09 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
HABER 3 23 EYLÜL 2020 ÇARŞAMBA FİLYASYONDA GÖREVLİ DİŞ HEKİMLERİ: Bize düzenli test yapılsın Koronavirüs salgınında 6 aydır filyasyon uygulamasını yürüten dişhekimleri, sahada ve hastanelerde karşılaştıkları sorunlara yönelik çözüm önerilerini Sağlık Bakanlığı’na iletti. Sağlıkçılar düzenli olarak test olmaları ve Covid19 tanısının meslek hastalığı sayılması gerektiğini söyledi. Ankara Diş Hekimleri Odası’ndan yapılan açıklamaya göre, Ankara’daki filyasyon ekiplerinden temsilci sağlıkçılar, Sağlık Bakanlığı Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü Ağız ve Diş Sağlığı Daire Başkanı Emre Korkut ile görüştü. Görüşmenin ardından yapılan açıklamada, sağlıkçıların bakanlığa ilettiği talepler şöyle sıralandı: “Güvenlik, ulaşım, servis, kreş ve yemek gibi insani gereksinimler karşılanmalıdır. Covid19 tanısı meslek hastalığı sayılmalı. Sağlık çalışanlarına haftalık rutin PCR tarama testi uygulanmalı. PCR pozitif olan sağlık çalışanlarının başta ailesi olmak üzere, temas ettikleri herkese rutin bir hizmet olarak test yapılmalı. Tüm sağlık çalışanlarına grip aşısı ve risk gruplarına pnömokok aşısı ücretsiz yapılmalı. Görevlendirmeler meslek tanımına uygun olarak yapılmalı, etik ve hukuki sorunlar oluşturulmamalıdır. Yıllık izinler kullandırılmalı ve güvenceye alınmalıdır. Yaşanan pek çok sorunun kaynağı olduğu bir kez daha görülen performans sistemi kaldırılmalı.” l ANKARA / Cumhuriyet PROF. AYDIN UYARDI: Yorgunluğa İstanbul’a yenik düştü dönenler izole olsun Prof. Dr. Kemalettin Aydın, tatil beldelerinden ve memleketlerinden İstanbul’a dönüş yapacakları, evlerinde 14 gün izole olmaları için uyardı. Aydın, “İstanbul için endişem, yaz dönemi Anadolu’ya gidip birbirini enfekte edenlerin, döndüğünde komşu ya da akraba ziyaretlerini çok yapması. O sohbetler yeniden İstanbul’da bulaşı artırabilir” dedi. l AA Sağlık emekçileri, vaka sayılarının yeniden artmasıyla gece gündüz demeden mesai yapmaya devam ediyor. Malatya İnönü Üniversitesi Turgut Özal Tıp Merkezi’nde hemşire olarak görev yapan Ensar Büyükkaya, evine giderken otobüste yorgunluk nedeniyle uyuyakaldı. Sağlık çalışanının otobüste uyuduğu anlar, otobüsteki bir başka yolcu tarafından görüntülendi. Sosyal medyada paylaşılan görüntüler ilgi gördü. l DHA HAYAT EVE SIĞMAZ, KUYRUKTA GEÇER Antalya’da koronavirüsle mücadele kapsamında kamu kurum ve kuruluşlarına Hayat Eve Sığar (HES) kodu ile giriş zorunluluğu, diğer kurumlarla birlikte adliye önünde de metrelerce kuyruk oluşturdu. HES kodunu alarak sırada bekleyen yurttaşların yoğunluk nedeniyle görevlilerin tüm ikazlarına karşın sosyal mesafe kuralını ihlal ettiği, bazı vatandaşların ise sırada beklerken araya girmeye çalışanlara tepki gösterdiği görüldü. 1 saattir kuyrukta beklediğini söyleyen Suat Altıner, “Kuyruk çok uzun, bu kadar yoğunluk beklemiyordum” dedi. Duruşması için adliyeye geldiğini ifade eden Mustafa Ege, “Yarım saattir bekliyorum. HES kodumu aldım, şimdi içeriye gireceğim. Mahkemem vardı, muhtemelen geç kaldım” diye konuştu. l İHA GENÇLERİN ORANI YÜZDE 25’E ÇIKTI ‘Yoğun mesai’ Sonbahar mevsimiyle birlikte koronavirüs vaka sayısı ve ağır seyreden hastalar artıyor. 65 yaş üstü riskli grubun önlemlere uyduğu görülürken genç kesimin çoğunlukla maske ve mesafe kurallarına uymadığı dikkat çekiyor. Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Balcalı Hastanesi Başhekimi ve Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Hasan Murat Gündüz, gençlerin yoğun bakımda tedavi görme oranının yüzde 25’e çıktığını açıkladı. Gündüz, “Yoğun bakımlarda yaşlıların bıraktığı alanı gençler dolduruyor” diye konuştu. Aşı ile ilgili çalışmalar hakkında bilgi veren Gündüz, “Umuyorum ki 2021 yılının içerisinde toplum aşıyla birlikte bağışıklık kazanacak” dedi. l DHA 22 EYLÜL SALI 114 BIN 331 1692 65 1261 9.496.268 306 BİN 302 7 BİN 639 1522 %6.7 269 BİN 696 Paçavra Paçavra sözcüğü dilimize Rumcadan girmiş. Eskimiş bez parçası anlamına geliyor. Fakat bir de mecazi anlamı var ki herhangi bir nesneyi ya da kimseyi aşağılamak için sanırım daha ağırı bulunamaz. Örneğin “alçak”, “ahlaksız” gibi aşağılayıcı sıfatları şaka yollu kullandığımız da olur. Fakat paçavra sözü için bu pek olası değil. Örneğin biri için paçavranın tekidir dediğimizde, hakaretin, küçümsemenin, değersizleştirmenin en ağırlarından birini, belki de en ağırını söylemiş oluruz. Birini paçavraya çevirmek; onu sözle yerin dibine batırmak, kendini savunamaz duruma getirmek demektir. Nesneler, özellikle de kitap, gazete vb. yazılı ürünler için de bu sözcüğün kullanıldığı olur. Örneğin Puşkin otobiyografisi adıyla İngilizce yayımlanan, dilimize de çevrilen bir paçavra vardı. Kısa ömrü sansür ve polis takibi altında geçen, yaşamını da yine polis rejiminin kurduğu bir tuzak düelloda yitiren büyük şair, güya tuttuğu Fransızca günlükte, o koşullarda, rejimin soluğu ensesindeyken yine güya neredeyse her gün yaşadığı, aralarında grup seksler de bulunan pornografik, sapkın ilişiklerini dile getiriyordu... Bu olmayan günlük, sözüm ona yüz yıl sonra bulunmuş, Fransızcadan İngilizceye çevrilmiş, oradan da dünyaya dağılmıştı. Türkçesinden birkaç sayfa okuduktan sonra çöpe attığım, günümüz porno edebiyatının ürünü olduğu her satırından belli bu paçavra, yine o sıralarda, Frankfurt Kitap Fuarı Rusya pavyonunda büyük şairin anadiline de çevrilmiş olarak karşıma çıktı... Kitap pavyonu sorumlusu olmaktan çok, gerçekten de pavyon görevlisine benzeyen kişiye söylediklerim kelimesi kelimesine aklımdadır: “Puşkin, sizin ulusal kahramanınızdır. Böyle bir paçavrayı yayımlamanız ayıp değil mi?” Yüzüme bakmaksızın verdiği yanıt tek kelime olmuştu: “Business”... HHH “Paçavra” sözcüğüyle birkaç gün önce Cumhuriyet’in bir haberinde karşılaştım. AKP milletvekili ve TBMM Aile Sağlık Çalışma ve Sosyal İlişkiler Komisyonu Başkanvekili Tuba Durgut, Yeni Akit Gazetesi Yazıişleri Müdürü Ali Karahasanoğlu’na 12 yaşındaki çocuğa cinsel istismardan tutuklanan tarikat şeyhini hoş gören yazısından ötürü tepki göstererek sosyal medya hesabında şöyle yazıyor: “İnsaniyetten, İslamiyetten, ahlaktan ve vicdandan birazcık nasibi olan herkesin bütün hücreleriyle isyan edeceği, lanetleyeceği bir olayı ne kadar da empatik bir dille, nasıl da büyük bir anlayışla ve soğukkanlılıkla kaleme almış bay yazar. Büyük bir camianın namuslu kadınlarına fahişe demekte beis görmeyen paçavranın yazarı, esfeli safiline inmiş ahlaksız, sapık tecavüzcüye ise şımarık demekle iktifa ediyor.” HHH Sözü edilen yazıyı internette aradım, bulamadım. Zaten konu bu yazı değil, söz konusu gazetenin bir AKP milletvekillini “paçavra” dedirtecek kadar çileden çıkaran yayın anlayışıdır. Sayın Tuba Durgut’un adını ilk kez duyuyorum. “Esfeli safil” (en aşağıdaki yer, cehennemin dibi) gibi anlamını ve Kuran’da bir surede geçtiğini bu vesile ile öğrendiğim Arapça bir deyimi bildiğine göre inançlı bir Müslüman... Kendisine de inancına da saygı duyarım. Bizden ya da bizden değil gibi basit, küçük, takım tutucu bir ayrıma değer vermeyerek, insani değerleri öne çıkardığı için bu hanımefendiye teşekkür ederim. Davranışının sadece mensup olduğu partinin yöneticileri, milletvekilleri ve yandaşları için değil, herkes için örnek olmasını dilerim. Çünkü yaşam, paçavraya ve paçavralaşmaya karşı sesini yükseltmekten çekinmeyen; hangi dünya görüşü ve inançtan olurlarsa olsunlar, vicdanlı, namuslu, cesur insanlar var olduğu için yaşanmaya değer.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle