04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
14 6 ŞUBAT 2021 CUMARTESİ YORUM/HABER Anayasayı Benzetmek Mühürsüz oylarla hem anayasayı hem de rejimi değiştirdi. Yetinmemiş olmalı ki ortağının elinden tutacak, anayasayı bir kez daha değiştirecekmiş. Sanki, iktidara geldiğinden beri anayasayı uyguluyormuş gibi... Danıştay kararlarını uygulamak anayasa gereği. Uygulamıyor. Anayasa Mahkemesi kararlarını uygulamak anayasa gereği. Ama “Anayasa Mahkemesi kararına uymuyorum, saygı da duymuyorum” diyor. Dahası... Anayasa Mahkemesi beğenmediği bir karar verince “Anayasa Mahkemesi yapısında değişiklik olacak mı” sorusuna “İnşallah” yanıtını verdi mi? Verdi. Bu yüksek mahkemeye dilediği gibi bir savcıyı üye atadı mı? Atadı. “Eyyyy Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi. Kararların bizi bağlamaz” diye çığlıklandı mı? Çığlıklandı. Anayasasında laik olduğu yazılı bu ülkeyi Saray’dan yöneten, “İslam bize göre değil, biz İslama göre hareket edeceğiz” sözünü söyledi mi? Söyledi. Düşünün, Anayasa Mahkemesi’nce, anayasanın değiştirilemez ilkelerinden “laik”liğe karşı eylemlerin odağı olmaktan 2008’de ceza yemiş bir parti; o gündür bu gündür sürekli anayasa değişikliği yapıyor. Niye? Anayasayı kendine benzetmek için. Sadık CHP Seçmeni Ne Yapsın? Muharrem İnce ile birlikte hareket etmek isteyen ve CHP’den ayrılan üç milletvekili, partiden istifa etmeden önce CHP yönetimi ile görüştü. Sızan bilgilere bakılırsa birkaç istekleri olmuş. Bunlardan bazılarını sıralarsak: CHP’nin kuruluş ilkelerinden ayrılmaması. Parti yönetimine egemen olduğunu ileri sürdükleri 10 Aralık hareketinin önlenmesi. Parti içi demokrasinin sağlanması. İttifaklara öncelik vermek yerine tek başına iktidar için gerekli hazırlıkların yapılması... Muharrem İnce ve arkadaşları, bütün bu isteklerin yerine gelebilmesini sağlamak amacıyla CHP’nin içinde canla başla, usanmadan çalışmak yerine ana gövdeden ayrılıp yeni parti kuruyorlar. Hem işin kolayına kaçıyorlar hem de gücü zayıflatıyorlar. Siyasi tarihimiz bu tür girişimlerin başarısızlıkla sonuçlandığının kanıtlarıyla doludur. Karizmatik Bülent Ecevit’in eşiyle birlikte kurduğu DSP’nin bugünkü hali, buna çarpıcı örnektir. Diğer yandan... CHP yönetimi, Türkiye’deki yurttaşları soluksuz kılan zehirli siyaset ortamından olumsuz etkilenerek “tartışmasız tek seçici liderlik” eğiliminden, “sağsol kalmadı” çizgisine saplanma yanlışına düşerek eleştiri ve özeleştiriye kapalı kalmaktan, ittifakları yürütmek adına CHP’nin işlevsel çerçevesini yitirmekten uzak durabilmelidir. Son yayımlanan birçok ankette CHP’ye yönelen oyların belli oranlar içinde çakılı kaldığına ilişkin gerçeklik, partiye yalnızca hep cepte sayılan seçmenin sadık kaldığını göstermektedir. O sadık seçmene rağmen yürütülecek bir çizginin başarılı olamayacağı, dolayısıyla temelsiz bir yükseliş sağlanamayacağı açıktır. Aşağıya Saray, AKP’den kendini sıyırır gibi gözükerek siyaseten düşüşünü önlemeye çalışıyor. Ne yaparsa yapsın, iş işten geçti. AKP de Saray da aşağıya bakıyor! Özlemle andığım ustalarımızdan, yetkin aydınlarımızdan, üretken yazarlarımızdan Demirtaş Ceyhun, “Anayasa Yasa Mıdır?” kitabında (Cumhuriyet Kitapları, İstanbul, 2009) bu konuyu işlemişti. Anayasanın ideolojik özüne, toplum sözleşmesi yönüne dikkat çekmişti. Son günlerde öne çıkan yeni anayasa tartışmaları, konunun hukuksal yönü kadar, siyasal yönünün de değerlendirilmesini zorunlu kılıyor. Biz de öyle yapalım. Birincisi, yürürlükte olan ve yüzde 91.4 oy oranıyla kabul edilen 1982 Anayasası, bugüne dek 19 kez değişti. 184 değişiklik yapıldı. Bu değişiklikler ya TBMM’de kabul edildi veya referandumla hayata geçti. İkincisi, anayasanın gerçek anlamda toplum sözleşmesi olması için TBMM içindeki çalışmalar başta olmak üzere, TBMM dışında da siyasi partilerden barolara, hukuk fakültelerinden demokratik kitle örgütlerine kadar, geniş katılımla tartışılması gerekir. Anayasanın metni kadar, nasıl hazırlandığı da önemlidir. Mümkün olan en geniş tartışmayla hazırlanan bir anayasa, toplum sözleşmesi olabilir ancak. Üçüncüsü, anayasalar ideolojik metinlerdir. Sadece hukuki metin değildirler. Devletin ideolojik yapısını, kuruluş felsefesini, temel yönelimlerini, hedeflerini içerirler. Devletin kurumsal yapısı, toplum ve bireyle ilişkileri, anayasalarla belirlenir, çerçevelenir. Bu bağlamda liberallerin, libeAnayasa yasa mıdır? ral solcuların (ne demekse o) dillendirdikleri “ideolojisiz anayasa”, yalandan ibarettir. Anayasanın ilk üç maddesi de devletin sosyal bir devlet olarak tanımlanması da ideolojiktir. Doğrudur, doğaldır, zorunludur. İdeolojisiz anayasa yapmak, yumurtasız omlet yapmaktır. Olanaksızdır. Yeni anayasa nasıl yapılır? Dördüncüsü, anayasalarımızın ilk ikisi, 1921 ve 1924, Kurtuluş Savaşı’nın, Cumhuriyetin kuruluş döneminin anayasalarıdır. O dönemin meclisleri, emperyalizme karşı savaş veren, devlet kuran, devrim yapan meclislerdir. Kurucudurlar. 1961 Anayasası, 27 Mayıs 1960’ın; 1982 Anayasası 12 Eylül 1980’in ürünüdür. Zamanın ruhunu yansıtırlar. 1961 Anayasası, demokratik, özgürlükçü, çoğulcu, toplumcudur. Başta Hıfzı Veldet Velidedeoğlu, Muammer Aksoy, Tarık Zafer Tunaya, Mümtaz Soysal, Bahri Savcı, Ragıp Sarıca, Doğan Avcıoğlu, Münci Kapani gibi çok önemli isimlerin içinde olduğu bir komisyon tarafından hazırlanmıştır. 1982 Anayasası demokratik kazanımları, özgürlükleri budamıştır. Çoğulcu değildir. Tipik bir darbe anayasasıdır. Hazırlayan komisyonun başkanı Orhan Aldıkaçtı’dır. Beşincisi, yeni anayasayı, asli kurucu iktidar yapar. Bu, yeni anayasa yapmak için toplanmış kurucu Meclis’tir. Tali kurucu iktidar, yeni anayasa yapamaz. Anayasa değişikliği yapabilir. Kurucu Meclis niteliği taşımayan meclisler, tali kurucu iktidardır, yeni anayasa yapamazlar. Altıncısı, köklü, kurumsal yapısı güçlü devletler, çok sık yeni anayasa yazmazlar. Gerektiğinde anayasa değişikliğine yönelirler. Yeni anayasalar, genelde olağan dönemlerin değil, olağanüstü dönemlerin ürünleridir. Her anayasa hem zamanın ruhunu yansıtır hem de o devletin tarihsel, toplumsal, siyasal, iktisadi, sınıfsal, kültürel birikimini ve tercihlerini. Yedincisi, ülkemizde yeni bir anayasa yapma fikri sık dillendirilir. Fakat 1982’nin üzerinden 1983, 1987, 1991, 1995, 1999, 2002, 2007, 2011, Haziran 2015, Kasım 2015, 2018 genel seçimleri (toplam 11 genel seçim) geçtiği halde, bu yönde bir adım atılmamıştır. Kısacası, mevcut TBMM, kurucu meclis olmadığından, yeni anayasa yapamayacağı gibi siyasal iklim ve Meclis’teki sandalye dağılımı iktidara bu olanağı vermemektedir.    CHP Grup Başkanvekili Özel, FETÖ’cü generalin itiraflarını değerlendirdi: İktidarın FETÖ zafiyeti ortaya çıktı CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, teğmen rütbesini FETÖ elebaşı Fethullah Gülen’in taktığı Serdar Atasoy’un 15 Temmuz sonrası Kara Kuvvetleri İstihbarat Başkanlığı görevine getirilmesine tepki göstererek “Bu yaşananlar FETÖ ile mücadelede yürütme erkinin ve iktidar partisinin zafiyet içinde bulunduğunu ortaya koymaktadır” dedi. Atasoy’un FETÖ ile irtibatının darbe girişiminden ancak 4.5 yıl sonra tespit edilmesine tepki gösteren Özel, “15 Temmuz darbe girişimi sonrası atanan bazı kaymakam, hâkim ve savcıların da FETÖ ile irtibatlarının tespit edildiği anımsanırsa, AKP’nin FETÖ ile mücadele edemediği anlaşılmaktadır” dedi. Özel, “Bu ülkenin gençlerini terörist ilan edenler, yanı başlarındaki örgüt üyeleri terfi ederken bunun farkına bile varamamaktadır. Bu ciddi ihmal ve zafiyetin sorumluları hesap vermelidir. TBMM bünyesindeki Güvenlik ve İstihbarat Komisyonu’na derhal bilgi verilmesini talep ediyoruz” dedi. l ANKARA/Cumhuriyet YAZICIOĞLU DAVASINDA 3 SANIĞA HAPIS CEZASI BBP Kurucu Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu ve 5 kişinin yaşamını yitirdiği helikopter kazasıyla ilgili 9 kamu görevlisinin yargılandığı davada sanıklardan dönemin Kahramanmaraş Valisi Mehmet Niyazi Tanılır, eski İl Jandarma Komutanı Sezai Akgün ve eski İl Emniyet Müdürü Necdet Çelikbilek “görevi kötüye kullanma” suçundan 1 yıl 2’şer ay hapis cezasına çarptırıldı. 6 sanık beraat etti. l ANKARA/Cumhuriyet BULMACA SEDAT YAŞAYAN SOLDAN SAĞA: 1/ Karadeniz Ereğlisi’nde bir şelale. 2/ Vücut ısısı... Gaziantep yöresine özgü beyaz bir üzüm cinsi. 3/ Şiirde, bir uyaktan sonra yinelenen aynı anlamdaki sözcük ya da eklere verilen ad... Güneş doğmadan önceki alacakaranlık. 4/ Kuş yuvası... Neon elementinin simgesi. 5/ Yüzün iki yanında bırakılan sakal demeti. 6/ Rütbesiz asker... Bir müzik sesini belirtmeye yarayan işaret. 7/ “Gıranyoz” da denen bir balık... Bir tür otomobil yarışı. 8/ Halk edebiyatına özgü, dört dizeden oluşan şiir türü... Parlak kırmızı renkte bir süs taşı. 9/ Necati Cumalı’nın, Atıf Yılmaz tarafından sinemaya da aktarılan bir öyküsü... İstanbul’un bir ilçesi. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Doğu Karadeniz yöresinde akarsuların üstüne kurulan bir tür ilkel teleferik. 2/ “ kesilir geçse sabâ 1 234 5 678 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 M İ ZANPAJ 1 2 3 4 EVERE FOL T EN MA R A ADAŞ RE J İ 2 3 5 S İ NEMA T E K 4 6 T ARARAT 5 7 8 AS EŞ J P Z AR F L EGO 6 9 MA E S T RO 7 gülşenimizden” (II. Selim)... 8 Bir takvim türü. 3/ Osmanlı or 9 dusunda, askerlik görevini bitirdikten sonra yedeğe ayrılan er... Ayıplama, sövme. 4/ Tevfik bir göl... Teniste, oyuncuların uzun Fikret’in, şimdi müze olarak kul süreli karşılıklı vuruşlarından lanılan evinin adı... Bir soru sözü. oluşan seriye verilen ad. 8/ Engel... 5/ Bir yarışı kazanacağı düşünülen Dili tutulmuş, konuşamaz hale geltakım ya da kimse. 6/ Kahraman, miş olan. 9/ İnce ve parlak nakış... yiğit... Bir devletin başka bir dev “Mercanköşk” de denen bir süs lete yaptığı bildiri. 7/ Ortadoğu’da bitkisi. 6 ŞUBAT 2021 SAYI: 34818 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına ALEV COŞKUN Genel Yayın Yönetmeni AYKUT KÜÇÜKKAYA Yayın Koordinatörü Serkan Ozan Yazıişleri Müdürleri İpek Özbey Olcay Büyüktaş Akça (Sorumlu) Hakan Akarsu (Ekler) Görsel Yönetmen Münevver Oskay Reklam Genel Müdürü Ayla Atamer Törün l Haber Merkezi: Murat Hantaş l Gece: Ayça Bilgin Demir l Dış Haberler: Mine Esen l Ekonomi: Jale Özgentürk l İç Politika: Ali Açar l Kültür Sanat: Yazgülü Aldoğan l Fotoğraf: Uğur Demir l Spor: Sami Gürel l Ankara Temsilcisi: Sertaç Eş Güvenevler Mah. Güneş Cad. No: 8/1 Çankaya 06690 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 l Ege Bölge Temsilcisi: Tuncay Mollaveisoğlu Halit Ziya Bulvarı 1352 sok. 2/3 Pasaport İzmir. Tel: (0232) 441 12 20 Yayın Kurulu: Alev Coşkun (Başkan), Ali Sirmen (Bşk. Yrd.), Aykut Küçükkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Kemal Işık Kansu, Orhan Bursalı, Mine Kırıkkanat, Miyase İlknur, Ataol Behramoğlu. l Mali ve İdari İşler Müdürü: Osman Selçuk Özer Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: [email protected] Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: [email protected] Yaygın süreli yayın Baskı: l İstanbul: İleri Basım mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. A.Ş Yenibosna mh. 29 Ekim Cd. no: 11A/41 Bahçelievler/İstanbul Tel : 0212 454 35 10. l Ankara : İleri Basım mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. A.Ş Saracalar mh. 57. cd. no: 21/A Akyurt/Ankara Tel : 0312 353 29 61. l İzmir: İleri Basım mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. A.Ş Fatih mh. 1199 sok. no:1/7 SarnıçGaziemir/İzmir Tel : 0232 483 96 60. l Adana: İleri Basım mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. A.Ş Levent mh. 1791 sok. no: 33/A Yüreğir/Adana Tel : 0322 346 36 25. l Trabzon: İleri Basım mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. A.Ş Organize sanayi Bölgesi no: 2 Arsin/Trabzon Tel : 0462 711 40 20. Dağıtım: Turkuvaz Dağıtım Pazarlama A.Ş. Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. NAMAZ VAKİTLERİ İmsak Güneş Öğle İkindi Akşam Yatsı İstanbul 06:36 08:03 13:23 16:08 18:34 19:55 Ankara 06:20 07:45 13:08 15:54 18:20 19:40 İzmir 06:42 08:05 13:30 16:20 18:46 20:04 KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI [email protected] [email protected] Daha uzun telgraf – 1 Geçen yüzyılın en önemli belgelerinden biri, Moskova’da diplomatik görev yapan George Kennan’ın yazdığı “uzun telgraf”tı. ABD, Kennan’ın bu raporunu temel alarak SSCB’yi çevreleme stratejisi oluşturmuş ve uygulamıştı. O nedenle Kennan, Soğuk Savaş’ın mimarı diye anılmıştı. Önümüzde bir rapor daha var, bunun adı ise “daha uzun telgraf”. Atlantik Konseyi tarafından yayımlandı ama imzasız. Muhtemel ki Çin’de görev yapmış bir ABD’li diplomat ya da yeni ABD yönetimi içinde kritik role sahip diplomat… Ve rapora “daha uzun” telgraf denmesi de ABD’nin Çin’le mücadele stratejisinin SSCB’yle mücadele stratejisinden çok daha zor olduğuna işaret etmek için büyük olasılıkla… ÇKP’nin SSCB dersleri Rapor, “ABD’nin 21. yüzyılda yüz yüze geldiği en önemli zorluğun devlet başkanı ve parti genel sekreteri Xi Jinping’in yönetiminde giderek ‘otoriterleşen’ Çin’in yükselişi” saptamasıyla başlıyor. Peki ABD, yükselen bu Çin’e karşı ne yapmalı? İsimsiz diplomat şunu belirtiyor: Kennan’ın raporu, esas olarak Sovyet modelinin kendi içindeki yapısal zayıflıklarının bir analiziydi. SSCB’nin en sonunda kendi çelişkilerinin ağırlığı altında çökeceği analitik sonucuna varıyordu. Çevreleme stratejisi, bu esasa dayanıyordu. Ancak bunu Çin’e uygulamak mümkün değil. Çünkü Çin Komünist Partisi (ÇKP), SSCB’de neyin yanlış gittiği üzerine çok iyi çalıştı ve önemli dersler çıkardı. O nedenle ABD stratejisinin tıpkı SSCB stratejisinde olduğu gibi Çin’in içeriden çökeceği varsayımına dayanarak hazırlanması, son derece tehlikeli olacaktı. Peki, bu durumda ABD stratejisi ne olmalı? ÇKP’yi değil, Xi Jinping’i hedef almak İsimsiz diplomat, Trump döneminde Çin alarmının verilmesinin, Çin’in “baş rakip” ilan edilerek bir strateji hazırlanmasının doğru ama yetersiz olduğunu savunuyor. Rapora göre o stratejinin sorunu, “doktrinsel bir tutum beyanı olması” ve “operasyonel hale getirilecek kapsamda olmaması” şeklinde değerlendiriliyor. Ve isimsiz diplomat, ABD’ye, Çin devletini, hatta ÇKP’yi bile hedef almamayı; yerine Xi Jinping ile onun birinci halkasını hedef almayı öneriyor! ABD’nin bir dönem Çin halkı ile Çin devletini ayırmasını, sonrasında Trump döneminde Çin ile ÇKP’yi ayırmasını önemli buluyor ancak 91 milyon üyeli ÇKP’yi bile Xi Jinping ve onun birinci halkasından ayrı tutmayı öneriyor. Özel sektör ÇKP kontrolünde İsimsiz diplomatın birkaç önemli saptaması var: 1. Xi Jinping, Çin’i MarksizmLeninizm’e geri döndürdü. 2. ÇKP, Xi Jinping liderliğinde piyasa reformlarını durdurdu. 3. Özel sektör artık doğrudan ÇKP kontrolü altında. 4. Çin, Deng Xiaoping, Jiang Zemin ve Hu Jintao dönemlerinde statüko gücüydü; Xi Jinping döneminde revizyonist güç haline geldi. İsimsiz diplomat, bu saptamaları, ABD’nin neden doğrudan Çin’i hatta ÇKP’yi değil de Xi Jinping ile birinci halkasını hedef alması gerektiğini anlatmak için yapıyor… Zira isimsiz diplomat, aynı zamanda Xi Jinping’in siyasi muhaliflerini etkisizleştirdiği, yolsuzlukla mücadele operasyonları üzerinden tasfiyeler yaptığı, özel sektörü baskı altında tuttuğu gibi iddialarını sıralayarak, bunlardan hareketle ABD’nin, ÇKP’nin seçkinleri ile Xi Jinping arasındaki çıkar çatışmasından yararlanması gerektiğini söylüyor. Çin’i 2013 öncesine döndürme hayali Ve isimsiz diplomatın çizdiği sınır da şu: Çin’i 2013 öncesine döndürmek. Raporda bunun gerekçesi de şöyle ifade ediliyor: ABD, Mao sonrası beş liderle de çalışabileceğini gösterdi. O nedenle ABD için Çin, Xi Jinping’in iktidara geldiği 2013 öncesinin statükosuna döndürülmeli. Atlantik Konseyi’nin Çin’e karşı ABD stratejisi olarak önerdiği 85 sayfalık bu çok önemli raporu, bir sonraki yazımızda da incelemeyi sürdüreceğiz…
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle