09 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
HABER 5 17 EYLÜL 2020 PERŞEMBE Tarım Bakanlığı, direkleri, talimatla Emine Erdoğan’ın kuzeninden aldı, ortalık karıştı Direk 5 bürokratı ezdi Tarım ve Orman Bakanlığı’nca ihalesiz yapılan “çevre aydınlatma revizesi” kapsamındaki “ışıklı direk işinin”, Emine Erdoğan’ın kuzeni, iş insanı Veysel Baran’a ait olduğu iddia edilen 4A Pazarlama Şirketi’ne verildiği ortaya çıktı. Yaklaşık 100 bin SENA TL’lik ışıklı direkleYAŞAR rin alım emrini doğrudan Bakan Bekir Pakdemirli’nin verdiği öğrenildi. Ancak söz konusu alım, bakanlıkta “işin usulsüz yapıldığı” gerekçesiyle kriz yarattı. Yine Pakdemirli’nin talimatıyla, bakanlıkta 5 daire başkanının “direk işinden” dolayı görevden alındığı öne sürüldü. Cumhuriyet’in edindiği bilgilere göre, Bakanlığın Eskişehir yolu üzerindeki kampusu için Destek Hizmetleri Daire Başkanlığı’nca çevre aydınlatma revizesi için aydınlatma direği alım işi yapıldı. Destek TAN BENADAM GÜNDEME GELMIŞTI Gazetemiz Cumhuriyet, Rıfat Tan Benadam’ın bakanlıkta görevinin dışında faaliyetlerde bulunduğu, işleri kontrolünde tuttuğu, bakan adına bürokrat atamaları yaptığı ve Pakdemirli’nin elektronik imzasını daimi olarak taşıdığı iddialarını gündeme getirmişti. İYİ Parti Konya Milletvekili Fahrettin Yokuş da konuyu Meclis gündemine taşıyarak kürsüden “Kim bu gölge bakan, Tarım ve Orman Bakanlığı’nı kim yönetiyor” diye konuşmuştu. Hizmetleri Daire Başkanlığı’na, doğrudan “Bakanlık makamı” talimatıyla geldiği öğrenilen iş için, 4A Pazarlama AŞ adres gösterildi. Adres gösterilen firmanın sahibinin ise Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan’ın kuzeni, iş insanı Veysel Baran olduğu, bakanlık ile iş görüşmelerini taraf olarak Baran’ın yaptığı ancak resmiyette bir pozisyonunun olmadığı iddia edildi. Firmadan, 16 adet aydınlatma direği sipariş verilerek firmaya KDV dahil 98 bin TL para ödendi. Destek Hizmetleri Dairesi Başkanı Fatih Sarıkaya’nın, iş için ihale açmaması, doğrudan Bakan talimatı ile firmaya ödeme yapması dikkat çekti. Bakanlık koridorlarında ise Sarıkaya’nın işi yanlış usulle yaptığı, “direklerin daha ucuza alınabileceği” konuşulmaya başlandı. Bunun üzerine, Bakanlıkta 40’tan fazla personelin ifadesi alındı. Ayrıca Sarıkaya ile birlikte, aynı dairenin alt birimlerinde görev yapan Mali Hizmetler Daire Başkanı Ramazan Ata, İnşaat ve Emlak Hizmetleri Daire Başkanı Kurtuluş Mengüloğlu, Sosyal İşler Daire Başkanı Ünal Kaya, İdari İşler ve Ko ordinasyon Daire Başkanı Vedat Çatakçı geçen günlerde görevden alındı. Sarıkaya’nın yerine ise Özel Kalem Müdür Vekili Bülent Sezgin getirildi. Görevden almaların perde arkasında, direk işinin olduğu iddia edildi. Direk işinin, Bakan Pakdemirli’nin talimatıyla yapılmasına karşın, bürokratları yine Pakdemirli görevden aldı. Bakanlık koridorlarında, kararda Pakdemirli’ye yakın isim olan ve “gölge bakan” iddialarıyla gündeme gelen danışman Rıfat Tan Benadam’ın etkili olduğu öne sürüldü. Cumhuriyet’in ulaştığı bilgilere göre, Mengüloğlu önceki gün İnşaat Emlak Dairesi Başkanlığı’nın WhatsApp grubundan görevden alındığını bildirerek veda mesajı paylaştı. Mengüloğlu, önceki gün gruba gönderdiği mesajında “Yaklaşık iki saat önce görevime son verildiğini öğrendim, ayrılma yazımı da az önce tebellüğ ettim” dedi. l ANKARA Enerji uzmanı Pamir, ‘Bakan Albayrak halka arz diyor ama sermayedarlar alacak’ dedi TPAO özelleştiriliyor! SENA YAŞAR CHP Enerji Komisyonu Başkanı Necdet Pamir, Cumhuriyet’e yaptığı açıklamada, iktidarın “yerli ve milli enerji politikası” güttüğünü iddia etmesine karşın enerji sektörüne ait devlet kurumlarının özelleştirmesinin sürdüğünü belirterek “Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı’nın (TPAO) dikey entegre yapısı 1980’den beri adım adım yok edildi. TPAO’nun alt kuruluşları ana yapıdan koparıldı. ‘Halka arz’ veya ‘blok satış’ ile bu kurumlar, yerli ve yabancı tekellere geçti. Yetmedi; elde kalan son iki ‘kale’ olan TPAO ve BOTAŞ ‘halka arz’ denilerek özelleştiriliyor. Halka arz deniliyor ama bunu vatandaş almayacak, sermayedarlar alacak” dedi. Pamir, Karadeniz’deki doğalgaz keşfi tartışılırken, iktidara yakın kesimlerce İtalyan petrol şirketi Eni’nin çalışmalarının örnek gösterilmesine de tepki gösterdi. Pamir, açıklamasında şunları kaydetti: “Eni’nin Mısır’daki 850 milyar metreküplük ZOHR sahası keşfi ve Eni’nin bu sahayı nasıl 2.5 yılda devreye aldığı, örnek olarak veriliyor. Oysa Eni’nin yaratıcısı Enrico Mattei’nin verdiği büyük mücadele ve bağımsız bir enerji sektörü için atılan adımlar, bizde yaşanmakta olan süreçle taban tabana zıt. Eni bugün tamamıyla devletin kontrolünde. TPAO’nun dikey bütünleşik yapısı ise 1980’den beri adım adım paramparça edildi. TPAO’nun alt kuruluşları olan TÜPRAŞ, Petrol Ofisi, BOTAŞ, PETKİM, İGSAŞ, DİTAŞ ana yapıdan koparıldı. ‘Halka arz’ veya ‘blok satış’ ile bu kurumlar, yerli ve yabancı tekellere geçti. Türkiye Petrolleri’nin içindeki sondaj ve tamamlama gruplarını kaldırdılar. Kurumdaki 300’den fazla deneyimli personeli zorunlu emekli ettiler. Barbaros’a, Fatih’e dışarıdan adam doldular. Ondan sonra AB’den ambargo yediğinizde yabancı şirket elemanları fareler gibi gemiyi terk ediyor. Yetmedi, elde kalan son iki kale olan TPAO ve BOTAŞ da ‘halka arz’ denilerek özelleştiriliyor. Yerli ve milli politika denilip tersi yapılıyor. TPAO özelleştirilirse Karadeniz’de, Doğu Akdeniz’de Türkiye Petrolleri’ne ait ruhsatlar ne olacak? Münhasır ekonomik bölge ve Mavi Vatan iddialarımız ne olacak? Bunları televizyonlarda da sorduğumda ‘TPAO’nun özelleştirilmesi gündemde yoktur’ yanıtını verdiler resmi olarak. Aynı gün geçen haftalarda Berat Albayrak çıktı, ‘halka arz’ sürecinin başlayacağını söyledi.” l ANKARA ‘KASANIN DİBİ GÖRÜNDÜĞÜ İÇİN DEBELENİYORLAR’ Albayrak’ın, “kelime oyunu yaparak” “özelleştirme” değil de “Halka arz yoluyla yeni süreç başlayacak” dediğini vurgulayan Pamir, şunları söyledi: “Halka arz denince siz, biz, vatandaş mı alacak? Kime gidecek bu pay, hane halkı mı alacak? Belli ellerde toplanacak. Duyumlarımıza göre Katar başta olmak üzere çok sayı da müzakere yapılıyor epeydir. Kasanın dibi göründüğü için ne yapabiliriz diye debeleniyorlar. Halka arz yöntemi, ağırlıklı hisselerin belli birtakım ellerde toplanmasıdır. Halka arz tabiri, bu işin tatlandırıcısı. Aynı yöntemle Petrol Ofisi’ni de özelleştirdiler, Doğan Holding aldı, orayla papaz oldular, OMR, Vitol şirketlerine sattılar. En son da Azerbaycanlı şirket Socar’a sattılar. Neden kendimiz yönetmiyoruz buraları? Petrol Yasası’nı değiştiriyorlar. Yeni getirdikleri yasanın adı Türk Petrol Yasası ama orada Türkiye Petrolleri’nin devlet adına arama ve saha iznini, ayrıcalıklarını kaldırıyorlar. Ama adı ‘Türk’ petrol. Her yaptıkları cilalı imaj.” SOYER’DEN ‘FOÇA SURLARI KORDON YOLU’ MÜJDESI İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, yoğun mesaisine Foça ve Menemen’de devam etti. Foça’da ulaşımla ilgili çalışmaları inceleyen Soyer, ilçenin tarihi dokusunu ortaya çıkaracak “Foça Surları Kordon Yolu” projesine de başlayacaklarını söyledi. Soyer, Menemen’e geçerek Seyrek’te 700 hayvan kapasiteli “Özgür Hayvan Barınağı” ve “Hayvan Hastanesi” projesi hakkında Menemen Belediye Başkanı Serdar Aksoy’dan bilgi aldı. Soyer iki hafta sonra açılışı yapılacak “Üretici Köylü Pazarı”’nı, ardından da kreş ve anaokuluna dönüştürülecek olan eski öğretmen evinde de incelemelerde bulundu. l İZMİR SELAHATTIN DEMIRTAŞ’IN EŞI BAŞAK DEMIRTAŞ: Öğretmenlikten istifa ettim Başak Demirtaş, pandemi koşullarının cezaevi görüşlerindeki belirsizliği artırması nedeniyle öğrencilerini mağdur etme riskiyle karşı karşıya kaldığını söyledi. Edirne F Tipi Cezaevi’nde tutuk lı köylerde olmak üzere yaklaşık 20 yıllık öğ lu bulunan eski HDP Eş retmen olduğunu ve bu Genel Başkanı Selahat süreçte asılsız karala tin Demirtaş’ın eşi Başak ma kampanyaları ile kar Demirtaş, öğretmenlik şı karşıya kaldığını söyle ten istifa ettiğini açıkla di.İstifasının bir aile ka dı. Demirtaş, istifa kara rarı olduğunu ifade eden rında pandemi koşullarıy Demirtaş, “Aldığım en zor la birlikte zorlaşan ceza Başak Demirtaş kararlardan biriydi. Çok evi görüşlerinin takvimin üzülerek verdim ama bi de ortaya çıkan belirsizliğin ve bu raz da mecbur kaldım. Biliyorsu belirsizliğin öğrencilerini mağdur nuz Selahattin yaklaşık 4 yıldır tu etme riski taşımasının etkili oldu tuklu ve bizlerden 1700 km. uzak ğunu söyledi. lıkta bir cezaevinde rehin ola Başak Demirtaş, Yeniden TV’de rak tutulmaya devam ediliyor. Ve Ayşegül Doğan’ın sorularını ya siz bir öğretmenseniz bunun tür nıtladı. 15 gün önce Milli Eğitim lü zorluklarıyla karşılaşabiliyorsu Bakanlığı’na istifa dilekçesini ver nuz” dedi. Edirne’ye yaptığı yol diğini açıklayan Demirtaş, 13 yı culukların bazen hava muhalefeti ve uçak saatleri dolayısıyla ikiüç gün sürdüğünü anlatan Demirtaş, “Elbette bugüne kadar öğrencilerimi mağdur etmeden süreci yürütmeyi başarabildim. Ancak salgın nedeniyle koşullar gittikçe zorlaştı. Bende de endişe oluştu: Yani ben öğrencilerime bundan sonra, bu koşullarla birlikte yeterince verimli olabilecek miyim? Bu soruyu sordum kendime. Gönül rahatlığıyla evet diyemedim. O nedenle istifa etme kararı aldım. Ama ben öğretmenlikle ilgili, öğretmenliğin, kamusal bir mesleğin, kanunlar ve yasaklarla sınırlanmış kalıplarına sığdırılamayacak kadar çok büyük, yüce bir meslek olduğunu düşünüyorum. O nedenle hani emekli de olsanız, kamusal hizmeti de bıraksanız öğretmenliği asla bırakamıyorsunuz. Çünkü öğretmenlik yalnız bir meslek değil, bence bir yaşam biçimi” ifadelerini kullandı. l Haber Merkezi HRANT DİNK CINAYETI DAVASINDA 110. DURUŞMA MİT Bölge Başkanı da dinlenmeyecek İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi, Hrant Dink cinayeti davasında iki MİT görevlisinin ardından, dönemin MİT İstanbul Bölge Başkanı Ahmet Köksoy’un dinlenmesi kararından da vazgeçti. Dosya, esasa dair mütalaanın hazırlanması için savcıya gönderildi. Agos Genel Yayın Yönetmeni Dink’in 2007’de katledilmesi ne ilişkin 2016’da açılan kamu görevlilerinin yargılandığı davanın 110’uncu duruşması dün görüldü. Davada mahkeme başkanı, cinayet günü görevde olan Köksoy’un tanık olarak dinlenmesi için MİT Başkanlığı’na yazılan yazıya bir yanıt gelmediğini belirtti. Mahkeme, Dink ile 2004’te İstanbul Valiliği’nde görüşen iki MİT görevlisinin ardından yeterli tanık dinlendiği gerekçesiyle Köksoy’un dinlenmesi kararından da oybirliğiyle vazgeçildi. Dink ailesi avukatlarından Hakan Bakırcıoğlu’nun tanık dinlenmesi talepleri de “davanın geldiği aşama” nedeniyle reddedildi. Duruşma 24, 25, 26 Kasım tarihlerine ertelendi. l Haber Merkezi Biz kime, niye üye olalım? AKP, 100 bin yeni üye kaydetmek için ilanlar verdi, üye arıyor. Kim üye olacak? Salgında çember daraldı, yakınlarında hasta olmayan kalmadı! Doktorlar, sağlık çalışanları ölüyoruz diye protesto etmek istiyor, basın açıklaması yapmalarına, hastane kapısına kadar yürüyüşlerine izin verilmiyor, teşekkür edilmesi gereken sağlıkçıların üzerine TOMA sürülüyor! Beceren istifa edip kaçıyor, kimse canını sokakta bulmadı. Ekonomik kriz herkesi vurdu! Tarım kesimi ürettiği malın girdilerinin yüksek, satış fiyatının düşük olmasından dolayı ağlıyor. Sanayi kesimi dişini sıkıyor, yeni yatırım yok; işsizlik tavan yapmış, işçinin eline geçen para değil. Çalışan para kazanamayınca esnaf da perişan, piyasa dönmüyor. Ardı ardına dükkânlar kapanıyor. Eğitim durdu, evinde interneti, bilgisayarı olmayan eğitime ulaşamıyor. Adalet dersen epeydir ülkeye uğramıyor! İçişleri Bakanı kendi sorumlu olduğu konuda güvenlik yok diye Anayasa Mahkemesi Başkanı’nın, özgürlükler için verdiği karara kızmış, “Sıkıyorsa sokağa korumasız çık, işine bisikletle git” diye meydan okuyor. İnanılır gibi değil, sokakta güvenlik yoksa, mahkeme başkanı korumasız sokağa çıkamıyorsa bu kimin suçu? Anayasa Mahkemesi, dokunamadıkları tek kurum. Herhangi bir mahkeme başkanı olsa, beğenmedikleri kararın karşılığı anında görev yeri değişikliği, rütbe tenzili yapılır ama Anayasa Mahkemesi’ne dokunamadıkları için bağırıyor! Herkes feryat ederken AKP ne yapıyor? Partisine 100 bin yeni üye katmak için çağrı yapıyor. Bunun için, üstelik de İstanbul’da salgın nedeniyle toplanma yasakları getirilmişken kalabalık bir tören yapıyor, bu da kesmemiş, AKP Genel Başkanı, pandemi olmasaymış bu toplantıyı stadyumda yapacak, 3040 bin kişiyi toplayacakmış diye dertleniyor. Bu yöntemler tarihte kimi hatırlatıyor? Bizdensen yaşarsın 18 yıldır ülkeyi yöneten bir iktidar, duvara toslamış ve bir avuç inşaatçıdan, betoncudan başka kimseyi mutlu edememişken nasıl olur da daha çok üye kaydedebilir, hâlâ kendisinden çare beklenmesini isteyebilir? Ve bu çağrıya nasıl olur da yanıt bulur? Tek adam rejimlerinin uyguladığı çok klasik bir yöntem bu: Biz ve onlar! Taraf değilsen, bertaraf olursun demişti zaten. Bizimleysen yaşarsın, yoksa sana hak ve hukuk yok. Bizimle değilsen düşmansın. Düşman hukuku uygulanır. Bizimle beraber yürüyorsan bu pastadan sana da pay düşer. Devlette işe girersin, liyakat önemli değil. Kredi alırsın. Ne iş yaptığın dert değil. Pastadan en büyük payı tabii ki yukarıdakiler alır ama aşağıdakilere de bir kemik düşer. İkinci Dünya Savaşı öncesi Almanya ve İtalya’da uygulanan buydu: Büyük toplantılar. Dış düşman yaratmalar. Marşlar, şarkılar, propaganda etkinlikleriyle parti üyeleri arasında biz aynı geminin içindeyiz inancı yaratma. Genel başkanları da, propaganda başkanı da, hiç kitap okumamışlarsa eminim ki Kavgam’ı okumuşlardır. Ülkeyi 18 yıldır “Biz ve Siz” diye yönetenler, düşman diye belledikleri grubun tehlikenin farkında olduğunu, onları asla yanlarına çekemeyeceklerini biliyor. Geriye kalan, AKP’ye olmadı ama bizim elimiz başkasına gitmez, bu sefer de MHP’ye diyecek fındık üreticisi Karadenizliye, inim inim inleyen ama mufazakârlık, dindarlıktan gözüne perde inmiş, yoksulluktan çocuğunu başına gelecekleri bile bile tarikat yurtlarına kaptırmış garibandan medet umuyor. Ya her şeyin farkında olan muhalif kesim ne yapıyor? Mesela sokaklarda güvenlik olup olmadığını görmek için bisiklete binip sokaklara mı çıkıyor? Can güvenliği isteyen doktorların yürüyüşünde mi yanlarında oluyor? Ana muhalefet partisine yeni üye kaydı yok, giren yok, maalesef çıkan var. Büyükşehir belediyelerini kazandıktan sonra esen rüzgâra ne oldu? Ülkenin bu kadar derdi varken yeterli ve doğru muhalefeti yapmadıkları için olabilir mi? Bizanslıların, Fatih kapıya dayanmışken meleklerin cinsiyetini tartışmaları gibi bunların da Mustafa Kemal Atatürk’e Mustafa Kemal mi desinler Atatürk mü desinler onu tartışmalarından mı? İktidara gerektiğinde sert muhalefet yapmadıklarından mı? Halk, denize düşmüş sarılacak yılan arıyor. Yılan olmaya gerek yok, can simidi olmalı muhalefet; elini uzatmalı, gücünü hissetmeli, hissettirmeli! Niye hissedemiyoruz, yalnız hissediyoruz acaba? ACILARINIZI PAYLAŞIYORUZ... Vefat ve başsağlığı ilanlarınız için yaptığınız ödemenin yüzde 20’sini Cumhuriyet Vakfı Burs Fonu’na aktarıyoruz. Bu fondan, yetenekli, ihtiyaç sahibi öğrencilere burs veriyoruz. Acılarınızı paylaşıyoruz. Yakınlarınızın adı bu burslarla yaşasın. www.cumhuriyetvakfi.org.tr ANKARA: 0312 442 30 50 İZMİR: 0232 441 12 20 İSTANBUL: 0212 343 72 74
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle