28 Nisan 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
EKONOMİ [email protected] 11 17 ŞUBAT 2021 ÇARŞAMBA Geçen yıl açılmayan otellerin bu yıl da açılmaması, çok büyük maliyet ve ciddi problem demek YALNIZ BIRAKILDIK Jolly Tur Yönetim Kurulu Başkanı Mete Vardar: Umut ediyorum ki bundan sonraki dönemde Türk seyahat acentelerine belirli destekler verilir, nefes alması sağlanır. Sadece yerli turist, Türk turizmini ayakta tutamaz. Jolly Tur Yönetim Kurulu Başkanı Mete Vardar, bacasız sanayi olan turizmin ayakta kalabilmesi için desteklerin artırılması gerektiğine dikkat çekti. Vardar, “Belirli operatörlere destekler veriliyor, ama bu pastayı tüm sektör bileşenlerine dağıtmak lazım. Seyahat sektöründe kapanmalar başlarsa mevcut donanımlı ekipleri tekrar bir araya getirmek oldukça zor olacak” dedi. Tur operatörlüğü sisteminin bir an önce düzenlenmesi, müşteriye yüzde 100 güvence veren bir yapı oluşturulması gerektiğine dikkat çeken Mete Vardar ile turizm sektörünü ve seyahat acentelerinin yaşadığı sorunları konuştuk. n Turizm, pandemiden en büyük darbeyi yiyen sektör oldu. Nasıl bir kaybınız söz konusu? 2020 aslında bizim için iyi başlayan bir yıldı. Yüzde 38 büyüme hedefiyle yola çıkmışken, 1 Mart’a ciroda yüzde 50 büyümeyle girdik. Ama 17 Mart’ta işlerimiz tamamen durdu. 30 Nisan’a kadar erken rezervasyonda yaptığımız satışın yüzde 97’sinde iptal talebiyle karşılaştık. Sonrasında çok zorlu bir mesai başladı. Dünyanın en büyük bankasını düşünün, mevduat sahipleri bir günde tüm mevduatları çekiyor, o bankanın ayakta kalması mümkün değil. Karşılaştığımız şey buydu aslında. Yaklaşık 200 bin iptal talebiyle karşılaşmışken misafirlerimizin yüzde 55’ini tekrar tatile ikna ettik. Yüzde 45’inin iadelerini de 2020’nin sonuna kadar gerçekleştirdik. n Ne kadarlık bir iade yaptınız? 30 Nisan’a kadar 147 milyon TL’lik iade talebi geldi. Bunun belirli bir kısmını konaklama, bir kısmını da ücret olarak düzenledik. Nisan ayında 900 civarındaki çalışma ekibimize 36 kişi daha ilave ettik. Çünkü misafir ilişkileri birimimize inanılmaz iptal ve değişiklik talebi geldi. Yetişemez duruma geldik. Bu zor dönemli misafirlerimizle birlikte atlattık. Ama bitmedi. İlk günkü sağlık şartları neyse, bugünkü vaka sayıları da ne yazık ki aynı. Bu yıl daha özenli bir erken rezervasyon kampanyasıyla çıktık. Yurtiçi turlarda yüzde 25’ini ödeyin, isterseniz 18 taksite bölün, geri kalan ödemeyi de tatile çıkmadan 3 gün önce yapın dedik. Gitmek istemediğinde yüzde 25’i koşulsuz iptal hakkı verdik. Yurtdışı turlarda da hiç ödemeyin, sadece rezervasyon yapın dedik. Tatile gitmeden 23 gün önce provizyonunu çekelim, ödemeyi de gitmeden 24 saat önce yapın dedik. n Talep nasıl peki? Yurtiçi turlarda geçen yıl günde 1000 oda satıyorsak bu yıl 1300 satıyoruz. Ama geçen yıl yüzde 100’ünü tahsil ederken bu yıl yüzde 25’ini tahsil ediyoruz. n Siz müşterilerin parasını ödedik diyorsunuz. Oteller ve havayolu şirketleri sizin paranızı geri ödeyebildi mi? Hakikaten çok zor bir dönem yaşadık. Otellere çok ciddi avans ödemeleri yapıyoruz. Ama herkes çok kötü bir süreç yaşıyor. Sektörün tüm bileşenleri birbirine yardımcı olmak için seferber oldu. Biz bu süreçte kendi özkaynaklarımızla iade süreçlerini yaptık. Belki bazı misafirlerimizi üzdük. 14 günlük iade süreci, iki üç aya sarktı. Ama tüm misafirlerimizin iadelerini yaptık. Mete Vardar, seyahat sektörünün özel bankalardan destek alamadığını söylüyor ve “Seyahat sektörünün faizli kredi yerine belli hibelerle desteklenmesi gerekiyor” yorumunu yapıyor. İş başlamadan borç ödenecek n Özkaynaklar ne kadar yeterli oldu bu süreci yönetmeye? Biz tüm iade sürecini tamamladık. Şimdi otellerden alacaklıyız. Şimdi otellerde misafir yatıracağız, alacaklarımızdan düşüreceğiz. Eğer bayram itibarıyla normalleşme başlarsa turizm sezonu açılırsa çok iyi bir sezon yaşayacağımızı düşünüyorum. Evet, para kaybettik ama gelecek dönemde sağlık şartları düzelirse yine kazanırız. n Bu dönemde banka kredisine hiç başvurmadınız mı? 34 yıldır ilk defa kredi aldık. Nisan ayında 15 milyon liralık KGF desteği verilmişti. 6 ay ödemesiz, 3 yıl vadeliydi. 4 aydır daha işler başlamadı, onun kredi borcu ödemeleri geldi. Özel bankalardan seyahat sektörü destek alamadı. Seyahat sektörünün faizli kredi yerine belli hibelerle desteklenmesi gerekiyor. 24 Haziran 2018 ve sonrası Ulusal ekonomiye ait veriler akmaya devam ediyor. Enflasyon, milli gelir, işgücü piyasaları, dış ticaret ve borçlanma... İstatistikler tamamlandıkça Covid19 pandemisinin Türkiye ekonomisinde yaratmış olduğu tahribatın boyutları net olarak tamamlanmak üzere. Ancak biz bugünkü yazımızda zaman ufkumuzu pandeminin hüküm sürdüğü 2020 yılı ile sınırlamayıp yakın geçmişimize doğru geriye gideceğiz: Türkiye’nin cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi diye adlandırılan yeni rejiminin resmi olarak yürürlüğe konulduğu 24 Haziran 2018’i referans alacağız. Dokuz çeyrek dönemden oluşan bu kısa tarihçenin ana bulgularını köşe yazımızın sınırları ölçüsünde paylaşmaya çalışmaktayız. Sırasıyla. Milli gelir ve istihdam Türkiye ekonomisi, Haziran 2018’den bu yana geçen dokuz çeyreklik dönemin beşinde pozitif, dördünde ise negatif değişim göstermiştir. Haziran 2018 sonrası Türkiye ekonomisinin toplam birikimli ortalama büyüme hızı sadece yüzde 0.3’tür; yani Türkiye’nin milli geliri yerinde saymıştır. Türkiye ekonomisi 2018 Haziranı’nda 28 milyon 834 bin kişi istihdam etmekte idi. Bu rakam en son veri ayı olan 2020 Kasımı’nda 27 milyon 140 bine gerilemiş; yani iki buçuk yıl içinde toplam 1 milyon 694 bin kişilik istihdam kaybı yaşamıştır. İstihdam kayıplarını sadece Covid19 krizine bağlamak doğru değildir. Zira TÜİK’in resmi verileri, 2018 Haziranı’ndan pandeminin başladığı Mart 2020’ye kadarlık dönemde yaşanan istihdam tahribatının 2 milyon 251 bin kişi olduğunu belgelemektedir. (Tüm veriler mevsim etkilerinden arındırılmış hesaplamalardır.) Türkiye ekonomisi 2019’un ikinci yarısı ya da 2020’nin birinci ve üçüncü çeyreği gibi coşkulu (hormonlu) büyüme dönemlerinde istihdam kayıpları yaşamaya devam etmiştir. Bu olguyu açıklayacak tek tanımlama “istihdamı tahrip eden büyüme” kavramıdır. Aşağıda TÜİK’in resmi verilerinden derlediğimiz tablo, bu gözlemi özetlemektedir. SADECE TÜRK TURISTLE OLMAZ İyilerle kötüler ayrışmalı n Geçen yıl otellerin büyük kısmı açılmadı. Bu yıl hepsi açılır mı? Geçen yıl açmayan otellerin bu yıl da açmaması çok büyük maliyet ve ciddi problem demek. Otellerin olağanüstü bakıma ihtiyacı olacak demek. Önümüzdeki dönem devletin turizm sektörüne katkılarının nasıl olacağını bilemiyoruz. Bacasız sanayi olan turizmin ayakta kalabilmesi için önlemlerin artırarak alınması gerekiyor. Geçen yıl otellerin yüzde 60’ı açıldı, bunlar da yüzde 50 kapasiteyle çalıştı. Bu yıl tüm oteller açılma arzusunda. Ama sadece Türk misafirlerle otellerin açılması mümkün değil. Tamam, temmuzağustosta oteller bir şekilde Türk ve Rus misafirlerle dolar ama sadece 2 ay için otellerin açılması çok zor. n Destek sağlanmazsa kapanmalar olur mu? Hakikaten işini layıkıyla yapan çok değerli meslektaşlarımız var. Ama bu işi ne yazık ki fırsat olarak gören misafir iadelerini yapmayan seyahat acenteleri de oldu. Kültür ve Turizm Bakanlığı ile TÜRSAB çok rahatlıkla bunları tespit edebilir. İyilerle kötülerin tam da ayrışması gereken bir dönemdeyiz. Misafirden aldığımız her 1 lirayı namusumuz olarak düşünürüz. Bu dönemleri fırsat bilip müşteriden aldığı 1 lirayı götürüp başka işlerde kullanan seyahat acentelerinin elenmesi gerekiyor. Her yıl 1 milyon kişiyi seyahate götüren bir şirketin sahibi olarak bunları ifade ediyorum. Tur operatörlüğü sisteminin bir an önce düzenlenmesi lazım. Müşteriye yüzde 100 güvence veren bir yapı oluşturmamız gerekiyor. 10 yıldır bu konuda ilerleme sağlanmıyor. n İflas eden olacak mı? Muhakkak. n Bu dönemin riskleri neler olacak? Salgının devam etmesi en büyük risk olur. Sadece Türk turist, turizm sektörünü ayakta tutamaz. Mutlaka yurtdışı bağlantılarının yapılması gerekiyor. Türkiye, 2019’da 49 milyon turist ağırladı, geçen yıl 21 milyona indi. Bu yıl 35 milyon kişi hedefleniyor. Nisanmayıs, eylülekimkasım ne olacak görmek lazım. Yarınımızın ne olacağı çok belli değil. Ama normalleştikten sonra seyahat sektörü, çok hızlı şekilde pozitif dönüşecek. n Jolly olarak 2020’de toplam kaç kişi ağırladınız? 2020’yi bütçe hedefimizin yüzde 59 gerisinde bitirdik. 350400 bin kişi ağırladık. Ciro da 560 milyon TL civarı oldu. n Yurttaş bu yıl tatili daha pahalı mı yapacak? Fiyatlar artacak mı? Ekim ayında erken rezervasyona çıktığımızda Avro, 10 TL’nin üstündeydi. Buna rağmen fiyat artışı yapmadık. Mart ayına kadar erken rezervasyon kampanyamız devam ediyor. Fiyatlarda en fazla yüzde 10’luk artış olur. Eğer nisandan sonra çok ciddi talep olursa yüzde 4050’lik bir fiyat artışı olur. O yüzden nisan ayına kadar erken rezervasyon önemli. n Bu dönemde tüketicinin tatil anlayışı nasıl değişti? Özellikle kültür turlarında 3035 kişilik turlar yerine 4612 kişilik paketler tercih ediyorlar. Biz bir aplikasyon geliştirdik. Tur otobüsünde olmak istemeyen, kendi arabasında seyahat edip rehberin anlattıklarını dinleyebiliyor. Özellikle doğa otelleri, sosyal alanı geniş oteller tercih ediliyor. Müşteriler, otellerde hijyen sertifikasının olup olmadığını mutlaka soruyor. Daha fazla destek verilmeli n Bu dönemde verilen destekler, seyahat acentelerine tanımlanan 50 bin liralık kredi vardı. Bunlar yeterli miydi? Türkiye Seyahat Acentaları Birliği (TÜRSAB) verilerine göre Türkiye’de 12 bine yakın seyahat acentesinin yaklaşık 300 tanesi 50 bin liralık destekten faydalanabildi. Krediden faydalanmak için ciddi kıstaslar vardı. Hiçbir koşul aranmadan seyahat acenteliği yapan herkese verilmeliydi. Daha fazla destek verilmeli. Belirli operatörlere destekler veriliyor, ama bu pastayı tüm sektör bileşenlerine dağıtmak lazım. Bu, seyahat sektörünün daha fazla ayakta kalmasını sağlayacaktı. Eğer seyahat sektöründe kapanmalar başlarsa mevcut donanımlı ekipleri tekrar bir araya getirmek oldukça zor olacak. Tamam, devletimizin işi zor. Hakikaten tüm sektörlerin yara aldığı bir dönem. Ama özellikle turizm 40 milyar dolar gelir elde ediyor. Bunu böyle görmek lazım. Seyahat acenteleri yaşayacak ki ülkemize borcumuz olan vergileri, KDV’mizi ödeyelim. Ne yazık ki bu dönemde biraz yalnız kaldık. Bilhassa seyahat acenteleri olarak. Umut ediyorum ki bundan sonraki dönemde Türk seyahat acentelerine de belirli destekler verilir, nefes alması sağlanır. Bu dönemde daha fazla destek gerekiyor. TAV’a mücbir sebep uzatımı TAV’ın Türkiye işletme hakları “mücbir sebep” ile 2 yıl uzatıldı. TAV Havalimanları pandemi kaynaklı seyahat kısıtlamalarının yarattığı mücbir sebep koşulları nedeniyle Türkiye’de işlettiği havalimanları için işletme hakkı sürelerinde ikişer yıl uzatma aldı. Devlet Hava Meydanları İşletmesi (DHMİ) tarafından TAV’a gönderilen yazıda, 2002 yılında yapılması gereken kira ödemelerinin 2024 yılında yapılmasına karar verildiği bildirildi. TAV, Türkiye’de Antalya, Ankara, GazipaşaAlanya, İzmir ve MilasBodrum havalimanlarını işletiyor. Enflasyon Söz konusu dönemde gıda ve alkolsüz içkiler mallarında (mutfakta) yaşanan toplam enflasyon yüzde 51.1 düzeyindedir. Yani son iki buçuk sene içerisinde Türkiye tüketicisi gıda mallarına yaklaşık yüzde 50 daha pahalı fiyat ödemektedir. Ücret mallarının bu denli pahalılaştığı bir ortamda, reel ücretlerdeki birikimli kayıp yüzde 10’u aşmaktadır. Borçlanma 2018’in üçüncü çeyreğinde 665 milyar TL düzeyinde olan kamu sektörü iç borç stoku, 2020’nin eşdöneminde 1 trilyon 196 milyar TL’ye yükselmiştir (birikimli yüzde 75 artış). Kamunun dış borç stoku ise aynı dönemde 139 milyar dolardan 166 milyar dolara çıkmış durumdadır. Sabit sermaye yatırımları Artan borçlanma, istihdam kayıpları ve gıda enflasyonu yanında Türkiye’nin sabit sermaye yatırımları daralma içindedir. TÜİK verilerine göre 2018’in üçüncü çeyrek döneminin başında sabit sermayeye yapılan yatırım harcamaları 293 milyar TL idi. Bu rakam, 2020’nin üçüncü çeyreğinde reel olarak (üretici fiyatlarıyla dönüştürüldüğünde) 254 milyar TL’ye (reel olarak yüzde 13.3) gerilemiştir. Bu gözlemlerin yanında bir de yer değiştiren merkez bankası rezervleri, yerçekimi yasalarını hiçe sayan kredi genişlemesi; şehir hastaneleri ve otoyolhavalimanıköprü ulaşımına ödenen sözleşme bedelleri, arazi/imar rantları aracılığıyla yaratılan gelir transferleri konuları var ancak ne yazık ki köşemizin sınırlarını zorlamaktayız. 1 kuruşa 5 bin TL tazminat hakkı Etiketi “19.99 lira”, “49.90 lira” olan malların alışverişinde para üstünün “bozuk para yok” gerekçesiyle verilmemesi, tüketiciye 5 bin TL’ye kadar tazminat hakkı doğurabilir. Tüketiciler Birliği Antalya Şube Başkanı Neşet Gündüz, para üstünü ödemeyen firmaların suç işlediğine dikkat çekti. Ödenmeyen bu kuruşların, birikerek büyük meblağlar oluşturduğunun altını çizen Gündüz, “Vergi usul kanuna göre 1 kuruş para üstünün ödenmemesi suçtur. Vergidışı kayba yol açıyor” dedi. Gündüz, tüketicinin 1, 5 ya da 10 kuruş para üstü ödemeyen firmalara yönelik şikayette bulunup, maddi ve manevi tazminat davası açarak, firmayı kendisine 5 bin lira tazminat ödemeye zorunlu bırakabileceğini ekledi. l Ekonomi Servisi, DHA
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle