04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
HABER 9 6 ŞUBAT 2021 CUMARTESİ ‘Önce zihniyet değişmeli’ ILAYDA KAYA LEYLA KILIÇ Akademisyenler ve siyasetçiler, iktidarın gündeme getirdiği ve üzerinde çalıştığı yeni seçim sistemi ve Siyasi Partiler Yasası’nda yapılmak istenen değişiklikleri Cumhuriyet’e değerlendirdi. PROF. DR. ERHAN KARAESMEN: Dar bölgeye MHP razı olmaz “Baraj sistemi ve ittifaklarla ilgili düzenlemelere ilişkin yüzde 10’luk seçim barajı çok yüksek. Ülkedeki toplam oyların yüzde 10’unu alamayan partiler barajın altında kalıyor. Baraj düşürülsün ki kendi halinde kalan illerden milletvekili çıkarılabilsin. Yüzde 7’ye, yüzde 5’e indirelim deniyor. Fakat iktidarın çok fazla işine gelmediğini görüyoruz ki sadece sözde kalıyor. Seçim havasına girildiğinde ittifak kavramının Siyasi Partiler Yasası’nda yer alabileceğini de düşünüyorum. Bir diğer partiyle işbirliğinin ötesinde, sadece bir seçime özgü kol kola girilebilir. Yeni bir siyasi partiler yasası düzene girmeli. Bu yasa, muhalefet partilerinin kendi iç işleyiş düzenlerine yeni bir sosyolojik mantık getireceği için renkli bir durum. Fakat Siyasi Partiler Yasası’nda her partinin kurultay, Meclis genel kurulları var. Bu genel kurullardan parti inisiyatifine yetki yansıtılması durumu var. Bu özelliklerle birlikte partilerin yaklaşan seçimde beklentileriyle birlikte birbirinden ayrı düşünceleri kendini gösterebilir. Siyasi Partiler Yasası’nda yapılacak değişiklikle parti kapatmaların önü de açılabilir. Özellikle HDP bazında konuşmak gereKaraesmen kirse bu partiye getirilen bir ceza olmaz. Bu, Güneydoğu insanına getirilen bir ceza olur. Kapatılması halinde tekrar benzeri bir parti kurulur. MHP razı olmaz İktidarın 600 milletvekilini dar bölge sistemiyle küçük yerel birimden toparlamaya çalıştıkları bir arayışları var. Şu anda buna gerek görülmesi, MHP’nin tek başına yüzde 10 barajını aşamıyor oluşu. AKP, yüzde 10 ile oynamak yerine küçük bölgeyi tercih ediyor. Çünkü yüzde 10 ile oynaması halinde HDP’nin de sahada yerini alacağını biliyorlar. Dar bölgeye gidilmesine ise MHP sıcak yaklaşmıyor. MHP’nin kendi çıkaracağı toplam milletvekili sayısı azalacağı endişesiyle buna razı olmadığı anlaşılıyor. Dar bölge sistemine, AKP ve MHP’nin aynı anda onaylamasının mümkün olmadığını görüyoruz.” ANAYASA HUKUKÇUSU PROF. DR. NECMİ YÜZBAŞIOĞLU: Baraj, en fazla yüzde 5 olmalı “İktidarın gündeme getirdiği dar bölge sistemi yerine mevcut sistem korunmalı. Nüfusu stabilize olmamış yerlerde eşit dar çevre oluşturmak, dar bölge sistemini uygulamak çok zor. 600 milletvekili var ve 600 eşit seçim çevresine ayırmakta da bir zorluk var. Dar sistemde kime oy verileceği bilinir, fakat bu durum adayların kimlikleri öne çıktığı için, bu etnik ve mezhepsel davranışları artırır. Bu sorunların önüne geçebilmek adına geniş çevrenin daha yararlı olduğunu düşünüyorum. Öte yandan baraj sisteminin yüzde 10 olması hiçbir demokratik ülkede yok. Baraj en fazla yüzde 5 olmalı. Seçim ittifakları ise tabii ki olabilir. Seçim ittifakları seçim öncesi bir koalisyon gibidir. Bence daha sağlıklıdır ve Siyasi Partiler Yasası’nda değişikliğe gidilmelidir. Siyasi partiler demokratik işleyişe kavuşturulmalı. Mesela adayların belirlenmesi. Adaylar önseçimle belirlenmeli. Parti merkez organının ya da parti liderinin belirlememesi, bu yönde bir değişiklik yaYüzbaşıoğlu pılması gerekir. Siyasi parti kapatmalarına ilişkin söylemler de sonuca odaklı değil. Türkiye, parti mezarlığına döndü. HDP öncesi de çok parti kapatıldı. Yeniden açıldı, yeniden kuruldu. Bunlardan ders almak gerekir. HDP 67 milyon oy alıyor. Türkiye’de böyle bir kesim var ve bu kesimin de parlamentoda kendisini ifade edebilmesi gerekir. AKP de 2008’de kapatılma konusunda ipten dönmüştü. Seçim sistemi ve Siyasi Partiler Yasası’nda yapılacak değişikliklerle parti kapatmalarının önü açılabilir ama zaten anayasada parti kapatılmasıyla ilgili düzenleme var. Bu konuda bir yasal değişikliğe ihtiyaç yok.” ESKİ ESENYURT BELEDİYE BAŞKANI GÜRBÜZ ÇAPAN: Yanlış yapan hesap vermeli “Anladığımız kadarıyla iktidar ‘daraltılmış bölge’ üzerinde duruyor. Biz ise dar bölge sisteminden yanayız. Dar bölge sistemi 500 bin nüfuslu bir yerde yüzde 50+1 ile bir ismin seçilmesidir. Cumhurbaşkanı, Türkiye çapında yüzde 50+1 ile seçiliyor da niye milletvekilleri seçilmiyor? Herkes aynı yerden geçmelidir. Siyasi partilerde tüzük değişikliğinden bahsediliyor. Sayın Erdoğan iktidar olduktan sonra tüm yetkiler MYK’ye verildi, ardından da genel başkana devredildi. Yani hakiki temsile gitmeyince tüzüğün bir anlamı yok. Seçim sistemini değiştirmek lazım. 500 bin kişinin seçtiği vekile her istediğini yaptıramazsınız. Partiye ya da kişiye değil, kafaya oy veren bir sistemi oturtmamız lazım. Gerekirse milletvekillerinin sayısı azaltılarak yetkileri artırılmalı ve sorumluluk verilmeli. Hatta yanlış yaptığında temsil ettiği kişilerce mahkemeye götürülebilir olmalı. Vekiller de hesap verebilmeli. İktidarın, siyasi partilerin kapatılmasına yönelik yasa hazırlığı düşüncesi de bir yarar sağlamayacaktır. HDP üzerinden bunu ele alırsanız ancak parti kapatmış olurÇapan sunuz. Çözümü nasıl bulacaksınız peki, o seçmen kitlesini Akdeniz’e mi dökeceğiz yoksa Suriye’ye mi göndereceğiz? Anayasada parti kapatmayı düzenleyen düzenlemeler zaten var.” TESAV* BAŞKANI EROL TUNCER: Kendilerine kazandıracak sistem istiyorlar “AKP, seçim sistemine yönelik yaptığı hazırlıkla kendisine ve ortağına kazandıracak bir seçim sistemi hazırlamak istiyor. Daraltılmış bölgeden bahsediliyor. Daraltılmış bölge, birinci sıradaki partinin lehinedir. Yani AKP’nin. Ancak ortağı MHP’nin aleyhinedir. Mebus sayıları düşer. Baraj da üzerinde çalıştıkları konulardan biri. Baraj sistemi çıktığı günden bu yana yandaşları kadar karşıtları olan bir konu. Bunun olumsuz sonuçlarını da yaşadık. Dolayısıyla barajın düşüTuncer rülmesi iyi olur ama düşürürlerse yeni partilere yarayabilir diye endişe edebilirler. Düşürülmezse de MHP’nin şimdiki barajı aşıp aşamayacağı belirsiz. Kamuoyu araştırmaları da bize bunu gösteriyor. Erdoğan’ın yeni anayasa açıklaması parlamenter sisteme dönüş olarak algılanmamalı. Ben kolay kolay başkanlık sisteminden vazgeçeceklerini düşünmüyorum. Ancak kaybedeceklerinden yüzde 100 emin olurlarsa parlamenter sistemi tercih edebilirler. Çünkü kamuoyu yoklamalarında iktidar partisi hâlâ birinci parti olarak görünüyorlar. Siyasi Partiler Yasası’nın değiştirilmesi ile mucizeler yaratılacağı kanısında değilim. Bu yasadan çok zihniyet meselesidir. 1965 yılına kadar Siyasi Partiler Yasası yoktu. O dönemde parti içi demokrasi pekâlâ işliyordu. Küçük partiler bile önseçim yaparak adaylarını belirliyorlardı. Onun için Siyasi Partiler Yasası’ndan çok, zihniyetin değişmesi önemli. Tabii Siyasi Partiler Yasası’nda değişmesi gereken noktalar var ama tek başına yasaya ümit bağlamak hayal kırıklığı yaratır.” * Toplumsal Ekonomik Siyasal Araştırmalar Vakfı ESKİ EKONOMİ BAKANI UFUK SÖYLEMEZ: Siyasal İslamcı, demokratik ve özgürlükçü düzenleme yapamaz “Siyasal İslamcı zihniyete sahip kişiler, partiler ve iktidarlar asla ve asla demokratik, eşitlikçi, özgürlükçü bir yasal düzenleme yapmazlar, yapamazlar. Çünkü bu onların fıtratına aykırı. AKP’nin MHP ile birlikte ancak yüzde 4041 bandına çıkabildiği görülüyor. Yüzde 50+1 almaları bu sistemle neredeyse imkânsız. O nedenle sıkışmış vaziyetteler. Masa başında onlara seçim kazandıracak bir seçim sistemi dizayn etme peşindeler. Kişiye ve partiye özel bir seçim sistemi istiyorlar. Bunlar panik hareketlerdir. Yapmak istedikleri anayasa değişikliğinin de Meclis’ten geçeceğine inancım yok. Referanduma götürmeleri halinde de bu referandum hem AKP’nin anayasa değişikliğine hayır hem de AKP’ye hayır olarak sonuçlanabilir. Üzerinde durdukları dar bölge sisteminde en büyük zararı MHP görecektir. AKP bunun için de bin formül yaratabilir. Siyasi Partiler Yasası’nda ise kesinlikle değişikliğe gidilmeli. Siyasi Partiler Yasası, liderlerin seçtiği isimlerin önünü açıyor. Hem parti içinde hem Meclis’te liderlerin talimatlarıyla bir emir komuta siyasetine mecbur bıSöylemez rakılıyor. Demokratik siyasetin önünü tıkayan Siyasi Partiler Yasası’dır. Sadece lidere biat eden düşük profilli isimler mebus yapılarak, birileri için dikensiz gül bahçesi yaratılıyor. Bunun da ülkeye bir yararı olmadığını görüyoruz. Bunda uzlaşılabilir.” ESKİ KADIKÖY BELEDİYE BAŞKANI SELAMİ ÖZTÜRK: Parlamenter sisteme geri dönülmeli Öztürk “Düzenleme yapılacaksa kesinlikle mevcut sistem değiştirilerek parlamenter sisteme dönülmeli. Yasama, yürütme ve yargı arasındaki düzenleme yeniden yapılmalı. Seçim barajı da en azından yüzde 3’e kadar düşürülmeli. Siyasi Partiler Yasası ise kesinlikle değiştirilmeli ve siyasi partilerin içine demokrasi getirilmeli. Lider hegemonyasına son verilmeli. Demokrasiyi daha çok tabana yaymak gerekir. Siyasi Partiler Kanunu buna çok engel. Bugün halihazırda var olan 600 milletvekili ise çok fazla. Her siyasi parti iktidarda kalabilmek için kendisine en uygun sistemi getirmeye çalışıyor. Gündeme getirilen dar bölge seçim sisteminin tek faydası ise yerelde vatandaş kendi milletvekilini daha iyi tanıma şansına sahip olur. Başka da faydası olmaz. Öte yandan siyasi parti kapatmalarının bir çare olmadığını Türkiye çok iyi anladı. Hukuk adına konuşulduğunda olay değişiyor. Hukuken gerekli durumlarda partilerin kapatılması zaten mevcut. Türkiye’de parti kapatmalarının yerine suç işleyenlerin cezalandırılması ve onların siyasetten men edilmesi, Hazine yardımlarının kesilmesi gibi ön tedbirler var. Siyasi Partiler Yasası’nın değişmesiyle parti kapatmaların önü açılmamalı.” CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN: Yeni anayasa ve seçim kanununu görüştük Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Devlet Bahçeli ile yaptığı görüşmeye ilişkin “Türkiye’nin yeni bir anayasaya ihtiyacı konusunu görüştük. Bunun yanında ‘Seçim kanunuyla ilgili, Siyasi Partiler Yasası’yla ilgili neler yapabiliriz?’ bunların üzerinde durma imkânını bulduk. Malum ülkemizde son zamanlardaki sorunlarla ilgili konuları da görüşme şansımız oldu” dedi. ‘Yürekleri yetse...’ Erdoğan, dün İstanbul’da Hz. Ali Camii’nde kıldığı cuma namazı sonrasında gazetecilerin sorularını yanıtladı. Boğaziçi Üniversitesi’ndeki olaylarda, gösterilere katılan ve destek veren akademisyenler arasında Osman Kavala’nın eşinin de yer aldığı yönündeki soruya Erdoğan, “Şu anda olayları oradaki öğrencilerimizin bir olayı olarak tanımlamak, o şekilde kabul etmek mümkün değil. Yani yürekleri yetse ‘Cumhurbaşkanı da istifa etmelidir’ diyecekler. Aynı zihniyet. Osman Kavala denilen, bu ülkede adeta Soros ofisi olan, temsilcisi olan kişinin karısı da yine aynı şekilde Boğaziçi Üniversitesi’nde bu provokatörlerin içinde yer alan bir kadındır. Şimdi biz ülkemizi, böyle nadide bir üniversitemizi, ‘Alın istediğiniz gibi karıştırın’ mı diyeceğiz? Bu mümkün değil” diye konuştu. ABD ve AB’ye tepki ABD’nin Boğaziçi Üniversitesi ile ilgili açıklamalarına da tepki gösteren Erdoğan, “Amerika veya Avrupa Birliği ne diyor? ‘Boğaziçi Üniversitesi’nde olanları kınıyoruz.’ Amerika’ya şunu söylerim: Seçim öncesinde Amerika’daki olaylardan demokrasi adına hiç utanç duymuyor musunuz? Zenci vatandaşlarınızı oradaki polisler nasıl yere yatırıp öldürdüler? Bunları dünyaya nasıl izah edeceksiniz? Macron, sen önce şu Sarı Yelekliler meselesini hallet. Benim ülkemde şu anda böyle bir sıkıntı yok. Bunlar bizim de huzurumuzu kaçırmanın gayreti içerisindeler. Ana muhalefet bunun içinde, muhalefetin diğer ayakları, dağdan beslenen malum HDP bunun içinde, ne yazık ki İP de bunun içinde. Fakat bir daha Gezi olaylarıyla aynı yere getiremeyecekler” dedi. ‘Çocuklara sahip çıkın’ Erdoğan, daha sonra Cumhurbaşkanlığı Dolmabahçe Ofisi’nden partisinin Adıyaman, Edirne, Erzurum, İzmir, Kırşehir, Mersin ve Osmaniye 6. olağan il kadın kolları kongrelerine canlı bağlantıyla katıldı. Burada da öğrencilerin eylemine değinen Erdoğan, Türkiye’nin bugüne kadar maruz kaldığı saldırılara karşı koyup geleceğe güvenle bakabilmesinde aile yapısının sağlamlığının olduğunu kaydederken, “Ailenin direği annedir, anne. Bu lezbiyenlerin mezbiyenlerin söylediklerine filan takılmayalım. Biz, analarımıza bakalım analarımıza” dedi. l İç Politika Ayşe Buğra’dan Erdoğan’a yanıt Tutuklu olan iş insanı Osman Kavala’nın eşi Ayşe Buğra, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın eşi ve kendisini hedef alan açıklamalarına yanıt verdi. Erdoğan’ın “Osman Kavala denilen Soros temsilcisi kişinin karısı da Boğaziçi Üniversitesi’nde provokatörlerin içerisinde yer alan bir kadındır” açıklamalarına Buğra, “Olan biteni hukuki olarak yorumlamak imkânsız. Cumhurbaşkanı’nın açıklamalarını esefle karşılıyor, memleketim adına üzülüyorum” dedi. l Haber Merkezi TÜRKİŞ, GÜL’LE GÖRÜŞTÜ İşçi, ‘reform’ taleplerini iletti Hükümet, “reform paketi” olarak adlandırdığı düzenlemeye ilişkin hazırlıklarını sürdürürken işçi de taleplerini iletti. Türkİş Genel Başkanı Ergün Atalay ile Türkİş Genel Sekreteri Pevrul Kavlak, Adalet Bakanı Abdulhamit Gül ile görüştü. Görüşmede Atalay ve Kavlak, çalışma yaşamında karşılaşılan hukuksal sorunları bakana iletti. Ana talep ise sendikaların ve işçilerin açtıkları davalarda sürelerin kısaltılması oldu. Sendika ve işçi davaları ortalama 2 yıl sürüyor. Bu süre içerisinde sendikalar da işçiler de hak kaybına uğruyor. İşçi, yıllardır bu sürenin kısatılmasını talep ediyor. Atalay ve Kavlak da görüşmede Bakan Gül’e sendikaların yetki davalarında sürenin kısalması ve ihtisas mahkemelerinin kurulması talebini bir kez daha iletti. Türkİş Başkanı Atalay, taleplerinin yeni “reform paketinde” karşılık bulmasını beklediklerini söyledi. l ANKARA/Cumhuriyet
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle