Katalog

HABER 9 15 EYLÜL 2020 SALI İSTANBUL, GÜNE KAZALARLA BAŞLADI Yolcu otobüsü devrildi: 11 yaralı KİaEçmTaTyrpootntıo:e2bt,üysaürnaelı İstanbul Pendik’te şehirlerarası yolcu otobüsünün devrilmesi sonucu meydana gelen kazada 1’i ağır 11 yolcu yaralandı. Kaza dün saat 06.00 sıralarında D100 karayolunda meydana geldi. İstanbul Çorum seferini yapan otobüsün içinde 31 yolcu vardı. Küçükçekmece’de ise Basın Ekspres Yolu Atatürk Havalimanı yönünde seyir halindeki kamyonet, yol kenarında park halindeki İETT otobüsüne arkadan çarptı. Kamyonetteki Adem Aca ve yanında oturan Yusuf Çatal araç içerisinde sıkıştı. l Haber Merkezi AILE, ÇALIŞMA VE SOSYAL HİZMETLER BAKANI SELÇUK’A KADIN ÖRGÜTLERI’NDEN TEPKI: Muhalefet etmek yerine cinayetleri durdurun AFYONKARAHİSAR İNŞAAT İŞÇİSİ ÖLDÜ Toz kavgası can aldı Afyonkarahisar Dinar’da, inşaat işçileri ile bir ailenin üyeleri arasında çıkan silahlı kavgada, 1 işçi öldü, 5 kişi yaralandı. HDP ve inşaat işçilerinin ailesi, kavganın ırkçı bir saldırı olduğunu ileri sürerken valilikten yapılan açıklamada olayın toplumsal yanının bulunmadığı aktarıldı. Yaşamını yitiren işçi Özkan Tokay (21) dün memleketi Van Erciş’te toprağa verildi. Çelebibağ Mahallesi’nde bulunan aile mezarlığına getirilen Tokay’ın cenazesine katılmak için gelen yurttaşlar, mezarlığı ablukaya alan askerler tarafından engellendi. Van Valisi Mehmet Emin Bilmez’in de katıldığı cenazede, sadece Tokay’ın yakın akrabalarının mezarlığa girişine izin verildi. Saldırgan kaçtı İnşaat işçileri ile çalıştıkları inşaatın yan binasındaki Arslantürk ailesi arasında önceki gün inşaattan dökülen toz nedeniyle tartışma yaşandı. Tartışma kavgaya dönüşünce iki grup birbirlerine inşat demirleri ve taşlarla saldırdı. Bu sırada Ömer Arslantürk’ün evden aldığı tabanca ile inşaat işçilerinin üzerine ateş açması sonucu Özkan Tokay ve Emrah Ö. (28) yaralandı. Vücuduna 3 mermi isabet eden Tokay yapılan müdahaleye karşın tkurtarılamadı. Kavgada yaralanan 3’ü çocuk, 5 kişi ise hastanede tedavi altına alındı. Şüpheli Ömer Arslantürk aranıyor. Irkçı saldırı iddiası Özkan Tokay’ın babası Mehmet Tokay ise oğlunun öldürülmesine ilişkin yaptığı açıklamada, “Benim küçük çocuğum alçı torbalarını kaldırırken toz kalkıyor. İnşaata evi yakın olan kişiler de gelip oğluma saldırıyor. ‘Toz kaldırma’ diyor. Sonra da silahın dipçiğiyle vuruyor. Özkan da gelip tepki gösteriyor. Özkan’a kurşun sıkıyorlar” ifadelerini kullandı. Amca Ahmet Tokay ise olayın ırkçı saldırı olduğunu savundu. HDP’den tepki HDP Merkez Yürütme Kurulu ise yaptığı açıklamada, “Afyon’da genç bir Kürt işçinin hayatını kaybetmesinin sebebi, AKPMHP iktidarının nefret söyleminden vazgeçmemesi, sayısız uyarımızı dikkate almamasıdır. Kürtlerin uğradıkları ırkçı saldırılar, iktidarın cezasızlık politikasının da sonucudur” dedi. l Haber Merkezi KÜBRA KÖKLÜ Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk’un kadına yönelik şiddete Selçuk ilişkin sivil toplum kuruluşlarının değil, İçişleri Bakanlığı verilerini esas aldıklarını açıklayarak “Her kadın cinayeti bizim kadına yönelik şiddetteki kadın cinayeti değildir. Her intihar kadın cinayeti değildir. Her şüpheli ölüm de kadın cinayeti değildir” ifadelerini kullanmasına kadın örgütleri tepki gösterdi. Kadın kuruluşları, “Bakanlık bizim çalışmalarımızı yok sayamaz. İntihara da kadın cinayeti diyorlar tartışması yürütmek yerine, şeffaf bir biçimde bu istatistikleri yayımlasınlar. Bize muhalefet etmek yerine cinayetleri durdursun” görüşünü dile getirdi. ‘ ŞEFFAF BIR BIÇIMDE BU ISTATISTIKLERI YAYIMLASINLAR’ Önce Çocuklar ve Kadınlar Derneği Başkanı Müjde Tozbey Erden, Türkiye’de resmi kurumların kadın cinayetleri verileri hakkında açıklama yapmadığını vurgulayarak “2009’da Adalet Bakanlığı’nın veri paylaşımı, 2002’den 2009’a kadar yüzde 1400’lük bir artış olduğunu göstermişti. Bu çok önemli bir istatistikti, büyük tepki doğurdu ve kendileri de pişman olmuş olsalar gerek ki bir daha istatistik paylaşmadılar. 2019’da Polis Akademisi, 2016 2018 istatistiklerini paylaştı, 3 yılda 932 kadın cinayeti olduğu belirtiliyordu. Sayılar yüksek olduğundan istatistik paylaşmaktan özenle kaçınıyorlar, bu verileri toplayanların yayımlamasını da bu yüzden istemiyorlar” diyerek tepki gösterdi. İntihar diye nitelendirilen eylemlerin etkin araştırılmadığını dile getiren Erden, Şule Çet ve Nadira Kadirova’yı anımsatarak şöyle konuştu: “Doğrudur, her kadın intiharı kadın cinayeti değildir ama Bakan’ın açıklamaları kendi politik çıkarlarını kollayan bir açıklamadır. Niyetlerini bildiğimiz için, kadınları koruma konusundaki sicilleri ortada olduğu için Bakana hak vermek mümkün değil. Üstelik, Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununa göre bir insan intihar etmiş olsa dahi, bir ölümün tabii sebeplerden ileri gelmediği şüphesini veren emareler varsa sebebi araştırılmalıdır, nitekim kamuoyunun baskısı sonucu kapatılması engellenen dosya örneklerinde intihar olduğu iddia edilen eylemlerin cinayet olduğu ortaya çıkmıştır. İntihara da kadın cinayeti diyorlar tartışması yürütmek yerine, şeffaf bir biçimde bu istatistikleri yayımlasınlar, o zaman oturup tekrar tartışalım” diye konuştu. ‘BAKANLIK, BIZI YOK SAYAMAZ’ Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Kadın Meclisleri üyesi Dilber Sünnetçioğlu, Bakan’ın açıklamalarını yadırgadığını belirterek şu görüşleri dile getirdi: “Platform olarak senelerdir kadın cinayeti verilerini büyük bir titizlikle tutuyoruz. Burada kadın cinayetleriyle şüpheli ölümleri ayrı ayrı raporluyor ve bunu açıklamalarımızda da belirtiyoruz. Verilerimizi de kadınların kimliklerini de açıklıyoruz. İnsanlar kadın cinayeti kavramını bile dile getirmezken biz kadın cinayetlerini durdurmak için mücadele ettik. Adliye koridorlarında, meydanlarda haklı mücadelemizi sürdürdük, sürdürmeye de devam edeceğiz. Ta ki bir kadın kardeşimiz daha öldürülmeyene dek. Bakanlık bu konuda bizim çalışmalarımızı yok sayamaz. Bunun yerine kadın cinayetlerini önleme, şüpheli ölümleri aydınlatmak kayıp kadın kardeşlerimizi bulmak için çalışmalar yürütmesi gerektiğini düşünüyorum. Bu da bakanlığın görevi zaten. Hiçbir kadın kardeşimiz asla yalnız yürümeyecek.” l İSTANBUL Gülistan Doku’nun ailesinin avukatına ‘gizliliği ihlal’den soruşturma ‘Hukuki dayanağı yok’ Tunceli’de, 5 Ocak’tan bu yana haber alınamayan üniversite öğrencisi Gülistan Doku’nun ailesinin avukatı Ali Çimen, Tunceli Cumhuriyet Başsavcılığı’nın resmi bilirkişi raporunu açıkladığı için hakkında “soruşturmanın gizliliğini ihlal ettiği” gerekçesiyle soruşturma açıldığını söyledi. Çimen, “Bu soruşturmanın gizliliğini ihlal edecek, bunu en son düşünecek kişi biziz. Bu dosyada sağlıklı bir şekilde, etkin ve etkili bir soruşturmanın yapılmasını en çok biz talep ettik, taleplerimizin hepsinde de bunu belirttik” dedi. 255 gündür kendisinden haber alınamayan 21 yaşında genç bir kadının kayıp olduğunu anımsatan Çimen, “Tunceli Cumhuriyet Başsavcılığı’nın emeğini, mesaisi Çimen Doku ni Gülistan Doku’nun bulunmasına yönelik harcaması gerekirken avukata karşı bir soruşturma yapmasının bir hukuki dayanağı yoktur. İsabetsiz olmuştur. Çok üzüldük buna” diye konuştu. l DHA BIR KADIN DAHA KATLEDILDI Malatya Yeşilyurt’taki evinde A.G. (34), eşi Döndü G.,’yi ekmek bıçağı ile vücudunun çeşitli yerlerinden bıçakladı. Turgut Özal Tıp Merkezi’ne kaldırılan Döndü G. tüm müdahalelere rağmen hayatını kaybederken emniyet’teki işlemlerinin ardından mahkemeye çıkarılan A.G. tutuklandı. Öte yandan Balıkesir Burhaniye’de, miras kalan bahçenin kullanımı nedeniyle çıkan kavgada, gelinleri Çiğdem Dönmez’i (33) sopa ve kürekle döverek öldüren Bahri Dönmez (50) ile oğulları Ali Dönmez (25) ve Aykut Dönmez (22) dün tutuklandı.l DHA İYİ Parti’nin büyük fırsatı… Siyasette ittifaklar arası, partiler arası, partiler içi kutuplaşmanın alabildiğine yükseldiği şu günlerde İYİ Parti’nin konumu ilginç… AKP’nin Cumhur İttifakı’na katmak istediği… MHP’nin evine dön dediği… CHP’nin Millet İttifakı’nda kalması için özen gösterdiği… HDP’nin kahvaltı yapmak istediği… Siyasetin kavşağında bir parti. Son anda bir değişiklik olmazsa 20 Eylül’de ikinci olağan büyük kurultayını yapacak. 25 Ekim 2017’de kurulan bir partinin üç yılda bir olağan, dört olağanüstü kongre yapması, kuruluşunun sancısız olmadığını gösteriyor. İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, DYP’de İçişleri Bakanlığı, AKP’de kurucu olma aşamasından ayrılış, MHP’de Meclis Başkan Vekilliği yapmış bir kişi olarak siyasette deneyimle enerjinin çakıştığı bir dönemi yaşıyor. Akşener, gerektiğinde kadın duyarlılığını da göstererek yazının girişinde vurguladığımız bir konuma geldi. HHH Türkiye’de siyasi yelpaze 3 Kasım 2002 seçimlerinden sonra darmadağın oldu, hâlâ toparlanamıyor. AKP, CHP’nin eski genel sekreteri Ertuğrul Günay’ı Kültür Bakanı yapmaktan ANAP’lı Erkan Mumcu’yu Milli Eğitim Bakanı yapmaya, DYP Genel Başkanlığı’na oynamış Köksal Toptan’ı Meclis Başkan Vekilliği’ne taşımaktan MHP’li Sadık Yakut’u kurucuların başına getirmeye kadar her partiden devşirme yaptı. Gelinen noktada AKP, merkez sağı kucaklayacak kollarını yitirdi. Üstelik yola çıktıklarının yarısı başka arayışlara girdi. AKP vitrinine bakınca şu çıkıyor: Erdoğan yola çıktıklarını yolda bulduklarıyla değiştirdi. CHP, bu boşluğu da görerek merkez sağ seçmenin oyunu alma hedefine dönük adımlar attı. Bu adımları daha ileri götürmesi zor. Bunun yerine Millet İttifakı’nın sağ kanadını yanında tutarak devam ediyor. Sanki CHP’ye uygun düşen yol şu: Kadrolarına sağdan siyasetçi katmak yerine sağa güven vermek. MHP’nin merkez sağı kapsama durumu AKP ortaklığıyla birlikte daha da zorlaştı. Bu zorluğa karşın, devletin bekçisinden polisine bütün güvenlik birimleri içinde MHP’nin yüz bin kadar alım yapılmasına köprü olması fena güç değil. Bütün bunlara sistem değişikliğinin getirdiği karmaşayı da eklemek gerek. Seçim barajı yüzde 10, iktidar barajı yüzde 50! Yüzde 1 bile çok kıymetli. HHH İYİ Parti böyle bir ortamda kurultayını yapıyor. Yüzde 10 sıkıntısı görünmüyor ama oturacağı zemini netleştirme sıkıntısı devam ediyor. Yukarıda özetlediğimiz gibi merkez sağdaki boşluk da devam ediyor. Geçmişte merkez sağa oy veren seçimler bugün neredeyse tüm partilere dağılmış durumda. Elbette İYİ Parti de dahil… Devlet Bahçeli Akşener’e, “evine dön” dedi, Erdoğan, “Bahçeli doğru söylüyor” dedi. Akşener, yanıtını bulunduğu yeri bozmadan verdi. Ancak Saray’ın siyaset yapma biçimi, “çağırdık gelmedi, o zaman boş ver” türünden değil. Öyle anlaşılıyor ki Erdoğan, Akşener’i Millet İttifakı’ndan koparmak için “güçlendirilmiş parlamenter sistem” görüntüsü oluşturacak adımlara bile hazır. Saray’ın maddimanevi ikna gücünün ne kadar yüksek olduğu yaşanarak görüldü. Akşener, İYİ Parti’yi nasıl kurduğunu, boğma girişimlerine karşı hangi badirelerden geçtiğini, zor anlarda kendisine hangi ellerin uzandığını elbette unutmamıştır. Ne tür işbirlikleri olursa olsun Akşener bu noktaya bileğinin hakkıyla geldi. Ortada bir diyet sorunu yok ama dileriz niyet sorunu olmaz! Türkçemiz de maşallah çok niyetli, “kime niyet kime kısmet” var… “İyi niyetlikötü niyetli” var… İYİ Parti siyasal birikimini ranta mı çevirecek halka mı? Bizimki de amma gereksiz bir soru; elbette kendine yakışanı yapacak! ‘YANLIŞ YÖNLENDİRME’ Avukata disiplin soruşturması Akrabası Vedat Tarhan tarafından yıllarca cinsel istismara uğrayan ve yaşadıklarına dayanamayarak intihar eden üniversiteli Ahmet Emre Yıldır’ın ailesi, sanık Tarhan’ın yargılandığı davada avukatları Tekirdağ Barosu’na kayıtlı Süleyman Özen’in kendilerini yanlış yönlendirdiğini ileri sürdü. Ailenin yaptığı şikâyet üzerine Tekirdağ Barosu tarafından Özen hakkında disiplin kovuşturması açıldı. Dilekçede, Tarhan’ın 8 Ağustos 2019’da tahliye edildiği, ailenin tepkisine rağmen avukat Özen’in “tahliye kararına itiraz hakkımız yok” dediği kaydedildi. Tarhan hakkında, “intihara sürükleme suçundan” verilen takipsizlik kararına da Özen’in itiraz etmediği ve kararın kesinleştiği öne sürüldü. Ahmet Emre Yıldır, 9 yaşından 17 yaşına kadar akrabası Vedat Tarhan’ın cinsel istismarına uğradığını ileri sürmüş, yaşadıklarını anlatınca ise Tarhan hakkında soruşturma başlatılmıştı. Ancak şüpheli tutuklanmadı. Yaşadıklarını kaldıramayan Yıldır ise yaşamına son verdi. Vedat Tarhan, Yıldır’ın ölümü sonrası tutuklandı. l Haber Merkezi