07 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
KÜLTÜR 13 2 OCAK 2021 CUMARTESİ YYILBeAŞInGEiCESyINIıNlIZaLENnME aSONsUıÇlLARgI HiErRKdESEiLnAZIiMz YAZGÜLÜALDOĞAN abii aslında boş bir soru. Hepiniz, hepimizin yaptığı gibi yeni yıla eviTnizde ya da kapalı bir mekânda çoğunlukla açık bir ekranın karşısında oyalanmaya çalışarak girdiniz. İktidarın bir süredir siyasal İslamın kurallarına uygun olarak benimsetmeye çalıştığı gibi, 90 yıllık ritüelimiz olan Miladi yılbaşını kutlamaktan vazgeçilip sıradan bir günmüşcesine geçiştirmek yerine, bir masa etrafında sevdiklerinizle toplanıp Allah ne verdiyse yiyip içerek, şarkılar söyleyip eğlenerek geçir? mek, giden yıla güle güle, gelen yıla şı programı yoktu. İbo Show ve O Ses Türkiye dışında özel olarak hazırlanmış bir müzikli program nedense yapılmamıştı. Oysa işletmecilik ve ticari başarı açısından bakıldığında bundan daha uygun bir zamanlama olamazdı. Türkiye’nin çalışmayanlar dışındaki tüm ahalisi yani seyirci zorunlu olarak evdeydi. Programlara çağrılabilecek sanatçılar hiçbir canlı programa katılma şansını bulamamış, hem maddi hem manevi açıdan böylesi bir davete koşa koşa ve çok da indirimli kaşelerle gidecek durumdaydı. Rahatlıkla reklam da alınabilir, program ucuza da getirilebilirdi. 100 yıl önce hazırlanmış naftalinli bir müzik programı izlemek zorunda kalmıştık? Mesela FOX niçin bir özel yılbaşı programı hazırlamamış da bir film koyup bu özel geceyi geçiştirmişti? TRT niçin özel programını gece yarısı arşivden çıkarıp tozunu silkelemeden yayımlamıştı? Kanal D’de yarışma programı, Show’da komedi vardı, ama en absürt olanı CNN Türk’tü, yılbaşına Öztürk Yılmaz, Zafer Şahin, Hakan Bayrakçı ve Mehmet Metiner’li tartışma programıyla girmek! Seyirciye jilet attırmak için mi! Benim anket yaptığım Twitter takipçilerim Halk TV’de Serhan Asker’in özel yılbaşı programıki yılbaşı gecesi için değil de 10 Kasım günü için hazırlanmış gibi geldi, Atatürk’ün sevdiği türküler gibi! Evet, niye itiraz ediyorsunuz ki yılbaşı gecesinde dünyanın her yerinde insanlar eğleniyor, eğlenmek ayıp değil, günah değil! Bu yıl pandemi koşullarında kalabalık olamadık ama iki kişi de eğlenilebilir. Hatta buna daha çok ihtiyacımız var! Nitekim reyting sonuçlarına baktığımız zaman da bunu gördük: Yılbaşı gecesi en çok izlenen program her üç kategoride de Acun Ilıcalı’nın TV8’de yaptığı “O Ses Türkiye Yılbaşı Özel” programı oldu! Acun, bir kez daha televizyonculuğu ve ticareti iyi bildiğini kanıtladı. İkinci en hoş geldin demek istediniz. Bunun en İlk aklıma gelen yılbaşı kutlamasın nı izlemiş ve çok beğenmişti. Ama be çok izlenen İbo Show’du ki o da özel bir yaygın yolu da televizyon izlemek. Her dan hoşlanmayan Ankara’nın kanal yö nim (80 bin de olsa) takipçim genel bir programdı. Halkın çoğunluğu bunu ister kes telefonun küçük ekranından sos neticilerinin kulağını bükmüş olmasıy klasman değil tabii! Herkes de o ge ve boş verirseniz size arkasını döner. Bu yal medya kanallarına girip özel prog dı. Ancak her iki özel programın da ik ce türkü ve şiirle yetinmek istemez. reyting sonuçlarını özellikle seçim karamlar bulmaktan hoşlanmıyor benim tidar yakını grupların kanallarında ya Ata Demirer şovu izleyip beğenen, Mu zanmak isteyen siyasetçilerin de incelegibi. Ama nedense bu yıl, özel olarak yımlanmış olması bu iddiamı çürütü rat Karahan’ın konserinden de övgüyle mesini ve kulak vermesini tavsiye edemı bilinmez, kanallarda özgün bir yılba yordu. O zaman neden örneğin NTV’de bahseden var ama o konser bana san rim: Kitle burada ve bakın ne diyor? Ülke, kadın Çocuklar için her hafta bir oyun Ataşehir Belediyesi, pandemi döneminde zor günler geçiren çocuk tiyatrolarına destek verebilmek ve evdeki çocukların eğlenceli vakit geçirebilmelerine katkıda bulunmak için yeni bir projeye imza atıyor. Her hafta başka bir çocuk tiyatro topluluğu “Puki Parkta” isimli programa konuk olacak. “Puki” isimli kukla kahramanın eşlik edeceği tiyatro programlarında, çocuklar için anaokulu müfredatına uygun ve eğlendirirken öğreten oyunlar sahneye konulacak. Çocuklar her hafta pazar sabahı saat 10.00’da “YouTube Ataşehir Kültür” kanalından Puki’yi izleyebilecek. Yeni yılın ilk konserleri İş Sanat’ta Yeni yılın ilk konserleri İş Sanat sosyal medya hesaplarında ve internet sitesinde sanatseverleri bekliyor. 31 Aralık akşamından başlayıp 4 Ocak sabahına kadar devam edecek sokağa çıkma kısıtlamasında yeni yılı evlerinde karşılayacak izleyiciler için bir program hazırlandı. İş Sanat’ın yeni yıl konserinde tenor Murat Karahan ve Limak Filarmoni Orkestrası sahnedeydi. Erol Evgin de yeni yılın ilk konserinde İş Sanat sahnesini sokak müzisyenleri ile paylaştı. Konserler, İş Sanat sosyal medya hesaplarından ve internet sitesinden izlenebiliyor. Cumhuriyet şarkıları... Türk sanat müziğinin başarılı temsilcilerinden Dilek Türkan ve Derya Türkan, bu akşam İş Sanat’ta müzikseverlerle buluşacak. Cumhuriyet döDilek Türkan nemine ait şarkıları özgün yorumlarıyla günümüze taşıyan ikili, özel bir repertuvarla saat 20.30’da sahneye çıkacak. Konserin konuk solistleri Ceren Kaçar ve Müge Alpay olacak. ‘Hadi Artık 2021’ İş Sanat’ın Maximum Genç işbirliğinde hazırladığı “Hadi Artık 2021” Yeni Yıl Konser Serisi kapsamında Cem Adrian, Son Feci Bisiklet, Can Ozan, Nilipek ve Melike Şahin’in performansları 3 Ocak’ta saat 12.00’den itibaren İş Sanat’ın YouTube kanalında ve internet sitesinde eşzamanlı olarak izlenebilecek. Metropolis’te keşif Sabancı Vakfı tarafından desteklenen Metropolis antik kenti kazı çalışmaları, 30. yılında tarihin sırlarını gün yüzüne çıkarmaya devam ediyor. 2020 yılı kazı çalışmalarında birbiriyle bağlantılı dört anıtsal yapı ortaya çıkarıldı. “Ana Tanrıça Kenti” olarak bilinen Metropolis’te bu yıl temmuz ayında başlayan kazı çalışmalarında daha önce antik kentte hiçbir izi olmayan dört sarnıç, 7 metrelik toprak dolgusunun altında bulundu. Geç Roma döneminde kentin su ihtiyacını karşılamak için kullanıldığı düşünülen sarnıçların neredeyse tamamen korunmuş durumda bulunması, döneme dair önemli bilgi, bulgu ve tarihi eserlerin ortaya çıkarılması açısından büyük önem taşıyor. mezbahası! PERFORMANS SANATININ ISYANKÂR KIZI ŞÜKRAN MORAL Bazı sanatçılar vardır gündemin önünde koşarlar, toplumun kanayan yaralarını herkesten önce gözümüze sokmayı başarırlar. KONUK YAZAR GİLA BENMAYOR lımdaydı. n Dünyanın en güzel, tarihi ve kültürel mirası en yoğun iki başkentinde yaşıyorsunuz. Performans sanatının önde Roma ve İstanbul. Bu gelen ismi Şükran Moral öyle biri. şehirlerin hangisinden en fazla Tabulara başkaldırmasıyla bilinen besleniyorsunuz, üretiyorsunuz? sanatçı aynı zamanda gündemin nab Şansını kendi yaratanlardanım. İki zını çok öncesinden ölçen, bir kâhin yeri de çok seviyorum ama iki şehre gibi olacakları zihninde önceden can de ait değilim. Sanatçı kimliğimin orlandırıp eserlerini ona göre tasarla taya çıktığı ilk yer Roma. Sanat tari İstanbul ümit vericiydi elbette. Öte yan bir sanatçı. hi kitaplarında gördüğümüz gerçek yandan canlı yayınlar bence hiç fena Örneğin, bizler Ege’deki mülteci heykellerin sokaklarda karşıma çıktı değildi... dramını yaşamadan, görmeden önce ğı müthiş bir şehir. Ama kimlik soru n Dünyanın nereye gittiği, inŞükran Moral, 2003 yılında “umut nuyla ilk kez karşılaştığım yer. İstan sanlığın haliyle ilgili sanatınısuzluk” adını verdiği eserinde, bir bul, liseyi bitirir bitirmez tek bavulla za yansıttığınız öngörüleriniz bekayığa doluşarak bilinmezlere yolcu geldiğim, yapayalnız yaşadığım kar nim gözümde benzersiz. Gündemin luk yapan erkekleri gözümüze sok maşık ve gizemli bir şehir. İstanbul’u önünden gitmeyi nasıl başarıyormuştu. kendimi yabancı hissettiğim için terk sunuz? 2019 yılında 80 milyon kişiyi ye etmiştim. Çok teşekkür ederim, takdir edilrinden, yurdundan eden mülteci kri Üretmek, çok anarşist bir süreç. İş mek çok alıştığım bir şey değil. zinin erken günlerinde önce erkekler te bu nedenle İstanbul’da yaratmak 1992’de çimentodan bir kayık yapkendilerini kayıklara, botlara atmıştı. harika. Kökenlerim İstanbul’a ait. Gö mıştım. Sergilenmişti o yıllarda. AyKadınları, cansız bedenleri plajla çebeyim ben, o nedenle yollarda ya nı çimento kayık, 2018’de Roma’da ra vuran küçük çocukları yıllar sonra ratırım. Macro Müzesi’nde yaptığım kişisel görecektik. n Covid süreci sanatınızı nasıl sergide yeniden sergilendi. 90’lı yılBu yıl “erkekler yerini bilsin” diye etkiledi? larda kimlikle ilgili işler de yapmışsosyal medyada başlayan mizah doCovid, 2020 yılında bize tım. Özellikle kovulanlarla ilgili yani lu paylaşımlarda iş, “Kadın 4 kuma “Apocalypse”i getirdi. Ben günlerimi göçmenler. Yine 1994’te çok evlilikle alabilir”e kadar varmıştı. yazmakla ve desen yaparak geçirdim. ilgili performans ve işlerim de var... Derken 2010 yılında Mardin’de çek Kendimle kavga ettiğim bir yıl oldu. Gündemin önünde gitmeyi başarmak tiği videosunda “3 erkekle evlenen bir Bir türlü bitiremediğim biyografimi aslında acılı bir süreç. Bazen bu dünkadını” bizzat canlandıran Moral’ın fotoğrafları önümüze düşmüştü. Mülteci hakları, cinsiyet eşitliği, çocuk evlilikleri, kapitalist düzenin ikiyüzlülüğü gibi konulara kafa yoran Moral ile 2000’li yılların başında Rodos’ta Akdenizli kadın gazetecileri, yazarları, sanatçıları bir araya getiren uluslararası bir toplantıda tanıştık. Dostluğumuz o dönemden beri devam ediyor. Samsun Terme doğumlu olduğu için gözü karalığından ötürü “Amazonların ruhu sana geçmiş” diye takılırım ona. Moral’in “Mezbaha” isimli performansından... Termelidir çünkü Amazonlar. Şükran Moral, daha iyi ok atmak de yazıyorum. Londra’da sanat fua yaya ait olmadığımı hissediyorum. için tek göğüslerini feda eden Ama rı Frieze’de “Taking a Stand: Art &So Uzay bile bu kadar sessiz olamaz. zonlardan da cesurdur gözümde. ciety” isimli sergiye katıldım. LondKatolikliği en koyu haliyle yaşayan ra Deutsche Bank’ın koleksiyonun ‘Gurur duyuyorum’ İtalya’da, henüz bugünkü kadar ta dan derlenen bir sergiydi. İstanbul n Feminist, erkek düzenine başnınmadığı bir dönemde kendiini çar Fişekhane’de “Yakınsama” sergisine kaldıran bir sanatçı olarak tanımlamıha germiş dişi bir İsa olarak tasvir katıldım. Sergi, Ali ve Rabiya Güreli nıyorsunuz. Feminist bir sanatçı oletmesi bunun kanıtı değil mi? koleksiyonundan derlendi. mak neyi gerektirir? ‘Üretmek, anarşist bir süreç’ ‘Çağdaş sanat sınıfta kaldı’ Açık söyleyeyim mi? Gurur duyuyorum, başım dik, haykırana kadar bağırıyorum. Evet, ben bir femiErkeklerin hamamındaki “Han Sizce Türkiye’de ve Avrupa’da nistim. Kadınların yakıldığı, kesildimam”, kimimizin kapısından bisanat dünyası, bu zor süreci iyi yö ği, katledildiği bir ülkede feminist olle geçmeye çekindiği “Genelev” gibi netebildi mi? makla iftihar ediyorum. Ülke ülke deunutulmaz performanslarına ilaveten Çağdaş sanat sınıfta kaldı. Bence ğil, kadın mezbahası. Yalan mı? Tavır jinekolog koltuğu, mezbaha, akıl has uyum gösteremediler, dünyaca ünlü almasını bilmelisin, hepsi bu. taneleri, morglar gibi dikenli konular müzelerin canlı yayınlarına katılım Moral’in eserleri, Victoria&Albert sanatının odağındadır. yüz civarıydı. Yıllar önce “müzeler Müzesi, British Müzesi, 21c Hayatını Roma ve İstanbul arasın morg gibi” demiştim ve bir müzeyi de Müzesi, Polonya Çağdaş Sanat da geçiren Şükran Moral, şu anda morga çevirmiştim, haklıymışım. Sa Müzesi, Deutsche Bank Londra, Roma’da. nat için çok zor ama özellikle sanatçı Deutsche Telekom, İstanbul Modern Covid’in sanatını nasıl etkilediği lar için yıkıcı bir yıldı. Türkiye’de de gibi müzelerde ve Ömer Koç Şükran Moral’e sormak nicedir ak bence fazla bir etkinlik olamadı, Step Koleksiyonu’nda yer alıyor. Öğretmenlerin öğretmenleri Her öğrencinin unutmadığı öğretmenleri vardır. Türkçeyi, Türkçeyle insana seslenen şiirleri sevmeyi ilkokul öğretmenlerim İsmail Ünal’la Behçet Ulusoy öğretmişti. Onların öğrettiği yazım kurallarının bana hep yol gösterdiğini unutamam. Ortaokul Türkçe öğretmenim Mehmet Özer, bana okuma sevgisini kazandırmıştı. Okumanın, öğrenmenin, düşünmenin, duygulanımın güzelliğine onun yol göstericiliğiyle kavuşmuştum. Öğrenme serüvenim hâlâ tatlı mutluluklarla sürüyor. O, okumaya heveslendirilmiş yetim bir çocuğun sırtına, terziye götürüp bedenine uygun hale getirdiği paltosunu veren bir öğretmendi. O paltoyla Yozgat’ın Yerköy’ünün amansız kara iklimi kışlarını geçirmiştim. Öğretmen okuluna girmem için beni yüreklendirmesini de unutamam. Öğretmen okulu 196669 arasındaki öğretmen okulu yıllarımda, insanın yaşamdaki anlamını, Cumhuriyetle bayraklanan bu ülkede, yoksul bir çocuğun yaşama katılmasının, yurt sevgisinin ne demek olduğunu öğrenmeye, özgürleşme tutkusuyla dolu bir insan olarak yaşamaya başlamıştım. Bu, kimliğine öğretmen okullarında kavuşan binlerce kuşaktaşımın da gerçekliğidir. Parasız yatılı olarak okuduğum Tokat İlköğretmen Okulu’nda Ali Aydın, Aynur Sarıgül, Bedir Çankaya, Cavit Kiper, Celal Soltaş, Durmuş Ali Özçelik, Faruk Sükan, Günak Yüzak, H. Basri Bişkin, Haydar Topay, Hayrettin Kılıçkan, Lemanser Sükan, Mehmet Alan, Mehmet Bural, Metin Özçetin, Mehmet Ünay, Mehpare Güngör, Metin Somuncu, Mustafa Özdek, Nurdan İlik, Osman Güngör, Rafet Çağlar, Sefer Bal, Selim Sarıgül, Sevgi Gümüş, Şadan Dedeoğlu, Turgut Aldemir ve adlarını anımsayamadığım, yaşamımıza dokunan öğretmenlerimizden öğrendiklerimizle, ülkemizin toplumsal, siyasal olaylarıyla bütünleştikçe özgür insan olmaya doğru adımlara başlamıştık. Çoğu sürgünlerle boğuşan öğretmenlerimiz gibi Cumhuriyet okuyor, Cumhuriyet’in değerlerine değerler katmaya çabalayan TİP’i, DİSK’i seviyor, TÖS’lü olmak hayaliyle büyüyorduk. Gazi Eğitim 1969’da girdiğim Gazi Eğitim Enstitüsü Türkçe Bölümü’nde birçok okuldaşım gibi aklımın ve tutuşmaya başlayan sevdamın özgürleştiğini de biliyorum. O özgür sevda idi 1960’lı yılların sonundaki yükseköğrenim gençliğinin tarihimize damga vuran direnişini yaratan. Gazi’deki Adalet Odyak, Adnan Binyazar, Ali İhsan Beyhan, Cahit Kınay, Cavit Binbaşıoğlu, Celal Şengör, Emin Özdemir, İbrahim Olgun, İhsan Öğüş, Kemal Demiray, M. Adem Solak, Mehmet Aydın, Mehmet Deligönül, Mehmet Tuğrul, Muzaffer Gürses, Orhan Çaplı, Orhan Ural, Oya Adalı, Şükrü Kurgan, Turan Alptekin bizi biz yapan öğretmenlerdi. İki örnek öğretmen Maraş Öğretmen Okulu’nda öğretmenlik yapan Nadir Dönmez, stajdaki öğretmen adaylarını denetlemeye gittiğinde bir köylü kadının “Öğretmenlerin öğretmeni geliyor!” diye bağırdığını anlattı. 2020’de “Günler ölüm haberleriyle” geldi. Yılın son günlerinde kaybettiğimiz Faruk Sükan Pamukpınar, Tokat, Hüseyin Seçmen İvriz, Gönen öğretmen okullarında devrimlerin savunucusu kuşakları yetiştiren öğretmenlerimizdi. Umutla dolmamızı sağlayan öğretmenlerimizdendi onlar, öğretmenlerin öğretmenleri idi. O öğretmenleri Cumhuriyetin ilk kuşakları yetiştirmişti müthiş bir inançla, vicdanla, umutla. Şimdi bu inancı, vicdanın, umudun yitirilmesidir bizi asıl kahreden. H H H İnsanlığın yarısı kadına yönelik cinayetlerin, eşitsizliğin, insanlığın sağaltıcısı sağlık çalışanlarına duyarsızlığın, emek sömürüsünün, doğayı katlederek virüsleri düşman kılmanın, laiklik temelli topluma düşmanlığın son bulması özlemiyle 2021’de umut hâlâ insanda, insanlaşmada... ‘Pandemi Orkestrası’ evlere geldi Pandemi sürecinde geliri olmayan müzisyenlere destek olmak amacıyla kurulan Kadıköy Belediyesi Pandemi Orkestrası’nın 7 Aralık’ta Süreyya Operası’nda verilen ilk konseri, dün dijital medya üzerinden ücretsiz olarak yayımlandı. Konserin link’i Kadıköy Belediyesi sosyal medya hesaplarından öğrenilebiliyor. Şefliğini Rengim Gökmen’in, solistliğini İdil Biret’in üstlendiği, Özgecan Günöz’ün ise başkemancı olarak yer aldığı konserde sanatçılara Kadıköy Pandemi Orkestrası eşlik etti. Konserde Johann Sebastian Bach, Tomaso Albinoni ve Armağan Durdağ’ın eserleri icra edildi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle