04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
DIŞ HABERLER [email protected] 7 13 NİSAN 2021 SALI Moskova’dan Ukrayna ile savunma işbirliği adımlarına muhalefet geldi Lavrov’dan İHA çıkışı MoskovaKiev hattında Ukrayna’nın doğusundaki Donbass merkezli gerilimde yüksek tansiyon sürerken dün Rusya Dışişleri Bakanı Serey Lavrov’dan Ankara’yı da hedef alan açıklamalar dikkat çekti. Kahire’de Mısır Cumhurbaşkanı Abdülfettah el Sisi görüştükten sonra Dışişleri Bakanı Semih Şükrü’yle bir araya gelen Lavrov, mevkidaşıyla ortak basın toplantısı düzenledi. Sputnik’in haberine göre Lavrov, Türkiye’nin Ukrayna’ya insansız hava araçları (İHA) tedarik etmesiyle ilgili soruya “Rusya’nın Ankara ve diğer başkentleri Kiev’in militarist eğilimlerinin teşvik edilmemesi konusunda uyardığını” ifade etti. Habere göre Lavrov, “Rusya’nın Türkiye dahil tüm ülkelere Kiev’in ebedi militarist açıklamalarını iyi analiz etmelerini tavsiye ettiğini” belirtti. İlgili ülkelerin Kiev’e silah satmayı planlamadan önce Ukrayna’daki neoNazilerin eylemlerini akılda tutmaları gerektiğini kaydetti. “Ukrayna’nın pervasız eylemlere kalkışabileceği ve bunun kötü sonuçlanabileceğini” savunan Lavrov, “2014 yılında yaşananlardan ders çıkarılması gerekirdi. Maalesef, bunun henüz gerçekleşmediği görülüyor. Ukrayna yönetimini Rusofibik eğilimler, Minsk anlaşmalarını uygulamama konusunda teşvik eden herkeLavrov dün Kahire’de Sisi ile bir araya geldi. Mısır’ın Rusya’nın Ortadoğu ve Afrika kıtasındaki en önemli ortaklarından biri olduğunu belirtti. Lavrov’un bir sonraki durağının İran olacağı kaydedildi. sin bu hakikati kabul edeceğini umuyorduk” ifadelerini kullandı. Lavrov’un hedefinde Karadeniz’e savaş gemisi gönderen Washington da vardı. “ABD’nin ülke topraklarından binlerce kilometre uzaklıkta ne yapmak istediği sorusunun yanıtsız olduğunu” söyledi. ‘Donbass’ta keşif uçuşu’ Kimi kaynak önceki gün Ukrayna’nın Türkiye’den satın aldığı Bayraktar TB2 tipi İHA’ların Donbass bölgesinde ilk keşif uçuşunu yaptığını da duyurdu. Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy, geçen cumartesi İstanbul’a gelmiş, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile bir araya gelmişti. Ortak basın toplantısında Erdoğan, “Mevcut krizin Ukrayna’nın toprak bütünlüğü ve uluslararası hukuk temelinde barışçı ve diplomatik yöntemlerle çözülmesi gerektiğine inanıyoruz” demişti. Ukrayna ile işbirliğinin “hiçbir suretle üçüncü ülkelere karşı bir girişim olmadığını” kaydetmişti. Savunma işbirliğinin de vurgulandığı heyetler arası görüşmenin ardından yayımlanan bildiride de şu ifadeler yer almıştı: “Ukrayna’nın uluslararası tanınmış sınırları içinde, toprak bütünlüğü ve egemenliğine kayıtsız ve şartsız desteğin yeniden teyit edilmesi, Kırım Özerk Cumhuriyeti ve Sivastopol şehri ile Donetsk ve Luhansk bölgelerinin işgalden kurtarılması başta olmak üzere, Ukrayna’nın uluslararası kabul görmüş sınırları içinde toprak bütünlüğünü yeniden sağlamayı amaçlayan adımlar konusunda koordinasyonun sürdürülmesi kararlaştırıldı.” Zelenskiy de Karadeniz’de “güvenlik ve meydan okumalara ortak karşı koyma” adımlarını kapsamlı şekilde görüştüklerini söylemişti. “Kiev ve Ankara’nın gerek tehdit gerekse onlara verilmesi gereken tepki konusundaki vizyonunun aynı olduğunu belirtmek istiyorum” demişti. ‘Görüşme talebine yanıt yok’ Bu arada Zelenskiy’nin Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile görüşme talep ettiği ancak yanıt alamadığı belirtildi. Reuters’e konuşan Zelenskiy’nin sözcüsü, “Rusya’nın Ukrayna ile sınıra 40 binin üzerinde asker yığdığını ve Kırım’a 40 binden fazla asker yerleştirdiğini” belirtti. “Devlet Başkanlığı ofisi Rusya’ya görüşme talebini iletti. Fakat yanıt alamadık” ifadesini kullandı. Sözcü, Kiev’in planlarında Donbass’a saldırı düzenlenmesi bulunmadığını da savundu. Ukrayna liderinin gerilimle ilgili görüşmeler için Paris’e gideceği bildirildi. Kremlin sözcüsü ise “son günlerde” görüşme için herhangi bir talep geldiğini görmediğini kaydetti. Donbass’ta ise önceki gün Rusya yanlısı ayrılıkçıların açtığı ateş sonucu bir Ukrayna askerinin öldüğü belirtildi. BRÜKSEL ZİYARETİ NATO ile temas artıyor Pyoinleiscaatneşaildı Ukrayna Dışişleri Bakanı Dmitro Kuleba’nın bugün Brüksel’de NATO karargâhını ziyaret edeceği, genel sekreter Jens Stoltenberg ile görüşeceği bildirildi. Kiev, son dönemde NATO üyeliğinin yaşama geçmesi yönünde taleplerini yineliyor. Moskova’dan ise buna muhalefet yükseliyor. Bu arada ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken’in de İran, Afganistan ve Ukrayna meselelerini görüşmek üzere Brüksel’e gideceği önceki gün gündeme yansıdı. Blinken, NBC televizyonuna verdiği demeçte, “Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik olası saldırgan davranışının sonuçları olacağı” çıkışında bulunmuştu. Rusya’dan tatbikat ABD’nin iki savaş gemisinin Karadeniz’e çıkması için Türkiye’ye bildirimde bulunduğu haberi Ankara tarafından doğrulanmıştı. Karadeniz’deki hareketliliğe tepki gösteren Rusya’dan Montrö Sözleşmesi’nin önemine vurgu gelmişti. Öte yandan İHA’nın haberine göre Rusya’ya ait Su30 savaş uçaklarının desteği ile Rus savaş gemileri Karadeniz’de tatbikat yaptı. Geçen hafta Rus donanmasının Hazar Denizi’ndeki bir grup gemiyi Karadeniz’e tatbikat amaçlı sevk ettiği duyurulmuştu. Lübnanİsrail gerilimi Lübnan Ulaştırma Bakanı Mişel Neccar, İsrail’le tartışmalı deniz sınırındaki münhasır ekonomik bölgesini genişletmeye ilişkin taslağı imzalayarak başbakanlığa sunduğunu açıkladı. Neccar, Cumhurbaşkanı Mişel Avn’ın 5 Eylül 2020’de, deniz sınırıyla ilgili 6433 sayılı kararnamede birtakım değişiklikler olduğuna dair BM Genel Sekreteri’ne açık bir mektup gönderdiğini hatırlattı. AA’nın haberine göre mektupta, “Karish Adası ve İsrail’in kopardığı birkaç kilometrenin Lübnan’ın hakkı olduğunun teyit edildiğini” söyleyen Neccar, söz konusu metnin Lübnan’ın karasularını ve barındırdığı gazpetrol hakkını korumayı içerdiğini ifade etti. Taslağa Başbakan Diyab’ın da imza atmasını beklediğini kaydetti. Enerji mücadelesi, sondaj çalışma planlarının sürdüğü bölgede İsrailLübnan arasında konuyla ilgili müzakereler geçen kasımda yeniden başlamış ancak fazla bir sonuç alınamamıştı. Neccar’ın bu hamlesine Tel Aviv’den “tek taraflı adımlara benzer şekilde karşılık veririz” tepkisi geldi. ABD’nin Minnesota eyaletinde, Minneapolis’in kuzeyindeki Brooklyn Center kentinde önceki gün trafik çevirmesi sırasında 20 yaşında bir siyah gencin polis ateşinde yaşamını yitirmesi halihazırdaki ırkçılık, polis şiddetine karşı protestoları bir kez daha alevlendirdi. Emniyet Müdürlüğü, adı Daunte Wright olarak açıklanan gencin polis tarafından trafik kurallarını çiğnediği gerekçesiyle durdurulduğunu duyurdu. Güvenlik güçlerinin hakkında yakalama emri bulunduğu Wright’ı gözaltına almak istedikleri, aracına binen Wright’ın birkaç yüz metre gittikten sonra bir başka araca çarptığı, bir polisin bu sırada ateş açtığı kaydedildi. Olay, Minneapolis’te geçen yıl George Floyd adlı bir siyah vatandaşı gözaltı sırasında öldüren eski polis memuru Derek Chauvin’in davasının devam ettiği dönemde meydana geldi. Kentte gösteriler düzenlendi. Polis eylemcilere karşı göz yaşartıcı gaz da kullandı. Kentte dün sabah sokağa çıkma yasağı ilan edildi. ABD basınına yansıyan haberlerde yağma olaylarının yaşandığı belirtildi. Chauvin’in, Floyd’un boynuna dizini dayayarak nefessiz kalmasına neden olduğu görüntüler sadece ABD’de değil uluslararası kamuoyunda infial yaratmıştı. Bu arada Georgia’da polisin şüpheli bir aracı takip ettikleri operasyonda çatışma çıktı. Şüphelinin öldüğü, üç polisin yaralandığı belirtildi. Aşıda siyasi hesaplar... Yeni tip koronavirüs (Covid19) salgınında küresel çapta ağır tablo sürerken aşı tartışmaları siyasette de yankı buluyor. Çekya’da Rus ve Çin aşısının ülkeye getirilmesine destek vermeyen Dışişleri Bakanı Tomas Petricek’in, görevden alındığı belirtildi. Petricek, koalisyon ortaklarından Çekya Sosyal Demokrat Partisi (CSSD) Genel Başkanı, Başbakan Jan Hamacek ile görüştüğünü ve Hamacek’in kendisine “görevden alındığını” bildirdiğini duyurdu. Cumhurbaşkanı Miloş Zeman, daha önce yaptığı açıklamada, Petricek’in Rus ve Çin aşısına destek vermemesi ve Çekya’daki Dukovany nükleer santralın genişletilmesiyle ilgili yapılması planlanan ihaleye Rusya’nın katılımını engellemek istemesinden dolayı tepki göstermişti. Zeman’ın Başbakan’a, Petricek’i görevden alması çağrısında bulunduğu gündeme yansımıştı. Çekya basınında yer alan bazı haberlere göre ise AB yanlısı olduğu savunulan Petricek, CSSD’nin kongresinde başkan adayı olup Hamacek’i sert bir şekilde eleştirmesi nedeniyle görevden alındı. Ülkedeki Rus ve Çin aşısı tartışması, geçen hafta da Sağlık Bakanı’nı görevinden etmişti. Danimarka’da aşı yaptırmak için bekleyenler mini konserle karşılandı. İtalya’da, mafyanın ülkede Covid19 aşıları tedarikine müdahale etti‘MAFYA DEVREDE’ latıldığı belirtildi. Ülkede son dönemde yaşlılar arasında Covid19’a bağği, yaş, öncelik sıralamalı ölümlerin yeniden arttığı sı yerine “eşe dosta, güçlü bağlantıla kaydedilirken Başbakan Mario Draghi rı olanlara” dağıtmaya başladığı iddia gençleri “sıranın önüne geçmeye çaedildi. Konuyla ilgili soruşturma baş lışmakla” suçlamıştı. ŞAM’A SUÇLAMA Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü dün yayımladığı raporda “2018’de İdlib’in Serakib kentinde düzenlenen saldırıda Suriye ordusunun kimyasal silah kullandığı sonucuna varıldığını” duyurdu. Raporda, “4 Şubat’ta Suriye ordusuna ait bir helikopterin Serakib’in doğusuna klor gazı attığına inanmak için makul sebepler olduğu” ifadelerine yer verildi. Saldırıda 12 kişinin yaralandığı belirtildi. Raporun örgüt tarafından 2018’de kurulan Soruşturma ve Tanımlama Ekibi’nin Suriye’deki kimyasal saldırıları tespit eden ikinci raporu olduğu hatırlatıldı. Şam kimyasal silah iddialarını reddederken bütün stokunu 2013’te teslim ettiğini savunuyor. İran Cumhurbaşkanı Ruhani, geçen hafta ülkenin Nükleer Enerji Günü çerçevesinde bazı tesislerde inceleme yapmıştı. Tahran: Viyana görüşmesi sürecek Gözler Viyana’da Washington ile Tahran arasında geçen hafta başlayan dolaylı nükleer görüşmelerin akıbetine çevrilirken önceki gün gerilim İran’ın Natanz tesisine yönelik siber saldırıyla yeniden arttı. Tahran hükümeti dün de nükleer tesise saldırıdan İsrail’i sorumlu tuttu. İran Dışişleri Bakanı Cevad Zarif, saldırının intikamının alınacağını söyledi. Bununla birlikte ülkesinin Viyana’da sürdürülen görüşmelerden çekilmeyeceğini de belirtti. Natanz’da, ileri teknoloji santrifüjlerin törenle devreye girmesinden kısa süre sonra, elektrik dağıtım hattında arıza olduğu açıklanmıştı. İran ilerleyen saatlerde bunun bir siber saldırı olduğunu duyurmuştu. Ancak dün İran, Atom Enerjisi Kurumu’ndan yine olaya ilişkin “Natanz’da küçük bir patlama olduğu, olayın elektrik dağıtım merkezinde meydana geldiği, hasarın çabuk bir şekilde tamir edileceği” açıklaması gündeme yansıdı. Geçen yıl Natanz’da meydana gelen gizemli patlamanın ardından İsrail’i doğrudan işaret etmekten kaçınan İran, bu kez İsrail’i Viyana’daki müzakereleri baltalamaya çalışmakla suçladı. Resmi haber ajansı İRNA’nın haberine göre Zarif, milletvekilleriyle yaptığı bir toplantıda, “Şimdi hedeflerine ulaşacaklarını düşünüyor. Ancak Siyonistlere, nükleer alanda daha ileriye giderek cevap vereceğiz” dedi. “Eğer, müzakerelerde elimizin zayıfladığını düşünüyorlarsa yanılıyorlar, aksine bu korkakça saldırı görüşmelerdeki konumumuzu güçlendirecek” ifadesini kullandı. Netanyahu: İzin vermeyiz Öte yandan ABD’nin New York Times gazetesine konuşan İsrailli ve ABD’li istihbarat yetkilileri İran’ın Atom Enerjisi Kurumu Başkanı’nın “nükleer terör” dediği saldırının Natanz’a ciddi boyutta hasar verdiğini, İsfahan’daki santralın tekrar faaliyete geçmesinin en az 9 ayı bulabileceğini savundu. İstihbarat yetkililerinin saldırıda İsrail parmağı bulunduğunu söyledikleri aktarıldı. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, resmi bir açıklama yapmamakla birlikte saldırıyla aynı gün “İran ve müttefiklerine karşı mücadelenin süreceğini” kaydetti. Netanyahu dün de ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin ile bir araya geldi. Ortak basın toplantısıda Tahran’ın nükleer silaha sahip olma hedefinden asla vazgeçmediğini savundu. ”Buna izin vermeyeceğiz, kendimizi savunacağız” çıkışını yineledi. Berlin’de seçim mücadelesi kızışıyor Almanya’da iktidardaki Hıristiyan Birlik partileri (CDU/CSU), 26 Eylül’deki genel seçimlerinde ortak başbakan adayının kim olacağını belirlemeye çalışıyor. Önceki gün hem Başbakan Angela Merkel’in partisi Hıristiyan Demokrat Birlik’in (CDU) Genel Başkanı Armin Laschet hem de Hıristiyan Sosyal Birlik Partisi (CSU) Genel Başkanı Markus Söder, ortak başbakan adayı olmak istediklerini açıkladı. Bu açıklamalarla birlikte her iki partinin kurullarında adaylık yarışı görüşmeleri hız kazandı. Hem CDU başkanlık divanı hem de genişletilmiş parti yönetim kurulunun, Laschet’in başbakanlık adaylığına geniş destek verdiği açıklandı. Başbakan Merkel, 26 Eylül’de yapılacak seçimlerle birlikte siyasete veda edeceğini, bir daha başbakanlığa aday olmayacağını açıklamıştı. Sandıktan eski banker çıktı Güney Amerika ülkesi Ekvador’da devlet başkanlığı seçiminin ikinci turunda sağcı aday Guillermo Lasso’nun kazandığı açıklandı. Ekonomik krizi daha da ağırlaştıran yeni tip koronavirüs salgını gölgesinde yapılan seçimlerde eski bir banker olan Lasso (65), rakibi solcu ekonomist Andres Arauz (36) karşısında yarışı önde bitirdi. Muhafazakâr Katolik cepheden, Opus Dei üyesi olduğu savunulan Lasso, destekcileriyle bir araya geldiği zafer konuşmasında “refah, fırsatların yaratılması” vaadini yineledi. “Demokratik bir ülke için hep beraber çalışacağız” dedi. ‘Correa etkisi’ Oyların yüzde 93’üne göre Lasso’nun yüzde 52.51 destek aldığının görülmesinin ardından Arauz, kesin sonucu beklemeden yenilgiyi kabul etti. “Ekvadorlular, bugünden itibaren birlik olmalıdır. Yaşasın Ekvador” ifadesini kullandı. Ülkede son devlet başkanlığı seçimini 3 Nisan 2017’de ikinci turda sol partinin adayı Lenin Moreno kazanmıştı. Arauz, şubat ayındaki ilk turda oyların çoğunu almıştı. Son güne kadar da Lasso Arauz’un ipi göğüslemesi bekleniyordu. Arauz’un yenilgisi eski devlet başkanı Rafael Correa’nın kendisine verdiği destekle de ilişkilendiriliyor. Yolsuzlukla suçlanan Correa, hapis cezasından kaçmak için şu anda Belçika’da sürgünde yaşıyor. Petrol ihraç eden Ekvador’un ekonomisi salgın öncesinde zaten kötüyken, Covid19 pandemisi 17 milyonluk ülkede nüfusun üçte birini yoksulluk sınırının altına itti, 500 bin kişiyi işsiz bıraktı. Bir önceki başkan tarafından IMF ile yapılan mali anlaşmanın getirdiği kemer sıkma politikası ise çözüm getirmezken daha fazla acıya sebep oldu. Lasso da göreve gelir gelmez bir ekonomik kriz devralmış olacak. Toplam 64 milyar dolar borcu olan ülkede hastaneler de Covid19 vakaları nedeniyle dolup taşmış durumda. Diğer yandan Arauz’un solcu koalisyonunun parlamentodaki en büyük grubu oluşturacağına da dikkat çekiliyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle