28 Nisan 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
4 19 ŞUBAT 2021 CUMA HABER YENI ANAYASA ÖNERISI VE GARA OPERASYONUNUN SIYASETE ETKILERI Devlet kimse sorumlu odur Mine Söğüt’ün çok isabetle vurguladığı gibi ülkemizde son dönemlerde gerçek kimsenin umurunda değil, çünkü herkes gerçek değil, algı peşinde. Son günlerin flaş olayı Gara operasyonu konusunda da durum aynı. PKK tarafından çeşitli tarihlerde kaçırılıp rehin tutulan 13 yurttaşımız, terör örgütü tarafından şehit edilince, TSK’nin sınır ötesi Gara operasyonu birinci gündem maddesi oldu ve herkes de böyle durumlarda hep olduğu gibi, sorumlu kim sorusuna yanıt aramaya başladı. Tayyip Erdoğan, kendisini sorumlu olarak gösteren Kılıçdaroğlu’na fena halde kızdı ve çok sert yanıt verdi. Ne var ki “İktidar 13 vatandaşı bu kadar uzun süre içinde neden kurtaramadı, neden gerekli kanallar kullanılarak yurttaşların serbest kalması sağlanamadı??” görüşünü ileri süren tek kişi Kılıçdaroğlu değildi. Görüşleri sorulan tüm uzman kişilerin başarısız olduğunda görüş birliği halinde olduğu operasyonun, “sorumlusu devlettir” diye kestirip atan Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin şahsı ile devletin bütünleştiği kişi olması hasebiyle, CHP Genel Başkanı’nı doğrulamış olmuyor mu? Olayın sorumlusu doğrudan devlet olduğuna göre kim devleti şahsında tecessüm ettiriyorsa (kişiliğinde yansıtıyorsa) sorumlu tabii ki odur. Bu durumda Cumhurbaşkanı’nın muhalefet liderine duyduğu sınırsız öfkeyi anlamak güçleşiyor. HHH Peki, yetkin emekli asker kişilerin çok dikkatli ve nazik açıklamalarından, mekân ve vahim istihbarat hatalarıyla zedeli olduğu anlaşılan operasyona neden karar verilmiştir? Bu sorunun yanıtını ararken iktidarın, Gara’da şehit edilen 13 kişinin çeşitli tarihlerde PKK tarafından kaçırıldıktan sonra, yıllarca durumlarını soranların hiçbirine yanıt vermediğini gözden uzak tutmamak gerek. Yalnızca CHP İzmir Milletvekili Murat Bakan’ın bu yurttaşlarımızın durumlarını 2016 2020 arasında en az beş kez sorduğunu Saygı Öztürk 15 Şubat günkü köşesinde yazdı. Saygı Öztürk’ün bu noktaları da vurguladığı yazısında yer verdiği, PKK tarafından kaçırılan ve hapis tutulan Semih Özbey’in kendisine yazdığı 15 Nisan 2019 tarihli mektuptaki şu satırlar, devleti tarafından terk edilmiş bir asker yurttaşın çaresizliğinin ifadesi değil mi? “...Devletin asli görevleirinden biri de vatandaşına askerine, polisine sahip çıkmak. Ama ne yazık ki zaman içerisinde gördüğüm ve anladığım kadarıyla bu bizim için geçerli değil....” Görüldüğü kadarıyla AKP iktidarı bir zamanlar kaçırılıp rehin tutulan yurttaşlarımızın çağrılarına sağır kalmış ve bu husus PKK’nin yıllarca esir tuttuktan sonra öldürdüğü kurbanlar tarafından da anlaşılmıştır. Şimdi AKP MHP ittifakının kamuoyu yoklamalarında baş aşağı gittiğinin artık iyice görüldüğü bir sırada Gara’daki Kartal Pençe 2 fiyaskosu patlak verince, “devlet benim” diyenler, fırsatı ganimet bilip devletin kabul ettikleri sorumluluğunu muhalefetin sırtına yüklemeye uğraşmaktadırlar. İktidar paniktedir ve yeni oyunları deneme peşindedir. Oyun basit. AKP, muhalefetin, zaman geçtikçe bir demokrasi ittifakına dönüşmesi engellenemeyecek gibi görünen işbirliğine karşı duramayacağını görerek HDP’yi terör ile; CHP’yi de HDP ile iltisaklandırarak bu iki partiyi kapatma yolunu tutmak istemektedir. Panikte olan ve düşüşü engellemek için her şeyi göze almış olan iktidar, iç ve dış konjontürün bu çılgın planların uygulanmasına elverişli olmadığını görememektedir. İktidarın söylemine de yansıyan bu paniği yüzünden önümüzdeki dönemde her şeye, ama her şeye hazır olmak gerekmektedir. Her şeye karşı hazırlıklı olmak, telaşa kapılmak anlamını taşımıyor. Unutmayalım! AKP, demokrasiden karanlığa dönüş planını bütün destekler arkasındayken bile dilediğince uygulayamayıp duvara toslamıştır. Şimdi başarı şansı hiç yoktur. AKP’Lİ ÇELİK’İN SÖZLERİ Erdoğan ‘Türkiye Cumhuriyeti’ oldu AKP Sözcüsü Ömer Çelik, partisinin MYK toplantısı sonrası konuştu. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun Gara operasyonuna ilişkin açıklamalarına tepki gösteren Çelik, “CHP adına konuşan genel başkan çıkıp da ‘13 şehidin sorumlusu Erdoğan’ dediği zaman bu Türkiye’nin terörle mücadelesine doğrudan saldıran provokasyondur. Ana akım partilerin hiçbirisinden geçmişte böyle skandal bir söz duyulmamıştır. Türkiye Cumhuriyeti’ne söylediği söz, PKK terör örgütüne söylenen sözlerden daha ağırdır. Burada şehitlerimizi öldüren terör örgütüne alan açan bir yaklaşım var” diye konuştu. ‘Bunun neyi sorgulanıyor?’ Çelik, şehit haberlerinin Malatya Valiliği tarafından açıklanmasına ilişkin, “İlk bilgi gece 02.00’de Milli Savunma Bakanlığımız adına verildi. Ondan sonra Malatya Valisi çıktı açıklama yaptı. Bunun neyi sorgulanıyor?” dedi. Erdoğan’ın PKK tarafından kaçırılanlarla ilgili ‘esir’ demesine yönelik tepkiler için Çelik, “İfade o kişilerin içinde bulundukları ifadelerin birbiriyle karıştırılmasından kaynaklanıyor. Kastedilen şey uzun zaman alıkonulmuş olmalarıdır” ifadesini kullandı. l ANKARA Muhalefete HDP zorlaması SERTAÇ EŞ Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın yeni anayasa önerisine MHP hariç siyaset hazırlıksız yakalandı. Tartışmanın odağı anayasanın ilk 4 maddesi. Bu konuda AKP önce savruldu, sonra Naci Bostancıoğlu’nun açıklamalarıyla MHP çizgisine yaklaştı. Muhalefet ise dalgalı. Beklenmeyen çıkış DEVA Partisi lideri Ali Babacan’dan geldi. Babacan’ın daha sonra geri adım atmasına karşın, “Ortamı oluşursa tartışırız” yaklaşımı, anayasanın ilk 4 maddesi konusunda duyarlı seçmen kesimince not edildi. Ancak genel hatlarıyla muhalefet safları sıkı tuttu, yeni anayasa önerisine itibar etmedi. Siyasette ortaya çıkan bu saflaşmanın kökeni, Dolmabahçe Mutabakatı’na kadar gidiyor. Erdoğan’ın, “O fotoğrafı doğru bulmuyorum” sözleriyle “Çözüm süreci” fiilen noktalanmıştı. Bu aşamadan sonra ana hatlarıyla haziran ve Kasım 2015 seçimleri, Güneydoğu’daki hendek çatışmaları, AKP’de Ahmet ‘İYI YALPALADI’ EĞITIMDE ALARM İYİ Parti lideri Meral Akşener sürekli alanda, halkla iç içe... Salgına karşın bu tutumundan vazgeçmiyor, sokağa mutlaka zaman ayırıyor. Ankara’ya çakılı siyaset yapmıyor. Bunun olumlu sonuçları siyasi liderliğine yansıyor. Ancak partinin içindeki sıkıntılar da eksik olmuyor. Ümit Özdağ ile ilgili yaşanan tartışmalara yenisi eklendi. Geçen Eylül ayında yapılan parti genel kurulunda, bir yönetim kadrosu oluşmuştu. Dışlandığını düşünen Aytun Çıray’ın açıklamaları, Koray Aydın’ın yanıtları arşivde duruyor. Çıray’ın aylar sonra Genel Başkan Başdanışmanı olması partide karşıt sesleri yükseltti. Siyaset kurgulanırken öngörüde bulunmak önemli... İyi Parti bu noktada yalpaladı. Bu yıl üniversite ve Liselere Giriş Sınavı’na (LGS) girecek öğrenciler tarihsel talihsizlik yaşıyor. İnternet üzerinden yapılan derslere katılım düşük. Katılanlar da bilgisayar başında, bir yandan okul, diğer yandan hazırlık kursu derslerine yetişmeye çalışıyor, bunalıyor. Hafta sonu getirilen yasak nedeniyle hazırlık kursları kapalı... Ancak Ankara’da bizzat tanık olduk, bazı devlet okulları hafta sonu kurs yapıyor. Niye birine yasak, diğerine serbest? Eğitimde salgının etkilerini en az hasarla atlatmak hedef olması gerekirken karmaşa büyüyor. Davutoğlu’nun genel başkan ve başbakanlıktan indirilmesi, FETÖ’nün darbe girişimi gibi olaylar yaşandı. AKP ve MHP’de yaşanan kopmaları da bu süreçten ayrı düşünmek olası değil. Sürecin sancıları Yukarıda özetlenen süreç, Gara’ya yapılan operasyon boyutuyla güncel siyaseti etkisi altına almış durumda. Çünkü mağarada PKK tarafından şehit edilenlerin bir bölümü, çözüm sürecinin hemen ardından terör örgütü tarafından kaçırılmıştı. Yine “terör bağlantısı” gerekçesiyle HDP, bu parti aracılığıyla da muhalefet hedefte. İktidarın HDP’ye yönelik “ince işçiliği”, seçime yönelik mücadelenin belirleyici boyutunu oluşturacak. Bu bağlamda sorular çok. HDP kapatılır mı? Kapatılırsa zamanlaması ne olur? Hangi isimlere siyasi yasak getirilir? Yerine hazırlanan partiye İYİ Parti ve muhalefetteki diğer sağ partiler nasıl yaklaşır? CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, çok bileşenli ittifakı ayakta, partisini ise bütün tutmaya çalışıyor. Mücadele bu noktaya odaklanmış durumda. Kimse AKP ve MHP’den yeni bir kopma beklemiyor, akıllarda böyle bir şey yok. Peki, bu iki partiden koparak oluşan partilerde yeni bir kopma yaşanır mı? Bu sorunun henüz net bir yanıtı yok. Ancak HDP üzerinden muhalefet partilerine yönelik zorlamalar yoğunlaşacak. ERDOĞAN’DAN KILIÇDAROĞLU’NA BİR DAVA DAHA ‘5 paralık’ davaya 500 bin liralık yanıt Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun, 16 Şubat’ta TBMM’de yaptığı konuşmada Gara’daki 13 şehitle ilgili kendisine yönelik ifadeleri nedeniyle 500 bin TL’lik manevi tazminat davası açtı. Erdoğan, partisinin Ankara kongresinde konuşmuş ve Kılıçdaroğlu’na ilişkin, “Sen nasıl bir yüzsüzsün ya? Sen de nasıl bir yüz var ya? Terbiyesiz herif” ifadelerini kullanmıştı. Bunun üzerine Kılıçdaroğlu, Erdoğan hakkında “5 paralık” dava açtıklarını duyurmuştu. Yaşanan gelişmelerin ardından Erdoğan, Kılıçdaroğlu’nun “13 şehidimizin sorumlusu Erdoğan” sözleri ile ilgili 500 bin liralık manevi tazminat davası açtı. Erdoğan’ın avukatı Hüseyin Aydın tarafından Ankara Asliye Hukuk Mahkemesi’ne verilen dava dilekçesinde, Kılıçdaroğlu’nun yaptığı konuşmanın bütünü için ve Erdoğan’ı 13 şehidin sorumlusu olmakla itham ettiği ifadeler için tazminat talep edildiği belirtildi. Dilekçede, “Davalının ‘Gara’daki 13 şehidimizden sorumlu Sayın Cumhurbaşkanımızdır’ ifadesi, cinayetlerin faili PKK terör örgütünü aklamaya ve aynı zamanda terör örgütünün işlediği suçların sorumluluğunu, Sayın Cumhurbaşkanımıza atfederek Sayın Cumhurbaşkanımızın onur, şeref ve saygınlığını zedelemeye yönelik bir çabadır” denildi l ANKARA / Cumhuriyet IĞNELI FIRÇA ZAFER TEMOÇIN ERDOĞAN, PUTİN’LE GÖRÜŞTÜ Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Milli Sporcu Bursu Tanıtım Toplantısı’nda konuştu. Erdoğan, “Türkiye, bizim dönemimizde diğer alanlarla birlikte spor altyapısında da çağ atlamıştır” dedi. Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile telefonda görüştü. Erdoğan, Dağlık Karabağ’da çalışmaların sürdüğü kara ve demiryolu hatlarının daha verimli olabilmesi için Türk ve Rus uzmanların Azerbaycanlı muhataplarıyla bir araya gelebileceğini ifade etti. l ANKARA/ Cumhuriyet CEVAP VE DÜZELTME DEVLET BAHÇELİ: Bahçeli: Sorumlu aranıyorsa varız MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “Gara katliamının sorumlusu” tartışmalarına ilişkin “Gara katliamını devletin üstüne yıkma oyununun malum siyasi partilerin temel propagandası haline gelBahçeli diğini” belirterek “Cumhur İttifakı’nın ortağı olarak şayet Gara’yla ilgili bir sorumlu aranıyorsa biz de varız, bu sorumluluğun altına seve seve girmeye hazırız. Türk Devleti Gara’da hata yapmamış, hıyanete bedel ödettirmiştir” dedi. Bahçeli, Gara katliamına ilişkin tartışmaların ardından sosyal medya hesabından açıklama yaptı. Bahçeli, “CHP Genel Başkanı’nın, Sayın Cumhurbaşkanımızı sorumlu gösterme çabası, İP Başkanı’nın Gara faciasında siyaset parmağı araması, üstelik her iki partinin HDP’ye en küçük eleştiri dahi yapamaması utanç verici bir çirkinlik, PKK’nin yedek kulübesi olduklarının delilidir” ifadelerini kullandı. l ANKARA/Cumhuriyet PELİKANCILAR Hesapları askıya alındı Twitter, adını ilk olarak 2016 yılında Ahmet Davutoğlu’nun başbakanlıktan istifasıyla sonuçlanan “Pelikan Bildirisi” ile duyuran Boğaziçi Küresel İlişkiler Derneği’nin (Bosphorus Global) ana hesabını askıya aldı. Geçen yıl başlattığı hükümet yetkililerini ve devlet destekli medya kuruluşlarını etiketleme sistemini genişletme kararı alan Twitter, Bophorus Global’in hesabının askıya alınmasına dair herhangi bir not yayımlamadı. “Pelikancılar” olarak bu gruba ait “Yekvücut” adlı hesaptan yapılan paylaşımda, “Bosphorus Global hesabımız Twitter tarafından hiçbir gerekçe gösterilmeden askıya alınmıştır. Bu noktada hesabımızı tekrar geri almak için mücadelemize başlamış bulunuyoruz. Gelişmeleri sizinle paylaşacağız” denildi. “Pelikancı” ekipten Sabah yazarı Hilal Kaplan, engellemeye tepki gösterdi. Twitter, devlet destekli hesapları etiketleme kapsamında, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun’un hesaplarına, “Türkiye devlet görevlisi” ifadesi ekledi. l Haber Merkezi Cumhuriyet Gazetesi’nin Ahmet Özel’i hedef alan gerçek dışı ve itibar zedeleyici haberlerine cevabımızdır Son dönemde CHP yöneticileri, milletvekilleri ve yandaş basınları üzerinden, kamuoyu önünde sistematik bir şekilde müvekkil Ahmet Özel’e yönelik yalan ve ithamlarda bulunularak, birtakım haberler yapılmakta, bu haberler üzerinden toplum algısı bir yöne doğru kanalize edilmek istenmektedir. Son olarak geçtiğimiz hafta CHP Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır’ın, gülünç bir matematik hesabıyla, ciddiyetten uzak ve bütünüyle müvekkili kamuoyu husumetine maruz bırakmak amacıyla ortaya attığı ve Sayın Cumhurbaşkanımıza yönelik hakaret davalarında vekalet sunmaksızın müvekkil adına vekalet ücreti takdir edildiği, bugüne kadar 38 milyon 980 bin lira avukatlık ücreti tahsil ettiği şeklindeki açıklaması tümüyle bir iftira ve yalandan ibarettir. Bu bakımdan mesnetsiz ve kamuoyunu aldatan isnatlara karşı toplumu bilgilendirme zorunluluğum hasıl olmuştur. Öncelikle CHP’li Başarır’ın “Sayın Cumhurbaşkanımız adına açılmış ve bitmiş olan davalardan bugüne kadar 38 milyon 980 bin lira tahsil ettiğim” şeklindeki iftirasına cevaben belirtmek isteriz ki; Sayın Cumhurbaşkanımızın vekaletnamesini aldığımız 2011 yılından bugüne kadar Cumhurbaşkanımız adına yüzlerce hakaret dosyasına katıldık ve ilk günden bugüne kadar kazandığımız hakaret ve tazminat dosyalarından lehimize takdir edilen avukatlık ücretinin tahsili için 28.12.2020 tarihi itibarıyla açtığımız icra takibi sayısı toplam 592 dosyadır. Bu durum Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) kayıtlarında sabittir. 592 icra dosyasından tolam 285 tanesi tahsil edilmiş ve kapatılmıştır. Bu dosyalardan bugüne kadar yapmış olduğumuz avukatlık ücreti tahsilatımız olan rakam 1.108.000 TL’dir. İcra işlemi açık olan 307 dosyadan da herhangi bir haciz işlemi yapılmamıştır. Kaldı ki Cumhurbaşkanımız adına kazanılan davalarda müvekkil lehine takdir edilen avukatlık ücretlerinin tahsili için icra ve haciz işlemi yapmamak müvekkilimizin prensibidir. CHP’li Milletvekilinin diğer bir iddiası, “TC Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan adına müvekkilin vekalet sunmadığı bir dosyada adına vekalet ücretinin takdir edildiği” yönündedir. Bahse konu İstanbul Anadolu 23. Asliye Ceza Mahkemesi 2020/452 E. sayılı dosyasında, karar celsesinden önce müvekkil katılma talebini UYAP üzerinden göndermiştir. Sayın Mahkeme, dosyanın karar duruşmasında Cumhuriyet Savcısının da talebi ile katılma talebini kabul etmiş ve daha sonra hükmünü açıklamıştır. Bilahare dosyada vekaletname suretinin fiziken mevcut olmadığı müvekkilce tespit edilmiş ve bu usuli eksiklik fiziki evrakın dava dosyasına sunulmasıyla tamamlanmıştır. Karar duruşmasından önce dosyaya sunulan katılma talebi mahkeme dosyasında sabit olup, vekaletsiz şekilde sırf vekalet ücreti almak için müvekkilin sahtecilik yaptığı şeklinde kamuoyu yönlendirilmeye çalışılmıştır. Ayrıca kamuoyuna belirtmek isteriz ki; CHP’li Başarır bu kötü siyasetine sadece müvekkili değil yakın zamanda ordumuzun Katar’a satıldığı yalanını söyleyerek, ordumuzu hedef almaktan da kaçınmamış bir şahsiyettir. Yukarıda açıkladığımız gibi tamamen yalan olan, adalet sisteminin Cumhurbaşkanı’nın avukatını zenginleştirme vesilesi olarak algılanmasına sebep olan müfterinin yalanlarına yönelik hukuki ve cezai müracaatlarımızı yapacağımızı, hukuk önünde iftiralarının hesabının sorulacağını ifade ederiz. Kamuoyuna saygıyla duyurulur. Ahmet Özel Vekili Av. Ömer Faruk Karagüzel
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle