20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
4 25 ŞUBAT 2021 PERŞEMBE HABER ERDOĞAN, ATATÜRK ILKELERI VE INKILAP TARIHI DERSININ KALDIRILMASINI DESTEKLEYEN ILAHIYATÇIYI EĞITIM KURULUNA ALDI ESKI YOL ARKADAŞINA GÖREV Cumhurbaşkanlığı Eğitim ve Öğretim Politikaları Kurulanan kararlara göre Cumhurbaşkanlığı Eğitim ve Öğlu üyeliğine ilahiyatçı Prof. Dr. retim Politikaları Kurulu üyeÖmer Özyılmaz atandı. Özyılliğine Prof. Dr. Ömer Özyılmaz, 1995’te Refah Partisi’nden, maz atandı. Erzurum Yüksek 2002’de ise AKP’den Erzurum İslam Enstitüsü mezunu olan milletvekilli oldu. Cumhurbaşkanlığı Eğitim ve Öğretim Politikaları Kurulu üyeÖmer Özyılmaz ve çeşitli ortaokul ile liselerde öğretmenlik yapan Özyılmaz, Atatürk ve Uludağ üniliği ile Devlet Su İşleri (DSİ) Geversitelerindeki ilahiyat fanel Müdürlüğü’ne ilişkin atama kararla kültelerinde öğretim üyeliği görevlerinrı Resmi Gazete’de yayımlandı. Cumhur de bulundu. Özyılmaz, 1995’te yapılan başkanı Tayyip Erdoğan imzasıyla yayım genel seçimlerde, Refah Partisi’nden Erzurum milletvekili seçilerek Meclis’e girdi. Özyılmaz, daha sonra AKP’ye geçti ve 2002 seçimlerinde AKP Erzurum milletvekili olarak görev yaptı. Özyılmaz’ın, 5 Şubat 2020’de, sosyal medya hesabı üzerinden, üniversitelerde okutulan Atatürk ilkeleri ve inkılap tarihi derslerinin “Kemalist vesayet sisteminin tamamen tasfiye edilmesi” için kaldırılması önerisine yönelik “Sadece üniversitelerden değil, ilkokul, ortaokul ve liselerden de bu dersler kaldırılmalıdır. Onun yerine kolektif hafıza dersi konulmalı, Mustafa Kemal de diğer büyüklerimizle beraber, birlik ve beraberlik içinde, o ders çerçevesinde yeni nesle tanıtılmalıdır” ifadelerini kullanması dikkat çekti. Özyılmaz’ın, “İslami Eğitim ve Psikolojik Temelleri”, “Türk Milli Eğitim Sisteminin Sorunları ve Çözüm Arayışları” ile “Osmanlı Medreselerinin Eğitim Programları” adlı kitapları bulunuyor. Öte yandan DSİ Genel Müdürlüğü’ne bağlı 16 bölge müdürlüğüne de atama gerçekleştirildi. l ANKARA/Cumhuriyet Erdoğan, Kanal İstanbul projesinin teknik çalışmalarının tamamlandığını söyledi, ‘Buna da alışacaklar’ dedi ‘Kanalı inadına yapacağız’ AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kanal İstanbul projesinin tüm teknik çalışmalarının tamamlandığını belirterek “Kanal İstanbul’u inadına yapacağız. Kanal İstanbul ile İstanbul nasıl güzelleşecek bunu da görecekler. Buna da alışacaklar” dedi. Erdoğan dün Sinan Erdem Spor Salonu’nda düzenlenen partisinin İstanbul 7. Olağan İl Kongresi’ne katıldı. Mevcut İl Başkanı Bayram Şenocak’ın görevini Osman Nuri Kabaktepe’ye devrettiği AKP İstanbul İl Kongresi’nde de diğer kongrelerde olduğu gibi sosyal mesafe ve maske kuralına uyulmadığı görüldü. Atatürk Kültür Merkezi’nin inşasında sona gelindiğini belirten Erdoğan, Kanal İstanbul projesinin etüt kapsamında yer alan tüm teknik çalışmalarının da tamamlandığını kaydederek, “Bu CHP’lilerden bu tür şeyleri dinlediniz mi? Bunların kitabında hizmet var mı? Şimdi beğenmiyorlar, engellemeye çalışıyorlar ya Kanal İstanbul’u... Onlara rağmen Kanal İstanbul’u inadına yapacağız. Kanal İstanbul ile İstanbul bir başka şehir olacak. Buna da alışacaklar. Bu şehri yeniden çöp dağlarına, kokuya, yokluğa, ihmale maruz bırakanlarla tüm İstanbul önünde sandıkta hesaplaşacağız” dedi. Yine Gezi’yi hedef aldı Gezi Direnişi’ni hedef alan Erdoğan, bizzat dönemin Bezmiâlem Cami müezzini Fuat Yıldırım’ın “Ben din adamıyım, yalan söyleyemem, Gezi’de camide içki içilmedi” diyerek yalanladığı iddiaları da yineleyerek, ‘‘Bira kutularıyla beraber camimize girenler bunlar değil mi? Bu ahlaksızlar, edepsizler, teröristler değil mi? O Gezi olaylarında da bunların hesabını onlara sorduk’’ diye konuştu. “İstanbul’u anlamadan Türkiye’yi anlayamazsınız” diyen Erdoğan şunları söyledi: “Onlar Yeni Zelanda’daki katilin ağzından ‘Ayasofya’yı minarelerden kurtaracağız’ dediler. Biz cevabımızı Ayasofya’yı 86 yıl sonra tekrar ibadete açarak verdik. Onlar mesajlarını bu aziz şehrin duvarlarına ‘Zulüm 1453’te başladı’ yazarak verdiler. Biz cevabımızı ‘büyük ve güçlü Türkiye diyerek’ verdik. Onlar şimdi artık adı 15 Temmuz Şehitler Köprüsü olan Boğaziçi Köprümüzde başlattıkları darbeyle istiklalimize el uzattılar. Biz cevabımızı 7’den 70’e şehadete yürüyerek verdik.” O isim de yönetimde Önümüzdeki salı günü İnsan Hakları Eylem Planını ve sonraki hafta da Ekonomi Reform Paketi’ni açıklayacağını söyleyen Erdoğan’ın konuşması sırasında dili sürçtü ve “Bu yola çıkarken unutmayalım yanımızda kimler vardı ama bugün maalesef kimler var” ifadelerini kullanması dikkat çekti. Bu arada “Geziciler Kabataş’ta türbanlı kadını dövdüler” yalanını ortaya atanlardan Halime Kökçe, İstanbul yönetimine girdi. l İç Politika VELIDEDEOĞLU’NU ÖZLEMLE ANDIK Hıfzı Veldet Velidedeoğlu Atatürk devrimlerinin tanığı ve belgeleyicisi, hukukçu, gazeteci yazar ve Ordinaryüs Prof. Dr. Hıfzı Veldet Velidedeoğlu ölümünün 29. yılında Karacaahmet Mezarlığı’ndaki kabri başında dün özlemle anıldı. Gazetemizde 50 yıl boyunca hukuk ve aydınlanma konularında yazılarıyla ışık tutan Velidedeoğlu için anma töreni koronavirüs pandemisi önlemleri alınarak gerçekleştirildi. Törene Velidedeoğlu’nun yakınları, gazetemiz Genel Yayın Yönetmeni Aykut Küçükkaya, gazetemiz Yayın Koordinatörü Serkan Ozan, gazetemiz Yazıişleri Müdürü Olcay Büyüktaş Akça, gazetemiz çalışanları, emekli Tuğamiral Türker Ertürk, onursal başkanlığını yaptığı Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) üyeleri, ADD Kadıköy Şube Başkanı Mehmet Akar, ADD Kartal Şube Başkanı Kemal Aslan, sivil toplum kuruluşları, yurttaşlar ve Simgesel Eylem Grubu üyeleri de katıldı. Velidedeoğlu’nun eşi yazarımız Meriç Velidedeoğlu, koronavirüs pandemisi kapsamında uygulanan yaş kısıtlaması nedeniyle törende hazır bulunamadı. Törende konuşan torunu Haluk Velidedeoğlu “29 sene oldu. 29 senedir içimizde. Bize verdiği ışık, bize verdiği bu talimat ‘gençler Atatürk’ün çağdaşlık yürüyüşünü sürdürünüz’ ile yine buradayız” dedi. Gazetemiz Genel Yayın Yönetmeni Aykut Küçükkaya ise şöyle konuştu: “Gazetemizin simge isimlerinden Hıfzı Hocamız 50 yıllık yazarımızdı. Cumhuriyet emekçileri olarak Hıfzı Hocamızın huzurunda söz veriyoruz. Atatürk ilkelerinden bir milim dahi sapmadan yayınlarımızı sürdüreceğiz ve onun bize bıraktığı bu mirasa sonuna kadar sahip çıkacağız. Değerli eşi Meriç Velidedeoğlu gazetemizde onu yazılarıyla anıyor, yaşatıyor. Biz de haberlerimizle, duruşumuzla ve Atatürk ilkelerinden bir milim dahi sapmadan sürdüreceğimiz yayınlarla ona layık olmaya çalışacağız.” Alptekin Gündüz ise Velidedeoğlu’nun son öğrencilerinden olduğunu belirterek “Hıfzı Hocamız 1961 Anayasası’nın bütün maddelerini teker teker, satır satır bizzat kendisi yazmıştı” dedi. Emekli Tuğamiral Türker Ertürk de “Ülkemin kötüye gittiği bugünlerde taşın altına elimi sokacağıma dair söz veriyorum” ifadelerini kullandı. ‘Unutmadık’ CHP İstanbul İl Başkan Yardımcısı Saniye Yurdakul ise “Türkiye Cumhuriyeti’nin modernleşmesi için hırsı aklının önüne geçmeyen ender insanlardan birisidir. Kendi kişisel çıkarlarını değil, Türkiye Cumhuriyeti’nin daha ileriye gitmesi ve daha modernleşmesi için çaba sarf etmiştir ve bunun üzerine yazmış, çizmiş. Doğa dostu, doğayı çok seven birisi” diye konuştu. ADD Genel Yönetim Kurulu üyesi İlhan Gülek de özetle “O, bize mücadelenin yaşı olmadığını gösterdi. Mücadelenin uzun soluklu olduğunu, bir devrimcinin yorulmayacağını, olumsuz koşulların inanmışları yıldırmayacağını gösterdi. Yaşasaydı o da iktidarın aydınlara, gazetecilere yaptığı acımasız saldırıdan elbette payını alacaktı. Ama tabii ki yılmayacaktı. Buradayız. Unutmadık, anıyoruz” dedi. l İSTANBUL/Cumhuriyet Cumhurbaşkanı Erdoğan atama ‘müjdesi’ verdi, öğretmenler ‘düş kırıklığı’ yaşadı Hayaller 60 bin, müjde 20 bin SEFA UYAR Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, 20 bin öğretmenin atanacağını açıkladı. Ancak eğitim sendikaları ve öğretmenler, yılbaşından bu yana 60 bin öğretmen atanmasını bekliyordu. 2020’de 40 bin öğretmen atanırken Sayıştay’ın Milli Eğitim Bakanlığı’na ilişkin raporunda, 140 bine yakın öğretmen açığı olduğu vurgulanmıştı. İktidara yakın medya da yılbaşından bu yana bakanlığın 55 bin atama için hazırlık yaptığı yönünde haberler yapıyordu. Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk ise yaptığı açıklamalarda, “bütçe”ye dikkat çekerek Cumhurbaşkanlığı kabinesini işaret etmişti. Cumhuriyet’e konuşan Eğitimİş Genel Başkanı OrCHP’DEN ERDOĞAN’IN SÖZLERIYLE ANIMSATMA CHP Genel Başkan Yardımcısı Lale Karabıyık, genel merkezde basın toplantısı düzenledi. Erdoğan’ın 2002’deki “İnşallah biz hükümetimizi kurduğumuzda bütün öğretmenlerimizi göreve başlatacağız ve öncelikli olarak eğitim sorununu çözeceğiz” sözlerini anımsatan Karabıyık, o yıl 72 bin olan ataması yapılmayan öğretmen sayısının yüzde 872 artarak 700 binleri geçtiğini belirtti. Bakan Selçuk’un, 3 Kasım 2020’de, 40 bin öğretmen sayısının az olduğu yönündeki açıklamasına dikkat çeken Karabıyık, “Öğretmenlere ‘20 bin atama müjdesi’ verildi. Ayrıca bütçede aslan payının Milli Eğitim Bakanlığı’na verildiği söylendi. Öyleyse yüz binlerce öğretmen neden atanmayı bekliyor? ” dedi. han Yıldırım, sadece 2020’de 20 bin öğretmenin emeklilik dilekçesi verdiğini, ocak ayındaki zammı bekleyerek emekli olanlar ile birlikte emekli olan öğretmen sayısının 20 bini geçtiğini vurgulayarak “Zaten 20 bini aşkın öğretmen emekli olmuşken ‘20 bin öğretmen alıyoruz’ demek, atama bekleyen 650 bini geçen mezunlarla, atanmamış öğretmenlerle dalga geçmekten başka bir şey değildir. Bu, geçen yıl emekli olanların yerine alınan öğretmen sayısı. İleride öğretmensiz sınıflar, öğretmensiz okullar haberini sıkça duyacağımızdan eminim. Bu sayı, ekonomik krizin etkisinin eğitime yansımasının sonucu” dedi. Basın açıklaması düzenleyen EğitimSen Genel Başkanı Nejla Kurul da “Atanacaklar yine sözleşmeli olacaklar. 20032020 arasında KPSS’ye giren her 100 öğretmenden ortalama sadece 16’sının ataması yapılmış, geriye kalan 84 işsiz öğretmen ya tekrar sınava girmek ya da başka alanlarda çalışmak zorunda bırakılmıştır” diye konuştu. l ANKARA Erdoğan’dan Kılıçdaroğlu’na yine hakaret RABİA YAPTIRDI Erdoğan grup toplantısında partililere “Şöyle bir ayağa kalkalım bakalım. Tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet” diyerek “Rabia” yaptırdı. Partisinin grup toplantısında konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, HDP’nin ismini vermeden CHP’nin bir yanına “terör güdümlü partiyi” diğer yanına da “yerli ve milli hassasiyetlerini koruduğunu ümit ettikleri İYİ Parti’yi” aldığını dile getirdi. Erdoğan, yine tek parti dönemini hedef alarak “CHP’nin demokrasinin ‘d’sinden bile nasibini almadığını, süzme faşist bir parti olduğunu” ileri sürdü. Erdoğan, “Velhasıl aslında CHP, hakiki bir siyasi parti olmaktan çıkıp heyula haline dönüşmüş amorf bir yapıdır” dedi. Erdoğan, Gara operasyonu ile ilgili bakanların Kılıçdaroğlu’na bilgi verdiklerini de yeniden dile getirerek “Bu açık, şeffaf süreç ortaya konulurken siz ne yüzsüzsünüz ki Meclis’teki bu çalışmadan sonra yine hâlâ saldırıyorsunuz? ‘Bunun sorumlusu Erdoğan’dır’ diyor. Ne yüzsüzsün sen, karaktersizsin. Bunların cibiliyeti bozuk. İçimiz kan ağlıyor ama biz onların intikamını alacağız, onların kanlarını yerde bırakmayacağız. Bunu da böyle bilsin Bay Kemal. Ortağın HDP de böyle bilsin. Beraber yine Ankara’dan İstanbul’a yürüsünler. Onlar yine Ankara’dan İstanbul’a yürürken, biz de inşallah buradan sahili selamete çıkacağız. Onlara bu imkânı vermeyeceğiz” diye konuştu. Damadını savundu Cumhurbaşkanı Erdoğan, CHP’nin eski bakan Berat Albayrak’ın istifasının ardından Merkez Bankası’ndan kaybolan 128 milyar doların nereye gittiğini sorması üzerine damadını savundu. “Bir süredir maruz kalınan ekonomik tuzaklarla mücadele ederken salgın bahanesiyle yeni bir finansal dalgalanma oluşturmak isteyenlere karşı tüm araçları kullandıklarını” söyleyen Erdoğan, “Kılıçdaroğlu’nun sürekli sorup durduğu dövizlerin önemli bir bölümü, işte bu mücadelede kullanılmıştır. CHP itibar suikastı yapıyor” dedi. l ANKARA Özlem Zengin’e hiç kızmayın... Özlem Zengin’e hemcinslerine karşı bu kadar adaletsiz ve hatta küstah davranabildiği için hiç kızmayın. Hele hele bir zamanlar başörtüsüne destek veren biriyseniz, onu nankörlükle hiç suçlamayın. Mümkünse, başörtüsünün kadın özgürlüğüyle değil, aksine kadının esaretiyle güçlü bir ilişkisi olduğunu neden görmediğinizi düşünüp kendinizi sorgulayın. Ayrıca, politikacı olmanın rasyonellik kazandırdığı, adaletsizliğin ve iktidar hırsının kadınlıkla ya da erkeklikle, inançla ya da inançsızlıkla hiçbir alakası olmadığını da hatırlayın. Herkes bilir; Politikada başarılı olmanın en hızlı ve kolay yolu, tıpkı ticarette başarılı olmanın en hızlı ve kolay yolu gibi Makyavelizmden geçer. İktidarda da olsanız, muhalefette de olsanız; Amacınıza ulaşmak için her yolu mubah görmezseniz... Adaletli ve vicdanlı olmaktan ödün vermezseniz... Şartlara göre mevzi belirlemezseniz... Gerektiğinde dün söylediğinizi bugün inkâr etmenin ya da dün söylediğinizle bugün söylediğinizin çelişmesinin ilişkisi olabileceği ihtimaline gülüp geçmezseniz... Olduğunuz yerden bir karış bile yükselemezsiniz. Gücün nimetlerinden faydalanamazsınız. Kendinizi saldırılardan koruyamazsınız. Yanınızda kimseleri bulamazsınız. Erdeminizle, ahlakınızla, hukukunuzla, vicdanınızla, doğruyu söyleme inadınızla, olduğunuz yerde yapayalnız kalırsınız. Güçlü olmak kötü olmaktır Gücün kötü yani acımasız, adaletsiz, ürkütücü, gaddar, cezalandırıcı olabilmekle bir ilişkisi olduğunu zanneden kalabalıkların iktidarlardan beklentileri o yüzden öncelikle “iyi” olmaları değil, aksine “güçlü” olmalarıdır. Bu beklentinin kaynağına inip meseleyi kökünden çözmeyen insanlık, o yüzden en vicdanlı iktidarın bile gücünü mutlak bir despotizmden alması gerektiğine kolay ikna olur. İyi despotlar ve kötü despotlar olarak ikiye ayırdığı liderleri, despotluk güçlerini ne için kullandıklarına bakarak kutsar ya da lanetlerler ama despot olmayan bir liderin iktidarını hayal bile edemez. Despot olmayan bir iktidara güvenip de kendini emanet edemez. Böyle bir genetik hafızanın ve ona bağlı genetik ürkekliğin hâkimiyetini sürdürdüğü bu dünyada... Özlem Zengin gibi bir politik figürün kişisel tarihiyle çelişen refleksleri o yüzden haber konusu bile değildir. Eğer Özlem Zengin, aksini yapsaydı; Bulunduğu konumun olanaklarını tehlikeye atma pahasına bildiği doğrudan yana olmayı göze alsaydı... Geldiği noktanın avantajlarını, kadın sorununa doğru yerden yaklaşabilmekte ve feodal işleyişi altüst etmekte yani temsil ettiği politik gücün canını sıkabilecek gözü peklikte kullansaydı, yaptığı şeyin o zaman gerçekten bir haber değeri olurdu. Algı operasyonları Şu an bu ülkeyi yöneten iktidar zirveye algı operasyonlarıyla geldi. Dilediği zaman farklı operasyonlarla kendi yarattığı algıları yıkabildiğini ve yerine tam aksi algılar yaratabildiğini bile deneyimledi. O yüzden Gülen meselesinde de Kürt meselesinde de toplumun algılarıyla kedinin fareyle oynadığı gibi oynama cesaretine sahip. Özlem Zengin de bundan güç alıyor. Geçmişteki söylemleriyle şimdiki söylemlerinin çelişkisinin onu politik olarak zayıflatmayacağını biliyor. Başörtülü bir politik figür olmanın onu özgür değil, aksine onu yaratan siyasi güce daha bağımlı kıldığını da biliyor. O yüzden boşuna eski zamanın argümanlarıyla onu ya da bu iktidarı alaşağı etmeye çalışmayın. Onların silahları sizin hassasiyetlerinize göre biçimlendi, kendi silahlarıyla onları vuramazsınız. Yine siz vurulursunuz. Siz mümkünse kendi algılarınızı tekrar gözden geçirin. Kürt meselesine, kadın meselesine, iktidar meselesine nereden bakıyorsunuz ve hangi algı operasyonlarının kurbanı oluyorsunuz? Mesela... Barışta ısrar eden, teröre, silaha, can almaya karşı olduğunu defalarca söyleyen, bir doktor olarak tercihinin insan hayatından yana olduğunu vurgulayan bir HDP milletvekilini kolayca susturan... Ve insan hakları konusunda muhtemelen hiç ama hiçbir şey bilmeyen ve bu cehaleti nedeniyle kendisini de temsil ettiği mevkiyi de rezil eden bir AKP milletvekilini kolayca konuşturan bu düzeni değiştirmenin formülünü neden bulamıyorsunuz? TBMM Başkanlığı, AYM’den açıklama istedi TBMM Başkanlığı, CHP Milletvekili Enis Berberoğlu hakkında verdiği ikinci hak ihlali kararının gerekçesini bilgi amacıyla Meclis’e gönderen Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) “tavzih ve maddi hata düzeltme” yazısı gönderdi. Berberoğlu kararının incelendiği belirtilen yazıda, kararda yer alan “Anayasa Mahkemesi’nin Berberoğlu kararı ve kararda tespit edilen hak ihlallerinin ortadan kaldırılması ve bahsi geçen ihlal kararının gereğinin yerine getirilmesi yalnızca ilgili derece mahkemelerinin değil, ilgileri olduğu ölçüde başta TBMM olmak üzere kamu gücünü kullanan diğer organların da görevidir” cümlesi ile kastedilen hususun ne olduğu ve Resmi Gazete’de yayımlanmakta olan kararın bilgi için TBMM’ye ayrıca gönderilmesinin sebebinin anlaşılamadığı kaydedildi. Kararın TBMM’ye gönderilmesi ile hangi somut sonucun elde edilmek istendiği ve bununla TBMM’den beklenilenin ne olduğuna açıklık getirilmesi istendi. l ANKARA
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle