22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2 28 OCAK 2021 PERŞEMBE gorus@cumhuriyet.com.tr OLAYLAR VE GÖRÜŞLER çsTüaolarürıuerçkşurzıtöteemniaazsctaunyüiiidnmmdldamaalenualrlynyerteçdamör.rtoişürMiünkaanezklnluieoıgeedanhhrertıntilnaiaracenllli.kiyaekşdyrfeaeee,rte,k Tarımın durumu HALKIN SORUNU MEHMET ŞAKIR ÖRS Covid19 salgını ile mücadelenin tüm dünyada başat gündem olduğu günümüz koşullarında, tarımsal gıda üretimi daha da önemli hale geliyor. Ülkemizde tarımın durumu ve üreticinin sorunları, geçmişte hiç olmadığı kadar bugünlerde konuşuluyor, tartışılıyor. Aslında yaşanan bu durum, üretici kesim adına önemli bir gelişmedir. Tarımsal alandaki tartışmaları, yalnızca üreticilerin meselesiymiş gibi algılamak ya da kırsal kesimin sorunuymuş gibi düşünmek yanlış olur. Tarımda yaşananlar, üretimden tüketime uzanan çok uzun bir zincirin halkalarını oluşturur. Dolayısıyla hem ülkenin hem de halkın en geniş kesimlerinin temel sorunudur. Çiftçinin üretim araçları Bu sayfada yayımlanan, tarımla ilgili “Destek mi, köstek mi?” başlıklı yazımızda, çiftçinin Ziraat Bankası ile Tarım Kredi’lere olan borçlarının yeniden yapılandırma kapsamına alınmadığını ve bunun sıkıntılara yol açacağını vurgulamıştık. Bu durum, öngördüğümüz ve yazdığımız gibi mağduriyetlere yol açtı. Kredi borcu nedeniyle çok sayıda üreticinin traktörü, hayvanı haczedildi. Oysa tarlası, traktörü, hayvanı, ağılı çiftçinin üretim araçlarıdır. Bunlara el konulursa çiftçi üretim yapamaz, ailesinin geçimini sağlayamaz hale gelir. Ancak çiftçinin feryadına maalesef kulaklar tıkanıyor. Bugünlerde tarımda sıkça gündeme gelen bir başka konu da patates üretiminin ve üreticilerinin sorunlarıdır. Patates ürünü, üreticiden tüketiciye uzanan zincirde ilginç ve çarpıcı bir örnektir. Bilindiği gibi Orta Anadolu’da NiğdeNevşehir yöresi, Ege’de de Ödemiş Havzası patates ambarı olarak kabul edilir. Kompirden patatese Bizim gönül ve aile bağı ile yürekten bağlı olduğumuz Ödemiş yöresinde patatese kompir denir. Evlerde, kahvelerde, sohbetler hep kompir üzerinedir... Eğer günlük konuşmalarda en çok duyulan bu sözcüğün anlamını bilmiyorsanız, siz bu yöreye yabancısınız demektir. Bugünlerde kompir, yine Ödemişlilerin ve yöre insanının temel gündem maddesi. Çünkü büyük şehirlerde 45 katı bedelle aldığımız ürün, tarlasında maalesef yeterince para etmiyor. Üretici tarlada patatesini sökerken bu ürünleri nasıl değerlendireceğini kara kara düşünüyor. Uzunca bir süre önce yayımlanan ilk kitabımızda (Toprak İnsanları / Dönemeç Yayınları1987) Ege’nin toprak insanlarını ve onların tarımsal sorunlarını işlemiştik. Değerli büyüğümüz, rahmetli gazetecimizah yazarı Burhan Esen ustamız, o tatlı ve mizahi üslubuyla kitabımız için bize kompirin öyküsünü anlatmıştı. Onun anlatımına göre patates, bu ürünün Ege’de bilinmediği yıllarda, Bozdağ yakınındaki Tekke (Elmabağ) köyüne, Rusya cephesinden dönen bir asker tarafından getirilmişti... Bozdağ ve Ödemiş yöresinin topraklarını çok seven bu ürün, o yıllardan bu yana üreticiler tarafından bin bir emek ve zahmetle yetiştirilmektedir. Hem de en kalitelisi ve lezzetlileri... “Yetiştirdiği ürünün kalitesine değer biçemeyen üretici, acaba emeğinin karşılığını alabiliyor mu” diye soracak olursanız maalesef yanıtımız olumsuz olacak. Özellikle bugünlerde üreticinin ağzını bıçak açmıyor. Çünkü patates yeterince para etmiyor. İthalat üreticiyi vuruyor Üretici, ürününün değerini bulamamasının temel nedeni olarak, tarımda plansız programsız üretimi ve zaman zaman gündeme gelen ithalatı işaret ediyor. Bir başka önemli konu, patatesin katma değeri yüksek farklı ürünlere dönüştürülerek değerlendirilmesi. Bunun için de üretim yörelerinde yeni girişimlere ve yatırımlara ihtiyaç var. Patates örneğinde yaşanan bu durum, aslında birçok ürün için de geçerli. Genel olarak tarımsal ürünlerde yapılan ithalat, yerli üreticimizin emeğini vuruyor! Yönetim sorumluluğu taşıyanların, öncelikle üretimi, üreticiyi sahiplenmeleri ve ivedi çözümler bulmaları gerekiyor. Bir başka önemli talep de tarımsal ürünlerde giderek yaygınlaşan ve pratikte yerli üreticimizin emeğini vuran ithalatın durdurulması. Ancak uzun erimde gerçek çözüm, üreticinin örgütlenmesinde ve kooperatifleşmesinde... Çözüm örgütlenmede ve kooperatifçilikte Bir çağrımız da başta ana muhalefet partisi CHP olmak üzere muhalefet partilerine... Üretim bölgelerinde, yöreye özgü ürünlerde yaşanan sorunların çözümlerinin anlatılacağı tarımsal çalıştaylar düzenlenebilir. Yalnızca sorunların dinleneceği değil, çözümlerin ve iktidarda yapılacak uygulamaların da anlatılacağı çalışma, salgın koşullarının el verdiği ilk fırsatta, öncelikle NiğdeNevşehir bölgesinde ve Ödemiş’te yapılacak patates çalıştayları ile başlatılabilir. Önümüzdeki süreçte üreticinin yaygın biçimde örgütlenmesini, kooperatifleşmesini ve üretim yörelerimizin, yöresel ürünlerin katma değeri yüksek yeni ürünlere dönüştürüleceği sanayi tesislerine kavuşmasını diliyoruz. Bu bağlamda, “Başka Bir Tarım Mümkün” sloganıyla İzmir’de başlatılan çalışmaların yaygınlaştırılmasını bekliyoruz. Felaketlerle olağanlaştırılan totaliterliğin bedeli Bir iktidarın niyeti Demokratik Rejimi geliştirmek yerine, önce otoriterliğe, oradan da totaliterliğe geçiş ise ülkenin başına gelen her türlü felaketi de bu amaçla kullanır ve hatta kendisi bile savaş gibi felaketler yaratır. AKP/Erdoğan iktidarının siyasal tarihine bu açıdan baktığımızda birkaç olayın öne çıktığını görüyoruz: 1) Kaybettiği 7 Haziran 2015 seçimlerinden sonra, Süleyman Demirel’in deyimi ile “fuzuli şagil” olarak iktidarı terk etmemiş, Suruç Katliamı, Ankara Garı Katliamı ve 7 Haziran1 Kasım arasındaki öteki terör saldırıları gibi felaketleri kullanarak bunların yarattığı korkuyu yeniden iktidara gelmek için kullanmış ve seçmenin 5 ay önce reddettiği baskıcı iktidarını olağanlaştırmıştı. 2) Beslediği ve güçlendiği FETÖ/PDY’nin 15 Temmuz 2016 darbe teşebbüsü felaketini, “Allah’ın lütfu” diyerek karşılamış ve bu felaketten yararlanarak, kendi 20 Temmuz 2016 Sivil Darbesini yapmıştı. Kendi sivil darbesinin baskı ortamını olağanlaştırmış ve bu baskı ortamında hem adil, demokratik ve şeffaf olmayan, hem de oy sayımı yasalara aykırı olarak yapılan 16 Nisan 2017 sözde halkoylamasıyla, darbe teşebbüsü felaketinden yararlanarak rejimi değiştirmişti. 3) Koronavirüs felaketi başlayınca: a) İçki satışına kısıtlama ve sınırlama getirerek, barları kapatarak, gece hayatını yasakladı. b) Ayasofya’nın açılışını ve kendi parti toplantılarını yaparken, Cuma namazlarına izin verirken, başkalarının toplantılarını, doktorların, avukatların, baroların, sendikaların, emekçilerin hak arama yürüyüşlerini yasakladı. c) Okullarda yüz yüze eğitimi durdurup Kuran Kurslarına izin verdi. Böylece salgın felaketinden yararlanarak otoriterlikten totaliterliğe geçişi olağanlaştırdı. 4) Ekonomik iflas ile girilen kriz döneminde, bu felaketi de kendi yandaşları olan sermayedarları zenginleştirmek ve bütün yükü sabit ve dar gelirlilerin, emekçilerin üzerine yıkmak için kullandı. Böylece salgın felaketini de, totaliter bir anlayışla toplumun yaşam biçimine müdahale etmek için bahane olarak kullandı. HHH Aslında toplumsal, siyasal ve hatta doğal felaketlerin otoriter/totaliter bir rejim için kullanılması bilinen bir yöntemdir. Cumhuriyet Pazar Dergi’nin 6 Nisan 2008 tarihli sayısında Zülâl Kalkandelen “Şok ‘Terapiye’ Şok Tepki” başlıklı yazısında, Naomi Klein’in “The Shock Doctrine” adlı kitabından hareketle, “Felaket Kapitalizmi” adı verilen Neoemperyalizmin toplumlara nasıl dayatıldığını anlatır: Cameron adlı bir CIA psikiyatristinin insanlara şok tedavisi uygulayarak belleklerini silip yeni bir insan yaratma deneyleri, Neoemperyalizmin şok yöntemiyle toplumlara uygulanmaktadır. Önce savaşlar, terör saldırıları, darbeler, ekonomik krizler ve doğal afetler yoluyla toplumlarda şok yaratılıyor, sonra da, bu şokun yarattığı korku ve düzensizlik ortamını kullanan politikacılar ve şirketler aracılığıyla ikinci şok olarak Neoemperyalizm dayatılıyor. Bunlara direnenlere karşı da polis ve hapis baskıları ile üçüncü şok uygulanıyor. Türkiye’de şoklardan ve krizlerden, yani felaketlerden yararlanan, rejimi “Tek Adam Yönetimi”ne oradan da “Şahsım Rejimi”ne dönüştüren Erdoğan/AKP iktidarı oldu! Fakat ABD, AB, Cemaat, tarikatlar ve sözde liberal solcular (yetmez ama evetçi, İkinci Cumhuriyetçiler) gibi grupların desteğiyle iktidara gelen AKP/Erdoğan, kendisini iktidara taşıyan Demokratik Rejimi tahrip edince ve bu arada ABD ile AB de, yanlışlığı kanıtlanmış olan, “Ilımlı İslam Projesinden” vazgeçince, yalnız kaldı. Bu yalnızlığa ek olarak, “Fırsata çevirdiği felaketlerin” olağanlaştırdığı otoriter/totaliter uygulamalar da toplumu artık yaşanmaz hale getirince, iktidar hırsıyla gerçekleştirdiği “rejimi değiştirme başarısı” ters tepti, seçmen nezdinde oy kaybına yol açtı ve çöküş başladı. Sonuç olarak, iktidarın kendisine belirlediği hedefe, “Şahsım Devletine” ulaşması onun sonunu da hazırladı; çünkü hedef yanlıştı! Yunus Nadi Ödülleri 76. yılına girdi. 1946 yılından itibaren yapılan Yunus Nadi Ödülleri Yarışması, gazetemizin kurucusu Yunus Nadi’ye olan saygı ve sevgiden kaynaklanıyor. Yalnız Cumhuriyet gazetesinin değil, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunda da büyük emeği bulunan Yunus Nadi’nin anısını her yıl tazelemek bizim için bir görev. Cumhuriyet’in Ulusal Bağımsızlık Savaşımızla ve Türkiye Cumhuriyeti ile eşzamanlı ve eşanlamlı bir kuruluş tarihçesi var. Yunus Nadi, gazetemizin temel taşlarını ve misyonunu bu doğrultuda oluşturdu. Yunus Nadi’nin ölüm yıldönümünü geçmişe dönük bir acı olarak değil, geleceğe yönelik bir kültür olayına 76. YIL YUNUS NADİ ÖDÜLLERİ 2021 dönüştürmek amacıyla bu yarışma düzenlendi. Yarışmanın ilk düzenlendiği yıllarda Türkiye’de sanat alanında hiçbir özel ödül yoktu; tek parti dönemiydi ve yalnızca CHP’nin düzenlediği bir şiir ödülü vardı. Aynı dönemde bütün dünyada sanat, bilim ve edebiyat ödülleri ün yapmışlardı. İsveç’te Nobel, ABD’de Pulitzer, Sovyetler’de Lenin, Fransa’da Goncourt ödüllerinin sonuçları ülkemizde de ilgiyle izleniyordu. Türkiye’de de bu alanda öncülüğü Cumhuriyet gazetesi üstlendi. Bundan 76 yıl önce düzenlenen Yunus Nadi Armağan Yarışması’yla kültür ve sanat alanında bir yarışma heyecanı oluşturuldu. Daha sonraki yıllarda ülkemizde de kültür ve sanat alanında yarışma ve ödüllerin sayısı çoğaldı. Yunus Nadi Ödülleri 76 yıl boyunca düzenli olarak gerçekleştirildi ve kültürsanat alanında amaçlanan katkıları yaptı ve etkilerini duyurdu. Daha önce bir dalda yapılan ödüllendirmenin kapsamı 1990 yılından itibaren genişletildi ve Yunus Nadi Ödülleri adıyla sürmeye başladı. Cumhuriyet gazetesi, çağdaş uygarlığa giden yolun, kültür, sanat, fikir ve bilim yolu olduğunu kuruluşundan beri savunan bir gazete. Bu yoldaki çabaları desteklemek ve özendirmekte Yunus Nadi Ödülleri’nin işlevi sürecek. 2021 Yunus Nadi Ödülleri Edebiyat Ana Dalı’nda öykü, roman, şiir; Görsel Sanatlar Dalı’nda karikatür, fotoğraf; Bilimsel Araştırma Dalı’nda sosyal bilimler araştırması olarak sürüyor. Adaylara başarılar diliyoruz. ÖYKÜ Ödüle 1 Şubat 2020 ile 1 Şubat 2021 tarihleri arasında yayımlanmış bir kitap ya da yayına hazırlanmış bir “kitap dosyası” ile aday olunabilir. Yayımlanmamış yapıtların beyaz dosya kâğıdına makine yazısıyla çift aralıklı yazılmış olması gereklidir. Adaylar yapıtlarını altı adet olarak göndereceklerdir. Ödül bir yapıta verilir. Seçici kurul, ödülü, kitap veya kitap dosyası arasında paylaştırabilir. Seçici Kurul: Hikmet Altınkaynak, Sezer Ateş Ayvaz, Seval Şahin, M. Zaman Saçlıoğlu, Murat Yalçın. ROMAN Ödüle 1 Şubat 2020 ile 1 Şubat 2021 tarihleri arasında yayımlanmış bir kitap ya da yayına hazırlanmış bir “kitap dosyası” ile aday olunabilir. Yayımlanmamış yapıtların, beyaz dosya kâğıdına makine yazısıyla çift aralıklı yazılmış olması gereklidir. Adaylar yapıtlarını altı adet olarak göndereceklerdir. Ödül bir yapıta verilir. Seçici kurul ödülü, kitap veya kitap dosyası arasında paylaştırabilir. Seçici Kurul: Adnan Binyazar, İrfan Yalçın, Konur Ertop, Asuman Kafaoğlu Büke, Zeynep Aliye. ŞİİR Ödüle 1 Şubat 2020 ile 1 Şubat 2021 tarihleri arasında yayımlanmış bir kitap ya da “kitap dosyası” ile aday olunabilir. Yayımlanmamış yapıtların beyaz dosya kâğıdına makine yazısıyla çift aralıklı yazılmış olması gereklidir. Adaylar yapıtlarını altı adet olarak göndereceklerdir. Ödül bir yapıta verilir. Seçici kurul, ödülü, kitap veya kitap dosyası arasında paylaştırabilir. Seçici Kurul: Ataol Behramoğlu, Hüseyin Yurttaş, Doğan Hızlan, Turgay Fişekçi, Eray Canberk. SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMASI Ödüle 1 Şubat 2020 ile 1 Şubat 2021 tarihleri arasında yayımlanmış bilimsel araştırmalarla, yayına hazırlanmış en az 25 sayfa olarak beyaz dosya kâğıdına makine yazısıyla çift aralıklı yazılmış bilimsel araştırmalar katılabilir. Adaylar yapıtlarını sekiz adet olarak göndereceklerdir. Ödül bir yapıta verilir. Seçici kurul ödülü kitap veya kitap dosyası arasında paylaştırabilir. Seçici Kurul: Prof. Dr. Rona Aybay, Dr. Alev Coşkun, Prof. Dr. Emre Kongar, Prof. Dr. Ahmet Mumcu, Prof. Dr. Örsan Kunter Öymen, Prof. Dr. Barış Doster, Dr. Deniz Yıldırım. KARİKATÜR Karikatürlerin boyutu 30x40 cm’yi geçmemelidir. Her türlü teknik serbesttir. Yarışmaya en fazla beş karikatürle katılabilinir. Seçici Kurul: Metin Peker, Kamil Masaracı, Muhittin Köroğlu, Zafer Temoçin, Akdağ Saydut, Murat Sayın. FOTOĞRAF Ödüle en çok dört adet siyah beyaz fotoğraf ile aday olunabilir. Gönderilecek fotoğrafların en az 18x24 cm. boyutlarında ve daha önce başka bir yarışmada ödül almamış olması gerekmektedir. Seçici Kurul: İsa Çelik, Coşkun Aral, Garbis Özatay, İbrahim Yıldız, Dr. Ersin Turan. HER DAL İÇİN GEÇERLİ GENEL KOŞULLAR Ödüller her dalda amatörprofesyonel herkese açıktır. Cumhuriyet mensupları hiçbir dalda ödüle aday olamazlar. Adaylar gerçek ad ve adresleri ile telefon numaralarını belirtmek zorundadırlar. Ancak adaylar ad ve adreslerinin saklı tutulmasını isteyebilirler. Ödül koşullarına uymayan yapıtlar, yarışma dışında tutulacaktır. Adayların, yapıtlarıyla birlikte adlarını ve soyadlarını arkasına yazacakları iki adet fotoğraflarını, açık adreslerinin de yer aldığı katılım belgesini ve yaşamöykülerini 14 Şubat 2021 Cuma günü saat 17.00’ye kadar, “Cumhuriyet Gazetesi Yunus Nadi Ödülleri” Prof. Dr. Nurettin Mazhar Öktel Sokak. No: 2 34381 Şişli / İSTANBUL adresine iadeli taahhütlü olarak postayla ulaştırmaları ya da elden teslim etmeleri gerekmektedir. Yayımlanmış yapıtların daha önce herhangi bir ödül almamış olması koşulu geçerlidir. Zarfın ya da paketin üzerine hangi dal ile ilgili olduğunun yazılması zorunludur. Ödül dallarında konu sınırlaması yoktur. Yapıtlar hiçbir şekilde iade edilmez. Ödül alan ya da herhangi bir şekilde ön elemeden geçirilen yapıtlar, genel yayın ilkelerimiz doğrultusunda gazetemizde yayımlanabilir. Ödül sonuçları gazetemizin kuruluş yıldönümü olan 7 Mayıs 2021 Perşembe günü açıklanacaktır. KATILIM BELGESİ ADISOYADI: ADRESİ: TELEFON NUMARASI: EPOSTA ADRESİ:
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle