20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
6 25 ŞUBAT 2021 PERŞEMBE HABER Dış politika uzmanları, Yunanistan’ın tacizlerine karşı yapılması gerekenleri anlattı: İhlaller duyurulmalı KALIN’DAN STANO’YA: Bir kez de terör için endişelenin Avrupa Birliği (AB) Komisyonu Sözcüsü Peter Stano, yazılı açıklama ile AB’nin, HDP’li milletvekillerine yönelik “artan baskıdan ciddi şekilde endişeli olduğunu” belirterek, Türkiye’ye “insan haklarına ve hukukun üstünlüğüne saygı gösterilmesi, siyasi örgütlenme özgürlüğü dahil olmak üzere demokratik sistemi teminat altına alma” çağrısında bulundu. Stano’nun açıklamalarına, Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, sosyal medya hesabından tepki gösterdi. Kalın, “Bir kez de olsa, belki Gara’da 13 kişiyi acımasızca infaz eden, AB listesinde yer alan terör örgütü PKK hakkında endişelenebilirsiniz. Yoksa bu PKK lobisiyle başınızı belaya sokar mı” ifadelerini kullandı. l ANKARA/Cumhuriyet 3 ÜLKEDEN ORTAK BİLDİRİ Çok taraflı işbirliği için çalışılacak Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Türkmenistan Dışişleri Bakanı Raşid Meredov ve Azerbaycan Dışişleri Bakanı Ceyhun Bayramov, Üçlü Dışişleri Bakanları 5. Toplantısı’nın ardından ortak bildiri imzaladı. Taraflar bildiride, kapsayıcı bir barış, istikrar ve ortak refah alanı yaratma vizyonunun altını çizdi ve çok taraflı işbirliği olanaklarını geliştirmek için TürkmenistanTürkiyeAzerbaycan üçlü mekanizmasını kullanmanın önemini vurguladı. Taraflar, ticariekonomik işbirliğinin güçlendirilmesi, yatırım ve ticaretin teşvik edilmesi için mevcut potansiyelin kullanılması ve ayrıca gümrük, enerji, ulaşım, telekomünikasyon, sanayi, tarım, bilim, eğitim, kültür, turizm ve çevre alanlarında ortak projeler yürütme yoluyla işbirliğinin daha da geliştirilmesi konusunda anlaştı. l ANKARA/ Cumhuriyet Limni Adası’nın batısındaki uluslararası sularda hidrografik araştırma yapan TCG Çeşme gemisine Yunan savaş uçaklarının tacizde bulunmasıyla Ege’de yükselen gerilimle ilgili konuşan emekli Büyükelçi Tugay Uluçevik, “Yunanistan’ın taciz ve ihlalleri, başta Birleşmiş Milletler (BM) ve NATO olmak üzere ilgili tüm uluslararası kuruluşlar nezdinde gündeme getirilmelidir, bu konu sadece kamuoyuna yapılan açıklamalarla geçiştirilmemeli” dedi. HÜSEYIN HAYATSEVER Mersin Üniversitesi’nden Dr. Kaan Kutlu Ataç ise Yunanistan’ın askeri eylemleriyle Türkiye’nin dış politikadaki siyasi dengesini bozmayı amaçladığını söyledi. Milli Savunma Bakanlığı, Ege Denizi’nin kuzeyindeki uluslararası sularda hidrografik araştırmalar yapan Türk Deniz Kuvvetleri’ne bağlı TCG Çeşme gemisinin 22 Şubat’ta Yunan F16 savaş uçakları tarafından taciz edildiğini açıklamış, Bakan Hulusi Akar, Yunan uçaklarına “gerekli karşılığın verildiğini” söylemişti. Yunanistan ise TCG Çeşme gemisinin kendilerine ait F16’lar tarafından taciz edildiği açıklamasının doğru olmadığını savunmuş, uçakların geminin uzağından geçtiğini ileri sürmüştü. Cumhuriyet’e değerlendirmelerde bulunan emekli Büyükelçi Uluçevik, Türkiye’nin konuyla ilgili uluslararası kuruluşlar nezdinde girişimde bulunması gerektiğini söyledi. Uluçevik, “Yunanistan’ın yaptığı taciz eylemine ilişkin sadece kamuoyuna yapılan açıklamayla yetinilmemelidir. Yunan uçaklarının bu taciziyle ilgili Türkiye’nin elindeki tüm kanıt ve kayıtlar başta BM ve NATO olmak üzere ilgili tüm uluslararası kuruluşlar nezdinde gündeme getirilmelidir. Bunların çeşitli prosedürleri var, dün yapılan basın açıklaması gibi bir mektup hazırlanarak BM’de Genel Kurul belgesi olarak yayımlatılabilir. NATO nezdinde de bu davranışların müttefikliğe uygun olmadığını belirten çıkışlar yapılmalıdır” dedi. Uluçevik, Lozan Barış Anlaşması uyarınca Yunanistan’a ait gayriaskeri statüde olan adaların silahlandırılYunan uçaklarının taciz ettiği TGC Çeşme gemisi. masıyla ilgili de benzer girişimlerde bulunulabileceğini belirterek, “Sadece TCG Çeşme gemisinin taciz edilmesiyle ilgili değil, Ege’deki adaların askersizleştirilmiş statüsünün ihlali konusunda da belgelenerek gerekli protestolar yapılmalıdır. Buradaki maksat, dosya oluşturmaktır” diye konuştu. Uluçevik, ABD’nin Yunanistan’la Dedeağaç’ta “Avrupa’ya yönelik Rus tehdidi” senaryosuyla yapacağı ve Bakan Akar’ın Türkiye’nin de katılacağını açıkladığı tatbikatla ilgili de “Rus tehdidi senaryosuyla yapılan bu tatbikat, esasında TürkiyeRusya ilişkilerine yönelik de mesajlar içermektedir. Öte taraftan Yunanistan’ın, bu tatbikatı Türkiye’ye yönelik olarak da kullanmak istediğini anlıyoruz” değerlendirmesini yaptı. ‘Askeri denklem’ Mersin Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Kaan Kutlu Ataç da Cumhuriyet’e yaptığı açıklamada Türkiye ve Yunanistan arasında bir yandan diplomatik görüşmeler sürerken iki ülkenin de askeri tatbikatlarına devam ettiğine dikkat çekti. Yunanistan’ın tatbikat takviminde mart sonundan başlayarak nisan ayına dek Ege’de tatbikatlar bulunduğunu, Türkiye’nin de Ege ve Akdeniz’de ‘Mavi Vatan’ tatbikatı yapacağını belirten Ataç, “İki ülke, bir yandan diplomatik görüşmeler sürerken birbirlerini askeri bir denklem üzerinde tutmaya çalışıyor. İki ülkenin Doğu Akdeniz ve Ege gibi coğrafi olarak dar bir alanda bu kadar yoğun bir tatbikat içinde olması önemli bir süreç.” Türkiye ile Yunanistan arasında geçen yıl yaşanan gerilim sonrasında Amerikan Deniz Kuvvetleri’nin her iki ülkeyle de ortak tatbikatlar yaparak ‘araya girdiğini’ söyleyen Ataç, “Son dönemde bu dengenin değiştiğini görüyoruz. Yunanistan ve ABD Deniz Kuvvetleri, Girit’in güneyinde deniz tatbikatı yaptı. Dedeağaç’ta da Defender Europe 21 tatbikatı yapılacak. Washington’ın son dönemde Türkiye’nin etkinliğini azaltmak için Yunanistan’la beraber hareket ettiğini görüyoruz. Yunanistan’ın ulusal tatbikatları ve ABD’yle ikili tatbikatlarının yanında Mısır, İsrail, Kıbrıs Rum Kesimi ve BAE ile yaptığı tatbikatlar da var. Bunları üst üste koyduğumuzda Defender Europe 2021’e Türkiye’nin de katılıyor olması çok da bir anlam ifade etmiyor” dedi. ‘Dengeyi bozmak istiyorlar’ TCG Çeşme gemisine Yunan uçaklarının yaptığı taciz gibi askeri adımların, “Türk diplomasisinin siyasi dengesini bozmayı amaçlayan bir tavır olduğunu söyleyen Ataç, Yunanistan’ın izlediği politikanın, “ABD’nin Türkiye’yi baskılama siyasetinin bir unsuru” olduğunu belirtti. l ANKARA T.C. DULKADİROĞLU BELEDİYE BAŞKANLIĞI’NDAN ARSA SATIŞ İLANI İlçe Ada Mahalle Parsel Ferhuş 1591/1 Ferhuş 1590/1 Dereli 6172/5 Dereli 8425/6 Dereli 8448/1 Yüzölçümü Beher m² (m²) fiyatı (TL) 1414,25 250,00 1518,24 250,00 822,69 800,00 1117,20 400,00 4130,27 750,00 Tamamının Muhammen Geçici Bedeli (TL) Teminat (TL) 353.562,50 10.606,87 379.560,00 11.386,80 658.152,00 19.744,56 446.880,00 13.406,40 3.097.702,50 92.931,07 İhale türü 2886 Sayılı Kanun’a Göre 2886 Sayılı Kanun’a Göre 2886 Sayılı Kanun’a Göre 2886 Sayılı Kanun’a Göre 2886 Sayılı Kanun’a Göre İmar Durumu K.S.S. E=0,90 H=Hava Alanı Mania Kriteri K.S.S. E=0,90 H=Hava Alanı Mania Kriteri E=1.50 Max Kat= 8 A 8 A+LPG E=0.60 Hmax=9.50 İhale Tarih ve Saati Ödeme şekli 11/03/2021 1/5’i peşin geriye 15:30 kalanı 4 (ay) eşit taksit 11/03/2021 1/5’i peşin geriye 15:15 kalanı 4 (ay) eşit taksit 11/03/2021 1/5’i peşin geriye 15:00 kalanı 4 (ay) eşit taksit 11/03/2021 1/5’i peşin geriye 14:45 kalanı 4 (ay) eşit taksit 11/03/2021 1/5’i peşin geriye 14:30 kalanı 4 (ay) eşit taksit 1. Yukarıdaki tabloda özellikleri ve ihale bilgileri belirtilen mülkiyeti Dulkadiroğlu Belediyesine ait taşınmazların satış ihalesi 2886 sayılı Devlet ihale Kanunun 45.maddesi gereğince Açık Teklif usulü belirtilen tarih ve saat’te, Aslanbey Mahallesi 7084. Sokak Kamu Külliyesi Dulkadiroğlu Belediyesi Hizmet Binası adresindeki Dulkadiroğlu Belediyesi Encümen salonunda yapılacaktır. 2. İhale ile ilgili şartnameler 50,00 TL karşılığında (şartname bedeli Mali Hizmetler Müdürlüğüne ödenecektir.) İmar ve Şehircilik Müdürlüğünden alınabilir. Şartname bedeli ödemeyenler ihaleye katılamayacaklardır. 3. İhale ile mülkiyeti satılacak taşınmazın geçici teminat tutarı yukarıdaki tabloda belirtilmiş olup, nakit olarak ödenecekse ihale saatinden önce Dulkadiroğlu Belediyesinin Vakıflar Bankası Kahramanmaraş Çarşı Şubesinde bulunan TR58 0001 5001 5800 7302 0607 34 iban nolu hesabına yatırılarak işin adı ihale kayıt numarası ve teminat türü belirtilecektir. 4. Satış şartnamesinde belirtilen hususlarla taşınmaza ait dosyasındaki bilgileri ve tapudaki takyidatları alıcı aynen kabul etmiş sayılır. İhalenin kesinleşmesinden sonra ihale uhdesinde kalanlar, satış şartnamesine aykırı bir talepte bulunamazlar. 5. İhaleye katılacaklar taşınmazın her türlü imar planı ile ilgili durumunu ayrıca araştırmış ve kabul etmiş olarak ihaleye katıldığı kabul edilecektir. 6. İhtilafların çözümünde Kahramanmaraş Mahkemeleri ve İcra Daireleri yetkilidir. 7. Satıştan mütevellit bütün vergi, resmi harç, ilan giderleri, tapu harçları, alım satım giderleri, tellaliye gibi ödenmesi gereken her türlü giderler alıcıya ait olup, alıcı tarafından kanuni süresinde ödenecektir. 8. İhale Komisyonu (Encümen) gerekçesini karar içeriğinde belirtmek koşulu ile ihaleyi yapıp yapmamakta serbesttir. Encümen’ce uygun görülerek karara bağlanan ihale kararı ise; İta Amiri’nin Onay’ını takiben geçerlilik kazanacağı gibi, İta Amiri’nin ihaleyi onaylamaması halinde, iştirakçi idareye karşı herhangi bir hak iddiasında bulunamaz. 9. İş bu ihale ilanı genel bilgi mahiyetinde olup, satışta ihale şartnamesi hükümleri uygulanacaktır. 10. GEÇİCİ TEMİNATA İLİŞKİN ESASLAR: a. Tedavüldeki Türk parası b. Maliye Bakanlığınca belirlenen Bankaların verecekleri süresiz teminat mektubu c. Devlet tahvili ve Hazine kefaletlerine haiz tahviller d. Özel Finans kurumları tarafından verilen süresiz teminat mektupları 11. İHALEYE KATILABİLME ŞARTLARI VE İHALE ÖNCESİ İHALE KOMİSYONUNA TESLİM EDİLMESİ GEREKEN BELGELER; a. İkametgâh belgesi, b. Geçici teminat belgesi; açıklama olarak işin adı, ihale kayıt numarası teminatın türü belirtilecektir. c. İhale şartname bedelinin ödendiğine dair makbuz; d. İhaleye istekliler adına vekâleten iştirak edilecek ise, istekli adına teklifte bulunan kimselerin noter onaylı vekâletnameleri ve imza beyannamesi aslını getirecektir. e. 2886 sayılı yasa gereğince ihale yasaklısı olmadığına dair yazılı beyanı; f. Tüzel kişi olması halinde yukardaki maddelere ilaveten, ilgilisine göre tüzel kişiliğin ortakları, üyeleri veya kurucuları ile tüzel kişiliğin yönetimdeki görevleri belirten son durumu gösterir Ticaret Sicil Gazetesi, bu bilgilerin tamamının bir ticaret Sicil gazetesinde bulunmaması halinde, bilgilerin tümünü gösteren belgeler ile tüzel kişiliğin noter tasdikli imza sirküleri; g. Ortak girişim olması halinde iş ortaklık beyannamesi; 12. Taşınmazın ihaleden önce bulunduğu yerde görüldüğüne ve görüldüğü haliyle kabul edildiğine dair yazılı beyan verilecektir. 13. İdare ihaleyi yapıp yapmamakta ve uygun bedeli tespitte yetkilidir. İlgililere ilanen duyurulur. Resmi ilanlar: www.ilan.gov.tr’de (Basın: 1309068) Bir anıtsal nezaketsizlik olayı ve konjonktürel bir seçim İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile Cumhurbaşkanı Erdoğan, kamuoyunda birbiriyle yarışıyor. Herhalde “Cumhurbaşkanı’nın hükümetinde yer alan bakanları söyler misiniz, kaç tanesini tanıyorsunuz” sorusu üzerinde yapılacak bir kamuoyu yoklamasında ezici oranda ve belki de sadece Süleyman Soylu’nun adı çıkacaktır. Tabii Fahrettin Koca’yı hariç tutmak kaydıyla Bu kadar yani! Soylu, Cumhurbaşkanı ile özellikle muhalefete “terörist” yaftası yapıştırmakta yarışan da bir bakan. En son hangi hakla bilinmez, Boğaziçi Üniversitesi’nin eski rektörü Prof. Üstün Ergüder’i arıyor, Boğaziçi’nde süregiden protestolareylemler konusunda “kendisini uyarıyor”. Hangi hakla dedim ama bu hakkı kendisi yaratıyor gördüğüm kadarıyla. Soylu, Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerini “teröristlikle” suçlayınca, birden İçişleri Bakanı olarak kendine “terörizmle mücadele” alanı yaratıyor! Mesele sadece öğrencilerle kalsa! Öğretim üyeleri de her gün sessiz duruş eylemindeler. Yani Soylu’nun gözünde onlar da bu “teröristlerin”, “terörist eylemlerin” bir parçası. Dolayısıyla bir kayyım rektör atanmasına ve iki fakülte açılmasına tepki gösteren herkes de bu “terörist ağın” içinde. Üstün Ergüder, eski rektör olarak görüş açıklıyor, o halde onların başında ve kışkırtıcısı olabilir diye düşünüyor ve telefonunu buldurup uyarıyor! Anıtsal bir nezaketsizlik olayı Tepeden tırnağa nezaketsizlikte anıtsal bir olay karşısındayız. Bakın: “..bu işlere girmemesi lazım geldiğini söyledim. Üstün Ergüder bu işlerin göbeğinde. Bu işi kaşımak için yazılar yazıyor, tahrik ediyor... Yazık! 80 yaşında bu ülkenin ekmeğiyle büyümüş birinin, Boğaziçi Üniversitesi’ni.. karıştırması ahlaksızlığın dibidir. Biz buna prim vermeyiz ve vermeyeğiz de.” Ayrıca öğrencilerin ailelerini de arıyor, çocuklarının geleceğinden bahsediyor ve bu aileleri “ideolojik” olmakla da suçluyor. 1500’e yakın bilim insanı, aralarında dünyaca ünlü Daron Acemoğlu da var, bildiri yayımlayıp bilim insanı olarak evrensel bir saygınlığa sahip Ergüder’e sahip çıkıyorlar; Soylu’yu kınıyorlar ve değerli bilim insanlarına karşı saygılı olmaya davet ediyorlar. Hepsi çok nazik, asla onun dilini kullanmıyorlar, bu “davet ediyoruz” lafına Soylu’nun ne düşündüğünü doğrusu çok merak ettim. Soylu, kendini, görevini, iktidarın tüm adamlarını aşmış, önde koşuyor. RTE’ye karşı Soylu! Soylu’nun, AKP içinde geleceği üzerinde de bolca yorum, kurgu üretiliyor. Öyle ki en son olarak, liderin kendisine en çok yöneltilen “AKP Başkanı” eleştirilerinden sıyrılmak için parti liderliğini bırakabileceği kişilerden biri olarak da Soylu adı geçti! Tabii iktidarın bir yazarı bunu, “Erdoğan’a tuzak kuruluyor” diye yorumladı. Asla bırakmaz ve bırakması da doğru olmaz diye, böyle bir niyeti varsa RTE’yi uyarıyor. Asla bırakmaz saptaması doğrudur. Ama AKP içinde parti liderliğini bırakması iyi olur görüşünde olan epey insan olduğu da görülüyor. Soylu adının da “başa geçebilecekler arasında” geçmesi, RTE’ye mi tuzak yoksa Soylu’ya mı, tartışma götürür. Bir konjonktür insanı Ama Soylu’nun AKP’nin önde gelenlerince tutulmadığı sır değil. Partide Tek Adam tahakkümü, bu tartışmanın rahat yapılmasını engelliyor. Lider de Soylu’yu bir konjonktür gereği olarak yerinde tutuyor. Konjonktür derken, hem ortak MHP’nin Soylu’dan büyük memnuniyetini kastediyorum hem de liderin çizdiği bugünkü sertlik politikasını belki de parti içinde onun kadar uygulayabilecek bir kimse bulunmasının zorluğunu. Baksanıza, Üstün Ergüder’i ve aileleri telefonla arayıp uyarabilecek, suçlayabilecek bir hakkı, parti içinde kim kendisinde görebilir, kimin aklına gelebilir? Ama dediğim gibi, Soylu, bir konjonktürel bir seçimdir. Konjonktür değişince “benim durumum ne olacak” diye kendisinin de düşündüğünü varsaymalı mıyız? Not: İktidar, ABD ve Suriye üzerine iki yazımı, bugün üçleyecektim, ama sonraya kaldı seçime giderken olası bir senaryo. KİMLİK KARTIMI KAYBETTİM HÜKÜMSÜZDÜR. HAMZA ALDAHER
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle