02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
15 MAYIS 2021 CUMARTESİ HAVADAN GÖRÜNTÜLENDİ YAŞLI JAPONLAR: ÇOK YALNIZIZ Japonya’da bir araştırma 60 yaş ve üstü halkın yüzde 31’inin “ailesi dışında hiç yakın arkadaşa sahip olmadığını” ortaya çıkardı. Ailesi dışında hiç dostu olmadığını belirtenlerin oranı, ABD’de yüzde 14.2, Almanya’da yüzde 13.5 ve İsveç’te yüzde 9.9 oldu. Japonya’dan katılımcıların yüzde 20’si ihtiyaç halinde komşularına danıştığını, sadece yüzde 5’i ise hastalık halinde komşularına yardımcı olduğunu ifade etti. l AA eposta: [email protected] OBRUKLAR HIÇ OLMADIĞI KADAR ARTTI, UZMANLAR UYARIYOR: Çölleşme yakın İstanbul’un sahil kesimleri başta olmak üzere birçok noktada görülen deniz salyası etkisini sürdürüyor. Kartal Sahili’nde kıyı kesimden uzaklaşarak denizin ileri kısımlarında oluşan deniz salyası yoğunluğu havadan görüntülendi. l İHA Deniz yaşamını TEHDIT EDIYOR İzmit Körfezi’nde görülen ve “deniz salyası” olarak adlandırılan müsilaj, dibe çökerek yaklaşık 20 metre derinlikte varlığını sürdürüyor. Kocaeli Üniversitesi Zooloji Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Halim Aytekin Ergül tek hücreli organizmaların vücut salgılarının oluşturduğu müsilajın içeriğini analiz etmek için çalışma yürüttüklerini söyledi. Organik maddelerin birikimi olan müsilajın bir süre sonra parçalanmaya başlayacağını ve ortamdaki oksijeni tüketeceğini belirten Ergül, bu durumun diğer deniz canlılarının ölümüne ya da yer değiştirmesine neden olabileceğini aktardı. Ergül, “Çok ciddiye alınması gerekir. Çalışmaların yapılması faydalı olacaktır” ifadelerini kullandı. l AA İKİZDERE’DE ÇALIŞMA SÜRÜYOR Bayram bile dinlemediler LEYLA KILIÇ Rize İkizdere’de İşkencedere Vadisi için taşocağı mücadelesi 24. günü geride bıraktı. Bayramda çalışma yapmayacağını belirten Cengiz İnşaat bölgede çalışma yapmaya devam etti. Çalışmalara engel olmak isteyen yöre halkı ise jandarma barikatı ve Cengiz İnşaat’ın çalışma alanını ayırdığı demir kapı ile karşı karşıya kaldı. Köylülerin direnişine destek veren CHP İstanbul Milletvekili Mehmet Bekaroğlu ve direnişçilerin avukatı İbrahim Demirci de Cengiz İnşaat’ın çalışma alanını ayırdığı demir kapıdan içeriye alınmadı. Uzun süren tartışmaların ardından ise Bekaroğlu ve Demirci alana girebildi. CHP Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal da köylülerin direnişine destek olmak ve alanda incelemelerde bulunmak için İkizdere’ye geldi. “İkizdere halkındır” diyen Sarıbal, “Halka rağmen taşocağı yapmak insanlık suçudur” dedi. Yargıya taşındı Direnişçiler, avukatları Yakup Okumuşoğlu ile Rize İdare Mahkemesi’ne yürütmeyi durdurma başvurusunda bulundu. Yapılan başvuruda liman projesi için alınan ÇED raporu ile çelişen hususlara değinilerek yapılmak istenen taşocaklarının hukuksuz olduğu dile getirildi. Yaşam kazansın Öte yandan 1713 Karadenizli “İkizdere’de Taşocağı İstemiyoruz!” başlıklı bir metne imza atarak doğa talanına “dur” dedi. Açıklamada, “Bugün İkizdere İşkencedere Vadisi, yarın başka bir Karadeniz toprağı, başka bir vatan toprağı... Şirketlerin yaşam alanlarımızı terk etmesini istiyoruz. Şirketler değil, yaşam kazansın...” Normalde doğal olarak oluşması on yıllar süren obrukların oluşma süreleri çok kısaldı. Sadece Konya’nın Karapınar ilçesinde, yeraltı sularının çekilip, toprağın çökmesiyle meydana gelen ve 2020 yılında 350 olarak bilinen obruk sayısı 600’e ulaştı. İklim kriziyle birleşen insan etkisi obruk oluşumunun doğal sürecini hızlandırdı ve sayılarını artırdı. Yeraltı sularının hoyratça kullanıldığına dikkat çeken uzmanlar, çölleşme riskinin yüksek olduğunu ve bir an önce önlem alınması konusunda uyarıyor. Dokuz Eylül Üniversitesi tarafından düzenlenen Türkiye’de Obruk Gelişmeleri ve Çevresel Etkileri konulu bir çevrimiçi toplantının moderatörlüğünü Prof. Dr. Özlem Çakır ve Prof. Dr. Zerrin Toprak Karaman yürüttü. Toplantıya katılan uzmanlar özetle şöyle konuştu: Denetim şart l PROF. DR. DOĞAN KANTARCI: Özellikle kum ve kumlu, çakıllı gevşek tortul materyallerin gözeneklerindeki yeraltı suları içme suyu, sulama, kullanma ve sanayi için çekilmekte. Atmosferde karbondioksitin artışı önemli bir ısınmaya, ısınma da yüzey sularının daha fazla buharlaşmasına sebep oldu. Yeraltı sularının beslenmesi azaldı. Kar yağışları da azaldığı için yeraltı sularına ulaşan kar suları da azaldı. Yeraltı suyunun kullanımı o kadar ileri gitti ki eskiden kuyulardan çekilen sular, artık 300 metre ve daha derinden çekilebilmekte. Su kullanımını kısıtlamazsak, yeraltı sularını çekmeye, su israfına, ormanları yok etmeye, açık ocak işletmeciliğine izin vermeye, su soğutmalı termik santrallar yapmaya devam edersek su üretimini engelleriz. Ülkemizin besin ürünleri üretimini yok ederiz. Suyun üretimi, su tüketiminin sınırlanması öncelikli kamu yararı kapsamında. Eğer önlem alınmazsa siz düşünün çölleşmeyi. Türkiye’de insan etkisiyle birlikte sayıları gitgide artan obruklar güvenlik tehdidi de oluşturmaya başladı. ÇEVRE ‘Bizi daha kötü KURAKLIĞIN SONUCU AĞIR Gözlenen kuraklık olaylarının Konya Yöresi’ndeki obruk oluşumlarına etkisini iklim değişikliği ve değişkenliği açısından değerlendiren Prof. Dr. Murat Türkeş de “Konya Havzası bugünkü koşullarda bile ortanın üstünde ve yüksek çölleşme riskine sahip. Obruk coğrafyası böyle bir alana karşılık geliyor” diye konuştu. Türkeş rekor sıcaklıklara dikkat çekerek Konya yöresinin kuraklaşan yörelerden biri olarak karşımıza çıktığını söyledi. Söz konusu yörede obruk sayılarının arttığı 2000’li yıllarda kuraklaşma eğiliminin de başladığını belirten Türkeş, “2010 yılına kadar bu eğilim oldukça belirgin” ifadelerini kullandı. Türkeş, bilimsel verileri paylaşarak 1990’lı yıllardan 2010 yılına kadar bir kuraklaşmanın egemen olduğunu anlattı. günler bekliyor’ CAN KAYBI OLABİLİR l PROF. DR. DOĞAN YAŞAR: Yeraltı sularının aşırı ve plansız kullanımı arkadan da jeotermal belası geldi başımıza. İlk Nevşehir’de 2007 yılında bir çöküş yaşadık. Bin metrekarelik bir alan çöktü. Özellikle Aydın Ovası şu anda jeotermal olaylardan ötürü tarımsal olarak ciddi yara aldı. Asıl belası da obruklar. Yeraltı suları kullanımına başlandıktan sonra çok ciddi tarım sorunları nedeniyle çok ciddi obruklarla karşılaşmaya başladık. Özelikle son 20 yılda patladı. Yeraltı sularını biz hoyratça kullanıyoruz. Dünyanın en hoyratça yeraltı sularını kullanan ülkelerden biriyiz. Yeraltı suyu çektiğinizde yukarıdaki ağırlık çökmeye başlıyor. Dünyanın en vazgeçilmez doğal kaynakları yeraltı sularıdır. Biz daha gerçek anlamda kuraklık yaşamadık. Jeotermal ve yeraltı sularınını kullanımını mutlaka ve mutlaka denetim altına almalıyız. Bütün kuyular kontrol altına alındıktan sonra düzenli olarak seviye ölçümleri yapılıp ona göre oradaki tarım ürün desenlerinin devletçe belirlenmesi gerekiyor. Tarım Bakanlığı’na büyük görev düşüyor. Suyu ve tarım ürün desenini insanlara bırakmasınlar. Obruklar işin kötü bir tarafı ama bizi bundan daha kötü şeyler bekliyor. Doç. Dr. Bülent Özmen ise obrukları afet yönetimi bakış açısıyla değerlendirdi. Türkiye’deki obruklara baktığımız anda son 3 yılda neredeyse obruk oluşumlarının sayısının yılda 23 30 taneye kadar çıktığını belirten Özmen, sayıların daha da artacağını söyledi. Özmen, obruk deyince ilk akla sadece Konya’nın geldiğini ifade ederek son yıllarda Denizli’de, Eskişehir’de, Bursa’da, beklenmeyen illerde de artık obrukların görülmeye başlandığını anlattı. Obruk nedeniyle kayıtlara geçen bir can kaybı olmadığını ama ilerleyen yıllarda olmayacağı anlamına gelmediğine dikkat çeken Özmen “Obrukların yavaş yavaş şehir merkezine yakın yerlerde de oluşmaya başladığını görüyoruz maalesef” dedi. Nefes kesen macera Bursalı ve İstanbullu 12 dağcı Kastamonu’nun Pınarbaşı ilçesi sınırlarındaki Valla Kanyonu’nu yüzerek geçti. Suyu aşmanın imkânsız olduğu bölgelerde kayalara iple tırmanan dağcılar sık sık ölümle burun buruna gelseler bile pes etmeden 18 kilometrelik adrenalin dolu yolculuğu tamamladı. Dağcı grup daha sonra şehirden ayrıldı. Valla Kanyonu, nefes kesen manzarasının yanı sıra yer yer 1200 metreyi bulan yüksekliğiyle dünyanın en derin ikinci kanyonu olarak kabul ediliyor. l İHA ŞIMDI DE BAŞKANLIK KURULACAK Kanal İstanbul inadı Tüm itirazlara karşın iktidarın ısrarcı olduğu tartışmalı Kanal İstanbul projesi sürecini yönlendirmek üzere “Kanal İstanbul İdaresi” kurulacağı belirtildi. Kanal İstanbul projesini yürütmek için Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı bünyesinde faaliyet gösterecek Kanal İstanbul İdaresi Başkanlığı kurulacağı öğrenildi. Buna göre TOKİ, Emlak Konut, Karayolları, Demiryolları, Altyapı Yatırımları Genel Müdürlükleri başkanlığın paydaşları olacak. Projeye ilişkin çalışmalarda paydaşlar, başkanlık çatısı altında işbirliğine gidecek. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da “İnadına yapacağız” dediği Kanal İstanbul projesinde ilk kazmanın haziranda vurulacağı duyurulmuştu. Proje kapsamında güzergâhında yapılması planlanan altı köprüden ilkinin temelinin de yine önümüzdeki ay sonunda atılacağı açıklanmıştı. l İstanbul / Cumhuriyet Kuraklık her geçen yıl artarken Türkiye’deki arıtma tesisleri alarm veriyor Arıtma değil, kirletme! Türkiye’deki 1127 arıtma tesisinin sadece yüzde 45’i iyi durumda. 471’inin revizyona ihtiyacı var. 154 tanesinin ise yeniden yapılması gerekiyor. MUSTAFA ÇAKIR Kuraklığın her yıl daha fazla hissedildiği Türkiye’de arıtma tesisleri de güven vermiyor. TBMM Küresel İklim Krizi Kuraklık ve Su Kaynaklarının Verimli Kullanılması Araştırma Komisyonu üyesi, CHP Manisa Milletvekili Vehbi Bakırlıoğlu, su kaynaklarındaki kirliliğin nedenlerinin başında evsel ve sanayi atık sularının geldiğini belirtti. Türkiye’de evsel atık sularının yüzde 88’ini, sanayi atık sularının ise yüzde 95’ini arıtmaya yetecek kadar tesis yapıldığına işaret eden Bakırlıoğlu, “Ancak arıtılan suların sadece yüzde 37’si temiz olarak kabul ediliyor. Yüzde 23’ü kirli, yüzde 40’ı ise çok kirli olarak akarsulara, göllere akıyor. 1127 atık su arıtma tesisinden sadece yüzde 45’i iyi durumda çalışıyor. 471’inin revizyona ihtiyacı var. 154 tanesinin ise yeniden yapılması gerekiyor” dedi. Tarımda kullanılıyor Arıtılan suların, yerüstü su kaynaklarına, derelere, nehirlere bırakıldığını dile getiren Bakırlıoğlu, şunları söyledi: “Sularımızın yüzde 37’si iyi durumda iken yüzde 40’ı kötü durumda. Derelere, göllere bırakılan tam arıtılmamış suların tarımsal amaçlı kullanıldığında üretilen ürünün ne kadar sağlıklı olacağı tartışma konusu olacaktır. Atık su arıtma tesisi kurmak isteyen belediyelere karşılıksız hibe desteği verilmeli.” l ANKARA Stratosfer tabakası daralıyor Yapılan yeni bir çalışma insan faaliyetlerinden kaynaklanan sera gazı emisyonlarının stratosferi daralttığını ortaya koydu. Bu değişim uydu işlemlerini, GPS navigasyon sistemini ve radyo iletişimini de etkileme potansiyeline sahip. The Guardian’ın haberine göre araştırmacılar, atmosfer tabakasının kalınlığının 1980’lerden bu yana 400 metre daraldığını saptadı. Emisyonlarda büyük kesintiler olmazsa 2080 yılına kadar yaklaşık bir kilometre daha incelme yaşanması muhtemel. Bu çalışma insanların gezegen üzerindeki yıkıcı etkisini gösteren en son keşif. Nisan ayında yayımlanan başka bir çalışmada ise muazzam miktarlardaki buzulların erimesiyle dünyanın ağırlığının değiştiğini ve ekseninin kaydığını ortaya koymuştu.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle