03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
HABER 9 7 NİSAN 2021 ÇARŞAMBA ‘6 NISAN ÖLDÜRÜLEN GAZETECILER GÜNÜ’ NEDENIYLE BASIN MESLEK ÖRGÜTLERI AÇIKLAMA YAPTI: GAZETECILER 112 YILDIR ÖLDÜRÜLÜYOR Yazı işleri müdürü ve başyazarı olduğu Serbesti gazetesindeki yazılarında İttihat ve Terakki yönetimini eleştirdiği için 6 Nisan 1909 günü Galata Köprüsü’nde vurularak öldürülen Hasan Fehmi Bey Türkiye’de ilk basın şehidi olarak tarihe geçti. 6 Nisan Öldürülen Gazeteciler Günü nedeniyle Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) Yönetim Kurulu’ndan yapılan açıklamada özetle şu görüşlere yer verildi: “Hasan Fehmi’nin ardından gazeteci cinayetleri durmadı. Bugüne kadar her siyasi görüşten 66 meslektaşımız maalesef karanlık odakların hedefi oldu ve öldürüldü. Gazeteci cinayetlerinin planlayıcılarıyla, tetikçileri ortaya çıkarılamadı. Faili meçhul dosyaları TBMM’de ele alınamadı. Basın ve düşünceyi ifade özgürlüğüne tahammül edilemediği için yine çok sayıda meslektaşımız cezaevinde tutuluyor. Devlet kurumları ve ekonomik araçları medya kuruluşlarını susturmak için kullanılıyor. Otosansür ve sansür yaygınlaşıyor. Gazetecilik mesleğini savunmayı sürdüreceğimizi kamuoyunun bilgisine tekrar sunuyoruz.” ‘Bedenen ve ruhen...’ İzmir Gazeteciler Cemiyeti’nden yapılan açıklamada özetle şu ifadelere yer verildi: “Ne yazık ki bu ülkede gazeteciler 112 yıldır bedenen, ruhen öldürülmeye devam ediyor. Gözdağı verilerek, saldırıya uğrayarak, işinden atılarak, haklarında suçlar yaratılıp demir parmaklıklar ardına konularak bir bir öldürülüyor. Ülkemiz ne yazık ki parmaklıklar altındaki 67 gazeteciyle dünyada ilk sıralarda yer alıyor. Uğur Mumcu, Abdi İpekçi, Çetin Emeç, Turan Dursun, Ahmet Taner Kışlalı, Metin Göktepe, Hrant Dink, Musa Anter gibi nice isimler bunu yaptıkları için belki bedenen aramızda değiller ama söyledikleriyle, düşünceleriyle, yazdıklarıyla yaşamaya devam edecekler.” l Haber Merkezi Yargıtay’ın bozma kararı ardından facianın sanıkları 13 Nisan’da hakim karşısına çıkacak Somalı aileler umutsuz Faciada oğlu Uğur Çolak’ı kaybeden Soma 301 Madenciler Derneği Başkanı İsmail Çolak, “Şimdi, ağzımıza bal sürmek için ‘bakın yeniden yargılıyoruz’ diyecekler. Biz artık adalete güvenimizi yitirdik” dedi. MEHMET İNMEZ Manisa’nın Soma ilçesinde 301 kişinin hayatını kaybettiği maden faciasında Yargıtay 12. Dairesi, üyelerin değişmesi ile 1 yıl önce verdiği kararı bozdu ve tutuklu sanıkların yeniden yargılanmasını istedi. Karar sonrası tahliye olan 4 sanık 13 Nisan’da hâkim karşısına çıkacak. Faciada oğlu Uğur Çolak’ı kaybeden Soma 301 Madenciler Derneği Başkanı İsmail Çolak, yeniden yapılacak yargılama hakkında konuştu. Baba Çolak, “Yargıtay 12. Dairesi’nin verdiği karardan sonra adalet bekleme umudumuz bitti. Üstelik, daha önce aynı kararı veren Mahkeme Başkanı Salih Pehlivan’ın karar vereceğini öğrendik. Bunlar, patron ve ölümlerden sorumlu olanları serbest bırakmak için hâkim ve mahkeme değiştirdiler. Şimdi, ağzımıza bal sürmek için ‘bakın yeniden yargılıyoruz’ diyecekler. Biz artık adalete güvenimizi yitirdik. Çocuklarımız ile birlikte adalet 7 yıl önce toprak altında kaldı. Sadece göstermelik ve formalite yargılama yapacaklar. 301 kişinin ölümünden sorumlu bir kişi tutuklu değil ama onların hakkını savunan avukat tuİsmail Çolak YARGITAY DAİRESİNİN 3 ÜYESİ DEĞİŞTİ, CEZALAR HAFİFLEDİ Manisa’da, Soma Kömür İşletmeleri Anonim Şirketi tarafından işletilen Eynez Maden Ocağı’nda 14 Mayıs 2014’te meydana gelen maden faciasında 301 işçi can vermişti. Akhisar Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davada karar 2018 yılında açıklandı ve basit taksir suçundan Soma Kömür İşletmeleri A.Ş’nin Yönetim Kurulu Başkanı Can Gürkan’a 15 yıl; bilinçli taksirden de Genel Müdür Ramazan Doğru’ya 22 yıl 6 ay, İşletme Müdürü Akın Çelik’e 18 yıl 9 ay, Yardımcısı İsmail Adalı’ya 22 yıl 6 ay hapis cezası verilmişti. Yargıtay 12. Dairesi, Soma Kömür İşletmeleri sahibi Can Gürkan, Genel Müdür Ramazan Doğru, Müdür Yardımcısı İsmail Adalı ve İşletme Müdürü Akın Çelik hakkında ilk verdiği kararda, 301 kez olası kastla öldürme ve 162 kez olası kastla yaralama suçlarından ceza verilmesini istemişti. Dairenin 3 üyesinin değişmesinin ardından söz konusu sanıklar hakkında ilk karardan geri dönülerek, bu sanıkların bilinçli taksirle ölüme neden olma ve yaralamaya neden olma suçlarından ceza verilmesine hükmedildi. Yargıtay’ın kararının ardından sanıklar şubat ayında tahliye edildi. tuklu diyerek bu adalete nasıl güvenelim” dedi. Can Gürkan gelmeyecek Oğlunu faciada yitiren baba İsmail Çolak, ölümlerden asıl sorumlu olan Can Gürkan’ın korkusundan mahkemeye gelmemek için dilekçe verdiğini iddia etti. İstanbul’da ifade vereceğini söyleyen Çolak, “Katliamın birinci sorumlusu Can Gürkan, avukatı aracılığıyla mahkemeye dilekçe vermiş. Gerekçe olarak can güvenliği olmadığını korktuğunu söylemiş. Ama o buraya gelmeli ve bizler onun yüzüne bakarak içimizdeki acıyı görmesini sağlamalıyız” diye konuştu. l İZMİR SULTANAHMET SALDIRISI Sanıklara yeni cezalar Sultanahmet Meydanı’nda 12 Ocak 2016 tarihinde terör örgütü IŞİD üyesi Nabil Fadlı tarafından gerçekleştirilen ve 12 Alman vatandaşının öldüğü, 16 kişinin yaralandığı canlı bomba saldırısında verilen kararın İstinaf Mahkemesi’nde bozulmasının ardından yapılan yeniden yargılamada, 4 sanık oybirliğiyle ağırlaştırılmış müebbet hapis ile 328 yıl 4’er ay hapis cezasına çarptırıldı. İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmada dosyayı karara bağlayan mahkeme heyeti, tutuklu sanıklar Atala El Hasan El Mayyuf, Fevzi Muhammed Ali, Halil Derviş ve Ahmet El Hasan’a “anayasayı ihlal” suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilmesine hükmetti. Mahkeme bu sanıkların ayrıca, “canlı bomba olduğu tespit edilen Nabıl Fadlı’nın bombayı patlatması sonucu terör amaçlı ve tasarlayarak 12 kişiyi kasten öldürme” suçuna yardım ettikleri gerekçesiyle 192’şer yıl, 16 kişiye karşı “öldürmeye teşebbüse yardım” suçundan 128’er yıl, “tehlikeli maddelerin izinsiz olarak bulundurulması” suçundan 8 yıl dörder ay olmak üzere toplam 328 yıl dörder ay hapis cezasına çarptırılmasına karar verdi. 18 sanık için beraat Tutuksuz sanıklardan Abdurahman Faiz Rashıd Rashıd’ın “silahlı terör örgütüne üye olmak” suçundan 6 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırılmasına hükmeden heyet, bu sanığın yurt dışına çıkış yasağının devamını karara bağladı. Mahkeme heyeti, sanıklardan 18’inin ise üzerlerine atılı suçu işlediklerine dair kesin ve inandırıcı delil bulunmaması nedeniyle beraatlarına hükmetti. Firari sanıklar Rasheed Alabdalah Alagaagan, Mohamed Beraa Taskeia ve Luay Taskıah hakkındaki yakalama kararının devamına hükmeden mahkeme, bu sanıkların dosyasının ayrılmasını kararlaştırdı. l AA Hastane sahibinden resmi plaka için para koparmaya çalıştıkları iddia edildi Polislere rüşvet soruşturması SEYHAN AVŞAR Surp Pırgiç Ermeni Hastanesi Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Bedros Şirinoğlu’ndan otomobiline takılan emniyet plakası nedeniyle İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nde önemli pozisyonlarda görevli 2 polisin rüşvet istediği ortaya çıktı. Şirinoğlu’nun yaklaşık 7,5 yıldır yanında çalışan koruma amiri polis memuru S.T., iddiaya göre; Ermenistan Azerbaycan savaşının başlaması üzerine emniyetin tahsis ettiği araca yasal olmamasına rağmen emniyet plakası takıp, mavi şerit koydu. Süreç devam ederken S.T., Şirinoğlu’na giderek taktıkları plaka ve mavi şerit nedeniyle Kaçakçılık Suçlarıyla Mücadele Şube Müdürü E.S. ile ÇekmeCumhurbaşkanı Erdoğan, Şirinoğlu’nu zaman zaman makamında ağırlıyor. köy İlçe Emniyet Müdür Yardımcısı E.E.E’nin yarım milyon TL istediğini aksi durumda yasal işlem başlatacağını söyledi. Bunun üzerine E.E.E ile bir görüşme yapan Şirinoğlu, “Biz koruma amirinize şaka yaptık” yanıtını aldı. Yaşananlar üzerine olaydan haberdar olan Koruma Şube Müdürü A.S. bir tutanak tutarken, Şirinoğlu süreci İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya bir mektupla anlattı. Ardından İçişleri Bakanlığı, 3 polis hakkında soruşturma başlattı. E.E.E. açığa alınırken, S.T. ise emekliliğini istedi. Gazetemize konuşan Şirinoğlu ise yaşanan süreci doğrulayarak, “Kimse benden doğrudan para istemedi. Zaten buna cesaret edemezler. Ama koruma amirime ‘Para verin bu işin üzerini kapatalım’ demişler. Bu polislerden biriyle görüştüm. Kendisi, ‘yanlış anlamayın biz şaka yaptık’ dedi. Yaşanan olayın ardından tüm koruma ekibim komple değiştirildi” dedi. Geçmişi lekeli 16 Haziran 2020 tarihinde İstanbul Emniyet Müdürü olarak atanan Zafer Aktaş, yeni çalışma ekibini 16 Temmuz’da belirlemişti. Bu süreçte E.E.E. Çekmeköy İlçe Emniyet Müdür Yardımcısı olarak görevlendirilmişti. 6 ay sonra bazı değişikliklerin daha yaşandığı İstanbul Emniyeti’nde Kaçakçılık Suçlarıyla Mücadele Şube Müdürlüğü görevine E.S. getirilmişti. E.E.E’nin Van Emniyet Müdürlüğü Çocuk Şubesi Müdürüyken Uyuşturucu kaçakçılarından telefonda borç para istediği için tutuklandığı bilinirken, E.E.E’nin bu göreve kadar nasıl geldiği merak konusu oldu. l İSTANBUL Patronunun tacizi ve şiddetinden korunmak için eline aldığı balık kasası suç aleti sayıldı Parasını istedi, başına gelmeyen kalmadı KÜBRA KÖKLÜ Afyonkarahisar’da yanlarında çalıştığı Akif A. ve A.S’den 200 TL alacağını istediği için saatlerce dövülen işçi Şükrü Can K. (16) hakkında ‘hırsızlık ve silahla basit yaralamaya teşebbüs’ suçlamasıyla 6 yıla kadar hapis istemiyle dava açıldı. Afyonkarahisar Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından olaya ilişkin hazırlanan iddianamede, Akif A. ve A.S.’nin “cebir, tehdit veya hile kullanarak kişiyi hürriyetinden yoksun kılma” suçundan 14 yıla kadar hapsi istendi. İddianamede, şüpheli Akif A’nın 4 bin TL parasını çaldığı ve balık kasasıyla kendisini darpetmeye çalıştığı yönündeki ifadesi üzerine Şükrü Can K.’nın “hırsızlık” ve “silahla basit yaralamaya teşebbüs” suçlarından 6 yıla kadar hapsi istendi. Savcılık, Şükrü Can K’nın Akif A’nın cinsel istismarına maruz kaldığı iddiasıyla ilgili olarak da ‘yeterli şüphe’ oluşturacak delil bulunamadığından takipsizlik kararı verdi. Şükrü Can K., “Akif A., pantolonumu indirmeye çalışıp, ‘ödemeyi bu şekilde yapacağım’ diye saldırdı. Kendimi korumak için balık kasasını elime aldım. Bu suç sayıldı ve hakkımda hapis cezası istendi. Ancak Akif A. hakkında cinsel istismardan takipsizlik kararı verildi. Kendimi korumak dışında hiçbir şey yapmadım. Adaletin yerini bulmasını istiyorum” diye konuştu. Beyanı yok sayıldı Şükrü Can K’nın avukatı Elif Tuğba Şahin, “Darp edilen müvekkilin bu suçlardan dolayı ceza alabilme ihtimali hukuk adına endişe vericidir. Şüpheli hakkında çocuğun cinsel istismar suçu yönünden delil yetersizliğinden dolayı kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiştir. Oysaki iki şüphelinin ve yine aynı işyerinde çalışan tanığın beyanlarına göre karar verilmiş ve mağdur beyanı tamamen yok sayılmıştır. Şüpheliler suçtan kurtulmak maksadıyla iddialarda bulunsalar da, bir gerçek vardır ki müvekkil sadece 200 TL alacağı için bu durumlara maruz kalmıştır” dedi. Millet İttifakı çatlatırken! Emekli amiraller bildirisini çok amaçlı kullanma planını devreye sokan AKP’nin bir hedefinin de Millet İttifakı’nı parçalamak olduğu aşikâr. Bugüne kadar pek çok yöntem denediler, tutmadı. Bunun da tutmayacağı görülüyor. Millet İttifakı içinde çatlama yaratmak için en çok HDP kullanıldı. 20192020 sürecinde ana strateji şuydu: HDP ile PKK bağını öne çıkarmak, HDP ile CHP’nin beraber olduğu izlenimini yerleştirmek, sonra dönüp İYİ Parti’ye, “Burada nasıl olursun” diye sormak. Bunun onlarca çeşidini denediler, olmadı. Proje 2021’de yenilendi. HDP ile ilgili dokunulmazlık dosyaları gündeme getirildi. Erdoğan, mart başında yolu çizdi: “Meclis’e gelir, parmaklar iner kalkar... Kimin ne yaptığını görürüz...” Kılıçdaroğlu ve Akşener, kendi konuşma yöntemleriyle “Bu oyunda yokuz, gözü kapalı parmak indir kaldır olmaz” dedi. HDP topu, AKPMHP’nin kucağında kaldı. Şimdi Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) sardılar. HHH Yeni arayış emekli amiraller bildirisi üzerinden. Erdoğan ve Bahçeli’nin tek hedefi var: Bu bildiriyi CHP’ye yamamak. Soylu açıkladı, o gece sabaha kadar çalışmışlar, emekli amirallerle CHP ve İYİ Parti arasında bağ aramışlar. Kişisel veriler, özel yaşamın gizliliği, insan hakları, hepsi bir yana... Varsa yoksa CHP’ye saldıracak malzeme! Devletin güvenlik ve istihbarat güçlerinin tümüyle buna seferber edildiği anlaşılıyor. Erdoğan da bu bilgilerin yazılıgörsel medyada yayımlanacağını ilanen duyurdu. İstedikleri veriye ulaşıp ulaşmamaları önemli değil, niyet bu olduktan, bunu dillendirecek havuz medyası da oluştuktan sonra... Kılıçdaroğlu, partisinin dünkü grup toplantısında “Türkiye’nin asıl gündemine” öncelik verdi, konuşmasının sonunda “ne darbesi” deyip konuyu kendi gündemindeki şekliyle değerlendirdi. İYİ Parti’nin grup toplantısı bugün. Akşener’in pazar, pazartesi günü yaptığı açıklamalar üzerinden CHP ile aralarında görüş ayrılığı mı var sorusu gündemde. Bakış açısı farklı olsa bile bunun Millet İttifakı’nı etkileme olasılığı düşük. İki partinin bir hedef ortaklığı var: Cumhur İttifakı’nı sandıkta yenip iktidara gelmek. En sağlam ortaklık, hedef ortaklığıdır. Bu ortaklık genişleyebilir, çatlamak bir yana rakip çatlatabilir. HHH Türkiye seçim atmosferine girdi. Seçimin tarihini ise şu aşamada Erdoğan ve Bahçeli de bilmiyor. Zira, kendilerine göre en uygun anı kolluyorlar. Ankara’nın gündemindeki bir başka soru da şu: Bahçeli, beklenmedik bir anda Cumhur İttifakı’ndan çekilebilir mi? 2000’li yılların bütünü dikkate alındığında bu soruya kesin hükümlü bir yanıt vermek mümkün değil. Millet İttifakı’nı çatlatmak için her şeyi yapan Cumhur İttifakı çatlarsa da şaşırtıcı olmaz. İYİ Parti’nin bugünkü grup toplantısı ile noktayı koyalım... 1 AKP iktidarından sonra kurulup barajı geçmeyi başaran tek parti. 2 2018’de seçime sokulmaması için iktidar her yöntemi denedi, başaramadı. KılıçdaroğluAkşener de ErdoğanBahçeli kadar oyun kurucu olduğunu gösterdi. 3 Parlamentoya girdikten sonra siyasi yelpazede önemli bir yeri doldurdu. 4 İktidar önce yok saymaya çalıştı. Başaramayınca yanına çekmek için her şeyi yaptı. 5 Akşener bütün saldırıları etkisiz hale getirip Cumhur İttifakı’nın oyunlarına teslim olmayacağını kanıtladı. Akşener bu birikime yazık etmemeli... NEVRUZ PAYLAŞIMI Gazeteci Alphan’ın yargılanmasına başlandı Gazeteci Melis Alphan’ın, 2015 yılında sosyal medya hesabından Diyarbakır Nevruzu’nda çekilmiş bir fotoğrafı ‘Newroz Piroz Be (Nevruz Kutlu olsun)’ yazılı yorum ile paylaştığı gerekçesiyle, ‘Basın ve Yayın Yoluyla Terör Örgütü Propagandası Yapmak’ suçundan 1,5 yıldan 7,5 yıla kadar hapis istemiyle yargılanmasına başlandı. İstanbul 32. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmada savunma yapan Alphan, “Instagram’da bir fotoğraf paylaştım diye özgürlüğümün elimden alınmak istenmesine inanmakta zorlanıyorum. Bu suçlamanın hakla hukukla hiçbir ilgisi yok. Ben bir suç işlemedim, beraatımı istiyorum” Davaya ilişkin esas hakkındaki mütalaasını açıklayan Cumhuriyet savcısı, Alphan’ın, ‘Basın ve Yayın Yoluyla Terör Örgütü Propagandası Yapmak’ suçundan 1,5 yıldan 7,5 yıla kadar hapisle cezalandırılması talep etti. Duruşma ertelendi. l İSTANBUL/Cumhuriyet
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle