09 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
EKONOMİ [email protected] 11 9 EYLÜL 2020 ÇARŞAMBA Türk Lirası, yanlış politikalar nedeniyle dolar karşısında kuruş kuruş eriyor Dolar rekora doymuyor Dolar dün 7.4905 lira seviyesine kadar çıkarak hem yeni bir rekor kırdı hem 7.50’nin kapısına dayandı. TL eylül ayı başından bu yana 12 kuruş değer kaybetti. Merkez Bankası’nın sıkılaştırma adımlarına rağmen, dış kaynak sorunu, artan Covid19 vakaları, Doğu Akdeniz’deki jeopolitik gerilim ve iç politikadaki kutuplaşma gibi sorunlar nedeniyle Türk Lirası’ndaki erime devam ediyor. Ayrıca örtülü faiz artışı yapan Merkez Bankası’nın bu sıkılaştırma adımları da mali piyasa oyuncuları tarafından izlenmeye ve yeterliliği sorgulanmaya devam ediliyor. Para politikasının paradaki değer kaybını durduracak denli sıkı olmadığı endişeleri genişliyor. Bunun yanı sıra doların uluslararası piyasalarda da güçlenmeye başlaması TL’deki kaybı artırıyor. ‘Merkez adım atar’ Bu gelişmeler ışığında dolar, TL karşısında rekorunu dün de yeniledi. Dolar/ TL dün gün içinde 7.4905 liraya kadar çıktı. Günü de 7.4900 lira seviyesinde kapattı. Avro/TL 8.81108.8400 arasında işlem görürken, Borsa İstanbul günü düşüşle kapattı. Dolardaki durumu yorumlayan Ünlü Menkul Değerler Araştırma Müdürü Murat Akyol, “Haftanın geri kalanında TL’deki değer kaybının diğer gelişmekte olan ülke para birimlerinden ayrışarak devam etmesi durumunda Merkez Bankası’nın buna ağırlıklı ortalama fonlama maliyetini yukarı çekerek cevap verebileceğini düşünüyoruz” dedi. Öte yandan Fitch, Türkiye ekonomisi için 2020 yılı küçülme tahminini yüzde 3.9’dan yüzde 3.2’ye revize etti. ‘Yabancı’ çıkıyor Türkiye’deki mali piyasalarda sorunlar devam ederken, uluslararası yatırımcıların Borsa İstanbul’dan çıkışı da sürüyor. Bu yatırımcılar tür hisse senedi piyasasında ağustosta net 817 milyon dolarlık satış yaparken, yıl başından bu yana satışları 5.9 milyar dolara yükseldi. Hisse piyasasında 2019’da yüzde 66 yabancı yatırımcıların payı, Reuters’in haberine göre geçen ay 3.3 yüzde puan düşüşle yüzde 51.6’ya geriledi. Yabancılar sadece hisse senedi değil, tahvil bono piyasasındaki varlıklarını da uzun süredir azaltıyorlar. l Ekonomi Servisi İstanbul Sanayi Odası İhracat İklimi Endeksi ağustosta geriledi İhracat iklimi bozuluyor Ağustos ayında yüzde 5.7 azalan düzensiz ve öngörülemez bir yapı ihracat konusunda, bir olum da olduğuna işaret etti. Geçen ay suz haber de İstanbul Sanayi Odası iyileşmeye öncülük eden birçok (İSO) Türkiye İmalat Sektörü İhra Euro Bölgesi ekonomisinde, Co cat İklimi Endeksi’nden geldi. Tem vid19 vaka sayısındaki artışların muzda 53 olarak ölçülen endeks, yeniden başlamasına paralel topar ağustos ayında 52.4’e geriledi. Bu lanma hız kesti. Bu nedenle büyü endeks salgın nedeniyle nisan meyi sürükleyenler ABD ve Bir ayında 19.1 puana geriledik leşik Krallık olurken, ABD’de ten sonra özellikle normalleş üretim neredeyse 1.5 yılın en me adımlarıyla düzenli olarak hızlı artışını kaydetti. Geliş artıyordu. meler, Türk firmalarının ihra İSO’ya göre, ağustosta ge cat pazarlarındaki talep ko nel tablodaki iyileşme görü şullarında yaşanan nümüne rağmen, fark sert değişimlerle lı ihracat pazarları ara bir süre daha mü sında ayrışmalar söz cadele etmek zo konusu. IHS Markit runda kalacağını Ekonomi Direktörü gösteriyor” dedi. Andrew Harker, “Ve Öte yandan, riler, toparlanmanın Erdal Bahçıvan İSO Meslek Ko miteleri ile Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın ortak toplantısına katılan İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan, enerji maliyetine dikkat çekti. Enerji maliyeti yüksek Bahçıvan “Sanayi sektörü ve ihracatın en önemli girdisi olan enerji ihtiyacının ‘sürekli, kaliteli ve uygun maliyetle’ karşılanması büyük önem taşıyor. Nisan ve mayıs aylarında, YEKDEM maliyetinde yaşanan iki kat düzeyindeki artış, sanayicilerimizde kaygılara sebep oldu” dedi. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakan Yardımcısı Abdullah Tancan ise sanayicinin elektrik ve doğalgazı en uygun maliyetle kullanmasını temin için çabaladıklarını belirtti. l Ekonomi Servisi Tasarruf için çamaşır makinesinin 30 derecede çalıştırılması öneriliyor. Evde kalmak elektrik faturasını şişirdi Pandemi sürecinde işyerlerinin ve eğitimin eve taşınmasının, elektrik faturalarına haftalık 25 TL ek maliyet olarak yansıdığı hesaplandı. Elektrik tarifeleri karşılaştırma ve tedarikçi değiştirme internet sitesi encazip.com’un, pandemi döneminde elektrik harcayan aletler özelinde yaptığı incelemeye göre: 4 Pandemi sürecinde insanlar evde oturunca günde 6.42 saatlerini TV başında geçirdi. Bu süreye çocukların evde eğitim sürecinde kullandıkları elektrik de dahil edildiğinde, TV başında uzaktan eğitimle günde 8 saat daha fazla TV izlenmiş olduğu hesaplandı. 4 Haftada 5 gün 40 saat daha fazla TV izlendiğinde ise (ortalama bir TV’nin saatte 0.25 kWh elektrik tükettiği düşünülürse) haftada 7.2 TL, yıllık ise 370 TL ek TV maliyeti ortaya çıktı. Evde yemek de pahalı 4 Her öğlen evde yemek yenmesi, elektrikli fırın/ocağın günde 1 saat daha fazla çalışması anlamına geliyor. Bunun da haftada 3.5 TL, yılda 182 TL ek maliyet olduğu belirtildi. 4 Yemekler evde yendiği için bulaşık makinesi de daha çok çalışıyor. Bir aile haftada ortalama 11 defa bulaşık makinesi çalıştırıyor. Çocukların evde kalması ile yaklaşık 3 defa daha fazla bulaşık makinesi çalıştırılıyor. Bu da faturalara haftada 3.1 TL, yılda ise 161 TL ek maliyet olarak yansıyor. 4 Özellikle kış aylarında günlerin kısalması ve hava koşulları nedeniyle günde en az 4 ampulün 8 saat yanacağı kabul edilirse haftada 11.4 TL yıllık bazda ise 592 TL ek aydınlatma maliyeti oluyor. l Ekonomi Servisi AB’NIN IKI KATI Türkiye, alkolde en pahalı 3. ülke Avrupa İstatistik Ofisi (Eurostat) verilerine göre, Türkiye’de alkol fiyatları, Avrupa Birliği (AB) ortalamasının yaklaşık iki katı seviyesinde. Buna göre, Avrupa’da alkol fiyatlarının en yüksek olduğu ülkeler olan İzlanda ve Norveç’i, Türkiye takip ediyor. Avrupa’da alkolün en ucuz olduğu ülke ise Bosna Hersek. Vergi yükü çok Türkiye’de 2002’de 8.25 TL olan 70’lik rakının fiyatı, şu an 160 TL. Tüketici fiyatlarında 18 yıllık artış yaklaşık yüzde 400 iken, rakı fiyatları bu dönemde yüzde 1840 oranında arttı. Satın alma gücü paritesiyle yapılan hesaplamaya göre, 2019 yılında Avrupa Birliği (AB) üyesi 27 ülkede alkollü içkilerin fiyat seviyesi 100 endeks puanı alırken, bu rakam Türkiye’de 193.5 oldu. Yani Türkiye’de alkol fiyatları, AB ortalamasının yaklaşık 2 katı seviyede bulunuyor. ‘EN BÜYÜK 3. ÖZEL BANKA’ OLAN YAPI KREDİ KURULUŞUNUN 76. YILINI KUTLUYOR ‘Ekonomiye değer katmayı sürdürüyoruz’ AVRUPA’DA EN KESKIN KÜÇÜLME Euro Bölgesi 2020 ikinci çeyrekte 1995’ten beri en keskin düşüşünü görürken, Japonya ekonomisi de İkinci Dünya Savaşı sonrası en sert daralmasını kaydetti. Euro Bölgesi’nin mevsimsel olarak ayarlanmış gayri safi yurtiçi hasılası (GSYH) yılın ikinci çeyreğinde bir önceki çeyreğe göre, beklenti olan yüzde 12.1’lik düşüş beklentisinin altında yüzde 11.8 azaldı. Tarihi düşüş GSYH 2020 yılının ilk çeyreğinde bir önceki çeyreğe göre yüzde 12.1 azalmıştı. Yılın ikinci çeyre ğinde ekonomisi en büyük daralan ülke yüzde 18.5 ile İspanya olurken, en iyi performans yüzde 4.5 daralma ile Finlandiya’nın oldu. Diğer yandan Euro Bölgesi’nde istihdam bir önceki çeyreğe göre yüzde 2.9 azalırken, Avrupa Birliği ülkeleri arasında bu oran yüzde 2.7 ile tarihin en büyük düşüşü oldu. Öte yandan, Japonya ekonomisi ikinci çeyrekte geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 28.1 daraldı. l Ekonomi Servisi Yapı Kredi Üst Yöneticisi (CEO) Gökhan Erün, 9 Eylül 1944’te kurulan ve bugün 76’ncı yaşını kutlayan bankasıyla ilgili güncel değerlendirmeler yaptı. Haziran sonu itibarıyla nakdi ve gayri nakdi kredilerle ülke ekonomisine sağladıkları kaynağın 349 milyar TL’ye ulaştığını vurgulayan Erün, şöyle devam etti: “Toplumun ekonomik, sosyal, çevresel ve kültürel hafızasında yer eden Yapı Kredi’nin tarihinde, çok fazla ‘ilk’ler bulunuyor. Kurulduğumuz günden bu yana varoluş nedenimiz ülkemiz insanına ve ekonomisine daima değer katmak, hizmet etmek. ‘Hizmette Sınır Yoktur’ anlayışıyla ülke ekonomisine değer katmayı sürdürüyoruz.” Dijitalde hızlandı “Türkiye’nin dijital bankası” olarak, Covid19 salgını döneminde de müşterilerinin değişen ihtiyaçlarına hızla adapte olduklarının altını çi zen Erün, bireysel ve kurumsal 800’ün üzerinde bankacılık işlemini dijital kanallardan müşterilerine sunduklarını anlattı. Erün ayrıca, sürdürülebilirliği, ekonomik, sosyal ve çevresel her alanda benimseyerek tüm iş süreçlerine entegre ettiklerini ve toplumsal kalkınmayı öncelikli amaç olarak belirlediklerini paylaştı. Erün’ün verdiği bilgiye göre, banka bu yıl ilk yeşil tahvil ihracatını da gerçekleştirdi. l Ekonomi Servisi Gökhan Erün Türk Tabipleri Birliği Uyarıyor İnsan mı, ekonomi mi?   Covid19 salgınının patlak verdiği günlerden bu yana yedi ay geçti. Siyaset, bu ortamda hâlâ insan yaşamının her tür çıkar kaygısının üstünde olduğu ve olması gerektiği gerçeğini kabullenebilmiş değil. Bu satırların yazıldığı sırada dünyada toplam olgu sayısı 27 milyon 436 bin kişiyi aşmış; virüs nedeniyle yaşamını kaybedenlerin sayısı 896 bin kişiye ulaşmış idi. 7 Eylül itibarıyla, Sagˆlık Bakanlıgˆı’nca yayımlanan resmi verilere go¨re, ülkemizdeki aktif olgu sayısı 281 bin 509 kişi; yaşamını kaybedenlerin sayısı ise 6 bin 730 idi. Tu¨rkiye, du¨nyanın en kalabalık 17. u¨lkesidir. Aynı tarih itibarıyla, ülkemiz du¨nyada Covid19 dogˆrulanmıs¸ olgu sayısında 18. sırada, Covid19 dogˆrulanmıs¸ o¨lu¨m sayısında 22. sırada, milyon kis¸i bas¸ına du¨s¸en dogˆrulanmıs¸ olgu sayısında 76. sırada (3 bin 331), milyon kis¸i bas¸ına du¨s¸en dogˆrulanmıs¸ o¨lu¨m sayısında ise 58. sırada (80) yer almaktaydı. Covid19 pandemisinin ülkemizde de görülmeye başlandığının resmi olarak açıklanmasının üzerinden yaklaşık altı ay geçmiş durumda. Ancak, özellikle haziran başından bu yana izlenmiş bulunan resmi yaklaşım, salgının yayılmasına karşı alınmış olan önlemlerin “ekonominin gerçekleri doğrultusunda” gevşetilerek, hastalıkla mücadelede vatandaşın birincil derecede sorumlu ilan edilmesi ve salgınla baş başa bırakılması stratejisine dönüştü. Nitekim, bu gerçekler ışığında Türk Tabipleri Birliği (TTB) ne yazık ki bizimle şu satırları paylaşmak zorunda kalmış idi: “… ülkemiz genelinde ne çalışma yaşamı, ne sağlık, ne eğitim ne de üniversite vb. herhangi bir alana yönelik olarak bütünlüklü, bilimsel bilgiye dayalı ve toplumsal gereksinimleri önceleme özelliklerini birlikte taşıyan herhangi bir kamusal düzenleme gerçekleştirildi.” TTB, 26 Ağustos tarihinde Cumhurbaşkanlığı tarafından yayımlanan “COVID19 Kapsamında Kamu Çalışanlarına Yönelik Tedbirler” genelgesine yönelik olarak, Salgın Çalışma Yaşamında Ayrım Yapmıyor! uyarısını yapıyor ve şu tespitleri bizlerle paylaşıyordu: “Genel bütçeden doğrudan kamusal mali destek kararıyla işverenler öncelenirken, tüm emekçiler, esnaf ve işsizler görmezden gelindi. Çalışma koşullarına ve çalışanlara yönelik düzenlemelerde de özel sektör, tarım sektörü ve kayıt dışı alanlar yok sayıldı. Hükümet, sorumluluğunu yerine getirmekten, sermaye gruplarıyla karşı karşıya gelmekten salgının yayılması, ölümlerin artması pahasına ısrarla kaçınıyor. … Çalışma koşulları ile çalışanlara yönelik olarak, pandeminin gerektirdiği nitelik ve nicelikteki düzenleme ile denetimler özel sektör söz konusu olduğunda yok sayılmaya devam ediliyor.” Türk Tabipleri Birliği, salgının ülkemizde kontrol altına alınamamasının önemli nedenlerinden bir tanesinin bu tutumun sürdürülmesi olduğunun altını çizmektedir. TTB “… hem çalışma koşulları hem de çalışanların özlük haklarına ve sağlıklarına yönelik bütünlüklü, bilimsel bilgiye dayalı ve toplumsal gereksinimleri önceleme özelliklerini birlikte taşıyan düzenlemelerin zaman geçirilmeden yapılması” gerekliliğini vurgulamakta; sağlık emekçilerine yönelik olarak da şu tedbirlerin ivedilikle alınmasını talep etmektedir: 1. COVID19 hastalarıyla ilgili birimlerde görevli çalışanların çalışma saatleri ve iş yükleri fiziksel ve ruhsal sağlıklarını koruyacak şekilde düzenlenmelidir. 2. Sağlık çalışanı ebeveynlere, çocuğunun bakımı ve sağlığı ile mesleğini icra etme ve geçimini sağlayabilme arasında seçim yapmaya zorlamadan ücretsiz kreş, çocuk bakım desteği ya da ücretli idari izin gibi olanaklar sağlanmalıdır. 3. Temel ücretlerinde emekliliğe de yansıyacak şekilde düzenleme yapılmalı; performans ödemeleri Ocak 2021’e kadar en üst seviyeden ödenmeli, çalışanların hastalık izni ve rapor nedeniyle ücretlerinde kesinti uygulamasına son verilmelidir. 4. COVID19 hastalığı, bütün sağlık çalışanları için meslek hastalığı olarak kabul edilmelidir. Düzenleme geriye dönük olarak da geçerli olmalıdır. Yazımızı bitirirken ilk satırlara geri dönmek elzem: Önce insan. Cargill: Tazminatlar ödendi, dava kapandı Bursa’daki Cargill Fabrikası’nda sendikaya üye oldukları için işten atıldıklarını belirten işçilerin eylemleri 875. günü geride bırakırken, şirketten açıklama geldi. 16 çalışanın iş sözleşmesinin feshedilmesini, tatlandırıcı üretimlerinin önemli ölçüde azalmasına bağlayan Cargill, açıklamasında “İş sözleşmesi feshedilen işçilere ilişkin Nisan 2018’de başlayan dava süreci, Nisan 2020 itibarıyla sona erdi. Cargill Türkiye, mahkeme kararları gereğince tazminat bedellerinin tamamını ödedi. Böylece tüm dava dosyaları kapanmıştır” ifadelerine yer verdi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle