27 Nisan 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
KÜLTÜR 15 19 MART 2021 CUMA Festivalin onur ödülleri sinemanın usta isimlerine ORTAOYUNCULAR Ortaoyuncular, İstanbul’da 1980 yılında Ferhan Şensoy tarafından kuruldu. 41 yaşında! Ferhan Şensoy tarafından 1980 yılında kurulan Ortaoyuncular, bu yıl 41. yaşını kutluyor. Ortaoyuncular tarafından yapılan açıklamada “Bi’ nazar değmesin dileğinizi alırız” denildi. “Tüm kaybettiklerimizin anısına sevgi ve saygıyla” başlığıyla yapılan açıklama şöyle: “Geçen sene 40. yılımızda Levent Ünsal’ı, bu sene de Rasim Öztekin’i zamansız kaybetmenin burukluğuyla geçiyor yeni yaşlarımız. Ortaoyuncular büyük bir aile, sıkı bir örgüt. Resmi ‘hakkımızda’ sayfasında şöyle yazıyor: ‘Ortaoyuncular, Ferhan Şensoy tarafından 1980 yılında kurulmuş bir tiyatro grubudur. Yapı Endüstri Merkezi’nde Şahları da Vururlar ile perdelerini açan tiyatromuz, birçok isim tanımış, yetişmesini sağlamış ve emekliye ayırmıştır. Şan Tiyatrosu ve Küçük Sahne’de devam eden gösterilerini 1989 yılında Ferhan Şensoy’un bir kısım hissesini satın alıp tadilatını gerçekleştirdiği Ses1885 sahnesine taşıyan tiyatromuz, kurulduğu yıldan bu yana kendi çizgisini devam ettirmektedir. Ferhan Şensoy’un kitaplarının basıldığı Ortaoyuncular Yayınları da tiyatromuzda faaliyet göstermektedir.’ Fakat Ortaoyuncular bu kadar değil. Upuzun bir listesi var tarihsel olarak. Ferhan Şensoy’un kaptanlığında birçok ustayı ağırlamış, halkın desteğiyle, halkın deryasında yüzen bir gemi 41 yıldır Ortaoyuncular. Bir yıldır pandemi koşullarından perde açamadığımız için sizlere ekranlardan misafir oluyoruz. Bilenler biliyor, bilmeyenler için söyleyelim. YouTube kanalımızda oyunlarımızı yüksek kalitede paylaşıyoruz, prömiyer yapıp canlı sohbetlerde bir araya geliyoruz.” ‘Gölgesinde Çınar’ çevrimiçi CEMİL CİĞERİM Samsun Sanat Tiyatrosu Erkal Umut’un yönettiği Yaşar Gündem’in oynadığı Türk edebiyatının önemli şairlerinden Hasan Hüseyin Korkmazgil’in “Ağlasun Ayşafağı” adlı kitabından uyarlanan “Gölgesinde Çınarın” adlı oyun.19, 20, 21 Mart tarihlerinde Seyretiz’te gösterimde olacak. Samsun Sanat Tiyatrosu Genel Sanat Yönetmeni Yaşar Gündem, tek kişilik oynadığı Gölgesinde Çınar’ın adlı oyun ile ilgili şu açıklamayı yaptı: “Hasan Hüseyin Korkmazgil gibi bir değerimize bir vefa diyelim öncelikle; neden bu oyunu sahnelediğimize dair konuşurken. Sanat yapıtlarının; popülerliğe, reytinglere, gişe hasılatlarına, ucuz komikliklere göre ‘değer’ gördüğü, sanatın ve bilimin ‘demode’ olduğu bu toz duman günlerde; Ozanımızı belki de haklı olarak tanımayanlar, bilmeyenler için de sahneliyoruz bu oyunu. Kuşkusuz karanlık günler yaşıyoruz. Ümitlerimiz örselense de içimiz acıyarak soluk alıyorsak da barut ve kan kokulu bugünlerde, biliyoruz ki dünden bugüne karanlığa inat, ışık tutanların dizeleri de var bizi ayakta tutacak olan. Anadolu’nun kıyım ve acı günlerinden ses ediyor Hasan Hüseyin oyunumuzda, bir Çınar’ın gölgesinden. Çınar ki yüzyıllardır tanığı Anadolu halklarının yaşamına, gölgesinden gelip geçenlerin acılarını yüklenmiş yorgun dallarına. Tarihten 1970’li yıllara, bu coğrafyanın insan ve toplum suretlerini, emekten adaletten yana durarak eşit ve özgür bir yaşamı muştulayarak yüreğimizi Çınar’ın serin gölgesine bırakıyor Hasan Hüseyin. Samsun Sanat Tiyatrosu, bu Çınar’ın gölgesinden sesleniyor bu sezon da izleyicilerine.” l SAMSUN İstanbul Film Festivali’nin 1 Nisan’da çevrimiçi olarak başlayacak 40. yıl gösterimleri mayıs ve haziran aylarında çevrimiçinin yanı sıra sinema salonlarında ve açık hava sinemasında devam edecek. Festivalin ulusal yarışmaları 2029 Mayıs, Uluslararası Yarışma ise 1829 Haziran’da yapılacak. Önceki gün festivalin takvimi duyurulurken, Sinema Onur Ödülleri de açıklandı. İstanbul Film Festivali tarafından sinemaya gönül ve emek veren isimlere takdim edilen Sinema Onur Ödülleri, bu yıl “jet rejisör” lakaplı yönetmen Çetin İnanç, tiyatro ve sinema oyuncusu Suna Selen, tiyatro ve sinema oyuncusu Salih Güney ve ses sanatçısı, oyuncu ve dublaj sanatçısı Belkıs Özener’e sunuluyor. Ödüller, 29 Mayıs’taki ödül töreninde sahiplerine verilecek. Başvurular devam ediyor 40. İstanbul Film Festivali’ne başvurular çevrimiçi alınıyor. Anadolu Efes’in desteklediği Ulusal Yarışma, Ulusal Belgesel Yarışması ve Ulusal Kısa Film Yarışması’nda yer almak için son başvuru tarihi 26 Mart. Öte yandan her yıl Türkiye ve komşu ülkelerden yapımcı, yönetmen ve senaristleri uluslararası sinema profesyonelleriyle buluşturan ortak yapım, eğitim ve networking platformu, Köprüde Buluşmalar’ın 16’ncısı, festival kapsamında 789 Nisan tarihleri arasında çevrimiçi düzenlenecek. Atölyelerde sinemacılara verilen desteklere yeni eklenen Film Geliştirme Atölyesi’nde 50 bin TL TRT Özel Ödülü, Türkiye’den bir projeye verilecek. Ekim ayındaki Kısa Film Atölyesi’ne seçilen bir projeye Nespresso Özel Ödülü verilecek. Köprüde Buluşmalar Atölye Ödülleri’nin sahipleri 9 Nisan Cuma çevrimiçi yapılacak ödül töreninde duyurulacak. Suna Selen Salih Güney Belkıs Özener Çetin İnanç ‘Bir kadını en iyi kim anlar...’ “ŞBeekÖtÖuidllllüçeMelnürad’”eriDrdseirunn.nNGLuaieldzdleeaurcn.leeğri GÜLÇİN GÜLAN Türkiye’deki halkla ilişkiler uzmanlarını bir çatı altında toplayarak meslek içi dayanışma, mesleğin tanınması, gelişmesi için 1972 yılında kurulan meslek örgütü Türkiye Halkla İlişkiler Derneği (TÜHİD), başarılı çalışmaları ödüllendirmek ve teşvik etmek amacıyla verdiği “19. Altın Pusula Halkla İlişkiler Ödülleri”ni 11 Mart Perşembe günü Covid19 önlemleri kapsamında Conrad Otel’de verdi. Altın Pusula’ ya kamu ve özel sektör kurumları, genç iletişimciler 21 ana ve 27 alt kategoride 300 yakın proje ile başvurdu. Törende Büyük Ödül ile TÜHİD Kurucu Başkanı Alâeddin Asna adına konan “Kurumsal Sorumlulukta Tutarlılık ve Süreklilik Ödülü”nü Opet Petrolcülük’ün “Opet ArkeoKöy Tevfikiye Projesi” kazandı. Onursal Başkan Betul Mardin adına verilen “Geleceği Şekillendiren Liderler Ödülü” ise Dr. Nazan Ölçer’e sunuldu. Kuruluşlar ve iletişim ajanslarının başvuruda bulunabilecekleri bir kategori olmayan bu ödül ‘Vizyoner Türk İş Kadını Olarak Dünya Çapında Başarılı Temsiliyeti’ nedeniyle TÜHİD Yönetim Kurulu ve Betul Mardin ile değerlendirilerek belirlenen kişiye takdim ediliyor. Betul Mardin’in iftihar ettiği kadın Pandemi koşullarında törene video ile bağlanan Betul Mardin, “Bir kadını en iyi kim anlar, bir başka kadın Ödül jürisi: (Soldan sağa) Fügen Toksü, Betul Mardin, Gonca Karataş. anlar, değil mi? Yani bugün çok şanslıyım, Nazan Hanım’a vereceğim ödülü. Biliyorum ben o kızın neler çektiğini, nelerden geçerekten buralara geldiğini, apaçık biliyorum. Ona dolayısıyla çok büyük bir sevgim ve saygım var. Nazancığım seni çok öpüyorum. Seninle iftihar ediyorum. Bu iftihardan dolayı da sana şu ödülü vermek istiyorum” diyerek canlı yayında Altın Pusula’yı Nazan Ölçer’e uzattı. sergiler, kitaplar, araştırmalar Biz de 1989 yılından beve insanlara bir şey öğretri Fransa Kültür Bakanmek vardı. O yüzden ödül, lığı, Fransa, Federal Albu uzun yılların çalışmanya, Polonya ve İtalmalarının hepsini kapyan cumhurbaşkanlıksıyor. ları tarafından nişann Galiba sanat çevlar, yurtiçi ve dışınresi içinde büyüdüdan ödüller, İsviçre nüz? Feyhaman DuBern Üniversitesi’nin, ran (19861970) kültürler arası diyalosergisinde babağa yaptığı olağanüstü nız Prof. Dr. Ahmet hizmetlerden ötürü, Caferoğlu’nun portşeref doktoru (dr.h.c.) resi de vardı. unvanına değer görülBazıları böyle bir müş olan Nazan Ölçer’e akademik dünyaya doDünya Kadınlar Günü haftasına da denk gelen SSM Müdürü Dr. Nazan Ölçer ğar, bütün o sanatçıları, bilim insanlarını kübu ödülün anlamını sorduk. çük yaşta tanımış olur. BaÖlçer: “Törende de dile gezıları bunları sonradan, kentirdiğim gibi ödüle layık görülmem di çabalarıyla öğrenir. Bu açığı kapabeni hem şaşırttı hem de sevindir tır. Ben daha bir şanslı doğdum sandi. Tabii ki uzun yıllar önceye, Betul ki. Feyhaman Duran’ın atölyesini aiMardin’i tanıdığım 70’li yıllara götür lemle birlikte çocukken ziyaret etdü. Ne yazık ki artık aramızda olma miş, annemin portresi yapılırken nayan dostumuz Alaeddin Asna ile kur sıl çalıştığını gözlemleyebilmiştim. duğu şirket A&B ve onunla yaptığı Bütün üniversite hocalarının portmız heyecanlı 83 sergisindeki, nefes relerini yaptığı bir süreçte babamın kesen çalışmalara... Hep o zarif hali, da portresini yapmıştı. Bu portre aigüzel topuzu, roman kahramanı gibi lede değil. Feyhaman Duran’ın büzarafet ile tuttuğu bastonu ve devam tün eserlerini emanet ettiği İstanbul lı her şeyin detayını düşünen gözle Üniversitesi’nde duruyor. O sergiyi riyle tanıdım onu. Uzun yıllardır ha hazırlarken babamı da yanımda hisyatımızda, uzaktan da olsa düşünsetmiştim. celeri, tenkitleriyle yanımızda olan n Bu törende Sabancı Vakfı da Betul Mardin’e çok teşekkür ediyo iki ödüle değer görüldü. Bu halkrum ve iletişim camiasına da tüm bu la ilişkilerinin başarısıdır, denebizor dönemdeki gayretleri, çalışmala lir mi? rı için teşekkür ediyor, başarılar dili “Marifet iltifata tabidir.” Diye bir yorum.” atasözümüz vardır. Bir iş yapılman TÜHİD’in sürdürülebilirlilı ki takdir görsün. Sabancı ailesinin ği esas aldığı için kurduğu, çok değerli işler yapan Sami ödülü Sakıp bancı Vakfı 19. Altın Pusula’da 2009 Sabancı Müzesi yılından bu yana desteklediği “TürkiMüdürü’ne değil, ye Gençlik ve Filarmoni Orkestrası” şahsınıza verdi? ile Sponsorluk İletişimi KültürSanat Evet, bu şahsa ve kategorisinde ve “11. Sabancı Vakfı rilen bir ödül. “Ken Filantropi Semineri” ile Hedefler için dinle yarışmak” di İş Dünyası Platformu B4G Jüri Özel ye bir şey vardır ya Ödülü’ne değer görüldü. Vakfın, kaişte ben galiba en dın hakları, kız çocuklarının eğitimi çok kendimle yarı gibi başka çalışmaları da var. Bütün şıyorum. Daha iyi bunlar çok değerli çalışmalar. Biz, nasıl yaparsın, da vakıfla özellikle Sakıp Sabancı Marha iyi nasıl insan din Kent Müzesi ve Dilek Sabancı Salara ulaşırsın, anla nat Galerisi’nin sanat ve eğitim progtırsın hep bu. Ama ramlarını Mardin ve civarındaki geben bu ödülü mü niş çevreye sevdirmek için birlikte zelerde çalışmamın çalışıyoruz. semeresi olarak da Aslında Sabancı Üniversitesi’ne görüyorum. Çünkü ben bir anlamda bağlı olan müzelerimiz de ailenin müzelerle var oldum. İlk önce devlet topluma dönük hizmetlerinin bir te uzun yıllar süren, ardından nere sonucu, Sakıp Sabancı evi olan Atdeyse yirmi seneye yaklaşan bu mü lı Köşk’ten ceketini alıp çıkıyor. Ve zede devam eden çalışmam var. Her müze yaptığı evini kamuyla, hiç takes beni bir uzman, bir yönetici, da nımadığı insanlarla paylaşıyor. ha önce yapılmamış işleri yapan in Hâlâ halktan aldığını halka veren san olarak tanıdı. O yüzden kendimi felsefesiyle yaptığı hizmetleriyle müzelerin dışında bir şahsiyet olarak yâd ediliyor. Onun için Türkiye’nin düşünmem. Ne kadar geriye gider köklü ailelerinin böyle işlere önem sem gideyim hep hayatımda müzeler, vermesi gerekiyor. +1 FEST’TE Şanışer ve Sokrat ST sahnede @artibir Instagram hesabı üzerinden yayımlanan konser serisi +1 FEST devam ediyor. +1 FEST sahnesinde bu akşam rap dünyasındaki yükselişini istikrarla sürdüren Şanışer, Sokrat St ile sahnede olacak. İkili, saat 22.00’de @artibir Instagram hesabında sevenleriyle buluşacak. Tren garında Oscar töreni 93. Akademi Ödülleri gösterisinin bir kısmının, pandemide sosyal mesafenin korunması amacıyla Los Angeles şehir merkezindeki Union Tren Garı’nda yapılmasının planlandığı bildirildi. Sinema Sanatları ve BilimleUnion Tren Garı ri Akademisi Başkanı David Rubin’den edinilen epostada adaylar, misafirler ve sunucuların bu yıl törene bizzat katılacağı fakat bilet çekilişinin yapılmayacağı yazıyor. Söz uçar, yazı kalır Latince “Verba volant, scripta manent”la (Söz uçar, yazı kalır) başlamıştır uygarlık. “Yaz”ı yerine geçen anlam pekiştirici simgenin taşlara, çanak çömleğe, metallere, kil tabletlere, ağaç kabuklarına, tahtalara, kemiklere, fildişine, papirüslere, bezlere, derilere yazılmasının üzerinden bin yıllar geçti. Yazıyı sonsuzluğa erdiren kâğıt bulununca, insana düşünmenin, duyumsamanın, yaratıcılığın yolu açıldı. Yoluna beton duvarlar örülse, tel örgüler gerilse de yazıyla betonu toz eylemiş, tel örgüleri çürütmüş, önüne çıkan engelleri aşmıştır insan. Simgeler Başlangıçta görüntüsel bir simge olan yazı, sözcük yerine geçer. Alfabe denen abc’nin ilk harfleri a/b ve sonrakiler, nesnelerin adıdır. Örneğin alfa öküz, beta ev anlamındadır. “Araç yapan tek canlı” olan insan, kutsal saydığı öküzün gücünden yararlanarak, evler kurarak uygarlığa ilk adımını atmıştır. Bu bağlamda gücünden, ürününden yararlanacağı hayvanları ehlileştirmekle kalmamış, yırtıcıları ortadan kaldıracak gereçler yaparak kendini koruma altına da almıştır. Her çağda uygar kılmanın yolunu bulan insan, önce kerpiçtentaştanağaçtanbetondan korunaklar üreterek uygarlaşmasını sürdürmüştür. Ingeborg Bachman Bu konuyu yazarken bir yandan da Ingeborg Bachmann’ın Malina (Çev.: Ahmet Cemal, Bilim/Felsefe/Sanat Yayınları, İstanbul 1985, 322 S.) romanını okuyordum. Romanın başkişisi de olan yazar, anlatı dünyasında bütün insanları eşit kılıyorsa da içindeki yalnızlığı yenmek için roman kişilerinden Malina’yla, İvan’la kendini bütünleştirme gereğini duyuyor. Evde birlikte yaşadığı Lima, onu elektrikli kahve değirmeni, portakal sıkacağı satın almaya yönlendirince, onlara gerek duymadığını, doğal gücüyle portakalı sıkacağını dile getirerek o tür aygıtların evi “makine fabrikasına” çevireceğini söyler. Bachmann’ın aklı insanın gelecekteki değişimlerindedir: “Bir gün gelecek, insanların siyah, ama altın gibi parlayan gözleri olacak; onlar, güzelliği görecekler, pisliklerden arınmış ve tüm yüklerden kurtulmuş olacaklar, havalara yükselecekler, suların dibine inecekler, sıkıntılarının ve ellerinin nasır bağlamış olduğunu unutacaklar. Bir gün gelecek, bütün insanlar özgür olacaklar, kendi özgürlük kavramları karşısında da özgür olacaklar. Bu daha büyük bir özgürlük olacak, ölçüsüz ve bütün bir yaşam boyunca sürecek...” Karanlığa doğru Korona salgınından sonra, havanındenizleringöllerin kirlenmesi, ormanlarınçayırların sökülüp yerlerinin yapılarla doldurulması, dünyanın büyük kentlerinde yükselen gökdelenlerin insanı soluk alamaz hale getirmesi, gereksiz tüketimle çöplükler yaratılması, çağımızın üzerinde düşünülmesi gereken en önemli konusudur. Dijitalleşmenin bizi nereye götürdüğü de ayrıca üzerinde durulması gereken ayrı bir sorundur. Devletlerin silahlandıkça güçlendikleri sanılıyor. Gelişmekte olan devletler de silahlanmak için tüm varlıklarını onların önüne döküyor. Ne acıdır ki bir düğmeye basışta, toplumlarda silahların eylemsiz kılınacağı bilinci uyanmadığından tepki gösteren ortaya çıkamıyor. Bu bağlamda, sözü yazıya dönüştüren sanatçılar şiirler romanlar, düşünürler tehlikenin yaklaştığını duyuran kitaplar yazsın, bilim insanları, dünyanın karanlığa sürüklendiğini kanıtlayan araştırmalar yapsın, devleti yöneten dar kafalılar her çağda onların hapislerde çürütülmesini, başlarının gövdelerinden ayrılmasını görmezden gelmiştir. Bachmann, umudunu geleceğe bağlayadursun, çıkarılan savaşlarda mermilerle delik deşik edilen milyonların kanı hâlâ ıpıslak! Serra Yılmaz Vanity Fair kapağında! On yedi senedir İtalya’da tiyatro ve sinemada sayısız projede yer alan usta oyuncu Serra Yılmaz, İtalya’da farklı alanlarda başarılar elde etmiş 48 kadınla İtalyan Vanity Fair dergisinin yeni sayısının kapağında yer aldı. Kapağında yer verdiği kendi alanlarında büyük başarılara imza atmış isimleri “Hayatlarıyla Dünyayı Değiştiren Kadınlar” olarak tanımlayan ünlü dergide içlerinde gazeteciden bilim insanına, yazardan oyuncuya mesleğinde öncü 48 kadın bulunuyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle