05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
EKONOMİ [email protected] 11 20 OCAK 2021 ÇARŞAMBA İlk dalgada yemeiçme sektöründeki 100 bin işletmenin yaklaşık 10 bini açılmadı Yüzde 30’u kapanabilir Genelgeyle kapatılan yemeiçme işletmelerine kamu bankaları icra takibi başlattı. TURYİD Başkanı Kaya Demirer: Bir taraftan kamu kapatacak, bir taraftan da kamu bankası borcunu öde diyor. Neyle ödeyeceğim? Yazarkasamda kilit var. Turizm Restaurant Yatırımcıları ve Gastronomi İşletmeleri Derneği (TURYİD) Başkanı Kaya Demirer, evin dışında yemeiçme sektöründe toplam 100 bin işletmenin faaliyet gösterdiğini, pandeminin ilk dalgasında yaklaşık yüzde 10’unun geri açılmadığını söyledi. İşletmeler bugün açılsa dahi yüzde 2530’unun geri açılmayacağını tahmin ettiklerini vurgulayan Demirer, yıllık 135 milyar TL ciro sağlayan sektörün 2020 cirosunun 6070 milyar TL’ye gerilediğini söyledi. “Bu sektör 2020’de tam 117 gün tamamen kapalı kaldı. Açık kaldığımız 248 günde de sürekli saat kısıtlaması vardı” diyen Demirer, bu dönemde hükümetten açılışta cansuyu nakit desteği ve borç ödemelerinin en az 6 ay ertelenmesini beklediklerini vurguladı. İşletmelerin kamu genelgesiyle kapalı kalmasına rağmen kamu bankalarının icra takibine başladığını vurgulayan Kaya Demirer ile sektörün yaşadığı krizi ve çıkış yollarını konuştuk. n Sektör olarak ne kadarlık bir ekonomiyi temsil ediyorsunuz? Sektörde 100 bin işletme var. 2019 yılı tahmini rakamlarına göre kayıtlı yemeiçme sektörünün tamamında (ev dışı tüketim) 2 milyon kişiye direkt istihdam sağlıyoruz. Tarım, hayvancılık, züccaciye, temizlik firmalarını da sayarsak 10 milyon kişiye iş sağlıyor. Çalışanların ağırlığı 1835 yaş arası. Eğitim seviyesi nispeten daha orta seviye. Yani bu insanlar, bu alandan çıktıklarında yapacakları işler kısıtlı. Sektörümüz 2019’da 135 milyar TL’lik ekonomi yaratmıştı. n Pandemi en çok da sizin sektörünüzü vurdu. Ne kadarlık kaybınız var? Bu sektör 2020’de tam 117 gün tamamen kapalı kaldı. Genelge ile kapalı kalmak çok önemli. Ben istesem de açamıyorum. Bu anlamda tüm diğer sektörlerden ayrışıyoruz. AVM’lere birinci fazda da bir zorunluluk gelmedi, kendileri kapattı. Otellere de hiçbir zaman kapatın denmedi. Genelgeyle kapatılmış bir işletmeden kira istemek vicdana sığmaz. Hukuken de zemini sulandırıyor. Çünkü mal artık ayıplı mal oluyor. Evet, kiralayanın bir suçu yok ama benim de suçum yok. Açık kaldığımız 248 günde de sürekli saat kısıtlaması vardı. Ciro kaybına baktığımızda çok net bir biçimde yüzde 50 kayıp var. Enflasyonu da eklersek yüzde 60’lara giden kayıp var. 2021 de kapalı başladı, daha nereye gideceğini de bilmiyoruz. 2019 cirosu 135 milyar TL idi. 2020 cirosu 6070 milyar TL arası bir yere düştü. n Paket servis var. Bu sizi ne kadar ayakta tutabilir? Paket servisi, restoran işletmeciliğinin alternatifi değil. Paket servisi 135 milyar liralık ekonominin içinde en fazla 4 milyar TL’dir. Yani yüzde 3. Yüzde 3’lük bir dilimi alternatif gibi göstermemek gerekiyor. Burada medya da hata yapıyor. İşletmeler o kadar da kötü durumda değil, paket servis ile iş yapıyor algısı yaratılıyor. Evet, birçoğumuz mecburiyetten paket servisine başladık. Markamızı da hatırlatmak adına. Ama bilin ki bu iş paket servisiyle kurtarılacak, idare ettirilebilecek bir iş değil. Paket servisini ne kadar köpürtsek, parlatsak yüzde 3’ten 5’e taşırız. Kaya Demirer TRENIN SON VAGONU n Şu anda en zordaki işletmeler hangileri? İlk dalgadan sonra kaç işletme açılmadı? Toplam sayı kaça çıkar? En zordakiler mart ayından bu yana kesintisiz kapalı olan barlar ve gece kulüpleri. Bu işletmelerde sahne alan sanatçılar, müzisyenler. Aynı şekilde düğün ve davet mekânları, kapalı konser salonları. Bu işletmeler sadece 2020’de yaptıkları 2 aylık ciro ile kaldılar. Üstelik en son onlar açılacak gibi görünüyor. Trenin son vagonu onlar yine. Devlet hata yaptı, hükümet yanlış karar alıyor demiyoruz, yurtdışında da benzer tedbirler var. Ancak ayrıştırmak gerekiyor sektörü. Bizim hissiyatımız, Ankara, konuyu sektör sektör ele almıyor. Sektör sektör konuları ele alıp kıt kaynaklarla kimi kurtarmak gerekiyor, ona bakmak lazım. İlk dalgada geri dönmeyen işletme sayısı yüzde 10 civarıydı. İkinci dalganın nerede biteceğini bilmediğimiz için açılmayacakların oranını bilmiyoruz. Ama bugün açılsa bu yüzde 10’un üzerine yüzde 2530 daha geleceğini düşünüyoruz. Destek gelmezse ve süre uzarsa bu oran artacaktır. 100 bin civarındaki işletmenin yaklaşık 10 bini açılmadı. Net rakamları bilmiyoruz. Açıldığımızda göreceğiz açamayanların tam oranını. n Bu, kaç çalışanın işini kaybettiği anlamına gelir? 100 bin işletmede 2 milyon çalışan var diyoruz. 10 bin işletme dersek 200 bin kişi olur. Tabii bunlar tahmini rakamlar. Net değil. BÜYÜK BATTI MI Ödemeler geldi, kasada para yok BÜYÜK BATAR n Pandemi başladığında, AVM sa çalışma ödeneği. Bunun devam ödemeleri geldi. SGK primlerinin yatırımcılarına, cadde mağazaetmesi çok çok önemli. Bu devletin ödemeleri varsa onlar geldi. n Sektör olarak daha ne kadar larına ve kamuya çağrıda bulun verdiği çok önemli bir destek. KDV Devlet, vergilerde yapılandırmaya dayanabilirsiniz? muştunuz. Bu çağrı ne kadar işe indirimini hazirana kadar uzattılar. gitti. Bu ay sonu ödenecek ilk takBir firma 6 ay dayanırım der, diyaradı? Ne kadar istifade edeceğiz bilmiyo sit şubat sonuna uzatıldı. Ama kasağeri 6 gün dayanacak gücüm yok der. Üyelerimiz içinde günlük cirosu 1 milyon TL olan işletmeler var. 117 gün kapalı kaldığında gitti 117 milyon lirası. Nasıl dayansın? Hangi banka ona kredi versin? Büyük battı mı büyük batar. Belki 1 milyon TL ciro yapanın yanında 3 bin 5 bin kişi çalışıyor. n Genel olarak bankaların sektöre bakışı nasıl? İyi değil. Kamu bankası icra takibi başlatıyor ama özel bankalar da geri kalmıyor. Her türlü korkuyu AVM’ler çok net birinci dalgada ruz, çünkü kapalıyız. KDV indirimi dediler ki sizden kira almayacağız. olmasaydı zamlar kapıdaydı. Bu iki Hakikaten büyük fedakârlık oldu. destek için teşekkür ediyoruz ancak İkinci dalgada da aynısını tekrarla yetmez. dılar. Bazı istisnalar var. Ama cadİlk dalgada herkes panik olmasın de mağazalarında pek bu fedakârlığı diye icra takipleri durduruldu. görmedik. Feda kısmı biz kiracılarAma ikinci dalgada bu olmadı. da oluyor, kâr kısmı kiralayanda ka Devlet ilk fazda sigorta, muhtasar ve lıyor. KDV alacaklarını erteledi. Bu sefer n Peki kamuda? kasım ayında tahsil etti. Muhtasar Tabii ki en büyük destek kıCANSUYU VERILMELI da para yok, gelir yok, şubat sonunda ilk taksidi ödeyemezse ve ikinci taksit nisanda. İki kere üst üste ödeme olmazsa bu sefer yapılandırma bozuluyor. Eğer açılmalar olmayacaksa bunun en az 6 ay ertelenmesi lazım. Açılsak da hemen ödeyebilir miyiz o da belli değil, çünkü bekleyen o kadar çok ödeme var ki. Mart ayında yüzde 7.5 faizle kredi alanların şimdi ödemeleri geldi. Kamu bankasından kredi almış arkadaşımız var, icra takibi gönderiyoryzyymddoTkntBaaaeoeelıauimarrrnKynrdtarııtnumzımirlauadeydaSimerynbmoduameideadckirar.nzikdklunıiiçrÇayrybtaiadmtilrkoooilöoeodş?ee,çrrkdrmprlarölliedcbaaaasrgddetuear,rirmügene..lnpgaoiçbmeBBdkeafinllobeumuüiarebayyiarllz.oacioobagaçsşsrarryekalıecu.ığald.nuealıniumcrysekeyııirDyzcmağasniaiimecalzeauiİainl.ğvltnehmeğelOllaaeatlıteznatydaytözı.arımpekasaeraaalreyöabrlçgı,erykdiıeizlSoım1erad7erGkrey.mee.5ebKrmkOs,yıneşüttypeitireyyğcüabırckrüiikainzdımuneenkdncoaizğ.ldseehedlBidYuuBömiürbe2tynaaeinnşee5nu.nndüekidMkifanai1vvms0yaaaHleyeüeuomirszmnaiyrrsdnıkrliiaaeoze.nnBçinuiyilykG.lrnyiazadokyuaDNoeşk?ereecrm2keıaan.tr,amv0aihdK.s.ykğein2Osiıaieailyıı1tbma,Mmboçiydhelykmıoirauleüdrednıulkzamsiaviçezbymdokmlvö.e.eaeeenBOizntüslrBnauirüitrkyngsanedmapdmeıikkanmasoimmamyıiabnkkznnoikuytaaaiedaıtriaoatduikikedbflrfreadizli,taöoiyiryşyeökyMenrblüKoecisrdteizıeDtzsrutşiedeeerVeğk., i mu öderim. Bu aslında bir hilar. Ya kamunun kapattığı işletbe değil, bir yatırım. Beni kurtarırmeyiz biz. Bir taraftan kamu san yarın sana vergi ödemeye devam beni kapatacak bir tarafederim. tan da kamu bankası n Bu talepleri hükümete ilettiniz mi? bana borcunu öde Maliye Bakanımızdan toplantı bekliyoruz. İki ay diyor. Neyle ödeoldu, artık bizi karşınıza alın, anlatalım. Üyemiz olsun yeceğim, kapaolmasın o kadar çok mesaj alıyorum ki. Moral olarak lıyım. Yazarda çöktü insanlar. kasamda kiAşı programı belli olursa buna göre açılma takvimi de lit var. Bunbelli olur. Yine bu sektör kapalı kalacaksa kısa çalışma ların çöödeneği devam etmeli. Kira konularının çözümü konusunda devlet yardımcı olmalı. İcra iflası durdurulmalı. Bütün kredilerin icra iflaslarıyla birlikte makul faizlerle 6 ay ya da 12 ay ertelenmesi sağlanmalı. zümü çok çok önemli. Getir, 128 milyon dolar daha getirecek Getir, geçen yıl aldığı 38 milyon dolarlık yatırımın ardından ikinci yatırım turunda 128 milyon dolar yatırım aldı. Getir, değerini yaklaşık 850 milyon dolara çıkardı. Yapılan açıklamaya göre Michael Moritz Crankstart aracılığıyla 2020’de gerçekleşen birinci turda Getir’e yaptığı yatırımı ikinci turda da devam ettirerek Brezilya merkezli Base Partners ile birlikte turun liderliğini üstlendi. Mevcut yerli yatırımcılardan Revo da bu turda yer aldı. Bunun yanı sıra yurtdışından, daha önce Mynet ve Trendyol’un da yatırımcıları arasında olan ve Zomato yatırımı da bulunan Tiger Global ve Goodwater Capital, Fiba ile Esas Holding de Getir’in yeni yatırımcıları arasında yer aldı. Getir çalışanlarının talepleri üzerine, bu yatırım turunda çalışanlara yatırımcı olma imkânı sunuldu. 250’den fazla Getir çalışanı da kendi birikimleriyle Getir’e ortak oldu. Sosyal medya ağlarına cezalarda 3. aşama Reklam yasağı geldi Ulaştırma ve Altyapı Bakan Yardımcısı Ömer Fatih Sayan, Türkiye’ye resmi temsilci atamayan yurtdışı kaynaklı sosyal medya şirketlerinin artık Türkiye’den reklam alamayacağını, reklam veren şirketlere de ceza kesileceğini belirtti. Reklam yasağı uygulanan sosyal medya ağları arasında Twitter, Periscope ve Pinterest bulunuyor. ‘Dijital faşizm’ Karar, Resmi Gazete’de yayımlandı. Eğer bu ağlar, temsilci görevlendirmesi yapmazsa 4. aşama olan bant daraltma uygulanacak. Yine temsilci görevlendirilmesi yapılmazsa mahkeme kararı ile yüzde 90’a kadar daraltma uygulanacak. Sayan, reklam veren şirketlere de ceza kesileceğini belirtti. Yurttaşların verilerini, gizliliğini ve haklarını korumak için ne gerekiyorsa yapmaya kararlı olduklarını kaydeden Sayan, “Dileriz ki hâlâ temsilcisini bildirmeyen Twitter ve Pinterest de ivedilikle gerekli adımları atar. Yükümlülüğe uymamakta ısrar eden sosyal ağların bant genişliğinin daraltılması en son istediğimiz yol. Dijital faşizm ve kural tanımazlığın Türkiye’de hâkim olmasına asla müsaade etmeyeceğiz” dedi. l ANKARA Tekfen’in iştiraki ihalede ek iş aldı Tekfen Holding dolaylı iştiraki Gate İnşaat’ın Kazakistan’da yürütmekte olduğu projede 185 milyon dolar eşdeğerinde ek iş aldığını, böylece sözleşme bedelinin 807 milyon dolara yükseldiğini duyurdu. KAP’a yapılan açıklamada, Gate İnşaat’ın Kazakistan’da Tengizchevroil LLP’nin halen devam eden “Gelecek Gelişim Projesi” kapsamında yer alan bir boru hattı ihalesine verdiği teklifin idare tarafından başarılı bulunduğu belirtildi. Açıklamada, “Bu çerçevede, devam eden ‘Çoklu Kuyubaşı Basınç Yönetim İşleri Projesi’ne bir zeyilname ile 185 milyar dolar eklenerek sözleşme bedelimiz 807 milyon dolara yükseltilmiştir” denildi. l Ekonomi Servisi Üniversite nedir, ne değildir? Encyclopedia Britannica, üniversite sözcüğünün kökeninin Latince universitas magistrorum et scholarium sözcüklerinden kaynaklandığını belirtiyor; kabaca eğitmenler ve âlimler topluluğu anlamında... Bugünkü anlamda üniversitenin ilk nüvesinin 9. yüzyılda Salerno’da (İtalya) bir tıp okulu olarak ortaya çıkmış olduğu düşünülüyor. Daha sonra 11. yüzyılda Bologna, 1150’de Paris ve 11. yüzyılın sonunda Oxford, günümüzün çağdaş üniversitelerinin öncülleri olmuş. 18. yüzyılın sonuna gelindiğinde üniversiteler artık çekirdek bir müfredat çerçevesinde yedi liberal sanat dalında eğitim sunmaktaymış: Gramer, mantık, retorik, geometri, aritmetik, astronomi ve müzik. 1810’a gelindiğinde ise Wilhelm von Humboldt, Berlin Üniversitesi’nin kuruluşuna yol açan üç temel ilkeyi duyurmaktadır: Araştırma ve eğitimin birlikteliği; eğitimin özgürlüğü ve akademinin özerkliği. Humboldt’un son ilkesi net ve açıktır: Akademik faaliyet, devletlerin kontrolünden ve müdahalelerinden korunmalıdır. Kendisinden kırk sene sonra, 1852’de, John Henry Newman ise üniversiteyi şöyle tanımlamaktadır: “Üniversite, her yerden, her bilim dalından öğrencilerin buluştuğu yerdir. (Orası) Binlerce farklı okulun özgürce katkı sağladığı; aklın özgürce dolaştığı ve paylaşıldığı; buluşların kesinleştirildiği ve mükemmelleştirildiği; yanlışların ortaya çıkarıldığı; aklın akıl ile bilginin bilgiyle çatıştığı yerdir.” Dolayısıyla çağdaş üniversiteler, insanlığın bin yılı aşkın bilimsel faaliyetlerinden süzülüp gelen ilkelerce biçimlenmiştir. Kısaca anımsayalım: Üniversite kuşkucudur Çağdaş üniversiteler bilimsel kuşku temelinde çalışır. Hiçbir dogma, hiçbir önyargı, hiçbir koşullandırma üniversiter faaliyeti yönlendiremez. “İnanç” bilime ait değildir, bilimsel olan kuşkudur. Üniversite evrensel ve zamanlar üstüdür Üniversitelerin zaman ufku hem kısa hem de uzun dönemi kapsar. Üniversiteler, bir yandan öğrencileri toplumun her türlü güncel gereksinimine yanıt verecek şekilde, çağdaş sorunları çözümleyebilecek becerilerle donatarak yetiştirir iken öte yandan da soyutlamalar ve belirsizliklerle yoğrulmuş araştırma alanlarında uzun soluklu, sabır ve cefa gerektiren, sonuçları belki on yıllar sonrasında alınabilecek bilim serüvenlerine girişirler. Üniversite bütündür Üniversitelerin bilimsel ve eğitsel faaliyetleri bir bütündür; bölünüp parçalanamaz, bir faaliyeti diğerinin önüne geçirilemez; hiyerarşi üniversitenin doğasına aykırıdır. Üniversiteler, ekonomik çıkar ve maliyet ilkelerine göre standartlaştırılmış bir ürün, fikir ya da tasarım peşinde olan işletmeler değildir. Üniversitelerin toplumsal çıktısı çok yönlü olmak zorundadır: Araştırma alanında yepyeni fikirler, daha evvelce hiç dile getirilmemiş, düşünülmemiş bilimsel uğraşlar verilir iken eğitim alanında yepyeni insanlara yeni bilgiler aktarılır, yepyeni beceriler kazandırılır. Dolayısıyla üniversitelerin temel uğraşı olarak, bilimsel çabanın başarı ölçütü ticari başarı ya da genel olarak ekonomik kazanç değildir. Bu noktada bir anlam karışıklığının önüne geçmek için açık olmak zorundayım: Üniversiteler “bilimin merkezidir” ama faaliyetleri “inovasyonun merkezi ya da yürütücüsü” anlamına indirgenemez. İnovasyon, kâr amacı güden şirketler kesiminin, bilimsel çabanın sonuçlarını piyasa faaliyetlerine uygulama biçimi olarak ortaya çıkar. Ekonomik getiri amacıyla bilimin uygulanma biçimi üniversitelerin değil, piyasada kazançmaliyet muhasebesi yapan şirketler kesiminin faaliyetidir ve kesinlikle üniversitenin araştırma önceliğine dönüştürülemez. Dolayısıyla günümüzde çok popüler medyatik kavramlar olan “inovasyoncu üniversite” ya da “üniversite sanayi işbirliği” gibi sözcükler, ancak ve ancak bilimsel çabayı odağına alan, özerk yönetimi olan ve bilimsel kuşkuculuğu ön plana koyan gerçek üniversiter çabanın bir uzantısı olarak şirketler kesiminde anlam taşıyabilir. Bilimin yönlendirilmesi veya daha geniş ifadeyle bilimsel çabaya müdahale, ister kâr amacıyla isterse siyasi çıkarlar ya da inançlar biçiminde olsun, üniversitenin özüne aykırıdır. HHH Türkiye’nin akademik gündemi, yılbaşından bu yana ülkemizin en güçlü üniversitelerinden birisi olan ve benim de mezunu olmaktan her daim gurur duyduğum Boğaziçi Üniversitesi’ne yapılan rektör atamasına kilitlenmiş durumda. Söz konusu atamanın biçimi olağanüstü koşullarda çıkarılan bir KHK yasasına dayanmakta olup tartışma dışıdır ve meşru değildir. Aslolan, Türkiye’nin üniversitelerinin birer arazi ve siyasi rant kurumu haline dönüştürülmesi planlarına karşı direnilmesi, çağdaş bilim ve eğitim geleneklerinin korunması mücadelesidir.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle