02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
HABER 9 28 OCAK 2021 PERŞEMBE Mahkeme kızını istismar eden sanığa 45 yıl yerine 30 yıl hapis cezası verdi Takım elbiseye ceza indirimi KÜBRA KÖKLÜ İstanbul Beykoz’da 17 yaşındaki kızına istismarda bulunan Yılmaz Karadağ’a 45 yıl hapis cezası veren mahkeme, iyi hal indirimi uygulayarak cezayı 30 yıla indirdi. Karara tepki gösteren mağdur avukatı Ayten Bademci, iyi hal indirimi uygulanmasına itiraz edeceklerini açıkladı. Beykoz’da yaşanan aile dramını Cumhuriyet gündeme getirmişti. İstanbul Anadolu Ağır Ceza Mahkemesi’nde önce‘HOCADAN İZİN ALDIM’ DEMİŞTİ 19Mayıs 2020 tarihinde hasımının silahlı saldırısına uğrayan Yılmaz Karadağ, araya giren eşi G.K’nin kendisine siper olmasıyla hayatta kaldı. Eşi G.K’nin saldırıda yaşamını yitirmesinin ardından kızına istismarda bulunduğu iddia edilen Karadağ, tutuklanarak cezaevine gönderildi. Babasından şikayetçi olan mağdur kız çocuğu ilk duruşmada verdiği ifadede, ki gün görülen davanın karar duruşmasında, mütalaasını açıklayan savcı sanık Yılmaz Karadağ’ın çocuğuna cinsel istismar suçu işlediğine kanaat getirerek cezalandırılmasını istedi. Son sözleri sorulan Karadağ, suçlamayı kabul etmediğini dile getirerek, “Ölen eşimin ailesi bana iftira atıyor. Allah’a inancım olduğu için kızıma böyle bir şey yapmadım” “Boğazıma bıçak dayadı ve ilişkiye zorladı. Bana ‘Ben bu olayı hocalara sordum. Babanın kızına caiz olduğunu, ancak kızlık zarını bozmayacak şekilde ilişkiye girilmesi gerektiğini söylediler. Artık sen benim karımsın’ dedi” iddialarına bulunmuştu. dedi. Duruşma sonunda kararını açıklayan mahkeme heyeti, sanık Karadağ’ın cinsel istismar suçunu zincirleme işlediğini belirterek 45 yıl hapis cezası verdi. Ancak heyet, sanığın yargılama sürecindeki olumlu davranışlarını gerekçe göstererek hapis cezasını 30 yıla indirdi. İtiraz edecek Mağdurun avukatlığını üstlenen Önce Çocuklar ve Kadınlar Derneği’nden Ayten Bademci, iyi hal indirimi uygulanmasına tepki göstererek “Duruşmada takım elbise giyerek geldiği için iyi hal indirimi uygulandı ve 30 yıl hapis cezası aldı. Ceza indirimine itiraz edeceğiz” dedi. l İSTANBUL DİNK SUİKASTI DAVASI Gün: Savcı hakikati örtüyor AGOS Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in öldürülmesine ilişkin, Fethullahçı Terör Örgütü (FETÖ) elebaşı Fethullah Gülen, eski savcı Zekeriya Öz, gazeteciler, jandarma ve eski emniyet görevlilerinin de aralarında bulunduğu 6’sı tutuklu 76 sanığın yargılandığı davada, gazeteci Ercan Gün son savunmasını yaptı. FOX TV eski Haber Müdürü ve yaklaşık 4.5 yıldır tutuklu sanık Ercan Gün, “2006’da Zaman gazetesinden ayrıldım. 2007’de Zaman gazetesi tarafından hesabıma yatırılan para geçmiş alacağım ve kıdem tazminatıdır. Savcılık, hiçbir delile dayanmadan hakikatin üstünü örtüyor. Cinayetin aydınlatılması için gösterdiğim çabanın sonucu bu mu olacaktı? Meslektaşımın söylediği gibi, şimdi ‘güvercin tedirginliğinde’ hakkımda verilecek kararı bekliyorum. Tahliyemi ve beraatımı istiyorum” diye konuştu. Mahkeme, sanıklar Ali Fuat Yılmazer, Ramazan Akyürek, Muharrem Demirkale ve Yüksel Avan’ın son savunmalarının alınması için duruşmayı 1 Şubat’a erteledi. l DHA 3 SANIK HÂLÂ TUTUKLU Acun Karadağ’a tahliye Kanun Hükmünde Kararname ile ihraç edildikten sonra Ankara’nın Yüksel Caddesi’nde “İşimizi geri istiyoKaradağ ruz” eylemi düzenleyen ve 22 Ağustos 2020’de tutuklanan Acun Karadağ, Alev Şahin, Nazan Bozkurt, Mehmet Dersulu, Armağan Özbaş ve Mahmut Konuk’un ikinci duruşması Ankara 28. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yapıldı. Tutuklu yargılanan Karadağ, Şahin, Dersulu ve Bozkurt duruşma salonuna getirildi. Mütalaasını açıklayan iddia makamı tutuklu sanıkların tutukluluk halinin devamına karar verilmesini istedi. Mahkeme, Karadağ’ın tahliyesine, Şahin, Dersulu ve Bozkurt’un tutukluluk halinin devamına karar verdi. Duruşması 5 Nisan tarihine ertelendi. l ANKARA/Cumhuriyet KAÇIRILAN DENİZCİLER ‘Ancak fidyeyle kurtarılabilirler’ Nijerya açıklarında korsanlar tarafından kaçırılan 15 Türk denizcinin ailesinin endişeli bekleşi sürerken, korsanların fidye için henüz yetkililerle bağlantı kurmadığı belirtildi. Bahçeşehir Üniversitesi Denizcilik ve Global Stratejiler Merkezi Başkanı ve Emekli Tümamiral Doç. Dr. Cihat Yaycı, bölgede saldırıların sık sık tekrarlandığını hatırlatarak “Gemiye çıktıktan sonra insanları rastgele ateş ederek korkutuyorlar, öldürüyorlar. Bir kısmını rehin alıyorlar sonra sigorta şirketleriyle pazarlığa geçiyorlar. Denizcilerimiz bu pazarlık neticesinde kurtarılacaktır. Türk gemicileri kurtarmak için devletler bir girişimde bulunursa da can kayıpları olabilir” dedi. l DHA BIR NESLI YETIŞTIREN KÖY ENSTITÜLERI, 67 YIL ÖNCE KAPATILDI Eğitimciler Hasanoğlan’da buluştu “Cumhuriyetin sabah güneşi” olarak adlandırılan Köy Enstitüleri’nin kapatılışının 67. yılında, eğitimciler, Ankara’daki Hasanoğlan Köy Enstitüsü’nde buluştu. Buluşmaya, CHP milletvekilleri Yıldırım Kaya ve Gamze Taşçıer de destek verdi. CHP Ankara Milletvekili Kaya burada yaptığı açıklamada, Köy Enstitüleri’nin, “Atatürk’ün hayallerinin vücut bulmuş hali” olduğunu belirtti. Köy Enstitüsü binalarının 2000’de koruma altına alındığını anımsatan Kaya, son yıllarda Köy Enstitüsü binalarının yıkılacağı, değerli arazilerine el konacağı ve tarihi simgelerin yok edileceği yönünde çok sayıda ihbar almaya başladıklarını kaydetti. Konuyu Meclis’e taşıdığını aktaran Kaya, “Milli Eğitim Bakanlığı ‘Binaların yıkılmasına valilik karar verir’ derken, Kültür ve Turizm Bakanlığı ‘risk’ nedeniyle boşaltılan Köy Enstitüsü binasının restorasyonu için bir müracaat yoktur’ diyordu. Oysa bizim soru önergelerimiz ihbar kabul edilip, gerekli restorasyon, bakım ve güçlendirme işlemlerinin başlatılması gerekirdi” dedi. Müze yapılsın Bakanlıklara çağrı yapan Kaya, Köy Enstitüsü binalarının yenilenmesini istedi. ABB ile Elmadağ Belediyesi’nin, Hasanoğlan Köy Enstitüsü alanına talip olduğunu söyleyen Kaya, “Buranın çevre düzenlemesini yapsınlar. Buradaki güzellikleri çocuklara gezdirelim. Burası açık hava müzesi olsun. Bu arazileri birilerine peşkeş çekmeyi düşünmeyin. 21 köy enstitüsü binasını yıkmak isteyenlere koşullar ne olursa olsun fırsat vermeyeceğiz” dedi. CHP’li Taşçıer de 2019’da, Hasanoğlan Köy Enstitüsü’nün yaşaması, bünyesinde bilim ve sanat dallarının bulunduğu Hasanoğlan Üniversitesi’nin kurulması için yasa teklifi verildiğini anımsattı. Taşçıer, “Hem Hasanoğlan için hem de Ankara ve aslında Türkiye için buranın yaşaması büyük önem taşıyor” ifadelerini kullandı. l ANKARA/Cumhuriyet Kayıp evraklar ortaya çıktı, avukatlar emniyet hakkında suç duyurusunda bulundu Gar katliamı davasında yeni gelişme YAĞMURA KARŞIN BOĞAZIÇI DIRENMEYE DEVAM ETTİ ÖZGÜRLÜĞE MÜDAHALE IDDIASI Boğaziçi Üniversitesi öğretim üyeleri AKP’li Melih Bulu’nun rektör olarak atanmasını dün bir kez daha protesto etti. Güney Kampüs’te şiddetli yağışa rağmen bir araya gelen öğretim üyeleri cüppeleriyle rektörlük binasına sırtlarını döndüler. İddiaya göre; Boğaziçi Üniversitesi LGBTİ+ Kulübü’nün kapısındaki Onur Haftası’ndan kalma sticker’lar ise yeni rektörün atanmasıyla güvenlik görevlileri tarafından söküldü. Kulüp üyeleri ise dün bir açıklama yaparak, kulüplerine yönelik saldırıyı kınadı. Boğaziçi Dayanışması grubu ise dün sosyal medya üzerinden bir paylaşım yaptı. Atanmış rektör istemediklerini bir kez daha vurgulayan paylaşımda şu ifadeler yer aldı: “Üniversitelerimizde, kampüslerimizde ve tüm yaşam alanlarımızda atanmışlara, emek ve bilim düşmanı antidemokratik uygulamalara karşı sesimizi yükseltiyoruz. Boğaziçi özgür kalacak.” l İSTANBUL/Cumhuriyet ŞERAFETTIN ATALAY MEZARI BAŞINDA ANILDI Anma etkinliğine ailesi, sivil toplum örgütü temsilcilerinin yanı sıra Atalay’ın yakınları ve arkadaşları katıldı. YARIM ASIRLIK FAILI MEÇHUL MEHMET MENEKŞE Türkiye İşçi Partisi (TİP) Genel Yönetim Kurulu 1. Yedek Üyesi ve Amasya İl Başkanı Şerafettin Atalay, 27 Ocak 1971’de Amasya’da evinin önünde katledilişinin 50’nci yıldönümü nedeniyle Memüdede Mezarlığı’ndaki mezarı başında anıldı. Ailesi adına konuşan Şerafettin Atalay’ın ismini taşıyan yeğeni avukat Şerafettin Can Atalay, “Bugün yaptığımız yarım asır ötesinden gelen anmanın yalnızca bir anma değil, bir sorumluluk. Bu ülkenin iyiliği için mücadele edenlere karşı bir sorumluluk, onların uğradığı zulme karşı ses yükseltmek için bir sorumluluk, ülkemizin aynı dertleri, sıkıntıları yaşamaması için bir sorumluluk, ülkemizin iyiliği için çabalarımızı devam etmek için bir sorumluluk. Bizler Şerafettin Atalay’ın 50 yıl önceki düşünceleri ne ise aynı konumdayız. Aynen ülkemizde eşit ve özgür olması için bir davanın takipçileriyiz” dedi. l AMASYA 10Ekim Ankara Gar Katliamı davasında katledilenlerin ailelerinin avukatları, 2015’te Gaziantep Emniyet Müdürlüğü’nde görevli bulunan tüm sorumlular hakkında “görev ve sorumluluklarını yerine getirmediği” gerekçesiyle suç duyurusunda bulundu. Avukatlar sosyal medya hesabından konuya ilişkin açıklama yaptı. Açıklamada firari sanıklarla yargılamasının devam ettiği anımsatılarak, “Katliamdan tam 4 yıl sonra soruşturmaya ilişkin 9 klasör evrak, kimliği belirsiz kişilerce Ankara Adliyesi’nin savcılık katına bırakılmıştır. Mahkemeye ulaşan ‘kayıp’ 9 klasörün içeriğine bakıldığında, katliamın nasıl organize edildiğine ve kamu görevlileri tarafından katliam faillerine nasıl yol verildiğine dair çok önemli deliller ve bilgiler bulunduğu görülmektedir” denildi. ‘Özellikle dokunulmadı’ Bu kayıp dosyalarda canlı bombaların Gaziantep’ten Ankara’ya gelişinde eskortluk yapan Yakub Şahin’in katliamdan 10 gün önce bomba malzemesi olan amonyum nitrat satın almaya çalıştığını gösteren Nizip Cumhuriyet Savcılığı’nın yaptığı soruşturmaya dair evrak olduğu belirtilen açıklamada, “Nizip Emniyet Müdürlüğü, 2 Ekim 2015’te (katliamdan 8 gün önce) kimliğini tespit ettikleri Şahin’i, Gaziantep Emniyet Müdürlüğü’ne bildirerek hakkında gerekli araştırmanın yapılmasını istemiştir. Ancak emniyet bu ihbarla ve Şahin’le ilgili hiçbir işlem yapmamıştır. Oysaki o dönem, IŞİD’in arka arkaya canlı bomba eylemleri düzenlediği ve bu eylemlerin Gaziantep’ten organize edildiği bilinmekte olup böyle bir ihbarın ciddiye alınmaması, katliam faillerine özellikle dokunulmadığını düşündürmektedir” ifadeleri yer aldı. O dönem Şahin’in emniyet tarafından izlendiği de iddia edilen açıklamada, “Nitekim yakalansaydı 10 Ekim Ankara Katliamı belki de hiç yaşanmayacaktır” denilerek sorumlular hakkında suç duyurusunda bulunulduğu belirtildi. l ANKARA/ Cumhuriyet Uğur Mumcu üretmeye devam ediyor hâlâ... Salgının sosyal yaşamı etkilemesiyle dijital dünyanın uzaylaşması farklı birleşimler yarattı. Uğur Mumcu’nun katledildiği 24 Ocak’la Muammer Aksoy’un katledildiği 31 Ocak arasında her yıl düzenlenen “Adalet ve Demokrasi Haftası” bu yıl dijital platformlarda sürdürülüyor. Etkinlik programlarında “Zoom üzerinden”, “YouTube hesabından”, “Skype bağlantısıyla” gibi katılım hatları var. Uğur Mumcu’ya yakışır bir anma ortamı... Uğur Mumcu, Türkiye’de bilgisayarı gazeteciliğe katan ilk kişi. “Tarayıcı” sistemlerini daha Türkiye’ye gelmeden kullanmaya başlamıştı. Konferans için ya da haber peşinde yurtdışına gittiğinde gazeteciliğe katkı sağlayacak yeni cihazlar arardı. O dönem için çok yeni olan küçük ses alma cihazlarından getirdiğinde şaşırmıştık. HHH Dijital platformlarda anmaların bazılarında konuşmacıydım. Denizli ADD’den Berlin CHP Birliği’ne, Ankara CUMOK’tan CHP İstanbul Gençlik Kolları Uğur Mumcu Gazetecilik Atölyesi’ne kadar geniş bir yelpaze vardı. Özellikle gençlerin sorduğu sorular, “Uğur Mumcu yaşıyor” duygumuza güç kattı. Hepsi Uğur Mumcu öldürüldükten sonra doğmuştu. Onun nasıl gazetecilik yaptığını, konuları nasıl seçtiğini, korku duvarını nasıl aştığını, bugün yaşasaydı yazacaklarını sordular. Sık sorulan soruların başında şu geliyordu: O günlerden bu günleri nasıl gördü? “Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olunmaz” sözü Uğur Mumcu ile bütünleşti. Uğur Abi bunun yanında şu sözü de sık kullanırdı: “Gazeteci her şeyi bilen kişi değildir, hangi bilgiyi nerede bulacağını bilen kişidir.” Bu bağlamda Uğur Abi’nin haber kaynakları çok zengindi. Bunları kendi kimliği, kişiliği, çalışkanlığı, dürüstlüğüyle edindi. Böyle bir gazeteciye bir süre sonra elbet haber ve bilgi de akmaya başlar. Uğur Abi sağlığında 24 kitap yazdı. Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Vakfı (um:ag) köşe yazılarını konularına, yıllarında göre derleyip bir araya getirdi. Sağlığının iki katını aşan kitap oldu. Uğur Mumcu’nun üretimi bitmedi. Şimdi de um:ag Cumhuriyet Kitapları işbirliğiyle Cumhuriyet’teki yazılarından yeni kitaplar basılıyor. SevrLozan ikileminden laiklik tartışmalarına kadar Uğur Mumcu üretmeye devam ediyor hâlâ. “Kalpaksız kuvvacı” karanlığa karşı aydınlık sayfalar açmaya deva ediyor hâlâ... TRT de Uğur Mumcu’yu arşivden silmeye kalkmış. Horoz, ötmezse sabahın olmayacağını sanırmış. TRT bu yanlışı düzelteceğini açıkladı. İzleyeceğiz. HHH Uğur Mumcu’nun yaşamını yazarken konuştuğum arkadaşları onu öylesine gerçekçi anlattılar ki... Paylaşmak isterim. Ali Sirmen: “Uğur bir Cumhuriyet ordusudur. Uğur, bir Kemalistti, kuvvacıydı, emekten yanaydı, sosyalistti. Bütün bunlar bir arada olur mu, sorusunun cevabı kendisiydi.” Altan Öymen: “Uğur müthiş çalışkan bir adamdı. 1900’lerde doğsa kesin Sivas Kongresi’nde olurdu. Uğur’un cenazesi bir başka doğumdur.” Emin Çölaşan: “Uğur gelmiş geçmiş en büyük gazetecidir. Gerçeği yazma konusunda hiç sansürü yoktu. Bilgili, yürekli, cesur, katıksız bir Atatürkçüydü.” Hasan Fehmi Güneş: “Uğur’un katli bir karşıdevrim hareketidir.” Rutkay Aziz: “Uğur Mumcu’nun içinde bir yanardağ coşkusu vardı.” Selda Bağcan: “Uğurlar Olsun türküsünü on dakikada besteledim. İçimden dökülüverdi. Keşke katletmeselerdi de bestelemeseydim.” İHD’den ‘Küçüközyiğit nerede’ açıklaması Ankara’da kaçırıldığı iddia edilen ve kendisinden bir aydır haber alınamayan Hüseyin Galip Küçüközyiğit’in ve 6 günlük kaybın ardından önceki gün bulunan Gökhan Güneş’in ailesi dün İnsan Hakları Derneği (İHD) Genel Merkezi’nde gözaltındaki kayıplara yönelik açıklama yaptı. Küçüközyiğit’in kızı Nurseda Küçüközyiğit, bir aydır babasından haber alamadıklarını ve çok kaygılı olduklarını belirterek “Karakola başvuru yaptığımda soruşturulması gerekiyordu. Gerekli ve düzgün bir inceleme yapılmadı. Anlatılması çok zor ama Gökhan Güneş’in kamuoyu baskısı sonucu serbest bırakıldığını biliyoruz ve o yüzden bu konuda destek bekliyorum” dedi. Güneş’in halası Zübeyde Güneş de “Olayı henüz bitmiş olarak görmüyoruz. Çünkü tacizlerin devam edeceğini biliyoruz. Öncesinde vardı, sonrasında da devam edecek. Rahat bırakmayacaklar. Gökhan, psikolojik ve fiziki olarak da çok yıpratılmış” dedi. Meclis’e çağrı İHD Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan ise “Devlet her türlü suçla mücadelesini hukuk dışına çıkmadan yapmak zorunda. TBMM bu vakalarda sessiz kalamaz. Bunu ortaya çıkarmanız gerek” diye konuştu. l Haber Merkezi
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle