04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
EKONOMI DOLAR [email protected] AVRO STERLIN FAİZ BORSA 13 6 ŞUBAT 2021 CUMARTESİ ALTIN CUMHURİYET ALTIN 24 AYAR 7.0550 9.1 kuruş 8.4750 10 kuruş 9.6820 11.3 kuruş 14.77 Sabit 1.527 7.73 puan İktidar yurttaşı unuttu! Türkiye, Covid19 ile mücadeleye en az nakit desteği ayıran iki ülkeden biri oldu Zengin ülkeler, salgında yurttaşlarına milli gelirlerinin yüzde 12.7’si kadar nakit kaynak ayırırken bu oran, yoksul ülkelerde yüzde 1.6, Türkiye’de yüzde 1.1. DİSK Araştırma Merkezi’nin (DİSKAR) yeni “Dünyada ve Türkiye’de Covid19’un Sosyal ve Ekonomik Etkileri ile Mücadeleye Ayrılan Kaynaklar” raporu, AKP iktidarının önceliğinin küresel Covid19 salgınında da emekçiler olmadığını ortaya koydu. İşte detaylar: Binde 1’de kaldı 4 Geçen yıl Covid19 sürecinde dünya genelinde devletler toplam 7.8 trilyon dolar destek harcaması yaptı. Zengin ülkeler yurttaşlarına gayrisafi yurtiçi hasılalarının yüzde 12.7’si kadar nakit harcama ve gelir desteği verirken bu oran, orta gelirli ülkelerde yüzde 3.6, yoksul ülkelerde yüzde 1.6 oldu. Bu oran Türkiye’de yüzde 1.1. 4 Böylece Türkiye, sağlık harcamaları dahil 7.6 milyar dolarla dünyada en az nakit desteği ayıran iki ülkeden biri olarak kayıtlara geçti. Ayrıca Türkiye’nin yaptığı harcama, 7.8 trilyon dolarlık küresel gelir desteği ve nakit harcamanın içinde sadece binde 1’de kaldı. 4 Yine dünya genelinde nakit harcamaların toplam ekonomik ve parasal desteklere oranına bakıldığında yüzde 90 ile Avustralya, yüzde 88 ile Yeni Zelanda ve yüzde 87 ile ABD ilk sıralarda yer aldı. Türkiye’de bu oran yüzde 11’de kaldı. Türkiye’deki toplam ekonomik desteklerin yüzde 89’u işletmelere, şirketlere ve bankalara (sermayeye) sağlanan kolaylıklar ve destekler oldu. Bağış isteyen az 4 Ayrıca Türkiye’deki nakit desteğin aslan payı bütçeden değil, işsizlik sigortası fonundan karşılandı. Toplam 42.8 milyar TL’lik nakit transferin 35 milyar TL’si işsizlik sigortası fonundan alındı. 4 Salgında Türkiye dışında bağış kampanyası başlatan ülkeler Irak, Lübnan, Sri Lanka, Güney Afrika ve Senegal oldu. l EKONOMİ SERVİSİ ANKARA METAL IŞÇISI ILK ‘RAUND’U ALDI DİSK’e bağlı Birleşik Metalİş Sendikası, MESS ile Schneider Enerji, Grid Solutions Enerji, Schneider Elektrik, ABB Power Grids ve Arıtaş Kriyojenik işyerleri için 19 Ekim 2020’de başlayan ve grev aşamasına gelen toplusözleşme görüşmeleri kapsamında anlaşma sağladı. Eylül 2020Eylül 2022 dönemini kapsayan ve 2 bin işçiyi kapsayan toplusözleşmeyle ücretlerde ilk 6 aylık dönem için net 8131080 TL arasında artış sağlandı. Sosyal haklar ilk yıl için yüzde 26 artırıldı. İşçiler MESS’in tamamlayıcı sağlık sigortasına dahil edilirken eş ve çocuklar da işverenlerin ödemesiyle sisteme dahil olacak. İlk 6 ay için ortalama yüzde 21 zam alındığını belirten Birleşik Metalİş Sendikası Genel Sekreteri Özkan Atar, “Bu sözleşme işkolundaki işçilerin mücadelesinde önlerini açacak bir etki yaratacak” dedi. Atar, kendilerinin de 12 bin işçi adına görüşme yapacağını hatırlattı. l MUSTAFA ÇAKIR/ ANKARA TÜSİAD: Fiyat istikrarı için gıda gibi sektörlerde reform yapılmalı Para politikası yetmez TBB RİSK MERKEZİ 690 bin kişi daha ‘batık’lar arasında Türkiye Bankalar Birliği (TBB) Risk Merkezi’nin Aralık 2020 verilerine göre bireysel kredi borcunu ödememiş (batık kredi) kişi sayısı 433 bin 575, kredi kartı borcunu ödememiş kişi sayısı da 397 bin 237 oldu. Bu iki sayı 2019’da sırasıyla 952 bin 405 ve 803 bin 319’du. Geçen yıl her iki borcunu ödemeyenler de 690 bin 335 kişi oldu. Düşüşte, salgın nedeniyle bu tür kredilerin bildirilmesiyle ilgili sürelerin ertelenmesi etkili oldu. EXIMBANK SUNACAK ‘Hizmet’e alacak sigortası olanağı Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan, “Türk Eximbank’ta hizmet ihracatını da alacak sigortası kapsamına alıyoruz” dedi. Eximbank’la ilgili düzenlenen toplantıda konuşan Pekcan, ayrıca kredi ve sigorta desteklerinden oluşan toplam banka ihracat destek tutarının 2021’de, bir önceki yıla göre yüzde 11 artarak 50 milyar doların üzerine çıkmasını planladıklarını açıkladı. Böylece tüm ihracatçıların yüzde 27.7’sinin desteklenmesi hedefleniyor. YÖNETMELİK DEĞİŞTİ ‘Fahiş fiyatlar’a ceza kolaylaştı Yönetmelik değişikliğiyle Haksız Fiyat Değerlendirme Kurulu’na (HFDK) yapılan şikâyet ve kurul tarafından yapılan denetim sonucu üretici, tedarikçi ve perakendeciden istenen savunmanın yapılmaması, para cezası kararı alınmasına engel teşkil etmeyecek. Önceki uygulamada ceza için “savunma” şartı vardı. TÜSİAD Yönetim Kurulu üyesi, Ekonomi ve Finans Yuvarlak Masa Başkanı Barış Oran, Türkiye’nin enflasyonla mücadele konusunda gıda gibi sektörlerde reformlar yapması gerektiğini belirterek “Geciktiğimiz her gün maliyet artıyor. Bu yarı yılda rehavete kapılacağımız tek bir gün yok” dedi. TÜSİAD Koç Üniversitesi işbirliğinde kurulan Ekonomik Araştırmalar Forumu’nun “Enflasyon Dinamikleri ve Çözüm Önerileri” başlıklı konferansında konuşan Oran, Türkiye’nin enflasyonla mücadele sürecinde birinci önceliğinin fiyat istikrarı olduğunu açıklayan Oran, Merkez Bankası’nın para politikası kararlarını olumlu bulduklarını belirtti. Ancak enflasyonla mücadeBarış Oran lenin yalnızca para politikası ile sağlanamayacağını ekleyen Oran, “Özellikle maliye politikası tarafında, bu sürece destek veren kapsamlı bir programın netleşmesi de enflasyonla mücadele sürecine katkı sağlayacaktır” dedi. Sorunun temelinde mikro sektörlerde reformların yapılamamasının da yattığını kaydeden Oran, özellikle gıdaya işaret ederek “Gıda ve tarım gibi sektörlerde verimliliği artırıcı, katma değer sağlayıcı yeni bir reform sürecine ihtiyaç var. Bunun ertelenmiş olması gıda enflasyonu olarak geri döndü” diye konuştu. Dünyada tek haneli enflasyon varken Türkiye’de iki haneli enflasyon olduğunu belirten Oran, şöyle devam etti: “Atılması gereken adımların her gecikmesi maliyeti artırıyor. Türkiye ekonomisinin özellikle içinde bulunduğumuz bu ilk yarıda rehavete kapılabileceği tek bir gün dahi yok maalesef. Tüm bu adımları atarken de sabırlı ve kararlı olmamız gerekmekte.” l Ekonomi Servisi OYAK Portföy’den Birleşik Ödeme’ye önemli yatırım Yurtdışına açılacaklar Türkiye’de ilk elektronik para lisansı alan şirketlerinden olan fintek servis platform sağlayıcısı Birleşik Ödeme’nin, OYAK Portföy Girişim Sermayesi Fonları’ndan yatırım aldığı açıklandı. Bu yatırımla Birleşik Ödeme’nin OYAK şirketlerinin dijital finansallaşmadaki projelerinde de stratejik iş ortağı konumunda olacağını belirten OYAK Finans Grup Başkanı Emrah Silav, “Girişim fonlarımız üzerinden gerçekleştirilen yatırımla hem faaliyetlerimizi tamamlayıcı bir finansal teknoloji açılımı yaptık hem ülkemiz açısından girişim sermayesi ekosisteminin desteklenmesi ve geliştirilmesi hedeflendi” diye konuştu. Bu yatırımın desteğiyle yurtdışına açılarak global bir şirket haline gelmeyi planladıklarını belirten Birleşik Ödeme Üst Yöneticisi İlker Sözdinler şöyle devam etti: Hedef 20 milyar TL “Fibabanka’dan sonra Türkiye’nin en büyük kuruluşlarından OYAK’ın finans sektöründeki Portföy Girişim Fonları’ndan yatırım almak bizler adına gurur verici. Yatırımcılarımızın sağladığı destek bizi sektörde ayrıcalıklı kılıyor.” Geçen yıl işlem hacmi 6 milyar TL, son kullanıcı sayısı 3.5 milyon tekil kişi olan şirket, bu yıl en az 20 milyar TL ve 16 milyon kişi hedefliyor. l Ekonomi Servisi MERKEZ: FAIZ INDIRIMI GÜNDEMIMIZDE YOK Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Naci Ağbal, enflasyondaki yukarı yönlü risklere dikkat çekerek yüzde 17 seviyesindeki politika faizinde indirimin bu yıl uzun bir süre gündemde olmayacağını söyledi. “Enflasyonda yüzde 5 hedefini sağlayana kadar sabırlı olacağız” diyen Ağbal, “Piyasanın önünde gideceğiz” diye konuştu. Ağbal, ayrıca rezevleri artırmak için acele etmeyeceklerini ve swap anlaşmaları yolu değil, döviz alım ihaleleri ile artırmayı planladıklarını söyledi ve “Para politikasının etkinliği ve finansal istikrar açısından dalgalı kur rejimi ile uyumlu, herhangi bir kur seviyesi hedeflemeksizin rezervlerin güçlendirilmesini amaçlıyoruz” dedi. Ağbal’ın açıklamaları sonrası dolarda gevşeme yaşandı. Türkel Minibaş’ı özlemle anıyoruz Cumhuriyet gazetesi ekonomi sayfalarının yazarlarından, kadın hareketinin öncü isimlerinden Prof. Dr. Türkel Minibaş’ı ölümünün 12. yılında özlemle anıyoruz. Cumhuriyet gazetesinde 1994’te köşe yazarlığına başlayan Minibaş’ın yazıları, “Gözucuyla” isimli köşesinde yayımlanıyordu. 1953’te İstanbul’da doğan Prof. Dr. Türkel Minibaş, 1975 yılında Marmara Üniversitesi İktisadi İdari Bilimler Fakültesi’ni bitirmişti. 1995’te de İÜ İktisat Fakültesi Uluslararası İktisat ve İktisadi Gelişme dalında profesör unvanı alan Minibaş, kadın ve çocuk üzerine çalışmalarıyla tanınıyordu. l Ekonomi Servisi 2746.34 28.92 lira 409.18 3.93 lira Siyasetin DNA testi nasıl ölçülmeli? Bu kadar çok yalan dolan, bu kadar çok kirli oyun, taktik, dünya ve de en çok ülkemizde yaşanan haksızlık, hukuksuzluklar, çamur atmalar, gerçekleri tersyüz etme karşısında; akıl sağlığımızı yitirmeden, insanca yaşayabilme, haklarımız adına gerçekleri görebilme, yanlış saflara çekilmeme, medya güdüleme tuzaklarına düşmemek.. adına özsavunmamızı nasıl yapabiliriz? Ülkemizdeki siyasetin “Dün dündür, bugün bugündür” sloganıyla baş tacı edilmiş yürüyüşündeki utanmazlık boyutuna varmış “U” dönüşlerinin kördüğümünde, genetik aile bağlarının ölçümünde yüzde yüzlere yaklaşabilmiş bilimsel gerçeklikteki DNA testi gibi gerçekçi bir ölçüm aracı bulmak düşünü tabii ki kuramıyoruz. Ancak insanca yaşayabilmek, hak ve özgürlüklerimizi koruyabilmenin gücüne ulaşmak.. gibi yaşamsal bir derdimiz varken, deneme, yanılmalar içinde, haklarımızı koruyabilmemiz diplere çekilmişken, sürekli bedel ödeyebilecek halimiz de kalmadı; yok değil mi?.. Gündem yaratma tuzakları arasında, bir insan ömrü içinde yaşatılmış, ödetilmiş bedelleri şöyle bir düşünsek, aklımızı başımıza devşirebilsek olamaz mı? Kulağımızı ters elimizle göstermek zorunda bırakıldığımız tartışmalardan, ödetilen bedellerden kimi dersler çıkaramaz mıyız? Siyasetin DNA testi olsa, bulunabilse, zaten işler kolaylaşacak? Dünyanın ister evrim, ister devrim tarihinden yola çıkın, gidişatlarında doğrular ile yanlışlar iç içe.. En kaba yol haritalarına göre, insan, doğa, tüm canlıların hakları, hakhukuk yolundaki yola çıkışlarda, en başarılı olabilmiş örnekler içinde bile, en kaba sonuçları ile demokrasi içinde eşitlikçiliğe ulaşma ile diktatörlük içinde eşitliği yaratma rejimleri ortaya çıkmış. Kimlikler üzerinde ayrımcılıklarda, hele de inançlar dinler, mezhepler, her türden alt kimliklere ilişkin çuvallamalar, hem de hakların alınması gerekçesine oturtulmuş olarak çok daha da ağır yaşanmış. HHH Baksanıza bir virüs salgını içinde yaşadıklarımızda bile, yaşam hakkı adına işlenmekte olunan insanlık suçları ile dünyanın en güçlü, en zengin ülkeleri ile sermayelerinin yaptıklarıyla, yüzyıllar, çağlar gerisinde kalmış sanılan sömürü çarklarının çok daha acımasız işlemesi, dönmesi ile yüz yüzeyiz.. Ülkemiz için, bizim için gidişat, kıtalar arası yerimiz, toplumsal birikimlerimiz, devrimler, kazanımlarımızın gücü, katkılarıyla olumlu avantajlarımız varsa da.. Siyasi erk gücünün dizginlerinin tutulmasında ağırlık evrensel emperyal güçler, çıkarları oldukça, gidişat sonuçta onlarınkinden daha korkutucu olabilmekte.. Covid19’un dünyada sosyal, ekonomik etkisi üzerinde yapılan son araştırmalardan çıkan sonuçlar ortada.. Türkiye dünyada en az nakit desteği ayıran iki ülkeden biri olmuş. Milli gelirin içinden ayrılan pay yüzde 1.1’de kalmış. Zengin ülkelerde bu oran ortalama yüzde 12.7’ler olarak ölçülürken bile ülkeler içinde yaşanan yoksullar aleyhine travmatik gelişmeler, ölümler, işsizlik oranları, giderek bir avuç en büyük sermayede odaklanan, toplanan akıl almaz kârlar tabloları ortalıkta saçılı. Yoksul ülkelerin ortalaması ise yüzde 1.6 olarak kalmışken, Türkiye’de daha da altında kalmış olması ürkütücü değil mi? Ekonomi, demokrasi endekslerinde 167 ülke içinde 110. sırada kalmışız. Demokrasi puanımız 4.32’den, 4.09’a düşmüş. 02 puan alanlar açık otoriter ülkeler. Türkiye’ninki melez demokrasi sayılıyor. Şu Boğaziçi Üniversitesi’nde AKP adaylıkları içinde seçtirilememiş, partili rektör atama eylemi sonrası çark edilmemesi adına yapılan siyasi polemiklerin düzeysizliğine hele bir bakın? Tartışmaların en taze anayasa düzenleme oyunu da içinde, tuzaklarına düşmeden yerini, duruşunu seçebilmek gerçekten çok zorlu bir iş.. 2002’den günümüze üniversiteler, öğrenci sayılarını patlatma adına, içerikleri, bilim kaliteleri üzerinden uçurum geriye çekmenin verilerine sadece bir baksak mı? Profesör olmak için kâğıt üstünde yazılı ilkeleri gündeme bile almamalı. 196 rektörün 68’inin tek bir uluslararası yayınının olmadığı gerçeğini anımsatmakla yetinelim. Bilimsel kariyerlerinin zorunlulukları kapsamında yaptıkları yayınlardan değerli bulunarak alıntı yapılamamış rektör sayısı ise 71. Tez yazılımı ile para kazanan şirket sayısı bu arada 100’e yakınmış. Naylon tezler için geçerli ödeme 2020 yılı için 200 milyon TL’yi bulmuşmuş.. Siyasetin DNA’sını ölçemesek de ne zaman, nelere karşı duracağımızı ölçemeyecek miyiz? Duracağımız insandan yana aydınlanmacı, hak, hukuk cephemizi ölçemeyecek miyiz?
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle