05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
HABER 9 17 MART 2021 ÇARŞAMBA Danıştay’ın belediye şirketlerine ilişkin kararı, 25 bin kişi için risk ortaya çıkardı AKP işsizliğe zorluyor İktidarın belediyeleri kaybetmesinin ardından özellikle büyükşehirlerde belediye şirketleribaşkanları çalıştırmama, engelleme ve seçim sonuçlarına karşın yönetime ortak olma arayışı kapnin yönetimine müdahale arayışı samında idari yargıya başvurdu. bir riski ortaya çıkardı. Danıştay İdari Dava Daireler Kurulu’nun SERTAÇ Konu, Ankara Büyükşehir BelediEŞ ye Başkanı Mansur Yavaş’ın beAnkara Büyükşehir Belediyesi’nin lediye şirketlerine yaptığı bir ataitirazını reddetmesinin ardından beledi manın yargıya götürülmesiyle başladı. ye şirketlerinin yönetiminin AKP kont İlk kademe yargı atamayı uygun bulurrolüne geçme olasılığı belirdi. Aynı risk, ken, itiraz üzerine konu Danıştay İdabelediye meclisinde AKP’nin çoğunlu ri Dava Daireleri Kurulu’na geldi. “Anğu sağlaması nedeniyle İstanbul Büyük dımız” konusunda alınan karara benşehir Belediyesi için de geçerli. AKP’nin zer bir şekilde kurul üyelerinin değiştibelediyelerin şirket yönetimlerini ele rilmesi sonucunda verilen kararla belegeçirme konusunda ısrar etmesi duru diye meclisleri belediye başkanlarının munda sadece Ankara’da en az 25 bin yetkilerine ortak oldu. Ankara Büyükşekişinin işsiz kalabileceğine dikkat çeki hir Belediyesi AKPli başkanlar tarafınliyor. Son yerel seçimlerde büyükşehir dan yönetilirken, şirket yönetimlerine belediyelerini kaybeden iktidar, CHP’li belediye meclisi bir atama gerçekleştirmedi. Ancak çoğunluktaki AKP’lilerin kararları doğrultusunda belediye şirket yönetimlerinin belirlenmesi Yavaş’ın uygulamalarının engellenmesi şekline dönüşeceğine dikkat çekiliyor. İşsizlik dalgası riski AKP’nin CHP’li belediyeleri engelleme mantığının uygulamaya nasıl yansıyacağı konusunda Cumhuriyet’e bilgi veren kaynaklar şu değerlendirmeyi yaptı: “Ankara’da belediyenin şirketlerinde çalışan en az 25 bin kişi var. Bu şirketler zaten şu anki yönetimleriyle çalışmalarını sürdürüyor. Kararın uygulanması durumunda belediye yönetimi şirket yönetimlerini değiştirmek istediği zaman belediye meclisinden onay almak zorunda kalacak. Ancak değiştirmek istemezse sorun yok. Ayrıca muhalefet belediye şirketlerinin yönetiminin değiştirilmesi yönünde önerge verebilir. Bu önergeyi oturumu yöneten başkan gündeme almayabilir. Bu yargıya taşınır. Süreç 1.52 yılı bulabilir.” AKP’nin büyükşehirlerde başlattığı bu kavganın zorlanması durumunda ciddi bir işsizliğin de gündeme gelebileceği değerlendiriliyor. Kaynaklar, “Belediye, şirketlerin üstlendiği görevleri fen işleriyle, başka birimlerle yerine getirebilir. Burada hizmet noktasında bir sıkıntı yaşanmaz. Şirketler kendi belediyesinden iş alamazsa başka yerden iş alamayacağı için lağv edilmesi gündeme gelebilir ve bu da on binlerce kişinin işsiz kalma riski demektir” değerlendirmesini yaptı. l ANKARA 25 kişinin yaşamını yitirdiği katliamla ilgili mahkemeden TCDD yöneticileri için suç duyurusu kararı Çorlu davasında umut ışığı Çorlu’da 8 Temmuz 2018’de meydana gelen ve 7’si çocuk 25 kişinin yaşamını yitirdiği, 340 kişinin yaralandığı tren katliamı ile ilgili davanın 7. celsesi dün görüldü. Talepleri değerlendiren mahkeme heyeti bilirkişi raporu ile kusurlu oldukları belirtilen TCDD yöneticileri hakkındaki tespitlerin ihbar olarak kabul ederek savcılığa suç duyurusunda bulunulmasına karar vererek duruşmayı erteledi. Çorlu 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davaya taraf avukatları ve müştekiler katılırken, çok sayıda milletvekili de duruşmayı izledi. Müşteki avukatlarının beyanda bulunduğu duruşmada Çorlu katliamında yaşamını yitiren 9 yaşındaki Oğuz Arda Sel’in ailesinin avukatı mahkeme heyetinin tutumunu eleştirerek “2 buçuk yılı kaybettik. Son bilirkişi raporundan sonra mahkemenin seyri değişmiştir artık. Heyet neredeyse kusurlunun kim olduğunu bilirkişinin tespit etmesini istedi. Oysa sanıkların kim olduğunu mahkeme heyeti belirler. Raporda belirtilen kusurlar şahsi değildir, sistemsel ve kurumsaldır. Ancak sorumluluk şahsidir. Ek bir iddianame hazırlanarak dönemin TCDD Genel Müdürü ve Ulaştırma Bakanı’nın sanık olarak dinlenmesini talep ediyoruz” dedi. Avukat Deniz Özen de esas yargılanması gerekenlerin sanık sandalyesinde olmayıp, dört sanık dışında bu katliamla ilgili ailelerin, avukatların, gazetecilerin yargılandığını belirtti. Özen, dönemin TCDD müdürü ve dönemin Ulaştırma Bakanı hakkında suç duyurusunda bulunulmasını istedi. Daha sonra söz verilen sanık avukatları ise bilirkişi raporunda bahsedilen kusurların giderilmesinin müvekkilinin sorumluluğunda ve görev tanımı içinde olmadığını öne sürerek TCDD’nin birçok başvuruya cevap vermediğini ve gerçekleri gizlediğini dile getirdi. Duruşma ertelendi Talepleri dinledikten sonra ara kararını açıklayan mahkeme heyeti, bilirkişi raporu ile kusurlu oldukları belirtilen TCDD yöneticileri hakkındaki tespitlerin ihbar olarak kabul ederek savcılığa ihbarda bulunulmasına ve bir sonraki duruşmanın 7 Eylül tarihine ertelenmesine karar verdi. l İSTANBUL/Cumhuriyet HENDEK DAVASINDA ILGINÇ İFADE Sakarya’nın Hendek ilçesinde yedi kişinin öldüğü, 127 kişinin de yaralandığı havai fişek fabrikasındaki patlamaya ilişkin açılan davanın ikinci duruşması, ikinci gününde dün devam etti. Müştekilerden fabrika işçisi E.D. savcılıkta vermiş olduğu ifadesinde kendinde olmadığını belirterek duruşmada değiştirdi. E.D., sanıkların hiçbirinden şikâyetçi olmadığını belirterek “Yoğun bakımda yatarken Allah razı olsun patronlarımdan benim ihtiyacı gördüler” dedi. E.D’nin ifadelerine salondaki diğer müştekiler tepki gösterdi. Tartışma nedeniyle mahkeme heyeti duruşmaya ara verdi. Aranın ardından ifade veren müşteki işçi A.A., “Pandemiden dolayı koli sayısını tamamlayamadı arkadaşlarımız, bu nedenle mallar çıkarılsın diye molaları kısa veriyorlardı. İşçiler çok uyarılıyordu, baskı vardı” şeklinde konuştu. Patlamada hayatını kaybeden Halis Yılmaz’ın babası M.Y., “Ben 26 yaşındaki oğlumun 19 parça kemik parçasını gördüm. Kızımı ve eşimi de kaybettim ruhen ne haldeler bilmiyorum. Fabrikanın kuruluş aşamasında ruhsatını verenlerden ve tüm sanıklardan şikâyetçiyim” dedi. Patlama anında fabrikada olduğunu belirten müşteki H.Y., “Çok yara aldım. Gözümden misket çıkardılar. Çok sıkı bir şekilde çalışıyordum. Öğle yemeği ve molaya çıkmıyordum” şeklinde konuştu. l DHA KURTULUŞ ARI Duruşma öncesi Çorlu Santral Durağı’nda toplanan müştekiler pankart açıp yürüyüş yaparak duruşmanın yapılacağı salona geldi. Yürüyüş sırasında sık sık “Hak, hukuk adalet, kaza değil cinayet” sloganları atıldı. Mahkeme salonu önünde açıklama yapan tren katliamı mağdurları, sorumluların hak ettikleri cezayı almasını istedi. GAZETEMIZ MUHABIRI AVŞAR BERAAT ETTI Gazetemizde 6 Mart 2019’da yayımlanan “Sözcü savcısı sabıkalı çıktı” başlıklı haber nedeniyle gazetemiz adliye muhabiri Seyhan Avşar ve Sözcü gazetesi Sorumlu Müdürü Necdet Önemli’nin yargılandıkları davada karar verildi. Mahkeme heyeti iki gazeteci hakkında beraat kararı verdi. İstanbul 29. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davayı Türkiye Gazeteciler Sendikası Başkanı Gökhan Durmuş ve Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) temsilcisi Erol Önderoğlu ve gazeteciler izledi. Duruşmada savunma yatinizin vicdana uygun pan Avşar, savcıkarar vermesini beknın verdiği mütaliyorum. Hukuk önünlaayı hukuk çerde suça karışan savcı çevesinde değil, ile sıradan bir yurttaşın idari bir kararla farkı yoktur. Bu dosyaverdiğini söyledan bana ceza vermedi. Avşar savunniz halinde savcılar suç masında özetişleyebilir ama gazetele şunları söyleAvşar ciler bunu yazamaz gidi: Geçen aylarbi bir algı oluşacaktır. da Adalet Bakanı Abdülha Beraatımı istiyorum.” mit Gül, ‘Bırakın adalet yeAvukatların savunmalarırini bulsun, isterse kıyamet nın ardından kararını açıklakopsun. Yargı konjonktü yan mahkeme heyeti iddia re bakmaz, yargı hatıra bak edilen suçun unsurları oluşmaz, yargı birilerinin dediği madığı gerekçesiyle Avşar ne bakmaz. Yargı dosyaya, ve Necdet Önemli’nin bevicdanına, hukuka anaya raatına karar verdi. İSTANsaya bakar’ demişti. Heye BUL / Cumhuriyet BÜYÜKTAŞ AKÇA VE ULUDAĞ’IN YARGILANDIKLARI DAVA GÖRÜLDÜ Gazetemizde 22 Kasım 2019 tarihinde yayımlanan “Gar katliamında gizlenen dosya” başlıklı haber nedeniyle gazetemiz Sorumlu Yazıişleri Müdürü Olcay Büyüktaş Akça ve gazetemiz eski muhabiri Alican Uludağ’ın yargılandıkları dava dün görüldü. Mahkeme heyeti Gar katliamı iddianamesinin incelenmesine karar vererek duruşmayı erteledi. İstanbul 32. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davaya Olcay Büyüktaş Akça ve avukatları katıldı. Duruşmayı Sınır Taceza verilmesi halinnımayan Gazede hükmün açıklanmateciler (RSF) adısının geri bırakılmasına na Erol Önderoğ(HAGB) ilişkin görüşünü lu ve Türkiye Gasordu. Büyüktaş Akça, zeteciler SendiHAGB’yi kabul etmedikası (TGS) Başğini söyleyerek önceki kanı Gökhan Dursavunmalarını tekrarlamuş ile gazetecidı. Duruşma savcısı ise ler izledi. Akça dosyadaki eksiklerin giMahkeme başderilmesini talep etti. kanı, ara karar doğrultuMahkeme heyeti Ankara 4. sunda Ankara 4. Ağır CeAğır Ceza Mahkemesi’nden za Mahkemesi’nden istenen gelen iddianamenin celse Gar katliamı iddianamesi arasında incelenmesine ve nin geldiğini ve dosyaya ek duruşmanın 15 Haziran’a erlendiğini belirtti. Mahkeme telenmesine karar verdi. başkanı, Büyüktaş Akça’ya l İSTANBUL/Cumhuriyet GAZETECI AYGÜN’E HAPIS CEZASI Aygün Anayasa Mahkemesi’nin (AYM), sosyal medya paylaşımı nedeniyle tutuklanınca hakkında, “hak ihlali”ne uğradığı yönünde karar verdiği gazeteci Hakan Aygün’e, Bodrum 3. Asliye Ceza Mahkemesi’nde dün görülen karar duruşmasında “Halkı kin ve düşmanlığa tahrik” suçundan beraat ederken, “Halkın bir kesiminin benimsediği dini değerleri aşağılamak” suçundan 7 ay 15 gün hapis cezası verildi. Kararı değerlendiren Aygün, “Anayasa Mahkemesi kararı ve IBAN ayeti tweet’ini attığımın saptanamamasına rağmen hayatımın ilk hapis cezası olarak 7 ay 15 gün verildi, hükmün uygulanması geri bırakıldı. İtiraz yolu açık, sonu belli AYM, olmazsa AİHM’den döner” ifadesinde bulundu. l Haber Merkezi BEYAZIT VE HALEPÇE KATLIAMI UNUTULMADI 16Mart 1978’de İstanbul Üniversitesi Beyazıt kampusunda bombalı ve silahlı saldırı sonucu öldürülen 7 solcu öğrenci ve İranIrak savaşı sırasında 16 Mart 1988’de Irak’ın kuzeyinde Saddam Hüseyin’in düzenlettiği Halepçe katliamında yaşamını yitirenler anıldı. Beyazıt’taki İstanbul Üniversitesi Eczacılık Fakültesi önündeki anmaya çok sayıda örgüt, üniversite öğrenci grubu ve yurttaş katıldı. “16 Mart katliamını unutmadık, unutturmayacağız” pankartının açıldığı anmada “16 Mart’ı affetmeyeceğiz” dövizleri taşınarak “Katillerden hesabı gençlik soracak” sloganı atıldı. Anmada, bir dakikalık saygı duruşunun ardından “Beyazıt Türküsü” okundu. Öğrenci Dayanışmaları adına açıklamayı okuyan Hivda Selen, “Katliamdan günler öncesi faşist çete üyelerinin okulda bulunan üniversitelilere saldıracağı, saldırıyı da Zülküf İsot isimli bir faşist çete üyesinin gerçekleştireceği Emniyet’in istihbarat notlarında bulunmaktadır. Patlayıcıları temin ettiği ortaya çıkan Abdullah Çatlı ise hiçbir ceza almamıştır. Devlet, ne katliamın öncesinde ne de katliamın sonrasında polislerin kayıtlarına ve katliamı gerçekleştiren isimlerin apaçık bilinmesine karşın hiçbir adım atmamış, katilleri korumuş ve cezasız bırakmıştır” diye konuştu. Halepçe katliamında da 5 bini aşkın kişinin kimyasal silahlarla ve bombalarla öldürüldüğünü belirten Selen, “Devletler, bugün de Ortadoğu’da sürdürdükleri kirli savaşlarla bu insanlık suçuna devam etmektedir” dedi. l İSTANBUL / Cumhuriyet Bir ‘Türk sorunu’ eksikti! Danıştay, ülkede yeterince gerilim olmadığını düşünüp iki konuyu gündemin ortasına attı: Andımız yasaklansın... Devlet madalyalarından Atatürk kabartması çıkarılsın. 2013’te açılım sürecinde “jest” olsun diye Cumhuriyetin 10. yılından beri okullarda okutulmakta olan Andımız, iktidardevlet gücüyle, yargı kullanılarak kaldırıldı. Tartışmanın büyümesi, MHP lideri Bahçeli’nin de AKP’ye sert çıkması, iktidara geri adım attırdı. Ancak Erdoğan, Andımız’ın kaldırılmasını çok iddialı ifadelerle savundu. 8 Ekim 2013’teki AKP grup toplantısında şöyle dedi: “Her gün bal yiyerek ağız tatlanmaz. Her gün Türküm diyerek Türk olunmaz, her gün doğruyum diyerek doğru olunmaz, her gün çalışkanım diyerek çalışkan olunmaz. O metnin yazarı kafatasçıydı.” Erdoğan, o günlerde konuyu özünden saptırıp Türkiye’nin köklerine karşı bir saldırı haline getirmemişti. Oysa Türkiye Cumhuriyeti’nin temelinde kültür, Türk milliyetçiliğinin özünde de ortak yurt kavramı var. Atatürk “Türk milletini”, “Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran ahali” olarak tanımlıyor. “Ne mutlu Türküm diyene” sözü kapsayıcı bir tanım. Örneğin, ne mutlu damarlarında Türk kanı taşıyana gibi ırkçı bir cümle kurmuyor. 21. yüzyılı yakalamalıyız derken, bu kavramları tekrar tekrar açmak zorunda kalmak ne acı! HHH Danıştay neden böyle bir karar aldı? Hepimiz biliyoruz ki özellikle yüksek yargı kararlarında üç ilke geçerli: 1 İktidarın istediği karar çıkar. 2 Bu olmazsa, birinci madde geçerlidir. 3 İlk iki madde uygulanmazsa kararı veren mahkeme heyeti değiştirilir! Son olayda bunların tümünü yaşamış durumdayız. O zaman doğru soru şu: AKP neden böyle bir karar alınmasını istedi? Şu şıklar alt alta konabilir: A MHP ile ittifak bozulursa HDP ile kurmak için. B MHP ile ittifakı koruyup Kürt kökenli yurttaşlarımızdan daha fazla oy almak için. C Yeni bir anayasa hazırlama sürecinin altyapısını kurmak için. D Hepsi! Andımız’ın yanında öne çıkmıyor ama devlet madalyalarından Atatürk kabartmasını kaldırmayı da bunun yanına koymak gerek. Dünyanın her ülkesinde “kurucu lider” ortak değerdir. Gel de bunu “ak gözlüklülere” anlat! Erdoğan, önceki gün Suriye’deki iç savaşı bitirmekten söz etti ama Bahçeli’nin “pimi çekilmiş bomba” dediği Danıştay kararına hiç değinmedi. Kılıçdaroğlu’nun geçmişte de haklı olarak sorduğu şu soru çengeli duruyor: Andımız’ın hangi sözcüğünden rahatsızsın? HHH Başta vurguladığımız tarihsel boyuta tekrar dönersek... Geçmişte hem Ecevit’in hem Demirel’in birlikte çalışmak istediği bilim insanı Prof. Dr. Bozkurt Güvenç’in “Türk Kimliği” kitabında vurguladığı gibi Anadolu için “Türkiye” tanımını ilk 11. yüzyılda Haçlılar kullandı. Anadolu’da kimlerle savaştıklarını tarihe şöyle geçirdiler: Türklerle! Prof. Dr. Ahmet Taner Kışlalı, “Siyaset Bilimi” kitabında 11. yüzyıl için şöyle der: “Türkler Anadolu’yu fethetti, Anadolu da Türkleri!” 11. yüzyılda Anadolu’da 68 milyon insan yaşıyordu. Harman oldular, devletler kurdular. 11. 13. yüzyılda 200 yıl boyunca Doğu’dan Moğol, Batı’dan Haçlı saldırıları arasında Anadolu’da büyük acılar yaşandı. Bu büyük acılardan 13. yüzyılda, evrensel ölçekte 3 büyük hümanist doğdu (doğum tarihine göre): Mevlana, Hacı Bektaş, Yunus Emre! Böylesine zengin ve derin bir tarihten gelip “Türk” sözcüğünü nasıl saklayalım diye tartışmak! Yunus diliyle sormak gerekirse: Herkes birbirine engerek Bize düşman ne gerek? BOĞAZİÇİ DAYANIŞMASI Duruşma öncesi çağrı: #BundanSonrasıHepimizde Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan tarafından Boğaziçi Üniversitesi’ne AKP’li Prof. Dr. Melih Bulu’nun rektör olarak atamasının ardından başlayan protestolara katıldıkları gerekçesiyle yargılanan öğrencilerin ilk duruşması bugün yapılacak. Çağlayan Adliyesi’nde görülecek olan ikisi tutuklu yedi öğrencinin davası öncesi Boğaziçi Dayanışması ve Boğaziçi Üniversitesi Lisansüstü Ağı, duruşma için “Yargılanan sıra arkadaşlarımızla dayanışmak için Çağlayan Adliyesi’ndeyiz” diyerek destek ve buluşma çağrısı yaptı. Boğaziçi Dayanışması’ndan “#BundanSonrasıHepimizde” etiketiyle yapılan açıklamada “17 Mart Çarşamba (bugün) 13.00’te Boğaziçi direnişini savunmak, yargılanan sıra arkadaşlarımızla dayanışmak için Çağlayan Adliyesi’ndeyiz. Tutuklu Boğaziçi direnişçileri serbest kalana, polisÖGB ablukası tüm üniversitelerden kalkana dek kesintisiz direnişteyiz” ifadelerine yer verildi. l Haber Merkezi
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle