Katalog

6 9 EYLÜL 2020 ÇARŞAMBA HABER MİT şehidinin cenaze törenini haberleştiren gazeteciler bugün hâkim karşısına çıkacak Gazetecilere 19 yıl istendi MİT şehidinin cenaze törenine ilişkin görüntüleri yayımladıkları iddiasıyla tutuklu yargılanan Oda TV Yayın yönetmeni Barış Pehlivan, OdaTV muhabiri Hülya Kılınç ve Yeniçağ yazarı Murat Ağırel ile ilk duruşmada tahliye edilen OdaTV Haber Müdürü ve gazetemiz yazarı Barış Terkoğlu, Yeni Yaşam gazetesi yöneticileri Ferhat Çelik ile Aydın Keser bugün hâkim karşısına çıkacak. Duruşma öncesi esas hakkındaki görüşünü açıklayan savcılık, gazetecilerin iki ayrı suçtan 19 yıla kadar hapisle cezalandırılmasını istedi. Savcılık bugün saat 10.30’da İstanbul 34’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülecek dava öncesi mütalaasını sundu. Savcı mütalaasında, tek bir haber nedeniyle gazetecilerin iki farklı suçtan cezalandırılmalarını istedi. Mütalaada, “Sanıkların savunmalarının kendilerini suçtan kurtarmaya yönelik olduğu ve bu şekilde sanıkların üzerine atılı bulunan Mil Barış Terkoğlu Barış Pehlivan Murat Ağırel Hülya Kılınç Aydın Keser Ferhat Çelik li İstihbarat Teşkilatı Başkanlığı mensubu olan şehitlerin kimlik bilgilerinin ve dolayısıyla da ailelerinin kimlik bilgilerinin, çalıştıkları görev ve faaliyetlerine ilişkin bilgilerin yayımlanmak ve açıklamak suretiyle Milli İstihbarat Teşkila tı Kanunu’nun 27/3. fıkrasında tanımlanan suç ile ‘Devletin Güvenliğine ve Siyasal Yararlarına İlişkin Bilgileri Açıklama’ suçlarını işledikleri” öne sürüldü. Savcı, tüm sanıkların “Devletin güvenliğine ve siyasal ya rarlarına ilişkin gizli kalması gereken bilgileri açıklama” suçundan 5’er yıldan 10’ar yıla ve “İstihbarat faaliyeti ile ilgili bilgi ve belgeleri ifşa etmek” suçundan da 3’er yıldan 9’ar yıla kadar olmak üzere toplam 8’er yıldan 19’ar yıla kadar hapislerini talep etti. Tutuklu bulunan Pehlivan, Kılınç ve Ağırel’in tutukluluk hallerinin devam etmesini isteyen savcı, yurtdışında olduğu belirtilen Erk Acarer’in de dosyasının ayrılmasını talep etti. Mütalaaya eleştiri Davanın avukatlarından avukat Hüseyin Ersöz mütalaaya ilişkin şu görüşleri dile getirdi: “Savcılık mütalaasında yeni bir şey beklemiyorduk, öyle de oldu. İddianamenin tekrarından ve soyut suç atfından ibaret bir metin. Pehlivan, Ağırel ve Kılınç’ın tutuklu olarak yargılandığı dava, Basın özgürlüğünün ülkedeki standartını da gözler önüne seriyor. Basın özgürlüğünün kısıtlanmasında ‘araçsallaştırılan’ bu davada verilebilecek tek ‘hukuki’ karar, yasal şartları oluşmayan atılı suçlara dair, ancak ve ancak beraat olabilir. Gazetecilerin tutuklu kaldıkları her gün, ifade hürriyeti ve özgürlük hakkının ihlali anlamına geliyor.” l Haber Merkezi AĞIREL’DEN MEKTUP ‘Olmayan delili nasıl karartabilirim?’ Silivri Cezaevi’nde tutuklu bulunan Yeniçağ yazarı Murat Ağırel, duruşma öncesi hapishaneden mektup gönderdi. Avukatları aracılığı ile gönderdiği mektupta gazeteci Ağırel şöyle yazdı: “183 gündür tutukluyum... ‘Neden’ diye soruyorum. Delilleri karartabilirmişim, tanık beyanları varmış, kaçma şüphem varmış! Böyle cevap veriyorlar. Delilleri geçtim; tek delil yok, olmayan şeyi nasıl karartabilirim? Bir defa değil, iki defa kendi ayaklarım ile mahkemeye gittim. Bu kişi neden kaçmak ister?... Gazeteci, halkın yanında duran, tek gücü halk olan, onun derdiyle dertlenen, vatanını, bayrağını yüce bilen, demokrasiyi, insan haklarını içselleştirmiş, korkmayan, kalemini satmayan, güce dalkavukluk etmeyen kişidir. Ben bir kez daha gazeteciliği, kalemin namusunu, üstünlerin hukukunu değil, hukukun üstünlüğünü savunmak için, adalet için, vicdan için 9 Eylül günü Çağlayan Adliyesi’nde olacağım... Ve bağıracağım Gazetecilik Suç Değildir!” l Haber Merkezi AVUKATI ÇAĞRILMADI Yıldız’ın tutukluluğuna devam kararı Ankara 4. Sulh Ceza Hâkimliği, avukatının duruşmaya katılmasını beklemeden gazeteci Müyesser Yıldız’ın tutukluluk halinin devamına karar verdi. Oda TV Ankara Haber Müdürü Yıldız, tutukluluğunun 3. ayında, tutukluluğunun incelenmesi için duruşmaya çıkarıldı. Yıldız’ın avukatı Erhan Tokatlı’nın duruşmaya çağrılmadığı belirtilirken, Tokatlı’nın durumu, duruşmadan sonra öğrendiği kaydedildi. Yıldız, savunmasında, şunları kaydetti: “Dosyada kısıtlılık olduğu için neyle suçlandığımı tam olarak bilmiyo rum. Geçen ayki kararda salıverme halinde adaletin gerçekleşmesine zarar verme gibi bir gerekçeden bahsedilmiştir. Benim tahliyem adaletin gerçekleşmesine nasıl bir zarar verebilir anlayabilmiş değilim.” Yıldız’ın, “Şüpheli lehine gelişen bir durumun olmadığı, üzerine atılı suçun niteliği, mevcut delil durumu, tahkikatın sonuçlanmamış olması, delillerin karartılması ihtimalinin mevcudiyeti, tutuklama sebeplerinin devam etmesi ve kuvvetli suç şüphesi” gerekçeleri ile tutukluluk halinin devamına karar verildi. l ANKARA AYM: DEVLETTEN BAĞIMSIZ SERBEST BIR MESLEK KHK’lilere avukatlık yolu Anayasa Mahkemesi, kamu görevinden ihraç edilenlerin avukatlık yapmasının önünü açan iki kararının gerekçesini açıkladı. Avukatlığın devletten bağımsız yapılan serbest bir meslek olduğu ifade edilen kararda, KHK ile ihraç edilen bir kamu görevlisinin avukat olarak baro levhasına yazılma işleminin “kamu hizmetinde istihdam edilme yasağı kapsamında bulunmadığı” belirtildi. İhraç edilen savcının avukat olarak baro levhasına yazılma kararının iptalini de hak ihlali olarak görülen kararda, çoğulculuk temeline dayanan demokrasinin, sivil toplumun bir unsuru olan meslek kuruluşları ve onların mensupları ile devlet arasında hiyerarşik bir ilişki kurulması gerektiği anlayışını reddettiği ifade edildi. Karara göre, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından HSYK tarafından ihraç edilen ve hakkındaki FETÖ davasında beraat eden cumhuriyet savcısı M.B. avukat olarak baro lehvasına yazıldı. Ancak Adalet Bakanlığı’nın açtığı dava sonucunda, baro lehvasına yazılma işlemi mahkemece iptal edildi. AYM, eski savcının yaptığı başvuru sonucunda hakkaniyete uygun yargılanma hakkının ihlal edildiğine hükmetti. Kararın gerekçesinde, serbest avukatlığın şekli manada bir kamu hizmeti olmadığı noktasında duraksama olmadığı belirtilen kararda, “Zira baro levhasına kayıtlı olan avukatlardan kamu kurumlarında kadrolu olarak görev yapanlar haricindekilerin devlete doğrudan veya dolaylı olarak bağlı olmaları söz konusu değildir” denildi. Serbest çalışan avukatla devlet arasında devlet memurununkine benzer bir güven ilişkisi aramanın anayasa ile oluşturulan demokratik hukuk düzeninde anlamlı olmadığı belirtilen kararda, “Anayasada güvence altına alınan ve çoğulculuk temeline dayanan demokrasi, sivil toplumun bir unsuru olan meslek kuruluşları ve bunların mensupları ile devlet arasında hiyerarşik bir ilişki kurulması gerektiği anlayışını reddetmektedir” denildi. Kararda, başvurucunun avukatlık mesleğine kabul edilme şartlarını taşımadığı yolunda ulaşılan kanaatin, kanun hükmünün öngörülebilir olmayan genişletici yorumuna dayandığı sonucuna ulaşıladığı vurgu lanarak “Bu yorum başvurucunun medeni hakkıyla ilgili olarak açılan davada usule ilişkin güvenceleri anlamsız hale getirmiş ve başvurucu aleyhine karar verilmesinde belirle yici olmuştur” denildi. Serbest meslektir AYM, hukuk fakültesi mezunu olan ve KHK ile bir kamu kurumundan ihraç edilen T.M’nin baro lehvasına yazılmasının “kamu görevinden çıkarılma gerekçesiyle” iptalini de özel hayata saygı hakkı ihlali olarak değerlendirdi. Kamu görevlisi olmayan ve mesleklerini serbest şekilde icra eden avukatların kamu hizmetinde istihdam edildiklerinin kabulünün mümkün olmadığı belirtilen kararda, “Zira belirtilen durumlar olmadığı müddetçe avukatlık kural olarak idari hiyerarşiye dahil olmayan serbest bir meslektir” ifadesi kullanıldı. l Haber Merkezi ‘Nüfuz ticareti’nden yargılanan eski AKP’li vekilin ilk duruşması görüldü Kuzu duruşmada yok ZEHRA ÖZDİLEK İranlı uyuşturucu baronu Naci Şerifi Zindaşti’nin tahliye edilmesi olayında ismi geçen eski AKP milletvekili Prof. Dr. Burhan Kuzu’ya “Nüfuz ticareti” suçunu işlediği iddiasıyla açılan davanın ilk duruşması dün görüldü. Kuzu davaya katılmadı. İranlı uyuşturucu baronu Naci Şerifi Zindaşti’nin kızı ve şoförünün öldürülmesi olayının azmettiricisi olduğu iddiasıyla yargılanan ve yargılama sonunda beraat eden Orhan Ünğan, eski AKP milletvekili Prof. Dr. Burhan Kuzu hakkında, “Nüfuzunu kullanarak yargıya baskı yaptığı” iddiasıyla suç duyurusunda bulunmuştu. Ünğan’ın şikâyeti sonrasında Burhan Kuzu hakkında “nüfuz ticareti” suçundan 2 yıldan 5 yıla kadar hapis istemiyle dava açılmıştı. Cumhuriyet’in ortaya çıkardığı Zindaşti skandalının ardından 5 yıla kadar hapsi istenen Kuzu, İstanbul 9. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmasına soğuk algınlığı sebebiyle katılmadı. Kuzu’yu avukatı Funda Bıçak ve İlhami Sayan temsil etti. Mahkeme başkanı iddianamede her ne kadar Orhan Ünğan’ın müşteki olarak gösterilmiş olsada dosya ile irtibatının bulunmadığını ve soruşturma aşamasında yetkisizlik kararıyla Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderildiğini belirtti. Celse arasında Yargıtay 5. Ceza Dairesi’ne, İstanbul Sulh Ceza hâkimi Cevdet Özcan hakkında yürütülen dosya ile Kuzu’nun dosyasının birleştirilmesine yönelik öneride bulunduklarına değinen mahkeme başkanı, herhangi bir değerlendirme yapılamadığını, bildirildiğini belirtti. Kuzu’nun avukatı İlhami Sayan, duruşmada müvekkilinin soğuk aldığını ve bağışıklık sisteminin zayıflaması dolayısıyla doktor tarafından 5 günlük bir rapor verildiğini ve kalabalığa Burhan Kuzu CUMHURIYET ORTAYA ÇIKARDI Uyuşturucu ticareti yaptığı ileri sürülen ve hakkında “adam öldürmek”, “cinayete azmettirmek”, “FETÖ üyeliği” suçlamaları da bulunan İranlı uyuşturucu baronu Naci Şerifi Zindaşti, 19 Ekim 2018 akşamı tartışmalı bir şekilde 3 adamı ile birlikte tahliye edildi. Savcılık, Zindaşti’nin tahliyesine itiraz etti. Hakkında yakalama kararı çıkarıldı. Ancak kayıplara karışan Zindaşti bir türlü bulunamadı. Zindaşti’nin tahliyesinin arkasındaki ismin Burhan Kuzu olduğu iddia edildi. İddiaları, “Kendisini tanımam” diyerek reddeden Burhan Kuzu’nun Zindaşti bağlantısını Cumhuriyet, yemek yerken çekilmiş fotoğrafını yayımlayarak ortaya çıkarmıştı. Zindaşti’nin tahliyesine ilişkin soruşturma başlatan HSK’nin görev lendirdiği müfettişlere ifade veren cumhuriyet savcısı Ercan Devrim ile hâkimler Özkan Gürel ve Ersin Öztürk “Sürekli arıyordu. İran ile ilişkiler için serbest kalmalı diye” diyerek Kuzu’nun Zindaşti’nin tahliyesi için yaptığı baskıları detaylarıyla anlatmıştı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Özel Soruşturma Bürosu tarafından hakkında yürütülen soruşturmada ifade veren Kuzu, “Eski bir öğrencim olan Zindaşti’nin avukatı İlker, uzman görüşü şeklinde hukuki mütalaamı mahkeme hâkimine bildirmemi istedi. Talimat ve telkinde bulunmaksızın düşüncemi iletmek amacıyla Cevdet Özcan’ı telefonla aradım. Eğer delil yoksa tutuklanmanın bir tedbir olduğunu serbest bırakılabileceğini söyledim” demişti. girmemesi gerektiğini söyledi. Mahkemenin birleştirme önerisine katıldıklarını dile getiren Sayan, “Somut dosyadaki suçlamalar ile bahsi geçen hâkim hakkındaki iddialar birbiri ile ilintilidir. Bir terazideki kefe gibi birbiriyle bağlantılıdır. Bu olay sebebiyle ya ilgili hâkimin bir hatası Burhan Hoca’nın ara ması ile böyle bir olay meydana gelmiştir. Müvekkilimin suçuzluğunun ortaya çıkması bakımından dava dosyasının Yargıtay 9’uncu ceza dairesinde ki ilgili dosya tespit edilerek yeniden değiştirme önerisinde bulunulmasını talep ediyoruz” dedi. Duruşma ocak ayına ertelendi. l İSTANBUL ‘YASA ÇIKMALI’ EYT’de mücadele 21. yılında SARP SAĞKAL Emeklilikte yaşa takılanların (EYT), haklarını kazanmak için verdikleri mücadelede 21 yıl geride kaldı. Ankara EYT Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği Başkanı Ersin Kotan, “Bugün herkes Türkiye gerçeği olduğumuzu anladı” dedi. EYT sorunu 1999’da çıkartılan 4447 sayılı yasayla başladı. Türkiye’yi İşsizlik Sigortası Fonu ile tanıştıran kanun ile emeklilik yaşı kademeli olarak artırıldı. Bu yasanın ardından mağduriyerleri başlayan EYT’lilerin, 2008’de çıkarılan kanun ile de aylık bağlama oranları yüzde 78’den, yüzde 28’e kadar düşürüldü. Dernek başkanı Ersin Kotan, “Bizler sonuç alıncaya kadar mücadeleye devam edeceğiz. Daha önce milletvekillerimizle konuşunca onlar da bu konuyu bilmiyorlardı. Ama şimdi vekillerimiz de konuya hâkim. Ortada çok büyük bir hak kaybı var ve tüm muhalefet haklı olduğumuzun farkında. Bize destleklerini veriyorlar. AK Parti ve MHP’nin bir kısmı bunu görmezlikten geliyor. Önümüze sandık geldiğinde bütün bunları değerlendireceğiz. Yasanın bir an önce çıkması için artık gereken yapılmalı” ifadelerini kullandı. ‘İlaç verilmiyor’ EYT’lilerin koronavirüs salgını sırasında yaşadığı sıkıntıları anlatan Kotan, “Genel Sağlık Sigortası’ndaki sıkıntımız devam ediyor. İnsanlar çalışamıyor ama Genel Sağlık Sigortası primleri ödenmeye devam ediyor. Yaşlılarımız, çalışamayanlarımız var. İnsanlarımız bunları yatıramıyor” dedi. İlaç almakta sıkıntı yaşadıklarını söyleyen Kotan, “Muayene olabiliyoruz ama ilaç alamıyoruz. Bize gidin sigorta priminizi yatırın deniyor” dedi. l ANKARA İFADESİ ALINDI ETHA çalışanına gözaltı Etkin Haber Ajansı (ETHA) çalışanı Serdal Işık, ETHA’nın Facebook hesabında yapılan haber paylaşımları nedeniyle açılan soruşturma kapsamında gözaltına alındı. Işık, ifadesi alındıktan sonra serbest bırakıldı. Işık, dün ESP’ye yönelik yapılan operasyon kapsamında kaldığı evden, hakkında başka bir soruşturma kapsamında arama kararı olduğu gerekçesiyle gözaltına alındı. Aksaray Polis Karakolu’na götürülen Işık, savcılığa sevk edildi. Işık, ETHA’ya ait Facebook hesabında yapılan paylaşımlar nedeniyle “örgüt propagandası yapmak” iddiasıyla ifade verdi. Işık, ifadesi alındıktan sonra serbest bırakıldı. l Haber Merkezi ALTUN’DAN SERT TEPKI: Yunan sitesinin yeni hedefi TRT muhabirleri Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, TRT muhabirinin “ırkçı Yunan internet sitesi” tarafından hedef haline getirilmesini kınayarak, “Türkiye’nin güvencesiyle muhabirlerimiz görevlerini yapmaya devam edecektir” ifadelerini kullandı. Yunanistan’ın Meis Adası’na giden Anadolu Ajansı Atina ekibi, “Türkiye düşmanı Yunan sitesi” tarafından ajanlıkla suçlanıp tehdit edilmişti. Site, bu kez TRT Haber muhabirinin bilgilerini yayımladı. Altun, “Bu çağ dışı yaklaşımı şiddetle kınıyoruz. Muhabirlerimizin görevlerini yapmasına hiçbir faşist unsur engel olamaz” dedi. l ANKARA/Cumhuriyet