03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
4 7 NİSAN 2021 ÇARŞAMBA HABER Demokrasi Daha önce yazmıştım: Hegemonyanın, kitlelerin rızasını alarak yönetme tarzının kırılganlaştığı dönemlerde iktidarlar için iki yol var: İlki hatalarla yüzleşmek, ikincisiyse hatalara yeni hatalar ekleyip daha da baskıcılaşmak. Biz uzun süredir ikinci çizgiye şahitlik ediyoruz. Durum böyle olunca, iktidar, rıza yerine baskıyı öne koyunca, ittifaklarını da bu ittifaklara uygun siyasal aktörleri ve devlet aygıtlarını da yeniden şekillendiriyor. Bunu yaparken, bir yandan da iç ve dış siyaset arasındaki ayrımları iyice silikleştiriyor, siyasal meseleleri tamamen güvenlikleştiriyor ve yine bu doğrultuda da her karşı çıkışı, her itirazı bir güvenlik sorunu olarak yansıtıyor, sunuyor. Muhalefete yönelen terör suçlamalarını, son olarak emekli amirallerin yayımladığı bildiriye dönük darbe suçlaması tamamlıyor. Güvenlikleştirilen siyaset, karşısındaki her itirazı kendi güvenliğine dönük bir tehdit gibi sunuyor. Bu noktada, “millilik” ve “beka” söylemi etrafında kurulan ittifaklar, güvenlik kökenli kadroları analizlerin, televizyonların başköşelerine, siyasal söylemin merkezine yerleştiriyor. Hem de uzun süredir. Ülke güvenliği elbette önemli; ancak iktidarın kendi çıkarını milli çıkar gibi göstermek, ülkeyi kötü ve baskıcı tarzda yönetimini bir “milli mesele” haline getirmek, böyle yansıtmak için izlediği daimi teyakkuz stratejisinin sonucunda güvenliközgürlük dengesi, giderek ortadan kalkıyor. Bu ortamda, emekli amiraller iktidarın Doğu Akdeniz siyasetine destek verdiklerinde, “içeride itiraz etsek de, dışarıda milli birlik, çizgimize geldiler” türü bir anlayışla iktidara yakın gazetelerde televizyonlarda boy gösterdiklerinde sorun olmuyor. Çünkü iktidarın istediği bu: Koşulsuz olarak, iktidarın millilik anlatısına farklı ideolojik, siyasal kesimlerden destek üretmek, meseleyi AKP meselesi olmaktan çıkarmak. Emekli amirallerin bildirisi Demek ki iktidar için asıl sorun emekli askerlerin görüşlerini bildirmesi değil, zira iktidarın güvenlikleştirilmiş siyaset anlayışı buna uzun süredir olanak sağlıyor. Burada asıl mesele, bu emekli asker kadroların yeri geldiğinde iktidarla ters düşüp eleştirilerini de aynı kamusallıkla sergilemek istemeleri. İşte orada sınır sert bir şekilde çiziliyor. Hele ki bu mesele, iktidarın giderek çözülen ekonomiyi ayakta tutmak için sarıldığı yeni rant projesi olan Kanal İstanbul’a itirazı da beraberinde getiriyorsa; hele ki bu mesele, iktidarın Atlantik ötesi kuvvetlerle yeniden arayı düzeltebilmek, kaynak akışı çekebilmek için iç ve dış ittifaklar açısından yeni kararlar verme, yeni hamleler yapma arayışında olduğu bir döneme denk geliyorsa, hele ki bu mesele, iktidarın geniş “milli cephe” anlatısında bir çatlak görüntüsü oluşturuyor ve inandırıcılığı sorgulatma potansiyeli taşıyorsa sınır ve tepki daha da sertleşiyor. Bir de tükenen mağduriyet deposuna yeni takviye gerek; emekli amirallerin ifade özgürlüğü kapsamındaki bildirisine karşı koparılan gürültü bundan. Amaca giden yolda herkesten yararlanmak isteyen bir siyasal anlayışın doğal tepkileri bunlar. Zaten konunun hemen CHP’ye getirilmesi de iktidarın siyasal hesaplarının yansıması. Ancak kitleler üzerinde eski etki sağlanamıyor. Zira darbelerle gerçekten mücadele, aynı zamanda demokrat olmayı, inandırıcılığı gerektiriyor. 15 Temmuz darbe girişiminden sonra OHAL, KHK rejimi, ardından anayasa değişikliği ve Saray merkezli yeni sistem geldi. Oysa Türkiye’yi demokratikleştirmek, darbecilerin hedef aldığı yasama organını, Meclis’i güçlendirmek gerekmiyor muydu? O günden beri büyüyen, genişleyen yegâne aygıt, tek kişilik yürütme gücü. İktidarın inandırıcılığının kalmamasının, mağduriyet hikâyesinin eskisi gibi alıcı bulmamasının bir nedeni halkın derinleşen geçim sorunlarıysa, diğer nedeni de yine iktidarın darbelerle mücadele söylemini 12 Eylül 2010 referandumundan sonra da 15 Temmuz darbe girişiminden sonra da otoriterleşme, hukuksuzluklar için fırsata çevirmesidir. Şimdi yine “darbe” söylemi üzerinden baskıyı artırmak, halkın desteklemediği dayatma ve rant projesi Kanal İstanbul’u yapmak, “gördünüz mü, anayasa hâlâ vesayet üretiyor, sivil anayasa yapalım” propagandası için malzeme üretmek arayışında olacakları açıktır. Halkın midesi boş ama karnı da yalanlara tok. Tablo moral bozucu olsa da Türkiye geniş bir mutabakatla mutlaka gerçek demokrasiye geçecektir. Umudum var. Bu süreçte, şiddete yönelmeyen her düşünceyi ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirmek, anayasayı bu çerçevede de korumak zorunlu. Demokrasi sadece gelecek zaman kipiyle korunmaz. Muhalefet partileri de kendilerinin sahiplenmediği her gündemi, gündem değiştirme olarak görmekten vazgeçmeli. Ülkedeki tek sorun ekonomi mi? Ekonomi iyi olsa bu otoriter düzenle sorununuz, söyleyecek sözünüz olmayacak mı? Demokrasi, iş, aş ve bağımsızlık birbirine bağlı meseleler. Daha etkili, daha birleşik bir muhalefet bu program ve mücadele maddelerinde netleşerek, çözümler koyarak iktidara yürür. CUMHURBAŞKANLIĞI YİK ÜYESI VE ESKI MECLIS BAŞKANI ÇIÇEK’TEN, ‘CÜPPELI AMIRAL’ TEPKISI: Yeterli dersleri çıkarmadık SEFA UYAR Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu üyesi ve eski Meclis Başkanı Cemil Çiçek, “tekkeye giden amiral” görüntüsüne ilişkin Cumhuriyet’e konuştu. Görüntüleri doğru bulmadığını vurgulayan Çiçek, “Belli bir kurumda görev yapıyorsanız, oranın şartlarına, kurallarına, kaidelerine uymak mecburiyetindesiniz” dedi. 15 Temmuz darbe girişimini anımsatan Çiçek, “Birtakım din kisvesi altındaki bazı grupların milletin başına ne bela açtığını gördük. Bu belayı daha def edememişken, aynı anlama gelebilecek bir kısım davranışlar doğru değil. Yeterli dersleri daha çıkarmadığımız anlamına geliyor” ifadelerini kullandı. Konuyu askerlik özelinde de değerlendiren Çiçek, “Askerlik, belli kurallara, disiplinlere uyma mecburiyeti olan bir meslektir. Aksi takdirde askerlik olmaz, orası bir fikir, düşünce kulübü gibi olur. O zaman da disiplin kalmaz. Ben şahsen doğru bulmam. Uymuyorsa, evvela verdiği sözde durmuyor. İkincisi, Türkiye bunca sıkıntı içerisindeyken yerli yersiz tartışmalara da kaynak teşkil ediyor. İçinden geçtiğimiz süreçte, bu sürecin sıkıntılarını da hesaba katarak, herkes sorumlu davranmalı, sorunlu davranmamalı” dedi. l ANKARA MHP lideri Devlet Bahçeli de emekli amirallerin bildirisine ilişkin CHP’yi suçladı: İmza Kılıçdaroğlu’nun MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Montrö ve Türk Silahlı Kuvvetleri’ndeki (TSK) tarikat mensubu general için bildiri imzalayan 104 amirali hedef aldı. Partisinin grup toplantısında konuşan Bahçeli, “Montrö aynı zamanda bizim kırmızı çizgimiz, Karadeniz’in barış ve istikrar güvencesidir. Kaldı ki hiç kimsenin de Montrö Boğazlar Sözleşmesi’ni tartışmaya açtığı, ‘Feshedelim’ dediği yoktur. Bu zorlama, zekâ özürlü yaklaşımın failleri herkesi kendileri gibi aptal ve ahmak mı zannediyorlar” dedi. Bildiriyi imzalayan amiralleri “gizli emellerin esiri” olarak nitelendiren Bahçeli, “Bunları deniz nasıl tutuyorsa, hukuk da öyle tutmalı, netice itibarıyla cüretlerinin bedelini ödemelidirler. Gece yarısı bildirisi neyin nesi, hangi mihrakların sesidir? Bu aklı kim vermiştir” diye konuştu. Bildiriyle ilgili hukukçuların “ifade özgürlüğü” açıklamalarını da hedef alan Bahçeli, “Buna demokrasi ve ifade özgürlüğü diyenler damgalı darbe çığırtkanlarıdır. Darbe heveslileri, önce bizim bedenimizi çiğnemek mecburiyetindedir ve böylesi bir an geldiğinde ya şerefimizle şehit oluruz ya da şerefsizleri birer birer toprağa gömeriz” ifadelerini kullandı. Bildiri üzerinden CHP’yi ve 2. CumDevlet Bahçeli hurbaşkanı İsmet İnönü’yü de hedef alan Bahçeli, İnönü’nün “Şartlar tamam olduğunda ihtilal meşru bir haktır” sözünün “CHP’nin engebeli yol haritası ve yozlaşmış düşüncesi olduğunu” savundu. Bahçeli, Kılıçdaroğlu’na “Be hey kendini bilmez, be hey demokrasiden bihaber; 4 Nisan bildirisinin neresi sahte gündemdir? 4 Nisan bildirisinin görünmeyen imzası Kılıçdaroğlu’na aittir. CHP yönetimi, demokrasi için ağır bir tehdittir. CHP yönetimi, darbeci genetiğini, cuntacı özelliklerini saklamakta beis görmeyen faşist ve fuzuli bir zihniyetten başkası değildir” dedi. Bahçeli, Akşener’in “Zevzeklik” açıklamasına da tepki göstererek, “İP’in (İYİ Parti) Başkanı, zevzek arıyorsa, önce etrafını kolaçan etmelidir” diye konuştu. Arslan’a sert sözler HDP iddianamesinin ‘usul eksiklikleri’ gerekçesiyle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na iade edildiğini anımsatan Bahçeli, HDP üzerinden Anayasa Mahkemesi (AYM) Başkanı Zühtü Arslan’ı eleştirdi. Arslan’ın geçmişte Polis Akademisi Başkanı’yken hangi şaibeli işlere karıştığını gayet iyi bildiklerini söyleyen Bahçeli, “O tarihlerde Polis Akademisi’nde sözde Kürt Çalıştayı düzenleyen zat bugünün AYM Başkanı’dır. Bu şahsın HDP duyarlılığı, ihanet ve çözülmeye teşneliği yeni bir vaka değildir” görüşünü dile getirdi. Bahçeli, AYM ile ilgili de şunları söyledi: “AYM’nin mevcut haliyle milletimizin vicdanında karşılığı yoktur ve Mahkeme Başkanı’nın tarafsızlığı söz konusu değildir. Bu mahkemenin kapısına kilit vurularak yeni baştan yapılandırılması bir adalet, siyaset ve demokrasi sorumluluğudur. AYM’nin bir darbe mirası olduğu ortadadır. AYM, ayet hükmü değildir. Zamanın ruhuna, milletimizin beklentilerine müzahir şekilde yapısı değişebilecek, daha verimli, daha etkin çalışması sağlanabilecektir. AYM bugünkü haliyle devam edemez.” l ANKARA/Cumhuriyet Soylu: CHP operasyon merkezi haline geldi İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, katıldığı A Haber canlı yayınında 104 emekli amiralin Montrö ile ilgili hazırladığı bildirinin arkasında CHP’nin olduğunu iddia etti. Soylu, “CHP siyasi operasyon merkezi haline geldi” dedi. Soylu, “Gece yarısı dönüp bize ültimatom veremezsiniz, verdirtmeyiz. Zihinlerinden en ufak böyle bir şey varsa darmadağın ederiz. O gece sabaha kadar uyumadık, irtibatları ortaya çıkardık. Son 30 günde hangi siyasi partiyle irtibat kurdukları açık ve net. Türk siyaseti o saf olduğu dönemden çıktı” dedi. l İç Politika Oktay: Sıfatları ağır geliyorsa hafifletiriz Anadolu Ajansı’nı ziyaret eden Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, emekli amirallerin Montrö bildirisine ilişkin, Bazılarına eğer ki taşıdıkları rütbe, sıfatlar her ne ise ağır geliyorsa, biz onların yükümlülüklerini, ağırlıklarını hafifletmesini de biliriz” diye konuştu. Oktay “Bu bir vesayet bildirisidir. Bu bir darbenin ön bildirisidir. Eğer ki fırsat bulursa bulabilirse bir sonraki adıma rahatça geçebileceklerini ifade eden bir açıklamadır” diye konuştu. l ANKARA HDP EŞ GENEL BAŞKANI SANCAR Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması Kanunu Reddedilen teklif yeniden TBMM’de Mithat Sancar 19 YILDIR IKTIDARDALAR 19 YILDIR MAĞDURLAR HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, emekli amirallerin açıklamasının “darbecilikle” suçlanmasına tepki göstererek, “19 yıldır iktidardalar, 19 yıldır mağdurlar” dedi. Sancar, partisinin grup toplantısında, reddedilmesine karşın Meclis’te görüşmelerine başlanan Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması Yasa Teklifi’ne tepki göstererek, “Bu sistemin, kurumları, parlamentoyu nasıl hiçleştirdiğinin çarpıcı bir örneğini yaşadık. İçtüzüğü zorlayarak, oylamayı yenileyerek, çoğunluklarıyla yasanın görüşülmesine geçilmesini kabul ettiler. Böylece parlamentonun iradesine bir kez daha darbe indirmiş oldular. Saray’ın iradesinin her şeyden üstün olduğunu gösterdiler” dedi. ‘Faşist zihniyet’ HDP’nin kapatılmasına yönelik iddianamenin Anayasa Mahkemesi (AYM) tarafından iade edilmesini ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin, AYM’ye tepkisini anımsatan Sancar, “Partimizi hedef göstermeyi ve yargıya talimat vermeyi aştı artık, yargıyı açıkça tehdit ediyorlar. AYM Başkanı’nı hedef gösterebiliyorlar. Bu, faşist bir zihniyettir” diye konuştu. İktidarın, “elinde hiçbir şey kalmadığında mağduriyet siyasetine sarıldığını” söyleyen ve emekli amirallerin açıklamasını anımsatan Sancar, “İktidar her zaman yaptığı gibi kurnazlık ve fırsatçılıkla bu bildiriden darbe tehdidi üretme ve bunu kullanma telaşına kapıldı. Yani yine mağduriyet edebiyatına sarıldı. 19 yıldır iktidardalar, 19 yıldır mağdurlar” ifadelerini kullandı. ‘Kendinizle yüzleşin’ Sancar, başta eski HDP Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ olmak üzere binlerce kişinin tutuklandığını söyleyerek “Bu, bir darbeci icraat değil midir? Seçme ve seçilme özgürlüğünü yok saymak, belediyeleri kayyımlarla işgal etmek halkın iradesine darbe değil midir? Milyonlarca oy alan partimize kapatma davası açtırmak demokratik siyasete darbe girişimi değil midir? Eğer darbeci zihniyetle hesaplaşma konusunda samimi ise iktidarın yapacağı ilk şey, kendi icraatları ile yüzleşmektir” dedi. l ANKARA/Cumhuriyet İmamoğlu’nun afişini valilik kaldırdı İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, TFF 1. Lig’de lider konumuyla Süper Lig yolunda ilerleyen Giresunspor’a başarılar dilemek için kente, isminin bulunduğu afiş astırdı. Afişin, Giresun Valiliği’nce kaldırıldığı öne sürüldü. Daha önce birçok kez Giresunspor’a desteğini açıklayan İmamoğlu’na yönelik tavır, tepki topladı. l Haber Merkezi TBMM Genel Kurulu’nda muhalefetin oylarıyla reddedilen ancak AKP’nin ve MHP’nin itirazlarıyla yeniden gündeme alınan Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması Kanunu Teklifi’nin maddelerinin görüşülmesine başlandı. Yasa teklifinin maddelerinin görüşülmesine geçilmesi, geçen hafta muhalefet milletvekillerinin oylarıyla reddedilmişti ancak AKP’nin ve MHP’nin itirazlarının ardından Başkanlık Divanı toplanmış ve oylamanın yeniden yapılması için başkanlık tezkeresi Meclis’e getirilmişti. Bunun ardından teklifin maddelerine geçilmesi yeniden oylanmış ve bu sefer AKP’li ve MHP’li vekillerin oylarıyla kabul edilmişti. Bu gelişmelerin ardından TBMM Genel Kurulu, dün teklifin maddelerini görüşmek üzere toplandı. Görüşmelerden önce söz alan İYİ Partili Lütfü Türkkan, teklif reddedildiği için maddelerinin görüşülemeyeceğini belirterek usul tartışması açtı. Türkkan, “15 kişinin ‘evet’ dediği bir kanuna 150 kişi ‘hayır’ demesine rağmen bu kanun tekrar oylanmak üzere geçen hafta geldi. Siz, 2015’teki seçim sonuçlarını beğenmediniz, kalktınız 5 ay sonra bir daha seçim yaptınız; 31 Mart 2019’da seçim sonuçlarını beğenmediniz, kalktınız haziranda bir daha seçim yaptınız. Yani siz, seçimleri kazanana kadar seçim yapmak gibi bir noktaya doğru gidiyorsunuz. Bakın, bunun ismi ‘demokrasi’ değil biliyor musunuz? Darbeleri sadece askerler yapmaz; bu da bir darbedir, milli iradeye bir darbedir” dedi. Türkkan İYİ Parti’nin maddelerin oylamasına katılmayacağını, sadece görüş bildireceğini belirtti. AKP’li Mustafa Elitaş ise geçen hafta yapılan oylamanın Meclis’in iç tüzüğüne aykırı olduğunu savundu. CHP’li Engin Altay da AKP’lilere seslenerek, “Çoğunluk muhalefetteydi. Gevşekliğinizden dolayı çok nadir görülen bir iş hayata geçti. Kanun, reddolundu, nokta” dedi. Tartışmaların ardından teklifin maddeleri görüşülmeye başlandı. l ANKARA/Cumhuriyet TİP GENEL BAŞKANI ERKAN BAŞ: Türkiye’yi yönetenler 12 Eylül’ün öz evladı Türkiye İşçi Partisi (TİP) Genel Başkanı Erkan Baş, Meclis’te düzenlediği basın toplantısında, 104 emekli amiralin açıklamasına ilişkin değerlendirmelerde bulundu. İktidarın olayı kendine göre yorumladığını belir Erkan Baş ten Baş, “İşler kötü mü gidiyor? Bir koro devreye girerek, ‘Darbe tehdidi var’ diyor. Bu ülkede darbeci arayan varsa bakması gereken yer iktidarın ta kendisidir. Bugünkü Türkiye’yi yöneten koalisyon, 12 Eylül darbesinin öz evladıdır. Bunlar, ‘Biz içerideyiz ama fikirlerimiz iktidarda’ diyen MHP’nin ortak olduğu bir iktidardır. Kenan Evren mezarda ama fikirleri tümüyle iktidarda. Kenan Evren’in hayalini kurdukları, AKP iktidarında gerçek haline geliyor” diye konuştu. Baş, AKP iktidarları döneminde halk iradesinin ayaklar altına alındığını söyleyerek, “Bir darbecilik iması ile bu ülke halkının iradesini yok sayan, iradeyi sadece cumhurbaşkanında temsile indiren bir yaklaşımı hâkim kılmak istiyorlar. Bunu asla kabul etmiyoruz” ifadelerini kullandı. l ANKARA/ Cumhuriyet
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle