05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
KÜLTÜR 13 1 NİSAN 2021 PERŞEMBE Kansere karşı ‘Hayat Güzeldir’ sergisi Ahmet İsvan’ın kişisel hayatına dair de izler taşıyan sergide; fotoğraflar, karikatürler, yazışmalar, raporlar, kitaplar, videolar ve bazı objeler yer alıyor. Yaşasın 1 Nisan “E l pueblo unido jamas sera vencido!” “El pueblo unido jamas sera vencido!” ‘Halkçı başkan’ Paris’in göbeğinde (elbet sol yakasında) tam da Odeon Meydanı’nda, Odeon Uluslar Tiyatrosu’nun önünde toplanmış dev bir orkestra ve dev bir koro; bir de onları izleyen sanatçılar, sanat öğrencileri ve kültür işçileri; Bahçelievler Memorial ve Bahariye Sanat İstanbul işbirliği ile Bahçelievler unutulmadı İmamoğlu: yİsüvraüdnmu’ıyenukyyteoonrluugnzudruar bir de sanat tutkunları, tiyatro izleyicileri tek vücut olmuş, gelmiş geçmiş en popüler devrim şarkısını çalıyor ve hep bir ağızdan söylüyor: “Birleşmiş halklar asla yenilmez!” 1970’te Salvador Allende’yi Şili’de iktidara getiren emekçi sınıfların sloganıydı bu sözler. Sergio Ortega tarafınMemorial Sanat Galerisi’nde 20 sanatçıdan besteledi, ülkede hızla yayıldı. Annın katılımıyla “Hayat Güzeldir” karma sergisi düzenleniyor. Serginin 17 Nisan Kanser Haftası’na ve kansere değil, hayata şans vermeyi vurgulamak adına yapıldığı belirtiliyor. Sergi, 1 Nisan1 Mayıs tarihleri arasında Bahçelievler Memorial Sergi Salonu’nda ve eşzamanlı olarak www.bahariyesanat.com adresinden izlenebiliyor. İstanbul’un en yüksek oy oranıyla seçilen eski belediye başkanı Ahmet İsvan anısını yaşatan sergi, dün CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun katılımıyla açıldı. Kılıçdaroğlu, “Üç büyük imparatorluğa başkentlik yapmış İstanbul’a hizmet etmek, farklı bir şeydir. Bir metropolü yönetmek, devasa soruncak 1973’te ABD desteğiyle gerçekleşen darbe sonrasında, Pinochet rejimine direnenlerin marşı oldu. Şilili ünlü “İnti İlimani” topluluğu sayesinde de dünyaya yayıldı. (Bu topluluğun Harbiye Açıkhava Tiyatrosu’ndaki konserini ve tek bir ağızdan bu şarkıyı söylediğimizi unutmam hiç olası mı!!!) Dönelim Paris’e: ları kucaklamak demektir” dedi. İstanbul’a İsvan gibi kalıcı eserler bırakmak istediklerini belirten İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, “Onun yolunda yürümekten gurur duyuyoruz” ifadelerini kullandı. İmamoğlu’nun ev sahipliğinde Saraçhane’deki İBB binasında gerçekSerginin açılış töreninde CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Ahmet İsvan’ın kızı Nurhan İsvan ve İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu sergiyi birlikte gezdi. Tiyatro işgalleri Paris Odeon Meydanı’nda “El pueblo unido jamas sera vencido!” yükseliyor. Fransız polisi de durmuş seyrediyor. Ne biçim polis bunlar... Ne cop ne tekme tokat ne de gaz püskürtme! Odeon Tiyatrosu’nda başlayan “tiyatro işgali” mart ayı boyunca öteki tiyatİş Sanat’ta nisan Saygun ile başlıyor İş Sanat’ın çevrimiçi nisan programı, ayın ilk günü yayımlanacak Camerata Saygun konseriyle başlıyor. İlk Türk operası “Özsoy”un bestecisi Prof. A. Adnan Saygun’un adını taşıyan klasik müzik topluluğu Camerata Saygun, keman sanatçısı Prof. Nuri İyicil tarafından 2005 yılında kuruldu. Kendi yetiştirdiği öğrencilerle Camerata Saygun’u kuran İyicil, Adnan Saygun Oda Konçertosu’nun seslendirilişini yönettiği ilk konserden kısa bir süre sonra hayatını kaybetti. Başkemancılığını Mehmet Yasemin’in üstlendiği topluluk, Edward Grieg, Antonín Dvorák, Edward Elgar ve Alexander Borodin’in eserlerinden oluşan romantik dönem repertuvarıyla İş Sanat’a ilk kez konuk olacak. Konser, ilk gösteriminin yapılacağı 1 Nisan saat 20.30’dan itibaren sezon sonuna kadar İş Sanat’ın YouTube kanalından ve internet sitesinden izlenebilecek. leşen açılış törenine eski CHP Genel Başkanı Altan Öymen, CHP Genel Başkan Yardımcısı Seyit Torun, CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu, milletvekilleri ile siyasi parti yöneticileri katıldı. 1 Mayıs 2017’de yaşamını yitiren İsvan’ın konuşmasının dinletilmesiyle başlayan törende konuşan İsvan’ın kızı Nurhan İsvan, “Bugün Ekrem İmamoğlu’na olduğu gibi, o zamanlar da 3 büyükşehrin belediyesi, muhalefet partilerindeydi. Onun için, merkezle herhangi bir anlaşmazlık bütün kaynakların kesilmesine sebep olabiliyordu. Şimdi de aynı şey yaşanıyor. Babam buna, belediyeyi kendine yeterli, doğru dürüst yönetilen bir yer haline getirebilmek için itiraz etti. Şimdi bayrağı devretmiş olduğunu çok büyük bir gururla görüyoruz. Sayın İmamoğlu da aynı bayrağı taşıyor” dedi. ‘Örnek belediyecilik’ İmamoğlu da İsvan’ın “halkçı belediye başkanı” gibi çok anlamlı ve değerli bir tanımlamayı sonuna kadar hak eden, halka hizmeti daima ön planda tutan bir belediye başkanı olduğunu söyledi. İmamoğlu, “Kimseyi ayırt etmeden gecekondu bölgelerine hizmet götürerek, şehri çocuk parklarıyla donatarak, sahilleri halka açarak, halkın arsalarını halka geri verme mücadelesi ederek büyük bir ‘halkçı belediyecilik’ örneği sunuyor. İstanbulluların ucuz ve besleyici gıdaya, sağlıklı ve güvenilir suya ulaşabilmesi için bugünün iki önemli kurumu olan Halk Ekmek ve Hamidiye Su gibi şirketleri, Sayın Ahmet İsvan’ın döneminde kazanıyor İstanbul. Yine öğrenci ve araştırmacılara zengin kaynaklarla hizmet veren Atatürk Kitaplığı gibi bir değer de kendisinin eseri” dedi.   ‘Saygı ile anacağız’ Törenin son konuşmasını yapan Kemal Kılıçdaroğlu ise özetle şunları söyledi: “Bir kente hizmet eden insanları anmak, onları unutturmamak ve gelecek kuşaklara o değerleri aktarmak için, o insanların yaptıklarını aktarmak için bu tür çabalar büyük bir fırsat. Cumhuriyet tarihimizi yeteri kadar çocuklarımıza anlatabildik mi? İstanbul’un tarihini, Cumhuriyet döneminde İstanbul’a yarolara da yayıldı. Önce Paris’teki “Theatre de la Colline”e, oradan da Paris dışındaki 40 kenteki tiyatrolara! Tam bir yıldır Covid19 yüzünden Fransa’da da tiyatro ve tüm sahne sanatları yasaklandı. İşlerini kaybeden sahne sanatçıları, her ay işsizlik sigortasından ve Kültür Bakanlığı’nın kendilerine pılanları yeteri kadar çocuklarıayırdığı salgın fonundan yardım almalamıza aktarabildik mi? Bu tür çarına karşın, bunları yeterli bulmayıp tiyatbalar, geçmişte yaşananların ge roları işgal kararı aldı. lecek kuşaklara aktarılması için İtirazın temelinde şu yatıyor: Hükümet önemli bir fırsat. Bu kente hizkültür ve sanata, ticarete verdiği önemet eden bütün belediye başkanlarını şükranla anmamız gerekiyor. Onların hizmetleri unutulmamalı, gelecek kuşaklara aktami vermiyor. Tiyatrolara ve müzisyenlere olumsuz ayrımcılık yapıyor. Dükkânlar açık, kliseler, camiler, havralar açık, borsa açık, kültür mekânları neden kapalı!.. rılmalı. Belediye Başkanımız Sayın İmamoğlu da bu çerçevede elinden gelen bütün çabayı gösteriyor. Onu her zaman her yerde her ortamda saygı ile anacağız.” Tören, pandemi önlemleri gereği, Kılıçdaroğlu ve beraberindeki sınırlı sayıda davetlinin sergi salonunu gezmesi ile taEyyy Fransa! Gel de şimdi “Eyyy Fransa!” diye kükreme! Daha doğrusu birisinin kükremesini bekleme! Eyyyy Fransa, titre ve kendine gel! Bize bak, bizi örnek al! Bak bizim devletimiz sanatı ve sanatçısını nasıl da kolluyor, koruyor! (Zeynep, dikkatli ol; ciddiye alan olabilir!) mamlandı. Devletimiz kapalı tiyatrolara değil, anl İSTANBUL/Cumhuriyet cak kendine biat edenlere yardım aktarabilse de yine de sanatçıları kayırmak‘Kadına karşı şiddete hayır diyorum’ Bayraktar’ın filmine iki ödül birden tan geri kalmıyor! Kimi tiyatrocuların, müzisyenlerin başlarına bir dert gelmesin diye oyunÜnal Vanii’nin yeni şarkısı “Haykırdım” SCP etiketiyle tüm dijital müzik platformlarında yerini aldı. Sanun beraberinde düşündürmek, hayata dair insanlığa bir nebze bile faydam olması en büyük ilkem... Kadına karşı ları yasakladıkları; kimilerini ettikleri bir söz yüzünden mahkeme kapılarında süründürdükleri de oluyor... Sırf sanata verdikleri değeri hepimizin gözüne sokmak ve ayağımızı denk almamızı sağlamak için! İlk kadın illüstrator... Sanatçı Gülsün Karamustafa’nın, Çalışma Grupları kapsamındaki “İllüstrasyon pentürün düşmanı mı?” atölyesine sahaf, editör ve danışman Emin Nedret İşli ile iletişim tasarımcısı, akademisyen ve araştırmacı Ömer Durmaz konuk oluyor. Program, 1 Nisan Perşembe saat 19.30’da SALT Online YouTube kanalında yayımlanacak. Programda, ressam Sabiha Rüştü Bozcalı’nın (19041998) ilan, takvim, etiket ve afiş gibi grafik ürünler için yaptığı illüstrasyonlar ile editoryal illüstrasyon alanındaki üretimleri incelenecek. natçı, parça hakkında “Amacım sadece üretmek değil, buÜnal Vanii şiddete ve çocuk istismarına hayır diyorum” dedi. JayJay Johanson’dan özel performans Melankolik vokaliyle “Far Away”, “Believe in Us”, “So Tell the Girls That I’m Back in Town” gibi şarkılara imza atan JayJay Johanson, yeni albümü “Rorschach Test” sonrası PSM’ye özel performansıyla 2 Nisan akşamı PSM Online’da seyirciyle buluşacak. Daha önce Zorlu PSM Studio’daki konserinde biletleri kısa sürede tükenen JayJay Johanson’ın saat 21.00’de online.zorlupsm. com’a özel yayımlanacak ve 4 Nisan 23.59’a kadar yayında kalacak konserinin biletlerine passo.com.tr üzerinden ulaşılabiliyor. Nejat İşler “Ezel”, “Karadayı”, “İçerde” ve “Babil” gibi dizilerle adını duyuran Uluç Bayraktar’ın ilk sinema filmi “9,75” Snowdance Film Festivali’nden en iyi film ve en iyi senaryo ödülleriyle döndü. “9,75”, festival yolculuğuna dünya galasını yaptığı Sao Paulo Uluslararası Film Festivali’nde başlamıştı. Geçen ay Bangladeş’te Dhaka Uluslararası Film Festivali’nde yarışan filmin başrol oyuncusu Nejat İşler “En İyi Oyuncu” ödülüne değer görülmüştü. Mehmet Eroğlu’nun “9,75 Santimetrekare” adlı romanından uyarlanan “9,75”in oyuncu kadrosunda Nejat İşler, Funda Eryiğit, Berkay Ateş, Menderes Samancılar gibi isimler yer alıyor. “9,75”, geçmişi Kemalettin Tuğcu kitaplarına benzeyen yazar Ahmet’in Türkiye’nin doğusu ve batısı arasında kalmış hikâyesini anlatıyor. Yaşasın cehalet Bizim buralarda şu lanet virüsü bile Cumhurbaşkanı terbiye etti ve mantığa aykırı da olsa denetim altına aldı: AKP kongrelerinde “lebaleb” dolulukta kimseye bulaşmayan virüs, ormanda herkese bulaşır oldu. Alışveriş merkezlerinde, dükkânlarda kimseye ilişemeyen virüs, deniz kenarında yürüyene tehlike saçıyor. Camilerde, haftanın işgünlerinde hiç kimseye bulaşmayan virüs, Türkiye’de sadece tiyatrolarda bulaşıcı olarak saptandı! Bizimkiler virüsü öyle bir terbiye ettiler ki hafta içinde, işgünlerinde tıkış tıkış dolu toplu taşıma araçlarında uysal bir kelebeğe dönüşen virüs, hafta sonları, cumartesipazarları, canavar kesildi! Şu Fransa’yı yönetenler amma cahil. SalSabahattin Ali’yi meslektaşı, düşün arkadaşı Aziz Nesin, “Öykü yazmak için yaşayan bir adamdı” diye tanımlar. Tıpkı onun gibi ömrüne sığmaz. Ömrü, yaşadığı 41 yılla sınırlı kalmaz, unutulmaz. Çünkü Mustafa Balbay’ın kitabına koyduğu adla söylersek o “Pes Etmeyen Kalem”dir. Tam 73 yıl geçti. Yarın (2 Nisan) ölüm yıldönümü. Saygıyla anıyorum. Kızı Filiz Ali’ye, ailesine sağlık, huzur, mutluluk diliyorum. Türkiye’nin Maksim Gorki’si Sabahattin Ali mayan cıva gibi bir adamdı. Onu tanıyıp da sevmemek olanaksızdı. Matbaaya daima elinde bir kitapla gelirdi. O zaman en çok sevdiği adam büyük Alman şairi Goethe ve Alman romancısı Thomas Mann’dı. Onların yapıtları elinden düşmezdi. Nâzım Hikmet, bu gençte yeni ve büyük bir cevher görmüş, onu bir yandan kazanmaya, öte yandan da sanat hayatında yetiştirmeye başlamışnüştü. Öykü ve romanlarından filmler yapıldı. Sabahattin Ali deyince akla Kuyucaklı Yusuf, Kürk Mantolu Madonna, İçimizdeki Şeytan adlı romanları ve son yıllarında Aziz Nesin, Rıfat Ilgaz, Mücap Nedim Ofluoğlu, Mustafa Uykusuz’la birlikte çıkardığı haftalık gazete Markopaşa akla gelir. Ben de Markopaşa ile diğer gazete ve dergilerdeki deneme ve eleştirilerini derledim, adına da Markopaşa Yazıgını kendi çıkarları için kullanamadılar gitti! Sevgili okurlar, bugün 1 Nisan dünya edebiyatına “Aptallar” ya da “Cahiller Günü” olarak da geçer! Bizde “Şaka Günü”. Ama bilir misiniz ki Türkiye Cumhuriyeti, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ne 1949 yılının 1 Nisan günü katılmış. O gün bugün, ülkemizde insan haklarının ciddiye alınmamasının nedeni belki de budur! O günlerden bugünlere gelmek, özellikle ailesi için hiç kolay olmadı. Yıllar yaşam ve demokrasi için verilen savaşımla geçti. Sabahattin Ali, Türkiye’nin en çok okunan yazarı oldu, beğenildi, sevildi. Yılların nasıl geçtiğini kızı, eleştirmen, müzikolog Filiz Ali ile Fransa’da yaşayan, Sabahattin Ali’nin yapıtları üzerine bir tez yazan, akademisyen yazar Rahime Sarıçelik’in yaptığı, bugün Cumhuriyet Kitap’ta yayımlanan söyleşiyle de anımsayacağız. Aslında onu derinliğine anımsamak/anlamak için önce Filiz Ali’nin bu konudaki üç yapıtı okunmalıdır. İlki Atillâ Özkırımlı ile yazdıkları Sabahattin Ali (Cem Yayınevi, 1979), diğer ikisi de Filiz Ali’nin kaleme aldığı, anılarını içeren Filiz Hiç Üzülmesin (2011) ve Yok Bi’şey, Acımadı ki... (Yapı Kredi Yayınları, 2017) adlı kitapları ve sonra da Asım Bezirci, Hıfzı Topuz, Kemal Sülker, Nüket Esen, Mustafa Balbay, Sevengül Sönmez, Atilla Birkiye... yazarların kitaplarıdır. Resimli Ay Sabahattin Ali’yi edebiyat dünyasına tanıtan dergilerden biri Resimli Ay’dır. Sahibi Zekeriya Sertel, yazarını şöyle anlatır: “İstanbul’a gelir gelmez ilk işi Resimli Ay’a gelip bizlerle tanışmak olmuştu. Kısa boylu, sarışın, sevimli bir gençti. Pırıl pırıl yanan mavi gözleri vardı. Az zamanda hepimizin sevgisini kazanmıştı. Çok zeki, çok canlı, kabına sığtı... Türkiye’nin yetiştirdiği büyük kabiliyetlerden biriydi. Hikâyecilikte en başta gelirdi. Biz, ona Türkiye’nin Maksim Gorki’si gözüyle bakardık...” (M. Zekeriya Sertel, Hatırladıklarım, Gözlem Yayınları, 1977) Markopaşa Sabahattin Ali yazarlığa şiir yazarak başladı, ama sürdürmedi. 1934’te çıkardığı Dağlar ve Rüzgâr adlı 28 şiir içeren tek kitap yayımladı. Ölümünden sonra gerek dergilerde kalanlar, gerekse yayımlamadıkları da Atilla Özkırımlı’nın derlemesiyle bu kitaba girdi, adı Dağlar ve Rüzgâr/Kurbağanın Serenadı/Öteki Şiirler oldu (1990). Bu şiirlerden birçoğu güfte oldu, dillerden düşmeyen şarkı ve türküye döları ve Ötekiler dedim (YKY, 20. Baskı, Ekim 2020). Zekeriya Sertel’in dediği gibi, “Türkiye’nin Maksim Gorki’si Sabahattin Ali”, hep gerçeğin peşinde koştu. Gerçeği dile getirdi. Gerçek yaşamdan seçtiği olay ve kişilere edebi gerçeklik kazandırdı. Öykü ve roman kişilerini toplumsal çevrelerin içinde betimledi. Gözlem gücü ve ayrıntıyı verme becerisi gerçekçiliğini oluşturan öğelerden oldu. Sağlam, yalın bir dille anlattı. Nesnel gerçeklikle sanatsal gerçeklik arasında kurduğu dengeyle, toplumsal çelişkilere tepkisini sanat yoluyla da gösterdi. Bugün onu seven okurlar kadar, açtığı yolda yetişen yazarlar da bunun göstergesi değil mi? DasDas nisan ayına hazır Nisan ayı DasDas Online’da Aras Kargo’nun katkılarıyla dijitalleştirilen “Rivayet Radyosu”yla başlıyor. 3 Nisan Cumartesi akşamı saat 21.15’te yapılacak olan “Rivayet Radyosu”nda Mert Fırat’ın sesinden Sabahattin Ali’nin hikâyeleri seyirciyle buluşurken Korhan Futacı ve Orkestrası müzikleriyle Fırat’a eşlik edecek. 4 Nisan Pazar günü saat 17.00’de DasDas Akademi ve Tarabya Kültür Akademisi ortaklığında hayata geçen “Bir Araç Olarak Kamera: Türkiye ve Almanya’da Ekolojik Aktivizmi Görüntelemek” isimli seminer düzenleniyor. Seminerde yönetmen, sanatçı ve küratör Julia Lazarus, belgesel kamerayı kişinin kendisini güçlendirmenin aracı olarak ele alacak. (Ayrıntılı bilgi ve detaylar: dasdasonline.com)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle