09 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
4 23 EYLÜL 2020 ÇARŞAMBA HABER Çatak’ta gözaltına alınan köylülerin yakınları Cumhuriyet’e konuştu Sınıftan uzak çocuklar, sınıfı belli siyasetler Önce okulların hazırlık sürecine zaman bırakmak bahanesiyle açılış tarihini 21 Eylül’e ertelediler. Aylardır ne yapıldıysa! O arada da okula gidecek sınıfların sayısını ve gidecekleri günleri kıstılar. Bir de “zorunlu değil, istemeyenler göndermez” diyerek yine sorumluluğu yurttaşa bıraktılar. “Biz açtık, siz göndermediniz” demenin, her konuda olduğu gibi önce umut verip sonra sorumluluğu halkta görmenin bir başka yolu. Bir süre sonra da tam kapatmaya geçerler tahminen, görünen köy belli. Bütün dünya virüs salgını nedeniyle eğitim alanında büyük zorluklar yaşıyor. Her ülke, kendi insani gelişmişlik düzeyine göre tedbirler alıyor. Burada iki ölçü var: İlki, kamu kaynaklarının daha da fazla oranda bu yeni, olağanüstü duruma dönük olarak kullanılması. Kapatılan okullar açılmalı; kalabalık sınıf mevcutları azaltılmalı, öğretmen atamaları yapılmalı, temizliğin, malzemenin yükü garibana atılmamalı. Okullar açılmıyorsa da uzaktan eğitime erişimin önündeki sınıfsal engeller kaldırılmalı. Herkesin televizyonu, bilgisayarı, internete erişimi var mı? Güçlü devlet, bu sorunları çözen devlettir. Diğer ölçü halk sağlığı. Alınan kararlar ne çocukları ne eğitim emekçilerini ne de aileleri olumsuz etkilemeli. Burada da sosyal devlet yeniden önem kazanıyor. Durum ciddi. Ekonominin hali ortada; yönetenler bütün aileleri düşünmüyor. Aile var, aile var ülkede. Geçim şartları zor; anne babalar çalışmak zorunda. Evlerde kim bakacak bu çocuklara? Geçim zorluğu arttıkça, kim engelleyecek okuldan kopuşları, çocuk işçiliğinin yükselişini? Bu süreçten zenginler aynı oranda etkilenmiyor. Zenginler çocuklarını az öğrencili özel okullara, sınırlı sayıda öğrenci alan kurslara gönderebiliyor, bakıcı tutabiliyor ya da giderek yayıldığı üzere, çocuklarına evde özel ders aldırma yoluna başvurabiliyor. Dolayısıyla çocukların eğitim süreci aksamıyor. Bunlar şartları iyi olanların bireysel çözümleri. Ya çoğunluk? Devlet kamusaldır. Nerededir peki? Kimler içindir? Eğitimden kopuş sınıfsaldır Birleşmiş Milletler’in Covid19’un eğitim sürecine etkilerini incelediği raporlarında, “kuşak felaketi”nden söz ediliyor. Bir kuşağın, özellikle de yoksul kuşakların okuldan, yeterli eğitimden ve eğitime erişim olanaklarından mahrum kalması, sınıflar arası eşitsizliklerin daha da pekişmesine yol açacak. Devletin anayasal görevi, açılan bu fırsat eşitsizliği makasını kamusal politikalarla kapatmaktır; öğretmeni, kamusal hizmeti yük görmek, özel okulların payını devlet eliyle yükseltmek değil. Devlet, onu bunu tehdit etmek, hedef göstermek, azarlamak da demek değildir. Birileri bu anlama yaklaştırmak istese de! Gelişmiş ülkelerde toplam nüfus içinde okula gidenlerin oranı bize göre daha düşük. Bizdeyse neredeyse her dört kişiden biri öğrenci. Aileleriyle birlikte, eğitim doğrudan ülkenin çoğunluğunu etkiliyor. Dolayısıyla milyonlar farkında. Zaten eğitimin içeriği iyiden iyiye niteliksizleşmişti. Eğitim ve sınav sistemini yazboz tahtasına çevirmişler; çocukların geleceğini anlık kararlarla, ideolojik gündemleriyle uyumlu hamlelerle karartmışlardı. Eğitim yatırımlarını ihtiyaçlara, bilimsel eğitime göre değil, ideolojik tercihlerine göre yapmadılar mı? Yaptılar. Şimdi bunun da sonuçlarını yaşıyoruz. Yine de emektar, özverili öğretmenlerin çabalarıyla ayakta tutulan o sisteme bile erişim konusunda eşitsizlikler pandemi döneminde artıyor. Bu yüzden de okuldan kopuşlar, niteliksiz ve yetersiz eğitim, en çok halkın çoğunluğunu, servet sahibi olmayanların çocuklarını ve geleceklerini etkileyecek. Günlük tartışmalar, günübirlik laf dalaşları, hayal âleminde dünya liderliği pazarlamaları bir yanda; ülkenin geleceği diğer yanda… Farkında mıyız? AKP’li Başkan tutuklandı Eski AKP’li Sinop Belediye Başkanı Zeki Yılmazer, tartıştığı Atıf Argun’u tabancayla yaraladı. Yılmazer’in silahıyla yaralanan Argun yaşamını yitirdi. Kolundan vurulan ve hastanedeki tedavisinin ardından taburcu edilen Yılmazer de gözaltına alındı. Yılmazer, Emniyet’teki işlemlerinin ardından sevk edildiği adliyede çıkarıldığı mahkemece tutuklandı. l Haber Merkezi Çelişkili açıklama Van’da gözaltına alınan iki köylüye işkence yapılıp helikopterden atıldıkları iddialarını yanıtlayan valilik, “Kaçarken kayalıklardan düştüler” dedi. Tanıklar ise tarlada çalışırken gözaltına alındıklaZEHRA ÖZDİLEK rını söyledi. Van’ın Çatak ilçesi Andiçen Mahallesi Sürik mezrası kırsalında bir operasyon sırasında gözaltına alınan Osman Şiban (50) ve Servet Turgut’un (55) helikopterden atıldıkları iddia edildi. Van Valiliği, operasyon bölgesinde “dur” ihtarına uymayarak kaçmaya çalışan şahısların kayalıklardan düştüğünü öne sürdü. Valiliğin açıklamasının doğru olmadığını savunan köylülerin avukatı ve yakınları, “Tarlada çalışırken gözümüzün önünde alıp helikoptere bindirdiler. Kaçma, karşı koyma olayı yok. 3 gün sonra hastanede olduklarını öğrendik” dedi. Çatak ilçesinde operasyona çıkan askerler tarafından 11 Eylül’de gözaltına alınan ve iki gün sonra Van Bölge Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin yoğun bakım ünitesinde oldukları ortaya çıkan Osman Şiban ve Servet Turgut’un, doktorlar tarafından hazırlanan epikriz raporunda, “Yüksekten düşme sorası Emniyet tarafından sağlık ekiplerine bildirilerek 112 tarafından acile getirilmiş” ifadelerine yer veriliyor. Şiban’ın raporunun devamında, “...hasta olay günü acil uzmanınca helikopterden düşme ve yaralanma sonrası acile getirildiği belirtilerek yerinde ekonsultasyon (tanı konulmak) istenmiştir. Hasta acilde görülmüştür” deniliyor. Tedavi‘BU IŞKENCEYI KIM YAPTI?’ İddiaları yerinde araştırmak için Van’a giden HDP Grup Başkanvekili Saruhan Oluç başkanlığındaki heyet, Van Bölge Araştırma Hastanesi’nin başhekimiyle görüştü. Hastane kapısında açıklama yapmak isteyen heyete izin verilmemesi üzerine polis ile milletvekilleri arasında kısa süreli arbede yaşandı. Daha sonra hastane önünde açıklama yapan Oluç, valiliğin olayı gizlemeye çalıştığını savunarak “Bu işkence emrini kim verdi? Süleyman Soylu’ya soruyoruz. Hulusi Akar’a soruyoruz. Özel harekât mı yaptı bu işkenceyi? Emniyet mi yaptı? Kolluk mu yaptı? Sizin yeni JİTEM’iniz mi yaptı” diye sordu. sinin ardından taburcu edilen Osman Şiban’ın hafızasını yitirdiği belirtilirken, yoğun bakım ünitesinde tedavisi süren Servet Turgut’un solunum cihazına bağlı olduğu ve hayati tehlikesinin devam ettiği öğrenildi. HDP’li milletvekillerinin helikopterden atılma iddialarını soru önergeleriyle TBMM gündemine taşımasının ardından Van Valiliği olaya ilişkin bir açıklama yaptı. Açıklamada, “Teröristin etkisiz hale getirildiği yerde gözetleme yapan ve şüpheli hareketler sergileyen S.T. isimli şahsın, ‘dur’ ihtarına uymayarak kaçmaya çalıştığı esnada kayalık alanda düştüğü ve yaralandığı gözlemlenmiştir. Bölgede bölücü terör örgütü mensuplarına yardım ve yataklık ettiği değerlendirilen O.Ş. isimli şahıs da aynı bölgede mukavemet göstermesine rağmen usulüne uygun olarak muhafaza altına alınmıştır” denildi. Açıklamada, bölgeden helikopterle alınarak Van İl Jandarma Komutanlığı’na getirilen şahısların daha sonra hastaneye kaldırıldığı belirtildi. ‘Bizi hatırlamıyor’ Cumhuriyet’e konuşan köylülelerin yakınları ise valiliğin yaptığı açıklamanın doğru olmadığını savundu. Osman Şiban’ın kardeşi Cengiz Şiban, “Servet’i 17.30 gibi tarladan alıp köye getiriyorlar. Osman çocuklarıyla çay içiyordu. Normalde gün içinde askerler yine geldi, kimlik kontrolü yaptılar. Bir ikimize tokat attılar, ‘Öfkeliyiz, sizden çıkaracağız’ dediler. Akşamüstü de ikisini sapasağlam alıp helikoptere bindirdiler. 3 gün sonra hastanedeler diye haber geldi. Bu insanlara insanlık dışı bir işkence yapılmış. Osman da bu ülkenin vatandaşıdır, araması yok, bir soruşturması yok. Osman taburcu oldu ama bizi hatırlamıyor. Bunları yapanların yargı önünde hesap vermesini istiyorum. İçişleri Bakanlığı’na sesleniyorum: Bu vahşeti yapanları araştırın, yargı önüne çıkarın” dedi. Servet Turgut’un kardeşi Naif Turgut ise kardeşinin hayati riskinin devam ettiğini belirterek şunları anlattı: “Abimin tarlası o gün gerçekleşen çatışma bölgesine 12 kilometre uzaklıkta. Askerler abimin tarlada saman basarken yanına geliyor ve ‘Sen bunlara yardım ve yataklık mı yapıyorsun’ diye soruyor. Servet, geçim derdi olan insanlar olduklarını söylemiş. Biraz da kekemedir abim. Köye getirdiler, Osman’ı da aldılar. Çocuklar ağladı. 8 çocuğu var Servet’in. Helikoptere bindirdikten sonra ne yaptılar ne ettiler bilmiyoruz. Dün Osman’ın yanına gittim ‘Size ne yaptılar’ diye sordum, ‘Helikopterden bizi aşağı attılar’ dedi. Burada üzerinde düşebilecekleri bir kayalık, taş yok. Gidip savcıyla da konuştum. Biz adalete teslimiz, al yargıla ama işkence niye yapıyorlar. Sağlam kemiği yok.” İki ailenin avukatı Hamit Kocak ise valiliğin dosyayı bile incelemediğini düşündüğünü belirterek “Görgü tanıkları var. Osman ve Servet’i köyden sağlam alıp götürmüşler. Karşı koyma yok. Yargıyı yönlendirmeye çalışıyorlar” dedi. 18 EYLÜL’DEKİ İNCELEME TEBLİĞ EDİLDİ Yüksekdağ ve Demirtaş’a tahliye çıkmadı Eski HDP eş genel başkanları Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş hakkında 68 Ekim Ayn El Arab (Kobani) olayları gerekçesiyle açılan soruşturmada “tutukluluk halinin devamına” karar verildi. Yüksekdağ ve Demirtaş hakkında, 68 Ekim Ayn El Arab (Kobani) eylemleri nedeniyle başlatılan soruşturmaya ilişkin tutukluluk incelemesi yapıldı. Ankara 2. Sulh Ceza Hâkimliği’nde, 18 Eylül’de duruşmalı yapılan tutukluluk incelemesinde çıkan karar önceki gün avukatlara tebliğ edildi. Tebliğ edilen kararda avukatların savunmalarına yer verildi. Avukatlardan Le‘HEDIYE SIZI KURTARAMAYACAK’ Edirne Cezaevi’nde bulunan eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’la görüşen avukat Cahit Kırkazak, Twitter hesabından açıklama yaptı. Demirtaş’ın sözlerini aktaran Kırkazak, “Bazı savcılara da şunu hatırlattı: ‘Bir zamanlar kimi savcılara zırhlı araçlar bile hediye edildi, yine de yargılanmaktan kurtulamadılar. Elinize tutuşturulan hediye poşetleri sizi yargılanmaktan kurtaramayacaktır’ ifadelerini kullandı” dedi. l Haber Merkezi vent Kanat, kısıtlama kararı nedeniyle soruşturmanın detaylarını göremediklerini belirterek “Kobani olaylarına ilişkin Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından yapılan yargılamada Demirtaş’ın olaylarla illiyet bağı olmadığı yönünde karar verildi. Dolayısıyla yargılamaya konu olmuş bir olayın tekrar iddia haline getirilip soruşturmaya dönüştürülmesi hukuka aykırıdır. Mükerrerlik söz konusudur” dedi. Soruşturmanın, Demirtaş’ın tahliyesini engellemeye yönelik olduğunu savunan Kanat, “AİHM, Demirtaş’a yönelik yargılamada tahliyesine karar verilmesine hüküm kurdu. Soruşturma herhangi bir iddianameye bağlanamamıştır, makul süre aşılmıştır” ifadelerini kullandı. Kanat, müvekkillerinin tahliyesini talep etti. Mahkeme, Demirtaş ve Yüksekdağ’ın “kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren olguların ve tutuklama nedeninin bulunması” nedeniyle tutukluluk durumunun devamına karar verdi. l ANKARA/Cumhuriyet TBB’DEN AÇIKLAMA: Sekmeler denetleme için Gazetemizde önceki gün yayımlanan “Yeni baro kavgası” başlıklı haberimizin içeriğinde yer alan “İstanbul 2 No’lu Barosu’nu kurmak üzere harekete geçen 4 avukat, 2 bin imzayı toplamadan ‘kurucular kurulu’ sıfatıyla 17 Ağustos’ta doğrudan Türkiye Barolar Birliği’ne (TBB) başvurdu. TBB de hazırladığı ‘uhap.com.tr’ adlı özel sitede, yasada hükmü olmamasına karşın elektronik imza toplamaya başladı. Ancak TBB, bir süre sonra bu elektronik imza sistemini kapattı” ifadelerinin ardından TBB, yazılı bir açıklama yaptı. TBB tarafından uygulamaya konulan UHAP üzerinden ön başvuru sistemi ile kurucular kurulu tarafından sunulacak en az iki bin başvuru imzasının denetlenmesinin öngörüldüğü kaydededilen açıklamada, “UHAP’ta bu konuya mahsus sekmeler, ‘kurucular kurulu adayları’nın başvurusu üzerine açılmış, resmi geçerliliği olmayan ve fakat tamamen kurucular kurulu tarafından ileride sunulacak kuruluş dilekçesinin ekinde yer alacak başvuruların sahihliğini denetlemeye yöneliktir. Uygulama, bazı basın yayın organları ile sosyal medyada maksatlı şekilde yanlış aktarılıp polemik ve suçlamaların konusu yapılınca TBB Yönetim Kurulu tarafından oybirliği ile sonlandırılmıştır” denildi. l Haber Merkezi HDP HEYETİ, AB ELÇİLERİYLE GÖRÜŞTÜ AB tutarlı olmalı Avrupa Birliği’ne (AB) üye 26 ülkenin elçilik temsilcileriyle online toplantıda bir araya gelen HDP’liler, Türkiye’nin giderek otoriterleştiğini belirterek AB ve üye ülkelerin tutarlı bir yaklaşım sergilemesini istedi. HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, parti sözcüsü Ebru Günay, dış ilişkiler komisyonu eş sözcüleri Feleknas Uca ile Hişyar Özsoy ve komisyon üyesi Nazmi Gür, AB Türkiye Delegasyonu’nun ev sahipliğinde 26 AB üyesi ülkenin elçilik temsilcileriyle online toplantıda bir araya geldi. Toplantıda konuşan Pervin Buldan, “Türkiye’nin giderek otoriterleşen gidişatına karşı AB ve üye ülkeler tutarlı bir yaklaşım sergilemeli. Hukukun üstünlüğü ve demokrasi parametreleri de ABTürkiye ilişkilerinde belirleyici nitelikte olmalı. Ayrıca Kürt sorununun çözümsüzlüğünde tecritin önemli bir rolü bulunurken, başta İmralı olmak üzere Türkiye cezaevlerindeki hak gasplarına karşı uluslararası toplumun duyarlılık göstermesi gerekiyor” dedi. l İç Politika TWITTER HESABINDAN PAYLAŞTI Eliaçık’a ‘tuhaf’ ceza İlahiyatçı yazar İhsan Eliaçık, sosyal medyadan yaptığı açıklamada, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a hakaret ettiği iddiası ile 1 yıl 2 ay ceza aldığını duyurdu. Eliaçık’ın paylaşımında şu ifadeler yer aldı: “Yine geçen gün Cumhurbaşkanına hakaret davalarından birinden 1 yıl 2 ay hapis cezası aldım. Yazdığım bir tweet’in altına profilinde köpek resmi olan birisi yorum yapmış, bunu bahane ederek Cumhurbaşkanına köpek mi dedin diyerek ceza aldım, iyi mi?” l Haber Merkezi
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle