09 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
EKONOMİ 11 23 EYLÜL 2020 ÇARŞAMBA Dolar 7.67 lirayı, Avro 9 lirayı geçerek rekorlarını tazelerken TL hızla eriyor Döviz baş döndürüyor Covid19 salgınında Türkiye ve dünyada artan vakalar, Doğu Akdeniz’deki gerilim, ödemeler dengesiyle ilgili endişeler gibi sorunlar döviz piyasasını vuruyor. Küresel piyasalarda riskten kaçış eğiliminin önceki gün belirginleşmesi ve Merkez Bankası’nın (TCMB) yükselen enflasyona rağmen politika faizinde bir artışı bu ay da tercih etmeyeceğine ilişkin endişelerle TL’de satış baskısı dün de sürdü. ABD canlandırma paketinde anlaşmaya varılamaması ve yeni tecrit önlemleri endişeleri, yatırımcı iyimserliğini azaltırken, Türkiye açısından özellikle Yunanistan ve Avrupa Birliği’yle yaşanan Doğu Akdeniz’deki gerilim, ödemeler dengesiyle ilgili endişeler gibi sorunlar mali piyasaları önemli ölçüde olumsuz etkiliyor. Bu kapsamda dün dolar 7.64387.6700 lira arasında, Avro 8.93759.085 lira arasında, zaman zaman kâr ve müdahale satışı gelse de yukarı yönlü hareket etti. Böylece hem dolar hem Avro dün yeni zirve seviyeler oluşturdular. Borsa İstanbul 100 Endeksi ise dün günü yüzde 0.84 yükselişle kapattı. Destekten uzak TCMB Para Politikası Kurulu’nun yarın gerçekleştireceği toplantıda vereceği faiz kararının TL’nin seyri açısından belirleyici olacağı öngörülüyor. Ünlü Menkul Değerler’in değerlendirme notunda, Merkez Bankası’na atıfla yapılan şu vurgu önemli: Ancak fonlama maliyetindeki artışın TL’ye destek vermekten uzak bir tablo çizmesi nedeniyle TCMB’nin daha güçlü bir adım atabileceğine yönelik beklentiler korunuyor. Bu noktada perşembe günkü toplantıda Merkez Bankası’nın politika faizini sabit tutsa bile geç likidite penceresi faizini yukarı taşıma potansiyeli var. Öte yandan Türkiye’nin beş yıllık kredi iflas takası (CDS) primi ise 500550 baz puan arasındaki seyrini yukarı yönlü devam ettiriyor. Önceki gün 550 puanı aşan CDS dün 562572 arasında hareket etti. l Ekonomi Servisi Güven, eylülde eski endekse göre 61.8, yeni endekse göre 82 puana çıktı Endeks değişti, tüketici güveni 20 puan ‘iyileşti’ Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) “Tüketici Güven Endeksi, Eylül 2020” raporuna göre, Merkez Bankası işbirliği ile yürütülen tüketici eğilim anketi sonuçlarından hesaplanan mevsimden arındırılmış tüketici güven endeksi, eylülde önceki aya göre yüzde 3.2 arttı. Ağustos ayında 79.4 puana düşen endeks, eylülde 82 oldu. ‘İyimserlik’e yaklaştı! Önceki gün bu endeksle ilgili, Avrupa Birliği’nin (AB) tavsiyesi nedeniyle değişiklik yaptığını açıklayan TÜİK, güncelleme öncesi duruma göre hesaplanan tüketici güven endeksi de bilgi olarak açıkladı. Buna göre eylülde endeks bir önceki aya göre yüzde 3.7 arttı. Ağustos ayında 59.6 olan endeks, eylül ayında 61.8 oldu. Hem eski hem yeni endekse göre tüketici güveni eylülde artsa da ikisi arasındaki farkın 20 puan olması, iyimserlik için eşik değerin 100 puan olduğu düşünüldüğünde dikkat çekiyor. TÜİK “işsiz sayısı beklentisi” ve “tasarruf etme ihtimali”ni hesaplamadan çıkarmıştı. Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, Twitter’dan yaptığı açıklamada, “Ekonomimiz üçüncü çeyrek için güçlü bir yükseliş mesajı verdi” dedi ve verilerin “iyi” geldiğini, yılın tahminlerden iyi bir noktada tamamlanabileceğini söyledi. Eylül için alt endekslerine bakıldığında ise hanenin maddi durumu endeksi yüzde 5.8 artarak 71.8, gelecek 12 aya ilişkin maddi durum beklentisi yüzde 1.7 artarak 79.1, gelecek 12 aya ilişkin genel ekonomik durum beklentisi yüzde 4.8 artarak 83.3 ve gelecek 12 ayda dayanıklı tüketim mallarına harcama yapma düşüncesi yüzde 1.3 artarak 93.8 oldu. Endeks hesabından çıkarılsa da “işsiz sayısı beklentisi endeksi” TÜİK’in soruları arasında yerini koruyor. Buna göre ağustosta 59.5 olan endeks eylülde 59.8’e çıktı. Bu endeksin yükselmesi işsiz sayısında azalma olacağını ifade ediyor. Aynı şekilde sorular arasında olan “tasarruf etme ihtimali endeksi” de 21.7’den 25.2’ye çıktı. l Ekonomi Servisi Hasan Süel 100 BIN ÇOCUK Vodafone Vakfı’na uluslararası ödül Türkiye Vodafone Vakfı, 81 ilde 100 bini aşkın çocuğa ulaştığı Yarını Kodlayanlar projesi ile küresel bir ödül aldı. Vakıf, Ortadoğu ve Kuzey Afrika Stevie Ödülleri’nin ardından dünyanın ilk işletme ödülleri programı olan Uluslararası İşletme Ödülleri’nde de ödüle layık görüldü. Türkiye Vodafone Vakfı Başkanı Hasan Süel, “Vakıf olarak, dijitalleşmeyi toplumun iyiliği için kullanarak global düzeyde takdir gören çalışmalara imza atmayı sürdüreceğiz” dedi. YÜZDE 80 AZALDI Düğünler durdu kınalar elde kaldı Covid19 nedeniyle düğünlerde büyük azalma yaşanırken kına satışları da yaklaşık yüzde 80 azaldı. Pandemi öncesi bir düğüne gelen tüm misafirler için 1015 kilo kına satın alınırken şimdi sadece gelin için 200300 gramlık kına alınıyor. Bu durum kına satıcılarını olumsuz etkilerken, tüm dönem için yılbaşında ithal edilen kınalar da satıcıların ellerinde kaldı. Satıcılardan biri, “Kına bozulursa hastalığa neden olabilir. O nedenle bozmadan kullanmak üzere ucuza sattık. Ancak satışlarımız yine de çok düşük” dedi. l İHA COVID19’DAN ÇIKIŞIN DENGESIZ VE YETERSIZ OLDUĞUNA DIKKAT ÇEKILDI Toparlanma halen belirsiz Üst yöneticiler, ‘Yenilenen Küresel İşbirliği’nde anlaştı Türkiye dahil 100’den fazla ülkeden bini aşkın üst yönetici (CEO), UN Global Compact’ın tüm şirketleri küresel riskler karşısında uluslararası işbirliğine ve kapsayıcı çok taraflılığa destek olmaya çağıran “Yenilenen Küresel İşbirliği için CEO Bildirisi”ni imzaladı. BM’nin 75. yıl anma etkinlikleri kapsamında 21 Eylül’de BM Özel Sektör Forumu’nda açıklanan bildiriyle “Biz iş insanları olarak barış, adalet ve güçlü kurumların, kuruluşlarımızın uzun vadeli devamlılığı için yararlı olduğunu ve BM Küresel İlkeler Sözleşmesi’nin On İlkesi’nin ve Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’nın başarının temelini oluşturduğunun farkındayız. Daha iyi bir dünya için birlikteyiz” mesajı verildi. Türkiye’den bildiriye imza atan 45 şirketin üst yöneticileri arasında, Ahmet Dördüncü (Akkök Holding), Cem Boyner (Boyner Holding), Recep Baştuğ (Garanti BBVA), Levent Çakıroğlu (Koç Holding), Ali Çalışkan (Kordsa), Murat Erkan (Turkcell), Mustafa Seçkin (Unilever Türkiye) bulunuyor. Salgın sürecine dikkati çeken UN Global Compact Üst Yöneticisi Sanda Ojiambo, “Dünya için bu çok önemli zamanda işbirliklerine olan bağlılıkları için herkese teşekkür ediyoruz” dedi. l Ekonomi Servisi ECB Başkanı Lagarde, toparlanmanın pandemideki gelişmelerin seyrine bağlı olacağını vurguladı. Avrupa Merkez Banka fazlasının, hep birlikte bası (ECB) Başkanı Chris şarılacağının altını çizdi. tine Lagarde, “İkinci Dün Avrupa düzeyinde, dijital ya Savaşı’ndan bu yana en firmalar için ölçek ekonobüyük ekonomik şok” diye mileri sağlamaya yardımnitelendirdiği Covid19 kri cı olmak için “dijital tek zinden çıkışın “hâlâ belir pazar”a doğru ilerlemeyi siz, aynı zamanda denge hızlandırmak gerektiğine siz ve yetersiz” olduğu uya işaret etti. rısı yaptı. Politika yapıcıların, fiFransız ve Alman parla nans sektörünün, sermamenterlere bir konuşma yeyi gereken yerlere dağıyapan Lagarde, toparlanlımını sağlayabilmesi için manın, Covid19 pandemi gerekli düzenlemeleri yapsindeki gelişmelere bağlı maları gerektiğine olacağını vurguladı. dikkat çeken Lagarde, AB üyeleLagarde, “Bir rinin, doğru ulusal ve başka deyişle, Avrupa politikalarının bankacılıkta uygun bir şekilde uyda birliği kuragulanması durak, büyük serrumunda, maye piyasatek tek elları birliğini de edilebioluşturmalılecek bayız” diye şarıların ekledi. çok daha Christine Lagarde l DHA Borç stokunda rekor artış Hazine ve Maliye Bakanlığı verilerine göre, 2020’nin başında 1 trilyon 329 milyar TL olan merkezi yönetim borç stoku, 8 ayda tam 481 milyar TL yükselerek 1 trilyon 810 milyar TL’ye ulaştı. 8 aydaki artış oranı yüzde 36.2 oldu. Borcun milli gelire oranı bu dönemde yüzde 30.8’den yüzde 40.4’e çıktı. Hazine ocakağustos döneminde 249 milyar TL net borçlanmaya giderken, borç stokunun 481 milyar TL ile borçlanmanın çok üzerinde artması, borcun yarısından çoğunun döviz ve altın cinsinden olmasından kaynaklandı. Yıl başında 660.5 milyar TL seviyesinde olan Hazine’nin döviz cinsi borç stoku, ağustos sonunda 986.1 milyar TL’ye yükseldi. Artış oranı yüzde 49.3 oldu. l Ekonomi Servisi Türk Tabipleri Birliği nedir? Ne yapar? Türk Tabipleri Birliği (TTB) 6023 sayılı Türk Tabipleri Birliği Kanunu’na dayanarak 23 Ocak 1953’te kuruldu. Altmış beş ile yayılmış tabipler odalarına kayıtlı yüz bini aşkın hekimi bünyesinde barındırmakta. Üyelerinin yarısı kamuda çalışan, üyeliği zorunlu olmayan hekimlerden oluşuyor. Özü itibarıyla, TTB Türkiye’deki hekimlerin örgütlü sesidir; tarihi boyunca gücünü devlete yakınlığından değil, emekten ve bilimden almış ve muhalif kimliği ile tanınmıştır. TTB’nin amacı, örgütün tanıtım sayfasında şu sözlerle dile getirilmektedir: Türkiye halkının sağlığını korumak, geliştirmek ve herkesin kolay ulaşabileceği kaliteli ve uygun maliyetli sağlık hizmeti için çalışmak, Meslek ahlakını en iyi şekilde korumak, Tıp eğitiminin her alanında söz söylemek… Gene tanıtım sayfasından: TTB Uluslararası düzeyde Dünya Tabipler Birliği, Avrupa Tıp Eğitim Birliği ve Dünya Sağlık Örgütü ile Avrupa tabip birliklerinin oluşturduğu Forum’un üyesi olup toplantılarına aktif üye olarak katılmaktadır. Avrupa Uzmanlar Birliği’nin (UEMS) “assosiye”, Pratisyenler Birliği’nin de “gözlemci” üyesidir. TTB temel sorumluluğunun, hekimin sürekli eğitimi alanında olduğunu düşünmektedir. Bu amaçla odalarda hekimlerin eğitimi için mesleki yayınlar yapılmakta, kurslar düzenlenmektedir. Bunlar arasında, Spor Hekimliği, Turizm ve Sağlık Kursu; İşyeri Hekimliği Kursu gibi çalışmalar özellikle hekimlik mesleğinin sosyal yaşamın her alanına en yaygın biçimde ulaştırılmasında büyük önem ifade etmektedir. TTB, halk sağlığını ilgilendiren çeşitli konularda tutum belirlemekte, raporlar hazırlamakta, halkı bilinçlendirmektedir. Çernobil felaketinin ardından ivmelenen radyasyon konuları, çevre duyarlılığı, temiz su kaynakları, bulaşıcı hastalıklar, sağlık reform taslakları eleştirileri, sigara bu çalışmaların örnekleridir.   TTB bütün bunların yanında insan haklarının çeşitli alanlarında (yaşama hakkı, işkence, sağlık hizmetinden yararlanabilme hakkı gibi) yoğun çalışmalar yapmaktadır. 1997 yılında bu çalışmaları nedeniyle PHR (Physicians for Human Rights) kuruluşunca verilen İnsan Hakları Ödülü sahibidir. Türkiye’de de çok sayıda ödüle değer görülmüştür. Yönetemiyorsunuz, tükeniyoruz TTB, COVID19 salgınına dair duyarlılığın ve tedbirlerin artırılması için 14 Eylül 18 Eylül 2020 tarihlerini “Yönetemiyorsunuz, Tükeniyoruz Haftası” ilan etti. Bu bağlamda uyarılarını kamuoyunda şu sözlerle paylaştı: COVID19 Salgın sürecinin bilimsel yöntem, şeffaf veri ve ilgili tüm kesimlerin katılımı ile etkin ve koordineli bir anlayışla yönetilmesini istiyoruz. COVID19 salgın sürecinin bugüne kadarki yönetiliş biçimini yetersiz ve kaygı verici buluyoruz. Nitekim, TTB basın açıklamasını “AKP hükümetlerinin ‘Sağlıkta Dönüşüm Programı’ ile cisimleşen; sağlıkta özelleştirme performans sistemi ve kamu özel idaresi odaklı milyarlık kiralara neden olan ‘şehir hastaneleri’nin COVID19 salgını ile insanı değil, sermayeyi ve kârı öncelediği görülmüş oldu. Sağlıkta dönüşüm programı yarattığı tüm sonuçları ile birlikte iptal edilmeli, salgın biliminin öngördüğü üzere kamusal bir sağlık programı hayata geçirilmelidir” uyarıları ile sürdürmekte ve “suçu vatandaşa, yükü hekimlere ve sağlık çalışanlarına yıkanların tarihsel sorumluluklarını yılmadan her gün hatırlatmaya devam edeceğiz!” sözleriyle tamamlamaktadır. TTB’nin bu hafta başında yayımlamış olduğu “Covid19 Pandemisi Altıncı Ay Değerlendirme Raporu”nda Dr. Ali Kocabaş, şu satırları anımsatıyordu: “İnsanların o¨lu¨mu¨nden bu¨yu¨k oranda sosyal es¸itsizlik sorumludur. Salgınlar, ekonomik ve sosyal sınıf ayırımlarını derinles¸tiriyor ve viru¨su¨ daha o¨lu¨mcu¨l hale getiriyor. Viru¨su¨n etkiledigˆi toplumlarda hastalıgˆı daha agˆır gec¸irenler genellikle ekonomik olarak toplumun alt kesimlerinde olan insanlar. Bunun yanı sıra aras¸tırmalar, yoksul kesimlerde viru¨se yakalanma olasılıgˆının da daha yu¨ksek oldugˆunu ortaya koyuyor. Ali Hoca uyarılarını şu sözlerle bağlıyordu: Bu pandeminin siyasal anlamda da sonuc¸ları olacaktır. Daha demokratik bir toplumun ins¸ası, daha demokratik bir siyaset de olabilir, digital go¨zetimi ic¸eren daha totaliter rejimlere de kayıs¸ olabilir.” Sağlık emekçilerinin bu haklı uyarılarının hükümet ve siyasi ortaklarınca görmezden gelinerek itibarsızlaştırılmaya çalışılması, söz konusu siyasi kaymanın yeni adımlarından birisi olarak değerlendirilmelidir. Not: Bu yazının derlenmesinde değerli hekim dostlarım Dr. Doğan Güneş Tomruk ve Dr. Cengiz Ersezen’in paylaşım ve katkılarından yararlandım. Kendilerine teşekkür borçluyum.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle