerine imanı ve ilahi olanı koyan, insanın yaşamını standart ve sıradan şablonların içine sokan dinler, Nietzsche’ye göre, özgür bir ruhu ortadan kaldırırlar. Oysa Nietzsche için değerli olan şey özgür bir ruh olabilmektir. Özgür bir ruha sahip olan insan, kendi değerlerini kendisi yaratan insandır. Özgür bir ruha sahip olan insan yaratıcı insandır. Dinler ise sözde Tanrı ve sözde vahiy kaynaklı değerleri, mutlak gerçeklermiş gibi, insanlara dayatırlar. Nietzsche dinlerin peşinden sürüklenen insanları, sürü zihniyetine ve sürü ahlakına sahip insanlar olarak nitelendirir. Bu insanların özgür bir ruha sahip olmaları olanaksızdır. HHH Nietzsche’ye göre değerli olan bir başka şey, yaşamı olumlamaktır. Yaşamı olumlamak, yaşamın trajik boyutunu kucaklamak anlamına gelir. Yaşamı olumlamak, yaşamı olduğu gibi, tüm acılarıyla ve hazlarıyla göğüslemektir. İster dünyevi bağlamda olsun, ister öte dünyacı bağlamda olsun, sahte ve yapay bir mutluluk vaadi içerisinde olanlar, yaşamı olumlayamazlar. Dinler, sürü zihniyetini teşvik ettikleri gibi, yaşamı olumsuzlayarak öte dünyacı bir anlayış geliştiriler. Dinler bu anlamda nihilistiktir. Dinler, dünyevi olana yönelik bir hiçlik istenci içerisindedirler. Dinler yaşamdan kaçarlar. Dinler yaşamın dostu değil, düşmanıdır. Nihilist olan Nietzsche değildir. Nihilist olan dinlerin kendisidir. Nietzsche için önemli olan, bir yandan özgür bir ruha sahip olmaktır, sürü zihniyetinin parçası olmamaktır, bir yandan da yaşamı olumlamaktır, öte dünyacı olmamaktır. Bunu başarmak zor olandır. İnsanlar genellikle korkarlar ve işin kolayına kaçarlar, sürü zihniyetinin bir parçası olarak sıradan yaşamlar sürerler. Dinciler işte bu nedenlerden ötürü Dionysos’tan nefret ederler. 17 MAYIS 2021 SAYI: 34918 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına ALEV COŞKUN Genel Yayın Yönetmeni AYKUT KÜÇÜKKAYA Yayın Koordinatörü Serkan Ozan Yazıişleri Müdürleri İpek Özbey Olcay Büyüktaş Akça (Sorumlu) Hakan Akarsu (Ekler) Görsel Yönetmen Münevver Oskay Reklam Genel Koordinatörü Esra Bozok l Haber Merkezi: Murat Hantaş l Gece: Ayça Bilgin Demir l Dış Haberler: Mine Esen l Ekonomi: Jale Özgentürk l İç Politika: Ali Açar l Kültür Sanat: Yazgülü Aldoğan l Fotoğraf: Uğur Demir l Spor: Sami Gürel l Ankara Temsilcisi: Sertaç Eş Güvenevler Mah. Güneş Cad. No: 8/1 Çankaya 06690 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 l Ege Bölge Temsilcisi: Tuncay Mollaveisoğlu Halit Ziya Bulvarı 1352 sok. 2/3 Pasaport İzmir. Tel: (0232) 441 12 20 Yayın Kurulu: Alev Coşkun (Başkan), Ali Sirmen (Bşk. Yrd.), Aykut Küçükkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Kemal Işık Kansu, Orhan Bursalı, Mine Kırıkkanat, Miyase İlknur, Ataol Behramoğlu. l Mali ve İdari İşler Müdürü: Osman Selçuk Özer Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: posta@cumhuriyet.com.tr Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: reklam@cumhuriyet.com.tr Yaygın süreli yayın Baskı: l İstanbul: İleri Basım mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. A.Ş Yenibosna mh. 29 Ekim Cd. no: 11A/41 Bahçelievler/İstanbul Tel : 0212 454 35 10. l Ankara : İleri Basım mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. A.Ş Saracalar mh. 57. cd. no: 21/A Akyurt/Ankara Tel : 0312 353 29 61. l İzmir: İleri Basım mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. A.Ş Fatih mh. 1199 sok. no:1/7 SarnıçGaziemir/İzmir Tel : 0232 483 96 60. l Adana: İleri Basım mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. A.Ş Levent mh. 1791 sok. no: 33/A Yüreğir/Adana Tel : 0322 346 36 25. l Trabzon: İleri Basım mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. A.Ş Organize sanayi Bölgesi no: 2 Arsin/Trabzon Tel : 0462 711 40 20. Dağıtım: Turkuvaz Dağıtım Pazarlama A.Ş. Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. NAMAZ VAKİTLERİ İmsak Güneş Öğle İkindi Akşam Yatsı İstanbul 03:50 05:38 13:06 17:01 20:24 22:03 Ankara 03:41 05:25 12:50 16:44 20:05 21:42 İzmir 04:11 05:52 13:13 17:04 20:24 21:57 İşçileri kurtarın! Libya’da kaçırılan yedi işçiden 15 aydır bilgi alınamıyor CHP İzmir Milletvekili Murat Bakan, Libya’da kaçırılan Türk yurttaşları için iktidara çağrı yaparak “Yıllarca terör örgütleri tarafından kaçırılan askerlerimiz, polislerimiz için çağrı yaptık. Nerede olduklarını sorduk, ‘kurtarılmaları için ne bekleniyor’ dedik. Şimdi de Libya’da kaçırılan ve haber alınamayan Türk işçilerle ilgili aynı soruları soruyoruz” dedi. Libya’da çalışan Türk işçiler geçen yıl şubat ayında Hafter’e bağlı güçler tarafından tutuklanmıştı. Geçen ekim ayında iki işçinin, kurtarılarak Türkiye’ye dönmeleri sağlanmıştı. Ancak bugüCHP’li Bakan, Libya’da kaçırılan Türk yurttaşları için iktidara çağrı yaptı. Aileler ise sosyal medyadan seslerini duyurmaya çalışıyor. ne kadar kendilerinden hiçbir haber alınamayan Türk işçiler de var, bu işçilerin aileleri sosyal medyadan seslerini duyurmaya çalışıyor. Aileler haber bekliyor CHP’li Bakan, Libya’da kaçırılan ve haber alınamayan Türk işçilerle ilgili iktidardan açıklama beklediklerini belirtti. Bakan, “Bir buçuk ay önce yazılı soru önergesi verdik, Dışişleri Bakanı’na ‘Libya’da kaçırılan, alıkonulan, haber alınamayan veya kurtarılması için diplomasi yürütülen kaç Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı var’ diye sorduk. Hâlâ bir yanıt alamadık. Sanıyoruz, yedi Türk işçi var haber alınamayan. 15 ayı aşkın süredir haber alınamayan işçilerin aileleri seslerini duyurmaya çalışıyor” dedi. Bakan, ailelerin şeffaf bir şekilde bilgilendirilmesi gerektiğini söyledi. l İZMİR / Cumhuriyet RUSYA VE İNGİLTERE SAVAŞ GEMİLERİ BOĞAZ’DAN GEÇTI Rus savaş gemisinden yaklaşık bir saat sonra İngiliz gemisi de İstanbul Boğazı’ndan geçti. Karadeniz’e açıldılar Rus ve İngiliz savaş gemileri İstanbul Boğazı’ndan geçerek Karadeniz’e açıldı. Savaş gemilerinin geçişine sahil güvenlik botları eşlik etti. Rus donanmasının Karadeniz filosuna ait 142 borda numaralı “Novocherkassk” isimli savaş gemisi, dün saat 08.00 sıralarında Marmara Denizi’nden İstanbul Boğazı’na giriş yaptı. Savaş gemisinin Boğaz geçişine iki sahil güvenlik botu eşlik etti. 1.5 saatte Boğaz geçişini tamamlayan gemi, Karadeniz’e açıldı. Rus savaş gemisinin Boğaz’a girişinden yaklaşık 1 saat sonra da İngiliz Kraliyet Donanması’na ait P 224 borda numaralı “HMS Trent” isimli River sınıfı açık deniz devriye gemisi Marmara Denizi’nden İstanbul Boğazı’na giriş yaptı. İki sahil güvenlik botunun eşlik ettiği geminin güvertesinden çok sayıda İngiliz askerlerinin kıyıyı izlediği görüldü. İngiliz savaş gemisi de 1.5 saate Boğaz geçişini tamamlayıp, Karadeniz’e eçıldı. Geçen hafta da Fransız donanmasına ait gemi Karadeniz’e açılmıştı. l DHA ‘TÜRKIYE PESCO’YA BAŞVURDU’ Türkiye’nin, AB ülkelerinin savunma alanında ortak çalışmalarına çerçeve oluşturan Yapılandırılmış Daimi İşbirliği (PESCO) projesinde yer almak üzere başvurduğu ileri sürüldü. Türkiye’nin yer almak istediği milyarlık projenin askeri hareket kabiliyetinin iyileştirilmesini içerdiği kaydedildi. Welt am Sonntag gazetesinin diplomatik kaynaklara dayandırdığı habere göre Türkiye, PESCO projesinin koordinasyonundan sorumlu olan Hollanda’ya bu konuda geçen hafta resmi başvuru yaptı. Deutsche Welle Türkçe’nin aktardığına göre, AB dönem başkanlığını Almanya’nın yönettiği 2020’nin ikinci yarısında, AB üyesi olmayan ülkelerin de PESCO projelerinde yer alabilmesinin önünü açan düzenleme sunulmuş ve kabul edilmişti. Türkiye’nin başvurusunun Yunanistan ile Kıbrıs Rum Kesimi’nin tepkisi de merak ediliyor. Diplomatlar, “Türkiye ile Kıbrıs ve Yunanistan arasında da normalleşme sağlamasını umut ediyoruz” dedi. l Haber Merkezi BULMACA SEDAT YAŞAYAN SOLDAN SAĞA: 1/ İzmir’in Selçuk ilçesindeki turistik sahil ve orman alanı. 2/ Eski yapı ya da kent kalıntısı... Suyun üstünde yüzen bir tür büyük şamandıra. 3/ Giz... Arka tarafında kırmaları çok, bacakları dar bir pantolon. 4/ Çin’in para birimi... Bir nota. 5/ Nazar değmesine karşı tütsü olarak kullanılan bir ot. 6/ Dansta erkeğe eşlik eden kadın... Un, et ve bamya ile yapılan bir yemek. 7/ Huzur... “Dağtavuğu” da denen bir kuş. 8/ Düzme, sahte... Bir nota. 9/ Renyum elementinin simgesi... Arkadaş, dost. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Ordu’nun Kumru ilçesinde bir şelale. 2/ “Âlem çiçek olsa ben olsam / Dost dilinden tatlı bal bulamadım” (Pir Sultan Abdal)... Ziyan. 3/ Adaçayına verilen bir başka ad. 4/ Öğütülmüş tahıl... Tümör... 1 234 5 678 9 1 2 3 4 5 6789 1GEZEKÇ İ P 1 2ELARA LAL 3ZAR BAKLA 4 E R KAM İ S 2 3 5KABALAK E 4 6 Ç AMA ZON 5 7 İ LK KOZAK 6 8 AL İ NARA 9PLASE KAV 7 8 Hollanda’nın plaka kodu. 5/ 9 Yırtık, eski püskü giysi. 6/ “Kandamlası, keklikgözü” giki adlar da verilen bir süs bitkisi... Bir soru sözü. 7/ Mutluluk... Yoz beğeni, zevksizlik. 8/ Yalnız iki geniş yüzü testereyle düzeltilmiş tahta... Sıkı dokunmuş bir tür pamuklu kumaş. 9/ Son derece yoğun bir kütle çekimine sahip olan ve bu nedenle ışığı bile bırakmayan varsayımsal gökcismi. KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak@yahoo.com.tr İsrail ve terör İsrail’in son Doğu Kudüs saldırısı, elbette taktik düzeyde hükümet kuramayan Netanyahu’nun siyasi pozisyonunu güçlendirme hamlesi olabilir ama stratejik düzeyde bu saldırı, İsrail’in 70 yıldır sürekli yaptığı işgali genişletme saldırısından başka bir şey değildir. İsrail, ABD’nin uluslararası medya gücünün desteğiyle, bu son saldırıda da aynı yalan propagandayı yineliyor: İsrail devleti, halkını “terörist saldırılardan” korumak için “meşru müdafaa” yapıyormuş! ABD ve İsrail: İki terörist devlet İşgale karşı direnen Filistinli örgütleri dün de bugün de terörist ilan etmek, İsrail’in kendi terörizmini örtme çabasıdır. Dahası, ABD ile birlikte İsrail, günümüzün terörist devletleridir. Emperyalist ABD, Ortadoğu’da Irak’ı işgal edip milyonları katletti; çocuklar dahil sivilleri bombaladı. Suriye’de hava saldırılarıyla sivilleri katletti, katlediyor. Terör örgütlerine silah verdi, veriyor. “Kullanışlı düşmanı” IŞİD ile bölgede “dolaylı terör” faaliyeti yürüttü. Libya’ya saldırdı, bu ülkenin devlet başkanını “kullanışlı teröristlerine” linç ettirdi. Bunlar “savaş” değildi, emperyalist işgaldi, emperyalist saldırıydı, terörizmdi. Kaldı ki ABD daha geçen yıl İran’ın resmi görevlisi Kasım Süleymani’yi suikast düzenleyerek öldürmüştü. Bundan âlâ terör faaliyeti mi olur! Siyonist terör örgütleri Topraklarını savunan Filistinliler terörist ama işgalci İsrail “meşru müdafaa” yapıyor, öyle mi! Geçiniz. Bu ülke, terör örgütlerinin faaliyetleriyle, terör estire estire kuruldu. O Siyonist terör örgütlerinin birleşmesiyle de devletleşti. Kısaca anlatalım: İlk Siyonist terör örgütü Haganah’tır, “savunma” demektir, 1920’de “sendika” olarak kuruldu. Ancak 1936’dan itibaren “askeri örgüt” oluşturdu. Diğer örgütlerle birlikte 1948’de İsrail’in resmi ordusuna dönüştü. David Ben Gurion, İzak Rabin, Ariel Şaron gibi İsrail yöneticileri Haganahçıydı. Haganah’ın Kudüs komutanı Avraham Tehomi, 1931’de ayrılıp kendi örgütünü kurdu: Irgun. 1943’te Irgun’un liderliğine, daha sonra İsrail başbakanı olacak Menahem Begin getirildi. Irgun da Haganah gibi İsrail’in resmi ordusuna dönüştü. Stern, 1940’ta Abraham Stern tarafından kuruldu. İsrail başbakanlığı yapacak olan İzak Şamir, bu örgütün önemli liderlerindendi. Bu örgüt de diğerleri gibi İsrail’in resmi ordusuna dönüştü. Bu üç örgüt dışında Şatiron, Lohmei gibi daha küçük ölçekli başka Siyonist terör örgütleri de vardı ve hepsi İsrail’in resmi ordusuna dönüştü. Yahudi örgütlerin terörü Bu örgütler, 1 Ekim 1945’te işbirliği kararı aldılar ve “kaçak Yahudi göçlerini önlemekle görevli” İngiliz askerlerine karşı bazen birlikte bazen tek tek terör saldırıları düzenlediler: Örneğin 31 Ekim 1 Kasım 1945 gecesi Filistin’deki demiryolu ağının 153 noktasını bombaladılar; 27 Aralık 1945’te 10 polisi öldürdüler; 20 Şubat 1946’da Hayfa radar istasyonunu havaya uçurdular, 25 Nisan 1946’da 7 İngiliz askerini öldürdüler; 18 Haziran 1946’da 6 İngiliz subayını kaçırdılar. Örneğin Menahem Begin komutasındaki Irgun, 22 Temmuz 1946’da İngiliz subayların kaldığı Kral Davud Oteli’ni bombaladı, 92 kişiyi öldürdü. Bu örgütler, aynı süreçte Filistinlilere terör saldırıları da düzenlemeye başlamışlardı. Çapları gittikçe büyüyen bu terör saldırılarından biri, örneğin Irgun ve Stern’in birlikte 9 Nisan 1948’de Deir Yasin’e saldırıp 254 Filistinliyi katletmesiydi. Uzatmayalım: Yahudi örgütlerinin bu terör eylemlerinin ayrıntıları için özellikle Hüsnü Mahalli’nin Filistin Benimdir (Kırmızı Kedi) ve Fahir Armaoğlu’nun Filistin Meselesi ve Arapİsrail Savaşları (Kronik) isimli kitaplarını incelemenizi öneririm. ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI kamilmasaraci@gmail.com Panzehir: Antiemperyalizm Sonuç olarak, İsrail’in terörist Filistinlilere karşı “meşru müdafaa” yaptığı, bir büyük yalandır. İsrail’in kendisi terör örgütlerinin üzerine inşa olmuş bir terör devletidir; 73 yıldır da terör estirmektedir. İsrail’in bu saldırganlığı birincisi ve en başta emperyalist ABD’den, ikincisi kimi Arap ülkelerinin ihanetlerinden, üçüncüsü ABD’nin Irak’ı işgali, Libya ve Suriye’ye saldırısı ve İran’ı hedef almasının yarattığı koşullardan cesaret bulmaktadır. Dolayısıyla terörün panzehri de antiemperyalist mücadeledir.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle