09 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
EKONOMİ DOLAR 7.4880 1 kuruş AVRO 8.8960 3.8 kuruş [email protected] STERLIN 9.6950 10.7 kuruş FAİZ 13.31 0.07 puan BORSA 1107 4.59 puan 11 15 EYLÜL 2020 SALI ALTIN CUMHURİYET ALTIN 24 AYAR 3183.85 20.14 lira 471.61 2.87 lira Ağustosta yıllık enflasyon yüzde 11.77 olurken, çiftçinin enflasyonu yüzde 17.36 arttı Maliyet çiftçiyi ezdi Ağustosta çiftçinin maliyeti, enflasyonu 5.5 puan geçti. Temmuzda da 4.5 puan geçmişti. Tüketicinin enflasyonu ise bazı tarım ürünlerinde yıllık yüzde 30’ları buldu. Yurttaş, çarşı pazardaki pahalılıktan yakınırken sofraya gelen her ürünün maliyeti henüz tarladayken artmaya de vam ediyor. Ta rımsal girdile rin yaklaşık yüz de 60’ında dışa bağımlı olundu GAMZE BAL ğu için, kurdaki hemen her oy naklık maliyet leri de artırıyor. Ziraat oda larına göre bu artış, hafta lık bazda yaşanmaya başla dı. 2018 öncesinde en faz la birkaç ayda bir güncel lenen girdi fiyatları, şimdi haftada bir zamlanıyor. An cak hasat sonrası ürününü çoğu zaman maliyetine dahi satamayan çiftçinin kazancı günden güne erirken, tüke tici ise sürekli pahalıya tü ketmek zorunda kalıyor. Ağustos ayında yıllık enf lasyon yüzde 11.77 olur ken, çiftçinin enflasyonu yıllık yüzde 17.36 arttı. Tür kiye İstatistik Kurumu (TÜ İK) verilerine göre, Tarım Ürünleri Üretici Fiyat En deksi (TarımÜFE) 2020 Ağustos’ta on iki aylık orta lamalara göre yüzde 13.74, bir önceki yılın aynı ayı na göre yüzde 17.36 yüksel di. Türkiye Ziraatçılar Der neği (TZD) Başkanı Hüseyin Demirtaş ise yalnızca ta rım ilaçlarının son bir yılda yaklaşık yüzde 50 zamlan dığını söyledi. zer şekilde elektrik ve mazot fiyatlarının da çiftçinin belini bükmeye devam ettiğine dikkat çeken Demirtaş, “Girdilerin büyük çoğunluğu ithal. Döviz kurundaki artışa bağlı olarak bu girdiler neredeyse her hafta zamlanıyor. Tarımsal girdi maliyetlerini düşürmekle görevli regüle edici kurumların bu konuda hiçbir çabası yok. İthal girdilerle yerli üretim daha ne kadar sürdürülebilir, artık çözüm sunulması lazım” dedi. Et ve Süt Kurumu’nun (ESK) verileri ise hem hayvancılıktaki maliyetlerdeki hem et fiyatlarındaki artışı gözler önüne serdi. ESK’ye göre süt yemi 2020 Ağustos’ta yıllık bazda yüzde 17, besi yemi yüzde 16.3, yemlik buğday ise yüzde 32.5 zamlandı. 2019 Ağustos’ta İstanbul’da 39.5 TL olan perakende kıyma fiyatları 2020 Ağustos’ta 48.6 TL’ye yükseldi. Aynı dönem aralıklarında kuşbaşı fiyatları ise yüzde 30.8 zamlandı. Kuzu eti fiyatındaki yıllık değişim de yüzde 17.5 oldu. Bu fiyatlarla Türkiye, İngiltere’den daha pahalıya kıyma, AB ülkelerinden daha pahalıya karkas et tüketmiş oldu. Elektrik ve mazot Demirtaş, ortalama bir dekara 40 kilo civarında gübre kullanıldığını, gübre fiyatlarının da son bir yılda yüzde 3035 civarında arttığını ifade etti. Ben Hüseyin Demirtaş Sanayi üretimi hareketlendi Salgın nedeniyle nisan ayında yüzde 31.3’lük oranla büyük düşüş görülen sanayi üretiminde, haziran ayında yüzde 0.4 ile başlayan artış devam ediyor. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) “Sanayi Üretim Endeksi, Temmuz 2020” raporuna göre sanayi üretimi temmuzda geçen yılın aynı ayına kıyasla yüzde 4.4 arttı. Ancak sanayi üretiminin geçen yılın aynı ayında yüzde 1.1 küçülmüş olması da bu yılki artışta olumlu etki yaptı. Gıdada azaldı Yine Temmuz 2020’de madencilik ve taşocakçılığı sektöründe üretüm bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 4.9 azalırken, imalat sanayinde yüzde 5.1, elektrik, gaz, buhar, iklim lendirme üretimi ve dağıtımında yüzde 1.4 arttı. İmalat sanayiinin alt dallarına bakıldığında ise üretim gıdada yüzde 0.9, otomotivde yüzde 5.3 düşerken, giyimde yüzde 0.6, kimyada yüzde 4, plastikte yüzde 6.5, ana metalde yüzde 3.1, elektronikte yüzde 17, elektrikli cihazda yüzde 10.1, makinede yüzde 13.4 ve mobilyada yüzde 18.8 arttı. l Ekonomi Servisi EKIM AYINDA GELECEKLER Önlemler Rus turisti etkilemedi Rus turistlerin Türkiye’de tatile yönelik talebinin sonbahar döneminde artarak devam etmesi bekleniyor. Rus Tur Operatörleri Birliğinden (ATOR) yapılan yazılı açıklamada, Covid19 salgını nedeniyle Türkiye’de uygulamaya koyulan bazı tedbirlerin, Rus turistlerin Türkiye’de tatil talebini etkilemediğine işaret edildi. Türkiye’nin bu yıl yurtdışı tatilinde lider ülke olacağının vurgulandığı açıklamada, “Operatörlerden edinilen verilere göre, Rusya’dan Türkiye’ye turist akışı eylülde ağustosa kıyasla çok daha iyi olabilir. Salgında ikinci dalgaya ilişkin psikolojik eşik aşıldığında, turistler ekim ve kasımda Türkiye’de yazı yakalayacaklardır” ifadelerine yer verildi. l Ekonomi Servisi TÜSIAD AÇIKLADI İş dünyası barış istiyor Türk Sanayici ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD), Doğu Akdeniz’de yaşananlarla ilgili yazılı bir basın açıklaması yaptı. Açıklamada, “Hakkaniyetli bir çözüm bulmak ve Doğu Akdeniz’i barış ve refah bölgesi haline getirmek için gerilimi azaltmak, tek taraflı eylemlerden kaçınmak, diyalog ve önkoşulsuz müzakereleri başlatmak ihtiyacı vardır. Doğu Akdeniz’de barışçıl ve uzun vadeli çözüm tüm kıyı devletlerin katılımını gerektirmektedir” denildi. Öte yandan TÜSİAD, tüm çevre konularını ele alan Avrupa Yeşil Mutabakatı’na ilişkin online bir konferans düzenledi. TÜSİAD Başkanı Simone Kaslowski, “Bu mutabakat ile açılan fırsat penceresini değerlendirebilmemiz için iyi hazırlanmış bir yol haritasına ihtiyacımız var” dedi. l Ekonomi Servisi Dolar dün 7.4980 lirayı aşarak yeni zirve seviyesini bir kez daha güncelledi ‘Fiyatlara etkisi artıyor’ TOPLUMUN YÜZDE 63.4’ÜNÜN YAŞAM ŞARTLARI KÖTÜLEŞTI Metropoll Araştırma’nın 2020 Ağustos’ta yaptığı son araştırmaya göre, toplumun yüzde 63.4’ünün yaşam şartları kötüleşti. Son bir yıl içinde refah düzeyinin iyileştiğini söyleyen seçmenin oranı yüzde 9 seviyesinde iken kötüleştiğini belirtenlerin oranı yüzde 63.4 olarak ölçüldü. Refah seviyesinin değişmediğini belirtenlerin oranı yüzde 27.4 olurken fikir belirtmeyenler yüzde 0.3’te kaldı. 2018 seçim lerinde oy verilen partiye göre verilen yanıtlara bakıldığında ise AKP’ye oy verenler gelirinin en fazla arttığını belirten grup oldu. Buna göre, AKP’ye oy verenlerin yüzde 16’sı refah seviyesinin iyileştiğini söylerken, onu yüzde 7.1 ile MHP’liler takip etti. AKP seçmeninin yüzde 46.2’si durumunun kötüleştiğini ifade ederken, CHP seçmeninin yüzde 81.4’ü refah seviyesinin azaldığını belirtti. l Ekonomi Servisi ÖZELLEŞTIRME HIZLANIYOR Hazine ve Maliye Bakanlığı Özelleştirme İdaresi’nin Resmi Gazete’deki ilanına göre, Türkiye Denizcilik İşletmeleri AŞ’ye ait “Güllük Liman Sahası” 4046 sayılı kanun hükümleri çerçevesinde 45 yıl süreyle “İşletme Hakkının Verilmesi” yöntemiyle özelleştirilecek. Son teklif verme tarihi 12 Kasım 2020. Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) da Hobim Arşivleme ve Basım Hizmetleri’ni 57.5 milyon TL, Malkara Kömür İşletmeleri’ni 23.6 milyon TL muhammen bedelle satışa çıkardı. Hobim için teklifleri 7 Ekim’de açılacak. Açık artırma şeklinde olacak Malkara ihalesi ise 13 Ekim’de yapılacak. l Ekonomi Servisi Türk Lirası’ndaki erime, Moody’s’in geçen hafta sonu Türkiye’nin notunu düşürmesinin de etkisiyle dün de devam etti. Bu açıklamanın ardından Türkiye’nin dolar cinsi devlet tahvilleri değer kaybederken, beş yıllık CDS’ler de 4 baz puan artışla 513 baz puana yükseldi. Dolar/ TL dün, mali piyasalarda 7.47 7.50 lira arasında hareket ederken 7.4980’e çıkarak zirve seviyesini güncelledi. Avro da 8.8950 liraya kadar yükseldi. Borsa İstanbul ise yüzde 0.42’lik sınırlı bir artış gösterdi. Enflasyona dikkat! Bu gelişme ler olurken Bilkent Üniversitesi’nden Pro fesör Dr. Hakan Ka ra, farklı bir nok taya dikkat çek ti. Kara, son yıl larda enflasyonda kur geçişkenliği nin, yani TL’deki değer kaybı nın fiyatlara artış olarak yansıma sının yüzde 15’ler Hakan Kara den yüzde 2025’lere doğru yükseldiğini söyledi. Kara şöyle devam etti: “Enflasyonu geçici etkilerden temizlediğimizde ana eğiliminin sürekli yukarı olduğunu görebiliyoruz. Bu bozulmanın en önemli nedeni parasal otoritenin itibarının zayıflatılmasıyla birlikte fiyatlamalarda referans alınacak güvenilir bir resmi hedef ya da tahmin kalmaması.” Bugün para politikasını büyük ölçüde kamu bankaları, BDDK ve Hazine’nin yaptığını belirten Kara, Merkez Bankası’nın ise temel politika aracını ancak çekingen ve örtülü bir şekilde kullanabildiğini vurguladı. Kara, olağanüstü dönemlerde sıra dışı yöntemler kul lanmanın doğal kabul edilebileceğini, ancak Merkez’in politikalarının diğer kurumlar ya da bankanın farklı araçlar ile ikame edilmesinin doğru olmadığını söyledi. l Ekonomi Servisi, Reuters Yalancının mumu.. Günümüz medya güdüleme gücü, gerçekler tersyüz edilerek “Kitlelerin algılama kapasitelerinin çarpıtılması, hele de alt kimlikler, siyasal İslamcılık üzerinden çatışmacılık, provokasyonlar tuzaklarına saplanmaları.. ” düzeni tıkır tıkır böylesine kolay işletilirken.. Yalancının mumunun gerçekten yatsıya kadar yanması özdeyişi, insana gerçekliğini yitirmiş gibi geliyor.. En aykırı çevrelerden eninde sonunda yaşamları kaymış olan çok büyük, çok çaresiz çoğunluktan hep aynı moral bozukluğu, sabırsızlık, çaresizlik ağır basıyor olarak benzer yakınmaları duymak, sokaklardaki en yaygın isyan fısıldaşmasına dönüşmüş bulunuyor.. “Çilemiz ne zaman bitecek!” sorgulamasının sessizliğine aldanmayın. Dipten gelen dalganın yukarıda ne zaman patlayacağı hiç belli olmuyor. Çatışmacılığın gündemi, konusu ne olursa olsun, dayatmacı erkin, gücün, taktikleri ne kadar başarılı yürüyor gibi görünsürse görünsün, ezen gücün öfkeli, sınır tanımazlık çıkışlarına, haksızlık, hukuksuzluk boyutlarına bakacaksınız.. Son haftalar içinde, Cumhuriyet gazetesinin en çok 12 Eylül tarihli birinci sayfasını sevdim.. 12 Eylül’ün 40. yılında DemirelEcevit ikilisinin eşleri ile birlikte Zincirbozan yolculuğu fotoğrafları çok etkileyici idi. “Ciddiyet’e davet ediyoruz” sayfamızın, okurlarımızın giderek zenginleşen, kalitesini yükselten duyurusundaki Murat Sayın’ın “bir ayağında postal, diğer ayağında takunya olan” karikatürü, sizce 12 Eylül dönemini mi, bugüne uzanan askerisivil darbeler süreçlerinin topunun birden yaşanan sıcak sorunlarını mı daha çarpıcı, ustalıklı özetleyivermiş.. Bir kez daha dünya ölçeğinde en yetkin mizahçıların, sanatın pek çok alanında olduğu üzere ülkemiz koşullarında yetişmiş olması gerçeğinin, ülkemiz topraklarının gerçeklerin ürünü olduğuna ilişkin inancım pekişti.. Osmanlı döneminde de Cumhuriyetin büyük kazanımları sonrası yaşamakta olduğumuz her askerisivil darbeler süreçlerinde çekilen acıların da en başarılı, çarpıcı anlatımlarının, günümüze uzanmasından daha doğalı ne olabilirdi ki.. HHH “Cumhuriyet’ten Tanıklıklar” sayfalarında bir türlü 12 Mart sürecinden çıkamamış, sıcağı sıcağına paylaşırken, önce 1960’lı yılların Celal Bayar’ının, arkadaşlarının idamları sonrasını yaşamış, 9 Eylül üzerinden, eski İttihat Terakki kökeninden gelmiş olarak, Mustafa Kemal Atatürk’e duyduğu büyük hayranlığı anlatabilmesinin şakınlığını yaşamış, paylaşmaya çalışmıştım.. Demokrat Parti’nin katılığı ile ünlü Cumhurbaşkanı, Mustafa Kemal’i, dünyanın dâhi lideri olarak anlatabiliyor, çaresizlik içinde teslim olmuş halkın, ustalıklı satranççı dehası ile adım adım önce kurtuluş, sonra kuruluş yolunda yürüdüğü yolları nasıl aştıklarını, hayranlıkla paylaşmıştı.. 1966’lar sonrası yakından izleyebildiğim Demirel ile Ecevit arasındaki uçurum, yol ayırımını anımsarken.. Demirel’in, “Amerikan emperyal projelerine en az Menderes kadar yatkın, sağdan, siyasal İslamcılığı da sonuna kadar kullanan, bir o kadar da kendi siyasal çizgisinde acımasız yürüyen bir lider olmasına tanıklık ettiğimin örnekleri, Cumhuriyet sayfalarından kanıtlı haberlerle de paylaştığım üzere çok yönlü, çok sert çizgilerdeydi..” sonucunu çıkarmamak olanaksız. Ecevit, dönemin yaşanan toplumsal birikimine dönük darbeler, birikim, toplumsal sol açılımlı patlamaları geriye acımasızca çekmenin, savunma refleksi gibi, umut veren çıkışlarıyla liderliğe sıçrama yapabilmişti. Türkiye’nin, 27 Mayıs anayasal düzeni, özgürlük yasaları, örgütlenme hakları ile Cumhuriyetin laik kimliği, Atatürk devrimciliğinde edinilmiş kazanımların üzerine, yakaladığı çağdaş uygarlık, sosyal patlamasını geriye çekmede, 12 Mart operasyonunda nokta konulamayan idamlar, şiddet, işkenceler, katliamlarda çok daha acımasız sivil siyasal İslam ve askerin simgeleri takunya ile postal yine aynı ayakta gözlemleniyordu. Günümüze kadar ne çok acılar, ne çok benzer dramlar, çelişkiler, çatışmalar, kavram karmaşaları yaşandı. Demirel ile Ecevit’in 12 Eylül’de Zincirbozan’da buluşturulmaları da tarihsel bir dönemeç taşı gibiydi. Zincirbozan sonrası demokrasi dersleri çıkarmış bir Demirel ile yüz yüze geldik. Ecevit, tersine oyunlar, tuzaklarla farklı gösterilmek istense de her koşulda kişisel tertemiz, emperyal çıkarlara karşı cephe ittifaklarına hep hazır, savaş karşıtı kimliği ile özel lider konumunu hiç yitirmedi.. 2002’deki Amerika’nın Irak işgaline, BOP’una karşı duruşu, tek başına özel saygıyı hak etmiyor mu?
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle