30 Nisan 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
12 3 OCAK 2021 PAZAR YORUM/HABER Yeniden hatırlamak için kısa film önerileri Sevgili dostlarım, insanların genetik kodları olduğu gibi ülkelerin de genetik kodları vardır. Örneğin Akdeniz ülkeleri insanları büyük jestlerle, büyük seslerle konuşur, sık sık kucaklaşır, kuzey ülkelerinde insanlar sakindir, yemeklerini sessizce yerler, birbirlerine pek sarılmazlar. Bir Çingene topluluğundaysa çalgısız, oyunsuz yemek olmaz. Afrika’nın pek çok yerinde dostluk gösterisi mızraklarla birbirlerine dokunmaktır. İnsanoğlunun genetik kodları uzun zamanlar içinde değişirse de pek çok şey aynı kalır. Ülkelerin de! Şimdi bu önemli bilgiyi neden veriyorum, çünkü ülkelerin yaşam kodları aynılaşıyor. Çünkü salgınla birlikte dijital dünyaya doğru hızlı bir giriş yaptık. Ve pek çok genetik alışkanlığımıza el konuldu. Şimdilerde dijital dünyanın egemenliği altındayız ve işte tam burada bu dijital dünyayı kendi ülkemizin ana kodlarını yeniden anımsatmak için Kar yok, bu da züğürt tesellisi. kullanabiliriz. Tüm genç insanlara ve kendini genç hisseden tüm yaş almışlara bazı önerilerim var. Huyum kurusun, öğrencilerimi, atölye arkadaşlarımı özledim, bu öneriler biraz da bunun için. Elimizde akıllı bir telefon ve sizi seven dostlarınızla söylemek istediğiniz sözleri, kısa bir filmle hemen hayata geçirip dijital kanallarda yayımlayabilirsiniz. Benim aklıma birkaç öneri geldi, birlikte çoğaltalım: Başlıyoruz: 1. Mekânımız bir okul bahçesi, bir köşede çocuklar kocaman taşlarla santraç oynuyor, bir köşede resim yapıyorlar, bir köşede balerin yürüyüşü yapmaya çalışıyorlar. Müthiş parlak renkler ve bir mutluluk duygusu, sonra içeri giriyoruz, bir kimya laboratuvarı deney yapan öğrenciler, bir başka sınıfta şiir okunuyor. Slogan: Çocuklarımızın için yeni bir yaşam! 2. Sabah vakti, kasketli bir adam seyirciye doğru yürüyor, elinde bir sepet. Kameraya yaklaştığında, duruyor ve elindeki sepetten önce tütün, ardından haşhaş çiçeği, ardından şekerpancarı çıkarıyor ve seyirciye doğru konuşuyor: “Tütününü unuttun, hatırla!” “Haşhaşını unuttun, hatırla!” “Şekerpancarını unuttun, hatırla!” Bunlar yeniden senin olmalı! 3. Görüntüler birbiri ardına akmaya başlıyor. Ören yerleri, nehir kıyıları, doruklarında karlı muhteşem dağlar, kanyonlar. Bu görüntüleri rahatlıkla internet aracılığıyla bulabilirsiniz. Ardından bu kentlerin girişlerindeki neresi olduğunu belirten levhalar birbiri ardından akıyor. Slogan: Bütün kentler bizimdir! 4. Bir adam binanın tepesine çıkmış, kendini attı atacak. Aşağıda insanlar “at, at” diye bağırıyor. Ve birden üç dört kişi fırlayıp adamın bulunduğu yere çıkıyor, sözlerini duymuyoruz ama adamı ikna edip kucaklayarak indiriyorlar. Aynı anda “at, at” diye bağıranlar, utançla başlarını eğip birbirlerine sarılıyorlar. Slogan: Yeniden insan olduğumuzu hatırlamalıyız! 5. Ada. Bisikletli genç kızlar. Kızların bazılarında şort, bazılarının başı bağlı, ama rüzgâra karşı hep birlikte şen şakrak uçar gibiler. Slogan: Özgürlük herkes için! 6. Bir plazanın yukarıdan görünümü. Çalışanlar kafeslere konmuş farelere benziyor. Hepsi aynı hareketleri yapıyor. Esir gibiler. Ve bir süre sonra hepsi birden önlerindeki camları kırmaya başlıyor ve haykırıyorlar: Ben robot değilim, ben insanım! 7. Bir çukur, çukurda bir asker nereden geldiği belli olmayan bir kurşunla vurulup ölüyor. Ölüm anından sonra “Kestik” diye bir ses duyuluyor ve asker, yanına gelen çekim asistanı kız tarafından çukurdan çıkarılıyor. Sonra mekâna yönetmen ve ekip giriyor, askeri alkışlıyorlar. Slogan: Savaş bir film değildir. 8. Bir adam çocuk yaşta bir kızın elinden tutmuş yürüyor. Kız gelinlik giymiş, bir duvak yüzünü kapatmış. Yürüyorlar. Birden dört beş kadın onlara yaklaşıyor. İçlerinden biri elinde yapma bir bebek koşarak gelinlikli kızı adamın elinden alıyor. Son sahne, kadın kıza bebeği uzatıyor, kız yüzündeki örtüyü çekerek indiriyor, bebeğe sarılıyor ve seyirciye gülümsüyor. Slogan: Çocuk gelinlerin olmadığı bir dünya yaratabiliriz! Benim şimdilik aklıma gelenler bunlar, sizlerin kim bilir daha ne parlak önerileri olacaktır. Üşenmeyin, hemen grubunuzu kurup işe koyulun. Bakın yanınızda pek çok gönüllü bulacaksınız. Çünkü sloganımız şu: Film yapmayı sevdiğim için film yapıyorum. Şimdi diyeceksiniz ki bunları nerelerde göstereceğiz. İşte kısa filmin faydaları, grev yapan fabrikaların önlerinde, işçi toplantılarında, parti toplantılarında, herhangi bir kahvede bunları gösterebilirsiniz. Bu arada çok şanslısınız, internet sizin! 3 OCAK 2021 SAYI: 34784 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına ALEV COŞKUN Genel Yayın Yönetmeni AYKUT KÜÇÜKKAYA Yayın Koordinatörü Serkan Ozan Yazıişleri Müdürleri İpek Özbey Olcay Büyüktaş Akça (Sorumlu) Hakan Akarsu (Ekler) Görsel Yönetmen Münevver Oskay Reklam Genel Müdürü Ayla Atamer Törün l Haber Merkezi: Murat Hantaş l Gece: Ayça Bilgin Demir l Dış Haberler: Mine Esen l Ekonomi: Jale Özgentürk l İç Politika: Ali Açar l Kültür Sanat: Yazgülü Aldoğan l Fotoğraf: Uğur Demir l Spor: Sami Gürel l Ankara Temsilcisi: Sertaç Eş Güvenevler Mah. Güneş Cad. No: 8/1 Çankaya 06690 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 l Ege Bölge Temsilcisi: Tuncay Mollaveisoğlu Halit Ziya Bulvarı 1352 sok. 2/3 Pasaport İzmir. Tel: (0232) 441 12 20 Yayın Kurulu: Alev Coşkun (Başkan), Ali Sirmen (Bşk. Yrd.), Aykut Küçükkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Kemal Işık Kansu, Orhan Bursalı, Mine Kırıkkanat, Miyase İlknur, Ataol Behramoğlu. l Mali ve İdari İşler Müdürü: Osman Selçuk Özer Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: [email protected] Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: [email protected] Yaygın süreli yayın Baskı: l İstanbul: İleri Basım mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. A.Ş Yenibosna mh. 29 Ekim Cd. no: 1A/41 Bahçelievler/İstanbul Tel : 0212 454 35 10. l Ankara : İleri Basım mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. A.Ş Saracalar mh. 57. cd. no: 21/A Akyurt/Ankara Tel : 0312 353 29 61. l İzmir: İleri Basım mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. A.Ş Fatih mh. 199 sok. no:1/7 SarnıçGaziemir/İzmir Tel : 0232 483 96 60. l Adana: İleri Basım mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. A.Ş Levent mh. 1791 sok. no: 33/A Yüreğir/Adana Tel : 0322 346 36 25. l Trabzon: İleri Basım mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. A.Ş Organize sanayi Bölgesi no: 2 Arsin/Trabzon Tel : 0462 71 40 20. l Antalya: İleri Basım mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. A.Ş Yenigöl mh. Serik cad. Havaalanı yolu üzeri no: 38 Antalya Tel : 0242 340 50 40. Dağıtım: Turkuvaz Dağıtım Pazarlama A.Ş. Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. NAMAZ VAKİTLERİ İmsak Güneş Öğle İkindi Akşam Yatsı İstanbul 06:51 08:22 13:13 15:34 17:55 19:21 Ankara 06:34 08:03 12:58 15:22 17:43 19:07 İzmir 06:54 08:22 13:21 15:49 18:10 19:32 Türkçede nasıl “armut dibine düşer”se, Fransızcada da “köpekler kedi doğurmaz” ve çocuklar, eninde sonunda, şaşmaz bir kesinlikle ana babaların dizi dibine dökülürler. Mutlaka başka dillerde de eşdeğerleri var olan bu ampirik bilgeliğin talihle, kaderle, kısmetle ilgisi yoktur. Çocuklar, hırlı gibi yapan hırsız baba, doğru gibi yapan eğri ana, iyi gibi yapan kötü aile, köklü gibi yapan sonradan görmeleri yutmazlar. Daha minicik birer bebekken, kocaman gözlerini diktikleri ana babaların ciğerlerini okurlar! Ve kendi değerlerini, onların yapmacık “gibi”lerine değil; tomografisini çektikleri “öz”lerine ayarlarlar... Armudun dibine düşmesi, işte bu anlamda fıtrat sayılır. Ben çocuklardan çıkan “ah”lara da inanırım, çocuklar aracılığıyla ebeveynlere çektirilen “ah”lara da. Hatta kişilikler güçlüyse, ünlüyse, iyilikleri ve kötülükleri pek çok insanın yaşamını değiştirip etkilediyse; soylar boyu süren bir uğur ya da uğursuzluk taşır, devinimi içinde. Halkların babişkosu Tarihe Jozef Stalin adıyla geçen “halkların babişkosu” Yosif Visaryonoviç Cugaşvili, daha önce bu köşede anlattığım can çekişmesi ve ölüm biçemiyle, kanına girdiği yoldaşlarının, muhaliflerin, oradan oraya savurup sürdüğü insan topluluklarının “ah”ını tam ödememişti. Asıl darbeyi, kimseye acımadığı bencil yaşamında sevgiyle bağlandığı tek canlı, biricik kızı Svetlana’dan yedi. Svetlana Alliluyeva, “hayatını mahveden ahlaki ve ruhani bir canavar” olarak tanımladığı babasını, annesini öldürmekle, erkek kardeşini ölüme göndermekle suçladı. Fırsatını bulur bulmaz ABD’ye kaçtı, Lana Peters adını aldı. Dünyaya Stalin’in kötücüllüğünü anlatmak, biricik kızının gelir kapısı, ekmek teknesi oldu. Anlaşılan aldığı “ah”lara evlat ihaneti de yetmemiş olacak ki 2000’li yılların başında bir de torun çıktı piyasaya. Yevgeni Cugaşvili adında biri, “Ben dedemin torunu, üçüncü kuşak Stalin, Armudun dibi, soyun çöpü Rusya’ya Sovyet ihtişamını geri getireceğim!” diye tutturdu. Postmortem maskaralık Rusya’nın Sovyet ihtişamının dönüşünü istediği pek belli değildi. Ama olasılığı bile Stalinci parti başkanı, emekli albay Grigori Oriani’yi küplere bindirdi. Stalin gibi Gürcü olup “halkların babişkosu”yla akraba olmamak talihsizliğiyle doğan albay Oriani; yıllarca hayranlık besleyip sahip çıktığı idolün manevi mirasından kolay vazgeçer mi? Mikroskopik seçmen bahçesinde peydahlanan Yevgeni Cugaşvili’yi dedesinin torunu olmamakla suçladı. “Stalin’in oğlu Yakov Cugaşvili’nin tek çocuğu vardır, o da kız ve adı Galia’dır. Ya bu torun kadından dönme transeksüel ya da sahtekâr!” diyordu. Durum buraya kadar, Stalin’in ruhu açısından tahammül edilebilir ölçüde komikti. Ama koca Stalin’den artakalan bit kadar Stalinci parti başkanı emekli albay, ortaya çıkan torunu “Stalin ailesinin içine Siyonistler tarafından sokulmuş bir casus” olmakla suçlayınca işin rengi değişti. Stalin, ömrünü Siyonist avına harcamış, kendi doktorlarını bile Siyonist diye öldürtmüş bir cellattı. Kaderin cilvesine bakar mısınız? Kendi torunu, aynı suçlamayla karşı karşıya kalıyordu! Yevgeni Cugaşvili, uğradığı “soysal” saldırıyı tabii ki mahkemeye taşıdı, müfteriyi dava etti. “Halkların babişkosu” gaddar Stalin yaşarken yargılanamadı ama adliye koridorlarında postmortem bir maskaralığa torunu aracılığıyla mahkum edildi. Vampirlikten kebapçılığa Tarihe haksız bir iftirayla Transilvanya vampiri diye geçen Kazıklı Voyvoda, namı diğer Vlad Drakula’nın lanetli kaderi de sahte bir torunun soytarısı olarak hükmünü sürdürdü. Kendisine Kretzulesco Prensi dedirten Ottomar Rodolphe Vlad Dracula; Almanya’nın Schenkendorf kasabasında “Drac Prensliği” diye bir Walt Disney prensliği kurmuş, “Şeytan Bifteği” adını verdiği bir lokanta açmış, plastik yarasalar ve naylon örümcek ağlarıyla donattığı mekânda; Alman Kızılhaç’ıyla ortaklaşa “Kazıklı Voyvoda” konserleri düzenliyor ve yakıştırma ecdadının afiyetle içeceği kanları Kızılhaç’a bağış olarak topluyordu. İnsanlık tarihine yüzyıllar boyu dehşet saçan Kont Drakula’nın soytarılık çilesi, aslında torunlarının torunlarından birinin evlatlığı olan Ottomar Rodolphe Vlad Dracula 2007 yılında ölünce, ancak bitti. Evlere şenlik torunlar Her zaman söylerim: Çocuklar ödül ya da cezadırlar ve bu gerçeğin herhangi bir inançla ilgisi yoktur. İstisnalar vardır elbet ama kuralı bozmaz, övünülecek evlatlar düzgün insanların ödülü, utanılacak evlatlar yamukların cezasıdır. Türkiye’nin gelmiş geçmiş, kaderini elinde tutmuş ve tutmakta olan muktedirlerin çocuklarına şöyle bir göz atarsanız, yoz politikacı soyundan ancak zibidilerin türediğini rahatlıkla görürsünüz. Ama zaman, bazı muktedirleri salt zibidi evlatlarla cezalandırmıyor. Çok korkak oldukları için çok korkutan muktedirleri, namlarına güldüren torun kuşaklarıyla da taciz ediyor. İkinci Abdülhamit’in üçüncü kuşak torunu Orhan Osmanoğlu’na bakın, ne demek istediğimi anlarsınız. 2021 umarım 2020 soyundan ve suyundan değildir, yeni yılınız kutlu olsun, uğurlu gelsin, mutluluklar getirsin. Ömür takviminden her gün dığı için “çılgın bir hamle” yaptı. bir yaprak eksiliyor. Çılgın. Zira “dinen tartışmalı” Hayat sermayemiz azalıyor. bir hamle bu. Rabbimizin huzuruna, heMilletvekili olma vasfına sasap gününe biraz daha yaklahip olmasa da vitrine “Leblebi” şıyoruz. adlı bir köpeği çıkardı. Bu laik Ahirette karşılığını görecebir açılım. ğimiz “amel defterleri”miz kaSaray’ının kapısında tasmaPürüzsüz, virüssüz, barıyor. Geçen yıllarımızın muhasından tutarak Leblebi ile poz verdi. Emine Hanım ile birlikte. sebesini yapalım. Nefsimizi hesaba çekip kendimizle yüzleşelim. Reyizsiz Vatandaş, leb demeden leblebiyi anlayacak; Reyiz de elde rakı kadehi, bir avuç leblebi ile Hata ve günahlardan vazpoz vermişçesine Leblebi üzegeçip tövbe edelim. Başkentimiz pandemi ve cuma rinden sempati toplayacak. Kendimize, ailemize ve “tüm nedeniyle değişmiş olmalı ki İstanbul Yerli ve milli atışmasında da mahlukata” karşı sorumluluklarımızı hıfzısıhhası bütün ülkeyi kapsayan Kılıçdaroğlu’na bir gol atmış olacaktı. hatırlayalım. bir karar alıyor! Milli Piyango artık yerli ve milli deH Maske, mesafe uyarısı tamam da ğil. Ama Leblebi?! Bu satırlara, günah ve suç olur aptes alıp camiye giden cemaate, bir H korkusuyla, “tırnak” atmadım. de “temizlik” uyarısı sinir bozucu. Hedef sokak hayvanlarına duyarReyiz’in dinifiili yardımcısı Diya Hele de cemaat arasında lı ve örgütlenmiş kesimin kalbine girnet Başkanı Erbaş’ın, 1 Ocak CuReyiz’in olacağını bile bile. mekti. ma günü camilerde okuttuğu hutbe Ya “ikametgâha en yakın cami” Ama dinen riskli bir girişim. den aynen. uyarısı? Çamlıca Camisi’ni bırakıp Zira, köpek “mekruh” (dinen sakı2023’ü geçtik, gözünü 2053’lere Ayasofya’ya gidecek Reyiz’e laf mı nılması gerekli) bir mahluk sayılıyor. dikmiş Reyiz de hutbeyi dinleyenler sokuluyor? İslam Ansiklopedisi’nde eski Diyaarasındaydı. FETÖ operasyonlarının sürmesi net İşleri Başkanı Profesör Ali Bar“Hayat sermayemiz azalıyor”, “he boşuna dağil. dakoğlunun yazdığı “köpek” madsap gününe biraz daha yaklaşıyoruz” H desinde, bekçilik, hayvancılık give “hata ve günahlardan” söz etmek “Pandemiden sonra, hiçbir şey es bi “bir sebep olmaksızın köpek besErbaş’ın başına bir iş getirmeyecek. kisi gibi olmayacak” buyurmuştu. leyen kimsenin çeşitli iyi davranışlaReyiz de bilir ki bunlar “vazife ica“Sonrasını” beklemeden birini ca rından elde edeceği sevaptan (..) her bı” sözler. mi çıkışında açıkladı bile: gün bir miktar eksileceği” belirtiliyor. Erbaş deneyimli memur. “VatanBaşı örtülü kadınlarımız CHP’ye Reyiz’in garantili müteaahhitler daşlara” değil de, “tüm mahlukata” üye olurlarsa, “vitrin mankeni”, üzerinden yaptığı “günah stoku”nu karşı sorumluluktan söz ederek ted AKP’ye gelirlerse “hidayete ermiş” karıştırmasak bile “her gün bir mikbirini alıyor. (“Mahlukat”ın önemi az sayılacaklar. tar eksilecek” bir “sevap stoku” dilesonra!) H yelim ki vardır. H Siyaset de bir tür “vitrin düzenleYoksa bir de Leblebi yüzünden Yılbaşı sokak yasağının istisnaları me” sanatı. yanacak! arasında cuma cemaati yoktu. Partiler, vitrine her kesimden H Ama Ankara’daki Reyiz’in yeni yıla “manken” koyabiliyorlar. Maksat göz İslam kaynakları köpek beslenen İstanbul Kısıklı’daki evinde çocukla boyamak, çok oy almak. eve “meleklerin girmeyeceğini” de rı ve torunlarıyla gireceği cumayı da 2002’den beri AKP’nin iki gözü belirtiyor. Ayasofya’da kılacağı belli olunca, İs görmez engellilerden, şeyhlere şıhla Cennetten kovulmuş da olsa, Aztanbul Hıfzısıhhha Meclisi toplandı. ra ve futbolculara “vitrin süsü” yap rail de aslen bir melek. Tek cümlelik bir karar aldı: madığı “manken” kalmadı. Leblebi’ye Azrail’e, mesela Covid“1 Ocak 2021 günü cuma namazı CHP de öteki partiler de vitrin dü 19’a karşı, Reyiz’in aldığı bir tedbir na gitmek isteyen vatandaşlarımız te zenlemeleri yaptı. olabilir mi? mizlik, maske, mesafe kurallarına ria Ama Reyiz’inki, daima en zengin, Aşılar da gecikiyor. yet etmek ve araç kullanmamak kay en göz alıcı oldu: Bizler de mi birer köpek edinsek? dıyla ikametlerine en yakın camiye gi “Benim 75 tane Kürt milletvekilim Ve en kısası, en makbul sayılan dip gelebilmelerine karar verilmiştir.” var!” övünmesi hâlâ belleklerde. 2021 duamızı etsek: Bu tek cümle ve İsviçre peyniri gi19. yüzyıla duhul ederken paraya “Pürüzsüz, virüssüz, Reyizsiz bir yıl bi deliklerle dolu: ve oya çevirecek pek bir şey kalma yarabbi.” KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK [email protected] ‘Nedensiz’ katliam! 2020’de katledilen 300 kadından, 182’sinin neden öldürüldüğü tespit edilemedi. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun açıkladığı 2020 yılı raporuna göre, geçen yıl erkekler tarafından 300 kadın öldürüldü. 171 kadın ise şüpheli şekilde ölü bulundu. Öldürülen 300 kadının 97’si evli olduğu erkek, 54’ü birlikte olduğu erkek, 38’i tanıdık birisi, 21’i eskiden evli olduğu erkek, 18’i oğlu, 17’si babası, 16’sı akraba, 8’i eskiden birlikte olduğu erkek, 5’i kardeşi, 3’ü tanımadığı birisi tarafından katledildi. Raporda, “Öldürülen 300 kadından 182’sinin neden öldürüldüğü tespit edilemedi, 22’si ekonomik, 96’sı da boşanmak istemek, barışmayı/evlenmeyi/ilişkiyi reddetmek gibi kendi hayatına dair karar almak isterken öldürüldü. 182 kadının hangi bahaneyle öldürüldüğünün tespit edilememesi, kadına yönelik şiddet ve cinayetlerin görünmez kılınmasının bir sonucudur” değerlendirmesi yapıldı. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ise 2020’de kadın cinayetlerinin yüzde 21 oranında düştüğünü iddia etti. l Haber Merkezi Bodrum’da kan donduran cinayet İzmir’de şüpheli ölüm Muğla’nın Bodrum ilçesinde Ukrayna uyruklu Kristina Novytska’ya (25) ulaşamayan yakınlarının ihbarı üzerine harekete geçen polis ekipleri, genç kadını evinde sandalye üzerinde elleri arkadan kelepçeli ve başına poşet geçirilmiş halde ölü buldu. Cinayete ilişkin soruşturma sürüyor. İzmir’de Özbekistan uyruklu Mubınabonu B’nin (28), site içerisinde bulunan bir blokun 10’uncu katından kendisini boşluğa bıraktığı iddia edildi. Mubınabonu B., tüm müdahalelere rağmen yaşamını yitirdi. Gaziantep’te Özlem K. (24), 6 aylık bebeği ile yaşadığı evde karnından tabancayla vurulmuş halde bulundu. Özlem K’nin hayati tehlikesinin bulunduğu belirtildi. l Haber Merkezi Çevre aktivisti Keserci evinde ölü bulundu Muğla’da “Son Mohikan” lakaplı çevre aktivisti Gürsel Keserci (58) evinde ölü bulundu. Sözcü’nün haberine göre, Datça’da çevredoğa etkinliklerine verdiği destekle tanınan Keserci’denhaber alamayan arkadaşları, Keserci’nin Turgutreis Mahallesi’ndeki evine geldi. Kapının açık olması üzerine eve giren arkadaşları, Keserci’yi yatağında cansız halde buldu. Keserci’nin ölümüyle ilgili soruşturma başlatıldı. l Haber Merkezi Iraklı iş insanına suikast girişimi: Korumayı öldürüp, kaçtı Türkiye’de yatırımları bulunan Iraklı iş insanı N.H.M., iddiaya göre birkaç yıldır kendisine ve işyerlerine yönelik tehdit alıyordu. Geçen günlerde Küçükçekmece’de bulunan lojistik firmasına gelen bir şüpheli, koruma görevlisi Muhammet Şevki Taner’e (50) N.H.M.’nin nerede olduğunu sordu. Kapı önünde bir süre tartıştıktan sonra şahıs, Taner’e üç el ateş edip kaçtı. Ağır yaralanan Taner, ambulansta hayatını kaybetti. l İHA ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI [email protected] Tarikat liderinin oğlu, Milli Piyango Genel Müdürü oldu Yeniçağ yazarı Murat Ağırel, dün “Suçlu benim” başlıklı yazısında eski tarikat lideri Timurtaş Uçar’ın oğlu Bekir Yunus Uçar’ın Milli Piyango Genel Müdürlüğü görevi yaptığını yazdı. Ağırel yazısında: “Milli Piyango çekilişleri Demirören Grubu ve İtalyan ortağına devredildi. Genel müdürlüğünde de vaazlarıyla 19801990’lı yıllarda birçok insanı etkileyen tarikat lideri Timurtaş Uçar’ın oğlu Bekir Yunus Uçar var. Ne garip değil mi? Babanız yıllarca piyangoyu kumar olarak değerlendirecek sonra siz gelip Milli Piyango Genel Müdürlüğü’ne atanacaksınız. Hayat işte...” ifadelerini kullandı. l Haber Merkezi
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle