07 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
HABER 3 14 MAYIS 2021 CUMA 280/120 300/160 320/140 240/160 280/110 290/7 0 250/70 290/110 250/1 0 0 320/140 300/130 280/140 160/8 0 240/1 8 0 170/8 0 210/120 160/9 0 210/100 170/7 0 190/120 180/1 0 0 260/1 5 0 TARİHTE BUGÜN 1610 Fransa kralı IV. Henri suikasta uğradı ve XIII. Louis kral oldu. 1940 II. Dünya Savaşı’nda Hollanda Muharebesi, Hollanda’nın Nazi Almanyası’na teslimiyle sona erdi. 1955 Arnavutluk, Bulgaristan, Çekoslovakya, Doğu Almanya, Macaristan, Polonya, Romanya ve Sovyetler Birliği, Varşova Paktı’nı imzaladılar. 1973 NASA’nın Skylab uzay istasyonu Cape Canaveral’dan uzaya fırlatıldı. TTB İkinci Başkanı Ökten, 17 Mayıs sonrasındaki normalleşmeye ilişkin konuştu: Vaka binin altına inmeli Türk Tabipleri Birliği İkinci Başkanı Doç. Dr. Ali İhsan Ökten, 17 Mayıs sonrası larda yaşadıkları evlere bulaştıracaklar ve salgının artışına neden olabilecekler. Ayrıca virüs konuşulan normalleşme planlaartık biliyoruz ki kapalı ortamrına ilişkin, “17 Mayıs’tan sonra yeni bir normalleşme süreSARP larda çok daha fazla bulaş etSAĞKAL kisi göstermektedir. Biz insancine girmek için günlük yeni ları eve kapatmaktansa aksine vaka sayılarının binin altına inme kontrollü bir şekilde açık alanlara çısi, ölüm sayılarının tek rakamlı sa karmalıyız” ifadelerini kullandı. yılara gerilemesi gerekir. Toplumun yüzde 6070’ini aşılamadan normal‘Toplumun yüzde 60’ı leşme sürecinden bahsedemeyiz” aşılanmalı’ dedi. Bayram sonrası büyük şehirle 17 Mayıs’tan sonrası için konuşure olacak hareketlilik konusunda da lan normalleşme senaryolarını youyaran Ökten, “Bu hareketlilik daha rumlayan Ökten, “Tam kapanmanın önce Karadeniz ve Ankara’da ikti biteceği 17 Mayıs’tan sonra yeni bir dar tarafından yapılan kongrelerden normalleşme sürecine girmek için sonra gördüğümüz gibi vaka sayısı günlük yeni vaka sayılarının binin alnı artırabilir” ifadelerini kullandı. tına inmesi, ölüm sayılarının tek raTTB İkinci Başkanı Ökten, salgında kamlı sayılara gerilemesi gerekir. Ayalınan tedbirlerle bugüne kadar geli rıca aşılamada şu an toplumu aşılanen noktayı ve sonrasında yapılması ma oranımız düşük. Şu an iki doz gerekenleri Cumhuriyet’e anlattı. Ya aşı yaptığımız oran yüze 14 civarınşadığımız durumun bir “tam kapan da. Toplumun yüzde 6070’ini aşılama” olmadığını vurgulayan Ökten, madan yani toplumsal koruyuculu“Hizmet sektörünün yüzde 61’i çalış ğu sağlayamadan normalleşme süretı. Genel olarak baktığımızda çalışan cinden bahsedemeyiz. Bu şartlar sağların sadece yüzde 17’lik kısmı çalış lanmadıktan sonra yapılacak her normadı” dedi. İnsanların bu süre içinde malleşme bize daha önceki kontrollü evden işe gitmelerinin riskli olduğu normalleşme sürecinden sonra mart nu belirten Ökten, “Çünkü işyerlerin ve nisan ayında yaşadığımız salgının de karşılaştıkları olumsuz ortamdan tekrar artışa geçtiği felakete yol açakaptıkları virüsleri kalabalık ortam bilir” uyarısı yaptı. l ANKARA ‘GÜNLÜK TEST 400 BIN OLMALI’ Yurttaşların salgın tedbirlerinin başladığı 29 Nisan’da özellikle İstanbul, Ankara gibi vaka oranının çok yüksek olduğu illerden Akdeniz ve Ege bölgesine gitmeye başladığını anımsatan Ökten, “17 Mayıs’tan sonra o insanlar geri dönecek. Bu hareketlilik daha önce Karadeniz ve Ankara’da iktidar tarafından yapılan kongrelerden sonra gördüğümüz gibi vaka sayısını artırabilir” dedi. Ökten, 17 Mayıs’tan sonraki salgın yönetimi için ise şu önerileri sıraladı: “Aşılama hızını artırmalıyız, daha etkili filyasyon yapmalıyız. Okullarda fiziki şartları düzelterek ve öğretmenleri aşılayarak yüz yüze eğitime geçmeliyiz. Ekonomik ve sosyal destek paketleri ile işçi, işsiz, küçük esnaf, yoksul, dar gelirli kesimin yaşam koşullarını iyileştirmeliyiz. Seyahat sınırlamaları uygulamalıyız. Zorunlu üretim dışında üretimi durdurmalıyız.” ‘AŞILANDIM’ Salgın etkisi mi? Sadece İstanbul’da ya9ş2ameğınitıiymitciridi Turistlerin göreceği kişilere ‘özel’ maske Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın kuruluşu olan Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı’nın (TGA) “goturkey” adlı internet sitesi tarafından yabancı turistlere yönelik hazırlanan tanıtım videosunda, görev yapan personelin “Aşılandım” yazılı maske takacağına ilişkin görüntüler yer aldı. Dışişleri Bakan Mevlüt Çavuşoğlu’nun “Turistin görebileceği herkesi mayıs sonuna kadar aşılayacağız” sözlerinin ardından Türk halkını aşağılayan bir adım da Kültür ve Turizm Bakanlığı’ndan geldi. “goturkey” adlı internet sitesi tarafından turistlere yönelik “Güvenli Turizm” tanıtımı için hazırlanan videoda, “Geçen yaz, milyonlarca misafir sterilize edilmiş tatil yerlerinin keyfini çıkardı. Bu yaz, bütün çalışanlarımızı da aşılıyoruz. Sterilize edilmiş tatil yerleri ve aşılanmış çalışanlar. Biz buna ‘turizm için çifte güvenlik’ diyoruz” ifadeleri kullanıldı. Videoda, turizm çalışanlarının taktığı maskelerde “Tadını çıkar. Ben aşılandım” yazdığı görüldü. Videonun sosyal medyada paylaşılması ile birlikte çok sayıda yurttaş, maskelere ve videoya tepki gösterdi. l ANKARA/Cumhuriyet KORONA GÜNLÜĞÜ BIR SAĞLIKÇI DAHA ÖLDÜ İstanbul’da radyoloji teknisyeni İbrahim Cömert, koronavirüs nedeniyle yaşamını yitirdi. Türk Tabipleri Birliği (TTB) Twitter hesabından yapılan açıklamada “İstanbul Sarıyer Hamidiye Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde radyoloji teknisyeni olarak görev yapan İbrahim Cömert’i Covid19 nedeniyle kaybettik” denildi. l Haber Merkezi SPUTNIK V’NİN ÜRETİMİ Ankara Üniversitesi (AÜ) Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. İsmail Balık, Sputnik V aşısı üretiminin Türkiye’de yapılacağı açıklamasını değerlendirdi. Balık “Yapılan anlaşma, aşının dolum şeklinde üretilmesine yönelik değil. Aşı, Türkiye’de sıfırdan üretilecek. Hem ilaç sanayimize hem bilim insanlarımıza milyarlarca doz aşıyı üretebilme yetisini de kazandıracağı için çok değerli” dedi. l AA SEFA UYAR Eğitimİş Genel Özlük Hukuk Sekreteri Maksut Balmuk, İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nün uzun süredir yaşamını yitiren eğitimciler için taziye mesajı yayımladığını ancak son dönemde taziye mesajlarının arttığına işaret ederek 20182019 eğitim öğretim yılında 17 olan İstanbul’da yaşamını yitiren eğitimci sayısının, Covid19 salgını ile birlikte 24 Mart 20205 Mayıs 2021 tarihleri arasında 92’ye yükseldiğini açıkladı. Balmuk, İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nün yayımladığı taziye mesajları üzerinden hazırladığı çalışma ile salgın sürecinde çok sayıda eğitimcinin yaşamını yitirdiğini ortaya koydu. Müdürlüğün, uzun süredir yaşamını yitiren eğitimciler için internet sitesi üzerinden taziye mesajı yayımladığına dikkat çeken Balmuk, “son dönemde sitenin haberler bölümünü taziye mesajlarının doldurduğunu” kaydetti. Taziye mesajı paylaşanların tamamının Covid19’dan yaşamını yitirip yitirmediğinin bilinmediğini aktaran Balmuk, “Kaldı ki pandemi nedeniyle hastaneye yatıp vefatı Kovid19 olarak gösterilmeyen birçok vaka söz konusu” dedi. Müdürlüğün paylaşımları ile pandemi öncesi ile pandemi döneminin kıyaslanabileneceğini vurgulayan Balmuk, verileri hem eğitim öğretim yıllarına hem de pandemi dönemine göre derledi. Buna göre, İstanbul’da, 20182019 eğitim öğretim yılının başladığı 1 Eylül 2018 ile 5 Mayıs 2019 arasında 17; 20192020 eğitim öğretim yılının başladığı 1 Eylül 2019 ile 5 Mayıs 2020 arasında 16 ve 20202021 eğitim öğretim yılının başladığı 1 Eylül 2020 ile 5 Mayıs 2021 arasında 73 eğitimci yaşamını yitirdi. Covid19 salgınının başlangıcı odak alındığında ise 24 Mart 2020 ile 5 Mayıs 2021 arasında İstanbul’da 92 eğitimci yaşamını yitirdi. Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk’un, Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk düşmanları için dahi taziye mesajı yayımlarken, eğitimciler için mesaj yayımlamadığını vurgulayan Balmuk, “Selçuk’un, bugüne kadar yaşamını yitiren eğitimcilerin sayısının açıklanması çağrılarına yanıt vermediğini” kaydetti. Balmuk, “Bakan Selçuk’u, göreve geldiği Temmuz 2018’den itibaren aylık bazda vefat eden öğretmen sayılarını paylaşmaya davet ediyoruz. Öğrenci gören her öğretmeni aşılayamayan bakanlığı göreve çağırıyoruz. Eğitim çalışanları arasında ayrım yapılmaksızın tamamı hızla aşılanmalıdır. Okulöncesi ve sınıf öğretmenlerinin bir kısmının aşılanması ile öğretmenlerin aşılandığını söyleyenler ancak kendilerini kandırabilirler” ifadelerini kullandı. l ANKARA/Cumhuriyet Şeker Bayramı’nın tam kapanmaya denk gelmesi nedeniyle sevdiklerinden uzak kalan Darülaceze sakinleri, kendileri için düzenlenen kutlamada, birbirleriyle bayramlaşıp, gönüllerince eğlendi. Üç aşamalı normalleşme planı Artan koronavirüs (Covid19) vakalarını düşürmek amacıyla uygulanan tam kapanmanın bitmesine birkaç gün kala, normalleşme planları yapılmaya başladı. Kulislerde 3 aşamalı bir planın olduğu aktarıldı. CNN Türk’ün haberine göre; 17 Mayıs öncesinde kulislerde 3 aşamalı normalleşme planı konuşuluyor. Kulislere göre bu sene okullar açılmayacak, uzaktan eğitim devam edecek. Söz konusu plan şöyle: Pazartesi ilk etapta kafeler, restoranlar ve lokantalar saat 20.00’a kadar açılacak. Sokağa çıkma kısıtlaması 21.00’den sonra olacak. Cumartesi günleri sokağa çıkma kısıtlaması kaldırılacak. Planlamanın ikinci aşamasındaki tarih ise 31 Mayıs. Bu dönemde kafe, restoran, lokanta gibi iş yerleri 22.00’de kapanmaya başlanacak ancak kapalı alanlar kullanılamayacak. Dışarısı ise yüzde 50 oranla kullanıma açık olacak. Daha küçük işletmeler, kahvehane ve çay ocağı gibi yerler için valilik üzerinden izin çıkarılacak. Bu dönem pazar günü sokağa çıkma kısıtlaması olmayacak. Üçüncü aşama için tarih temmuz hayat neredeyse normale dönecek. l Haber Merkezi Cezaevlerinde bayram için eGörüş Adalet Bakanlığı, eGörüş Projesi’nin pilot olarak uygulandığı ceza infaz kurumlarındaki suça sürüklenen çocuklar ve kadınlar başta hükümlü ve tutukluların, bayramda aileleriyle görüntülü görüşeceğini bildirdi. Ceza infaz kurumlarındaki hükümlü ve tutukluların, kantin alışverişi, mektup, aileleriyle görüntülü konuşma gibi ihtiyaçlarının KİOSK cihazları ile karşılanabildiği kaydedilen açıklamada, “Hükümlü ve tutuklular eş, çocuk, aile ve yakınlarıyla irtibatlarını eGörüş kabinlerinde sağlayabiliyor. Özel olarak tasarlanmış kabinlerin içerisine bilgisayarların konulmasıyla oluşturulan KİOSK cihazları, öncelikli olarak Türkiye genelindeki müstakil kadın ile çocuk ve gençlik kapalı ceza infaz kurumlarında hizmet verecek. Proje, dezavantajlı gruplardan sayılan çocuk ve kadın hükümlütutukluların bulundukları 16 kurumda uygulanmaya başlandı” denildi. l ANKARA/Cumhuriyet İSTANBUL’DA BEKÇI ŞIDDETI İstanbul Fatih’te bir otelin önünde 4 bekçi, sokağa çıkma kısıtlamasına uymadığı iddiasıyla bir yurttaşı kaldırıma yatırarak darp etti. Sosyal medyada paylaşılan görüntülere göre, bekçilerin müdahalesi sırasında bir bekçinin, tepki gösteren yurttaşın üzerine yürüyüp tekme attığı görüldü. Bekçinin yurttaşı küfürle ve tehditlerle olay yerinden uzaklaştırmasının ardından 3 el silah sesi duyuldu. l Haber Merkezi METROBÜSTE ‘REHINE’ KRIZI İstanbul’da dün Beylikdüzü’nden Avcılar yönüne gitmekte olan metrobüs içindeki Ali K. (34), elindeki kesici aletle kendisine zarar vermeye başladı. 5 yıldır madde bağımlısı olduğu belirtilen Ali K., Haramidere’de yolcuları alıkoyarak kendini araç içine kapattı. Bir süre sonra yolcuları ve şoförü araçtan indiren Ali K., bölgeye sevk edilen Özel Harekât polisleri tarafından gözaltına alındı. Ali K., Bakırköy Prof. Dr. Mazhar Osman Ruh Sağlığı ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’ne götürüldü. l Haber Merkezi Ermeni gailesi (7) Ermeni gailesi sorunuyla ilk kez 1965 yılında, Paris’te karşılaşmıştım. Sınıf arkadaşım ABD’li bir kız, durup dururken “Ermenileri yok ettiniz, soykırım yaptınız” demişti. Ben de budalaca “Siz de Kızılderililerin kökünü kazıdınız” demiştim. Hâlâ utanırım. Ermenilerin kendilerine soykırım yapıldığını ilk kez 1965 yılında dile getirdiklerini daha sonra öğrendim. Türkiye’nin bir Kürt sorunu olduğunu da o yıl öğrenmiştim. HHH Bu konuda Ermeni ve Türk yazarlarını kaynak olarak kullanmak istemem ama meslekten hariciyeci, büyükelçi Gündüz Aktan kendisiyle yapılan bir söyleşide (*) belgelere dayalı, zihin açıcı bilgiler veriyor: (Soykırımı) Nurnberg’den 17 yıl sonra keşfettiklerini söylediniz.. Çünkü ilk defa 1965’te dile getirdiler, kendilerine soykırım yapıldığı iddiasını. Daha önce başlarına gelene soykırım filan demiyorlardı. Onun için 90. yılını anmaları da ilginç bir şey. Bu iş, çok ciddi yönleri olan bir iş. Peki, uluslararası hukuka göre Türkiye Cumhuriyeti’nin, “Bu, Osmanlı döneminde yaşanmış bir hadisedir, bizi ilgilendirmez” deme hakkı var mıdır, yok mudur? Burada bilinmeyen husus şu: Sevr Antlaşması’na göre bir Ermeni ülkesi kuruluyor. Bunun batı sınırlarını saptamak işi de Amerika’ya bırakılıyor. Derken Lozan Antlaşması yapılıyor. Lozan’da Ermeni yurdu yok. Ermeni yurdu olmadığı gibi metinde Ermeni kelimesi bile yok. Ama Lozan içinde Ermeni sorunu halledilmiştir. Nasıl halledilmiştir? 58. maddede, “Ekonomik Konular” başlığı altında ele alınmıştır. Burada, bütün tazminat hükümleri mevcuttur. Mal ve mülklerine el konulan Ermenilerin tazminat hakları da dahil mi buna? Evet, hepsi dahil. Bütün bunlar alt alta yazılmış, itiraz için de altı aylık süre tanınmış. Bir sene içinde, yabancı hâkimlerin de bulunduğu hukuk mahkemelerine müracaat hakkı tanınıyor. Metin altında küçük bir madde daha var. Orada “Bütün bunlar, Balkanlar’dan Anadolu’ya zorla göç ettirilen Türkler için de aynen geçerlidir” deniliyor. Bu madde, Balkanlar’da Türklerin başına gelenler ile Anadolu’da Ermenilerin başına gelenlerin aynı hukuki statüde mütalaa edildiğini gösteriyor. Lozan’la birlikte bu iş kapanmıştır. Dolayısıyla reddi mirasa filan gerek yok. Çünkü Lozan’da hesabını görmüş ve bu işi bitirmişsiniz. Bu, karşı tarafın da kabul ettiği bir şey. Uluslararası toplum diyebileceğiniz bütün ülkeler de orada.. Büyük bir trajediden kimsenin şüphesi yok. Niye kabul edilmiyor o zaman? Kabul edilmez olur mu? Biz her zaman bunu ciddi bir trajedi olarak kabul ediyoruz. Ama buna soykırım dediğiniz zaman iş değişir. Çünkü bu, soykırım değil. Şimdi bakın, biraz önce sözünü ettiğim dört grup, aslında beş gruptu. Jenosit yani soykırım kelimesinin babası Rafael Lemkin politik grup eklemişti. Politik grup, müzakere sürecinde dışarda bırakıldı. Politik grup şu demek: Bir toprak parçasına sahip olmak istiyorsunuz, orayı yurt yapmak istiyorsunuz, devlet kurmak istiyorsunuz. Bunun için mücadeleye giriyorsunuz. Bu mücadelede taraflar birbirlerini öldürür. Silahlı güclerin birbirini öldürmesi savaş hukukunun içine girer. Bu mücadelede sivillerin öldürülmesi ise yine suçtur. Ama Soykırım Sözleşmesi, politik grubu sözleşme dışında bırakmıştır. Neden? Çünkü burada yok etme kastı değil, toprağa sahip olma kastı önemlidir. Yani taraflar bir amaç için yapılan mücadelede birbirlerini öldürmüşlerdir. Buna sivil savaş da dahildir. Bu, siyasi bir mücadeledir. Bu siyasi mücadelede insanlar ölür, siviller ölür; bu suçtur ama soykırım değildir. Çünkü, mesele Yahudi soykırımına dayanıyor. Yahudiler Almanya’yı bölüp bir toprak parçasına sahip olmak istedikleri için öldürülmediler. Yahut Rus ordularına yardım ettikleri için öldürülmediler. Rus ordularıyla savaşmakta olan Alman ordularını arkadan vurdukları için de öldürülmediler. Niçin öldürüldüler? Sadece Yahudi oldukları için öldürüldüler. Başka hiçbir sebep yoktu. HHH Konuya bu açıdan bakmak gerekir. 1915 yılında tehcir sırasında ölen, kırıma uğrayan Ermeniler, Ermeni oldukları ya da Hırıstiyan oldukları için ölmedi. Kendi devletlerini kurmak için öldüler. Haklıydılar ama üzerinde devlet kurmak istedikleri toprak, Osmanlı toprağıydı. Tıpkı günümüzde İsrail (İbraniler) ile Filistinliler (Filistiler) arasındaki müzmin savaşın dinler arası (Musevilikİslam) bir savaş değil, bir egemenlik ve toprak savaşı olması gibi. (*) Sefa Kaplan, 1915’te Ne Oldu?, Hürriyet Yayınları, 2005. s.4647. 3P1P30EERMRTŞŞEAEMEMYMMIBSBUEEZ 201 BIN 295 11 BİN 534 1217 238 50 MILYON 259 BIN 943 44 BIN 59 55 BİN 472 % 4 5 MILYON 83 BIN 996 2 BIN 765 4 MILYON 856 BIN 763
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle