07 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
KÜLTÜR 13 3 MART 2021 ÇARŞAMBA OPERA DEĞIL, KÜLTÜR ADINA HER ŞEY VAR Yeni Atatürk YAZGÜLÜ ALDOĞAN Kültür Merkezi’nin projesinde Herkes şu ara kafelerin, lokantaların açılmasını konuşuyor ama sanat dünyasının aklı hâlâ ve sürmekte inşaatı devam eden Atatürk Külolan inşaatında tiyatro, sinema, tür Merkezi’nin sadece opera salonu mu olup olmayacağında kaldı. Bilindiği gibi Cumhurbaşkanı, sergi salonları AKP İstanbul Kongresi’nde yaptıve kütüphane ğı konuşmasında, “Biz oraya arbulunuyor. tık Atatürk Kültür Merkezi demiBurası bir kültür kompleksi yeceğiz, çünkü oraya opera salonu yaptık” demişti. Görüşlerine başvurduğumuz operacılar ise olarak dünyanın bütün büyük şehirletasarlanmış. rinde bu uygulamanın olduğunu, opera salonlarının özel teknikle sadece opera salonu olarak inşa edildiğini, örneğin Ankara’da da Atatürk döneminde böyle yapıldığını, ancak İstanbul’daki Atatürk Kültür Merkezi’nin içinde bundan önce sadece opera değil, tiyatro salonu da bulunduğunu ve burasının çok amaçlı kullanıldığı için merkez olarak isimlendirildiğini söylemişlerdi. Yenisinde yok yok Peki, şu anda inşaatı sürmekte olan yeni Atatürk Kültür Merkezi’nin içinde neler var? Yılan hikâyesine dönen restorasyon projesi, en son 2017 yılında kabul edilen Atatürk Kültür Merkezi’nin şu an uygulanmakta olan projesinde daha önce 1300 kişilik olan büyük salon 2 bin 500 kişilik büyük bir opera salonuna dönüşüyor ve içinde doğal bir akustik olacak. Bunun dışında ise kültürel amaçlı pek çok salon var. Çünkü inşaat alanı, sadece yıkılan ve bizim şu anda gördüğümüz büyük kubbeli binayla sınırlı değil. Yanındaki otopark alanı ve arkasındaki büyük alan da inşaata dahil edildi. Bu kadar büyük inşaatın içinde zaten bir tek opera salonu olmasına da imkân yok. Mevcut AKM’ye eklenen yeni binada 800 kişilik tiyatro salonu, 285 kişilik sinema, 250 kişilik oda tiyatrosu, sergi salonu, kütüphane ve 885 araçlık otopark bulunuyor. Arka binalarda ise sayısız prova salonları bulunuyor. AKM tek bir binadan ibaret değil, geniş kapsamlı, büyük bir kompleks olacak. Mimari proje, AKM’yi ilk yapan mimar Hayati Tabanlıoğlu’nun kurduğu Tabanlıoğlu Mimarlık tarafından oğlu Murat Tabanlıoğlu ve Merkan Gürsel tarafından yeni Atatürk Kültür Merkezi olarak hazırlandı. Ve adı ne kadar değiştirilmeye çalışılırsa çalışılsın, burası çok amaçlı büyük bir merkez, Atatürk Kültür Merkezi olarak kalacak. Devlet sanatçısı ve orkestra şefi Rengim Gökmen, salgın nedeniyle sanattaki değişimleri ’e anlattı... Soluk almamız için sahneye çıkmamız lazım Devlet sanatçısı ve orkestra şefi Rengim Gökmen, kendisinin de öncülerinden olduğu ve Kagerçekleştirdik. Devlet senfoni orkestraları ekim başında birkaç konser gerçekleştirdi ama dıköy Belediyesi’nin desteğiyle kubunlar devam etmedi. Şu anda rulan Pandemi Orkestrası’na ilişkin “Pandemiden maddi yönden etkilenen, sabit geliri olmayan, hiçbir SARP SAĞKAL da öngörülemezlik devam ediyor. Biz tıp insanı olmadığımız için de böyle konularda fikir yerde kadrosu bulunmayan gençyürütmemiz zor oluyor. Kalerimize bir yol açalım istedik. Orkestra pandıktan sonra ilk konserim Boruşeflerinin, solistlerin ücret talep etme san Filarmoni Orkestrası’nın bir kaden sahneye çıktığı, gelirin sanatçı ar yıt konseri oldu. Ağustos ayında gerkadaşlarımıza gittiği bir çerçeve çizdik. çekleşmişti. O zamana kadar hiç konSanatçının soluk alabilmesi için sahne ser yapmadım. Bu kadar uzun bir süye çıkması lazım. Bu bakımdan bu et re konser vermeden geçirdiğim, yakinliklerin böyle zor dönemler için çok şamım boyunca hiç olmamıştı. olumlu olduğunu düşünüyorum” diye konuştu. Gökmen, sanatçıların bir an ‘Kendi kendime kalma önce her türlü tedbir alınarak sahnele fırsatı buldum’ re dönmesini dilediğini kaydetti. Gök Genellikle şartlara uyum sağlayan men, “Çünkü bu bir yıllık ayrılık, en az bir kişiyimdir. Zaman zaman meşhur 45 yıl telafi edilemeyecek kadar büyük yazarın da söylediği gibi, “Hayallerizararlar açıyor” görüşünü dile getirdi. mi bulandırıp kendimi kötümser koGökmen, salgın nedeniyle konser şullara alıştırırım.” Zaten orkestra şeflerden uzak kaldığı günleri ve bugün liği direnç gösterme, dayanma meslerde yaşanan değişimi Cumhuriyet’e leğidir. Çeşitli insani ya da başka nedeğerlendirdi. denlerle oluşmuş olumsuz faktörlen Salgındaki ilk kapanma döne re direnme sanatıdır. Bu bir gemi kapminde neler yaşadınız? tanlığı, uçak pilotluğu gibidir. Bir piYaşamımız boyunca öngöremedi lotsanız 40 yılda bir olabilecek kötü ğimiz en önemli olgu bu oldu. Bukoşulları da düşünerek eğitilirsiniz. nu öngörebilmek zordu. 11 Mart gü Bu süreç de benim için öyle oldu. Bir nü İstanbul’da en son konserimi yap yandan da olumlu tarafları olduğunu tım. 13 Mart günü Ankara’da konse düşünüyorum. 40 yıldır kendime ayırimiz vardı. Hatta Cumhurbaşkanlı ramadığım zamanı, aileme, çevreme ğı Senfoni Orkestrası’yla (CSO) Haayıramadığım zamanı, bu dönemde san Uçarsu’nun “Troya’dan Çanakka buldum. Okuma, kendi kendime kalle” isimli eserinin provalarını yapıyor ma fırsatı buldum. Bunlar da çok deduk. Fakat 13 Mart akşamı konserler ğerliydi. iptal oldu. O dönemden beri birkaç ta n Peki, sanatçılar bu durumdan ne kayıt konseri yapmış olmakla bir nasıl etkilendi? likte geçmiş yıllarla kıyaslanamayaBunu iki noktada değerlendirmek cak bir şekilde çok az sayıda konser lazım. Bir mesleki bir de insani anlamda. Sabit gelirleri olmayan, kadrosu bulunmayan, serbest çalışan çok ciddi sayıda sanatçı arkadaşımız var. Bu sanatçılarımızın ciddi anlamda geçim sıkıntısı oldu. Ayrıca bizim sanatlarımız performans adı altında dile getirilir. Performansı bir noktada sürekli tutabilmek için çalışmak gerekir. Bir keman sanatçısının günde en az 45 saat, hatta 810 saat kadar bireysel olarak çalışmasını sürdürmedikçe ilerlemesi mümkün değildir. Aksi takdirde sahip olduğu seviyeyi koruması mümkün olmaz. Bunu belki bir keman sanatçısı ev ortamında yapabilir. Ancak bir trombon sanatçısı, timpani sanatçısının yapabilmesi çok da mümkün değil. Ayrıca bizim işimiz birlikte yapılan bir iş. Bireysel olarak becerinizi koruyabilirsiniz. Ancak birlikte çalma becerileriniz, takım ruhunuz körelebilir. Ben bu bakımdan perfor‘KÜÇÜK KADROLU ESERLERI TERCIH EDIYORUZ’ n Sanatçılar uzun bir süreden sonra maskelerle yeniden sahneye döndü. Yeniden sahnede olmak nasıl bir histi? Sahnede olmanın koşulları biraz değişti. Orkestralar her zaman yakın mesafeyle oturur. Biz de hep daha yakın oturmalarını önerirdik. Birliktelik için bu gereklidir. Şimdi tam tersi bir durum var. Mümkün olduğu kadar mesafeli olmalarını istiyoruz. Küçük kadrolu eserleri tercih ediyoruz. Bildiğiniz gibi seyirci sayısı da 3’te 1 oranda kabul edilebiliyor. Seyircisiz kayıt konserleri de yapıyoruz. Bütün bunlar konser konseptimizde önemli değişiklikler yarattı. Canlı konserlerin o sıcak ve insandan insana geçen duygusundan bir ölçüde mahrum kaldık. Ancak sanatçının soluk alabilmesi için sahneye çıkması lazım. Bu bakımdan bu etkinliklerin böyle zor dönemler için çok olumlu olduğunu düşünüyorum. Umuyorum önümüzdeki yıl daha güzel olur. Eski düzenlerde konserlerimizi yapabiliriz. n Salgın sürecinin sanatta nasıl değişiklikler yaratacağını düşünüyorsunuz? Böyle kırılma anları ilk olarak sanata ve eğitime yansır. Bu sürede en büyük darbeyi alan sanat oldu. Sanatın yokluğu çok geç fark edilir ama fark edildiğinde de çok geç olur. Bedeli çok ağır olur. Bu bakımdan maalesef bütün toplumlarda bütçe kesintileri yapıldığı zaman ilk akla gelen kültür alanı oluyor. Çünkü bugünden yarına karın doyurmayan şeyler 100 yıl sonrasına yapılan yatırımlardır. Bu nedenle ilk bu yatırımların kaynağı kesilir. Ben toplumumuzun bilinçli olduğunu ve sanatçılarımızın bu süreci en az zararla atlatacağını umut ediyorum. Eğitim alanında aldığımız yaralar Türkiye’nin çeyrek yüzyılını etkileyecek. Kültür ve sanat alanında aldığımız yaralarsa yarım yüzyıl sonrasını etkileyecek zararlar yaratacak. Bunun şimdiden farkında olmalıyız. Özellikle toplum olarak alınan tedbirlerin bu tramvayı bir an önce atlatabilmek ve arzu ettiğimiz hayata dönmek için olduğunu bilmemiz ve çok dikkatli olmamız gerekiyor. Sanat zordur ancak sanatsız kalmanın bedeli çok daha ağır olacaktır. Bu bedeli çocuklarımıza ödetmeyelim. Rengim Gökmen mans sanatlarının çok büyük darbe aldığını düşünüyorum. Sanatçılarımızın bir an önce her türlü tedbir alınarak sahnelere dönmesini diliyorum. Çünkü bu bir yıllık ayrılık, en az 45 yıl telafi edilemeyecek kadar büyük zararlar açıyor. n Kadıköy Belediyesi’yle sanatçıların sahneye dönmesi için bir çalışmanız oldu. Bir “Pandemi Orkestrası”yla sahneye çıkmıştınız... Bize bu çalışmanızdan söz edebilir misiniz? Kadıköy Belediyesi Sanat Danışmanı ve Süreyya Operası Sanat Yönetmeni Sayın Murat Katoğlu Hocamızla yaz döneminde buluşmalarımız oldu. Pandemiden maddi yönden etkilenen, sabit geliri olmayan, hiçbir yerde kadrosu bulunmayan gençlerimize bir yol açalım istedik. Bu yol, nehirden kaşıkla su taşımak gibi olabilir ama başka örnekler de oluşturabilir düşüncesiyle Kadıköy Belediye Başkanı Sayın Şerdil Dara Odabaşı’na ilettik. Kendisi çok sıcak ve olumlu yaklaştı. Bu projeye çok önemli sanatçılar destek verdi. İdil Biret, Gürer Aykal, Gülsin Onay, Cihat Aşkın bu projeye destek verdi. Şimdi bu destekler de devam ediyor. Hakan Şensoy, Oğuzhan Balcı, Oğuzhan Kavruk’un ve Gökhan Aybulus’un destekleriyle bu proje Kadıköy halkından ilgi gördü. Kadıköy Belediyesi Süreyya Operası’nda her ay bu konserler devam ediyor. Konserlerin ana prensibi, sabit geliri olmayan sanatçılara destek verebilmek. Orkestra şeflerinin, solistlerin ücret talep etmeden sahneye çıktığı, gelirin sanatçı arkadaşlarımıza gittiği bir çerçeve çizdik. Bunun başka belediyelere, yerel yönetimlere de örnek olmasını diliyoruz. l ANKARA Evde Kal Fest, martta da sürüyor Evde Kal Fest, şubat ayının son günlerinde tekrar başladı. “@kendinehaMart Perşembe akşamı verilecek. Gaye Su Akyol’un konseriyle 17 Mart Çarşamsonline” Instagram hesabı üzerinden ya ba akşamı devam edecek Evde Kal Fest, yımlanan canlı konserlerin ilk perSon Feci Bisiklet’in 25 Mart Perşemformansına Madrigal imza atabe akşamı vereceği konserle tacak. 2020 yılında yeni teklimamlanacak. si “Aynadaki Görüntün”ü Festival, konserlerin yanı müzikseverlerle buluşsıra son dönemlerin poturan Madrigal, 4 Mart püler isimlerinden Deniz Perşembe akşamı saat Göktaş’ın standup gös21.30’da Evde Kal Fest terisine sahne olacak. #FiltresizÖzel sahnesine Oyuncu ve yönetmen konuk olacak. Caner Özyurtlu da “BuEvde Kal Fest’in ikingün Varız Yarın Yokuz” ci çevrimiçi konseri, Serisimli programıyla festivaltab Erener tarafından 11 Sertab Erener de yer alacak. 5. Vedat Günyol Deneme Yarışması’nın sonuçları açıklandı Birincilik Ödülü Köse’nin oldu Kartal Belediyesi'nin çevirmen, eleştirmen, öğretmen, yayıncı ve yazar Vedat Günyol anısına; Türkiye Yazarlar Sendikası, Cumhuriyet gazetesi, Kırmızı Kedi Yayınevi ve İstanbul Atatürk Lisesi Mezunları Vakfı ile birlikte bu yıl 5’incisini düzenlediği ‘Vedat Günyol Deneme Yarışması’nda dereceye giren eserler açıklandı. Aralarında; gazetemiz Genel Yayın Yönetmeni Aykut Küçükkaya, gazetemiz köşe yazarı Zeynep Oral, Adem Uçar, Adnan Özyalçıner, Celal Ülgen, Rengin Cemiloğlu, Tahir Şilkan ve Uğur Kökden’in yer aldığı seçici kurul; yaptığı değerlendirme ile birincilik ödülü dışında Seçici Kurul Özel Ödülü ile Genç Deneme Yazarı Ödülü verdi. Seçici Kurul’un pandemi koşullarına uyarak karşılıklı görüş alışverişi sonucu oy çokluğu ile aldığı kararlarla; “Sera Toplumunda Çöl Olmak” adlı eseri ile Hüseyin Köse birincilik ödülüne değer görülürken, “Desem mi Demesem mi” eseri ile Arzu Kaya Seçici Kurul Özel Ödülü’nü; “Kendi Küçük Bahçemiz” eseri ile de Ömer Faruk Genç Deneme Yazarı Ödülü’nü almaya hak kazandı. Vedat Günyol Deneme Yarışması’nın Ödül töreni, pandemi koşullarının da uygun olması durumunda 11 Nisan'da saat 14.00’te Kartal Hasan Âli Yücel Kültür Merkezi’nde düzenlenecek. Uzayın derin müziği Müzik bugün karmaşık bir sanat dalı. Eğitimi uzun yılları gerektiriyor. Oysa çağlar boyu insanoğlunun yaşamında en yalın işlevlere sahipti. İlk çağlarda insan doğayı yansıtmak, yalnızlığın korkusunu yenmek, haberleşmek ve tapınmak için mırıldanmış, çığlık atmış veya doğa seslerini duyurmuştur. Daha sonra günlük ruh halini yansıtan kimi neşeli kimi hüzünlü ezgiler ortaya çıkar. Eski Yunan’da müziğin insan yaşamında çok önemli ve sürekli yer tuttuğunu düşünüyoruz. Güneş, okçuluk, akıl ve kehanet tanrısı olan Apollon’un simge çalgısı lir benzeri, “çitara”dır. Sonradan arp’a veya lire benzeyen Pektis ve Magadis, aşk şarkılarına eşlik çalgısı olarak çitara örneğinden gelişmiştir. Apollon’un müziği, dingin ve huzurlu etkiler doğurur. Şiirsel biçimler ve müzikteki Klasik Dönem, Apollon törenlerinden kaynaklanmıştır. Öte yandan Dionisos, şarap ve taşkın bir coşkunun tanrısıdır. Esriklik, dans ve yaşamdan zevk almanın simgesidir. Çalgısı aulos, çifte kamışlı, zurna benzeri bir üflemeli çalgıdır. Dionisos törenlerinden tiyatro sanatları türemiş ve Romantik Dönem esinlenmiştir. Boethius Eski Roma’da müzik, öncelikle askeri törenlerde kullanılırmış. Romalılar savaşta baskın olmak ve askeri yüreklendirmek için gürültülü çalgılar icat etmişler. Örneğin, trompet ve korno çeşitleri böyle doğmuş. Birçok Roma imparatoru ve diktatörü, müzik koruyucusu ve yorumcu olarak bilinir. Roma müziğine ilişkin en eski belge, Romulus’un Cecina’lıları yenmesinin kutlanmasındaki ilahilere ait bir yazıttır. Roma İmparatorluğu’nun son döneminde ve Hıristiyanlığın ilk döneminde yetişen Aziz Augustine (354430) ve Severinus Boethius (475524) gibi önemli felsefeciler müzik kuramına büyük katkılarda bulunmuşlardır. Romalı bir Hıristiyan olan Boethius, ortaçağ başlarının en etkin kuramcılarındandır. Aristo’yu Yunancadan Latinceye çevirmiştir. De Institutione Musica adlı kitabında Pythagoras ve Platon’un felsefelerinden yola çıkıp, müzik ve matematiğin ayrılmazlığına, müziğin insan karakterine etkisine ve eğitimdeki yerine değinir. Boethius, manastırlarda okutulan quadrivium’un (dört konulu) ana materyal kaynaklarını aritmetik, geometri, astronomi ve müzik teorisi olarak sunar. Bu son konu üzerine Boethius, müziğin bilimle ilişkisine pek çok yazısında değinmiş ve müzik sanatını üç düzeyde incelemiştir: 1) Alt düzey: Musica Instrumentalis İnsan sesinin ve yalın bir çalgının duyurduğu müziktir. 2) Orta düzey: Musica Humana Hem fiziksel hem de ruhsal olarak yorumlanan müzik. Beden ve ruh arasındaki uyumlu ilişkinin aynasıdır ve sayısal yasalara dayalıdır. 3) Üst düzey: Musica Mundana Evrenin müziğidir. Bu müzik sayesinde gezegenler, yıldızlar, dünya, mevsimler, aylar ve yıllar bir uyum içinde devinirler. Her bir gezegenin devinimi biz insanların işitmekten yoksun olduğu bir ses üretir. Boethius dördüncü yüzyılda uzak çağlar için kehanette bulunmuştu: “İnsanoğlunun kulağı ne yazık ki uzaydaki gizemli, kutsal sesleri duyabilmekten yoksundur” derken bize bir ipucu vermişti: Madem böylesi ulvi bir müzik var, kim bilir gelişen teknolojiyle, belki bir gün yeni kuşaklar müthiş kulaklıklara ya da yeni tip insanlar müthiş işitme yeteneğine sahip olduklarında, uzaydaki gezegenlerin devinimini duyacaktır. İyi de acaba bu devinimin müziği yüzyıllardır hayal edildiği gibi büyüleyici midir, yoksa yeterince gürültüsü olan bu dünyamıza yeni bir kargaşa mı getirir?! Kadın Yönetmenler Festivali başladı 4. Uluslararası Kadın Yönetmenler Festivali, açılışını önceki gün YouTube canlı yayını ile yaptı. Festivalin ilk kısmı 7 Mart’a kadar sürecek. Festival direktörü Gülten Taranç, açılışta 2018’de başlayan etkinliğin dördüncü yılında uluslararası bir festival olarak yapıldığını ve “sığamıyoruz” diyerek bu festivali yapmaktan çok mutlu olduğunu belirtti. Taranç, kadın sinemacı olmanın zorluklarını paylaşan, kimseyi dışarıda bırakmayan bir yapıyı özlediklerini ve bu yüzden Türkiye’deki kadın sinemacıların sektördeki uluslararası ve ulusal başarılarını öne çıkarmak, dağıtım problemlerini gidermenin en büyük amaçları olduğunu da söyledi. Festivale dair tüm gelişmeler, festivalin sosyal medya hesaplarından ve kadinyonetmenlerfestivali.com.tr'den takip edilebiliyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle