Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
8 3 EYLÜL 2020 PERŞEMBE HABER PROF. DR. ÇELIKPALA, DOĞU AKDENIZ’DEKI DENGELERI DEĞERLENDIRDI: Ayrıntılar Demirtaş’ın çocukları... İnsan bir kere vicdanını yitirdi mi, ne söylesen boş. Terazisi bozuk, değerleri yitmiş insanlar arasında elbette acı çekerek yaşıyoruz. Umutsuz değilim ama gerçekten üzgünüm. Konuyu Selahattin Demirtaş’ın çocuklarına getireceğim. Demirtaş, siyasi Türkiye’nin üçüncü büyük partisinin eş genel başkanıyken tutuklandı. Rivayet o ki “Seni başkan yaptırmayacağız” söylemi etkili olduğu için iktidar onu mahpusta tutuyor. Türk tipi başkanlık sistemi denilen tuhaf yapı, belki o dışarıda siyaset yapsaydı engellenecekti. AİHM kararlarına rağmen salıverilmedi. HHH Demirtaş örneğinin diğer tutuklulardan farkı, milyonlarca oy almış lider olması. Yani bir halkın iradesi yok sayılmış halde. Demokrasi toplumda her bireyin kendini Meclis’te görmesiyle mümkündür. 12 Eylül 1980’nin verdiği en büyük zarar, bu temsiliyeti ortadan kaldırmasıdır. Sözgelişi ben Meclis’te temsil edilmiyorum, tıpış tıpış kimsenin peşine düşmek istemediğim için de örgütlenerek yol açmaya çalışıyorum, neyse başka yazı konusu bu. Selahattin Demirtaş’la gazetemize söyleşi yaptım. Karşılıklı fikir alışverişi içeren metin temel olarak içinde bulunduğumuz sürecin eleştiriyle birlikte, farklı çözüm önerileri getiriyordu. Genel anlamda büyük destek gören sözlerine, elbette tepki de geldi. Kimi sözleri cımbızlayarak yorum yapan, çağın gerçeklerini görmek istemeyenler oldu. HHH İlkgençliğimde “Kürt sorunu” üstünde üniversitede, mahallede tartışmalar yapılırdı, yumruk yemişliğim de vardır. Orhan Gökdemir’in bu konuyla ilgili yargılandığı mahkemede demesiyle, “Biz yok deyince Kürtler yok olacaksa mesele yok”. Ama varlar, iyi ki de varlar. Kürtçe de Türkçe gibi Arapça gibi İngilizce, Rusça gibi çok güzel bir dil. Keşke bilseydim. Mehmet Uzun’u anadilinden okumaktan daha lezzetli ne olabilir? Çocuklarını göstermiyorlar Selahattin Demirtaş’a. Bahane salgın! Yerseniz. Tıpkı 30 Ağustos yasağı gibi. Hukuk, siyasetin eline düşünce acımasız hale geliyor. Kimi cezalandırıyor hâkimler? Bu ölçü yitimi, değerlerin ortadan kalkması herkese zarar verir. Hele de bu insanlar “Kürt” diye oh çeken ırkçıların ikiyüzlülüğü tiksindirici! HHH Irkçılık deyince, kimse kendine bunu yakıştırmıyor da bilinçaltında, cümlelerinde kimin kim olduğunu anlıyoruz. Hâlâ “Kürt sorunu yoktur” diyenlerle karşılaşıyoruz, bu ülkenin birlikte yaşama sorunu var, derin hem de! Eskiden kendini ülkenin sahibi sayan asker, bürokrat çevre sanırım artık meseleyi kavramıştır. Bu insanların köyleri yakıldı, bok yedirildi, dilleri yasaklandı. Sınırdan geçen suçsuz köylüler bombalandı. Burası Ortadoğu, acının coğrafyası. Milliyetçilik, mezhepçilik, dinciliğin her türüyle kardeş kardeşe kırdırılır. Kapı komşunuzla düşman hale gelirsiniz de nasıl olur anlamazsınız bile. Geçende 17 yaşında bir genç kadına tecavüz eden çavuş da düzenin pisliğidir. “Bana bir şey olmaz” diyerek dolaşmaktadır aramızda; görevden ihraç edildiği için belki de artık daha da tehlikeli halde. HHH Bu ülkede sadece Kürtler öteki değil. Aleviler, sosyalistler, laikler, Cumhuriyetçiler, AKP gibi inanmayan dindarlar, kadınlar öteki. Kimse kimseye üstten bakarak sorunlarını çözemez. Kimse Batman’daki tecavüzü “bir arkadaşım anlattı” diye hikâye edemez. Evet, bu ülkenin sorunları büyük, Batman’da da Kütahya’da da Edirne’de de Rize’de de. Hiç kimse diğerinden üstün değil, hiçbirimizin diğerine akıl verecek hali de yok! Bu ülke vicdanını yitirdi. Her gün erkekler tarafından öldürülen kadın haberleri okuyoruz. Bunu “Batman cahil, gerici, kadınlar değersiz” diye açıklayamayız. İstanbul da gerici, burada da kadınlar değersiz, geniş kesimler cahil, duyarsız. Çok büyük zekâ gerektirmiyor aslında durumu anlamak. Bir sabah kalktığınızda diliniz yasaklansa nasıl hissedersiniz mesela ya da oy verdiğiniz partinin genel başkanı içeri atılsa, çocuklarıyla bile görüştürülmese... HHH Önümüzde 29 Ekim var, “Cumhuriyet Bayramı”, muhtemelen yine engellerle karşılaşacağız. Ülkenin kurucu lideri Mustafa Kemal ve arkadaşları Cumhuriyeti yarattı, ardından gelen kuşaklar geliştirmeyi, demokratikleştirmeyi yazık ki beceremedi. Sonunda tek adama dayalı Saray rejimine dek gelindi. Peki, ne yapacağız? Diyarbakır’a gidip Kürt çocuklarına sosyal deney yaparak falan çözemeyiz sorunları. Elbette o dünya güzeli çocuklar vicdanlılar, eee ne olacak, neden tersi olsun ki? Asıl sorun orada saklı işte. Çocuk yaşta çalışıyorlar, yani işçiler; eşit koşullarda eğitim alamıyorlar, geleceksizler; aileleri yoksul, belki de suça karışmış durumda; anneleriyle kendi dillerinde konuşmaları da yasak üstelik! Sorun siyasaldır, din kardeşliğiyle, milliyetçilikle de çözülemez. HHH Diyeceğim, “kardeşiz” derken, kimse ağabey böbürlenmesine kapılmadan yaklaşmalı meselelere. Gezi’de nasıldık, oradan çıkacaktır çözüm... İttifak ilişkileri yürümüyor Ayrıntılar Ayrıntılar Kadir Has Üniversitesi Rektör Yardımcısı ve Uluslararası İlişkiler Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Mitat Çelikpala, Doğu Akdeniz’de NATO ittifak ilişkilerinin çalışmadığını be lirterek Avrupa Birliği’nin (AB) de net konumlanamadığına dikkat çekti. Fransa’nın ve İtalya’nın, Türkiye’nin Doğu SENA Akdeniz’in batısına doğYAŞAR ru konumlanmasından rahatsızlık duyduğunu kaydeden Çelikpala, “İngiltere, soğukkanlı biçimde bölgede olan biteni izliyor. AB’ye karşı mesafeli. Rusya ise Suriye ve Libya’da bir denge yakaladığı için Doğu Akdeniz meselesine temkinli yaklaşıyor” dedi. Çelikpala, 24 Eylül’de AB toplantısının olduğuna dikkat çekerek bölgedeki konumlanışların eylül ortalarında netleşeceğini belirtti. Prof. Dr. Çelikpala, Doğu Akdeniz’de gün gün değişen dengeleri ve bölgedeki ülkelerin konumlanışlarını Cumhuriyet’e yorumladı. “NATO tamamen arada kalmış vaziyette. AB de ortak bir karar çıkaramıyor. Doğu Akdeniz’deki dengeler, tamamen ülkelerin kendi çıkarlarına bağlı olarak gelişiyor” diyen Çelikpala, ülkelerin güncel tutumlarını şöyle değerlendirdi: Dönüş çabası FRANSA: Fransızlar, Türkiye’nin Doğu Akdeniz’in batısınaortalarına doğru kaydığı için kendi nüfuz alanına girdiğini düşünüyor. Macron’un yapmaya çalıştığı şey, yeniden jeolopolitik stratejik oyuna geri dönmek. Ama bunun maliyeti var. Türkiye, Libya ile hangi dengeyi kuruyorsa benzerlerini biraz sonrasında GKRY ile veya Ortadoğu Gaz Forumu’ndaki aktörlerle kurup, orayı yönlendirmeye çalışıyor. Fransa da AB içinde büyük bir aktör olduğu için Yunanistan’ın işine geliyor. Çünkü AB içinde bulduğu tek destek bu. İNGILTERE: İngiliz adı duymuyoruz. İngilizler, soğukkanlı biçimde tüm olan biteni izliyor ama bölgedeler. Kıbrıs’ta ve Doğu Akdeniz’de bulunmalarının onlara göre “uluslararası meşru gerekçeleri” var. Buradan büyük bir çatışma çıkmayacağını, çıkarsa da çatışma son ‘ORTADOĞU’NUN DENIZ ÇATIŞMA ALANI’ Bölgedeki ülkelerin, uluslararası sahada Türkiye’nin haklılığının farkında olduklarını belirten Çelikpala, şu değrelendirmelerde bulundu: “AB ülkeleri, ‘Tarihsel geçmişimiz, medeniyetin beşiği bu topraklar’ fikriyle Yunanistan’ı koruma eğiliminde. Bir yandan da kaynak paylaşımında etkin olmak istiyorlar. Türkiye ile oynamak her zaman zordur ama zafiyetleri olan Yunanistan’ı yönlendirmek çok kolaydır, bunu biliyorlar. Duygusal davranan Yunanistan’dan daha büyük pay alabilirler. Bölgede, oyunu iyi oynayacak çok etkili liderlerin olmaması da büyük sorun. Akdeniz’de, Suriye’den Libya’ya ve GKRY’ye kadar yönetilemez sorunlar var artık. Bu sorunlarla baş edemeyince hepsi birden patlak vermeye ve birbiriyle bağlantılanmaya başladı. Sistem içindeki boşluklar, oyun karmaşık hale getirip farklı aktörleri devreye sokuyor. Doğu Akdeniz, artık Ortadoğu’nun deniz alanındaki çatışma alanı oldu.” Doğu Akdeniz’de Rusya ile atış eğitimi Türkiye, Rusya ile 822 Eylül ve 1725 Eylül tarihlerinde gerçekleştirilecek atış eğitimleri için Doğu Akdeniz’de iki ayrı Navtex yayımladı. Türk Deniz Kuvvetleri Seyir Hidrografi ve Oşinografi Dairesi Başkanlığı, 822 Eylül ile 1725 Eylül tarihleri arasında Rusya ile 2 ayrı atış eğitimi yapılacağını duyurdu. 822 Eylül tarihleri arasında Rusya ile yapılacak atış eğitimleri için “Oruç Reis, Ataman ve Cengizhan adlı gemiler ile icra edilen araştırma faaliyetleri ile çakışmaması için dikkatli olunması tavsiye” edilirken, 1725 Eylül tarihleri arasında yapılacak atış eğitimleri için ”Barbaros Hayreddin Paşa gemisi ile icra edilen araştırma faaliyetlerinin çakışmaması için dikkatli olunması tavsiyesinde” bulunuldu. l ANKARA rası denkleme girerek güç kazanacaklarını düşünüyorlar. ABD VE İTALYA: ABD seçime gidiyor, ona rağmen kendini burada pozisyon almak zorunda hissediyor. Donanması burada, ABD uçak gemisi Akdeniz’de mutlaka bir tane oluyor, bazen sayı artıyor. ABD ve İtalya, hem Türklerle hem Yunanlarla bölgede geçiş eğitimi yapıyor. Karşılıklı denetleme ve üstü örtülü tartma girişimleridir. ABD ve İtalya, sessizce diplomasi yapıyor. NATO da işi bu ekibe devretmiş vaziyette. 3 NATO ülkesinin (Fransa, Türkiye, Yunanistan) çatışmasını ancak çok büyük ölçekli bir aktör kontrol edebilir. Bu ölçekte de bir tek ABD var. ABD şu an NATO adına kontrolle görevli. ALMANYA: Oyun AB içinde AlmanyaFransa dengesine dönmüş durumda. AB, son dönemde tamamen Almanya demek. Türkiye’den giden tüm mesajlar, aslında Almanya’ya giden mesajlar. Başka bir aktörün bu oyunda denge kurabileceğini kimse düşünmüyor. Arabulucu lazımsa AB şemsiyesi altında ancak Almanya olabilir. “Almanya, Türkiye’ye yakın pozisyon alır mı” diye düşünüyorsak, bu olmayacak. Asıl mesele, Yunanistan’a da yakın pozisyon almaması. RUSYA: Rusya bugünlerde yavaş ve daha sessiz bir stratejide. Çünkü Suriye’de bir denge yakaladı, Libya’da oyunun içinde. Kürtler ile son dönemde görüşmeye başlaması ise dikkat çe kici. Sahaya iniyorlar, acaba Libya’daki değişikliklerin içinde neredeler, Fransızlarla ne seviyede görüşüyorlar şu an bilemiyoruz. Bunların etkilerini eylül ayının ortalarından itibaren görmeye başlayacağız. 24 Eylül’de AB’nin toplantısı olacak. O tarihe kadar pozisyonlar daha görünür hale gelecek. AB, kendi içinde görüşürken Yunanistan’a da biraz akıllı ol diyecek. Toplantıdan Türkiye’ye yaptırım kararı çıkarsa, işler daha karmaşık hale gelir. Türkiye’ye yaptırımla bu işler artık çözülmez, o çizgiyi geçtik. Çünkü Doğu Akdeniz artık bir beka meselesi olarak görülüyor. Beka meselesi demek, maliyeti ne olursa olsun ödenecek demektir. l ANKARA BATIDA YUNANISTAN, DOĞUDA ERMENISTAN’LA ILIŞKILER Tarihsel takıntılar Türkiye ile ilgili önüne hangi raporlar gidiyor, nasıl değerlendirmeler okuyor, neler kestiriyor bilmemiz olanaklı değil ancak Fransa Cumhurbaşkanı Macron, Türkiye’ye sardı. Yüzyıl önce Birle şik Krallık’ın kışkırttığı Yunanistan’ı, Türkiye’ye karşı şimdi o kışkırtıyor. SERTAÇ EŞ Paris, niye kışkırttığının bilincinde... Ancak Fransa’ya güvenen Atina niye kışkırdığının farkında mı? Tutkularla, duygularla dış politi ka, sanki bölgemizin hastalığı gibi. Fransa, Suriye ve Libya’da Türki ye yüzünden tutunamadı. Toplumuna entegre edemediği Müslüman nüfusa esin kaynağı olmasını istemediği Suri ye’deki radikal İslamcıların tasfiyesini PKK/YPG’ye ihale etmek istedi. Olma dık güzellemeler yaparak örgütü güç lendirmek istedi, Türkiye izin vermedi. Macron, “Tarihsel arka bahçe” ola rak görülen Libya’da, kendi destekle diği Hafter’e karşı Türkiye desteği ile başarı sağlayan Trablus hükümetini Paris’e davet etme noktasına geldi. Sürekli birilerinin arkasına sakla nan Yunanistan, AB’den istediği des teği alabilseydi, Türkiye’ye yaptı rımlar gündeme gelseydi, Almanya AB’nin bu ülkeye verdiği kredileri, bu ülkedeki yatırımlarını riske ata bilseydi, tüm bu gelişmelerin ardın dan diyalog isteyecekti. Çıkarlar ör tüşmediği için Merkel, “yükümlülük leri” anımsatmakla yetindi. Bir de ABD faktörü var. Macron’un NATO’yu “sıfırla çarpmasını” engelle mek için tatbikat yapan Yunan gemi lerine kendi gemilerinin de refakat et mesini sağlayarak, çatışma riskinde araya girmeyi planlıyor. Çünkü, Türki yeYunanistan çatışması NATO’yu ağır yaralar ve faturanın büyüğü ABD’ye çıkar. Günün sonunda Yunanistan’a, silah satın almanın dışında pek bir şey kalmayacağı deneyimlerle sabit. Hayalperest Ermenistan Doğudaki komşumuz Ermenistan’la da yüzyıllık sorunlarımız var. Varla yok arası bir devlet, ancak özgün bir ulus, özgün bir kültür... Erivan’da kendisinde bir potansiyel olduğunu hisseden herkesin ilk işi dışarı çıkmak... Tarihsel Rus politikasının bakış açısıyla, Müslüman bölge ile arasında bir tampon bölge/hava yastığı. Türklere karşı yaklaşımları anlamsızca ve düşmanca. Türkiye’den toprak talep eden bir anayasaya sahipler. Öyle bir toplumsal takıntı oluşturulmuş ki bilinçli bir normalleşme zor görünüyor. Her an Türklere saldırma psikolojisi ile yaşıyorlar. Azerbaycan’a saldırdılar. Kafkaslar’da Türkiye’ye karşı şımartılan bir ülke. Özellikle Karabağ ekibinin gözü Türk düşmanlığından başka bir şey görmüyor. Bunlar bilinenler. Az bilinenleri düşünmeye başla Macron Yunanistan’ı Türkiye’ye karşı kışkırtıyor. yınca denkleme Gürcistan da giriyor. Rusya’ya karşı ayakta durmaya çalışan Gürcistan, tarihsel Javaheti/Ahılkelek sorunuyla yüzleşiyor. Sorun yine Ermeni nüfus. Türklerin kendilerine saldırdığı iddiasıyla kargaşa yaratmak isteniyor. Stalin’in Ahıska Türklerini sürüp, yerlerine Gürcü ve Ermenileri yerleştirmesiyle doğal yapı bozulmuş. Şimdi yan etkileri ortaya çıkıyor. Son dönemde Ermeni saldırısı ile gündeme gelen Tovuz bölgesiyle bu bölge, BakuTiflisCeyhan Petrol Boru Hattı’nın geçtiği kritik bölge. Azerbaycan’ı dünyaya bağlayan fiber hattı da Tovuz’dan geçiyor. Günün sonunda Kafkaslar’daki geçici alevlenmeler de doğu komşumuza yaramıyor. Ankara, Ege ve Kafkaslar’daki gelişmeleri hak ettiği şekilde ciddiye aldı. Hem Batı’da geçmişten gelen, günümüzde ülkemizi oyalayan, gelecekte de uğraştıracak sorunlar var olacak. Türkiye, duygusal ve refleksif yaklaşımlar yerine önceden planlanmış uzun erimli politikalar geliştirmeli. Bu bir boyutu... İktidar için en tatlı boyutu ise “restleşmelerin” iç politikada işe yaraması... l ANKARA Dışişleri Bakanlığı’ndan Die Welt’e yalanlama Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Hami Aksoy, Alman Die Welt gazetesinde Doğu Akdeniz konusunda Türkiye’ye atfen yayımlanan haberin tamamen hayal mahsulü olduğunu belirtti. Aksoy “Yunanistan Hükümet Sözcüsü’nün bu hayal ürünü habere dayanarak ülkemize yönelik ithamlarda bulunması da bu ülkenin Doğu Akdeniz’de gerçeklikten kopuk, uluslararası teamül ve hu kukla bağdaşmayan, provokatif politikasının yeni bir tezahürüdür. Yunan makamları bu gibi asılsız haberlerle uğraşacaklarına, bölgede gerginliği artırıcı adımlara son vermelidir” dedi. Haberanalizde, Erdoğan’ın “kimse zarar görmeyecek şekilde bir Yunan gemisinin batırılmasını” istediği ve “iktidarını güçlendirmek için gerilimi tırmandırdığı” iddia edilmişti. l Haber Merkezi ABD İLE AMBARGO GERİLİMİ ABD’nin Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’ne (GKRY) uyguladığı silah ambargosunu kısmi olarak kaldırmasına Ankara sert tepki gösterdi. Dışişleri Bakanlığı, kararı “barış ve istikrar ortamını zehirleyen bir karar” olarak nitelendirirken, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, Türkiye’nin Kıbrıs Türklerinin güvenliğini sağlayacak adımları atmaya devam edeceğini belirtti. ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo ise, ambargonun kaldırılmasının doğru bir karar olduğunu savundu. ABD Dışişleri Bakanı Pompeo’nun GKRY’ye “ölümcül olmayan savunma malzemeleri ve savunma hizmetlerinin ihracatına yönelik kısıtlamaların” 2021 mali yılı için kaldırıldığını açıklamasının ardından Dışişleri Bakanlığı, yazılı açıklamayla karara tepki gösterdi. Kararın, Kıbrıs’taki iki halk arasındaki eşitliği yok saydığı belirtilen açıklamada “Doğu Akdeniz’de gerginliğin azaltılması amaçlanan bir dönemde, ABD’nin bölge barış ortamını zehirleyen bu kararın altına imza atması müttefiklik ruhuyla bağdaşmamaktadır” denildi. ABD’ye bu kararı gözden geçirme çağrısı yapılırken “Türkiye, garantör ülke olarak hukuki sorumluluğuna uygun olarak Kıbrıs Türk halkının güvenliğini garanti altına alacak gerekli adımları atacaktır” denildi. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay da sosyal medyadan yaptığı açıklamada karara tepki gösterdi. AKP Sözcüsü Ömer Çelik ise “ABD’nin Rum Yönetimi’ne yönelik silah ambargosunu kaldırması tümüyle yanlış bir karardır” dedi. ‘Doğru bir karar’ ABD Dışişleri Bakanı Pompeo düzenlediği basın toplantısında, “Tüm taraflara Doğu Akdeniz’de tansiyonu düşürme çağrısı yapıyoruz. Herkesi diplomatik görüşmeleri başlatmaya çağırıyoruz. Bölgede askeri hareketliliği artırmak doğru değil” diye konuştu. Pompeo, Güney Kıbrıs’a uygulanan silah ambargosunun 33 yıl sonra kaldırmasına ilişkin, “Uzun zamandır üstünde çalıştığımız bir karardı. Bu adımın Doğu Akdeniz’deki yüksek gerginlik zamanında alındığını biliyoruz ama doğru bir karar” açıklamasında bulundu. ABD’nin GKRY Büyükelçisi Judith Garber açıklamasında, kararın son gerilimlerle ilgili olmadığını belirterek “Bu, bölgesel güvenlik ilişkisinin bir parçasıdır” dedi. l ANKARA