28 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
14 17 MAYIS 2021 PAZARTESİ KÜLTÜR Çözüm(leme) 1 yaşında Son yazımda “Herkese Bilim Teknoloji” dergisinin 5. yılını kutlarken, Türkiye’de dergiciliğin zor bir iş olduğunu vurgulamıştım. Bu zorlu alanda değerli bulduğum bir başka dergi de 1. yılını doldurdu: “Çözüm(leme)”. Utku Erişik, Ebru Figen Erişik ve ekiplerinin iki aylık olarak çıkardıkları “Çözüm(leme)” MayısHaziran 2020 sayısıyla yayıncılık hayatına adım atmıştı. Utku Erişik, hem yayıncılık dünyasından geliyor, editörlük geçmişi var, hem de tiyatrocu. Bu çok yönlülük “kültürel, sanatsal ve siyasal düşün dergisi” olarak tanımladıkları dergiye de yansıyor. İzmirli bir dergi Benim de içlerinde yer almaktan onur duyduğum derginin yazarları arasında, Ataol Behramoğlu, Barış Doster, Bedri Baykam, Işık Kansu, Cemil Kılıç, Ceyhun Balcı, Feyza Hepçilingirler, Hidayet Karakuş gibi değerli kalemler var. Ayrıca İlhan Selçuk, Attilâ İlhan, Cavit Orhan Tütengil, Ceyhun Atuf Kansu, Türkân Saylan gibi artık aramızda olmayan ustaların yazıları da yeniden okuyucuyla buluşturuluyor. “Çözüm(leme)” deyim yerindeyse “İzmirli” bir dergi ama iyi düzenlenmiş bir abonelik sistemiyle sadece yurtiçinde değil, başta Almanya olmak üzere yurtdışında da okurlarına ulaşıyor. Ayrıca ilginç girişimlere de imza atmışlar: Gençlere abonelik armağan etmek isteyen bağışçılarını Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’ne (ÇYDD) yönlendirip oradan burs alan veya ÇYDD şubelerinde çalışan gençleri dergilerine abone ediyorlar. Bu şekilde son sayı 820 gence ulaşmış. Dergi büyük boy çıkıyor, çok sık rastlanmayan bir boyutta ve tasarımı da dikkat çekici. “Çözüm(leme)” adının içerdiği çözüm ve çözümleme ortaklığı, yazıların altına derginin açtığı yorum köşelerinde ifadesini buluyor. Yazıyı destekleyici bilgiler, “konuya bir de şu açıdan bakalım” türü yorumlar, yazarların emeğini zenginleştirdikleri gibi, okuyucuyu daha boyutlu düşünmeye teşvik eden bir işlev üstleniyorlar. Bu noktada Utku Erişik’in seyirciyi düşündürmeyi seven tiyatro birikiminin de mutlaka payı var. Çeşitlilik tercihi Derginin ödünsüz Atatürkçü bir çizgisi var. Ama bunu okurun da artık sıkıldığı basmakalıp yazılarla değil, çok yönlülük içinde gerçekleştirme yolunu seçmişler. Kültür ve sanat, bir ölçüde de siyaset temalı yazılar ağırlıkta olmakla birlikte eğitimden doğaya, sağlıktan tarıma varıncaya kadar birçok başlık yer alıyor. Cumhuriyetin kurucu felsefesi ve Atatürk’ün birey aklını özgürleştirmeyi hedefleyen “kültür devrimi” içinde eğitimden bilime, bale ve tiyatrodan müziğe vb. el attığı alanların çeşitliliği düşünüldüğünde, temaların seçiminde yapılan bu tercih ayrı bir önem kazanıyor. Modern zamanların en önemli tarihçilerinden Eric Hobsbawm’ın “Kısa 20. Yüzyıl. Aşırılıklar Çağı 19141991” adlı kitabında işaret ettiği giderek belleksizleşme, insanların kendi tarihlerinden, hatta bir önceki kuşaktan habersiz hale gelmeleri olgusu, yüzyıl dönümünden sonra ve 21. yüzyılla birlikte hız kazandı. Kuşaklar arasındaki kopuklukların giderek uçurumlaşmasının, tarih(ler)imizden uzaklaşmamızın önüne geçilmesinde “Çözüm(leme)” türü dergilerin önemli olduğunu düşünüyorum. Tarihi yeniden yazmak isteyenlerin karşısına tarih bilinciyle çıkmak gerekiyor. Her alanda tarih bilinciyle. Yalanın ilacı, unutmamak ve unutturma çabalarına izin vermemektir. Nice yıllara “Çözüm(leme)”. TÜRKÜLERLE GÖMÜN BENİ “Dura dura bir sel oldum erenler, Bilmem çağlasam mı, çağlamasam mı? Yiğit muhtaç olmuş, kuru soğana...” Bedel ödeyenleri anlamak zaman alıyor, yaşarken kıymet bilmemek bizim toplumun ayıplarından biri. Mayıs ayının bereketi kozalağındaki hüzünde saklıdır, açıldı mı içinden önce bir Hıdrellez sabahında Deniz, Mahir, Sinan, Hüseyin, Yusuf; yaşı büyütülerek Erdal çıkıverir, narin kelebekler misali yaşamlarına son verdiğimiz. Bir dönemdir ki ahı alınmayan aydını kalmamış. Âşık Mahzuni, Başbakan Nihat Erim hükümetine öfkesini 45’liğine koyduğu sözlerle açığa vurur: “Erim erim eriyesin. Sürüm sürüm sürünesin” ve Nihat Erim’in şikâyetçi olması üzerine açılan davalardan dört yıl ceza beklenirken şaşırtıcı bir sonuç olur; Nihat Erim “Bir halk ozanı, başbakanı sevmek zorunda değildir” diye şikâyetini geri çeker ama beraat yerine cezası on aya indirilir. Ne var ki yazara, ozana, intikam gecikmez, 1970’li yılların ortalarına gelindiğinde, en ağır cezayı alır. Tam sekiz yıl sahneden uzak, yurtdışına çıkışı yasak kalacaktır. Çok ağır gelir bu sevgi dolu insan yüreğiKONUK YAZAR ne, üstelik ömür küfesin duğunun bilincinde olarak; de geçim derdi de vardır. “Eğer gerçekten halk ozanı EMEL Sırf müzikten uzak kaliseniz yaşadığınız toplumsal SEÇEN masın diye küçücük bir dükkânda plak satmaya gerçeklere dikkat çekmek ve o acıları paylaşmak zobaşlar. Bu yasağın ken rundasınız” der ve en önemdi ruhunda tutuşturduğu ateşi şu sözler lisi, “Devlet sanatçısı teklifi le açıklayacaktır: “Türkü söyleyememek almadınız mı” sorusuna yibeni çok üzüyordu. Canlı bir balığı tutun ğitçe ve halk ozanı kimliği ve kumun üzerine atın; o balık o denize ile “Devlet benim ödülümü nasıl bakıyorsa ben de türkülere öyle ba sıkıyönetim dönemlerinde kıyordum.” tırnaklarımı çekerek verdi!” diye cevaplayacaktır. Sarı saçlım, mavi gözlüm Buradan bakmak lazım Tam on dokuz yıl önce onu fiziken sanatçı ve aydın olabilmek, kaybettik ama önümüzde 19 Mayıs kavramlarına... Türkiye CumhuriAtatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor yetinde, herkes çeşitli nedenlerBayramı var. Onun sözleri ile le susmayı seçerken bir sanat“Sarı saçlım mavi gözlüm, neçı ve aydın olarak: “Katil, Ameredesin?” Gün ve gün onlara rika!” diyen gerçek vatanperhasretlerimiz artarak çoğaver ve Atatürk âşığı bir inlıyor. Bugün yiğitler aç, müsandır. Zulme karşı direniş zisyenler yokluktan kendini bayrağıdır. Sazı ile yaşama asıyor, kadınlar şiddet görütutunmuş, Türk halkının vazyor ülke günden güne karangeçilmez değeridir. Aydın ve lık çukurlara çekiliyor. bedel ödemek ne demekmiş! İşte o yüzden tırnakları sökülen, ağır bedeller ödeyen, sağlık sorunları yaşadığında teFersah fersah ödemiş. SözleÂşık Mahsuni rinin arkasında durmuş, adam Şerif gibi adamdır. davisi için yurtdışına gönderilmeÂşık Mahzuni Şerif usta’nın sayıyen tıpkı Ruhi Su gibi, Âşık Mahsuni Şe sız eserlerinden bazıları: Yuh Yuh, Dom rif candır, kandır. Ve bir gün olsun bu dom kurşunu, Çeşmi Siyahım, Merdo, acıları söz konusu etmemiş, bunun sis Dostum Dostum, Han Sarhoş Hancı Sartemin parçasında yıpratma politikası ol hoş, Yalan Dünya, Oy Bizim Eller, SiÂşık Mahsuni Şerif’in gençliği. vas Dramı, Acı Doktor, Yedin Beni, Fadimem, Gül Yüzlüm, Ciğerparem, Mevlam Gül Diyerek, Ağlasam mı? Abur Cubur Adam, Katil Amerika, Bu mezarda bir garip var, Ekmek Kölesi ve Sarı Saçlım Mavi Gözlüm gibi birçok eseriyle tanınan Âşık Mahzuni’nin türkülerini, Zeki Müren dahil birçok sanatçı yorumladı. Ardından 453 plak, 58 kaset ve yayımlanmış 8 adet kitap,TRT tarafından çekilmiş 2 adet belgesel kaldı. Selam olsun, aydın, sanatçı, insan ve yiğide... “Güneşe saygıdandır, Çiçeğin boyun eğmemesi. Bütün aşklardan yücedir, İnsanın, insan olması” Âşık Mahsuni Şerif. Bir romanın fotoğrafı çekilecek İstanbul’da başlayıp Romanya’da devam eden, günümüzden tarihe, tarihten günümüze gidip gelen, aşk mı, polisiye mi, tarihi mi pek belli olmayan bir roman ve canavar ruhlu kahramanı, görselliğe uygun bulununca proje yağdı. YAZGÜLÜ ALDOĞAN Bir kitap bir fotoğraf projesine nasıl konu olur? Sanat kitapları dışındaki kitap yazılarını Kitap Eki’mize bırakıyoruz. Ama bu kez üzerinde konuştuğumuz kitap, konusunun geçtiği yerlerde yürütülecek bir fotoğraf çalışmasına konu olunca ilgi alanımıza girdi. Yazar Gülşah Elikbank’ın “Yalancılar, Sevgililer” isimli romanı için İFSAK üyelerinden bir grup, temmuz ayında Transilvanya Bükreş gezisi yapacak ve romanın konusunun geçtiği yerlerde fotoğraflar çekecekler. Bu fotoğraflardan küratör Özhan Özde tarafından seçilenler sergilenecek. Fotoğraf deyince aklınıza sadece olayın geçtiği şehirlerin genel görüntüleri, manzara fotoğrafları gelmesin. Fotoğraflar temalı olacak; tema da kitaptaki roman kahramanları: Fatih Sultan Mehmet ve Eflak Beyi Vlad Tepeş (Kazıklı Voyvoda) ki daha sonra ünlü yazar Bram Stoker’ın klasik romanı Kont Drakula’nın da ilham kaynağı olmuş ve şatosunda yaptığı işkencelerin mekânı bugün turistik gezi yeri haline gelmiş. Fotoğraflara modellik edecek olanlar üç performans sanatçısı; iki erkek, bir kadın. Kadın da romanın ana kahramanını canlandıracak. Temalı fotoğraflar üç şehirde çekilecek: Braşov, Bran, (Vlad Tepeş’in korkunç işkenceler yaptığı kalesinin olduğu şehir) ve Sinaia (Kuşadası’nın da kardeş şehri imiş.) Bir haftalık bir fotoğraf çekim çalışmasının konusu ise romandan bir cümle olacak. Geziye katılan fotoğrafçılar, romandan bir cümle seçecekler ve bu cümlenin fotoğrafını çekecekler. Aşk, tarih ve polisiye Bu ilginç projenin ilk defa gerçekleştirileceğini tahmin ediyorum, daha önce yapan olmuşsa, yazar, biz de düzeltiriz. Gülşah Elikbank’ın “Yalancılar, Sevgililer” romanı, iki ayrı ülkede geçiyor: Türkiye ve Romanya. Yazar, kitabının konusuna da Romanya’daki gezisi sırasında karar vermiş. Hayli turistik bir yer olan Drakula’nın şatosunu gezerken tarihine merak sarmış ve bu fiktif kahramandan Kazıklı Voyvoda namıyla bilinen Eflak Prensi Vlad Tepeş’e varmış. Onun ve kardeşinin Fatih Sultan Gülşah Elikbank ile Yazgülü Aldoğan. Mehmet’le tanışıklığı, Osmanlı saraylarına götürülüşü, orada geçirdiği acı dolu günler, Osmanlıya olan nefretinin gerçek nedeni. Sonrasını tarih kitaplarından biliyoruz; Osmanlı elçilerini ve daha sonra savaşa gelen öncü kuvvetleri, yüzlerce askerini kazığa geçirerek öldürmesi! Fatih’in orduları karşısında yenileceğini bile bile şiddet ve despotizmi sonuna kadar sürdürmesi. Gülşah’la buluşup konuştuğumuzda kitabını henüz okumamıştım, belki Vlad Tepeş’in Fatih’le birlikte geçirdiği zaman konusunda daha fazla soru sorabilirdim ama hem yazabilir miydim, bilmiyorum, hem de konumuz kitap değil, üzerine yapılan projeler. Ama fotoğrafların neler olabileceğine fikir vermek için kitaptan da bahsetmeliyim. Kahramanlar sadece tarihi kişilikler değil, Bağdat Caddesi’nin araba yarıştıran gençlerinden acıklı bir aşk hikâyesine, oradan Romanya’ya geçerken polisiye bir diziye dönüşüyor ve orada birden tarihi boyut kazanıyor! Üç boyutlu bir hikâye diyelim! Tarih ve polisiye kısmı yeniden bir aşk hikayesine dönüşürken iki devletin işbirliğiyle narkotik bir operasyon bile giriyor işin içine. Genç yazarın kitaplarının uluslararası boyutta da destek bulduğunu ekleyip bu karmaşıklığın okurunun hoşuna gittiği sonucuna varmak lazım. Roman sadece bir fotoğraf çalışmasına konu olmayacak, sırada bir de dizi projesi var; dizi de güzel olur, içinde konu da kahraman da bol, çektikçe uzar? İntermedya tarafından BluTV için Türk Romen ortak yapımı olacak dizi projesi üzerinde de çalışılıyor diye bitirelim. Cep telefonsuz duramayanlara... Şarlatan Şeytan Yoktur İstanbul Modern’de ‘Bahar Nöbeti’ İstanbul Modern Sinema, çevrimiçi programlarına Bahar Nöbeti ile devam ediyor. İzleyiciyle bulaşacak filmlerden bir seçki olarak hazırlanan Bahar Nöbeti, 1830 Mayıs tarihleri arasında izleyiciyle buluşacak. Bahar Nöbeti Programı l ŞARLATAN 1820 Mayıs Yönetmen: Agnieszka Holland Oyuncular: Ivan Trojan, Josef Trojan, Juraj Loj Film, Jan Mikolášek isimli doğuştan kabiliyetli bir şifacının 1930’lar Çekoslovakyası’ndaki gerçek hayatından uyarlandı. l ŞEYTAN YOKTUR, 2020 2022 Mayıs Yönetmen: Mohammad Rasoulof Oyuncular: Baran Rasoulof, Zhila Shahi, Mohammad Seddighimehr Mohammad Rasoulof’un filmi bugün dünyada en çok ölüm cezasının uygulandığı bir ülkede (filmin çekildiği 2019 yılında İran’da 225 kişinin ölüm cezası infaz edilmiş) bu sistemin son halkası olan görevlileri merkezine alan dört farklı bölümden oluşuyor. Kendisi de hayatı boyunca film çekmeye yasaklı olan yönetmen bu ceza sisteminin ahlaki boyutunu tartışmıyor, onun yerine sıradan insanların sıradan hayatlarına bakıyor. John Cage’in sanat pratiği üzerine Arter’in “Dinleyen Gözler İçin” başlıklı sergisinin küratörü Melih Fereli ile John Laura Kuhn Cage Vakfı Direktörü Laura Kuhn, çevrimiçi bir söyleşide bir araya geliyor. 20 Mayıs Perşembe günü saat 19.00’da yapılacak çevrimiçi söyleşi, Arter’deki sergi etrafında Cage’in çok yönlü sanat pratiMelih Fereli ğine, kişisel yaşamına, ilişki ve işbirliklerine odaklanacak. Katılımın ücretsiz olduğu etkinlikle ilgili ayrıntılı bilgiye Arter’in internet sitesinden ulaşılabilir. Eskişehir’de festival zamanı Eskişehir Şehir Tiyatroları, 20202021 Tiyatro sezonunda Çocuk ve Gençlik Tiyatroları Festivali’ni özel bir gösterime dönüştürerek dijital ortamda minik izleyicileri ile buluşma kararı aldı. Şehir Tiyatroları bünyesinde bu güne kadar yapılan festivallere, dünyanın birçok farklı ülkesinden konuk olan oyunlar arasından yapılan özel bir seçki, 1723 Mayıs tarihleri arasında Eskişehir Büyükşehir Belediyesinin ve Şehir Tiyatroları’nın sosyal medya hesapları üzerinden çocuklar için yayımlanacak. Belçika, Bulgaristan, Danimarka, İtalya, İsviçre ve Türkiye’den grupların katılacağı çevrimiçi festival gösterimi 7 gün boyunca sürecek ve her gün saat 18.00’de yeni bir oyun online olarak yayımlanacak. “Aleksandır Telefonu Kaldır” online gösterisi mayıs ayı boyunca Seyretix’te. Sahneyi, Metin Uca’nın Aleksander Graham Bell ile birlikte paylaştığı gösteri, cep telefonlarımızla bugün yaşadığımız durumu konu alıyor. Cem Adrian konseri Ankara’da Cem Adrian 23 Mayıs’ta saat 20.00’de Ankara Yenimahalle Nazım Hikmet Kültür Merkezi’nde konser verecek. Geçen ocak ayının sonlarında unutulmaz türküleri yorumladığı yeni albümü “Seçkiler 2”yi çıkartan Cem Adrian; Türkiye’nin dört bir yanında ve yurtdışında konserlerine de devam ediyor!
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle