05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
EKONOMİ 11 19 NİSAN 2021 PAZARTESİ Hazırgiyimde bir yılda yüzde 40’a varan fiyat artışları yurttaşı ikinci el pazarına yöneltti Eskiye zorunlu rağbet Yurttaş için yeni kıyafet almak lüks hale gelince ikinci el kıyafet satışı yapan online sitelere ilgi arttı. Aile bütçesine katkı yapmak isteyen özellikle kadınlar kendi ikinci el ürünlerini satıp, giyim ihtiyaçlarını da ikinci elden karşılıyor. Pandemiyle iş ve gelir kaybı yaşayan yurttaş, enflasyon yüzünden fiyatlar da artınca giyimde çareyi ikinci ele yönelmekte buldu. Sosyal medya hesapları üzerinden online ikinci el kıyafet satışları hızla artıyor. Yurttaş ikinci el pazarında kendi ürünlerini ESRA satarken, ihtiyaçlarını da ALUS buradan karşılıyor. Hazırgiyim üreticilerinin mart ayında yüzde 16.2 olarak açıklanan enflasyonu henüz etiketlere yansıtmadıklarını söylemelerine rağmen tüketiciye göre hazırgiyimde bir yılda yaklaşık yüzde 40’lara varan zam oldu. Kısa çalışma ödeneği, ücretsiz izin gibi uygulamalarla da çalışanların gelirleri düştü. Bu arada pandemi en çok kadınları vurdu. Aile bütçesine katkı yapmak isteyen birçok kadın da ikinci el giyim ticaretine yöneldi. Neslihan Gençoğlu, 2 yaşında bir kız çocuğu sahibi, 27 yaşında bir ev kadını. Kızını dünyaya getirdikten sonra iş hayatından kopan Gençoğlu, pandemi nedeniyle eşinin geliri azalınca ikinci el piyasasına girmiş. Şunları anlatıyor: “Son bir yılda almak istediğim ürünler bütçeme uymaz oldu. Kızım 2 yaSONBAHARDA YÜZDE 30 ZAM GÜNDEMDE DÜNYADA DA BÜYÜYOR: İkinci el giysi pazarı dünyada hızlı büyüyen bir trend. Türkiye’de de otomobilden sonra ikinci el giysi satan platformlar bir adım öne çıktı. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Hazır Giyim ve Konfeksiyon Sektör Meclis Başkanı Şeref Fayat, enflasyondaki yüzde 16.2’lik artışın henüz hazırgiyimdeki fiyatlara tam olarak yansıtılmadığını belirtiyor. Fayat, sektör olarak sorunlarını şöyle özetliyor: “Konteynır krizi, hammaddenin yerinde çok pahalı olması, TL’nin dolar karşısında değer kaybetmesi nedeniyle oluşan maliyet artışlarımız var. Yüzde 50 ila yüzde 100’ü bulan kalemler var. Pandemi nedeniyle cirolarımızda yüzde 70’e varan azalma var. 23 ay içinde yüzde 2030’luk farkı tüketiciye yansıtmak zorundayız. şında hızlı büyüdüğü için eşyaları eskimeden yenisine ihtiyaç duyuyor. Beğendiğim ürünü mağazadan almak mevcut bütçemle mümkün olmuyor. Bu nedenle internet ortamında kızımın eşyalarını satıp elde ettiğim gelirle iyi durumdaki ikinci el kıyafetleri alıyorum. Sezonda alamadığım ürünleri takip ediyorum.” Fiyatlar yüzde 40 arttı Otel işletmecisi olan Ferda Kanan ise pandemi nedeniyle gelirinde ciddi azalma olduğunu söylüyor. İkinci el kıyafete neden yöneldiğini şu sözlerle anlatıyor: “Covid19 pandemisi ve kısıtlama kararları tüm otel işletmecileri gibi benim işletmemin de maddi olarak zorlanmasına neden oldu. Bu dönemde yeni kıyafet almak adeta lüks haline geldi. Kısıtlama kararlarında evde geçen vakitte internette kullanılabilir durumdaki kıyafetlerin alınıp satıldığını keşfettim. Benim ve 12 yaşındaki oğlumun iyi durumdaki eşyalarını internet ortamında satıyorum ve elde ettiğim gelirle istediğim iyi durumdaki ikinci el ürünleri alıyorum. Kısıtlama kararları ve turizm sektöründeki kısıtlamalar devam ettiği sürece de çok gerekli değilse yeni eşya da almayacağım.” Çocuk gelişimi öğretmeni 29 yaşındaki Çağlanaz Derya ailesine ekonomik katkı için ikinci el satışlarını keşfetmiş bir kadın. Derya da şunları söylüyor;: “Ben kullanmadığım çeyizlerimi kenarlı havlular, kanaviçe işli yatak takımlarımı sattım. Şimdi de çevremdeki insanların kullanmadığı sandık ya da bohçalarda duran yer kaplayan ürünlerini alarak satıyorum. Benim 2 küçük çocuğum var onların özellikle üst grup giyim ihtiyaçlarını bu şekilde karşılıyorum. Mağazadan almak istediğim tüm ürünler son aylarda neredeyse yüzde 40 kadar arttı. Çocukların ihtiyaçları hiç bitmiyor. Yeni ürünlere maddi olarak erişebilmek artık çok zor.” TÜRES’TEN KAMPANYA “İftar söyle esnafa destek ol” çağrısı Tüm Restoranlar ve Turizmciler Derneği, (TÜRES) sadece gelal ve paket servis ile hizmet vermeye devam eden yemeiçme sektörünün zorlu günler geçirdiğini belirtti. Alınan kısıtlama kararlarının ardından “İftar Söyle Esnafına Destek Ol” kampanyası ile sektöre destek çağrısında bulundu. TÜRES Genel Başkanı Ramazan Bingöl, “Salgının en olumsuz etkilediği sektörlerdeniz. Bu etki 2 milyon insanın istihdam edildiği sektörümüzde 78 milyon insanı ilgilendiren bir etki. Bu kampanya ile 300 bin kişinin de işlerini kaybetmelerinin önüne geçmiş olacağız” dedi. l Ekonomi Servisi TESK’DEN RAMAZAN UYARISI: Alışverişte mahalle esnafını tercih edin Türkiye Esnaf ve Sanatkârları Konfederasyonu (TESK) Genel Başkanı Bendevi Palandöken, ramazan fırsatçılarına karşı yurttaşları uyararak, bu dönemde yapılan alışverişlerde güvenilir mahalle esnafının tercih edilmesini istedi. Her yıl olduğu gibi ramazan fırsatçılarının işbaşında olduğuna dikkati çeken Palandöken, “Bu dönemde yol kenarlarında, araç arkalarında, köy ürünü diyerek pazarlanan birçok ürünün içinde ne olduğu belli değil. Ağzımız tatlansın diye yediğimiz gıdaların, ağzımızın tadını kaçırmaması için alışverişlerde güvenilir mahalle esnafı tercih edilmeli” dedi. l Ekonomi Servisi 146 BİN 883 KİŞİ EMEKLİ Bireysel emeklilik 172 milyar TL’yi aştı Emeklilik Gözetim Merkezi’nin (EGM), Bireysel Emeklilik Sistemi’ne (BES) dair verilerine göre; 9 Nisan itibarıyla sistemdeki katılımcı sayısı 6 milyon 910 bin 122 oldu. BES’ten emekli olan kişi sayısı da 146 bin 883’e ulaştı. Açıklanan verilerde BES’e, Otomatik Katılım Sistemi (OKS) ile katılanların istatistikleri ayrı hesaplandı. BES katılımcılarının fon tutarı 139 milyar 316 milyon lirayı bulurken, devlet katkısı fon tutarı da 20 milyar 80 milyon lira olarak gerçekleşti. OKS’deki çalışanların birikimi ise 12 milyar 75.4 milyon lira oldu. l Ekonomi Servisi AVM’LER VE PERAKENDECI BAYRAM ALIŞVERIŞINDEN UMUDU KESTI Kısa çalışma tek çare Pandemide yeni dalga ile başlayan kısıtlamalar alışveriş merkezleri (AVM) ve perakendecinin bayram alışverişi ümitlerini suya düşürdü. Sektör, mevcut şartlar içinde istihdam kaybının önüne geçilmesi için Kısa Çalışma Ödeneği’nin tekrar uygulanmasını istiyor. Yeni kısıtlamaların sektöre rakamsal etkilerini en erken mayıs sonunda anlayabileceklerini belirten AVM ALİ CAN Yatırımcıları Derneği Genel POLAT Sekreteri Günöz Atakan, “Nisan ayı hepimiz açısından zor bir ay oldu ve olacak da. Artık ümidimiz bayramdan sonrasına kaldı” dedi. Atakan, bu dönemde tek desteğin Kısa Çalışma Ödeneği’nin devamı olacağını dile getirerek şöyle konuştu: “Hem AVM yatırımcısının hem de perakendecinin devletten alabileceği tek destek bu. Zaten çalışma saatlerimiz gittikçe daralıyor, cirolarımız gittikçe düşüyor. Bir de döviz artışından dolayı sıkıntı yaşıyoruz, borcumuz sürekli artıyor. Türkiye’deki 55 milyar dolarlık AVM yatırımının yüzde 30’u yabancı yatırımdır, bu yatırımı ülkede tutmamız gerekiyor” diye konuştu. Bayram alışverişi zor Mevcut kısıtlamaların Ramazan Bayramı’na kadar sürmesini beklediğini söyleyen Avi Alkaş, “Ramazan aylarında bizim ciromuz zaten düşerdi. Şimdi bu kısıtlamalarla daha da düşecek ama vaka sayıları ortada bu düşüşe razı olmak zorundayız” dedi. Bayram öncesinde ve bayramda da cirolarda bir artış beklemediğini aktaran Alkaş, “İnsanlar şu an can korkusundalar, geleceğe dönük belirsizlik yaşıyorlar, bir sürü insan işsiz kaldı, Kısa Çalışma Ödeneği bitirildi. Ben bu şartlar altında insanların bayram alışverişine çok yönelmesini beklemiyorum” diye konuştu. Perakendeci yasa bekliyor Perakendecinin haftalık 84 olan satış saatinin 34,5 saate indiğini belirten Birleşmiş Markalar Derneği Başkanı Sinan Öncel, yüzde 60’lık bu kaybın kiralara yansıması için yasal düzenlemelerin yapılması gerektiğini vurguladı. Yeni kısıtlamalarla birlikte perakendecilerin yüzde 50 ile 70 arasında bir satış kaybı yaşayacağını da söyleyen Öncel, “Perakendeciler bu kaybı yaşarken bir de ağır kira ve ortak giderler altında ezilmemeli. Bizim kira kontratlarımızda sabah 10, akşam 22 arası açık olma şartımız var. Şu an bu saatleri kaybettiğimiz için kiraların güncellenmesi yasal hakkımız” dedi. Özellikle cadde mağazalarında bu tarz sorunlar yaşadıklarını belirten Öncel, “Cadde mağazalarında bireysel mülk sahipleri olduğu için toplu bir anlaşma yapamıyoruz. Bu tarz durumlarda kira düzenlemeleri de tamamen mülk sahibinin inisiyatifine kalmış oluyor. Borçlar Kanunu’nda bir değişiklik yapılırsa, devlet perakendeciyi kurtarır” diye konuştu. Yeni düzenlemeden en çok parttime çalışanların etkileneceğini belirten Öncel, şöyle konuştu: “Çalışanlarımızın büyük bir kısmı işini kaybetme riskiyle karşı karşıya kalacak. Eskiden iki vardiya çalışıyorduk şimdi tek vardiya bile fazla olacak. Dolayısıyla istihdam kayıplarının önüne geçilmesi için Kısa Çalışma Ödeneği’nin yeniden uygulanması şart oldu.” YÜZDE 71, BEBEK BEZI BAĞIŞI BEKLIYOR Desteğe ihtiyaç artıyor ESRA ALUS Prima, “Bebekler İçin Daha İyi Bir Dünya” adılı bir araştırmasının sonuçlarını açıkladı. Türkiye dahil 7 ülkede 3500’den fazla ebeveyni ile görüşülerek hazırlanan rapora göre ortak sorun yoksulluk. Araştırma sonucuna göre, Türkiye’de ciddi olarak desteğe ihtiyacı olmasına rağmen, ebeveynlerin yüzde 69’u nereden yardım isteyeceklerini bile bilemiyor. Yüzde 60’ı ise yardım istemekten utanıyor veya korkuyor. Araştırmada ebeveynlerin yüzde 46’sının yardımlar için ücret istenmesinden çekindiği ortaya çıktı. Türkiye’de ebeveynlerin yüzde 72’si yerel topluluklarından gördükleri desteğin, bebeklerinin hayatında olumlu bir fark yarattığını söylüyor. Ancak yüzde 16’sı hiç destek almadıklarını belirtiyor. Ayrıca, Türkiye’de ebeveynlerin yüzde 71’i bebek bezi bağışına ve bebek yardımlarına erişimin kendileri için çok önemli olduğunu söylüyor. CHP’LI EMIR, MECLIS’E GETIRDI Bilgiler Çin’e mi gitti? CHP Ankara Milletvekili Murat Emir, Rekabet Kurumu’nda Çinli dünya devi Alibaba’ya ait Trendyol’la ilgili soruşturmayı yürüten Denetimden Sorumlu Daire Başkanı Hatice Yavuz’un, karar öncesinde Trendyol’a transfer olmasını TBMM gündemine taşıdı. Transferin yasaya aykırı olduğuna dikkat çeken Emir, Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan’a “Yerli eticaret firmalarımızın bilgileri Çinlilere mi gitti?” diye sordu. Emir, “C¸in Rekabet Kurumu, tekel gu¨cu¨nu¨ ko¨tu¨ye kullandıgˆı gerekc¸esiyle yakın zamanda Alibaba’ya 2,8 milyar dolar rekabeti ihlal cezası verdi. Bu transferin Türkiye’de yerli ve milli rakiplerini piyasa dışına itmek için rekabet eden Trendyol ile ilgili kararda adil davranılıp davranılmayacağına dair kuşkulara neden oldu” dedi. Emir şu soruları yöneltti: “Yavuz’un maaşı ne kadardır? Trendyol firmasında ne kadar maaşla göreve başlamıştır? Şikâyetleri soruşturan dairenin başındaki ismin, soruşturduğu firmada çalışmaya başlaması yasaya aykırı olmasına karşın Ticaret Bakanlığı, bu transfere hangi gerekçeyle göz yummuştur? Yerli eticaret firmalarımızın bilgileri ve verileri Çinlilere mi gitmiştir?” l ANKARA/Cumhuriyet AKP: Yolun sonundan nereye doğru? Siyasal İslamın AKP rejiminin, genelde beş kuşakta kat edilen yükselme ve gerilemenin beş aşamasını bir kuşakta aşmayı başardığına işaret etmiştim. Şimdi, rejim yolun sonundadır. Buradan gidecek başka bir yeri olmadığı, ülke siyasetinin de bir “kötü sonsuz” içine girdiği söylenebilir! Bir tükenmişlik tablosu Ekonomi (cari açık, negatif rezervler, rekor düzeyde kısa dönemli dış borç, yoksulluk, işsizlik) ve pandemi birlikte kontrolden çıktılar; insanların yaşamlarını altüst etmeye devam ediyorlar. AKP rejimi, hem Rusya hem ABD iskemlelerine oturarak iş yapmaya çalışıyordu. Şimdi bu iki iskemle hızla birbirinden uzaklaşıyor, AKP rejiminin bu ülkelerle ilişkileri bozuluyor. Kanal İstanbul projesinin yanında Montrö Anlaşması’nı aniden gündeme getirdikten sonra AKP rejimi, bu iki iskemleye birden oturmaya daha ne kadar devam edebilir? AKP rejimi, uzun süre İhvan (Müslüman Kardeşler) üzerinden bölgede “stratejik derinlik” aradı; Mısır, Suudi Arabistan ve İsrail ile bozuştu, Suriye iç savaşında taraf oldu; sayesinde Rusya bölgeye indi. Şimdi rejim Doğu Akdeniz’de yalnız kalınca, İhvan’ı şarampole atıp Mısır’a doğru yola devam etmek istiyor. Doğu Akdeniz’deki jeopolitik dizilişin en önemli aktörlerinden AB üyesi Yunanistan’ın Dışişleri Bakanı’nı misafir ederken basın önünde ağız dalaşı yaratmak ise tam bir şaşkınlık ürünü. Dış politika böyleyken içeride “128 milyar dolar” konusunda soruların hızla arttığı bir dönemde, mantıklı cevaplar vermeye çalışmak yerine, CHP pankartlarını indirtmek, CHP Genel Başkanı ve milletvekilleri için Meclis’e fezleke getirmek bir başka çaresizliğin ifadesi değil mi? Karşımızda her alanda çıkmaza girmiş, ne yapacağını bilmeyen, “kaderin tutsağı olmuş” bir rejim var. Bir kuşakta beş aşama Seçkinlerin yükseliş ve çöküş sürecindeki beş aşamaya bakarsak: 1Rejimin liderliğinin ekonominin kaynaklarını edinme, ziyan etme ve zenginleşme hırsı artık dillere destandır. Hızla artan yoksulluk, işsizlik artık fena halde göze batıyor. 2 AKP rejimi, yükselirken önce demokratikleşme söylemlerine dayandı, hegemonya inşa süreci ilerlerken “darbe” paniği ile ordu ele geçirildi, parlamenter sistem değişti. “Dünya lideri oluyoruz herkes bizi kıskanıyor” iddialarıyla birlikte başkanlık sistemi projesi yerleşti. Bugün gelinen noktada, demokratikleşme, Kürt açılımı, AB üyeliği maziye karışmış, rejim her istediğini yapmıştır ama İslam dünyasının lideri olma iddiaları Ortadoğu ve Kuzey Afrika gerçeklerine çarparak dağılmış, tükürdüklerini yalamaya başlamıştır. Rejimin söylemi de artık tutarlılığını, kendi tabanında bile inandırıcılığını, kaybetmiştir; “halifelik”, “Kanal İstanbul” gibi fantezilerin, “Kim hesap sorabilir ki?” aldırmazlığının ötesinde bir vizyonu yoktur. 3Siyasal İslamın AKP rejimi, toplumda azınlığa düşerken kendini ulusun yerine koyuyor, demokratik eleştirileri ve muhalefeti bile artık ulusa karşı “darbeci” projelerin parçası gibi görüyor; eleştirileri yasaklarla susturmaya çalışıyor. 4 Bu koşullarda artık realiteden kopan rejimin ürettiği “çözümler” sorunları daha da ağırlaştırıyor. 5 Şimdi rejim geldiği ve ülkeyi getirdiği kritik (krizin karar anı noktası) durumun ayırdında değildir. Maddi koşulların önüne koyduğu engelleri, baskı ve terörle desteklenen fantezilerle aşmaya çalışıyor. Bölgedeki yeni oyuncuyu da anımsayarak bu fantezileri, “Zhui Long” (ejderhanın peşinden koşmak) kavramıyla betimleyebiliriz. Siyasal İslamın liderliği, sözde “iç ve dış dinamiklerin örtüştüğü”, yerli ve yabancı liberal entelijansiyanın “darbeciler” yaygarasıyla “yeldeğirmenlerine saldırdığı”, siyasal İslamı göklere çıkardığı dönemi özlüyor. Ancak nasıl, bağımlısı “afyon dumanının” “ejderhanın” peşinden ne kadar koşarsa koşsun, o ilk anın verdiği hazzı yakalayamayacaksa, rejim de o ilk hegemonya inşa anının hazzına geri dönemeyecektir. Peki, rejim bu noktadan nereye gidebilir? Yukarıdaki benzetmeyi biraz daha esnetirsek: Her madde bağımlısı gibi dozu daha da artırmaya çabalamasını, artan dozun maliyeti karşısında daha da hırçınlaşmasını, içeride ve dışarıda daha büyük riskleri göze almasını bekleyebiliriz. “Kötü sonsuz” derken bunu kastediyordum: Değişemeden, baskı ve şiddeti artırmaya, bir çıkış noktası sunamadan krizi derinleştirmeye devam eden bir süreç.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle