28 Nisan 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
DIŞ HABERLER [email protected] 7 10 ŞUBAT 2021 ÇARŞAMBA AB Temsilcisi’nin Moskova ziyareti, birlik içinde sert tartışmalara yol açtı Borrell’e Rusya baskısı BrükselMoskova hattında, Avrupa Birliği (AB) Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell’in geçen haftaki Rusya ziyaretinin ardından tansiyon yükselirken Borrell’e yönelik eleştiriler artıyor. Avrupa Parlamentosu’ndaki (AP) 70’ten fazla milletvekili, AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen’e mektup yazarak Borrell’in Rusya ziyaretinde birliğin çıkarlarını savunamadığı gerekçesiyle istifasını istedi. Milletvekilleri, Borrell’in Moskova ziyaretini ve Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ile düzenlediği basın toplantısındaki tavrını sert şekilde eleştirdi. Mektupta, “Borrell’in Moskova’yı ziyaret etme kararındaki yanlış hükümleri ve temaslarında AB’nin çıkarları ve değerlerini savunmadaki başarısızlığı birliğin itibarına ağır hasar vermiştir. Sayın Borrell kendi rızasıyla istifa etmezse AB Komisyonu Başkanı’nın harekete geçeceğine inanıyoruz” ifadeleri kullanıldı. Milletvekilleri, Borrell’in Rus muhalif Aleksey Navalny’ye hapis cezası verilmesi nedeniyle AB’nin Rusya’ya karşı etkisiz kalındığını savunan AP’den 70’i aşkın vekil, Borrell’e istifa çağrısı yaptı. Lavrov Borrell yaptırım uygulaması konusunu görüşmediği şeklindeki sözlerinin yanlış olduğunu, AB liderlerinin yaptırım çağrısında bulunduğunu kaydetti. ‘Yanlış karar’ Öte yandan Polonya Hükümet Sözcüsü de Borrell’in Rusya ziyaretine tepki gösterdi. Borrell’in kendi propagandası için ziyareti kullandığını savunan sözcü, “ziyaret çok yanlış bir karardı” dedi. Borrell, Rusya’da 3.5 yıl hapse mahkum edilen muhalif lider Navalny’nin cezaevine gönderilmesinden birkaç gün sonra Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov ile bir araya gelmişti. Borrell görüşmede Navalny’nin serbest bırakılması talebini yinelemişti. Borrell’in sözcüsü dün yaptığı açıklamada, Yüksek Temsilci’nin sessizliğini Lavrov ile “yüksek tansiyonlu” görüşmesinde konuları zaten gündeme getirmiş olmasına bağladı. AB Komisyonu sözcüleriyse Von der Leyen’in, Borrell’e Rusya ziyareti hakkında tam destek verdiğini söyledi. Tepkiler üzerine ise Borrell’den dün açıklama geldi. Borrell, “Rusya ile siyasi diyaloğun durma noktasına geldiğini” söyledi. Rusya ziyaretinin Rus hükümetinin otoriter, endişe verici bir yola girdiğini gösterdiğini savundu. AB’nin gelecek adımlarının yaptırımlar içereceği çıkışı yapan Borrell, diğer yandan da Rusya ile sürekli bir çatışmadan kaçınılması gerektiğine değindi. Öte yandan Rusya Dışişleri Bakanlığı’ndan Borrell’in Brüksel’e döndükten sonra Rusya’ya yönelttiği eleştirilerin Moskova’daki konuşmalarıyla çeliştiği çıkışı geldi. “Borrell’in ziyaretin sonuçlarına ilişkin değerlendirmelerinin şaşkınlıkla karşılandığı, kendisinin Moskova’da düzenlenen basın toplantısında yaptığı açıklamalarla güçlü bir tezat oluşturduğu” savunuldu. ‘NATO ajanları’ Bu arada Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Maria Zaharova, Moskova’nın, Navalny’nin kurduğu Yolsuzlukla Mücadele Derneği üyelerini NATO ajanı olarak gördüğünü söyledi. Zaharova, “NATO üyesi İngiltere, ABD ve Avrupa Birliği temsilcilerinin Navalny yanlıları ile görüştüğünü ve onlara Rus siyasetine nasıl zarar verebileceklerine yönelik talimatlar verdiğini” öne sürdü. BorrellLavrov görüşmesi sırasında, Rusya Navalny destekçilerinin mitinglere katıldıkları gerekçesiyle Almanya, Polonya ve İsveç’ten üç diplomatı sınırdışı etmişti. AP vekilleri sınırdışı kararını öğrendiği anda Borrell’in ziyareti sonlandırması gerektiğini savunuyor. Borrell ise kararı Lavrov ile yaptığı toplantıdan sonra öğrendiğini açıklamıştı. DSÖ virüsün kaynağını bulamadı Dünyayı sarsan yeni tip koronavirüs salgınında küresel çapta vaka sayısı önceki gün itibarıyla 107 milyon 83 bin 650, can kaybı 2 milyon 338 bin 369’a yükseldi. Gözler aşı ve tedavi çalışmalarının yanı sıra virüsün kaynağında. Salgının çıkış noktasıyla ilgili ilk günden itibaren spekülasyonlar ortaya atılırken virüsün doğal mı yoksa laboratuvar üretimi mi olduğu da çok tartışıldı. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) heyeti salgının başlangıcından bir yıl sonra araştırma yapmak üzere 14 Ocak’ta pandeminin merkezi olarak gösterilen Wuhan’a gitmişti. Yaklaşık 1 aylık sürecin ardından heyet dün çalışmanın sonucu hakkında bilgi verdi. Salgının kaynağının bulunamadığı belirtilirken koronavirüsün bir Çin laboratuvarından sızarak yayıldığı iddiası “son derece düşük bir ihtimal” olarak değerlendirildi. DSÖ heyetinin Başkanı Peter Ben Embarek, hayvan kökeninin de henüz tanımlanamadığını, Wuhan’da yarasa bulunmamasının virüsün doğrudan transferi teorisini zayıflattığını bildirdi. Embarek, salgının Wuhan kentinde Aralık 2019’dan önce tespit edilmediğini söyledi. Bununla birlikte, salgının ilk aşamasında virüsün, hastalığın çıkış noktası olarak gösterilen Huanan Deniz Ürünleri Pazarı’nın dışında kentin başka noktalarında da görüldüğünü belirtti. Virüsün doğal olarak yarasalarda veya pangolinlerde ortaya çıktığı ve muhtemelen aracılık rolü oynayan bilinmeyen bir hayvan aracılığıyla ya da donmuş ürünler yoluyla insanlara geçtiği teorileri üzerinde durulduğu belirtildi. İsrail güçlerinin, işgal altındaki Batı Şeria’da Filistinlilerin ev ve çadırlarına yönelik yıkımı sürüyor. ABD, Golan’a şerh koydu Trump döneminde İsrail işgaline tam gaz arka çıkan ABD’de Biden yönetimi “beklegör” siyasetinde. Washington’dan dün İsrail’in Golan Tepeleri ilhakının Trump döneminde tanınması kararına şerh geldi. ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, İsrail’in 1967’de işgal ettiği Suriye’nin Golan Tepeleri’ndeki “egemenliğini” tanıdıklarını söylemekten kaçındı. CNN televizyonuna verdiği demeçte Blinken, Golan’ın “İsrail’in güvenliği için çok önemli olduğunu” söylemekle beraber “yasal soruların başka bir konu olduğunu” kaydetti. “Suriye’deki durumun değişmesi halinde yasal açıdan bu konuya yeniden bakmak gerekeceğini, ancak şu anda bundan çok uzak olduklarını” söyledi. Diğer yandan Suriye’de Esad yönetiminin ve İran destekli grupların İsrail’e tehdit oluşturduğunu da savundu. Netanyahu’ya mesafe Blinken, Biden’ın göreve gelmesinden bu yana görüştüğü liderler arasında İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun yer almamasına ilişkin soruya da, “Eminim yakın gelecekte konuşacak fırsatı bulurlar” yanıtını verdi. Bununla birlikte Blinken, Biden yönetiminin ABD Büyükelçiliği’ni Kudüs’te tutacağını da belirtti. Biden’ın göreve gelmesinin üzerinden yaklaşık 3 hafta geçmesine rağmen henüz İsrail Başbakanı Netanyahu’yu telefonla aramaması dikkati çekiyor. Eski Başkan Trump, görevdeki ilk günlerinde Netanyahu’yu aramıştı. Trump, Mart 2019’da ülkesinin İsrail’in Golan Tepeleri üzerindeki egemenliğini tanıdığını ilan eden deklarasyonu imzalamıştı. Trump’ın tepki çeken kararını eleştiren Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, “ABD bir kez daha uluslararası hukuku yok saydı” demişti. İsrail, Golan Tepeleri’ni 1981’de ilhak etmişti. ABD’nin eski Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, geçen kasımda Golan Tepeleri’ni ziyaret eden ilk ABD Dışişleri Bakanı olmuştu. Pompeo, “Suriye’nin bölge üzerinde egemenlik kurmasının İsrail’i tehlikeye sokacağını” savunmuştu. Reuters’ın haberine göre Biden’ın danışmanları daha önce yeni başkanın ABD’nin Golan Tepeleri’ne yönelik tutumunu değiştirmeyeceğini söylemişti. Uluslararası Ceza Mahkemesi geçen hafta İsrail’in işgal ettiği Filistin topraklarında işlenen suçlarda yargı yetkisi olduna hükmetmişti. Ankara’nın Washington’ı S400’e ikna çabası... GİRİT MODELİ Hangarda tutup tatbikatta çalıştırma Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın, AnkaraWashington hattında krize neden HÜSEYİN HAYATSEVER olan Türkiye’deki Rus yapımı S400 füze savunma sistemi için Yunanistan’ın S300’leri için kullandığı “Girit modeli”ni uygulayabileceği çıkışı, Yunanistan’ın S300’leri nasıl kullandığını yeniden gündeme getirdi. Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin (GKRY) Rusya’dan aldığı ancak Türkiye’nin tepkisi üzerine Yunanistan’a devretmek zorunda kaldığı S300 füzeleri, Girit’te depoda tutuluyor ve tatbikattan tatbikata çalıştırılıyor. ‘Sürekli kullanacağız diye bir şey yok’ Akar, dün bazı gazetelerde yayımlanan açıklamalarında “Türkiye’deki S400’ler için Girit’teki S300’ler modeli geçerli olabilir mi?” sorusuna “Evet olabilir. Ayrıca konu sadece Girit’teki S300’ler de değildir. Varşova Paktı üyesi olup Akar sonradan NATO’ya katılan birçok Avrupa ülkesinde hâlâ Sovyet döneminden kalma silah sistemleri var. Bunlar da pekâlâ NATO içinde sistemde tutuluyor. Biz de bunu söyledik, ‘Girit’teki S300’lerde nasıl bir model kullanılıyorsa, bunu müzakereye açığız’ dedik” yanıtını verdi. Girit’teki S300’lerin sürekli operasyonel durumda olmadığının hatırlatılması üzerine de “Sürekli kullanacağız diye bir şey yok ki. Bu sistemler tehdit durumuna göre kullanılır. Ona biz karar veririz” dedi. Akar’ın açıklamaları, geçen hafta ABD Büyükelçisi David Satterfield’ın iki ülke arasında S400’ler konusunda bir çalışma grubu kurulmayacağı ve yaptırımların kaldırılması için Türkiye’nin S400’leri elden çıkarması gerektiği çıkışının ardından geldi. Akar’ın açıklamalarıyla gözler Yunanistan’ın elinde bulunan Rus S300 füzelerine yeniden çevrildi. S300 füzeleri 1997’de ilk olarak GKRY tarafından satın alınmış, ancak Türkiye’nin sert tepkisine ABD ve AB’nin de destek vermesi üzerine GKRY, S300’leri Yunanistan’a kiralama yoluna gitmişti. Yunanistan, 1998’de Girit Adası’na konuşlandırdığı S300’leri 2007 yılında tamamen satın almıştı. Atina, Girit’e yerleştirdiği S300 füzelerini 2013’e kadar hangarda bekletti ve hiç kullanmadı. Yunanistan’daki S300’ler Aralık 2013’te ilk kez denendi. 2015’te ABD’nin isteğiyle Girit’teki S300’lerin İsrail uçaklarının kaçınma manevrası için kullanıldığı iddia edilmiş ancak Atina yalanlamıştı. Yunan S300’leri son olarak Kasım 2020’de ABD, Almanya ve Hollanda’nın da katıldığı tatbikatta operasyonel hale getirilerek karşı manevra denemesinde kullanıldı. Yunanistan, hiçbir zaman kendi hava savunma sistemine entegre etmediği S300’leri etkin hava savunması için kullanmıyor. Sadece tatbikatlarda operasyonel olarak kullanıyor. Türkiye de daha önce birçok kez S400’leri ulusal hava savunma sistemine entegre etmeden “standalone” olarak adlandırılan sadece kendi radarıyla kullanacağını açıklamıştı. ‘Müzakere arayışı’ Savunma uzmanları, Türkiye’nin S400’leri Yunanistan’ın S300’leri gibi kullanmasının, “sistemin yüzde 5 kapasiteyle kullanılması” anlamına geleceğine dikkat çekti. Akar’ın “Girit modeli” çıkışıyla ilgili Cumhuriyet’e değerlendirmelerde bulunan emekli Hava Korgeneral Erdoğan Karakuş, “Türkiye, Girit modelini gündeme getirerek ABD’yi müzakereye zorlamayı amaçlıyor. Bu modelde S300’ler uzun süre depoda tutuldu. Daha sonra S300’lerle birçok tatbikat yaptı. Türkiye’nin önerisine göre S400’ler de bir noktada tutulacak ve herhangi bir tehdit algılaması durumunda kullanılacak, Sayın Akar bunu söylüyor. Türkiye, bu konuyu gündeme getirerek ABD’yi masaya çağırıyor” dedi. lANKARA ANKARA’DAN ‘YPG ŞARTI’ ABD ile Rus hava savunma sistemi S400 krizi konusunda Bloomberg, Türk kaynakların, ABD’nin terör örgütü YPG’ye destek vermeyi bırakması durumunda Ankara’nın S400 başlığında taviz verebileceğini söylediğini aktardı. Habere göre Bloomberg’e konuşan Türk kaynaklar, böyle bir anlaşmaya varılması durumunda Türkiye’nin S400’leri sınırlı olarak kullanmayı taahhüt edebileceğini savundu. Yetkililer, Türkiye’nin gelecekte ABD yapımı silah sistemlerinin yedek parçalarını almaya devam edebilmek ve ekonomisine zarar gelmesini önlemek için böyle bir adım atabileceğini ifade etti. İsminin paylaşılmasını istemeyen iki kaynak, Ankara’nın aynı zamanda Washington’ın terör örgütü YPG’yi kuvvetlendirmesini önlemeyi planladığını dile getirdi. Biden yönetimiyle birlikte geçen haftalarda bazı ABD’li yetkililer YPG’nin ana unsurunu oluşturduğu SDG’ye desteğin süreceği mesajını vermişti. IŞİD’le mücadele çerçevesinde ittifak vurgusu yapmışlardı. Çavuşoğlu, Kuveytli mevkidaşı Muhammed es Sabah ile. Çavuşoğlu Körfez turunda Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu dün resmi temaslar için Kuveyt’teydi. Kuveyt Emiri Şeyh Nevvaf elAhmed el Cabir es Sabah ile bir araya geldi. Çavuşoğlu, Kuveyt’in arabuluculuğu sayesinde Körfez’de artık olumlu bir ortam bulunduğunu belirterek “Başarılı diplomatik çabalarından ötürü Kuveyt’i tebrik ediyoruz” ifadesini kullandı. Çavuşoğlu, Veliaht Prens’in ardından Başbakan Şeyh Sabah Halid el Hamed es Sabah tarafından da kabul edildi. Verimli bir görüşme yaptıklarını belirterek “Ticaret hacmimizi pandemiye rağmen muhafaza ettik. Türk inşaat firmalarının Kuveyt’te önemli projeler üstlenmesi memnuniyet verici” dedi. Çavuşoğlu’nun dün başlayan Körfez turunda sonraki duraklarının Umman ve Katar olacağı belirtildi. Trump’ın kaderi Senato’da ABD’de, 6 Ocak’ta yandaşlarının beş kişinin hayatını kaybettiği kanlı Kongre baskını nedeniyle hakkında azil süreci başlatılan eski Başkan Donald Trump’ın azil davası Senato’nun gündeminde. Temsilciler Meclisi, Trump’ın, 6 Ocak 2021’deki Kongre baskınından önce Kongre önünde yaptığı konuşmada destekçilerini “ayaklanmaya kışkırtma” suçlamasıyla 13 Ocak’ta görevden azledilmesi kararı almıştı. Temsilciler Meclisi kararı sonrasında, ülke tarihinde 2. kez azil istemiyle yargılanan ilk başkan olan Trump’ın davası Senato’nun önüne gelmişti. Trump, görevi sona erdikten sonra azil istemiyle yargılanan tek başkan. Trump’ın suçlu bulunması için Senato’da üçte ikilik çoğunluk şart. Senato’daki 50 Demokrat Partili senatörün tamamı eski başkanın suçlu olduğu yönünde oy kullansa da 17 Cumhuriyetçi senatörün de Demokratlar’ın çizgisinde oy kullanması gerekiyor. Senato’da çoğunluğun sürecin anayasaya uygun olduğu yönünde oy kullanması halinde iddia ve savunma makamlarına argümanlarını sunmaları için ikişer gün, toplam 16 saat süre tanınacak. Bu sürenin dolmasının ardından Trump’ın görevden azledilmesine ilişkin oylamaya geçilecek. YENİ ZELANDA İLİŞKİLERİ ASKIYA ALDI Myanmar’da cunta yönetimine karşı geniş katılımlı eylemlerle birlikte uluslararası tepkiler de sürüyor. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, ülkenin fiili lideri Aung San Suu Çi başta olmak üzere gözaltında tutulan hükümet yetkililerinin serbest bırakılması çağrısında bulundu. Örgüt ayrıca güvenlik güçlerinin eylemcilere karşı giderek artan bir güçle müdahalede bulunmasını kınadı. Yeni Zelanda’dan ise Myanmar’la tüm üst düzey siyasi ve askeri ilişkilerin askıya alındığı kararı geldi. Askeri yönetim Yangon ve Mandalay’da olağanüstü hal ilan ederken darbe karşıtları yeniden sokaklara döküldü. “Cuntaya hayır”, “demokrasi istiyoruz” sloganları eşliğindeki gösterilere polisin tazyikli su ve plastik mermilerle müdahalesi sonucu 4 kişinin yaralandığı bildirildi. 27 kişinin gözaltına alındığı savunuldu. ACILARINIZI PAYLAŞIYORUZ... Vefat ve başsağlığı ilanlarınız için yaptığınız ödemenin yüzde 20’sini Cumhuriyet Vakfı Burs Fonu’na aktarıyoruz. Bu fondan, yetenekli, ihtiyaç sahibi öğrencilere burs veriyoruz. Acılarınızı paylaşıyoruz. Yakınlarınızın adı bu burslarla yaşasın. www.cumhuriyetvakfi.org.tr ANKARA: 0312 442 30 50 İZMİR: 0232 441 12 20 İSTANBUL: 0212 343 72 74
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle