23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
EKONOMI DOLAR 7.3760 13.6 kuruş ekonomi@cumhuriyet.com.tr AVRO 8.8080 14 kuruş STERLIN 10.2840 17.1 kuruş FAİZ 16.36 Sabit BORSA 11 19 MART 2021 CUMA ALTIN CUMHURİYET ALTIN 24 AYAR 1.551 11.18 puan 2772.05 58.14 lira 411.37 7.45 lira POLITIKA FAIZI ‘ÖNDEN YÜKLEMELI’ 200 BAZ PUAN ARTIŞLA YÜZDE 19’A YÜKSELTILDI Merkez’in korkuları arttı Merkez Bankası (TCMB) Para Politikası Kurulu (PPK), geçen aralık ayından sonra dün de sürpriz bir hamle ile faizi beklentilerin üstünde artırdı. TCMB PPK, politika faizini “önden yüklemeli ve güçlü bir ilave parasal sıkılaştırma” vurgusuyla yüzde 17’den yüzde 19’a yükseltti. Bankanın bu karara ilişkin yayımladığı notu ise dikkat çekici tespit ve korkular içeriyor: 4 Yükselen küresel enflasyon beklentileri, gelişmiş ülke para politikalarına ilişkin belirsizliklere ve küresel finansal piyasalarda dalgalanmaya yol açıyor. Risk hâlâ önemli 4 Salgına bağlı kısıtlamaların hafifletilmesiyle hizmetler ve bağlantılı sektörlerde iktisadi faaliyetin artması bekleniyor. Bununla birlikte, salgının seyMerkez Bankası PPK faiz kararında yeni kredi büyümesi, artan emtia ve ithalat fiyatları yüksek enflasyon beklentisi gibi nedenlerin etkili olduğunu açıkladı. rine ilişkin muhtemel gelişmelere bağlı olarak iktisadi faaliyet üzerindeki riskler önemini koruyor. 4 Finansal koşullardaki sıkılaşmayla birlikte yavaşlayan kredi büyümesi son dönemde bir miktar yükseliş eğilimi sergiledi. İç talep koşulları, döviz kuru başta olmak üzere birikimli maliyet etkileri, uluslararası gıda ve diğer emtia fiyatlarındaki yükseliş ve enflasyon beklentilerindeki yüksek seviyeler, fiyatlama davranışları ve enflasyon görünümünü olumsuz etkilemeye devam ediyor. Bazı sektörlerde belirginleşen arz kısıtları ile gerçekleştirilen ücret ve yönetilen fiyat ayarlamaları, orta vadeli enflasyon görünümü üzerindeki önemini koruyor. 4 Gerçekleştirilen parasal sıkılaştırmanın krediler ve iç talep üzerindeki yavaşlatıcı etkilerinin daha belirgin hale geleceği beklentisi korunmakla birlikte, son dönemde kredi büyümesindeki yükseliş eğilimi ile ithal maliyetlerdeki artış, talep ve maliyet unsurlarında öngörülen kademeli iyileşmeyi geciktiriyor. Dolar 7.33’e indi PPK ayrıca, enflasyonda kalıcı düşüşe ve fiyat istikrarına işaret eden güçlü göstergeler oluşana kadar, sıkı para politikasının süreceğini ve gerekirse ilave sıkılaştırma yapılacağını belirtti. Yeni faiz hamlesini ekonomist Uğur Gürses, “Bakıldı ki sözlü mesajla da reform taahhüdü ile de ters dolarizasyonTL’ye dönüş olmuyor; 2 puanlık artış geldi. Testi kırılmadan, ‘iş başa düştü’ hali” şeklinde yorumlarken, Bürümcekçi Araştırma Ortağı Haluk Bürümcekçi, şuna dikkat çekti: “Benzer EM ülkelerine göre çok daha yüksek reel faizlere işaret ederek yabancı yatırımcı girişlerinin tekrar yoğunlaşması açısından yeterli olabileceğini düşündürüyor.” Karar öncesi 7.47 lirada olan dolar, sonrasında 7.33 liraya indi. Günü de 7.37 lirada kapadı. l Ekonomi Servisi Dünyada yaşanan konteynır krizi nedeniyle üretici ve ihracatçıların hammadde fiyatları tırmanıyor Enflasyon gemiye bindi Dünya ticaretinde bir süredir konteynır krizi yaşanıyor. Gemiyle taşımacılıkta navlun fiyatlarına yansıyan kriz, enflasyon için de tehlike oluşturuyor. Mobilyadan tekstile birçok sektörde hammadde maliyetleri şimdiden yükselmeye başladı. ALI CAN POLAT Türkiye’de inşaat malzemelerinden kimya, elektronik ve makineye kadar birçok sektörde hammadde krizi büyüyor. Dünya ticaretinde yaşanan konteynır krizinin faturasını ödemeye başlayan bazı sektörlerde maliyetler şimdiden yüzde 1030 arasında artmaya başladı. Navlun (deniz taşımacılığı fiyatları) ile emtia fiyatlarında yaşanmakta olan artışlar, Türkiye’nin enflasyonla mücadelesinde önümüzdeki aylar için tehlike oluşturuyor. Bu gelişmelerden etkilenen sektörlerden birisi mobilya sektörü. Hammadde konusunda sorunlar yaşayan mobilya sektöründe, hammadde fiyatlarına gelen zammın şimdiden yüzde 13 civarında olduğu belirtiliyor. Üretici direniyor Mobilya Sanayicileri Derneği Genel Sekreteri Güray Gürses, hammadde tedarikinde sorunların arttığını belirterek, “Hammadde gelmediği için de mevcut stoklar eriyecek ve doğal olarak piyasalarda fiyatlar artmaya devam edecek” dedi. İhracatta ise özellikle Afrika bölgesine çalışacak konteyner bulamadıklarını aktaran Gürses, pazarda çok büyük kayıplar yaşadıklarını dile getirdi. Global ekonominin 2008 krizinden daha derin bir küresel durgunluk yaşadığını hatırlatan Uludağ Tekstil İhracatçıları Birliği (UTİB) Yönetim Kurulu Başkanı Pınar Taşdelen Engin, hammadde fiyatlarının artması ve navlun ücretlerinin yükselmesinin firmaların üretimini olumsuz yönde etkilediğini de vurguladı. Engin, üreticilerin bu olumsuzlukları nihai kullanıcıya yansıtmamak için direndiklerini de aktardı. Çin tarafından bu krizin manipüle edildiğini savunan Engin, “3. çeyrekten itibaren piyasalardaki normalleşmeyi görürsek nihai tüketici çok etkilenmeden fiyatların belli bir dengeye oturacağını düşünüyorum” dedi. Türkiye’de özellikle ekim ayı itibarıyla başlayan ihracattaki ekipman sıkıntısı ve bununla beraber gemilerdeki yer sorunlarının artarak devam edeceğini vurgulayan UTİKAD Yönetim Kurulu Üyesi CiÇin’den Avrupa’ya taşıma 3 bin dolardan 10 bin dolarlara çıktı. han Özkal, en iyimser tahminle, bu durumun sonbahara kadar devam edeceğini söyledi. Çin’le rekabet imkânı UND Strateji ve İş Geliştirme Başkanı Fatih Şener ise şunları söyledi: “Çin gibi uzaktaki pazarlardan ürünler gelemiyor, bu nedenle üretimde dışa bağımlı olmayan yerli üreticinin ürünleri bu ürünler karşısında bir avantaj sağlamış oluyor. Hatta Avrupa’ya ihracat yapan firmaların da lehinedir diyebiliriz, demiryolu gibi alternatiflerle Çin ürünleri bu pazara giremezken bizim ürünlerimiz girebilir. Ancak üretimde dışa bağımlı olan sektörlerimiz için aleyhte bir durum var” diye konuştu. Murat Kolbaşı Mikroçip gelmedi TOFAŞ ara verdi TOFAŞ, dün KAP’a bir açıklama yaparak salgın nedeniyle birçok sektörle birlikte otomotivde de elektronik bileşen (mikroçip) tedarik sorunu yaşandığını ve kendilerinin de bundan etkilendiğini duyurdu. Bu mikroçiplerin kullanıldığı bazı parçaların yurtdışından tedarik ve teslimat süreçlerindeki aksamalar nedeniyle şirket, 19 Mart5 Nisan 2021 arasında üretime ara verdi. Şirket bu dönemde üretim tesislerinde bakım yapacak. Pandemi tedarik zincirini kırdı Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) Asya Pasifik İş Konseyleri Koordinatör Başkanı Murat Kolbaşı, pandemi sürecinde iş yapamayan konteynırlara özellikle aşı ve maske dolaşımının etkisiyle birdenbire bir yüklenme olduğunu belirtti. “Petrol fiyatlarındaki artış devam ediyor, bir de bunun yanında pandemi sürecinde bu konteynırların iş yapmaması ve sonra birdenbire yoğun bir talep gelmesi konteynır fiyatlarını doğal olarak etkiledi. Bir de şu açıdan bakmanız gerek şimdi sağlık söz konusu olduğu için daha önce hiç konteynır gitmemiş ülkelere bile aşı, maske ve benzeri bazı ekipmanlar gitti ve doğal olarak konteynırların dağılım sistemi bozuldu. Eskiden belli hatlarda gidip gelen konteynırlar şimdi dünyanın her tarafına yayıldı.” diye konuştu. Turizmci ‘aşı’ için 25 Mart’ı bekliyor AB Komisyonu 17 Mart’ta toplanarak turizm sezonu kapsamında uygulanması planlanan aşı sertifikasını masaya yatırdı. Hazırlanan taslakta ise AB ülkelerinin kabul edeceği kişilerin Avrupa İlaç Ajansı (EMA) tarafından onaylanmış aşıyı yapmış olmaları koşulunun olması önerildi. Taslak 25 Mart’ta 27 AB üyesi ülkenin liderlerinin görüşüne sunulacak. Türkiye’de kullanılan Çin aşısı, EMA tarafından onay almadığı için, taslak bu haliyle onaylanırsa Türkiye vatandaşlarına AB’de serbest dolaşım izni verilmeyecek. l Ekonomi Servisi Toplu sözleşme masasından ‘tek yetkili’ olmak istiyordu MemurSen karşılık bulamadı MUSTAFA ÇAKIR MemurSen’in, iktidarın “insan hakları eylem planı” ile ekonomi paketinde kendi taleplerine yer verilmemesi nedeniyle hayal kırıklığı yaşadığı, bunu da AKP Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş’a ilettiği öğrenildi. MemurSen Genel Başkanı Ali Yalçın, “Her ikisi oldukça önemli metinler ancak kamu görevlileri yönüyle de bazı eksiklikler barındırıyor. Bu metinlerde kamu görevlilerine, sendikal zemine ve kamu personel mevzuatına dönük irade ve hedefler de bekliyorduk” diye konuştu. Yalçın, paketlerde yer almayan taleplerinin neler olduğunu ise genişletilmiş başkanlar kurulu toplantısında açıkladı. MemurSen bir süredir kamuda kılık kıyafetin serbest olması için talepte bulunuyor. Ayrıca toplusözleşme masasında da yetkili konfederasyon olarak sadece kendilerinin olmasını, Türkiye KamuSen ile KESK’in görüşmelere katılmamasını talep ediyor. 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplusözleşme Yasası’nda bu yönde değişiklik yapılmasını istiyor. Yalçın, şu vurguları yaptı: “Sözleşmeli personelin kadroya geçmesi ve sözleşmelilik garabetinin bitmesi, kılık kıyafet serbestisinin hayata geçmesi, 4688 yönüyle yasadaki eksikliklerin giderilmesi, masadaki fazlalıkların törpülenmesi bağlamında bir eylem plan ve hedef olmaması ciddi sıkıntıdır.” Yalçın ayrıca, “Gelir vergisiyle ilgili beklentiyi karşılayan, seyyanen zam talebini değerlendirmeye alan, ek gösterge ve ödeme gibi konularda yakın dönemli hedef ortaya koyan bir kurguya yer verilmemesi ekonomi reform paketinin yanlış olmasa da eksik olması sonucunu doğuracaktır” dedi. l ANKARA Kredi borçlusu bir ayda 323 bin arttı Türkiye Bankalar Birliği Risk Merkezi’nin “Aylık Bülten”ine göre, Ocak 2021 itibarıyla bireysel kredi borcu olan kişi sayısı 34 milyon 327 bin kişiye ulaştı. Bu sayı Aralık 2020’de 34 milyon 4 kişi, Ocak 2020’de 31 milyon 983 bin kişiydi. Artış bir ayda 323 bin, 1 yılda 2 milyon 344 bin kişi oldu. Borç tutarı ise 871 milyar liraya ulaştı. Bu rakam Aralık 2020’de 866.6 milyar lira, Ocak 2020’de 632.1 milyar liraydı. Ocak 2020’den Ocak 2021 ortalama kredi borcu da 19 bin 764 liradan 25 bin 373 liraya ulaştı. l Ekonomi Servisi Öfke siyaseti ile nereye kadar? HDP’li Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun milletvekilliğinin düşürülmesi; HDP’nin kapatılması istemiyle dava açılması; Andımız’ın okullarda okutulmasının yasaklanması... “Böl ve yönet” üzerine inşa edilen “kutuplaştırma ve öfke siyaseti” ile beslenen sistemin icraatları giderek hızlanıyor, şiddetleniyor. Peki, nereye kadar gidecek? Bu sorunun yanıtını vermek kolay değil. Şaşırıyor, öfkeleniyor ve alışıyoruz. Seçimle gelen belediye başkanlarının yerine kayyım getirilmesine, Osman Kavala’nın üç yılı Selahattin Demirtaş’ın dört yılı aşkın tutukluluğunun Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararına karşın sona erdirilmemesine ve diğerlerine... Öğrencilerin sadece Boğaziçi Üniversitesi’ne atanan rektöre karşı çıktıkları için aylar boyu gözaltında tutulmasına; yolsuzluğa bulaşan işinsanlarına“yılın başarılı iş insanı” plaketi takılmasına; okullara öğretmen olmayan kara çarşaflı kadınların girerek ders vermesine... Dünya hızla değişiyor ve biz ülke olarak sanki yerimize mıhlanıp kalmışız gibi... Kirli, hukuksuz bir siyaset ülkenin tüm potansiyellerini; bilgi ve beyin gücünü, çokkültürlülük hazinesini, varlıklarını ısrarlı bir şekilde eritiyor. Adaletsizlik ve yoksulluk kalıcılaşıyor. Oysa bir yandan belirsizliklerin arttığı öte yandan bilim ve teknoloji temelli bir gelecek var artık önümüzde. Pandemi ile başlayan süreç bunun en iyi örneği. Bir diğer çarpıcı örnek Trump’ın yalnış politikaları ile hem büyük can kayıpları hem de ekonomik kayıplar yaşayan ABD’de işbaşına Joe Biden’ın gelişi ve bilim odaklı planlı politikaların devreye alınması ile nasıl hızlı bir iyileşme sürecine girildiği... Bugün Türkiye’de herkes AKP’nin öfke temelli siyasetinin sona ermesi ile ülkenin baştan aşağı silkelenip kısa sürede kendine gelebileceğini iyi biliyor. Çıkın şöyle bir esnafı dolaşın. Sizin sormanıza bile gerek yok; diller hemen çözülüveriyor... Daha iyi bir gelecek arayışı “Geleceğe etki” ana teması ile dün başlayan İmece Zirvesi’nde konuşan eski TÜSİAD Başkanı Ümit Boyner’in sözleri önemli: “Sıfır noktasına yani Türkiye’nin kuruluşundaki iki temel konuya dönerek değişmesi gerekiyor. Gelişmiş medeniyetleri çıpa alarak muasır medeniyetler seviyesine çıkmak ve aşmak idealine geri dönmemiz gerekiyor. Bilimi, aklı ve evrensel vicdanı her şeyin üstünde tutma idealine dönmeliyiz.” İmece bir sosyal inovasyon platformu. Ve iki günlük bu zirve Zorlu Holding ev sahipliğinde çevrimiçi olarak düzenlendi. Boyner’in diğer anlattıklarını da şöyle özetleyeyim: “Çok ciddi bir değerler onarımı da gerekiyor. Çok vakit kaybettik ama hâlâ şansımız var diye düşünüyorum. Hukukun üstünlüğü, demokratik değerler, ifade özgürlüğü, kadın ve çocuk hakları çok önemli. Türkiye’nin üretme biçimini değiştirmesi gerekiyor. İçinde küresel olarak rekabet edecek fikir, marka, katma değer, yenilik olanı üretmezsek sürekli cari açık vererek büyüyen borçlu bir ülke olmaktan da kurtulamayız.” Dönüşümün üç parametresini zihniyet, kurumlar ve kurallar olarak tanımlayan KONDA Genel Müdürü Bekir Ağırdır bu dönüşümün önündeki en büyük iki engeli “zihinlerdeki engeller ve kişilerin sahip oldukların güçleri kaybetmemek adına bu değişimi istememeleri” diye açıkladı. Chicago Üniversitesi Ekonomi Profesörü Ufuk Akçiğit de politika ve kurumların da dönüşmesi gerektiğine dikkat çekti. Yakın zamanda Profesör Daron Acemoğlu ile yaptıkları bir araştırmadan da söz eden Akçiğit, gençlik ve dönüşüm ilişkisini ortaya koyan araştırmanın detaylarını şöyle paylaştı: “Yaptığımız araştırmada Amerika’daki şirketleri inceledik. En yaratıcı şirketlerin genelde genç yöneticileri olan şirketler olduğunu gördük. Genç yöneticiler gençlerle çalışıyor ve en radikal inovasyonlar da onlardan geliyor. Gençlerle çalışmanın dönüşüm yaratmadaki etkisi şu: Kutunun dışından düşünebiliyorlar. Dönüşümü daha rahat tartışmak için gençlerin önünü açmalıyız.” Dönüşümün önündeki engeller konusuna da değinen Akçiğit, bu noktada şöyle konuştu: “Yaptığımız araştırmalarda her ülkenin dönüşümünün önünde farklı engeller olduğunu gördük. Örneğin zamanında yapılmış iyi niyetli politikalar dönüşümün önünde en büyük engellerden biri.” MEF Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Erhan Erkut geçmiş yüzyıldan kalma müfredatla 21. yüzyıl ihtiyaçlarının karşılanamayacağını vurguladı. Pandemi öncesinde de eğitim sektöründe sürekli dijitalleşmeden bahsedildiğini ancak pandemi döneminde bunun balon olduğunu gördüklerini dile getiren Erkut, “Eğitim sistemimiz neredeyse tamamen çöktü. Altyapısını oturtmuş olan eğitim kurumları eğitime devam edebildi. Dijital olarak böyle bir sürece hazır olanla olmayan arasındaki fark net olarak ortaya çıktı” dedi. Daha iyi bir gelecek, AKP tarzı siyaset ile olmayacak, bunu sadece Türkiye’dekiler değil, tüm dünya biliyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle