05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
DIŞ HABERLER [email protected] Irak ziyaretinde terör örgütü PKK’ye karşı ortak mücadele vurgusu yinelendi Akar’dan Erbil teması 20 OCAK 2021 ÇARŞAMBA 7 İran ordusu, ülkenin güneydoğusunda Umman Denizi kıyısındaki Mekran sahilinde askeri tatbikat düzenledi. AnkaraBağdatErbil hattında terörle mücadele kapsamında temaslar yoğunlaşıyor. Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, Genelkurmay Başkanı Yaşar Güler’in de aralarında bulunduğu heyet ile Bağdat temaslarının ardından Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin (IKBY) başkenti Erbil’e gitti. Akar, önceki gün ilk olarak Iraklı mevkidaşı Cuma Anad Sadun el Cuburi ile görüşmüştü. Ardından İçişleri Bakanı Osman Ganimi, Başbakan Mustafa Kazımi ve Cumhurbaşkanı Berham Salih ile bir araya geldi. Akar, “Irak’ın toprak bütünlüğüne, egemenliğine saygılıyız” dedi. “Türk ordusunun terörizmle mücadele, eğitim ve ortak manevralar alanlarında Irak’a destek vermeye hazır olduğunu” belirtti. ‘Saldırı sahası değiliz’ Terör örgütü PKK ile mücadele konusu da dahil olmak üzere “ortak dayanışma ve koordinasyonun Savunma Bakanı Akar, IKBY Başbakanı Mesrur Barzani ile bir araya geldi. Görüşmelerde Bağdat ve Erbil arasında imzalanan Sincar Anlaşması’nın uygulanmasının ele alındığı da bildirildi. önemini” vurguladı. Irak Cumhurbaşkanlığı Basın Ofisinden yapılan açıklamaya göre, görüşmede tüm alanlardaki işbirliği ele alındı ve “Irak’ın kimseye saldırı yeri olmamasına” işaret edildi. Buna göre bölgede gerginliğin azaltılmasının önemine değinen Salih, terörle mücadele konusunda bölgesel işbirliğinin önemini yineledi. Irak Başbakanı Kazimi, geçen aralıkta Türkiye’ye bir ziyaret yapmış, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile de görüşmüştü. ABD ve İran arasındaki “vekalet sahası” alanlarından biri olarak yorumlanan Irak’tan son olarak Trump yönetimi kısmi asker çekme, bazı üsleri Bağdat’a teslim hamlesine girişmişti. Erbil’de ise Akar dün eski IKBY Başkanı, Kürdistan Demokratik Partisi lideri Mesud Barzani ile bir araya geldi. Rudaw’ın haberinde Akar’ın, Bağdat ve Erbil ile ilişkilere büyük önem verdiklerini, sorunların diyalog yoluyla çözümünü desteklediklerini belirttiği kaydedildi. Akar’ın IKBY Başbakanı Mesrur Barzani ile görüşmesinde de Bağdat ve Erbil arasında imzalanan Sincar Anlaşması’nın uygulanmasının ele alındığı bildirildi. “PKK eşittir YPG” diyen Akar, “Bütün mücadelemiz terör örgütüne ve teröristlere karşı. İşbirliğini daha da güçlendirmeli ve terör örgütü PKK karşısında beraberce kararlı bir şekilde durmalıyız. Amacımız birlik içinde terör örgütü PKK sorununu ortadan kaldırıp sınır güvenliğimizi sağlamak ve komşularımızla huzur ve refah içinde yaşamaktır” dedi. Irak’ta Peşmerge ile terör örgütü PKK arasında yıllardır süren gerilim geçen yılın son aylarında alevlenmiş, bölgede çatışmalar yaşanmıştı. Merkezi Bağdat yönetimi ile IKBY arasında 9 Ekim’de yapılan anlaşma kapsamında terör örgütü PKK’nin Sincar’ı boşaltması için harekete geçildiği açıklanmıştı. Ancak kimi yorumda bu çekilmenin görüntüde kaldığı iddia edilmişti. Katar, ‘Tahran’la diyalog’ çağrısı yaptı Suudi Arabistan liderliğinde Körfez ülkelerinin uzun süre uyguladıkları ambargonun kaldırılmasından sonra Katar’dan dengeleri değiştirecek bir adım geldi. Katar Dışişleri Bakanı Muhammed bin Abdurrahman Al Sani, Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) üyesi ülkelerden İran’la diyalog sürecini başlatmalarını istedi. Bunun diğer Körfez ülkelerinin de “arzusu” olduğunu ileri süren Al Sani, Bloomberg TV’ye verdiği röportajda KİK’nin 6 üyesi ile İran arasında zirve düzenlenmesini önererek Katar hükümetinin “bunun gerçekleşeceğinden umutlu olduğunu ve gerçekleşmesi gerektiğine de inandıklarını” vurguladı. Katarlı Bakan, ABD ile İran arasında olası görüşmeler hakkında da “başarılı olmasını istiyoruz. Nerede olursa olsun, bu müzakereyi kim yürütüyorsa yürütsün onları destekleyeceğiz” diye konuştu. Riyad, BAE liderliğindeki Körfez bloku, Katar’a “İran, Hamas’la yakınlaşma, teröre destek suçlamalarıyla” uzun süre ambargo uygulamıştı. Doha’nın adımı, ABD’de Biden döneminin hemen öncesinde geldi. Atina’dan Girit çıkışı AnkaraAtina arasında öngörüşmeler (istikşafi) için yeniden düğmeye basılırken Yunanistan’dan gerilimi artıracak çıkış geldi. Yunanistan Dışişleri Bakanı Nikos Dendias, ülkesinin Girit Adası’nın doğusunda karasularını genişletmeyi planladığını söyledi. Dendias, Yunanistan’ın İyon Denizi’nde karasularının genişletilmesini öngören yasa tasarısının tartışıldığı parlamentoda konuştu. Yunan Kathimerini gazetesinin haberine göre, Başbakan Kyriakos Miçotakis’in aylar öncesinde Girit’te karasularının genişletilmesi konusunda görüş belirttiğini anımsatan Dendias, “Ve tabii ki Girit, Girit’in doğu tarafını da kapsıyor. Girit’in doğusunda da karasularımızı genişletmeyi planlıyoruz” dedi. Türkiye ile yapılacak görüşmede Başbakanın belirlediği politikanın dışına çıkılmayacağını söyleyen Dendias, “Yunanistan’ın hiçbir başbakanı kara suları meselesini müzakere etmez çünkü egemenlik meselesidir ve müzakere konusu değildir” dedi. Ankara’dan tepki Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Hami Aksoy, Dendias’ın “Türkiye Rum azınlığın haklarına tam olarak saygı göstermeli” ifadelerine tepki gösterdi. Aksoy, “Batı Trakya Türk azınlığına uyguladığı asimilasyon ve baskı politikası sonucunda AİHM tarafından hakkında 3 kez ihlal kararı verilen bir ülkenin Dışişleri Bakanı’nın ülkemizi eleştirmesi trajikomiktir. Yunanistan Dışişleri Bakanı (Dendias) böyle vahim açıklamalar yapmadan önce aynaya bakmalı, önce kendi evinin önünü süpürmelidir” dedi. KUBİS İÇİN LİBYA GÖREVİ Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres, Lübnanlı diplomat Gassan Selame’nin istifasının ardından uzun süredir boş kalan Libya Özel Temsilciliği’ne ve Libya Destek Misyonu Başkanlığı’na eski Slovak Dışişleri Bakanı Jan Kubis’in atandığını açıkladı. Kubis, son olarak BM Lübnan Özel Koordinatörü görevinde bulunmuştu. Ankara Kubis’in atanmasını memnuniyetle karşıladığını bildirdi. Trump törene katılmayacağını duyurmuştu. Güvenlik kuşatmasında devir teslim Tüm dünya bugün ABD’de Başkan Donald Trump döneminin sona ereceği, Beyaz Saray’ın yeni sahibinin Joe Biden olacağı devir teslim törenine kilitlenmiş durumda. 6 Ocak’ta Trump destekçilerinin kanlı Kongre baskınının ardından başkent Washington’daki tören öncesinde ülke adeta yüksek güvenlik alarmında. Olası şiddet olaylarına karşı önlemler artırılırken başkentte 25 bin Ulusal Muhafız gücü konuşlandırıldı. Önceki gün ve dün de başkentte tören için provalar yapıldı. Devir teslimin geçen yıllara oranla, gerek Trump destekçisi ve aşırı sağcı grupların şiddete başvurma olasılığı gerekse yeni tip koronavirüs önlemleri nedeniyle daha kısıtlı katılımla düzenleneceği duyurulmuştu. Trump, geçen haftalarda yaptığı açıklamada geleneği bozarak törene katılmayacağını belirtmişti. Biden yemin etmeden saatler önce Washington’dan ayrılarak Florida, Palm Beach’de sahibi olduğu MaraLago Kulübü’ne gideceği gündeme yansımıştı. Trump, böylelikle 1869’da Andrew Johnson’dan beri halefinin yemin törenine katılmayı reddeden ilk başkan olarak tarihe geçecek. Öte yandan Trump’ın başkanlığının son saatlerinde 100’den fazla kişiye af çıkarabileceği de öne sürüldü. ‘Rusya’ya satacaktı’ ABD Kongresi baskınına ilişkin ortaya çıkan detaylar arasında ise Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi’nin odasından bilgisayarını çalan bir kişinin, cihazı Rus istihbaratına satmaya çalıştığı iddiası da var. Bir FBI yetkilisi iddiayı, bilgisayarı çalan Riley June Williams adlı kadın aleyhinde açılan dava kapsamında açıkladı. Mahkemeye iletilen ifadede, ihbarın Williams’ın eski erkek arkadaşı olduğunu söyleyen bir kişiden geldiği belirtildi. Krala dokunan yanıyor! Tayland’da bir mahkeme, sosyal medyada kraliyet ailesini “eleştiren, aşağılayan” içerikler, şarkı paylaştığı gerekçesiyle 65 yaşındaki bir kadın hakkında 43 yıl, altı ay hapis kararı verdi. Emekli memur Anchan Preelert’in, 20142015 arasında YouTube ve Facebook’taki paylaşımları üzerinden Tayland Kralı Maha Vajralongkorn ile kraliyet ailesini eleştirdiğini, “Kral’a İhanet Yasası’nı” çiğnediğini kabul ettiği belirtildi. Başta hakkında 87 yıl hapis kararı verilen Anchan’ın cezası, suçları kabul ettiği gerekçesiyle yarıya indirildi. Kararın, ülkedeki en uzun hapis cezası olduğuna işaret edildi. Kimi kaynak temyiz yolunun açık olduğuna değindi. İnsan Hakları İçin Taylandlı Avukatlar Birliği, “Yetkililerin Kral’a ihanet yasasını, gençlik hareketlerinin monarşi reformu için başlattığı demokratik protestolara karşı koz olarak kullandığı ortada. Siyasi gerilim daha da kötüye gidecektir” açıklaması yaptı. Olayın internette yayılmasının ardından Anchan, yetkililerce Kral’a hakaret olarak algılanan şarkıyı çok sayıda kişinin sosyal medya hesabında paylaştığını belirterek “Bu yüzden uygunsuz içerikli olduğunu düşünemedim” demişti. Anayasal reform ve Başbakan Prayut Çanoça’nın Anchan Preelert hakkında istifasını isteyen muhalif 43.5 yıl ler, monarşiyi eleştirmeyi hapis yasaklayan 112 sayılı Krala kararı İhanet Yasası’nın iptal edil çıktı. mesi için aralık ayından bu yana eylemlerini sürdürüyor. Yasaya göre, monarşiyi eleştiri, aşağılama içeren her bir suç için 15 yıla kadar hapis cezası öngörülüyor. Geçen yıl da monarşiye hakaret ettikleri gerekçesiyle 23 kişi hakkında dava açılmıştı. Ankara, normalleşme için BAE’den adım bekliyor HÜSEYİN HAYATSEVER Katar’a karşı Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) öncülüğünde yaklaşık 3 buçuk yıldır sürdürülen ablukanın kaldırılmasının ardından gözler gerilimli TürkiyeBAE ilişkilerinin seyrinde. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, BAE’nin Türkiye’ye yönelik tutumuyla ilgili “Bazı olumlu açıklamaları oldu ama ilişkilerin düzelmesi için kendilerinin Türkiye’ye yönelik olumsuz politikalarından vazgeçmeleri lazım” dedi. Mısır, Suudi Arabistan, Bahreyn ve BAE’nin 2017’den bu yana Katar’a uyguladıkları ablukanın sonlandırılması konusunda uzlaşıya varmalarının ardından Katar’ın en büyük destekçisi olan Türkiye’nin Körfez ülkeleriyle gerilimli olan ilişkilerini normalleştirmesinin kapısının aralandığı yorumları yapılmıştı. Katar’a ablukanın kaldırılmasının ardından BAE’nin Dışişleri’den sorumlu Devlet Bakanı Enver Gargaş, “Türkiye’yle normal ilişkiler istiyoruz” mesajı vermiş, ancak “Ankara’nın Müslüman Kardeşler’e desteğinin son bulmasını” şart olarak öne sürmüştü. Çavuşoğlu da geçen hafta yaptığı açıklamada “Körfez’deki normalleşmeden memnunuz. Sürecin bölgeye olumlu etkisi olacaktır” demiş, “BAE’den de pozitif mesajlar geliyor. Ama biz somut şeyler de görmek istiyoruz” ifadelerini kullanmıştı. Önceki gün Alman mevkidaşı Heiko Maas’la düzenlediği basın toplantısının ardından gazetecilerin sorularını yanıtlayan Çavuşoğlu, Katar’a ablukanın kaldırmasının “olumlu bir ortam” yarattığını söyledi. “Ama sadece burada bir normalleşme oldu diye Türkiye’yle o ülkeler arasındaki ilişkiler de hemen birden iyileşecek demek gerçekçi bir yaklaşım olmaz. BAE’nin bazı olumlu açıklamaları oldu ama ilişkilerin düzelmesi için Türkiye’ye yönelik olumsuz politikalarından vazgeçip olumlu adımlar atması lazım” dedi. BAE yetkilileriyle geçmişte yaptıkları görüşmelerde Türkiye’nin bu ülke ile ilgili bir sorunu olmadığını aktardıklarını kaydeden Çavuşoğlu, “Onlar ilişkileri düzeltmek isterse biz Türkiye olarak ilişkileri düzeltiriz. Türkiye’ye yönelik olumsuz yaklaşımlarının bugüne kadar onlara da bir faydası olduğunu düşünmüyoruz” ifadelerini kullandı. Libya gerilimi Ankara’nın Abu Dabi yönetiminden beklediği “somut adım”ın arka planında iki ülkenin son dönemde Libya ve Doğu Akdeniz gibi bölgesel gerilimlerde karşıt taraflarda yer alması bulunuyor. BAE, Mısır ile birlikte Trablus merkezli ve Türkiye destekli Ulusal Uzlaşı Hükümeti güçlerine karşı savaşan Tobruk cephesinin destekçilerinden. Geçen yıl temmuz ayında Trablus yakınlarındaki Vatiye Hava Üssü’ne gerçekleştirilen ve burada bulunan Türk hava savunma sistemlerinin zarar gördüğü hava saldırısının da BAE’ye ait uçaklar tarafından yapıldığı iddia edilmişti. BAE, ayrıca Doğu Akdeniz’de gerilimin sürdüğü ortamda Yunanistan’la birçok ortak tatbikat da gerçekleştirdi. l ANKARA ACILARINIZI DENİZ BERKTAY Rusya’nın önde gelen muhalif isimlerinden Aleksey Navalny, tedavi gördüğü Almanya’dan geçen pazar günü Rusya’ya dönüşünde, havaalanında pasaport kontrolünde gözaltına alındı ve ertesi gün mahkemede 30 gün tutuklu kalmasına karar verildi. Navalny, 20 Ağustos’ta Sibirya’dan Moskova’ya dönerken uçakta rahatsızlanınca acil inişle Omsk şehrinde hastaneye kaldırılmış, iki gün sonra ise Berlin’in araya girmesiyle ve Kremlin’in onayıyla Almanya’ya gönderilmişti. Burada kendisine zehirlenme teşhisi konmuştu. Olay, kısa sürede ABD ve AB ile Rusya arasında büyük bir krize dönmüştü. Moskova, Navalny’nin zehirlendiği iddialarını reddederek Almanya’nın elde ettiği verileri Rusya’yla paylaşmadığını, Batı’nın kendi sorunlarını unutturmak ve Rusya’ya zarar vermek için böyle bir iddiayı uydurduğunu söylüyor. Navalny, önceden tecilli hapis cezasına çarptırılmış olduğu halde, zamanında polise yer bildiriminde bulunmamak suçlamasıyla gözaltına alındı. Önceki günkü Kremlin’in Navalny sorunu... mahkeme, avukatlara bile son anda bildirimde bulunarak, alelacele, Moskova’da Himki Karakolu’nda toplandı (Sovyetler’in Naziler’i durdurdukları yerin orada). Mahkeme Navalny’yi, kendi kurduğu vakıftaki parayı zimmetine geçirmekle suçluyor. Navalny’nin avukatlarına bile son anda bildirim yapıldığı ve meseleyi kamuoyundan kaçırmak için, yasalara aykırı şekilde, mahkeme salonunda değil, karakolda davanın görüldüğü dile getiriliyor. Meslekten gazeteci olan Navalny, sağcı çizgiye sahip ve 15 yıldan beri Putin karşıtı hareketlerin örgütlenmesinde yer alıyor. 2012 ve 2017 yıllarındaki protesto gösterileri, büyük ölçüde, onun eseriydi. Navalny, uzun yıllardan beri parlamentoda yer alan ve hükümeti eleştirip Devlet Başkanı Vladimir Putin’le çoğu zaman işbirliği yapan “parlamento için muhalefet”ten farklı olarak, daha radikal çizgideki “parlamento dışı muhalefet”in önde gelen ismi. Sosyal medyada yayımladığı videolarla, aralarında eski Başbakan Dmitri Medvedev de dahil olmak üzere, Rusya’nın üst düzey yöneticilerinden pek çoğuna ilişkin yolsuzluk verilerini yayımladı (fakat doğrudan Putin’i eleştirmeden). Kimileri, Navalny’nin eleştirdiği kişilerin, Putin’in zaten görevden almaya hazırlandığı kişiler olduğunu, Navalny’nin pek çok araştırmasını, Putin’in örtülü onayıyla yaptığını söylüyor (Rusya gibi bir yerde, dönemin başbakanının çiftliği üzerinde Navalny dron uçurmak, herkesin yapabileceği bir iş değildir). Dolayısıyla her ne kadar Kremlin yönetiminin geçmişte suçlanmasına neden olan çeşitli faili meçhul cinayetlerle bağı iddiası olsa da, Kremlin’in Navalny’yi zehirlemeyi planladığını söylemek, aceleci olur (Putin de basın toplantısında, “eğer onu zehirlemeyi isteseydik, bu işi sonuna dek götürürdük” demişti). Ancak, Navalny’nin Rusya’ya dönerken önce uçağın ineceği havalimanının Vnukovo’dan Şeremetiyevo’ya kaydırılarak apar topar gözaltına alınması ve görülmemiş biçimde karakolda mahkemesinin düzenlenmesi, Rusya yönetiminin son aylarda Navalny’e yönelik artan ilgiden endişe duyduğunu gösteriyor. Seçim için geri sayım Bu yıl eylül ayında, Rusya’da parlamento seçimleri olacak ve Putin’in Birleşik Rusya Partisi, güç kaybediyor. Navalny’nin bu zamana kadar aktif siyasetteki en büyük başarısı, 2013 yerel seçimlerinde Moskova’da yüzde 27.8 oy almak oldu. Fakat Rusya’nın kırsalında fazla destekçisi olmadığı gibi, örgütlü siyaset yapabilecek durumda değil. Ancak, yayınlarıyla, toplumun bir kısmının ilgisini çekiyor. Dolayısıyla Navalny meselesini, hem kızışan Rus iç siyaseti, hem de bozulan RusyaBatı ilişkileri çerçevesinde değerlendirmek gerekiyor. l KİEV PAYLAŞIYORUZ... Vefat ve başsağlığı ilanlarınız için yaptığınız ödemenin yüzde 20’sini Cumhuriyet Vakfı Burs Fonu’na aktarıyoruz. Bu fondan, yetenekli, ihtiyaç sahibi öğrencilere burs veriyoruz. Acılarınızı paylaşıyoruz. Yakınlarınızın adı bu burslarla yaşasın. www.cumhuriyetvakfi.org.tr ANKARA: 0312 442 30 50 İZMİR: 0232 441 12 20 İSTANBUL: 0212 343 72 74
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle