05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
KÜLTÜR 13 2 MART 2021 SALI The Crown damga vurdu 78. ALTIN KÜRE ÖDÜLLERİ SAHİPLERİNİ BULDU Salgın nedeniyle tarihinde ilk kez dijital olarak yayımlanan 78. Altın Küre Ödülleri, düzenlenen törenle sahiplerini buldu. Amerikan komedi dünyasının ikon isimleri Tina Fey ve Amy Poehler’ın New York ve Los Angeles’ta iki ayrı noktadan sunduğu ödül törenine ünlü isimler de evlerinden katıldı. Nomadland ile En İyi Yönetmen Ödülü’nü kazanan Chloé Zhao, Altın Küre kaldıran ilk Asya kökenli kadın olarak tarihe geçti. Hayatını kaybeden, Ma Rainey’s Black Bottom oyuncusu Chadwick Boseman Drama Dalında En İyi Erkek Oyuncu Ödülü’nün sahibi oldu ve ödülünü onun adına eşi aldı. Drama Dalında En İyi Kadın Oyuncu Ödülü, The United States vs. Billie Holiday’deki performansıyla Andra Day’in oldu. Televizyon kategorilerine ise drama ‘25. Yılında Evin Sanat Galerisi’ Kültür sanat kurumlarının varoluş mücadelesi verdiği pandemi günlerinde bir karma sergi açılıyor. GÜLÇİN GÜLAN Bebek’te 1996 yılından beri sanat etkinliklerine devam eden Evin Sanat Galerisi 2 Mart 9 Nisan günleri arasında ressam Nuri İyem (1915 2005) ve seramik sanatçısı Nasip İyem (1921 2011)’in eserlerinin yanı sıra Rahmi Aksungur, Cansen Ercan, Temür Köran, Ahmet Elhan, Hakan Gürsoytrak, Orhan Cem Çetin, Murat Germen, Zulal, Emin Turan, Setenay Alpsoy’un son çalışmalarının olduğu “25. Yılında Evin Sanat Galerisi” isimli karma sergiyi açıyor. Galerinin çeyrek asırlık tarihine dair belge ve fotoğraflar da sergide yer alacak. İyemlerin gelini Evin ve oğlu Ümit İyem tarafından kurulan galeri, bugüne dek 200’ü aşkın sergi düzenledi. 50’ye yakın sanatçının sergilerine ev sahipliği yapıyor. Nuri İyem ödül heykeline de imzasını atan heykel sanatının usta ismi Rahmi Aksungur, “Daha öğrencilik yıllarımda hocam Sadi Çalık’ın yakın dostu olarak Nuri İyem’i tanıdım. Türkiye’nin özelliklerini görebileceğimiz, son derece rafine çalışmaları olan özgün bir sanatçı. Onun mirası olan bir galerinin sanatçısı olmanın ayrı bir anlamı var” diyor. Sergi açmanın heyecanı Galeri sanatçılarından Setenay Alpsoy galerinin sanat yaşamlarındaki yerini ve pandemi günlerinin sergi açmanın heyecanını şöyle dile getiriyor; “Henüz Akademi’de öğrenciyken, o zamanlar Bebek sahiline daha yakın (yanılmıyorsam Manolya Sokak’taki) ilk yerinde Ümit ve Evin İyem çiftinin galerisindeki sergileri sıklıkla ziyaret ederdim. Neşet Günal Neşe Erdok ekolünde sanat eğitimi alan “3 Numaralı” atölye arkadaşlarımla, Türk resminin figüratif ağırlıklı sergilerine ev sahipliği yapan Evin Sanat galerisindeki açılışları hıncahınç doldururduk. Yedi kişisel sergimden altı tanesine Evin Sanat Galerisi ev sahipliği yaptı. Alpsoy pandemi sürecini sorduğumuzda ise “Bu sergi için 2021 tarihli en taze işimi, henüz boyası kurumadan teslim ettim. Pandemi ortasında son kişisel sergimi, 2020 yılının son çeyreğinde, pandeminin ortasında gene burada açmıştım. Kısıtlamaların nispeten hafiflediği ve sergilere ziyaretçilerin kabul edildiği bir döneme denk geldiği için şanslı olduğumu düşünüyorum. Pandemi, kısıtlamalar, kapatmalar toplumun tamamını özellikle ekonomik anlamda olumsuz etkilerken; sanatçılar ve sanat emekçileri / çalışanları için durumun daha da zorlayıcı olduğunu söylemek gerekiyor. Emin Turan ise “Akademi yıllarımda öğrenciyken, büyük bir heyecanla Evin Sanat Galerisi’nde açılan sergileri takip ederdim. 2005 yılından beri de Evin Sanat Galerisi sanatçılarından biri olmanın ayrıcalığını yaşıyorum. Günümüzde pek az kurumun aksine Evin Sanat Galerisi insana öncelik veren yaklaşımıyla, tüketim toplumu kültürünün yarattığı değer sorunsalına oldukça güçlü karşı cevaplar veren bir sanat alanı olmaya devam ediyor. Sevgili Evin Hanım’ın bahçesinde koşturan bir kız çocuğu telaşında ve mutluluğunda çıktığı merdivenleri, bugün bizler Evin Sanat Galerisi ailesi olarak aynı heyecanla adımlamayı sürdürüyoruz. Bu adımlar metaforuna ‘kültüre dönüşen adımlar’ demeyi uygun buluyorum. Nice 25 yıllara...” diyerek pek çok kurumun aksine hem sanatçı hem de sanatseverlerin güven duyduğu bir galeri olduğunun altını çiziyor. Nomadland ile En İyi Yönetmen Ödülü’nü kazanan Chloé Zhao, Altın Küre kaldıran ilk Asya kökenli kadın olarak tarihe geçti. dalında en iyi dizi, en iyi kadın ve erkek ödüllerini toplayan The Crown damgasını vurdu. Senenin çok konuşulan yapımlarından The Queen’s Gambit de hem en iyi mini dizi hem de en iyi kadın oyuncu kategorisinde Altın Küre’nin sahibi oldu. 50 yılı aşkın süredir sinema dünyasında aktif olarak yer alan, 2 kez Oscar, 7 kez Altın Küre ödülü kazanan efsane aktris Jane Fonda, Cecil B. de Mille ödülünün sahibi oldu. Kadınlar tarih yazdı Bu yıl adayların açıklanmasının ardından en çok konuşulanlardan biri “En İyi Yönetmen” kategorisindeki beş adaydan üçünün kadın olmasıydı. Altın Küre tarihinde bir ilk olan bu adaylıklar One Night in Miami ile Regina King, Promising Young Woman ile Emerald Fennell ve Nomadland ile Chloé Zhao şeklindeydi. 78 yıllık tarihi boyunca ödüllerde ilk defa 1984 yılında Barbara Streisand tarafından kucaklanan En İyi Yönetmen Ödülü’nü, bu yıl ikinci kez bir kadın yönetmen, Chloé Zhao aldı. ‘Kırmızı Halı’nın en iyileri anıldı Bu yıl “Kırmızı Halı” töreni, pandemi koşulları nedeniyle yapılmadı. Ancak tören öncesinde yayıncı kanal E!, Altın Küre kırmızı halısından geçmiş, bugüne kadar en iyi 20 giysiyi geri sayımla sundu. Devlet Opera ve Bale sanatçısı Kevork Tavityan ile opera üzerine sohbet ettik Biz Atatürk Kültür Merkezi deriz... 4Yeni Atatürk Kültür Merkezi’nin sadece opera binası olacağı ve o yüzden adının değiştirileceğinin söylenmesinin ardından iki sorucevap bekliyor. Bu yapılan devasa binada birkaç sahne yer alıyor. ÖZNUR OĞRAŞ ÇOLAK 4Bu sahnelerde İstanbullular sadece opera ve bale gösterileri mi izleyecek? Söylenenin aksine eskiden olduğu gibi konserler ve tiyatro oyunları sahnelenecek ise neden opera binası olmuyor ve adı neden değişiyor? Atatürk Kültür Merkezi çürümeye terk edildi. Atatürk Kültür Merkezi yıkıldı. Yenisi yapılacak. İnşaat başladı. İnşaat önümüzdeki sene bitiyor. Tüm bu başlıklar sayfamızda yer aldı. Her aşamasını yakından takip ettik. Gözleri dolarak sahnesinde bizim alın terimiz var, diyen bale ve opera sanatçıları ile konuştuk. Adının artık Atatürk Kültür Merkezi olmayacağı açıklamasından sonra, neden sorusu beraberinde tepkileri de getirdi. Herkes bir şeyler söyledi. Ama hatırlatmak isterim, İstanbul Atatürk Havalimanı Serbest Bölgesi’nin adı “İstanbul İhtisas Serbest Bölgesi” olarak değiştirilmişti. Peki, hangimiz Atatürk Havalimanı demekten vazgeçtik. Bazı yerler, binalar isimleriyle anlam kazanır, özellikle de içinde Atatürk’ün adı geçiyorsa... İlk Ermeni asıllı müdür Yine AKM’nin sahnesinde alın teri olan ve bir dönem (2015) İstanbul Devlet Opera ve Balesi’ne müdür olarak atanan Kevork Tavityan, bu göreve getirilen ilk Ermeni asıllı sanatçı olmuştu ve ilk röportajı bu sayfada kendisiyle yapmıştık. Tavityan 1998 yılından bu yana İstanbul Devlet Opera ve Balesi’nde solist olarak birçok eserde yer almış bir sanatçı. Tavityan ile operayı konuştuk. n Bakın size 2015’te bu soruyu sormuşum. “İstanbul’da bir opera binası yok ve AKM çürümeye terk edildi, bunun yanı sıra Ankara ‘AkSaray’da yeni bir opera binası yapılıyor, bu durumu nasıl deKevork Tavityan ğerlendiriyorsunuz?” Bugün ise gündem farklı; biz 2015 yılında bunları konuşurken bugün İstanbullular AKM’sine koşacak yakın zamanda ama Atatürk Kültür Merkezi olmayacak adı deniyor. Bu konuda ne düşünüyorsunuz? Atatürk Kültür Merkezi isminin değiştirilmesi için bir sebep göremiyorum. Bütün diğer kimliklerini bir kenara bıraktığımızda bile modern anlamda opera ve balenin Türkiye’de kurumsal bir kimlikle inşaasını sağlamış, oluşumuna yol açmış bir kiYeni yapılan Atatürk Kültür Merkezi’nin sadece opera binası olup olmayacağı merak konusu... OPERA BINASINDA SADECE OPERA SAHNELENIR n AKM kadar büyük bir opera binası olur mu? Bir opera binasında, başka etkinlikler yapılır mı? Yani tiyatro sahnelenir ve konserler verilir mi? Aslında yaparsanız daha büyüğü bile olabilir. Opera sanatı büyüklük ve görkem ister. Eski AKM binasında da bir büyük ana sahne vardı. Yanı sıra birkaç küçük salon ve sahne daha olduğu gibi en üst katta da bir büyük resim galerisi vardı. Bu yeni yapılanda da aynı yöntem uygulanıp bir büyük ana sahne ve yanı sıra birkaç küçük salon daha olacağına dair duyumlarım var. Tabii sadece opera ve baleye ya da konserlere ya da tiyatroya adanmış salonlar da dünyanın pek çok büyük gelişmiş şehrinde mevcuttur. Opera binasında, sadece opera olur, genel temayül o yöndedir. mesela New York Metropolitan Operası, Milano la Scala Operası, Viyana Devlet Operası, Londra Covent Garden hep böyledir. Olursa da çok nadir özel bir durum için böyle bir şey yapmak içindir. şi olarak bile ele alındığında Atatürk adının eskisi gibi kullanılmasının doğal bir karar olacağını düşünüyorum. n Yapılan opera binalarında sadece neden operabale olmalı... Ankara’daki sadece opera bale binası, aslında Süreyya da öyle... Teknik bir nedenden dolayı mı? Bir opera binasının sadece opera ve bale temsilleri için planlanması her şeyden önce tabii teknik bir meseledir. Akustik şartlardan tutun, seyirci yerleşim şekline kadar opera ve bale temsilleri sahnelemek amacıyla planlanıp inşa edilmesi en ideal olanıdır. Zaten bu durumu bütün büyük opera evlerinden de gözlemleyebilirsiniz. n Türkiye’de opera balenin gelişimini ve tabii pandemiye kadar olan süreçte seyircisinin ilgisini nasıl değerlendiriyorsunuz? Opera sanatının Türkiye’deki gelişimi ve macerası aslında Cumhuriyet öncesinde başlar ama kurumsal sağlam bir yapının oluşumu ancak Cumhuriyet Türkiyesi’nde gelişir. Bale ise hemen hemen tamamen Cumhuriyet döneminin bir kazanımıdır. Türkiye genelinde ve özellikle İstanbul’da Atatürk Kültür Merkezi’nde bu sanatlara sürekli bir ilgi ve seyirci artışı vardı. AKM’nin kapanması ve Süreyya Operası’nın seyirci kapasitesinin oldukça sınırlı olması seyirci sayımızı biraz azalttı. Tabii son bir yıldır süregiden pandemiyi de unutmamak lazım. Ancak bu şartlara rağmen seyircimizin ilgisi her geçen gün daha da arttı. Çoğu zaman pek çok oyun ya da konser için bilet bulunamaz halde gösterilerimize devam ettik. Şimdi yeni açılacak olan opera binamızla hem avrupa hem Anadolu yakasında birer opera sahnesiyle daha güçlü bir şekilde kaldığımız yerden devam edeceğimize inanıyorum. n Bu aralar neler yapıyorsunuz? Yeni projeler var mı? Bu aralar daha çok pandemi sebebiyle sahneye çıkamamanın yarattığı boşluğu MSGSÜ Devlet Konservatuvarı’nda online dersler vermeye devam ederek doldurmaya çalışıyorum. Yeni projeler hep var ancak hayatımız tamamen pandeminin gidişatına endeksli bir hale geldiği için her şey bekleme veya ertelenme halinde maalesef. Metin ve Müjdat Cumhurbaşkanı’na “hakaret”ten dolayı Metin Akpınar ve Müjdat Gezen’e açılan davanın ikinci duruşması 17 Şubat’ta yapıldı. Dava, Aralık 2018’de (2 yıl 2 ay önce) Uğur Dündar’ın Halk TV’de yönettiği bir izlencede Akpınar ve Gezen’in söylediği kimi sözlerin “hakaret” olduğu gerekçesine dayandırılıyor. Duruşmada, her iki sanatçı için de 4 yıl 8 ay hapis cezası istendi. Metin 79, Müjdat 77 yaşında. Her ikisi de siyasal taşlama alanında engin deneyimleri olan tiyatro, TV, sinema sanatçıları. Benim akranlarım... Onlar tiyatroda toplumsal eleştiri yapma deneyimini, profesyonel sahneye adım attıkları 1960’lı yıllarda edindi. Toplum eleştirisine yönelik yapıtlar sahneleyen özel tiyatrolarda yetiştiler. 1961 Anayasası, tiyatro iklimini değiştirmiş, sahne olaylarını, bir önceki dönemde rastlanmayan bir tartışma özgürlüğüne kavuşturmuştu. İlkokul, ortaokul ve lise öğrencisi olduğumuz Demokrat Parti erkinin güdümündeki 1950’lerde Brecht’i ya da Ionesco’yu bilen yoktu, çünkü oyunları sahnelerimizde yer almazdı. Kimi büyüklerimizin, Nâzım’ın elle kopya edilmiş şiirlerini ancak fısıldayarak dillendirdiği yıllar... Metin Akpınar’ı izlemek şenliktir Metin Akpınar’ı ilk kez 1964’te Haldun Taner’in “Gözlerimi Kaparım Vazifemi Yaparım” oyununun Ulvi Uraz Tiyatrosu’nda gerçekleşen ilk yapımında izlemiştim. Sanatçı, 1967 yılında, sahnede estirilen toplumsal/siyasal taşlama fırtınasıyla tiyatro dünyamıza benzersiz bir enerji katan Devekuşu Kabare Tiyatrosu’nun kurucuları ve başoyuncuları arasında yer aldı. 1980’li yıllara dek uzanan DKT oyunları kışın kapalı gişe oynadıktan sonra, yaz aylarında bahçe sinemalarında halkla bütünleşmeyi sürdürmüştür. Bu yapıtların bir bölümünün video çekimleri yapıldı; bu çekimler zaman içinde birer “klasik” oldu. Metin Akpınar, oyunculuğunun tavan yapmış albenisiyle hep gündemde kaldı. Tiyatro, sinema, televizyondaki başarılarını sürdürürken, siyasal söylemiyle de etkili bir kişilik sergiledi. 2015 yılında, Haldun Taner’in 100. yaşını kutlama etkinlikleri arasında yer alan bir sempozyumda, Akpınar’ın tiyatro konusunu sarıp sarmalayan bir konuşmasını hayranlıkla dinlemiştim. 60 yılı aşkın bir dönemde amatör ve profesyonel olarak tiyatroya verilen emek, öylesine boyutlanıp zenginleşmişti ki o emeğin sahibi, öğrencilerinin, ağzından çıkacak her sözü havada yakalaması gereken bir düşünür kimliği kazanmıştı. Müjdat Gezen’in üretkenliği her türlü övgünün üstünde Müjdat Gezen’in sahne, sinema ve televizyon serüveni baş döndürücüdür. Bunca işe nasıl yetiştiği bilinmez. Gezen, şiirden sahne yapıtlarına uzanan yaratıcı yazarlığıyla, önce amatör, sonra profesyonel olarak içinde yer aldığı tiyatro etkinlikleriyle, kurduğu tiyatro topluluklarıyla, sahnelediği oyunlarla, sinemada, tiyatroda ve televizyondaki yüzlerce yorumuyla, binlerce genç sanatçıyı yetiştirmiş olan Müjdat Gezen Sanat Merkezi’yle, sürekli enerji üreten bir dinamo gibidir. Tiyatromuzda siyasal/toplumsal taşlama geleneğinin oluştuğu dönemin sanatçısı olarak toplumun sesine ve sessizliğine her zaman duyarlı olmuş, gerektiğinde düşüncesini sakınmadan söylemiştir. 30 dolayında kitabın yazarı olmak başlı başına bir olaydır. Gezen, toplum içindeki duruşundan yaşama bakışına, kurgudan gerçeklere, gülmekten hüzünlenmeye uzanan bir çizgide, düşüncelerini yalnız öğrencileriyle değil, okurlarıyla da paylaşmaktadır. Dava sonuçlandı Metin ve Müjdat beraat etti. Metin ve Müjdat, sanat alanında yaptıkları siyasal/toplumsal eleştiri eylemini göreceli olarak özgürlükçü 1961 Anayasası’nın ardından, sıkıyönetim süreçleriyle bezeli 12 Mart, Milliyetçi Cephe, 12 Eylül dönemlerinin baskı ortamlarından aşırarak bugüne geldi. 60 yıl boyunca kendilerini geliştirmiş, bilgeleşmiş, toplum sorunları bağlamındaki düşüncelerini sakınmadan dillendirmeyi görev bilen iki usta var karşımızda. Değerlerini bilelim... Didem Yalınay Sanatçı Didem Yalınay’dan büyük başarı Institut français Türkiye tarafından Fransız uluslararası sanat kurumu Cité Internationale des Arts’ın sanatçı konaklama programına aday gösterilen Didem Yalınay, tüm dünyadan 24 sanatçının seçildiği programa kabul edildi. Yalınay, 2021 Ekim ayından itibaren 6 ay boyunca Paris’te kalarak Cité Internationale des Arts bünyesinde çalışmalarını sürdürecek. Yalınay akademi ve sanat alanında çalışmalar sürdüren bir jenaratif sanatçı. Bilim ve sanatı iç içe gören bir yaratıcılıkla ilerleyen Yalınay, sanat projelerini jenaratif enstalasyonlar kurarak sergiliyor. Ankara Film Festivali başvuruları başladı 32. Ankara Film Festivali başvuruları başladı. 1 Mart’ta açılacak başvurular 15 Eylül’e kadar devam edecek. 412 Kasım 2021 tarihlerinde düzenlenecek festivalin, Ulusal Uzun Film Yarışması’nda En İyi Film, En İyi İlk Film, En İyi Yönetmen, En İyi Senaryo, En İyi Kadın Oyuncu, En İyi Erkek Oyuncu başta olmak üzere toplam 13 dalda ödüller verilecek.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle