22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
EKONOMİ ekonomi@cumhuriyet.com.tr 11 10 ŞUBAT 2021 ÇARŞAMBA 2021’in ilk yarısında herhangi bir yatırım duymayacaksınız. İlk yarı, sanayici için keyifli olmayacak Hammaddesiz kalabiliriz TOBB Konfeksiyon ve Hazırgiyim Sanayi Meclis Başkanı Şeref Fayat: Ocak ayında iplik ve hammaddede fiyatlar yüzde 15 zamlandı. Ürün alamıyoruz ve bu alanı rakiplerimize kaptırıyoruz. Yakında sektör hammaddesiz kalabilir. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Konfeksiyon ve Hazırgiyim Sanayi Meclis Başkanı Şeref Fayat, yılın ilk yarısında finansman sıkıntısı yaşayan küçük ve orta boylu işletmelerde iflasların yaşanabileceğine dikkat çekti. Kurdaki oynaklığın ihracatçıya sıkıntı yaşattığını anlatan Fayat, “Maalesef yüksek faizi alkışladığımız bir dönem, bunu üzülerek söylüyoruz. Çünkü bir sanayici olarak yüksek faiz ve düşük kurdan yana olmam mevzu bahis değil. Yılın ilk yarısında herhangi bir yatırım duymayacaksınız. Bu finansman maliyetiyle mevzu bahis değil. İlk 6 ay sanayici için keyifli olmayacak” dedi. Hazırgiyim ihracatının bu yıl 19 milyar dolara çıkabileceğini anlatan Şeref Fayat ile sektörü konuştuk. n Pandemi yılı olan 2020, hazırgiyim açısından nasıl geçti? 2020’de pandemi başlamadan önce hazırgiyimde yüzde 1015 ihracat artışı bekliyorduk. Marttan itibaren çok sert bir fren oldu. Nisanda yüzde 40, mayısta yüzde 60 gibi daralmalar oldu ki inanılır gibi değil. Bunlar sektörde ciddi sıkıntı yarattı. Ama hazirandan itibaren açılmaların da başlamasının etkisiyle yılı yüzde 3.1 ihracat daralmasıyla kapattık. Dünya hazırgiyim mal ticareti geçen yıl yüzde 25 daraldı. Eticaret yapan firmaların siparişlerine devam etmesi ve yardımcı tıbbi malzemeler sayesinde hazırgiyimdeki daralma beklenenden az oldu. 2020’de 1.2 milyar dolarlık maske, önlük ihracatı oldu, bunlar olmasaydı hazırgiyimdeki daralma yüzde 78’i bulurdu. 2021’e de 1.5 milyar dolarlık ihracatla başladık. Ama birkaç ay durgunluk olacak. Ana pazarımız Avrupa’nın kapalı olduğunu düşünürsek şubat ve mart ayı verileri iyi gelmeyebilir. n Geçen yıl ne kadar stok elinizde kaldı? Bir anda 1.52.5 milyar dolarlık mal elimizde kaldı. Ama hazirandan itibaren de öncelikle yapılan hazır ürünler yüklenip gönderildi. Yılın sonuna baktığımızda çok rahatsız edici rakamlar elde kalmadı. Ödemeler ötelendi n Tahsilat yapabildiniz mi? Büyük alım gruplarının nakit akışlarında sıkıntı oldu. Vadeler bir iki ay uzadı. Pandemi öncesinde sevk edilen malların ödemeleri de ötelendi, bu bir gerçek. Vade uzatmaları kalıcı hale geldi. Bu maalesef ihracat yapanlar için bir finansman yükü getiriyor. 1 ayda ödemesini aldığımız müşteriler, vadeyi 3 aya çıkardı. 23 ay vadeli alanlar da ötelemeye gitti. Piyasa açılsın, öyle ödeyelim diyorlar. n Bu dönemde yabancı alım gruplarıyla nasıl görüştünüz? Online kanallardan görüştük. Doğru üreticiye, doğru ürünü, doğru zamanda, doğru fiyata vermeniz çok önemli. Eticaret sayesinde ürünler daha çok yakın coğrafyalardan alınıyor. Bu nedenle Avrupa için Türkiye’nin önemi artacak. n Pandemiyle ürün talepleri ve siparişlerde nasıl bir farklılaşma oldu? Ev içinde giyilen kıyafetlerde, iç çamaşırı, eşofman, çorap taleplerinde ciddi artış var. Biz jean alanında ev içi giyim koleksiyonu yapmaya karar verdik. Siparişler konusunda ise çok belirsizliğin, oynaklığın olduğu bir dönemdeyiz. Onlar planlamakta, biz de üretmekte zorlanıyoruz. Şeref Fayat Kur oynaklığı sıkıntı yaratıyor n Kur, 2020’de çok hareketliydi. Vadelerin de uzaması size zarar yazdı mı? Türkiye’de yanlış bir kanı var. Döviz artışı ihracatçıya yarar diye. Volatilitenin olduğu dönemde hiçbir ihracatçı son kuru kullanmaz. Avro’nun 10 TL, doların 8.50 TL olduğu dönemde, biz 6.50 TL dolar, 7.50 TL Avro ile maliyet yapıyoruz. Kurdaki bu oynaklık, ihracatçıya çok sıkıntı yaşatıyor. Yüzde 1015 geri gelen kurları kullanarak ihracat yapanlar için maalesef çok kötü günler. Bu dönemde aynı zamanda hammaddede de çok ciddi sıkıntılar yaşanıyor. Bazı hammaddeler Türkiye’ye girişte büyük ithalatçılar ve toptancılar tarafından yüksek kurlarla ithal edildi. Şimdi kurlar inmesine rağmen onların fiyatı düşmüyor. Bu dönemde hazırgiyimde ciddi sıkıntı var. Özellikle pamuğa gelen zamların da etkisiyle rakiplerimizle eşit şartlarda rekabet edecek boyutta alamıyoruz. Ocak ayında iplik ve hammaddede yüzde 15’e yakın artış oldu. Hammadde alamıyoruz. Yarın öbür gün hazırgiyim hammaddesiz kalabilir. n Şu an öyle bir risk var mı? Var tabii. Son iki üç haftadır ciddi sorun yaşanıyor. Şu an ihracatçı birlikleriyle müzakere ediyoruz. Bunların çözülmesi lazım. Türkiye İhracatçılar Meclisi ve Ticaret Bakanlığı’yla da görüşülüyor. Belki Türkiye kendi hazırgiyimini korumak için elyafını ve ipliğini daha kısıtlı ihraç etmeli. Ya da etmemeli. Bunun mutlaka halledilmesi lazım. Kg. fiyatı 4 dolar olan tekstil ve hammaddeleri ihracatı mı mantıklı, yoksa 16.5 dolar olan hazırgiyim ihracatı yapmak mı? Yarın pandemi bittiğinde ve Avrupa mal talep ettiğinde üretim tarafında ciddi sıkıntıya girebiliriz. Bu, büyük problem olabilir. İFLASLAR Yeni yatırım duymayacaksınız OLABILIR n Dolar kuru 7 TL seviyesine gel kredi kullanması mümkün değil, inn 2021 yılı genelinde neler öngörüyorsunuz? İlk yarıda iç piyasada bir hareket beklemiyorum. İhracatta ilk çeyrekte daralmalar olur ama aşılamalar arttığında piyasa açılır. Bu gerçekleşirse ihracatta yüzde 10’luk artış bekliyorum. Sektörde 19 milyar dolarlık bir ihracatı bulabiliriz. di. İhracatçılar olarak ideal bir kur seviyeniz var mı? Kurun geldiği seviye iyi değil. 7.50 TL altına inen dolar sıkıntı. Tamam, yüksek faiz verip doları frenlememiz gereken bir dönemdeyiz. Maalesef yüksek faizi alkışladığımız bir dönem, bunu üzülerek söylüyoruz. Çünkü bir sanayici olarak yüksek faiz ve düşük kurdan yana sanlar inim inim inliyor. Umarım gerçekten zorunlu olan bu faiz artışının sanayiye kırıcı bir etkisi olmaz ve enflasyondaki eksilme görülüp faizler geri gelir. n Yeni yatırım olmayacak yani? Yılın ilk yarısında herhangi bir yatırım duymayacaksınız. Bu finansman maliyetiyle mevzu bahis değil. İlk 6 ay sanayici için keyifli olmayacak. n Hükümetten neler bekliolmam mevzu bahis değil. Umarım n Bu dönemde borçları döndüreyorsunuz? bu çok uzun süreli olmaz. Bu TL fa bilecek misiniz? Kurtuluşumuz, ihracat ve üretimde. Özellikle üretim ve ihracat yapan sektörleri pamuklara sarıp uygun finansmana acil ulaşmalarını sağlamaları lazım. 6 ayı kesin yüksek faizle geçireceğiz. Bu finansman maliyetlerine katlanamayan firmalar olabilir. n Uygun finansman sağizleriyle herhangi bir ihracatçının, Türkiye’de hiçbir sektör finansimaman kullatçının DESTEKLER YETERSIZ lanmadan kendi yan Bu dönemde verilen destekler de var, yeterli mi? Destekler yeterliydi demek çok kolaycılık olur. Daha fazla destek verilmeliydi. Tüm oda ve borsalardan destek men İstihdam tarafında bir daralma oldu mu? İşçi çıkarmak şu anda yasak. Kısa çalışma ödeneği bitmeden ve normale geçmeden kaç kişinin işsiz kaldığını bilemiğıyla kavrulamaz. Esnaftan başlamak üzere tüm sanayi kollarında ciddi finansman desteğine ihtiyaç var. Bunun maliyeti ne kadar artarsa o kadar fazla sıkıntı olur. Yılın ilk yarısında nakit akışına çok dikkat edeceğimiz, masrafları çok kısacağımız bir dönem olacak. Bizden çok lanamazsa iflaslar olur sajları geliyor. Özellikle küçük esnaf ve küçük yoruz. daha kötü olan sektörler var. mu? işletmelerde destekler çok yetersizdi. Ama bi n Peki, iç piyasa nasıl? Üretim ve ihracat yapanlar poOlabilir tabii. Özellikle küçük, orta ölçekli firmaların finansmana ulaşımı için adım zim gibi ihracatçı ve imalata devam eden firmalarda turizmdeki ya da lokantalardaki kadar sıkıntı olmadı. Üretimde ve ihracatta olanlar bu dönemi 2020 için söylüyorum, bir şekilde mevcudu koruyarak geçirdi. Ama insanlar çok para kazandı demek İç piyasada sıkıntı büyük. 2020’de bir önceki yıla göre yüzde 20’lik daralma var. Birinci pandemiyi bir şekilde perakende tarafı çevirdi. Ama ikinci dalgayla perakendede ciddi sıkıntı yaşandı. AVM’lerdeki cirolarda düşüşler oldu. Hazırgiyim için sıkıntılı bir süreç olzitif ayrışıyor. Orta ve büyük ölçekli ihracatçılarımızda sıkıntı görmüyorum. Bu faizler, TL kredisi alacaklar atılmalı. doğru olmaz. du. Bu yılın da ilk yarısında yine sıkıntılar sürecek. için sıkıntılı olabilir. ATO Başkanı Gürsel Baran, zincir marketlere tüccara destek için çağrı yaptı: Kısıtlamada sadece gıda satın Zincir marketlere düzenleme talebi Türkiye İşçi Partisi 60, DİSK 54 yaşında Türkiye İşçi Partisi, (TİP) bundan altmış yıl önce 13 Şubat 1961’de, on iki sendikacı tarafından kuruldu. Ülkemizde emeğin, yurtseverliğin, demokrasinin anaokulu olarak tanındı. İşçilerin siyasi mücadelesinde umudun adı oldu. Bu umut mücadelesine 1967’nin 13 Şubatı’nda Madenİş, Lastikİş, Basınİş, Bağımsız Gıdaİş ve Türk Madenİş sendikalarının öncülük ettiği DİSK’in kuruluşu katıldı. TİP’in mücadelelerle geçen yarım yüzyılı aşkın tarihine damgasını vurmuş en önemli belge, Aralık 1978’de yayımlanmış olan “Demokratikleşme İçin Plan, 19781982” çalışmasıdır. Toplam 765 sayfayı bulan bu metin, dönemin “resmi” Beş Yıllık Kalkınma Planı (197983) karşısında emekten yana demokratik bir dönüşümün iktisadi yapıtaşlarını sergilemektedir. Dönem, 2. Milliyetçi Cephe dönemidir; Türkiye 12 Eylül faşizmine giden dönemeçlerden geçmektedir. Plan metninin sunuş satırları bunu açıkça vurgular: “Milliyetçi Cephe partilerinin ve tüm gerici odakların, ellerindeki mevzileri koruyabilmek ve iktidarı yeniden ele geçirerek demokratik hak ve özgürlükleri bütünüyle ortadan kaldırabilmek için sürdürdükleri gerici faşist saldırıların durdurulması görevi, bugün tüm demokrasi güçlerinin önündeki en ivedi sorundur.” Dönem bir yandan da ekonomik/siyasi krizin aşılması; Türkiye ekonomisinin dış bağımlılığının azaltılması ve siyasi sisteminin demokratikleştirilmesi mücadelelerinin verildiği karanlık günlerin dönemidir. Bu dönemde kaleme alınan “ ‘Demokratikleşme İçin Plan, 19781982’nin Türkiye’nin ekonomik gelişmesi için öngördüğü hedefler, burjuva ideologlarının çeşitli gerekçelerle haklı göstermeye çalıştığı, düşük kalkınma hızlarının işçi ve emekçilerin kaderi olmadığını da ortaya koymaktadır. Aynı şekilde bu çalışma, gene burjuva ideologlarının, kalkınmanın ancak işçi ve emekçi kitlelerin ‘kemerleri sıkmasıyla’ sağlanabileceği iddiasını kesin olarak çürütmektedir. ‘Demokratikleşme İçin Plan, 19781982’, işbirlikçi, tekelci büyük sermayenin ekonomik gücünün kırılmasıyla, hem işçi ve emekçi kitlelerin yaşam düzeylerinin yükseltilebileceğini hem de daha yüksek kalkınma hızlarına erişilebileceğini kanıtlamaktadır.” Plan metninin yazarları, söz konusu çalışmanın devletin resmi planlarına karşı “alternatif” bir plan olarak hazırlanmadığının altını özenle çizer. Zira, “Demokratikleşme İçin Plan, 19781982, ne resmi planların kapitalist ekonomik ilişkilerin işleyişini düzenlemekteki yetersizliğini gidermeyi ne de resmi planlara karşı kapitalizmin uzlaşmaz çelişkilerini yumuşatacak bir planlama alternatifi geliştirmeyi amaçlamaktadır.” Daha açık deyişle, “ülkemizde uygulanan ve ‘özel sektör için programlama’dan başka anlam taşımayan planlamanın en ‘yetkin’ biçiminin bile kapitalist ekonominin işleyişindeki anarşiyi ortadan kaldırması beklenemez. Kredi, vergi ve benzeri ekonomik politika araçlarıyla sadece kapitalizmin ekonomik yasalarının işleyişi içinde özendirmeyi ve yön göstermeyi amaçlayan kapitalist programlamanın hiçbir biçiminin, kapitalizmin uzlaşmaz çelişkilerine son vermesi de düşünülemez. ‘Demokratikleşme İçin Plan, 19781982’, büyük burjuvazinin çıkarlarına hizmet eden resmi planlardan daha iyisini değil, tam karşıtını gerçekleştirmeyi amaçlamaktadır.” Bütün bu nedenlerle, TİP’in Demokratikleşme İçin Plan metni, Türkiye coğrafyası içinde belki de o güne değin hazırlanmış en kapsamlı, en tutarlı ve en devrimci planlama belgesidir. Sunuş cümleleri şu sözler ile sonlanmaktadır: “ ‘Demokratikleşme İçin Plan, 19781982’ ülkemizde demokratikleşme sürecinin maddi temellerinin yaratılabilmesi için ekonomik alanda ilk adımda gerçekleştirilmesi gereken dönüşümleri ve önlemleri içermekte, işçi ve emekçi kitlelerin yaşam düzeylerinin yükseltilmesini ve üretim sürecinin yönetimine etkin bir biçimde katılmalarını öngören yapısal dönüşümleri tasarlamaktadır.” Nice 54’lere, 60’lara... Ankara Ticaret Odası (ATO) Başkanı Gürsel Baran, zincir marketlerin bir evin her türlü ihtiyacını karşılayacak şekilde ürün konseptlerini genişlettiklerini, bunun da esnafın mağduriyetine neden olduğunu belirterek hafta sonları salgın kısıtlamaları sona erene kadar gıda dışı ürün satmama çağrısında bulundu. Zincir marketlerde, gıdanın yanı sıra tekstilden züccaciyeye, halıdan televizyona, hırdavattan inşaat malzemesine kadar geniş bir ürün yelpazesi bulunduğunu dile getiren Gürsel Baran, “Vatandaşlarımızın genel alışkanlığı, ihtiyaçlarını hafta sonu alışverişlerde gidermesidir. Pandemi kısıtlamaları nedeniyle hareket kabiliyeti kısıtlanan vatandaşlar, ihtiyaçlarını hafta sonları açık olan marketlerden karşılıyor. Bu durum da yüzlerce ürünün satıldığı sektörlerde ticaret yapan üyelerimizin mağduriyetine yol açıyor” dedi. Orantısız güç Zincir marketlerin rekabet ettikleri sektör sayısının giderek arttığını hatırlatan Gürsel Baran, ticaret yaparak ayakta kalmaya çalışan üyelerinin zinHaftasonları, haksız rekabetin önlenmesi istendi. cir marketlerin orantısız gücüden çorapçıya, hırdavatçıdan bebek nün altında ezildiklerini belirtti ve mağazalarına, kırtasiyeciden elektşunları söyledi: ronik eşya satıcısına kadar hafta so“Hükümetimiz tekel ürünleri ko nu dükkânını açamayan tüccarlarınusunda haksız rekabetin önüne ge mıza da sahip çıkmamız gerekiyor. çerek marketlerde cumartesi ve pa Tüccarımızı genel giderlerini bile zar günleri tekel ürünü satışlarını karşılayamayacak duruma getirmeyasakladı. Aynı şekilde tuhafiyeci yelim.” l Ekonomi Servisi Rekabet Kurumu, hızlı tüketim malları perakendeciliği sektör incelemesi ön raporunu yayımladı. BİM, A101, Migros, Şok ve CarrefourSA’nın sektörde toplam pazar payının hızla arttığına dikkat çekilen raporda, bu alanda düzenlemeler yapılması önerisinde bulunuldu. Raporda şöyle denildi: “İndirim marketleri tarafından tasarlanan bu ürünler çoğunlukla küçük ve orta ölçekli üretici veya çiftçiye ürettirilmektedir. Perakende seviyedeki gücünün de etkisiyle indirim marketler bu satıcılar karşısında önemli bir alıcı gücüne sahip olmaktadır. Bu gücün kötüye kullanılması söz konusu satıcıların faaliyetlerini zorlaştırarak bu teşebbüslerin rekabetçi güçlerini zayıflatabilecektir.” Lokantalara eadisyon zorunluluğu getirildi Gelir İdaresi Başkanlığı efaturaya geçiş zorunluluğu kapsamında “Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği”ne eklenen bir madde ile lokanta, kafe, pastane, bar, pavyon gibi masada servis yapılan gerçek usulde vergilendirilen işletmelere eadisyon uygulaması zorunluluğu getirildi. Resmi Gazete’de yayımlanan tebliğle birlikte Gelir İdaresi Başkanlığı, yıllık veya aylık satış hasılatlarını dikkate alarak geçiş sürecini belirleme konusunda yetkilendirildi. Başkanlığın geçiş hazırlıkları için en az 3 ay süre vereceği kaydedilen tebliğde herhangi bir başlangıç tarihi yer almadı. Ayrıca SGK ile sözleşme imzalayan sağlık hizmeti sunucuları ile medikal malzeme ve ilaç/etken madde temin eden tüm mükelleflere de 1 Temmuz’dan itibaren efatura uygulamasına geçiş zorunluluğu getirildi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle